24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 17 ŞUBAT 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Dõşişleri Komisyonu Başkanõ Murat Mercan, dün komisyona bil- gi veren ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’ye “4 Mart’ta ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyo- nu’nda ele alınması öngö- rülen sözde Ermeni soykı- rımı tasarısının görüşülme- si, onaylanması ve kabul edilmesinin, Türk-ABD iliş- kilerine çok büyük zarar vereceğini” bildirdi. Jeffrey ise ABD’de kongrenin ba- ğõmsõz olduğunu, ne karar alacağõnõ bilemeyeceklerini vurgularken “Obama hükü- meti olarak Türkiye’ye kar- şı bir kılıç kullanmak iste- miyoruz” dedi. Jeffrey dün toplantõya gir- meden önce yaptõğõ açõkla- mada Türkiye ile ilişkilerin ABD için her zaman ön plan- da olduğunu söyledi. ABD Temsilciler Meclisi’ne gel- mesi öngörülen “sözde Er- meni soykırımı tasarısının Ermenistan ile Türkiye ara- sında imzalanan protokol- lerle başlayan sürece zarar verip vermeyeceğinin” so- rulmasõ üzerine Jeffrey, “Biz, Türkiye ile Ermenistan ara- sındaki bu sürece yüzde yüz destek veriyoruz. Başkan Obama’nın TBMM’de de- diği gibi ‘Bu konu hakkõnda- ki en iyi yol, Türkiye ile Er- menistan arasõndaki sürecin devam etmesi.’ Bu nedenle biz, her iki ülkeye de bu mesajı gönderiyoruz” dedi. ‘İlişkilere zarar verir’ Mercan, görüşmeden sonra gazetecilerin sorularõnõ yanõt- larken, “iktidar ve muhale- fetin tek ses olarak, ABD Kongresi’ne sunulan tasa- rının görüşülmesinin, onay- lanmasının ve Temsilciler Meclisi’nde kabul edilmesi- nin, Türk-ABD ilişkilerine çok büyük zarar vereceğini açık bir şekilde ABD Bü- yükelçisi’ne ilettiklerini” bil- dirdi. Mercan, “Her yıl 24 Ni- san’a yaklaşırken bu tür çabaların, Türk milleti üze- rinde olumsuz etkiler yap- tığını ve iki ülke ilişkilerini zedelediğini anlattık. Bize ‘tavsiye edilen’ birtakım dav- ranışlar içinde olmayız. Hal- kımız için ne doğruysa on- ları yaparız” dedi. Edinilen bilgiye toplantõda, hem iktidar hem de muhalefet temsilcile- ri “Ermeni soykırımı tasa- rısının kabul edilemez ol- duğunu, bunun kabul edil- mesi ve Başkan Obama’nın ‘soykõrõm’ demesi halinde iki ülke ilişkilerinin büyük yara alacağını” anlattõ. Jeff- rey ise “Türkiye’ye karşı bir kılıç kullanmak istemiyo- ruz” diye konuştu. ‘Örtülü tehdittir’ Jeffrey’nin tasarõnõn kabul edilip edilmeme ihtimaline ilişkin sorulara, “Yüzde 50- yüzde 50’dir. Sayın Oba- ma’nın Sayın Erdoğan’a 7 Aralık’ta anlattığı gibi çıkış yolu Ermenistan’la iyi iliş- kiler kurmanız. Tek çıkış yo- lu Ermenistan’la uzlaşılan protokollerin onaylanması- dır” karşõlõğõnõ verdiği öğre- nildi. Bu sözler gerginliğe ne- den olurken, MHP’li Deniz Bölükbaşı, “Protokolleri onaylayın yoksa tasarı kabul edilir, diyerek bizi tehdit mi ediyorsunuz? Söyledik- leriniz örtülü tehdittir” diye tepki gösterdi. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffrey’den bilgi alan Meclis Dõşişleri Komisyonu Başkanõ Mercan “Ermeni soykõrõmõ tasarõsõnõn onaylanmasõ ve kabul edilmesinin iki ülke arasõndaki ilişkilere çok büyük zarar vereceğini” söyledi. Jeffrey ise “Türkiye’ye karşõ kõlõç kullanmak istemiyoruz” dedi. (AA) Jeffrey’den örtülü tehdit DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Yalama Olan Hangisi? Hatip Dicle’nin, İçişleri Bakanı’nın Ahmet Türk’le yaptığı görüşmede hâkim ve savcılar ayarlandı, “geldikleri gibi geçecekler” sözü verildi açıklamasından doğan gerilim, giderek büyüyor. Ana muhalefet partisinin, bugün vereceği gensoru ile olayı TBMM’ye taşımaya hazırlandığını bildiren haberler, Başbakan’ın dünkü grup konuşmasına da yansımıştı. Erdoğan, 550 sandalyenin 337’sine sahip olmanın verdiği aritmetik güvence ile, o gensorudan sonuç alınamayacağını söylerken “gensoru da bu ülkede yalama oldu” diyor. 19 Ekim 2009’da gerçekleşen Habur dönüşünde, dağdan inen o 7 teröristin “Pişmanlık Yasası”ndan yararlanıp yararlanamayacaklarını saptamak amacıyla yargılanmalarını sağlayacak mahkemenin, sınır kapısında ve bir baraka içinde kurulmuş olması, o tarihte tepkilere neden olmuştu. İmralı ve Silivri örnekleri Türk ulusu adına yargılama yapmak üzere, yasa ile nerelerde kurulacakları belli olan mahkemeleri, il ya da ilçe merkezlerinin dışında bir sınır kapısına, daha açıkçası terör üyelerinin ayaklarına kimin ve nasıl gönderdiği sorusu ise, düne kadar yanıtlanmamıştı. Başbakan, Diyarbakır Valiliği’nin, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvuru ile böyle bir kararın uygulandığını dünkü konuşmasında, yani dört ay sonra açıklarken İmralı ve Silivri’de oluşturulan mahkemeleri gösteriyor. İmralı Adası’nda kurulan özel mahkemenin, terörist başı Öcalan’ın duruşmalara götürülüp getirilirken kaçırılmasına engel olunması için oluşturulduğunu Erdoğan bilmiyor mu? Ya Silivri? Ergenekon soruşturmasını başlatan kendi başkanlığındaki hükümetin, o soruşturmanın ucunun açık olacağını hesap ederek, yargılanacakların ancak Silivri’de yapılan ülkenin en büyük cezaevinde tutulabileceğini en yakından bilen Başbakan bir günlük çadır mahkemesi ile Silivri’yi nasıl kıyaslıyor? Kaldı ki, Silivri’ye bir kez götürülmüş olanların dönüşleri ne yazık ki adeta olanaksız iken, Habur’da adeta bir turnike oluşturulduğu, yargıçların pişmanlık saptaması için sordukları sorulara, “önderimizin emri ile geldik; pişman değiliz” yanıtlarının verildiğinin gizlisi; saklısı yok. Öylesine yok ki, gelenlerden birisinin ödenmemiş para cezasının adliye veznesine yatırılması için sabahın olmasını bile bekleme gereği duyulmadan, görevli memurun evinden getirilip işbaşı yaptırıldığı bile canlı yayınların konusu oldu. Habur duruşması, Ergenekon şüphelilerinin savunmalarına dayanak olduğu zaman suskun kalanlar; benzer kıyaslamaları Deniz Kuvvetleri Komutanı ya da Genelkurmay Başkanı yaptığında, söylenenleri duymamış görünenler; şimdi konu TBMM tutanaklarında resmi belge haline geleceğini öğrenince mi, o gensorudan aritmetik bir sonuç çıkmayacağını savunma aracı yapıyorlar. Başbakan, Diyarbakır Valisi’nin ülkeye Habur’dan giriş yapacak teröristlerin yargılanmalarını sağlayacak yargıç ve savcıyı, zabıt kâtibini, elbette mübaşiri, onların ayaklarına göndermek için Başsavcı’ya başvurma gereğini neden duyduğunu belki gensoru görüşmesi sırasında anlatacaktır. Vali, kendiliğinden mi böylesine bir lüks ve ayrıcalıklı yöntemi uyguladı? Yoksa ona İçişleri Bakanı ya da belki bizzat Başbakan mı ilham vererek, kamu vicdanının aylardır içine sindiremediği bu ayrıcalık oluşturuldu? Sınır kapısında çadır mahkemesi kurulacağına, o 7 terörist bir helikopter ile Diyarbakır Adalet Sarayı’nın bahçesine götürülerek, tabii yargı sistemi uygulanmış olsaydı Beşir Atalay’ın, 15 Ekim 2009 günü Ankara’da Ahmet Türk ile bu dönüş için yaptığı görüşme de bugüne kadar gizli tutulmazdı. Ancak dün Sayın Bakan ile bir siyasi parti genel başkanının, İçişleri Bakanlığı makamında, Demokratik Toplum Partisi’nde ya da TBMM’de değil de, Orman Çiftliği gibi nispeten gözden uzak bir yerde buluşmaları bile kuşkuları haklı çıkartacak bulgular değil midir? CHP’nin vereceği gensorunun açılmasının çoğunluğun oyları ile kabul edilmeyeceği açık bir gerçektir. Ama gelecek kuşaklar, TBMM tutanaklarında bu görüşme sırasında, yargılama usullerinin bile nasıl yalama edilebildiğini okumak olanağını bulacaklardır. Ve elbette o dönemin yetkililerinin de kulaklarını çınlatacaklardır. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net Perinçek’e tazminat İstanbul Haber Servisi - Polis Akademisi öğretim üyesi Önder Aytaç ve Yenişafak gazetesi, İşçi Partisi Genel Başkanõ Doğu Perinçek’e tazminat ödemeye mahkûm oldu. 15 Temmuz 2008 tarihinde Yenişafak gazetesinde çõkan haberde Önder Aytaç, “İzmir NATO üssüne saldõrõ planõ Doğu Perinçek’te çõktõ” ifadelerini kullanmõş, bunun üzerine Perinçek’in avukatõ Mehmet Aytekin olayõ yargõya taşõmõştõ. Üniversitelileri yönlendirenler Haber Merkezi - Adana’da PKK’nin gençlik yapõlanmasõna yönelik yapõlan operasyonda gözaltõna alõnan 20 kişi adliyeye sevk edildi. Gözaltõna alõnan ve değişik fakültelerde eğitim gören 18 üniversite öğrencisini, biri ilkokul mezunu, biri de ilkokuldan terk iki kişinin yönettiği belirlendi. Adana Emniyet Müdürü Mehmet Salih Kesmez, zanlõlarõn Adana’da 4 ayrõ yere ses bombasõ konulmasõ, izinsiz sokak gösterilerini yönetme ve polise molotofkokteyli atmakla suçlandõğõnõ söyledi. Cebinden borçlu listesi çıktı AYDIN(AA) - Aydõn’da dört gün önce intihar eden polis memuru Ahmet Kamõşlõ’nõn üzerinden borçlarõ nedeniyle kendisini tehdit edenlerin isimlerinin bulunduğu bir liste çõktõ. Kamõşlõ’nõn cebinden çõkan notta kendi el yazõsõ ile “Ölümümden beni tehdit eden N.Ö. ve kardeşleri ile H.G, R.G. ve A.G. sorumludur” yazõlõ olduğu ve bu kişilere olan borçlarõnõn listesinin yer aldõğõ belirlendi. Tefecilik iddiasõyla R.G. çõkarõldõğõ mahkemece tutuklanõrken 5 zanlõ tutuksuz yargõlanmak üzere serbest bõrakõldõ. AİHM’den Türkiye’ye ceza STRASBOURG (ANKA) - AİHM, 18 yaşõndan küçük iken gözaltõna alõnarak kendisine yapõlan kötü muameleyi adli tõp raporu ile belgeleyen Ali Ümit Alkes’in şikâyetine ilişkin davada Türkiye’yi 15 bin 600 Avro manevi tazminat ödemeye mahkûm etti. AİHM kararõnda Türkiye’nin Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşmesi’nin işkence ve kötü muameleyi yasaklayan maddesinin ihlal ettiği bildirildi. ‘Zam farkı’ geri ödeniyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başkentte, yaşlõlarõn toplu taşõma araçlarõndan ücretsiz yararlanabilmelerini sağlayan yaşlõ kartlarõndaki zammõn geri alõnmasõndan sonra oluşan ücret farkõ, EGO Genel Müdürlüğü veznesinden ödeniyor. EGO Genel Müdürü Ömer Ulu, yaşlõlarõn kart ücretlerindeki 40 liralõk farklarõnõ, alabileceklerini kaydetti. Büyükelçi, Ermeni tasarõsõyla ilgili ‘Türkiye’ye karşõ kõlõç kullanmak istemiyoruz’ dedi GÜL, DDK’YE TALİMAT VERDİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül, geçtiğimiz yõl mart ayõnda BBP Genel Başkanõ Muhsin Yazıcıoğ- lu ile birlikte 5 kişinin yaşamõnõ yitirdiği heli- kopter kazasõnõn araştõrõlmasõ için Devlet De- netleme Kurulu’na talimat verdi. Cumhurbaşkanlõğõ Basõn Merkezi’nden yapõ- lan açõklamada “Sayın Cumhurbaşkanımız, 25.03.2009 tarihinde meydana gelen heli- kopter kazasında BBP Genel Başkanı Sayın Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte beş kişinin hayatını kaybetmesi üzerine gerek söz ko- nusu kaza, gerekse havacılık emniyeti ve gü- venliğine ilişkin olarak gündeme gelen çeşit- li konuların Devlet Denetleme Kurulu’nca tüm yönleriyle araştırılması ve denetlenmesi talimatını vermişlerdir” denildi. EYLEMLER SÜRÜYOR 35’i çocuk 110 kişi gözaltõnda DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Terör örgütü PKK lide- ri Abdullah Öcalan’õn 15 Şubat 1999’da Kenya’da yakalanarak Tür- kiye’ye getirilişini protesto için dü- zenlenen eylemlerde 35’i çocuk 110 kişi gözaltõna alõndõ. Öcalan’õn yakalanõşõnõn 11. yõldö- nümü nedeniyle birkaç gündür süren eylemler dün de sürdü. Göstericiler za- man zaman caddelerde barikatlar ku- rarak ateşler yaktõ, yollarõ trafiğe ka- pamaya çalõştõ. Hakkâri merkez ile Çukurca, Yüksekova ilçeleri ve İs- tanbul’da çõkan olaylarda, 4’ü ağõr toplam 25 kişi yaralandõ. Eylem ha- zõrlõğõnda olduklarõ gerekçesiyle göz- altõna alõnanlardan 17’si çocuk 21 ki- şi tutuklandõ. İstanbul, Diyarbakõr, Batman, Hakkâri, Mersin ve birçok kentteki protesto gösterilerine katõl- dõklarõ gerekçesiyle 35’i çocuk 110 ki- şi de gözaltõna alõndõ. Şanlõurfa’da eylem hazõrlõğõnda olan biri üniversite öğrencisi 3 kişi molotofkokteyli hazõrlarken yaka- landõ. Bu kişilerin evlerinde yapõlan aramada da patlayõcõ yapõmõnda kul- lanõlan malzeme ele geçirildi. Çocuğa 5 yıl hapis Şõrnak’õn Silopi ilçesinde geçen yõl 15 Şubat’taki gösterilere katõldõğõ id- dia edilen, ancak slogan veya taş at- tõğõna ilişkin kanõt bulunmayan ilk- öğretim okulu öğrencisi O.B. (13) 5 yõl hapse mahkûm oldu. Diyarbakõr Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki dava- nõn karar duruşmasõnda O.B. bir ter- zi dükkânõnda çalõştõğõnõ, olay günü eylem yapan grubun arasõnda kaldõ- ğõnõ belirtti. Mahkeme “Üye ol- maksızın örgüt adına eyleme ka- tılmak” suçundan O.B’yi önce 9 yõl hapse ardõndan da yaşõ küçük oldu- ğu için cezayõ yarõya indirerek 4 yõl 9 ay hapse mahkûm etti. Sanatçılardan TMY protestosu Sanatçılar Lale Mansur ve Mustafa Alabora’nın da aralarında bulunduğu Çocuklar İçin Adalet Çağrıcı- ları, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir yıldır tutuklu yargılanan 17 yaşındaki W.B’nin duruşmasına destek vermek için İstanbul Adliyesi önünde bir ara- ya geldi. Mansur ve Alabora’nın okuduğu basın açık- lamasında W.B’nin yasal olarak çocuk olduğu halde özel yetkili ağır ceza mahkemesinde yetişkin koşulla- rında yargılandığı belirtildi. Açıklamada “W.B. hapis ve ailesi altı ay önce baskılara dayanamayıp iltica et- tiği için ülkesinde yapayalnız” denildi. TMY mağdu- ru çocukların sayısının 4 bine dayandığı vurgulandı. YÖK puan farkõnda õsrarlõ Kurumun savunduğu katsayõ oranlarõna göre bir adayõn alan içi ve alan dõşõ tercihlerinde 10 puanlõk katsayõ farkõ ortaya çõkõyor MAHMUT LICALI ANKARA - YÖK, Danõştay’a yaptõ- ğõ itirazda alan içi tercihler ile alan dõ- şõ tercihler arasõnda katsayõ oranlarõnõn 10 puanlõk fark yarattõğõnõ savunurken söz konusu fark okul başarõlarõna bağ- lõ olarak 2 puana kadar düşebiliyor. Es- ki sistemde farkõn sõnava etkisi yüzde 13.15 olarak hesaplanõrken YÖK’ün yeterli gördüğü farkõn sõnava etkisi yal- nõzca yüzde 1.73 ile sõnõrlõ kalõyor. YÖK’ün savunduğu katsayõ farkõnda adaylarõn okul başarõlarõnõn sõnava et- kisinin belirlendiği ağõrlõklõ ortaöğretim başarõ puanlarõnõn (AOBP) hesaplanmasõ 100 ile 500 aralõğõnda gerçekleştiriliyor. YÖK’ün savunduğu katsayõ oranlarõna göre alan içi tercihlerde bir aday en faz- la (500 AOBP x 0.15 katsayõ oranõ) 75 puan alabilirken alan dõşõ tercihlerde ise (500 AOBP x 0.13 katsayõ oranõ) 65 pu- an alõyor. Bu durumda alan içi tercih ile alan dõşõ tercihlerde 10 puanlõk bir fark yaratõlõyor. Örneğin lise diploma orta- lamasõ 5 olan imam hatip çõkõşlõ bir aday kendi alanõndaki bir okulu tercih etme- si durumunda ham puanõna 75 puan ek- leniyor; tõp, hukuk gibi kendi alanõ dõ- şõnda bir tercih yapmasõ durumunda ek puanõ 10 puan kõrõlarak 65 puan alõyor. Diploma notu 5 olanlar YÖK’ün savunduğu 10 puanlõk fark yalnõzca ortaöğretim diploma notlarõ 5 olan adaylarda geçerli oluyor. YILDIZ ‘Euractiv.com.tr’YE KONUŞTU ‘AKP hastaneyi işletme yapıyor’ İstanbul Haber Servisi - CHP İstanbul Millet- vekili, TBMM Sağlõk, Aile, Çalõşma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi Prof. Dr. Sacid Yıldız, Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarõsõ ile AKP hükümetinin aşamalõ olarak kamu hastanelerini önce kâr odaklõ sisteme göre özerkleştirmeye, sonra da kâr etmeyenleri tasfiyeye, kar edenleri ise özelleştirmeye hazõrlandõğõnõ söyledi. Prof. Dr. Yõldõz, TMMM Alt Komisyonu’nda görüşmelerine devam eden yasa tasarõsõ ile ilgili “Euractiv.com.tr”nin sorularõnõ yanõtladõ. Yõl- dõz, tasarõnõn yasallaşmasõ durumunda Türki- ye’de “devlet hastanesi” kavramõnõn tarihe karõ- şacağõnõ, sağlõk sisteminin tümüyle kâr odaklõ ha- le getirileceğini belirtti. Yõldõz, “Tasarı ile ka- mu hastaneleri birer sağlık işletmesi haline ge- tiriliyor. Hantal ve bürokratik bir yapı oluştu- ruluyor. Gereksiz kadrolar yaratılıyor” dedi. Yazõcõoğlu için devrede BÜYÜKELÇİ HAKKINDAKİ TACİZ İDDİASI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dõşişleri Bakanlõğõ, Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Ali Yakıtal’õ; hakkõnda “cinsel taciz” iddialarõ ne- deniyle başlatõlan soruşturmanõn “selameti” açõsõndan merkeze çekti. Diplomatik kaynaklar, soruşturmanõn halen devam ettiğine dikkati çekerek, bu aşamada Ya- kõtal’õn suçlu bulunduğunun söylenmesinin yanlõş olduğunu dile getirdiler. Halen yürütül- mekte olan soruşturmanõn selameti açõsõndan Yakõtal’õn Roma Büyükelçiliği göre- vinden merkeze çekildiğini açõklayan diplomatik kay- naklar, “Zaten Ali Yakıtal, sürecin selameti açısından bir süre önce Ankara’ya gelmişti” dediler. Bu süre içinde Yakõtal’õn Roma’ya dönmeyeceği ve soruşturma tamamlanana kadar Ankara’da kalacağõ belirtildi. Yakõtal merkeze alõndõ Fotoğraf:SERKANYILDIZ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear