25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHUR YET 16 EK M 2010 CUMARTES 6 HABERLER CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Bir 12 Eylül Mağdurunun Notları 3 1984 sonlarından 1989 sonlarına kadar 5 yıl sürecek yurtdışı sürgünlüğün öyküsü de bir köşe yazısının değil bir kitabın sınırlarını zorlayabilir. Sürgünlük kavramı üzerinde çok yazılıp çizildi. Benim de bu konuda birkaç yazım var. Özellikle 12 Eylül 1980 sonrasında bu olgu çok istismar edilmiştir. Ülkeye rahatça girip çıkmada herhangi bir sorunu olmayan birileri, zaten daha önceki yıllardan beri yaşadıkları yabancı ülkelerde, o günlerin koşullarında kendilerine sürgün havası vermenin tadını çıkararak rantını sağlamaya çalıştılar. Böyleleri bugün de var. Kendi ülkelerine söverek demokrasi kahramanlığı taslayan ve bundan büyük rantlar elde eden oportünistlerin dün olduğu gibi bugün de varlığı kimse için sır değil. Yurtdışına 8 yıl hapis ve bir o kadar yıl da sürgün cezasına çarptırılmış olarak çıktım Hakkımda sürmekte olan davalardan biri daha hapis cezasıyla sonuçlanınca, 1985 ya da 86 yılında, sürgün mek nım olan Paris te, şimdi anımsadığımca yaklaşık 15 yıl hapis cezasına mahkumiyeti olan bir siyasal sığınmacıydım. Bunun ne demek olduğunu ancak o koşulları yaşayanlar ve ellerindeki sığınmacı pasaportunda Türkiye dışında bütün ülkeler için geçerlidir yazısı bulunanlar anlayabilir O yılların öyküsü, dediğim gibi, bir kitabın da sınırlarını zorlar. Paris Şiirleri dizisinde, şiirin diliyle, söylenebileceklerin metaforik özeti vardır. Kızıma Mektuplar İstanbul daki kaçaklık günlerinden sürgün yıllarının başlangıç dönemine kadarki bir zaman kesitinden izler taşır Söz edebiyattan açılmışken, Maltepe Askeri Hapishanesi nde yazılmış şiirlerimi de anmalıyım. 12 Eylül ün edebiyata etkisi konusunda kalem oynatan arkadaşlar nedense ve büyük çoğunlukla bütün bunları görmezden gelmişler ya da gerçekten görememişlerdir. Metin Demirtaş la mektuplaşmalarımızı içeren Şiirin Kanadında Mektuplar adlı kitap ise, aynı yılların bir başka düzlemde tanıklığıdır Sözünü ettiğim pasaportla, o yıllarda, Avustralya dan Finlandiya ya kadar gittiğim pek çok ülkede, katıldığım toplantılarda, Türkiye deki cunta rejimini kınayan konuşmalar yaptım. Bunu yaparken ölçüm, ülkeyi değil yönetimi kötülemekti. O yıllardaki kimi yazılarımı topladığım kitabın adı İki Ateş Arasında dır. Bu, Paris te kurucu ve yöneticisi olduğum Anka adlı FransızcaTürkçe edebiyatkültür dergisinin ilk sayısındaki giriş yazımın da adıdır Söz konusu iki ateşten biri ülkedeki faşist rejim, öteki ise ülke dışında Türkiye ye karşı cahil ve bilinçsiz önyargılardır Tek bir anımı özetleyerek bu paragrafı kapatıyorum: Bir gün telefonum çaldı ve bir Katolik dergisinin muhabiri olduğunu söyleyen kişi benimle Türkiye deki işkenceler konusunda röportaj yapmak istediklerini söyledi. Kendisine, fiziksel işkence görmediğimi, fakat duyduklarımı ve bildiklerimi anlatabileceğimi, ama bu arada Fransa da yaşadığım sıkıntıları da dile getireceğimi söyledim. Yanıtının dilimize çevirisi şöyledir: Bu bizi ilgilendirmiyor Ve telefonlar, karşılıklı olarak, bir daha görüşmemek üzere aynı anda kapandı Paris e önce artık beş yaşına yaklaşmış olan kızımı ve annesini, daha sonra da kızımın ablasını, kendilerine pasaport verilmediği için, yine yasal olmayan yollarla çıkarmayı denemek zorunda kaldım ve bizim arkadaşların yanı sıra Fransız dostların da katkısıyla ne mutlu ki başarabildim. Sürgün yıllarının, arada üst üste iki göz ameliyatının da yer aldığı maddi manevi sıkıntılarından söz etmeye gerek yok. Bir zaman sonra hakkımız olduğu halde, kendim için zaten asla söz konusu olamayacak Fransız yurttaşlığı başvurusunu ailenin öteki bireyleri için de yapmak istemediğimiz gibi, koşullar uygun olur olmaz da ülkeye dönmekte tereddüt etmedik 12 Eylül mağdurunun zaten yeterince uzayan notlarına burada son veriyorum Ülkemiz için, olası sonuçları bakımından bence birincisinden de daha yıkıcı ve kötülüklerle dolu ikinci 12 Eylül karanlığını yaşamıyor olsak, böyle bir özeti yapma gereğini belki de duymayacaktım. 1960 lardan bugünlere yakın siyasal tarihimizin pek çok olayı içinde yer almış ve kendince bedeller ödemiş biri olarak, günümüzde yaşanmakta olan utanç tablolarını, devrimcilik ve demokratlık kavramlarının nasıl bu kadar alçalabildiğini, ülkeyi yok olmaya sürükleyen bir kadronun ardındaki ve destekçisi, omurgasız, kimliksiz, onursuz, tam bir değer aşınmasına uğramış sözüm ona aydın sürüsünü, ibretle, öfkeyle, can sıkıntısı ve yürek bulantısıyla izliyorum ataolb@cumhuriyet.com.tr Faks: 0212 343 72 64 Mahalle imamlarının yanlış yorumlandığını savunan Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Başörtüsü dini bir vecibedir ancak Müslümanlığın ön şartı değildir. Konu özgürlükler bağlamında çözülebilir dedi Türbanı siyasiler çözmeli ANKARA Cumhuriyet Bü rosu Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, imamların mahallelerindeki her sorunla yakından ilgilenmeleri ni öngören projelerinin, din gö revlisinin topluma müdahale et mesi şeklinde yorumlanmaması gerektiğini söyledi. Türban ko nusundaki çözümün siyasiler ta rafından sağlanması gerektiğini belirten Bardakoğlu, Başörtü sü dini bir vecibedir ancak Müslümanlığın önşartı değil dir. Konu özgürlükler bağla mında çözülebilir dedi. Prof. Dr. Bardakoğlu nun gündeme ilişkin değerlendirmeleri ana hatlarıyla şöyle: mamların kanaat ön deri olması: İmamların sade ce camide namaz kıldırıp, na maz bittikten sonra camiyi kilit leyip evlerine hapsolmasını ve ca mide de hiçbir toplumsal mese leye temas etmemesini istiyorsak, biz bu dini hiç bilmiyoruz, tanı mıyoruz demektir. Din görevlisi toplumun ortak sorunlarına du yarlı olmak zorundadır. Sosyal ah lak konusunda bir dağılma, çö zülme varsa toplumu uyarmak zorundadır, elini taşın altına koy mak zorundadır. Aynı şeyi biz öğ retmenlerden de, toplumun önün deki aydınlardan, yazarlardan, si yasetçilerden de bekliyoruz. Başını örtmeyen Müs lüman değildir anlayışını reddettik: Başını örttüyse Müslüman, örtmediyse değildir gibi bir anlayışı da kesinlikle reddettik, kimse kimseye müda hale etmesin. Ne başörtülünün hak mahrumiyeti olsun, ne başı açık olan biri incinmeye maruz kalsın. Diyanet defalarca bunun bir dini açıdan vecibe olduğunu deklare etmiştir. Konuyu siya setçiler bir özgürlük meselesi olarak ele alıp çözmedikçe bu ge rilim 100 yıl da geçse devam eder. Konu özgürlükler bağlamında çözülmelidir. Laikliğe aykırı değil: Böyle bir çözümün laikliğe aykırı olduğunu söylemek, laikliğe ya pılabilecek en büyük kötülüktür. Üniversite öğrencilerine başör tüsü yasağını laikliğin gereği olarak görmek ve bunda ısrar et mek en çok laiklik ilkesinin top lum tarafından algılanmasına ciddi zarar verecektir. Halbuki Türkiye artık din ve devlet işle rinin birbirinden ayrılmasında belli bir kararlılığı yakalamış ve özgürlükçü laiklik anlayışı da toplumda genel kabul görmüştür. Ama biz pozitivist bir yaklaşım la dinin insan davranışlarına ve sosyal hayata dair tezahürlerinin hepsini laiklik adına engelleme ye başlarsak, o zaman bu geri limden en çok laiklik ilkesinin toplumda ortak kabulü gelene ğimiz zarar görür. Şekil insanların kendi zevkleri: Başörtüsünün şekli ne yasanın konusudur ne dinin ko nusudur. Artık bırakalım, insan ların kendi zevklerine güvenelim. Tarladaki insan ile şehirdeki in sana, farklı düzeydeki insanlara biraz özgürlük alanı tanımak da ha iyidir. İnsanlara ne kadar ay nı elbiseyi giydirmeye çalışırsak o kadar huzursuzluk artar. DİYANET PAPALIK DEĞİL Diyanet in yapabilecekleri sınırlı. Çünkü Diyanet Papalık kurumu değil. Bizim ibadeti arttırma, azaltma, modernleştirme gibi bir yetkimiz hiç olmadı, olamaz da... Niye ba şörtüsü konusunda hocalarımız, Diyanet işi biraz esnetmiyor denilebilir ama Kuranıke rim de istenmiş. 14 asırdır Müslüman kadın lar başörtmeyi dini bir vecibe olarak algıla yagelmişler. Dini vecibeleri başörtüsüyle sı nırlandırmak da, başörtüsünü Müslümanlı ğın giriş şartı olarak görmek de doğru değil. CHP Lİ İNCE Resepsiyonda yokum, isteyengider YALOVA Cumhuriyet 29 Ekim resepsiyonuna ka tılmayacağız diyen CHP li Muharrem İnce, Karar için zaman var diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğ lu na rağmen sözlerinin arka sında olduğunu söyledi. İnce Ben gitmiyorum. İsteyen gi der dedi. Başkent Üniversitesi tarafın dan kurulan Diyaliz Merke zi nin açılışına katılan CHP Grup Başkanvekili Muhar rem İnce, gazetecilere açıkla masında, kendi başına bir açıklama yapmadığını söyledi. Ortada bir çelişki de, yanlışlı ğın da bulunmadığını ifade eden İnce, Ben Elmalık kö yünden kamyoncu Şerif in oğluyum. Attığım imzanın, söylediğim sözün arkasında dururum. Ne söylediysem odur. Ben gitmeyeceğim. İs teyen gider, isteyen gitmez diye konuştu. 8 günlük vekil değilim Muharrem İnce, gazetecile rin Yaptığınız açıklamadan Genel Başkan Kemal Kılıç daroğlu nun bilgisi var mıy dı sorusuna, Ben 8 yıldır milletvekiliyim, 8 gündür milletvekili değilim. Ne za man, nerede, ne konuşacağı mı bilirim yanıtını verdi. İstanbul da buluştular Parti içinde yaşanan kriz nedeniyle Genel Başkan Kı lıçdaroğlu ve Grup Başkanı Kemal Anadol ile ters düşen Muharrem İnce, daha sonra İstanbul a geçerek Kılıçda roğlu ile bir araya geldi. Beyaz Saray a giriyoruz kimse rahatsız olmuyor ANKARA Cumhuriyet Bürosu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP nin Çankaya Köş kü ndeki 29 Ekim resepsiyonuna yönelik tepkileri ni eleştirirken Biz Amerika da Beyaz Saray a giriyoruz, kimse rahatsız olmuyor, Avrupa da her yere rahatlıkla giriyoruz kimse rahatsız ol muyor da bizimkiler niye bu kadar rahatsız olu yor? Sizler niye bu kadar rahatsız oluyorsunuz ben bunu anlayamıyorum dedi. Ankara Lojistik Üssü nün açılışını yapan Erdoğan çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, bir gazetecinin 29 Ekim resepsiyonu ile ilgili tartış maları anımsatması üzerine, Köşk te çifte resepsi yon uygulamasını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ün başlattığını anımsattı. Şimdi tekrar eski dü zene geçildiğini belirten Erdoğan, Şimdi eşli ola rak hiç kimseyi ayrıma tabi tutmadan herkesi eş li olarak davet edecek Sayın Cumhurbaşkanı mız. Bundan niye rahatsız olunuyor? dedi. Er doğan, resepsiyona Emine Erdoğan ın gidip gitme yeceğinin sorulması üzerine de Ben şu anda dü şünmüyorum. Ama gerekirse eşimle de giderim. Gitmeme mani bir hal yok. Belki kızımla, belki eşimle giderim belli olmaz görüşünü dile getirdi. Başbakan Erdoğan, tek tip askerlik konusunda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner le perşembe günü saat 11.00 de görüşeceğini söyledi. Namaz kılan çocuklara aferin ERDEM GÜL ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan, Kızılca hamam daki AKP kampının yapılacağı Asya Termal Ote li ne girmeden önce bir res toranın önünde öğrenciler tarafından karşılandı. Erdoğan, kendisini karşı layan öğrencilere, Namaz kılıyor musunuz sorusunu sordu, aldığı evet yanıtına aferin karşılığını verdi. Erdoğan öğrencilere iki yü zer liralık bahşiş verdi. ABD Y SUÇLADI Dış Haberler Servisi Son referan dumda 12 Eylül darbecilerine yargı yolunu açabilecek düzenlemeyi kabul ettiren Başbakan Recep Tayyip Erdo ğan Salı günü Pakistan dan ülkeye dönmeden önce yerel The News Inter national gazetesinin muhabirine aske ri diktatörlerin idam edilmesini des teklemiyorum açıklaması yaptı. İsra il in Mavi Marmara gemisine yaptığı baskına da değinen Erdoğan, ABD uluslararası bir teröristi destekli yor ifadelerini kullandı. Erdoğan, ABD yönetiminin Mavi Marmara ge misine baskın yapan İsrail askerlerinin ölen 9 kişinin vücuduna isabet ettirdiği 21 kurşunla ilgili otopsi sonuçlarını bi le Washington a gönderdiklerini ancak güya medeni olan yönetimin gerçek yüzünü gösterdiğini ve İsrail in ulus lararası sulardaki terör eylemini kına maya yanaşmadığını da ifade etti. Gül: Görürsünüz orada KARABÜK AA Karabük te temaslar da bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Vali İzzet Küçük ü makamında ziyaret etti. Gül, çı kışta bir gazetecinin, 29 Ekim resepsiyonları konusundaki iddialara ilişkin bir yorum yapa cak mısınız? sorusuna, Görürsünüz orada karşılığını verdi. Gül, MHP ve CHP nin, yar gıdaki tartışmalarla ilgili kendisini göreve ça ğırdıklarını anımsatılması üzerine de Onlar Ankara da konuşulacak konular dedi. Özel kaleme de tahliye ANKARA Cumhuriyet Bürosu Orhan Özdemir in Ankara Emniyet Müdürü olduğu dönemde özel kalem amirliği görevini yürüten Emniyet Amiri Ömer Zeren in tahliyesine karar verildi. Edinilen bilgiye göre, avukatlarının tu tukluluğuna ilişkin itirazını görüşen Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Zeren in tahliye sine karar verdi. Tahliye kararı, mahkeme baş kanının şerhiyle, oyçokluğuyla alındı. Öztürk: Resepsiyonda değildim İstanbul Haber Servisi Merhum 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ın, Vejdi Raşi dov un sergisinde herkese sunulan tepsiden içeceğini aldığını ve bunun orada bulunan ko ruma müdürü Musa Öztürk e sorulabileceğini belirten eski Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi nin bu sözlerine, Öztürk orada olmadı ğı şeklinde yanıt verdi. Bir televizyon kanalına konuşan Öztürk, O gece ben yoktum. Bizim öncü ekip vardı, başlarında da Tahsin Komiser. Öncü ekip önceden gider ve VIP gelmeden yi yecek ve içecekleri kontrol eder dedi. Şehit onbaşı uğurlandı İstanbul Haber Servisi Tunceli nin Ova cık ilçesinde güvenlik güçleriyle teröristler ara sında çıkan çatışmada şehit olan Jandarma On başı İbrahim İşcan ın cenazesi dün İstanbul da son yolculuğuna uğurlandı. Pendik Dumankaya Camisi ndeki törenin ardından İşcan ın naaşı Samandıra Mezarlığı nda toprağa verildi. Osmaniye de hortum paniği OSMANİYE Cumhuriyet Osmaniye Kadirli ilçesine bağlı Sofular köyünde gece baş layan şiddetli yağmurdan sonra sabah saatlerin de hortum oluştu. 5 dakika süreyle etkili olan hortum ardında enkaz bıraktı. Üç taş ev yıkılır ken, 7 ev de hasar gördü. Yıkılan evlerden biri nin altında kalan Fatma Haytaoğlu, komşuları tarafından kurtarıldı. Ağaçları yerinden söken hortum, elektrik direklerini de yıktı. Bölgedeki tarımsal alanlar da zarar gördü. Şırınga davası başladı İstanbul Haber Servisi Ablası Münev ver Karabulut un öldürülmesine ilişkin davanın duruşmasında sanık Cem Garipoğlu nu şırın gayla sıvı fışkırtarak yaralamaya çalıştığı öne sürülen Enver Karabulut un yargılanmasına başlandı. Karabulut, Yaralama kastım yoktu, eylemim Garipoğlu na tepki amaçlıydı dedi. Üniversitede zehirli gaz paniği İstanbul Haber Servisi Marmara Üni versitesi MÜ Fen Edebiyat Fakültesi nde ders sırasında bir firma yetkilisince deney amaçlı olarak kimya laboratuvarına getirilen ve içinde piridin adlı kimyasal madde bulunan tüpün yere düşürülerek kırılması sonucu, söz konusu madde etrafa yayıldı. Laboratuvarda bulunan, biri firma yetkilisi 5 kişi, kimyasal maddeden etkilendikleri şüphesiyle hastaneye kaldırıldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear