25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 24 NİSAN 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Başkanlık mı, Sultanlık mı? Bir kez daha başkanlık sistemi tartışmalarını okurken acaba ben başka bir ülkede mi yaşıyorum diye düşünmeye başladım. Başkanlık, yarı başkanlık gibi sistemlere geçmek için uğraşıp durmaya gerek yok. Bugünkü sistemin gerçek ismini koymak yeterli. O da: Sultanlık sistemi. Çünkü Türkiye’de bir iktidarın ve onun başındaki kişinin elindeki yetkiler zaten sultanlıktan fazla farklı değil. Kimse kusura bakmasın, yıllardır yazdığım şeyi bir kez daha yazıyorum. Türkiye’de parlamenter demokratik bir sistem olduğu söylemi bana göre tümüyle palavradır. Böyle bir parlamenter demokrasi olur mu? Evet, Türkiye’de bir parlamento var. İçinde partiler de var. Ama bu partilerin başkanları ne derse geri kalanlar kabul ediyor. Yani bütün kararları parti liderleri almış oluyor. Eğer iktidar sayısal çoğunluğu ele geçirmişse, bu “parlamento”da muhalefet yalnızca “konuşuyor”. Çünkü başka bir şey yapma şansı yok. Verilen soru önergeleri, hükümete sorulan sorular, eleştiriler, hepsi Meclis’teki iktidarın isteğine göre reddediliyor ya da kabul ediliyor. O zaman bu Meclis’te muhalefet partileri neden bulunuyor, doğrusu bunu da çok anlayabilmiş değilim. Çünkü orada bir şey yapamadıkları için zaten dertlerini dışarıda anlatmaya çalışıyorlar. Seçilmiş partinin lideri yani Başbakan, ülkedeki her şeye egemen. Seçilmiş hükümeti halkın denetleyebilmesi için kurulmuş mekanizmaları gelmiş geçmiş hiçbir iktidar beğenmez. Yargı kararlarından memnun olan hükümet duydunuz mu bugüne kadar? Ben duymadım. Basından memnun olan, muhalif seslerden yararlanmaya çalışan bir iktidar gördünüz mü hiç? Ben görmedim. Bu durumda bizim “demokratik” sistemimiz şuna dayanıyor, eğer insaflı bir lider gelirse başkalarının haklarını da gözetebilir ama gelmezse ister sultan olur, ister diktatör. İş dünyasında istediğini zengin eder, istediğini batırır. Böyle bir ülkede “hür teşebbüs”ten söz edilebilir mi? Bir yazı yazanı hükümet isterse süründürür, isterse gazetesinden kovdurur, isterse başına bir çorap örüp içeri attırır. Böyle bir yerde “hür düşünce”den söz edilebilir mi? Onun için boş yere başkanlık sistemi, yarı başkanlık sistemi gibi tartışmalar yapmayalım. İşin adını doğru koyalım. Bu parlamenter sistem bu haliyle kaldıkça sultanlık daha da ilerleyecektir. Yurttaşların da tek şansı, seçilenin insaflı olmasını ummaktır. kursatbasar63@gmail.com Rus güçleri karşõsõnda savunma gücü tehlikeye düşen Osmanlõ ordusunun ardõnõ emniyete almak amaçlandõ Tehcir askeri zorunlulukOrtada, ne bir “katliam” ne de “Ermeni hal- kının varlığını tehlikeye atacak organize bir tedhiş hareketi” olmamasõna rağmen, Er- meniler tutuklama olayõnõ ustaca bir manevrayla uluslararasõ propaganda aracõ haline getirmiş- ler ve Ermeni toplumunun entelektüel-elit ta- bakasõnõ oluşturan bu kişilerin Ermeni toplu- munu zafiyete uğratmak amacõyla katledilmek için tutuklandõklarõnõ iddia etmişlerdir. Baş- piskopos Kevork, ABD Başkanõ’na, “Türk fa- natikliğinin şiddetine terk edilmiş olan Tür- kiye’deki Ermeni halkının korunması için” imdat telgraflarõ göndermiştir. Ermenilerin her yõl “soykırımın yıldönümü” diye andõklarõ 24 Nisan işte bu tutuklamalar nedeniyledir. (Sarõ- nay, Yusuf, What Happened on April 24, 1915?, A Case Study on the Circular of 24 Ap- ril 1915 and Arrest of the Armenian Commit- tee Members in İstanbul, International Journal of Turkish Studies, Volume 14, Nos. 1-2, Fall 2008, s. 75-101.) Enver Paşa’nın talebi Ancak 24 Nisan tutuklamalarõndan beklenen sonuçlarõn alõndõğõ söylenemez. Van dõşõndaki diğer bölgelerde de isyan halinde olan Ermeniler yol kesmeye, Müslüman köyleri basarak halkõ katletmeye devam ettiler. Türk ordusu savaş ala- nõnda olduğu için cephe gerisinde meydana ge- len ve bir kõsmõ savaş gücünü olumsuz etkile- yen olaylarõ önlemek için yeterli kuvvet ayõra- mõyordu. Başkumandan Vekili Enver Paşa, bu duruma bir çare olmak üzere 2 Mayõs 1915 ta- rihinde Dahiliye Nazõrõ Talat Paşa’ya şu yazõyõ gönderdi: “Van gölü etrafında ve Van vali- liğince bilinen belirli yerlerdeki Ermeniler, isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve ha- zır haldedirler. Toplu halde bulunan Erme- nilerin buralardan çıkarılarak isyan yuva- larının dağıtılması düşüncesindeyim. III. Ordu Komutanlığı’nın verdiği bilgiye göre Ruslar 20 Nisan 1915 tarihinde kendi sınır- ları içindeki Müslümanları çıplak bir halde sınırlarımızdan içeriye sokmuşlardır. Hem buna karşılık olmak ve hem de yukarda bah- settiğim amacı sağlamak için ya bu Erme- nileri aileleri ile birlikte Rus sınırı içine göndermek veyahut bu Ermenileri ve aile- lerini Anadolu içinde çeşitli yerlere dağıtmak gereklidir. Bu iki şekilden uygun olanın se- çilmesiyle tatbikini rica ederim. Bir mahzu- ru yoksa isyancıların ailelerini ve isyan böl- gesi halkını sınırlarımız dışına göndermeyi ve onların yerine dışardan gelen Müslüman halkın yerleştirilmesini tercih ederim.” (Baş- bakanlõk Osmanlõ Arşivi, Dahiliye Şifre, nr. 52/282) Dahiliye Nezareti’nin bu konudaki 13 Ma- yõs 1915 tarihli yazõsõ üzerine 27 Mayõs’ta toplanan Bakanlar Kurulu, Sevk ve İskân (Tehcir) Geçici Kanunu’nu çõkardõ. Kanun, hükümet icraatına karşı gelen, ülke savun- ması açısından tehlike az eden, düşmana casusluk yapan ve ülke çıkarlarına ihanet edebilecek kişilerin, imparatorluğun belir- li bölgelerinde ikamete tabi tutulmalarını öngörüyordu. (Tehcir kanununun orijinali için bkz. http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/ar- siv/003_01.html) Zorunlu bir önlem Tehcirin esas nedeninin ilerleyen Rus or- dusu karşõsõnda savunma ve direnme gücü tehlikeye düşen Osmanlõ ordusunun ardõnõ emniyete almak için başvurulan zorunlu bir askeri önlem olduğu her ne kadar Türk tarih- çilere ilaveten Profesör Bernard Lewis, Pro- fesör Stanford Shaw ve Profesör Justin McCarthy gibi birçok ünlü Batõlõ tarihçi ta- rafõndan arşiv belgelerine dayanõlarak ileri sürülüyorsa da, Batõlõ akademisyenler arasõn- da genellikle benimsenen görüşün Ermeni tezleri doğrultusunda olduğu görülür. Söz konusu akademisyenler, 1915 Ermeni is- yanının 1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti’nin güvenliği açısından hiçbir za- man ciddi bir tehdit oluşturmadığını, bu nedenle Ermeni tehcirinin gereksiz oldu- ğunu ısrarla belirtirler ve isyanın İttihat ve Terakki Hükümeti tarafından Ermeni- lere etnik temizlik ve soykırım yapmak için önceden tasarlanmış bir bahane ola- rak kullanıldığını vurgularlar. Sevk ve İskân Geçici Kanu- nu’nun uygulanmasõna ilişkin olarak birçok kanun geçirilmiş ve hükümet talimatõ hazõrlanmõş- tõr. Bu kanun ve talimatlar, Os- manlõ Hükümeti’nin, Ermeni halkõnõn naklinin azami düzen ve güven içinde ve kabil olduğu kadar zahmetsiz koşullarda ya- põlmasõ amacõyla, somut, gayet titiz ve insancõl bir çaba göster- diğini ortaya koyuyor. Nitekim, 27 Mayõs’ta yapõlan Bakanlar Kurulu toplantõsõnda tehcirin uy- gulanmasõyla ilgili olarak şu ka- rarlar alõnmõştõr: ? Göç ettirilenler, kendilerine tahsis edilen bölgelere can ve mal emniyetleri sağlanarak rahat bir şekilde nakledileceklerdir. ? Yeni evlerine yerleşene kadar iaşeleri Göçmen Ödeneği’nden karşõlanacaktõr. Eski mali durum- larõna uygun olarak kendilerine emlak ve arazi verilecektir. ? Muhtaç olanlar için hükümet ta- rafõndan konut inşa edilecek; çiftçi ve ziraat erbabõna tohum- luk, alet ve edevat temin edile- cektir. ? Geride bõraktõklarõ taşõ- nõr mallarõ kendilerine ulaştõrõla- cak, taşõnmaz mallarõ tespit edi- lecek ve kõymetleri belirlendik- ten sonra paralarõ kendilerine ödenecektir. ? Göçmenlerin ihti- saslarõ dõşõnda kalan zeytinlik, dutluk, bağ ve portakallõklarla, dükkân, han, fabrika ve depo gibi gelir getiren yerleri açõk arttõrma ile satõlacak veya kiraya verile- cek ve bedelleri sahiplerine ödenmek üzere mal sandõklarõnca emanete kaydedilecektir. ? Bü- tün bu konular özel komisyonlar- ca yürütülecek ve bu hususta ay- rõntõlõ bir talimatname hazõrlana- caktõr. (Meclis-i Vükela Müzake- ratõna Mahsus Zabõtname Hüla- sa-i meali, T.C. Başbakanlõk Devlet Arşivleri Genel Müdürlü- ğü, Osmanlõ Belgelerinde Erme- nilerin Sevk ve İskânõ, 1878- 1920, Ankara, 2007, s.155). B elgeler, Doğu Anado- lu’da Osmanlõ ulaşõm ve lojistik ikmal hatlarõnõn tamamen korumasõz ve tehdit altõnda olduğunu ve Çarlõk Rusyasõ tarafõndan desteklenen ve yönetilen Ermeni güçlerinin bu hatlarõ her an kesme ve im- ha etme kapasitesinde olduğu- nu ortaya koyuyor. Bu neden- le, Osmanlõ devleti açõsõndan tehcire başvurmak zorunlu bir hale gelmiştir. Tehcir kararõ as- keri bir soruna bulunan askeri bir çözüm olmuştur. ABD’li asker kökenli tarihçi Ed- ward J. Erickson’un, 1915 Ermeni isyanlarõnõn Rus istilasõna karşõ sa- vaşan Osmanlõ ordusunun güvenliği açõsõndan ağõr ve acil bir tehdit oluşturup oluşturmadõğõ konusunu, Osmanlõ ordusunun Doğu Anado- lu’daki ulaşõm hatlarõ şebekesi ve lojistik ikmal düzen ve imkânlarõ açõsõndan değerlendiren “Ermeni- ler ve Osmanlı Askeri Politikası, 1915” başlõklõ makalesi, Ermeni tezlerini savunanlar için ezber bo- zucu niteliktedir. (Erickson, Ed- ward J., The Armenians and Otto- man Military Policy, 1915, War in History 2008, s. 141-167). Erick- son’un makalesinin can alõcõ nokta- larõ aşağõda özetlenmiştir: Rus ordusunun karşõsõnda bulu- nan Osmanlı 3. Ordusu’nun 26 Eylül 1914’te mevcudu 168.608 askerdi. Motorlu vasõta olmadõğõn- dan ordunun taşõma-ulaşõm gücü 53.704 hayvandan oluşuyordu. 1914 sonunda Rus kuvvetlerine karşõ yapõlan Sarõkamõş harekâtõ ağõr bir yenilgiyle sonuçlandõ ve 3. Ordu ölü, yaralõ ve esir olarak 57.000 zayiat verdi. Rus ordusunun 1915 Nisan’õnda Van ve Malazgirt saldõrõlarõndan sonra tekrar mayõsta saldõrõya geçmesi 3. Ordu’yu etkisiz hale getirdi. Bu savaşlardaki kayõp- lar da Sarõkamõş’la eşit düzeydeydi. Lojistik destek tehlikede Merkezi Erzurum’da bulunan 3. Ordu Menzil Müfettişliği, çarpõ- şan orduya erzak, cephane ve diğer ikmal malzemelerini iletmekle gö- revliydi. Cephenin ön hatlarında- ki Osmanlı birliklerinin en yakın tren istasyonuna mesafesi 800 ki- lometreydi. 3. Ordu Menzil Müfet- tişliği’nin sorumluluğu batõya ve güneye doğru 800 kilometre uzanan bir alandaki ulaşõm ve iletişim hat- larõ ile menzil nokta komutanlõklarõ, erzak ve cephane dağõtõm merkezle- ri ve tesislerinden oluşan lojistik-ik- mal şebekesini kapsõyordu. Motor- lu vasıtası olmayan Müfettişlik, şoselerle çoğunluğu adi yollardan at arabaları ve kağnılarla nakli- yat yaparak ordunun ihtiyaçlarõnõn karşõlanmasõ için çaba gösteriyordu. 3. Ordu Menzil Müfettişliği’nin bu işleri yapmasõ için emrinde 10 bin kişi vardõ. Ulaşõm ve iletişim sistemi ile Lojistik-ikmal şebekesini koruyacak ayrõ bir muharip kuvvete sahip değildi. Müfettişliğe korun- ması amacıyla sadece 1232 tüfek ve 82 kasa cephane verilebilmişti. Suriye ve Filistin’de çarpõşan ve Menzil Müfettişliği Şam’da bulu- nan 4. Osmanlõ Ordusu’nun lojistik ikmal hatlarõ da 3. Ordu Menzil Müfettişliği sorumluluk alanõndan geçiyordu. Bu nedenle 3. Ordu’nun geri bölgelerinde Ermeni isyanõ ne- deniyle karşõlaşõlan sorunlar, 4. Or- du’nun lojistik ve güvenliğini doğ- rudan etkiliyordu. Anõlan sorunlar Mezopotamya’da konuşlanmõş bu- lunan 6. Osmanlõ Ordusu’nu da do- laylõ olarak etkiliyordu. 1915’te her üç ordu da düşmanla temas ha- lindeydi. 4. Ordu’nun 1915 yõlõ Şu- batõ sonunda İngilizlere karşõ giriş- tiği Kanal harekâtõ da Sarõkamõş gi- bi yenilgiyle sonuçlanmõştõ. 3. Ordu’nun lojistik desteği, ku- zeyde Sıvas-Erzincan-Erzurum koridorundan, güneyde ise Diyar- bakır-Bitlis-Van koridorundan sağlanõyordu. Ruslara Ermeni desteği Ermeni isyanlarõnõn başlamasõyla birlikte Rusya tarafõndan silahlandõ- rõlan ve yönlendirilen Doğu Anado- lu Ermenileri, Daşnak ve Hınçak partileri liderliğinde, Rus ordusu- nun istila planlarının gerçekleş- mesine yardımcı olacak biçimde, koruma altında olmayan söz ko- nusu lojistik destek koridorlarını kapatmaya, telgraf hatlarını kes- meye, yol ve köprüleri sabote et- meye ve bu koridorlar üzerlerin- deki köy ve kasabalara saldırıp katliamlarda bulunmaya başladı- lar. Nisan ortalarõnda Van’õ ele ge- çirmeleri, hemen arkasõndan 22 Ni- san’da Sõvas’ta bir isyan başlatma- larõ bu amaca yönelikti. Osmanlı ordusunun Ermeni isyanına karşı önceden düzenlenmiş bir planı ol- madığı için, geri bölgeleri koruma planı da yoktu. Bir stratejik ihti- yat gücü de oluşturulmamıştı. Bu nedenle Ermeni isyanõ patlak verin- ce 3. Ordu’nun şahdamarı olan geri bölgeler ve lojistik yollar ko- runamadı. 3. Ordu’nun, cephede düşmanla temas halindeki birlik- lerinden geri bölgeleri ve lojistik destek koridorlarını korumak için yeterli kuvvet ayırması mümkün değildi. Esasen, Osmanlõ ordusunun Van isyanõnõ bastõramamasõ da bu nedenden ileri geliyordu. Ermeni isyanõ Osmanlõ için tehdit Nisan ayõnõn sonuna doğru, Osmanlõ Genelkurmayõ ve 3. ve 4. Ordu kurmaylarõ, Ermenilerin yerel isyan- larõnõn ve saldõrõlarõnõn bölgede kitlevi bir isyana dönüşeceği kanõsõna vardõlar. Böyle bir isyan devle- tin savaş gücüne karşõ ağõr bir tehdit oluşturacaktõ. En önemlisi de, Osmanlı devletinin elindeki kuv- vetler büyük çapta bir isyan hareketi ile baş ede- bilecek boyutta değildi. Mayõs sonlarõna gelindiğin- de, esasen vermiş olduğu zayiatlar sonucunda etkinli- ğinden çok şey kaybetmiş olan 3. Ordu’nun lojistik ikmal durumu da son derece yetersiz bir hale düş- müştü. Bu durumda lojistik destek zincirindeki bir kesinti 3. Ordu’nun savunma gücünü tamamen yitirmesine yol açacaktı. Bu tarihlerde, Ermeni çetelerinin kuzey lojistik ikmal koridorunu tama- men kesme gücünde oldukları ortaya çıktı. Ayrõca, güney koridoru da silahlõ isyan nedeniyle tehdit altõn- daydõ. Bu dönemde, Akdeniz’deki İngiliz ve Fransõz donanmalarõ tarafõndan, Ermeni çetecilerin de deste- ğiyle İskenderun Dörtyol bölgesine amfibik bir çõkar- ma yapõlmasõnõn beklenmesi nedeniyle 4. Ordu’nun da iletişim ve lojistik hatlarõ tehdit altõnda bulunuyor- du. Sonuç olarak belgeler, Doğu Anadolu’da Os- manlõ ulaşõm ve lojistik ikmal hatlarõnõn tamamen korumasõz ve tehdit altõnda olduğunu ve Çarlõk Rus- yasõ tarafõndan desteklenen ve yönetilen Ermeni güç- lerinin bu hatlarõ her an kesme ve imha etme kapasi- tesinde olduğunu ortaya koyuyor. Bu durumda lojis- tiğin kõsa bir süre için olsa dahi kesilmesi, cephedeki savaş halindeki 3. Osmanlõ Ordusu için gayet endişe verici bir durum yaratõrdõ. Bu nedenle, Osmanlõ dev- leti açõsõndan tehcire başvurmak zorunlu bir hale gel- miştir. “Tehcir kararı askeri bir soruna bulunan askeri bir çözüm olmuştur.” OSMANLI’DA BÜYÜK İSYANI DURDURACAK KUVVET YOKTU Bakanlar Kurulu kararı YARIN: SALGIN HASTALIKLAR Ermeni çetelerinin zulmünden sağ çıkabilmiş kadın ve çocuklar. Ermeni çetelerine mermi üreten atölyelerden biri. İstanbul Haber Servisi - 24 Nisan 1915’te zorla göç ettirilen Ermeni yurttaşlar bugün İs- tanbul’da 2 ayrõ etkinlikle anõlacak. Her iki et- kinlik için de yapõlan çağrõlarda, soykõrõm keli- mesi yerine “büyük felaket”, “büyük acı” ifa- deleri kullanõldõ. Anma etkinliğinin ilki İnsan Haklarõ Derneği (İHD) İstanbul Şubesi tarafõn- dan 13.30’da Haydarpaşa Garõ’nda gerçekleşti- rilecek. İkinci etkinlik ise 19.00’da Taksim Tramvay Durağõ’nda yapõlacak. Siyah giysiler içinde mumlar, çiçekler ve duduk eşliğinde ger- çekleştirilecek anma için aralarõnda Ahmet İn- sel, Cengiz Aktar, Gülten Kaya, Hakan Tah- maz, Halil Berktay, Hayko Bağdat, Roni Margulies, Ufuk Uras, Vivet Kanetti’nin de bulunduğu yazar, akademisyen ve aydõnlar “Bu yas hepimizin” sloganõ ile çağrõ yaptõ. İstanbul’da iki ayrõ etkinlik Polisi şehit eden 2 terörist öldürüldü ADNAN AVUKA MARDİN - Mardin’in Kõzõltepe ilçesinde önceki gece 34 yaşõndaki polis memuru Ömer Akcan’õ şehit eden, 1’i polis 3 kişiyi de yara- ladõklarõ bildirilen 2 terörist, güvenlik güçleri- nin düzenlediği operasyonda öldürüldü. İlçede operasyonu genişleten polis, saldõrgalarõn Ali Ertaş Caddesi üzerinde terk edilmiş bir baraka- da saklandõğõnõ belirledi. “Teslim ol” çağrõsõ- na ateşle karşõlõk verilmesi üzerine çõkan çatõş- mada 2 terörist öldürüldü. Şehit polis memuru için de dün Mardin Emniyet Müdürlüğü önün- de tören düzenlendi. Törene Gaziantep’in İsla- hiye ilçesinde oturan annesi, kardeşleri ile eşi ve biri 4 yaşõnda diğeri 2 aylõk olan 2 çocuğu da katõldõ. Akcan’õn eşi Fatma Akcan da “İki çocuğuma ben ne diyeceğim” diyerek göz- yaşlarõna boğuldu. Akcan’õn cenazesi, memle- keti İslahiye’de toprağa verildi. Şehit polis Akcan için Mardin’de tören düzenlendi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear