Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                CMYB  C M Y B  PANO  DENİZ KAVUKÇUOĞLU  Hep Aynı Şeyleri Yazmak  Bir köşe yazarı için hep aynı şeyleri yazmak  kadar sıkıcı bir şey yok. Ama ne yapalım ki Türkiye  böyle bir ülke; ortaya çıkan herhangi bir sorun  giderek büyüyor, büyüdükçe karmaşıklaşıp  yumaklaşıyor, sonunda çözülemez bir duruma  geliyor. Ermenistan la ilişkiler, Kıbrıs ve Kürt  sorunları bunların tipik örnekleri.  H kimler Savcılar Yüksek Kurulu  HSYK  konusu  da bu doğrultuda gelişiyor. En çözülebilir sorunları  bile çözümsüzleştirmekte doğrusu pek mahir  insanlarız. Bu maharette cehaletimizin de hiç  kuşkusuz büyük payı var. Örneğin, HSYK nin  oluşumu ve başkanlığına ilişkin söylenenler tam  anlamıyla birer cehalet ürünü. Biri çıkıyor,  tüm  gelişmiş ülkelerde benzer kurulların üyelerini  parlamento belirliyor  diyor. Bir diğeri,  Adalet  Bakanı nın her yerde bu kurula başkanlık ettiğini   söylüyor. Bir başkasına göre,  Adalet Bakanı nın  kurul başkanlığı hiçbir ülkede söz konusu değil   diyor.  Hiçbiri konuyu inceleme çabası göstermemiş,  tümü de işkembeden atıyor, birbirlerini palavralarla  mat etmeye çalışıyorlar. Üstelik bunu televizyon  ekranlarında yapıyorlar, halk da işin eğrisi nedir,  doğrusu nedir bilmeden bunları izliyor. Bize ise  sıkılsak da, bunalsak da yazmak, yanlışları  düzeltmek düşüyor.  HSYK benzeri kurulların oluşumuyla ilgili olarak  Avrupa ülkelerinden birkaç örnek verelim:  İspanya da  Consejo General  adı verilen,  Başkanlığını Yargıtay Başkanı nın yaptığı 21 kişilik  kurulun tüm üyeleri beş yıllık görev süresi için  Senato ve Meclis tarafından belirleniyor. Senatör ve  milletvekilleri 4 er avukat ve veya hukukçu ile 6 şar  yargıç seçiyorlar. Böylece yargıçlar kurulda mutlak  çoğunluğa sahip oluyorlar. Yargıç dernekleri  parlamentodaki parti gruplarına önerilerini  sunuyorlar. Kurul üyelerinin seçimi için Senato ve  Meclis te  nitelikli çoğunluk   yüzde 60  gerekiyor.  Portekiz de  Conselho Superior da  Magistratura  olarak adlandırılan ve Yargıtay  Başkanı nın başkanlık ettiği kurul 17 üyeden  oluşuyor. Bunlardan 7 sini parlamento partilerin  temsil oranına göre kendi içinden, 2 sini  cumhurbaşkanı yargıçlardan ve 7 sini de yargıçlar  kendi aralarından seçiyor.  Kurulun Belçika daki adı  Conseil Sup rieur de  la Justice Hoge Raad voor de Justitie . 22 Flaman  ve 22 Valon kökenli 44 üyeden ve iki daireden  oluşuyor. Her iki dairede de üyelerin yarısını yargıç  ve savcılar kendi aralarından, diğer yarısını ise  Senato hukuk uzmanları arasından seçiyor.  Bu ülkelerdeki kurulların temel görevleri terfiler ve  atamalar iken aşağıdaki örneklerde gösterilen  ülkelerde bu kurullar ağırlıklı olarak bütçe  planlamasında ve idari konularda etken rol  oynuyorlar.  İsveç teki  Domstolsverket  2 si 1. derecede  Mahkeme Başkanı, 2 si 2. derecede Mahkeme  Başkanı olmak üzere 4 yargıçtan, 2 parlamento  üyesinden, 1 avukattan ve 2 sendikacıdan  oluşuyor.  Danimarka daki  Domstolsstyrelsen , çeşitli  kademelerde görev yapan 5 yargıç, 1 yargıç  yardımcısı, 2 yargı memuru, 1 avukat ile 2 idari  görev uzmanı üyeden oluşuyor ve bu üyelerin tümü  Adalet Bakanı tarafından belirleniyor.  Hollanda daki  Hukuk Konseyi  ilgili yasada   yargı görevi olmayan hukuk organı  olarak  tanımlanıyor ve ağırlıklı olarak bütçe planlaması,  adalet yapılarının bakımı, teknolojik donanım vb.  konularda danışmanlık görevi yapıyor. 3 ü yargıç,  2 si ilgili mesleklerden olan 5 kişilik kurulun  üyelerini altı yıllığına Adalet Bakanı belirliyor.  Görüldüğü gibi diğer ülkelerdeki HSYK benzeri  kurulların işlevleri de, oluşumları da, seçim  yöntemleri de farklı. Örneklerini verdiğimiz  ülkelerde de, öbür Avrupa ülkelerinde de Adalet  Bakanı na bizdeki ölçüde hak ve yetki tanınmıyor.  Örneğin, İtalya da  Consiglio Superiore della  Magistratura ya cumhurbaşkanı başkanlık ediyor.  Adalet Bakanı ise üye değil, ancak açıklama  yapmak üzere toplantılara katılabiliyor, fakat  görüşmelere katılamıyor.  Kısacası, televizyon kanallarında bilgi sahibi  olmadan fikir sahibi olup laf üreten sözde  uzmanların sözlerinin hiçbir değeri bulunmuyor.  Onlar yalan yanlış konuşuyor, bize de her seferinde  düzeltmek düşüyor.  dkavukcuoglu@superonline.com  www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com  Tarihi Kentler Birliği  TKB   bu yıl 10 yaşında...  13 Ekim de Kayseri Bü  yükşehir Belediyesi nin ev sa  hipliğinde gerçekleştirilen kut  lamalara Avrupa TKB den de  uzmanlar katıldı. Her yıl dü  zenlenen  ProjeUygulama  Ödülleri nin 2009 sonuçları  ilan edilirken  Birlik Mecli  si  de toplandı.  Proje ve uygulamaları ba  şarılı bulunan TKB üyesi be  lediyelerin çalışmalarını Kül  tür sayfamızda daha geniş bir  yazıyla tanıtacağım  şimdi,   Tarihi Kentlerde Bütünle  şik Yönetim Planları ve Ye  rel Katılım  konulu sempoz  yumun sonuç bildirgesini pay  laşmak istiyorum.   Temmuz 2000 tarihinde  52 üye ile yola çıkan TKB  10 uncu yılını 308 üyesiyle  kutlarken,  kültürel mirası  ve tarihi kentsel dokuları ko  rumanın yerelden başlayarak  ülke bütününe yayılması  he  define adım adım ulaşmanın  onurunu yaşıyor  denilen  bildirgede; aynı 10 yıl içinde   kamuyerelsivilözel bir  likteliğinin seçkin örnekle  rinin verildiği nin ve yoğun  bir  bilgi ve deneyim payla  şımı, işbirliği, öğrenme ve  dayanışma ortamının yara  tıldığı nın da altı çiziliyor.  Başta sivil kuruluşlar ol  mak üzere, üniversiteler, kamu  yöneticileri, bürokratlar, uy  gulamacılar, bilim, kültür, sa  nat insanlarının TKB çevre  sinde bir çember oluşturduğu  vurgulanarak  10 yılda üye  kentlerin yanı sıra  tüm ko  ruma camiası nı bir araya  getiren zeminde, kültür mi  rasımızı yaşatma uğraşı ve  rilmiştir. Bu nitelikleriyle  TKB,  Türkiye nin koruma  tarihi nde bir dönüm nokta  sıdır  denilen bildirgede özet  le şu değerlendirmeler yapılı  yor:   Cumhuriyet bilinci yle   Doğa, kültür ve insan   arasındaki karşılıklı ilişki ile  hayat bulan  yaşam kaynak  ları ndan herkesin eşit pay al  masına dayalı bir yönetim an  layışı olan Cumhuriyet, zaman  zaman yaşam alanlarını bir  bütün olarak gör e meyen, ge  rekli yasal düzenlemeleri ve  kaynakları uygulamaya ge  çir e meyen, sahip olduğu  muz değerlerin farkında  ol a mayan ve yitirmemize  yol açan dönemlerle kesintiye  uğradı..  Avrupa, II. Dünya Savaşı yı  kımını aşmak için ortak mira  sını birleştirici bir güç olarak  kucaklarken biz, toprakları  mızın mirasını kendi elleri  mizle yıkıma uğratarak var  lıklarımızı hızla kaybettik.  Bugün ise  fiziki  ortamların onarıl  masından bilinçlen  meye geçiş i yerel  politikalarla gerçek  leştirme yolunda  yız  biliyoruz ki   doğal kaynaklar   olmadan  kültürel  birikim  olmaz;   eğitim  olmadan  kültürel birikim de  ğerlendirilemez,  ör  gütlenme  olmadan  değerler yaygınlaştırılamaz.  TKB bundan böyle, öncü  lüğünü yaptığı kültürel uyanışı,   kentlerden havzalara, hav  zalardan bölgelere ve ülke  bütününe yayma çabası   içinde olacaktır. Ülkenin tari  hi ve kültürel varlıklarını ko  rurken ve yaşatırken, çağdaş  değerler ve bilimsel verilere  dayalı bir gelecek kurgusunun  bu engin kaynaktan beslen  mesini ilke edinecektir. Kent  lerin kültür birikimini, kent  kimliğinin harcı ve  kentsel  kalkınmanın itici gücü  ola  rak değerlendirmeye yönelik  adımlar atacaktır.  TKB bildirgenin sonunda  diyor ki:  Kültür öncelikli ge  lişme politikalarını yerelden  başlatarak önce ulusal, son  ra evrensel düzeyde kimlik  li bir ülke olarak var olma  yı hedefliyoruz.   Ne dersiniz? Başta TKB nin  önderi ve baş danışmanı Prof.  Dr. Metin Sözen ile kurucu  başkanı Erdoğan Bilenser ve  çalışkan başkanı Mehmet Öz  haseki olmak üzere, TKB nin  tüm kurucularına, katılımcı  larına ve emektarlarına bu ül  kenin tüm fertleri ve ülkesini  seven herkes şükran borçlu  değil midir?  ÇED KÖŞESİ  OKTAY EKİNCİ   Tarihi Kentler Birliği nin  10. Yılı ve Kayseri Bildirgesi  HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com  ekinci@cumhuriyet.com.tr  KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr  ÇİZGİLİK K MİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com  HARBİ SEMİH POROY  SAYFA CUMHUR YET 13 EK M 2010 ÇARŞAMBA  14  HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ  Yine O  Sivil Diktatörlük  Öyküsü...  Salih ÖZBARAN  Emekli Tarih Profesörü  C  umhuriyet in 25 Nisan ve 9  Ağustos 2009 tarihli sayıla  rında  Bir Diktatörlük Öy  küsü  başlığı altında iki yazım  çıkmıştı. Bugünlerde o yazıları da  ha çok anımsıyorum ister istemez;  ve içeriklerini yeniden ve yeniden  düşündükçe güncel olaylarla bağ  lantı kuruyorum; 20. yüzyılın ikin  ci çeyreğiyle üçüncü çeyreğini kap  sayan, 50 yıl süren ve benim sona  yaklaşan süreçlerine bizzat tanık ol  duğum bir rejimin uygulamalarını  böylece bir sivil diktatörlük tari  hini yeniden yorumlamaya çalışı  yorum.  Aslında 20 li ve 30 lu yaşlarım  da, yani 1960 lı ve 70 li yıllarda ta  nık olduklarımla, çok tedirginlik ya  şamamıştım.  Kimi önemli tarihçilerin o ülke dı  şında, sürgünde olduklarını öğren  miştim gerçi; tanıdığım kişilerin  kahvehanelerde fısıltı gazetesine  yakalanma korkularını izlemiştim;  onlarla rahat konuşamamanın zor  luğunu duyumsamıştım; benimle  tarihçilik üstüne söyleşi yapan bir  gazetecinin sorularındaki çekin  genlikleri sezmiştim.  Aslında parlamenter cumhuriye  ti koruyabilme adına yapılmış bir as  keri ihtilal sonucu  sivil bir baş  bakan  tarafından yaratılan  sivil  bir diktatörlük  ve korku rejimi  nin olasılığını ülkem adına düşün  mediğim için rahattım. Tabii ki, ge  leceği bilemezdim. O sıralarda 12  Mart 1971 cuntasının serüvenleri  ni gözleyebilmeme rağmen 12 Ey  lül 1980 askeri darbesinin kırımını  hayal edemezdim; kimi Doğu Av  rupa devletlerinde yaşanan katı yö  netimlere karşın sivil inisiyatifli  bir diktatörlüğü demokrat ülkeler  için düşünemezdim.  Olmayan tehdit kurguları  Rejime karşı  hiç yaşanmamış  tehditler icat ederek  sürdürüle  gelen ve varsayılan tehlikelerin  hakkından gelmek için kurgulanan  bir yönetim oluşmuştu bu  Batı Av  rupa  ülkesinde ve müstemlekele  rinde.  Zenginin daha zengin, yoksulun  daha yoksul duruma getirildiği bir   yeni devlet  pupa yelken yol al  maktaydı.  Batı  dünyası işine  öyle geldiği için herhalde adeta or  taçağları anımsatan engizisyon tem  silcisini  ılımlı diktatör  olarak al  gılıyordu. Katolik kilisesi okul  programlarının baştacıydı;  yeni  engizisyon  yöntemi ile kendi ül  kesinde sürgün yaşayanların dramı  ayrı bir yaraydı.  Avukat Salgado Zenha 1969 yı  lında basılan  Dört Neden   Quat  ro Causas  başlıklı kitabında, suç  lu sayılan Humberto Lopes in da  vasıyla ilgili olarak avukatının du  rumu belgelerle açıkça ortaya koy  masına karşın nasıl  güvenlik ge  rekçesiyle  hukukun göz ardı edil  diğini sergilemiştir. Lopes in yeni  den gösteri yapmayacağını, ailesiyle  rahatça yaşamak istediğini, daha ön  ceki düşüncelerinden dolayı neda  met duyguları içinde bulunduğunu  belirtmesi bile yargının yüreğini  yumuşatmamıştı.  Onun rejim karşısında potansiyel  bir suçlu olduğu kabul edilmişti, 6   altı  yıl tutuklu olarak alıkonmasına  karşın nasıl bir insafsızlıktır ki  mahkeme yalnızca son altı ay için  de kendisine suç yükleyebilmişti.  Ülkenin ünlü romancısı Aldes Re  dol hastanede ölümünü bekleyen  günlerinde  Ben entelektüel ıssız  dünyada yaşayanlardan biriyim.  Bana yazmak istediklerimi yaz  maya hiç fırsat vermediler  di  yordu. Ülkede öylesine bir denetim  vardı ki, görevlerini sansürcü olarak  bitirenlerin yerine geçenler eski  lerden çok daha fazla gayretkeş  davranıyordu. Böylesine sıkı dene  timler özellikle genç kuşaklarda  hükümetin politik ve ideolojik emel  lerinin yayılmasında çok büyük et  ken oluşturmuştu. İdeolojik ve di  ni konular ve hiç kimsenin duyma  dığı meseleler üstüne yapılan ya  yınlar ve yorumlar rejime yandaş  medyanın marifeti olarak ortaya  konuyordu; polemikler onların an  laşılmaz dilinde  jargonunda  do  laşıyordu.  Başka örnekler vermek mümkün  çok şaşırtıcı tutuklamalardan; ama  şu anda gereksiz. Kısacası, reji  min banisi olan bir Başbakan ın ana  yasa maddelerinde yapılan deği  şiklerle dahi yetinmeyip güya de  mokratik bir yönetim sunma baha  nesiyle yasa maddelerinden mülhem  keyfi uygulamaların ve  insan hak  ları  ile bağdaşmayan bazı işleyiş  yöntemlerinin andığım rejimin çi  mentosu yapıldığını özellikle be  lirtmeliyim. Gerçeğin gizli tarafı za  manla dişlerini gösterecekti. Tu  tuklama sürelerinin durmadan uza  tılmaları; aile, arkadaş ya da tanık  çevrelerinin bilgilendirmelerini en  gellemede haince ve kötü niyetli  yöntem uygulamaları; ve yoksul  olarak devralınan ancak 40 yıllık   ardından yeni bir başbakan ile bir  süre daha sürdürülen  diktatörlüğün  sonucunda durumu değişmeyen ve  Tanrı ya dua etmekten, futbola sa  rılmaktan ve yakaran müzik dinle  mekten başka etkinlikleri bulun  mayan yoksul bir halk.  Korkuyla yaşatmak!  Yukarıdaki değinmelerim her  halde açıklamıştır sözünü ettiğim ül  keyi, Salazar ın Portekiz ini,  ye  ni devlet ini.  Bahsettiğim süreçte dünyada de  mokrasi ve insan hakları adına,  şüphesiz, çok güzel gelişmeler ya  şanmıştı. Ancak ABD nin Irak işgali  ile doruk noktasına ulaşan bir kay  nama da kendini gösterdi. Türki  ye nin içine girdiği politik çekişme  ve sosyal patlamalar  Batı nın çı  kar dünyası için  Ortadoğu  ka  zanını kaynatmasıyla daha bir hız  kazandı.  Salazar Diktatörlü  ğü nün dayanak bulduğu emniyet  teşkilatının nice mesnetsiz ve acı  masız tutuklamaları, yargının ise yıl  larca rehin tuttuğu nice masum in  sanları sanki ortaçağlar tarihinin  bir parçası oldu. 16. yüzyılda Ka  tolik kilisesinin kara listeye aldığı  Ant nio Ferreira nın sözcükleri bir  kez daha ilişti gözüme:  Korkuy  la yazıyorum, korkuyla konuşu  yorum; korkuyla sesleniyorum  kendime; endişe etmekten kor  kuyorum; dilimi tutmaktan kor  kuyorum.  Ülkemi düşündüm;  onun üstünde oturan insanları, etnik  ve dinsel çatışma kışkırtıcılığıyla ya  şanan tehlikeli olayları, yağmalan  ma aşamasına getirilmiş doğayı  düşündüm. Ve Batı Avrupa nın ba  tı ucunda yüzyıllar önce İslami  kültürle de tanışmış, kiliseyi ve  milliyetçiliği baş tacı yapmış ve bir  iktisat profesörünün liderliğinde  oluşup, 20. yüzyılda yeşerip ser  pilmiş bir sivil diktatörlük coğraf  yasını anımsadım; Türkiye de  otokrat bir rejim kurulabileceği  kuşkusunu taşıyanların varlığını  hatırladım.  Ancak ben, Atatürk ve ülkü  daşlarının temelini attıkları  cum  huriyet rejimi nin çağdaşlaşma  adına getirdiği hukuk devriminin  yukarıda andığım süreçte yaşanmış  olan ve adeta  engizisyon u andı  ran örneğiyle hareket eden bir ni  teliğe bürüneceğine inanmıyorum.   Cumhuriyet  vatanına, vatanda  şına ve demokrasisine siyasal bas  kılara, içten ve dıştan telkin ve et  kilere rağmen sahip çıkmak isteyen  çok değerli savcı, yargıç ve avu  katları yetiştirmiştir, yetiştirmekte  dir.  Biliyorum ki onların belleklerin  de yer etmiş olan hukuk metinleri  Cumhuriyetin sağlam temellerini,  demokrasinin gerekli açılımlarıyla,  süsleme yolundadır. Onlar, Türki  ye Cumhuriyeti nin ne tür koşullar  içinde kurulduğunu ve çağdaş dün  yaya ortak olma ülküsüyle nasıl çır  pındığını çok iyi bilirler.  Prof. Metin Sözen: TKB nin  baş emektarı. BULMACA SEDAT YAŞAYAN  SOLDAN SAĞA:  1  Halk dilinde  kayısıya verilen  ad. 2  İstenç za  yıflığı... Atın  ayağında ge  nellikle bileğe  ya da dize ka  dar çıkan be  yazlık. 3  Süt  çocuklarını  oyalamak için  ağızlarına veri  len kauçuk nes  ne... Kaynağı antik  dönemlere dayanan  kirişli bir çalgı. 4  Bir  nota... Bir tür hafif ve  kaba ayakkabı. 5  Su  kıyılarında yaşayan  çok iri bir kuş. 6  Seç  kin... Defa, kere. 7   Şekerkamışından elde  edilen sert bir içki...  Bir balık ağına ekle  nen iri gözlü ikinci ağ. 8  İlave... Eski dilde yüz sa  yısı... Yemek. 9  Bir salgı bezi dokusunda, o doku  yu bozacak biçimde gelişen tehlikesiz epitelyum uru.  YUKARIDAN AŞAĞIYA:  1  Halk dilinde anasona verilen ad. 2  Muma batırılmış  fitil... Pasaklı, kılıksız. 3  Bir asitle birleşince bir tuz  oluşturan madde... Metal saplama. 4  Hasta olmama  durumu... Tavlada  üç  sayısı. 5  Saçı dökülmüş olan  kimse... Hava ve gaz akımları oluşturmakta kullanılan  aygıt. 6  Duman lekesi... Küçük çubuklarla oynanan  bir oyun. 7  Yüksek ve çevresi açık yer. 8  Anayur  du Kuzey Amerika olup çay gibi haşlanarak içilen şi  falı bir bitki. 9  Cerahat...    gelicek cümle eksik  ler biter   Yunus Emre .  1 2 3 4 5 6 7 8 9  1  2  3  4  5  6  7  8  9  M İ H R A C E A  A L A L E K E N  J O R J E T L İ  D R E N F A  A G A N İ G İ E  N İ N E A L E V  E R R A L T E  K A R İ K A T Ü R  Y A K I A V E  1 2 3 4 5 6 7 8 9  1  2  3  4  5  6  7  8  9
            
    
