Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
28 EYLÜL 2010 SALI CUMHUR YET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
Patrick Dixon, “Gelecek 100 Yıl”
kitabında küreselleşmenin geleceğini
analiz ediyor.
Dixon, dünya ticaretinin bir bütün
haline geleceğini öngörüyor. “Tarihte
ilk kez dünya nüfusunun neredeyse
tamamının küresel kapitalist sistem
içinde yaşadığını, dünyayı
küreselleşmeye iten gücün,
ekonomik büyüme ve refah vaatleri
olduğunu görüyoruz” diyor. Serbest
piyasanın yoksulluğu ortadan
kaldırmadığını, Birleşmiş Milletler
Örgütü’nün “artan küresel rekabet
otomatik olarak büyüme ve kalkınma
getiren bir olgu değildir… Ticareti
hızlı bir biçimde serbest hale
getirmeyi taahhüt eden kalkınmakta
olan ülkelerin çoğunda işsizlik artmış
ve vasıfsız işçi ücretleri düşmüştür”
görüşünü belirterek buna sebep olan
etkenin küreselleşmenin yoksul ve
marjinal ekonomilerin kurdaki ve faiz
oranlarındaki ani değişikliklere karşı
son derece savunmasız kalmalarına
engel olamayan mantık dışı doğası
olduğunun altını çizerken buna
rağmen gelecek 100 yılın küresel
güçlerin yılları olacağını da
vurguluyor.
Dixon’a göre artık ülkeleri,
çokuluslu şirketler ortak alacakları
kararlarla yöneteceklerdir. Bu da
demokratik gücün ölümüdür.
Küreselleşme devam ederken
ülkelerin ellerinde sadece kendi
yasaları ve vergilerin toplanıp
dağıtılması kalacaktır. Ama ülke
yönetimleri bu konularda bile küresel
hukuk, vergilendirme esasları ve
çıkarlarıyla uyum sağlamaya
zorlanacak. Devletlerden daha fazla
ekonomik ağırlığa sahip süper
çokuluslu şirketler, hükümetlere
birçok koşul dayatacak ve sanayinin
gündemini belirleyecektir. Küresel
tekeller kuracakları için devletler
onları denetim altına alamayacaktır.
Bu şirketler ülkelerin en zeki ve
donanımlı insanlarını bünyelerine
katacaklar ve bunun sonucunda
ülkeyi yönetecekler karar vermekte
aciz, beceriksiz kişilerden oluşacak
ve bu da küresel şirketlerin işini daha
da kolaylaştıracaktır.
Dixon, işçilerle ilgili de bakın şu
tespiti yapıyor. “Sendikacılık,
kalkınmakta olan ülkelerde işçilerin
baskılardan korunması için
kurulmuştur. Ülkeler birbiri ardına
çalışanlara sosyal haklar tanımak
zorunda kalmıştır ve bu haklar, bir
şirketten diğer şirkete değişmemesi
için devletin güvencesine verilmiştir.
Ama şimdi bu olgular
küreselleşmenin elinde perişan
olmuştur. Eğer çalışanların haklarını
korumak için küresel bir yöntem
bulamazsak dünya işçileri daha da
perişan olacaktır. Bu nedenle dünya
işçilerinin birleşmesi gerekmektedir.
Aksi halde sendikalar yok olup
gidecektir.”
Peki bizim durumumuz ne?
Küreselleşmenin neresindeyiz?
Cumhurbaşkanımızın çok doğru
tespit ettiği gibi “minumum risk,
maksimum kâr yaratan” bir ülkeyiz.
Aşırı borçlandırılmış bir ülke; sıcak
paranın serbestçe girip çıktığı ve
ekonomimizden her defasında bir
parça alıp gittiği, giderken bir vergi
bile ödemediği bir ülke; merkez
bankasında ABD Doları bulunan ve
bunun artmasına sevinen, ithalat
rakamını vermeden ve dış ticaret
açığını görmeden ihracattaki artışla
gururlanan bir ülke; çevirdiğiniz
ölçüde cari açığın önemli olmadığı
hususunda bizi aydınlatan ve
rakamlarla oynama becerisi olan
hocalarımızın bol olduğu bir ülke;
notlamaya dayalı bir ekonomi, “ruj
sürmemle alay ettin” deyip (BB-)
notu verilebilen(!) bir ülke; üretmeyi
unutmuş, madenlerini çıkaramayan,
tarımını öldürmüş, çok önemli
varlıklarını küresel güçlere terk etmiş
bir ülke, küreselleşmenin gelecek
100 yılında nasıl ayakta kalabilir?
İçindeki sorunları nasıl çözebilir?
Bu sorunlar kafası
çağdaşlaşmamış ama küresel
oyuncularla oyun oynayanlarla
çözülemez. Kafası da çağdaş,
gelişmiş, gerçekleri bilen ama bu
gerçekleri ülkesinin menfaatlarıyla
uyumlaştıran insanlarla ancak
gelecekte var olabiliriz. Aslında
hiçbirimiz küreselleşme
gerçeklerine arkamızı dönmüyoruz
ve Patrick Dixon’un tespitlerini yok
saymıyoruz. Ama biz diyoruz ki
güçlü ve bağımsız bir Türkiye için
küresel oyuncularla mücadele
edelim, haklarımızı almak için biz de
birkaç yumruk atacak durumda
olalım, onlara boyun eğecek bir
elverişli ortam vermeyelim.
Uyanık olmamız gerekiyor.
Kimyasal bir bileşik olan Türk-
Kürt birlikteliğinin ne kadar
önemli olduğunu, ayrışmanın
gelecekte Amerikan mandası
olmayı çok kolaylaştıracağının
artık herkes farkına varmalı, esas
Kürt kardeşlerimiz bunu
düşünmeli. Cennet, Türkiye’de.
Cehennem, bir mandacılık
bölgesinde yaşamada. Küresel
şirketler hepimizle oynuyor.
Oynamıyorum deme gücümüz
yok ama bari ağırbaşlı
oynayalım, çok kıvırtmayalım.
Küreselleşmenin gelecek 100
yılında birlikte ayakta kalalım.
Gelecek Evrenseldir
M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
İp ile Cambazlar...
soner@cumhuriyet.com.tr
İSO Başkanõ, “Yapõlanlarõ takdirde biraz hasis davranmõş olabiliriz ama birinci önceliğimiz rekabet gücü” dedi
Hükümetin bazõ önemli
adõmlar attõğõnõ ancak
sanayicinin rakipleriyle eşit
koşullarla yarõşabilmesi için
gereken makro ve mikro
reformlarõn 2007’den beri
durakladõğõnõ belirten
Küçük, “Enerjideki TRT
payõ hâlâ yüksek,
istihdamdaki vergi yükü
hâlâ ağõr, KKDF
kesintisi sõkõntõ
yaratõyor. Bunlar
olmadõğõ için kur
sorunu öne
çõkõyor” dedi.
Ekonomi Servisi - İstanbul
Sanayi Odasõ (İSO) Yönetim
Kurulu Başkanõ Tanıl Küçük,
“Hükümetin ekonomideki
performansını takdir ederken
biraz hasis davranmış olabi-
liriz. Ancak biz objektifliği-
mizi hiçbir zaman kaybet-
meyeceğiz. Temkinli iyim-
serliğimizi koruyoruz” dedi.
Bir grup sanayici ile birlikte
Trabzon ile Rize’nin sanayi ve
ticaret odalarõnõ ziyaret eden
Küçük, düzenlediği basõnla
sohbet toplantõsõnda, yöneltilen
sorularõ özetle şöyle yanõtladõ:
Hükümetin ekonomi per-
formansõnõ takdirde belki biraz
hasis davranmõş olabiliriz. İlk
çeyrek büyümede bir öncekinin
yaralarõnõ saramamõştõk. İkinci
çeyrekteki büyüme oranlarõ bir
anlamda yaralarõn sarõldõğõnõ
gösteriyor. Hükümet elbette
önemli adõmlar attõ, atõyor.
Ama esas olan büyümenin
artarak devam ettirilmesi, kap-
asite kullanõmõnõn daha da yük-
selmesi, yerli ve yabancõ yatõ-
rõmlarõn teşvik edilmesi ve tüm
bunlarõn da istihdama katkõda
bulunmasõdõr. Öncelikli bek-
lentimiz, rekabet gücünün art-
tõrõlmasõnda yapõlmasõ gere-
kenlerdir. Bunlar zamanõnda
gerçekleştirilemediği için kur
sorunu öne çõkõyor. Cari açõk
problem haline geliyor.
Örneğin enerjideki TRT
payõ hâlâ yüksek, Kaynak Kul-
lanõmõ Destekleme Fonu’na
yapõlan kesintiler sõkõntõ yara-
tõyor, istihdamdaki vergi yükü
diğer ülkelere göre yüksek ol-
maya devam ediyor, vergi re-
formu konusunda daha ger-
çekçi adõmlar gerekiyor.
Yapõlmasõ gerekenleri di-
le getirirken, İSO’nun teamül ve
terbiyesi gereği objektif olma-
ya özen gösteriyoruz. Anketle-
rimizdeki, birinci ve ikinci 500
ile ilgili iyimserliği hiç gocun-
madan yayõmlõyoruz.
Seçimler öncesinde yatõ-
rõmlarõ hõzlandõracak, kitleleri
memnun edecek. Mali disip-
linden vazgeçmeden, seçimin
gerçekleşeceğini düşünüyorum.
Çünkü ilk 6 aydaki büyümenin
getirdiği büyük bir avantaj var.
Hükümetin gelirleri arttõ. Bu da
seçimlerde belirli bir ölçüde
oynama alanõ yaratacak.
Küçük, bir soru üzerine,
“Türkiye Cumhuriyeti Baş-
bakanı uygun gördüğü za-
man odamızı ziyaret edebilir,
talep ettiği zaman da biz gi-
deriz. Ayrıca sayın bakan-
larla da sık sık zaten görüşü-
yoruz” dedi.
Turkcell’e 350
milyon TL vergi cezası
ANKARA (AA) - Maliye Bakanlõğõ Gelirler
Kontrolörleri, Turkcell’e ön ödemeli
kart satõşlarõnda iskonto sonrasõ
matrah tespiti nedeniyle 350
milyon lira dolayõnda ek vergi,
vergi ziyaõ cezasõ ve ge-
cikme faizi çõkardõ. Turk-
cell’in 2005 ve 2006’daki ön
ödemeli kart satõşlarõ, Ge-
lirler Kontrolörlerince in-
celemeye alõndõ. Hazõrla-
nan raporlarda, firmanõn,
kart satõşlarõ sonucunda
2005’te 53.4 milyon lira, 2006’da
ise 55.6 milyon lira eksik vergi
ödediği belirtildi. Turkcell’e 109
milyon liralõk ek verginin yanõ sõ-
ra 109 milyon lira vergi ziyaõ cezasõ
çõkarõldõ, yaklaşõk 140 milyon li-
ra da gecikme faizi işletildi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türki-
ye’nin en büyük otoyolu projesi olan ve
İzmit Körfez Geçişi’yle Bağlantõ yollarõ
dahil olmak üzere Yap-İşlet Devret mode-
liyle ihale edilen Gebze-Orhangazi-İzmir
otoyoluna ilişkin sözleşme, Karayollarõ
Genel Müdürlüğü’nde taraflarõn katõlõmõy-
la gerçekleşti. Proje tamamlandõğõnda
Türkiye’nin 2. büyük kenti İzmir’le en bü-
yük kenti İstanbul arasõ 3-3.5 saat sürecek.
Törene, sözleşmeye imza atan Ulaştõrma
Bakanõ Binali Yıldırım, Nurol, Özaltõn,
Makyol, Astaldõ, Yüksel ve Gökçay fir-
malarõnõn temsilcileri katõldõ. Bakan Yõl-
dõrõm, açõlõşta yaptõğõ konuşmada, proje-
nin kamu, özel sektör ortaklõğõyla yapõldõ-
ğõnõ belirterek “Proje, Türkiye Cumhu-
riyeti tarihinde Yap-İşlet-Devret mode-
liyle bir seferde yapılan en büyük pro-
jedir” dedi.
Yõldõrõm’õn verdiği bilgiye göre, proje için
20 ayda 7 adet şantiye kurulacak, 10 bin
kişi doğrudan istihdam edilecek. Dolaylõ
istihdam sayõsõ 50 bini bulacak. Projenin,
yaklaşõk olarak maliyeti kamulaştõrmalar-
la birlikte 11 milyar TL’yi buluyor.
Projenin başlamasõnõn önünde artõk hukuken
bir engel bulunmadõğõnõ dile getiren Yõldõ-
rõm, “Bu imzayla birlikte, en kısa süre-
de, zannediyorum ki en geç 2 ay içeri-
sinde de ilk kez temelleri atacağız ve ça-
lışmalara süratle başlayacağız” dedi.
Tekstil ve hazır giyim ihracatçıları birliklerinin başkanları sektörün sorunlarını İzmir’de masaya yatırdı.
Ekonomi Sevrisi - İstanbul, Ege,
Denizli ve Akdeniz hazõr giyim ve
konfeksiyon ihracatçõ birliklerinin baş-
kanlarõ, her defasõnda topu bir başkasõ-
na atarak çözümden uzaklaşan ekono-
mi yönetimi, Merkez Bankasõ (MB) ve
Eximbank’a ortak çağrõda bulunarak eş-
güdüm içinde hareket etmelerini istedi.
İhracatçõlar, “Kur politikasına bitaraf
değiliz bertaraf olmak istemiyoruz”
dedi. Bir yõlda 60 bin insanõ daha işe alõp
Başbakan’a verdikleri sözü tuttuklarõ-
nõ belirten hazõr giyim ihracatçõlarõ,
“Siz yolumuzdaki taşları temizleyin
biz ihracata altın çağını yaşatalım”
ifadesini kullandõ.
Hazõr giyim Sektör Kurulu Toplantõ-
sõ, Ege İhracatçõ Birlikleri’nde gerçek-
leştirildi. Burada konuşan İstanbul Ha-
zõrgiyim ve Konfeksiyon İhracatçõlarõ
Birliği (İHKİB) Başkanõ Hikmet Tan-
rıverdi, aileleriyle birlikte milyonlar-
ca insanõn umut, iş ve aş kapõsõ olan ha-
zõr giyim sektörünün sorunlarõnõn sa-
dece tek bir kurumun alacağõ kararlarla
çözülemeyeceğini belirterek, ekonomi
yönetimi, Merkez Bankasõ ve Exim-
bank’õn eşgüdüm içinde birbirini des-
tekleyen bir anlayõşla çalõşmasõ ge-
rektiğini söyledi. Türkiye İhracatçõlar
Meclisi (TİM) Başkanvekili Ahmet
Akbalık, kurdan dolayõ olumsuz etki-
lenen tekstil ve hazõr giyim sektörünün
ivme kaybettiğini belirterek “Mevcut
kur değişmezse istihdama katkımız
sürdürülebilir olmaz” dedi. Hazõr
giyim sektörünün ekonomi yönetimi,
Merkez Bankasõ ve Eximbank’tan bek-
lentileri şöyle:
Sektörün nefes almasõnõ sağlayacak
enerji, SSK ve girdi maliyetlerini dü-
şürecek düzenlemeler hõzla hayata ge-
çirilmeli.
Merkez Bankasõ’nõn görev ve so-
rumluluklarõnõ enflasyon planla-
masõ ile sõnõrlayan yasa değiş-
tirilmeli.
1.3 milyon tondan 300
bin tona gerileyen pa-
muk üretimi destek-
lenmeli.
Döviz kuru üze-
rinde asõl belirleyi-
ci olan politika fai-
zi yüzde 7’den
yüzde 6’ya indi-
rilmeli.
Toplam ihra-
catõn sadece yüzde
4.3’ünün sigortasõnõ
yapan Eximbank da-
ha aktif olmalõ.
Eximbank, kullan-
dõğõ enstrümanlar arasõna
‘kur riski sigortasını’ dahil
etmeli.
Anel, Toyota ile işbirliği yapacak
Anel Enerji Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ
ile Toyota Tsusho Corporation arasõnda, Tür-
kiye’de güneş enerjisi santrali kurmak üzere
‘bağlayõcõ olmayan’ işbirliği protokolü imza-
landõ. Anel, protokol uyarõnca, Türkiye’de ye-
nilenebilir enerji yasasõnõn çõkmasõndan ve her
iki tarafõn projenin ekonomik olarak yapõlabi-
lir olduğuna karar vermesinden sonra Anel Ener-
ji ile Toyota Tsusho’nun ortaklõğõ ile kurulacak
şirketin lisans alarak güneş enerjisine dayalõ
elektrik üretiminin planlandõğõ duyuruldu.
Kocaeli’ye yeni otomotiv yatırımı
Otomobil koltuk iskeleti tasarõmõ ve entegre üreti-
mi yapan Alman otomotiv firmasõ ‘C. Rob. Ham-
merstein Group-CRH Group’, dokuzuncu fabri-
kasõnõn temellerini 30 Eylül’de Kocaeli’de atacak.
Bertaraf olmayacağız
Tekstil
ve hazır giyim
ihracatçı
birliklerinin
başkanları, 60 bin
kişiyi daha işe
aldıklarını belirterek
ekonomi yönetimi ve
Merkez Bankası’na
“Siz yolumuzdaki
taşları temizleyin biz
ihracata altın çağını
yaşatalım”
çağrısında
bulundu.
Bir ipte birden fazla cambaz varsa, bir anlık
kesitte, gündemimizdeki son anda, hangisinin
üstte hangisinin altta kaldığı hiç önemli değildir.
Anlık bir zaman geçişi içinde alttaki üste çıkabilir,
üsteki alta düşebilir. Erdoğan hükümetleri resmen
açıklamadan, dahası reddede reddede, hangi
düzeyde, hangi gündemle olduğu çok bilinmeyen
PKK ile pazarlık sürecine girmiş gözüküyor..
12 Eylül referandumunun gündemi, anayasa
değişikliklerinin içeriği demokratikleşme (!)
gündemliydi. Çoğunluğun oyu ile yürürlüğe girmiş
değişikliğin 12 Eylül Anayasası maddelerinden
ileriye mi geriye mi gidişi getirdiğini, toplumu
ortadan bölen evetçi oyların mı yoksa hayırcıların
mı daha gerçekçi, öngörülü olduğunu yaşayarak
göreceğiz... Erdoğan hükümetleri üst yargıyı ele
geçirme yetkisini antidemokratik kullanma
eğiliminde olmadıkları balkon söyleminin hemen
üstüne ilk icraatları ile tam tersi yola girmişe
benzerler. Dün Mersin milletvekili İsa Gök’ün soru
önergesi posta adreslerimize düşmüştü. Adalet
Bakanlığı’nın üç bürokratının birden HSYK adaylığı
için ortaya atıldıklarını bildiriyordu. İlk derece
mahkemelerde kürsüde görev yapmamış bakanlık
bürokratlarının adaylıkları baştan kurulun iktidarın
eline geçirilmesi operasyonu için hem hukuksuz,
hem haksız hem de şaibeli bir adım değil mi?
Gündemin asıl sorgulanması gereken gelişmesi,
“12 Eylül ilk adım, demokratik anayasa hedef”
evetçiler ortak korosunun tezinde, ilk günlerden
çamura yatma eylemleri. Kılıçdaroğlu istenirse
birkaç günde gerçek demokratikleşmenin önünü
açacak anayasa değişiklik çalışmalarına hazır
olduklarını açıklarken Başbakan Erdoğan
muhalefetin iyi niyet adımının güvenilir olmadığı
tezi ile demokratik anayasa projesi için en erken
seçim sonrası, kararını kamuoyuna ilan ediyor..
Erdoğan hükümetlerinin Türkiye, anayasal düzene
ilişkin plan projeleri ile klasik demokrasinin önünü
açacak düzenlemeler arasında ciddi çelişkilerin
olduğu ortaya çıkıyor.
Başbakan Erdoğan’ın referandum öncesi,
sonrası altını çizdiği başkanlık sistemi özlemi ile
demokratik açılımlar gündemi çok ciddi çelişkiler
içeriyor. CHP’nin öncelikler arasında saydığı seçim
barajının aşağı çekilmesi, YÖK diktatoryasının
ortadan kaldırılması.. Erdoğan iktidarları hesapları
ile hiç mi hiç uyuşmuyor. Seçim öncesi anayasal
değişiklik ile başkanlık sisteminin gündeme
getirilmesinin bile tek başına AKP’yi
dağıtabileceğine bahse girebilirim. Nedeni
tartışılmaz, çok çıplak; Meclis’te Başbakan’ın iki
dudağından çıkacak söze bakarak kalkan
parmaklar, liderin tek söz ve karar sahibi olması,
Erdoğan’ın milletvekilleri olgusu ile ilişkili bir
durum..
İstediğiniz kadar başkanlık sistemini dünya
örneklerine uydurmadan, diktatoryal eğilimlerle
çarpıtın, sonuçta bir ölçekte özel yetkilerle
donatılmış ayrı seçilen başkanlık ile partilerin
oluşturacağı meclisi, oluşumunu birbirlerinden
ayırmış olacaksınız. Başkanın milletvekilleri olgusu
zayıflayacak, seçildiği bölgeden, kentten gücünü
alan milletvekili koşulunu gündeme getireceksiniz.
Varlığını parti başkanına, sadakatine borçlu
bugünün milletvekilleri için bu yok oluş anlamına
gelir ki, seçimler bu kadar yaklaşmışken, başkanlık
sistemine yanaşmaları söz konusu bile olamaz.
Özeti bir tek Erdoğan’ın iktidarını başkanlıkla
uzatma, güçlendirme projesi ile AKP kadrolarının
gelecek projeleri bile karşı karşıya kalacaktır.
Kürtlerin oylarını paylaşım kavgasında, dincilik-
cemaatçilik öncelikli yapılanma ile Kürtçülük
öncelikli yapılanmanın Kuzey Irak, ABD projeleri ile
de uyumlu çözüm reçeteleri, iktidar, aşiretleri
paylaşım kavgalarında ise durum çok daha
karmaşık gelişmelere gebe. Tam aynı ipte sallanan
cambazlar örneği, hangi adımın hangi cambazı
yukarı çıkarıp hangisini aşağı düşürdüğünün
öngörülemediği bir süreç...
Herkesin duyarlı olması gereken ilk anlamlı
gelişme, doğrudan Kürt sorununun çözümü ile hiç
ilişkili görülmeyen referandum anayasa değişikliği
oylamasının sonuçlarının alındığı ilk saatlerden,
demokratikleşmenin gündemden düşmesi, Kürt
sorununun gündeme oturmasının nedenlerinin
sağlıklı sorgulanması olmalı. PKK tarafının
referandum için ilan ettiği ateşkes süresinin sona
ermesi dayatması görünen, kuvvetli bir gerekçe
varsayılabilse de gerçeği yansıtmaktan uzak kalır.
Kişisel kanım acele dayatmanın arkasında ABD
askerinin önemli ağırlıkla Irak’tan çekilmesinin
ardından gündeme gelen Ortadoğu dengeleri,
elbette ABD öncelikli, AB’nin, Kuzey Irak
yönetiminin acil gereksinmeleri üzerinden
Ortadoğu, Kürt projeleri...
Medyamızın tartışılmaz yüzde 80-90’lara varan
evetçiler cephesinin, hele de okyanus ötesi
cemaate, Erdoğan ekibine bağlılıkları ile
tanınanların, “Referandum sonuçları acil çözüm
için kaçırılmaması gereken fırsat...” ortak tezleri
gerçekten dikkat çekici. Referandum sonuçlarını,
demokratikleşmeyi başka boyutları ile unuttuk, bir
tek Kürt sorununun acil çözümü üzerinden
tartışmak zorunda gibiyiz... Akan kanın durması
umudu, özlemi boynumuzu kıldan ince yapıyor...
Erdoğan:
Vergi ve prim
borçları
yapılandırılacak
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan
Tayyip Erdoğan, bir yandan “seçim öncesi rüşvet
dağıtanlardan, bol keseden vaat edenlerden ol-
madık” derken diğer yandan esnaf ve sanatkârlarõn
kamuya olan vergi, sigorta ve Bağ-Kur borçlarõnõn
yeniden yapõlandõrõlacağõnõ açõkladõ. Erdoğan,
“TESK’i ilk ziyaret eden başbakan benim” sö-
zünü, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, daha önce
eski başbakanlar Süleyman Demirel ve Tansu
Çiller’in ziyaret ettiğini belirterek düzeltti.
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlarõ Konfederasyo-
nu’nun (TESK) 18. Genel Kurulu dün yapõldõ.
Palandöken yeniden başkan
TESK Genel Başkanõ Bendevi Palandöken ile
Artvin Esnaf ve Sanatkârlar Odalarõ Birliği Baş-
kanõ Demirhan Elçin’in yarõştõğõ genel kurulda Pa-
landöken yeniden genel başkan seçildi.
Genel kurula katõlan Kõlõçdaroğlu Türkiye’de
dolar milyarderi sayõsõnõn Japonya’dakini geçtiğini
belirterek, “Bu, birileri krizi fırsata çevirdi, biri-
leri de bedel ödedi anlamına geliyor” dedi.
KISA... KISA...
Reformlarõ bekliyoruz
Gebze-İzmir otobanı
için imzalar atıldı