23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
PERİHAN ERGUN M. Kemal Atatürk yaşamı boyunca, Çin Seddi’nden Orta Avrupa’ya uzanan coğrafyada Türk diliyle iletişim kurulduğunun bilinciyle anadilimize özenle hep sahip çıkmıştı. Bu amaçla devlet erkinin dışında kalmaları istemiyle giderlerini şahsen karşılayarak, hatta bunu vasiyet haline de getirerek Türk Dil ve Türk Tarih kurumlarını kurmuştu. Kuruluş gününü de Dil Bayramı olarak takvimlere yazdırmıştı. Asırlarca Türk devletleri kurulup yıkılsalar da toplumsal ve ekonomik üstünlükleri nedenleriyle kendilerine komşu olan toplumlar gereksinmeleri gereği yaşamlarının önkoşulu olarak dilimizi öğrenmek zorunluluğunu duymuşlardır. Bu nedenle XI. asırda Kaşgarlı Mahmut Arapların Türkçeyi öğrenebilmeleri için Divan-ı Lugat-it Türk adını taşıyan sözlüğünü yazmıştı. Asırlarca Arapların dışındaki Müslümanlar kutsal kitap Kuran’ın dili Arapça olduğundan buna çok özenmişlerdi. Osmanlı da bu eğilimle Esperanto (Arapça- Farsça-Türkçe karışımı) niteliğinde yazı dilini oluşturmuştu. Türk boylarındaki gibi Anadolu’da anadilimiz, lehçelere ayrılsa da doğallığıyla konuşma dili olarak ve halk ozanlarımızın sazlarının tellerinde yasaya gelmiştir. Türk Dil Kurumu’na yaşadığı sürece kazandırdığı zenginliklerle bezenen anadilimize öğrenimimiz süresince öğretmenlerimizin de katkılarıyla dört elle sarılmışızdır. Kurumun büyük emeklerle çıkardığı anadilimizi zenginleştiren binlerce sayfalık lugati, kitaplığımızın baş köşesinde yer almıştır. Önce ben, sonra da çocuklarım ondan çok yararlandık. Bundan yoksun kalan öğrencilerimden hiçbiri muvaffak sözcüğünü yazamazken bu sözcüğün yerini alan başarı’yı rahatça kullandılar. Ulu Önderimiz’in Hakka yürüyüşünden sonra, o güne değin pusuda bekleyen karşıdevrimciler, silkinip inlerinden çıkarak, tüm yenilikleri yok etme savaşımına giriştiler. Önce Anadolu’nun kültürel ve bilimsel aydınlanmasını amaçlayan Köy Enstitülerinin ilk ve yüksek bölümlerini karalayıcı yayınlarla, sol siyaset ürkütücülükleriyle 1953’te, hepimize genel kültürde, sanatta, folklorde, sporda büyük katkılar sağlayan Halkevlerini 1951’de bunlar gibi tüm devrimci kurumları siyasi iktidarların koltuk sevdalarını körükleyerek, kullanarak katpattırdılar. Halkımızı birikimsiz bırakarak sömürülebilecek, kandırılabilecek duruma düşürdüdüler. Dilimizi tüm direnmelere karşın yozlaştırdılar. Küçüklüğümden beri övünerek yaşayageldiğim Beyoğlu’nda yüzyıllardır İstanbul’un çağdaşlığını yansıtan İstiklal Caddesi’nin işyerlerine yabancı sözcüklerle verilen isimlerinin önlerinden geçerken acaba yabancı bir ülkeye mi geldim diye üzüntüyle adımlarımı sıklaştırıyor ve elimde olmaksızın utanç duyuyorum. Bir de gençlerimizin hoşça kalın yerine bay bay, evet yerine okey demelerini içim sızlayarak izliyorum. Hele ailelerin bebelerinin arabalarını sürerlerken, tanışlarıyla karşılaştıklarında ayrılırken yeni konuşmaya başlayan yavrularını üste belirttiğim sözcükleri kullanmaya zorlamaları yok mu? Şaşkınlıklarını kınayarak, onlara kahrolun diyesim geliyor. Bir de ekranlarda sunucu hanımların programlarına katılanlara - Hoş geldiniz demek istiyorum- deyişleri yok mu?.. İnsan buna gülsün mü? Ağlasın mı? Bu görgüsüz, geleneksiz örneklerin çoğaldığını üzülerek izliyoruz. Bunlara karşı anadilimize sahip çıkma savaşımını verenlerin yanında olmayı baş görev bilmeliyiz. Bu savaşımda yer alıp güçlüklerle oluşturulan Dil Derneği’nin başkanlığına değer bulunan, görevini içtenlikle sürdüren sevgili Sevgi Özel’e borçlulukla teşekkür ediyorum. Her yıl olduğu gibi bu yıl da dernek kurumsallaşan ödülleri Çankaya Belediyesi’nin eşliğinde vermeyi sürdürdü, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucusu, hain kurşunlarla evinin kapısında katledilen Prof. M. Aksoy adına, hepimizi onun aydınlatıcılığından yoksun bırakanlara tokat niteliğindeki ödülü bu yıl Şeytan Minareleri adlı romanın yazan Hidayet Karakuş’a verildi. Dil Derneği özel ödülü de sahne sanatçısı bir kadınımıza sunuldu. Dil Derneği, devlet dairesi niteliğindeki TDK’den farklılığıyla Ata’mızın ruhunu ışıklandırdı. Bu kutsal mirasa sahip çıkmayı tüm Atatürk cumhuriyetçileri görev saymalı. Türk dili edebiyatı öğretmeni olarak, kompozisyon derslerimde öğrencilerimi hep öz dilimizi kullanmaya özendirerek, ödüllendirip bu görevi içtenlikle yerine getirmeye çalıştım... Her şeye karşın gene de 78. Dil Bayramı’mız kutlu olsun.. CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Aslanlar ve Çakallar!.. Demokrasimiz baş döndürücü bir hızla ilerlemeyi sürdürüyor sayın seyirciler... Evet, seyirciler diyorum; çünkü taa en başından beri demokrasi ilerliyor, halkımız seyrediyor!. Kısaca söylemek gerekirse şöyle olmuş oluyor: Amaa, referandum sonrası ulaştığımız aşama karşısındaysa ister istemez gözlerim yaşarıyor; çünkü artık demokrasimiz ilerlemiyor, zaten başlı başına “ileri demokrasi” haline dönüşmüş bulunuyor!.. Geçen hafta, “Aslanlar ve Sırtlanlar” başlıklı yazımda “ileri demokrasimizin” uygulamaya geçirdiği ilk örnekleri anlatmıştım. Ama şu son bir haftada yaşananlar gösteriyor ki, gazetecilerin işinden kovulması, köşe yazılarının sansürlenmesi, sanat galerilerinin “muhafazakâr halkımız” tarafından(yanaşmalar utanmadan böyle diyor!) basılıp, insanların eşek sudan gelene dek dövülmesi yalnızca ufak bir girizgâhmış!.. Önce büyük bir hızla ele alındı... Sanki her şey daha önceden hazırlanmış, kimin kiminle görüşeceği, kimin nereye gideceği, hangi açıklamaların sırasıyla yapılacağı planlanmış, senaryonun sahneye konması için referandumdan “evet” çıkması bekleniyordu!.. Öyle de oldu ve düğmeye basıldı. Dikkat edin, daha düne kadar deniyordu. Bugün İmralı mahkûmu artık görüşmelerin baş aktörü!.. Barışa ne kadar yakın ya da uzak olduğumuzu ondan öğreniyoruz!.. Bizim İçişleri Bakanı, Barzani’ye koşuyor, MİT Müsteşarı apar topar ABD’ye uçuyor, AKP ile BDP buluşuyor, Amerikalı komutanlar Ankara’ya geliyor.. Bir hareketlilik ki, sormayın gitsin!.. Ama, dikkatlerin bu denli yoğun şekilde bu konunun üzerinde olması hiç tercih edilmediği için, CHP’nin teklifi türbanla gündeme sürülüverdi!.. CHP lideri ve kurmayları diye yırtınsa da nafile, çünkü maksat anayasa filan değil, gündemin istendiği ölçüde kontrol edilmesiydi!.. Ancak, yapay olarak üretilen ve sürdürülmeye çalışılan “anayasa-türban” tartışmaları da kabak tadı verince son bomba patlatılıverdi: - Hanefi Avcı tutuklandı!.. mi demeliydim acaba!. Avcı, daha kitap piyasaya çıktığında, diyordu. Tam da dediği gibi oldu, sol örgütleri çökertmekle ünlü polis şefi sol örgüt elemanı suçlamasıyla enterne ediliverdi!.. Böylece ne olmuş oldu?.. 1- Cemaatin imamlarının devletin kilit noktalarına nasıl yerleştiğini belgeleriyle ortaya koyan, Fethullahçı polis-savcı-yargıç düzeneğini açığa çıkaran emniyet müdürü göstere göstere içeri tıkılarak cümle âleme ve de benzer harekette bulunması muhtemel namuslu devlet memurlarına gözdağı verilmiş oldu... 2- Gündem tam da istenildiği gibi kontrol altına alınmış oldu.. Artık, perde arkasında açılımın diğer ayakları dilendiği gibi oluşturulacaktır. Yani İmralı mahkûmunun özgür kalacağı günler yakındır!.. Cemaatin gazeteleri ve köşe yazarları başta olmak üzere, yanaşma medyanın Hanefi Avcı’yı gömebilmek için yaptığı insanlık dışı saldırılara, belden aşağı vuruşlara gelince: Bir Yurtsevere Mektup (81) Sevgili kardeşim Balbay, günlerdir Silivri mahkemesinde seninle mahkeme başkanı arasındaki konuşmayı düşünüyorum. Senin, sözlerine Başkan Köksal Şengün’ün, yanıtına önce çok güldüm. Ama sonra bu tek sözcüğün tüm süreci özetleyen tarihi bir yanıt olduğunu fark ettim!.. Bir haksızlıklar manzumesi tarihe bundan daha iyi kazınamazdı!.. Türkiye baş döndürücü bir hızla bir yerlere sürükleniyor. Planlar yapılmış, senaryolar hazırlanmış, art arda sahneye konuyor!.. Bu felakete gidişi önleyecek biricik güç ise bu ülkenin aydınlık, yurtsever insanları ve onların seçimlerdeki kararlılığı olacak... Seni ve tüm yurtseverleri, dışarıdaki milyonlar adına sevgi ve özlemle kucaklıyorum... e-posta: umitzileli@gmail.com Dil Devrimi 78 Yaşında 26 Eylül 1932 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com SAYFA CUMHUR YET 30 EYLÜL 2010 PERŞEMBE 14 HARBİ SEMİH POROY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ Maliye Bakanlõğõ fuhuş skandalõnõn yaşandõğõ Savarona’nõn sözleşmesinin feshi için işlem başlattõ Savarona müze oluyorSELDA GÜNEYSU İSTANBUL - Maliye Bakanlõğõ, fuhuş skan- dalõnõn yaşandõğõ Sava- rona’nõn sözleşmesinin feshi için harekete geç- ti. Savarona’nõn Kültür Bakanlõğõ’na devredile- rek müze yapõlmasõ planlanõyor. Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğ- rul Günay, müze ol- masõ için yarõn Maliye Bakanõ Mehmet Şim- şek ile bir araya gelecek. Kültür ve Turizm Ba- kanõ Günay, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde gerçekleştirilen “Müze ve Ören Yerlerinin Gi- şelerinin İşletimi, Gişe Kontrol Sistemlerinin Modernizasyonu ve Yönetimi Projesi” iha- lesi sonrasõ gazetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Gü- nay, “Savarona ile ilgili olarak bizim bir ilgi- miz yok. Deniz Kuv- vetleri Komutanlığı sa- tışa çıkardığında Sayın Özal’ın müdahalesiy- le bir işadamı almış. İş- letme hakkı kendisin- de. Bizim zaten belge açısından ciddi ihtilaf- larımız vardı. Bakanlık olarak el koyma gibi bir yetkimiz yok. Olsa bugün koyarım” dedi. Savarona ile ilgili bek- lentisini “Umuyorum bize tahsisini şimdi Maliye Bakanlığı dü- şünebilir” diye anlatan Bakan Günay, “Türki- ye’deki önemli bazı ku- rumların bu gemiyi al- ması ve kültür turizm amaçlı bir müzeye dönüştürmesi ile ilgili girişimlerimizi yap- mıştık. Bizim önerile- rimiz vardı. Umarım bu sevimsiz olaydan sonra herkes bizim önerilerimizi biraz da- ha ciddiye almak is- ter” dedi. Bu açõklamalarõ izle- yen saatlerde Günay’õ Maliye Bakanõ Şimşek, telefonla aradõ. Şimşek, Savarona’nõn sözleşme- sinin feshi için işlem başlattõğõnõ belirtti. Gü- nay “Bize verin, biz çok güzel kullanırız” dedi. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Uzun ve yõrt- maçlõ etek. 2/ Ka- dastro haritalarõnda parseller toplulu- ğu... Kuş kanadõnõn büyük tüyü. 3/ Uzakdoğu’da yaşa- yan gösterişli bir ördek cinsi. 4/ Fi- zikte kullanõlan bir güç birimi... Deri üzerine uygulama- ya özgü hamur kõ- vamõnda ilaç. 5/ Osmanlõ devletinde taşradaki nü- fuzlu ailelere verilen san... Dişi deve. 6/ Baş... Eski- den mareşal rütbesine ve- rilen ad. 7/ Kuşbaşõ doğ- ranmõş kuzu eti ve yuf- kayla yapõlan bir tür ke- bap. 8/ Fazla bön, ava- nak... Eski Mõsõr’da güneş tanrõsõ. 9/ Y. K. Beyat- lı’nõn hece ölçüsüyle yazdõğõ tek şiiri... Şal, eteklik ve ör- tü yapõmõnda kullanõlan yünlü bir kumaş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Denizcilikte, sereni kuvvetlendirmek için üzerine kaplanan tiriz. 2/ Her yanõ suyla çevrili kara parçasõ... Ce- ket altõna giyilen kolsuz ve kõsa giysi. 3/ Avrupalõlarõn Çin devlet memurlarõna verdikleri ad. 4/ Bir şeyin en yüksek ve sivri noktasõ... Hem papatya, hem kasõmpatõna benzeyen otsu bir bitki. 5/ Sapanca Gölü’nün eski adõ... Bir tür halk türküsü. 6/ Limonluk... Gösterge. 7/ Erzurum’un Pasin- ler ilçesinde bir kaplõca. 8/ Nâzım Hikmet’in bir oyunu... Arjantin’in plaka imi. 9/ İlkel bir silah... Özellikle atle- tizm pistlerinin kaplanmasõnda kullanõlan plastik gereç. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K O K A R K Ö Y A N A N E K A N R İ Y A A S A A R N E Ş E L İ G O B E N E O R Ö L E T V E T O L O R S İ M B S İ L E E T İ F İ L A T E L İ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP “fuhuş yapıldığı” ortaya çı- kan Atatürk’ün yatı Savarona’nın kamulaştırılarak “Atatürk ve Deniz- cilik Müzesi”ne dönüştürülmesi için yasa önerisi verdi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, yatta fuhuş yapılmasını “rezalet” olarak nitelendirirken, yatın müze haline getirilerek “ayıba son verilmesini” istedi. Savarona’daki “fuhuş operasyonu”nun ardından, CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü, yatın “müze haline” getirilmesi için hazırla- dığı yasa önerisini dün TBMM Başkanlığı’na sundu. Yatın müzeye dönüştürülmesi için Milli Savunma Bakanlığı’nın görevlendirilmesi öngörülen öneride, Savarona’nın müze yapısıyla ulusal bayramlar, De- nizcilik Bayramı ve Atatürk’ün ölüm yıldönümlerinde özel çeşitli etkin- liklerin düzenlenmesinin sağlanması istendi. CHP’DEN YASA ÖNER S ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) - Savarona yatõna düzenlenen fuhuş operasyo- nun ardõndan soruşturma gi- derek derinleştiriliyor. Çetenin, fuhuş organizasyonunun yanõ sõra uluslararasõ kara para ak- lama işi yaptõğõ üzerinde de duruluyor. Çetenin başõnda Fethullah Gülen’e yakõnlõ- ğõyla bilinen, turizmci işada- mõ Fettah Tamince’yle pek çok işte ortak olan Kazak işa- damõ Tevfik Arif olduğu be- lirlendi. Savarona yatõna Rusya ve Ukrayna’daki mankenlik ajanslarõndan getirilen kadõn- larõn, yüksek rakamlarla işa- damlarõna ve bürokratlara su- nulduğu, aralarõnda 18 yaşõn- dan küçüklerin de olduğu ve geceliği 3-10 bin dolar karşõ- lõğõnda pazarlandõğõ ortaya çõktõ. Operasyonda gözaltõna alõ- nan şebekenin 8 üyesi ile iki- si 16-17 yaşlarõnda 10 kadõnõn sorgusu sürerken kadõnlarla birlikte olan yabancõ işadam- larõ ve bürokratlar ise ifadele- ri alõndõktan sonra serbest bõ- rakõldõ. Serbest bõrakõlanlar arasõnda dikkat çekici isimler de bulunuyor. Bunlardan biri Kazakistan Başbakanõ’nõn da- nõşmanõ olduğu ifade edilen ve yeşil pasaport taşõyan P.S. Diğerleri ise Rusya uyruklu M.B. ve A.G. ile Kõrgõzistan uyruklu A.M. ve Kazakistan uyruklu A.İ. Şebekenin ba- şõnda ise ünlü işadamõ Tevfik Arif’in olduğu belirtildi. Arif, Fethullah Gülen’e yakõnlõğõy- la bilinen Tamince’nin bugü- ne kadar pek çok işte ortaklõk yaptõğõ, sonradan Türk vatan- daşlõğõnõ seçen, Kazak bir işa- damõ. ABD’de gayrimenkul- leri bulunan Arif’in fuhuş or- ganizasyonunun başõnda ol- duğu, yurtdõşõndan varlõklõ müşterileri bulma ve pazarla- mada etkin olduğu iddia edi- liyor. Arif’in diğer 7 zanlõyla birlikte sorgusuna, Belek Jan- darma’da devam ediliyor. ZANLILAR SORGULANIYOR İkisi 16-17 yaşlarında 10 kadının sorgusu sürüyor. (Fotoğraf: AA)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear