25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 MART 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 15 DİSKAR’ın işsizlik raporuna göre geçici işçiler için işsizlik oranı yüzde 39 düzeyine çıktı Bu da işsizlik trajedisi Raporda, Türkiye’de geçici bir işte çalıştığı için işsiz kalanların yaşadığı trajediye dikkat çekilerek, geçici bir işte çalışan her 10 kişiye karşın, geçici bir işte çalıştığı için işsiz kalmış 4 kişi bulunduğu kaydedildi. Ekonomi Servisi Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSKAR), işsizlik verileri konusunda kamuoyuna pompalanmaya çalışılan iyimser tablonun, Türkiye gerçekleri ile bağdaşmadığına dikkat çekti. DİSKAR, yüksek işsizlik oranları ile boğuşan Türkiye’de geçici bir işte çalıştığı için işsiz kalanların da yaşadığı trajediye dikkat çekilerek geçici işçiler için işsizlik oranının yüzde 39 düzeyine çıktığı kaydedildi. Raporda şu saptamalara yer verildi:  Başta umutsuzluk olmak üzere son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olan umudu kesik işsizlerin de hesaba katıldığı, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 18.07.  1 saat bile çalışsa işsiz sayılmayan, yetersiz ve eksik zamanlı istihdam edilen gizli işsizler ilave edildiğinde oran yüzde 22’ye ulaşıyor. İşsiz sayısı resmi 2 milyon 929 bin rakamına karşın, umutsuz işsizlerle 5 milyon, gizli işsizlerle 6 milyon 65 bin düzeyinde. İşsiz sayısı 2007 Aralık ile karşılaştırıldığında 464 bin, umudu kesik işsizler dahil edildiğinde 853 bin artmış durumda.  Aralık 2010 döneminde resmi işsizlerin yüzde 15’ini işten çıkartılanlar, yüzde 16.7’sini ise kendi isteğiyle işten ayrılanlar oluşturuyor. İşyerini kapatan 196 bin kişinin henüz iş bulmadı.  Yeni istihdama dahil olanların yaklaşık dörtte biri ücretsiz aile işçisi olarak en kötü koşullarda çalışma yaşamına dahil oldu. Kayıtdışı çalışanların sayısı ise 1 milyon 40 bin kişilik devasa bir artış gösterdi. Eksik ve yetersiz istihdam edilenlerin sayısı ise kriz öncesinin 464 bin üzerinde. Geçici işlerde çalışanların sayısı da kriz öncesi döneme göre 287 bin kişi arttı.  3 yılda 1 milyon kayıtdışı istihdam yaratmayı, insanların çaresizlikleri nedeni ile tarımsal kesimine sığınmalarını övünç vesilesi haline getirmek doğru bir yaklaşım değildir. Diktatoryal craatlar.. Meclis çoğunluğunu, yakalanmış büyük iktidar gücünü istediğini yapmak olarak yorumlamada, AKP iktidarları, Başbakan Erdoğan diktatoryal icraatlarında.. yollarından yürümekle övündükleri, Menderes Özal dönemlerini mumla aratıyor. Dün Taraf gazetesinin anlaşmasını yaptığını duyurduğu, 20002010 dönemine ait 11 bin gizli Amerikan belgesi, Wikileaks Türkiye belgeleri üzerinden bir değerlendirme yapan, gazeteciliğinde bağımsız, sol kökenli 2. Cumhuriyetçi bir arkadaşın, “Başbakan Erdoğan üslubu, çıkışlarıyla, siyaseten temelde ayrı düşmese de Amerikalıları, Avrupalıları yordu..” değerlendirmesi ilgi çekiciydi. Oybirliği ile karar alınan NATO çatısı altında, Erdoğan’ın gerekirse Libya’ya müdahale, ambargo, uçuş yasağına karşı çıkışının hoşgörülmeyeceğinin altını çiziyor. İslam ülkelerindeki son toplumsal patlamalar, sokak eylemleri ile gündeme gelen iktidar değişikliklerinde, AKP hükümeti ile ABDAB hükümetlerinin doğrudan ilişkileri, desteklerinde sık sık karşı karşıya kalınmış olunabileceği gerçeğini vurguluyor. AKP’nin iktidara gelirken bugüne kadar var olan ABDAB stratejik işbirliği, sıcak ilişkileri özünde sürse de.. Batı dünyasından, AKP’nin kendi çıkarları adına, kendi başına çıkışlarına yönelik, iktidar gücünde frene basılma gereği duyulduğunu savunuyor.. AKP’nin referandumu, 12 Eylül’ü sonrası öne çıkan tartışmalar, elbette bağımsız yargıyı tümden kıracak içerikli iktidar operasyonları.. HSYK’yi ele geçirme, yandaş yargıçlar atanmasını sağlama, üst yargıyı ele geçirme, kalkması gerekirken DGM’lerin uzantısı özel yargıya, icraatlarına büyük destek.. AKP’yi referandumda “yetmez ama evet” sloganı ile destekleyenleri bile isyan ettiren hamleler oldu. 12 Eylül ile hesaplaşma, demokratikleşme adına AKP’ye destek verme tezleri çürüyünce, iktidarın “şeytani planları” ile kandırıldıklarını söyleyenler, daha önce destek verdikleri yargısal gelişmeleri artık kendi yaşamları için de geçerli olmak üzere, insan hakları, demokratik hukuk düzeni için gerçek tehdit olarak yorumluyor. Ergenekon yargılamasına desteklerini çekmeseler de, Ergenekon yargılaması kapsamındaki insan hakları, hukuk ihlallerini “kurunun yanında yaş da yanar” tezi ile savunanların sayısı, yandaş, cemaat medyalarında bile giderek azalıyor. Yargısız infaz içerikli icraatlara karşı çıkışlar güçleniyor. Bardağı taşıran damla, gazetecilere yönelik son orepasyonlar.. “Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle değil, içeriği şimdilik açıklanamayacak terör örgütü üyeliği suçundan tutuklandılar, yargılamanın sonunu bekleyin” içerikli Başbakan’dan başsavcıya uzanan, yandaş, cemaat korosu açıklamaları, kaygıları, tehdit algılamalarını katlıyor.. Erdoğan iktidarında, muhalefeti, basını susturma operasyonlarının, Menderes hükümeti icraatlarını aştığı yargısı pekişiyor. Özal iktidarında, Çernobil radyasyon patlaması faciasında Türkiye şanslı ülkeydi. Radyasyonlu bulutları rüzgâr Türkiye’den daha uzakta, ağırlıklı AB ülkelerine yöneltmiş, yağmurlarla da birlikte toprak, doğa kirliliği, zararları katlanmıştı. Ancak iktidarların sorumlu davranışlarında tam tersi yaşandı. Batı dünyası duyurduğu için tersine rüzgârla Edirne’den gelen küçük bir bulut saklanamamış, hiç değilse asgari önlemleri alınmıştı. Karadeniz’den bir tek bize gelen bulut ise askerlerin uyarısı ile saptandığı halde Özal’ın emriyle halktan saklanmıştı. Karadeniz’de dik dağların bu radyasyon yüklü küçük bulutu yoğunlaştırması, çayın mayıs sürgünü günlerinde bol yağmurla, canlıların üzerine akıtmıştı. Bizden saklanan gerçeği, Almanya’da piyasada satılan mayıs sürgünü çaylarımızda 60 bin bekerele ulaşan yüksek radyasyonun çıkması ile öğrendik. Özal, talimatla ATOM Enerji Kurumu’nu, üniversiteleri susturmuş, özel araştırmalara bile yasak konmuştu.. Benim gazeteci olarak içinde olduğum birkaç vatan haini aylar sonra toprak, bitki örtüsü örneklerini Berlin belediyesi ölçüm merkezinde analiz ettirince, minicik bir bulutla insanımıza nasıl da zarar verilebildiği gerçeği ortaya çıktı. Bölge halkı hiçbir önlem alınmadığı için küçücük bir bulutla çok zarar görmüştü. Cumhuriyet’te yayını yaparken, “Karadeniz’de kanser artışı olacak” demeyi vicdanımıza sığdıramadık, yüksek radyasyonlu çayı içtirmeme kampanyası açtık. Evren, Özal, Özemre uzun süre direndi, “az radyasyonlu çay sağlığa yararlıdır” diyerek, kirli çay stoklarının yarısını içirip, gerisini gömecek nokta bulmakta zorlandılar. Şimdi depreme karşı yapılaşmada, önlem almada birinci Japonya’da yaşanan nükleer santral faciasından dünya yeni dersler çıkarırken işletilen kimi santralların bile kapısına kilit vurulurken Başbakan Erdoğan, Özal’ınkini mumla aratacak umursamazlık sergiliyor.. Japonya’nın çok daha hafif bir depremde çökecek yapıların altında on binler, yüz binlerin kalması gerçeğimiz ortada dururken nükleer santral projesinin aksamayacağını söylüyor. KADINLARIN YARIDAN FAZLASI KAYIT DIŞI Ekonomi Servisi İşsizlik oranının yüzde 11.4 olduğu 2010 Aralık döneminde, istihdam edilen 22 milyon 665 bin kişiden 9 milyon 517 bininin kayıt dışı olduğu belirlendi. Kayıt dışı istihdamın 2009’un aynı dönemine göre 1 puan azalışla yüzde 42’ye gerilediği aralık döneminde, son bir yılda istihdam edilen 1 milyon 214 bin kişinin yüzde 25’inin kayıt dışı istihdam edildiği tespit edildi. Bu dönemde istihdam edilen 444 bin kadın çalışandan yüzde 51’inin kayıt dışı olduğu saptanırken, 770 bin kişilik erkek istihdamının sadece yüzde 9’unun kayıt dışı olduğu ortaya çıktı. TÜİK verilerinden yapılan belirlemeye göre son bir yılda erkek istihdamındaki artış 770 bin kişi olurken, kayıt dışı çalışan erkek sayısı 66 bin kişi arttı. Böylece son 1 yılda çalışmaya başlayan erkek işgücünün sadece yüzde 9’u kayıt dışı istihdam edildi. Fotoğraf: ŞEHR BAN KIRAÇ 13 milyon kişi güvencesiz ANKARA (AA) Türkİş, sosyal güvenlik kapsamı dışında kalanların sayısındaki kısmi düzelmeye karşın Türkiye’de 13 milyon civarındaki kişinin sosyal güvenlik hakkından yoksun olduğunu belirtti. Konfederasyon, sosyal güvenlik uygulamaları ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 2010 faaliyetlerine ilişkin rapor hazırladı. Raporda “yeniden yapılandırılan sistem, yoksulu koruması bir yana, yoksul üretir yapıya dönüşmüştür” denilerek SGK’nin kuruluşundan bugüne geçen 5 yıllık sürede kurum başkanının 4 defa değiştirildiği vurgulandı. Raporda, reform adı altında yapılan yasal düzenlemelerin sigortalılar açısından birlikteliği sağlamak bir yana aynı statüde çalışan işçilerin hakları ve yükümlülükleri arasında da yeni farklılıklar getirdiği eleştirisine yer verildi. Kurumun, başta insan kaynakları olmak üzere kaynaklarının en uygun şekilde kullanıldığını söylemenin olanaksız olduğu anlatılan raporda, alt ve üst düzey yönetim kadrolarındaki hareketliliğin insan kaynaklarındaki israfın en belirgin örneği olduğu aktarıldı. Kurumun sorunlarının kalıcı çözümünün, işsizliğin, kayıt dışı istihdamın kabul edilebilir seviyeye çekilerek, çağdaş sosyal yardım ve ödeme sisteminin oluşturulmasına, hak ve yükümlülüklerde birliktelik sağlanmasına ve özerk yönetim yapısına kavuşturulmasına bağlı olduğu kaydedildi. Raporda, genel bütçeden yapılan transferlerin artmaya devam ettiği belirtildi. Yaz saatinde dijital endişe Ekonomi Servisi Bilişimciler, yaz saatine geçiş tarihinde değişiklik yapılmasının dijital altyapı ve sistemleri saptırabileceğini bildirdi. Bilişim Sanayicileri Derneği yaptığı açıklamada dijital sistemlerin ve altyapıların hemen hemen tümünde yaz saati uygulamasına geçişlerin otomatik yapıldığı hatırlatarak, 27 Mart’ta planlanan geçişin 28 Mart’a alınmasının her türlü işlemde yanlış saat bilgisini oluşturacağı, bunun da hem kurumlar, hem de son kullanıcılar üzerinde olumsuz etki yaratacağı belirtildi. Uygulama ile telekom sektöründen ulaşıma, finanstan alışverişe, pek çok alanda bilgisayar ve dijital alt yapıda sorunlar yaşanabileceğine dikkat çekilen açıklamada, “Bilgi teknolojileri sistemleri açısından; takvim ve zamanlama/planlama uygulamaları, güncel ve geçmişe yönelik tarih hesaplamaları, finans kayıt uygulamaları ve tüm işlem kayıt sistemlerinde yaşanabilecek olumsuzlukların yanı sıra elektronik sistemlerin çeşitliliğine bağlı olarak öngörülemeyecek problemlerle karşı karşıya kalınması kaçınılmaz olabilecektir. Öncelikle tüm kuruluşlardaki belki de yüzlerce programın manüel olarak (elle) tarih değişimlerinin yapılması gerekecektir” denildi. KOLOMB YA TOK ’DEN KONUT STED Ekonomi Sevrisi Güney Amerika’daki Venezüella’nın petrol karşılığı konut yapımını istediği Toplu Konut İdaresine (TOKİ), aynı kıtadaki Kolombiya’dan da işbirliği teklifi geldi. Kolombiya Altyapı ve Ulaştırma Bakan Yardımcısı Maria Constanza Garcia Botero, ülkesindeki gecekondu sorununun çözümü için TOKİ’den destek istedi. Benzin zammına ‘oyun havalı’ protesto Ekonomi Servisi Dünyanın en pahalı benzininin satıldığı Türkiye’de art arda gelen akaryakıt zamları yurttaşı isyan ettirdi. Son iki haftada sayısı dördü bulan kefenli, eşek ve samanlı, klaksonlu, kornalı protestolara bir de oyun havalı protesto eklendi. Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) ve Birleşik Taksiciler Derneği üyesi bir grup, araçlarıyla konvoy oluşturarak akaryakıt zamlarını protesto etti. “Pompa cebimizden çekiyor” yazısı bulunan araçlarla Mecidiyeköy’den yola çıkan göstericiler, klakson çalarak konvoy halinde Taksim Meydanı’na geldi. Burada grup adına açıklama yapan TÜKODER Başkanı Şükran Eroğlu, “15 Mart Dünya Tüketici Hakları Günü” dolayısıyla gün boyunca Taksim’de zamları protesto ettiklerini söyledi. Eroğlu, dünyanın en pahalı benzininin Türkiye’de kullanıldığını ifade ederek zamların sürekli hale geldiğine dikkat çekti. Akaryakıt fiyatlarındaki vergilere vurgu yapan Eroğlu, “Şu anda kurşunsuz benzinde yüzde 67, motorinde yüzde 58, otogazda yüzde 79, telekomünikasyonda yüzde 56, alkollü içecekler ve tütünde yüzde 78 dolaylı vergi ödüyoruz. Tüketiciler, örgütlenmedikçe zamlar durmayacak. Örgütlenmek üzere hepinizi derneğe çağırıyorum” dedi. Oyun havası eşliğinde bir süre oynayan gruptakiler daha sonra dağıldı. Son günlerin en çok duyulan haberi “Akaryakıta zam” oldu. Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ en son 8 Mart’ta 95 ve 97 oktan benzinin satış fiyatını litrede ortalama 8 kuruş arttırdı. Şubat başından beri üç kez zam yapılan benzinde 23 kuruşluk bir artış yaşanırken, yıl başında litresi 3.9 liradan 50 litrelik bir depo 195 liraya dolarken, bugün aynı büyüklükte deponun maliyeti 208 liraya ulaştı. ÇOCUKLAR, 8 M LYON M KROBA KARŞI Unilever Türkiye, çocuklara daha hijyenik bir yaşam ve sağlıklı bir gelecek yaratmak amacı ile hijyen platformunda markaları Domestos ve Lifebuoy sponsorluğunda, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) ile yurt genelinde ‘Eğlen, Öğren, Hijyen’ projesini hayata geçiriyor. Proje, Türkiye’nin dört bir yanında yüz binlerce çocuğu, yaşamsal önemi bulunan hijyen konusunda eğitmeyi ve küçük yaşlarda hijyen alışkanlıkları kazandırmayı amaçlıyor. Mikropların çoğalarak en kolay ulaşabildiği ve bulaşabildiği grubu çocuklar oluşturuyor ve gerekli hijyenik önlemler alınmadığında bu mikroplardan 1 tanesi 24 saatte hızla çoğalarak 8 milyon mikroba ulaşabiliyor. SATURN TAKS M BUGÜN AÇILIYOR MediaSaturn Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Nuri Topatan, bugün açılacak 9 bin metrekare alanı ile Saturn Demirören İstiklal mağazasının büyüklüğü ile Türkiye’nin en büyük teknoloji mağazası unvanını alacağını söyledi. Her gün 2 milyon kişiyi ağırlayan Taksim’de ikinci mağazanın kapılarını açacaklarını kaydeden Topatan, “En yeni teknolojiyi, uygun fiyatlarla ve en iyi müşteri hizmeti ile sunacak olan Saturn Demirören İstiklal, teknolojiyi en iyi şekilde deneyimlemek üzere kurgulanarak, 3 kata yayılan alanında yer alan dünya markası 55 bini aşkın ürün ile teknoloji severlere adeta bir fuar ortamı sunacak” dedi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear