Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                CMYB  C M Y B  15 EK M 2010 CUMA CUMHUR YET SAYFA  HABERLER 7  DÜZ YAZI  ORHAN BİRGİT  Babayasa Mahkemesine Doğru  Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@ekolay.net  TERÖR VE TOPLUM   MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr  www.mehmetfarac.com  Türkiye ye çeyrek yüzyıldır toplumsal kaos  yaşatan üç sorun da ne ilginçtir ki aynı tarihte  gündeme sokuldu!.. PKK, Hizbullah ve türban!..  PKK, 15 Ağustos 1984 te Eruh ve Şemdinli ye  baskın düzenleyerek terör eylemlerine başladı...  Hizbullah ise İran Dışişleri Bakanlığı  bünyesindeki  rejim ihracı masası nın  faaliyetleri kapsamında; 19821984 arasında  harekete geçirildi!..  12 Eylül ün baskı ortamı nedeniyle  faaliyetlerini kitapevlerinde fikri toplantılar  halinde sürdüren Nur şakirtleri, 1984 te  tespihi bırakıp silaha sarılma kararı aldı!..  Türban işte bu dönemlerde; yani PKK nin  eylemlerine karşı dinci politikaların panzehir  olarak kullanılmaya başladığı bir süreçte sorun  haline getirildi!.. Çünkü 1984 te, Marksist  ideolojiyle yola çıkan PKK ye karşı gençliğin  muhafazak rlaştırılması devlet politikası  yapılmıştı!...  Tetikçi gazetenin görevi!..  Bir yerlerden düğmeye basılmışçasına tarikat  ve cemaat evlerinde eğitilen genç kızlar  üniversitelerde türban sorununun aktörleri  olarak öne sürüldü!..  Nakşiler 1983 te ANAP ta kümelenerek  iktidara gelince; Türkiye, Yeni Asya ve  Zaman gibi Nakşi NurcuFethullahçı medya  birimleri, inançrantsiyaset mühendislerince  şekillendirildi. Bu dönem İslami sermayenin  holdingleştiği dönemdi!.. En önemli hedef,  türban furyasının propaganda gücünü  oluşturmaktı!..  Ancak bu grupların beklemediği bir şey oldu;  tarikat ve cemaatleşmeden radikal unsurlar da  doğdu. Şeriat isteyen terör örgütleri  etkinleşirken, Hizbullahi düşünce de  propaganda birimlerine gereksinim duydu!..  İşte bu karanlık ortamda piyasaya bir de  tetikçi mevkute de sürüldü. Adını milyarlarca  liralık tazminat davalarından kurtulmak için  sürekli olarak vakit, makit diye değiştiren bu  k ğıt yığını, türbanın bir siyasi simge olarak  kullanılmasına karşı gelen gruplara karşı  saldırıya geçti...  Yani söz konusu yayın organı Kürt gençleri ile  Türk aydınlarını katleden şeriatçı Hizbullah  örgütünün hem eylemlerini örtbas etti hem de  psikolojik savaş silahı olarak kullanıldı!..  Artık aydınlar ve laik çevreler iftira ve çamurla  yıpratılıyor hatta fotoğraflarının üzerine çarpı  işaretleri konularak dinci örgütlere hedef  gösteriliyordu!..  Yani toplumu geri götürme  operasyonunun hem siyasi, hem askeri hem  de psikolojik harp unsurları tamamlanmıştı!..  Türbanı dayatan zincir!..  Cumhuriyet yazarı Prof. Ahmet Taner Kışlalı,  Gümüşhane Barosu Başkanı Ali Günday ve  Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin i salt  türban nedeniyle hedef göstererek ölümlerine  yol açan o mevkute ne ilginçtir ki, aynı  dönemde tesettür firmalarının ilanlarıyla  beslendi!..  Özetle, 1984 öncesinde sorun olmayan  başörtüsü; Nakşi siyaset, İslami sermaye,  şeriatçı medya ve dinci terör örgütlerinin  işbirliğiyle ülkenin gündemine sokuldu ve  toplumsal bir mesele haline getirildi!..  Peki inançlı Anadolu kadınlarının başörtüsü  nasıl oldu da türbanlaştırılarak bu kadar  yaygınlaşabildi?..  Cumhuriyeti yıkmayı ve hilafeti geri getirmeyi  tek hedef haline getiren çevreler, türbanı genç  kızların kendi iradeleriyle gündemde tuttuğunu  öne sürerler...  Oysa ortada, toplum mühendisliğinin inançları  sömürerek yarattığı bir dayatma vardır...  Mahalle baskısıyla şekillendirilen bu dayatma  özgürlük adına yapılsa da, kadını bireylikten  müritliğe götürme stratejisinin en etkin yöntemi  olarak uygulandı!..  Dikkat çeken çok önemli bir nokta ise  türbanlıların sayısının, tarikat ve cemaat  evleri ile dinci yurtlarla aynı paralellikte  artmasıydı!..  Türkiye de tarikat ve cemaatler siyasetin ve  dinci sermayenin desteğiyle büyürken, yurtlar  ve öğrenci evlerinin sayısında da büyük bir  patlama yaşandı!..  Anadolu dan gelen on binlerce genç kız,  sağcıdinci hükümetlerin yurt sıkıntısını  bilinçli olarak göz ardı etmesi nedeniyle  laiklik karşıtlarının ağına düştü!..  On binlerce kız salt büyük kentlerde  barınabilme uğruna tesettür baskısına boyun  eğdi ve ne yazık ki birçoğu politik sembol haline  getirilen türban dayatmasının neferi yapıldı!..  Meselenin başka vahim tarafları da  bulunuyor:  Büyük kentlerde türban konusunda ahk m  kesenlerin büyük bölümü, Anadolu gerçeğinden  habersiz, saçma sapan iddialarla savunmalar  yapıyor!..  Oysa özellikle Doğu ve Güneydoğu ile  Karadeniz kentlerinde türban ilkokullara  kadar indi!  İslam dininde kadınların imam olmayacağı  ortadayken kız imam hatip liseleri adı altında  açılan eğitim kurumlarında çocuk yaştaki on  binlerce genç kız devlet eliyle tesettüre  sokuldu!..  Mürit rektörler ve furya!..  Ya krizin lokomotifi haline getirilen  üniversiteler?..  Abdullah Gül ün Cumhurbaşkanlığı  koltuğuna oturmasının ardından Anadolu  üniversitelerinde türban zaten bir sorun  olmaktan çıkarılmıştı!..  Çıkarılmıştı diyorum çünkü Gül ün Nakşi,  Nurcu, Fethullahçı çizgiye yakın çevrelerden  özellikle seçtiği rektörler türbanı zaten serbest  bırakmışlardı...  Aksini iddia edenler, Gül ün atadığı rektörlerin  büyük bölümünün türbana özgürlük bildirisine  imza atan badem bıyıklı müritler olduğunu nasıl  göz ardı edecekler!..  Peki, tüm bu açmazlara karşın Anadolu da  milyonlarca kadının üzerinde sorun olmayan  başörtüsünü türbana dönüştürenler, yarattıkları  fırtına ile neyin peşindeler?..  Sorunun yanıtı bellidir; Türkiye de toplumu  dönüştürmek için Cumhuriyetin  kuruluşundan bu yana mücadele edenler bir  cemaat devleti oluşturmaya çalışıyorlar!..  Toplum baskıdan korkuyor!..  Kılık kıyafet üzerinde yaratılan fırtınanın asıl  hedefi de, türbanın tüm eğitim merkezleri ve  devlet kurumlarında hızla yaygınlaştırılmasıdır!..  Ancak tarikat ve cemaatlerin bununla bile  yetinmeyeceği; Türkiye nin yakın tarihinde  türban ve oruç üzerinden cinayetlere kadar  varan mahalle baskısının boyutlarıyla apaçık  ortadadır!..  Türbana serbestlik yaratılarak başı  açıkların özgürlüğünün tehlikeye gireceği  şeklindeki inanç ne yazık ki toplumun büyük  kesiminde yaygınlaşmaktadır!..  Adalet ve kalkınma, diyalog ve hoşgörüye ya  da benzeri takıyyeci propagandalara sığınanlar  da aslında bu gerçeğin farkındadır!..  Sakın ola kimse kendini türbana özgürlük  yaratılarak en önemli siyasal propaganda  aracının AKP nin elinden alınacağı şeklindeki  yanlışa kaptırmasın!..  Çünkü AKP iktidarı ile birlikte devlete iyice  yerleşen tarikat ve cemaat dünyasının nihai  hedefi çok daha büyüktür!..  Ordunun, bağımsız medyanın, sendikaların,  siyasi partilerin, aydınların, Atatürkçülerin  dayanaksız gerekçelerle operasyonlara  uğramasının nedeni Cumhuriyetin rövanşını  alma kavgasıdır!..  Türkiye de özgürlüğe sığınmış bir gericilik,  çağdaşlaşmanın yarattığı özgürlüğü tehdit  etmeye başlarsa toplumsal kaos büyük  boyutlara ulaşacaktır...  Tarikatların Türban Meselesi!.. Çağdaşlaşmanın Özgürlük Sorunu!..  BARKIN ŞIK  ANKARA  Balyoz sanıkları arasın  da yer alan üç general, terfilerinin  onaylanmaması nedeniyle açılan dava  da Askeri Yüksek İdare Mahkeme  si nin  AYİM  oybirliği ile yürütmeyi  durdurma kararı vermesinin ardından  görevlerine başladı. Tümgeneral Halil  Helvacıoğlu, korgeneral kadrosundaki  Jandarma Genel Komutanlığı Değer  lendirme ve Denetleme Başkanlığı,  Tümgeneral Gürbüz Kaya, korgeneral  kadrosundaki Harita Genel Komutanlı  ğı ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğ  lu, tümamiral kadrosundaki Deniz  Kuvvetleri Personel Başkanlığı ndaki  koltuklarına oturdu.  AYİM nin yürütmeyi durdurma ka  rarı vermesinin ardından generaller iş  başı yaptı. Mahkeme, Milli Savunma  Bakanlığı ndan  MSB  hangi gerek  çeyle terfilerin onaylanmadığı konu  sunda 27 Ağustos ta savunma istemiş  ti. Milli Savunma Bakanlığı ve Başba  kanlık ın yaptığı savunmalar ile AYİM  Başsavcısının mütalaasını değerlendi  ren mahkeme ilk aşamada generallerin  lehine bir karar almıştı. Mahkeme, ge  neraller ile ilgili olarak oybirliği ile yü  rütmeyi durdurmaya karar vermişti.  AYİM Başsavcısı, başvurular ile ilgili  olarak hazırladığı değerlendirmesinde  generallerin başvurusunu haklı bul  muştu. AYİM nin bundan sonra idare  nin işlemini  iptal  etmesi bekleniyor.  Göreve başladılar  Balyoz sanıkları arasında yer alan  üç ismin atamaları terfileri onaylanmış  gibi yapılmıştı. Tümgeneral Helvacı  oğlu, korgeneral kadrosundaki Jandar  ma Genel Komutanlığı Değerlendirme  ve Denetleme Başkanvekilliğine,  Tümgeneral Kaya, yine korgeneral  kadrosundaki Harita Genel Komutan  lığı na ve Tuğamiral Gavremoğlu,  tümamiral kadrosundaki Deniz Kuv  vetleri Personel Başkanlığı na atan  mıştı. Üç general, AYİM den,  Terfi  ettirilmemeleriyle ilgili tasarrufun    işlemin iptal ve yürütmenin durdu  rulmasını  talep etmişti. Başvurular,  üzerine AYİM de,  Kararlar neden,  hangi gerekçe ile yürürlüğe konul  muyor?  sorusuyla önce MSB den ar  dından da Başbakanlık tan savunma  istemişti. Helvacıoğlu, Kaya ve Gav  remoğlu, yargı süreci tamamlanana  kadar süresiz izne çıkarılmıştı. Yürüt  meyi durdurma kararının ardından ge  neraller izinlerinden dönerek, görevle  rine başladı. Bu üç isim ile ilgili  AYİM nin vereceği nihai karar bun  dan sonraki şura toplantıları açısından  büyük önem taşıyor.  Rütbe takmayı bekliyorlar  Bu üç ismin görev süresinin uzatılma  sı mümkün gözükmüyor. Çünkü YAŞ  çalışmaları sırasında TSK Personel Ka  nunu na göre üst limit olan 47 general  ve amiralin görev süresinin uzatılması  kotası dolduruldu. Mahkemenin yürüt  meyi durdurma kararının vermesinin ar  dından, görevlerine başlayan generaller,  önümüzdeki günlerde çıkacak  iptal   kararıyla terfilerini alarak yeni rütbeleri  ni takmayı bekliyor.  Terfileri onaylanmayan üç general AYİM in yürütmeyi durdurma kararıyla görevlerine başladı  Generaller işbaşı yaptı Liberal aydınların da  katkılarıyla kabul edilen yeni  anayasamıza Başbakan ın  önerdiği maddeler meyvelerini  hızla vermeye başladı.  Bunlardan en önemlileri  arasında yer alan ve kendisine,  mahkemeye üye seçmesini  sağlayan 146. maddeden  aldığı yetkiyi kullanarak,  Meclisimiz ikinci üyeliğe de  baroların adaylarından bir  avukatı getirdi.  Afyon Barosu  Başkanlığı nı yapmış, yörede,  mukaddesatçı görüşleri ile  tanınan; kişiliğine saygı  gösterilmesi gereken Sayın  Celal Mümtaz Akıncı nın  Yüksek Mahkeme üyeliğine  parlamentonun, daha doğrusu  iktidar partisi çoğunluğunun  verdiği desteğin arkasında;  yeni üyenin hangi bilimsel  birikimi olduğu gerçekten  meraka değer.  Bilinen, Akıncı nın bu alanda  herhangi bir bilimsel makalesi,  hele hele bir eserinin  bulunmadığı. Mahkemenin  yeni üyesi, Afyon da bir  dönem aktif politika ile de  uğraşmış, Aykut Edebali nin  Islahatçı Demokrat Partisi  olarak kurduğu, daha sonra de  Millet Partisi adını alan  partinin il başkanlığını da  yapmış. Halkoylamasında   evet  oyu vermiş olmasının,  sadece iktidar partisi  üyelerinin katıldığı önceki  günkü seçimde, başlıca etken  olduğu da söylenebilir.  TV den yöneltilen soru  Dün sabah izlediğim CNN  TV yayınında, devlete uzun  süre büyükelçi olarak hizmet  vermiş Yalım Eralp, bu seçim  biçimini eleştirirken,  Acaba oy  kullanan milletvekillerinden  kaçı, mahkemeye işi düşmüş  olsa avukat olarak bu zatı  tercih edecek kadar kendisini  tanıyor?  diye soruyordu?  Kuşkusuz sadece Afyon  milletvekilleri olmalıdır, bu  sorunun yanıtını  verebilecekler.  Aynı mahkeme için bundan  önce destek verdikleri Hicabi  Dursun un üyelik ölçütleri  arasında bilinen 45 yaşını  doldurmuş olmak koşuluna  uyulmadığı tartışmaları  sürerken, gözü kapalı olarak  kullanılan oylarda parti  politbürosunun talimatına  harfiyen uymaktan başka  milletvekillerinin yapabileceği  bir görev var mı ki?Akıncı  seçime katılan AKP  milletvekillerinin tümü  tarafından kullanılan 248 oy ile  kendisinin tercih edilmiş  olmasını  takdiriil hi  olarak  nitelendiriyor ve bir yıl  öncesine kadar böyle bir  teveccühün adı üstünde  toplanabileceğini hayal bile  edemediğini de gizlemiyor...  CHP, MHP ve DSP li  parlamenterlerin önceki günkü  oylamaya katılmayışı, bazı  BDP lilerin adaylardan eski  Muş Barosu Başkanı Sedat  Sever i desteklemeleri; 336  üyeye sahip iktidar partisinden  248 inin oy kullandığı bir  seçimin sonucu kuşkusuz  parlamentonun iradesini  gösterir.  Ama yakın gelecek için bir  başka oluşumu da gündeme  getirir.  Çoğunluk partisinin,  boşlukları doldurarak tek  başına oluşturmakta olduğu  Yüksek Mahkemenin yeni  biçimi tamamlandıktan sonra;  önüne gelecek yasa iptal  başvurularının da,  anayasamızda özellikle laiklik  ilkesini düzenleyen madde için  hazırlayacağı önerinin de nasıl  sonuçlanacağı kamuoyunda  artık merak konusu  olmayacaktır. Zira Meclis  Anayasa Komisyonu Başkanı  Burhan Kuzu, seçimlerden  sonra oluşacak yeni  parlamentonun ele alacağı ilk  konu olduğu anlaşılan yeni  anayasada laiklik ilkesinin,  Türkiye nin değişen  toplumuna ayak uydurulması  için yeniden yorumlanması  gerektiğini, önceki gün Reuter  Ajansı aracılığı ile  müjdelemiştir.  Kuzu,  Biz, laiklik ilkesine  saygılıyız, ancak bu ilkelerin  yeniden yorumlanması  gerektiğini düşünüyoruz   derken o yorumun içeriği ve  boyutları hakkında herhangi bir  tafsilat vermiyor. Genel  Başkanı nın, medya önünde  kendisine  Anayasadaki  değişiklikler için hazırlık  yap  dediği bilinen İstanbul  Milletvekilinin, 5 Haziran  seçimlerinde aday listesindeki  yerini muhafaza ederek  üçüncü kez parlamentoda  görev yapacağı da, şimdiden   banko  olarak dosta  düşmana iletilmiş oluyor.  CHP ne yapacak?  Erdoğan ın 2011  Haziranı ndaki genel  seçimlerde, yeni anayasanın  omurgası üstünde oluşacak  açıklamalarına bakalım  CHP nin yeni lideri  Kılıçdaroğlu nasıl karşılık  verecek? CHP de kapalı  odalarda tartışılan  AB  ölçütlerine ve liberal  akımlara yönelmiş yepyeni  bir parti mi olacağız; yoksa  köklerimize bağlı mı  kalacağız?  görüşlerinden  hangisi kazanacak?  İstanbul Üniversitesi  Hukuk Fakültesi nde anayasa  dersleri verirken, değişik  düşünceleri ile tanınan  Kuzu nun aynı konular için  bambaşka görüşleri  savunmasını da artık doğal  karşılamak gerekiyor.  Ayrıcalıksız tüm  partilerimizden parlamentoya  gelmeleri, sadece genel  başkanlarının, afedersiniz  liderlerinin iki dudağı arasında  olanların, kendilerini milletin  değil; bu liderlerin vekili olarak  görmelerini ne yazık ki, çoktan  içine sindirmiş bir toplumun  bireyleri değil miyiz biz?  O zaman ne gam? Bu  kervan böyle devam edecek  demektir.  MAHMUT LICALI  ANKARA  YÖK derslere türbanla gi  remeyen öğrencilerin şik yetlerini jet  hızıyla işleme koyarken, öğretim üyele  rinin bu konudaki tutanaklarını sumenaltı  ediyor. Mart ayından bu yana türbanlı öğ  rencilerin derse girmesi yönünde tutulan  hiçbir tutanak hakkında işlem yapılma  ması, YÖK ün bu konudaki taraflı dav  ranışını gözler önüne seriyor.  Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği  Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere,  YÖK Başkanı YÖK Başkanı Prof. Dr.  Yusuf Ziya Özcan nın türbanlı öğren  cilerin derslere girmesini sağlayan yazı  nın gönderilmesine neden olan kişi hak  kında Mart 2010 tarihinden bu yana de  falarca tutanak tutulduğunu, öğrenci hak  kında bugüne kadar hiçbir işlem yapıl  madığını ifade etti. Konu hakkında hukuk  fakültesi bünyesinde bir komisyon ku  rulduğunu ve herhangi bir net sonucu ula  şılamadığını kaydeden Prof. Yeşildere,  YÖK ün yazısının ardından derslere ge  len türbanlı öğrenciler hakkında hazırla  nan tutunakların öğretim üyeleri tarafın  dan dekanlıklara iletilmesine karşın hiç  bir işlem yapılmadığını bildirdi.   Görevi kötüye kullanıyorlar   Tutulan tutanakların sumenaltı edil  diğini belirten Yeşildere, tutanaklar  hakkında işlem yapmayan idari görev  lilerin görevini kötüye kullandığını di  le getirdi. Yeşildere,  Türbanda yasal  anlamda bir karar alınmadı. Yasal  prosedürler yapılmadı. Bunlar ya  pılmadan idari bakımdan tutulan tu  tanaklar hakkında bir işlem yapılmı  yorsa, bu görevi kötüye kullanmak an  lamına gelir  diye konuştu.  Yeşildere, türbanlı öğrencilerin derse  alınmamaları durumunda şik yetlerini  doğrudan YÖK e iletmelerinin önü açı  lırken, öğretim üyelerinin tutanaklarının  dekanlıklarda bekletildiğine dikkat çek  ti. Yeşildere, derse türbanla gelinmesi  durumunda tutanak tutarak, bunu ilgili  dekanlığa ileten ve tutanağı hakkında  herhangi bir işlem yapılmayan kişilerin,  tutanakları dikkate almayan kişiler hak  kında suç duyurusunda bulunabilecek  lerini kaydetti.  Türban tutanakları sumen altı  YÖK, derslere türbanla giremeyen öğrencilerin şik yetlerini jet hızıyla işleme  koyarken türbanlı öğrencilerle ilgili tutanaklar dekanlıkta bekletiliyor  DEMİRTAŞ: HER ÖLÜM SİYASETÇİLERİN SORUMLULUĞUNDA  İstanbul Haber Servisi BDP eşbaş  kanı Selahattin Demirtaş, Tunceli de çı  kan çatışmada yaşamını yitiren 2 askerin  şehit olmasından üzüntü duyduğunu ifa  de ederek,  İnsanlar siyaseten çözüm  aradığımız bu dönemde yaşamını yi  tiriyor. Artık her ölüm siyasetçilerin so  rumluluğundadır. Bunun vicdan mu  hasebesini herkes yapmalı  dedi.  BDP Eşbaşkanları Gültan Kışanak  ve Selahattin Demirtaş yeni anayasa ça  lışmaları kapsamında dün KADER ve  KAGİDER i ziyaret etti. KADER yöne  ticileri ile baş başa yaklaşık 45 dakika gö  rüşmenin ardından Kışanak ve Demirtaş  gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını  yanıtladı. Tunceli de 2 askerin şehit ol  duğunu anımsatılması üzerine Demirtaş,   2 askerin şehit olmasına üzüldüm. Ya  şamını yitirenlere Allah tan rahmet  diliyorum. Yakınlarına ve Türkiye ye  baş sağlığı diliyorum. Bizim beklenti  miz tüm Türkiye gibi tek bir insanın ya  şamını yitirmemesidir. Ancak bu ara  da askeri operasyonlarında durması ge  rekiyor. Çünkü askeri operasyonlar ya  pıldığı zaman karşılaşmalar oluyor ve  ardından çıkan çatışmalarda Türki  ye yi üzen ölümler meydana geliyor  di  ye konuştu. Başbakan ın terörün çözümü  için Suriye de temaslarda bulunduğunun  anımsatılması üzerine Demirtaş,  Çö  züm Türkiye de, diyalogda ve parla  mentoda  dedi. Eşbaşkan Gültan Kışa  nak ise Türkiye nin yeni bir anayasa sü  reci içine girdiğini, kadın taliplerinin  anayasa güvencesi altına alınması gerek  tiğini belirterek kadınların bu mücadelede  aktif şekilde yer alacağını söyledi.  Yurt Haberleri Servisi  Tunceli nin  Ovacık ilçesinde güvenlik güçleriyle te  röristler arasında çıkan çatışmada şehit  olan jandarma uzman çavuş Yasin Mer  gen ile jandarma komando er brahim  şcan için Elazığ Asker Hastanesi nde  tören düzenlendi. Mergen in cenazesi  Afyonkarahisar a, şcan ın cenazesi de  stanbul a gönderildi. Afyonkarahi  sar da görevliyken Konya nın Akşehir  ilçesine tayini çıkan baba Ayhan Mergen, oğlunun şe  hit haberini Akşehir de aldı. Şehidin dayısı Kadir Yıl  maz,  Akşamdan beri arıyorum ulaşamıyorum, içime  doğmuştu şehit olduğu  diye konuştu. 3  yıllık uzman çavuş olan şehit Mergen, dün  düzenlenen törenin ardından toprağa veril  di. Şehit şcan ın ise bugün törenin ardın  dan Samandıra Mezarlığı nda toprağa veri  leceği bildirildi. Samandıra semtindeki  evinde taziyeleri kabul eden baba Muzaffer  şcan, oğlunun 8 aylık asker olduğunu be  lirterek,  Sözün bittiği yerdeyiz. Geri gel  meyecek. nşallah başka canlar yanmaz   dedi. 2 askerin şehit olduğu 1 teröristin öldüğü çatış  manın ardından askeri birliklerce başlatılan operas  yonda 3 terörist etkisiz hale getirildi.  Şehitlere Elazığ da hazin tören   Fotoğraf:AA   Mergen şcan
            
    
