Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                ekonomi@cumhuriyet.com.tr  11 EK M 2010 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA  EKONOMİ 13  CMYB  C M Y B  ANKARA PAZARI  YAKUP KEPENEK  Çözdü, Elhamdülillah!  Geçen pazartesi ve çarşamba  yazılarımda aktardığım sorunlar ve  tartışmalar hafta sonunda yapılan,  IMFDünya Bankası yıllık  toplantısından önce, giderek  yoğunlaştı. Bir yıl önceki IMFDünya  Bankası toplantısına egemen olan   bizim o zaman da katılmadığımız   iyimser havanın dağılmış olduğu  görülüyor.  Bir yıl içinde, zaten zayıf olan  ekonomik toparlanma iyice zayıfladı.  Bu sırada uluslararası işbirliği havası  dağılmaya, uluslararası gerginlikler  artmaya başladı. Dünya  ekonomisinin gereksinimleri  konusunda, ABD ile Çin in algıları  arasındaki uçurumun giderek  derinleşiyor olması da potansiyel  olarak çok tehlikeli bir gelişme.  Borç yükü, kapasite fazlası  IMF nin hafta içinde yayımlanan  raporu, dünya ekonomisinin 2011  yılında, daha önce öngörülenden  daha fazla yavaşlayacağını söylüyor.  IMF ye göre gelişmiş ülkelerin kamu  borçlarının yükü ve bunları  yönetmeye yönelik politikaların  etkileri ekonomik toparlanma  üzerinde olumsuz etki yapıyor.  Sonuçları hafta içinde yayımlanan  bir Standard&Poors araştırması da  bu borç sorununun yapısal bir  özellik kazandığını,  patlayıcı bir yol  üzerinde  ilerlemeye devam ettiğini  gösteriyor. Dünya nüfusunun üçte  ikisini oluşturan 49 ülkenin kamu  borçlarının GSMH ye oranının, mali  krizin ve toplam nüfus içinde yaşlı  nüfusun ağırlığının artıyor olmasının  etkisiyle, 2007 yılında yüzde  148 den 2050 yılına kadar ortalama  yüzde 245 e yükselmesi bekleniyor   Bloomberg, 07 10 10 .  Goldman Sachs ın baş ekonomisti  Jan Hatzius un ABD ekonomisinin  yakın geleceğine ilişkin  beklentilerini,  oldukça kötü  ve   çok kötü  olarak tanımlaması,  işsizlik oranının yüzde 10 a  ulaşacağını, resesyona geri dönme  olasılığının güçlendiğini  vurgulayarak, mali merkezlerdeki  egemen algıyı yansıtıyor   Bloomberg, 06 10 . İş aletleri,  kimyasal ürünler, tıbbi ürünler  sanayi malları ihraç eden, Avro nun  en değerli olduğu dönemde bile  ihracatını arttırmayı başaran  Almanya nın ihracatında ağustostan  bu yana görülen gerileme de   Bloomberg, 08 10 , dünya  ekonomisinde toparlanmanın  zayıflamakta olduğuna ilişkin savları  destekliyor.  Dünya ekonomisinin  merkezlerinde, yüksek kamu  borçlarını yönetmeye yönelik kemer  sıkma politikaları devreye girdikçe,  borç köpüğünün arkasındaki esas  yapısal sorunun daha da ağırlaşma  olasılığı artıyor. Geçen hafta  Financial Times baş ekonomisti  Wolf un önde gelen ekonomilerin  tarihsel büyüme trendlerinin yüzde  on altında seyrettiklerine ilişkin  gözlemlerini aktarmıştım. Bu hafta  The Economist de, sanayileşmiş  ülkelerde potansiyel GSH ile  gerçekleşen GSH arasındaki açığa,  dolayısıyla atıl kapasite sorununa  dikkat çekiyor, ekonomik  toparlanmanın bu atıl kapasiteyi  harekete geçirecek güce  ulaşamadığından yakınıyordu.  Bu bağlamda, The Economist in  yazısında, çalışan kişi başına GSH  oranını gösteren bir grafik çok  tehlikeli bir gelişmeye işaret  ediyordu. Grafik gelişmiş ülkelerin  performansının 1995 ten bu yana,  özellikle 2003 4 ten sonra hızlanarak  sürekli düştüğünü gösteriyor. Buna  karşılık yükselen piyasaların  performansını gösteren eğri  1990 dan sonra sürekli ve güçlü bir  biçimde yükseliyor. Ancak bu  yükselme 2006 07 den itibaren bir  gerilemeye dönüşerek gelişmiş  ülkelerin düşme eğilimine katılıyor.  Bu grafik, çevre ve merkez  arasında bir senkronizasyon  oluştuğunu, sermayenin  gerçekleşme peşinde koşarken  kaçacağı alanların hızla kurumakta  olduğunu gösteriyor. Halbuki  merkez ülkelerin ekonomileri talep  yetersizliği, kapasite fazlası  sorununu aşmak, ellerindeki mali  sermayeyi değerlendirmek için  çevre ülkelerin piyasalarına, oralarda  birikmiş olan servetlere gözlerini  dikmiş durumdalar. Uluslararası  Finans Enstitüsü nün  IFF  açıkladığı  verilere göre, yükselmekte olan  piyasalara giden net sermaye  miktarı 2010 yılında daha önce  öngörülen 709 milyar doları aşarak  825 milyar dolara ulaşmış  Los  Angeles Times, 06 10   Ve yeni köpükler...  Yükselen piyasalardaki güçlü  büyümeye ilişin tartışmaların  canlanmaya, kaygıların da su  yüzüne çıkmaya başlamasının  ardında işte bu gelişmeler yatıyor:  Sakın, mali sermayenin merkezdeki  sıkışıklıktan kaçarak çevre ülkelere  yönelmekte olması, buralarda  ekonomik büyümeyi desteklerken,  aynı zamanda yeni bir mali krizin  koşullarını hazırlıyor olmasın?  IMF nin Batı Yarım Küre Direktörü  Eyzaguirra da bu  elverişli durumun   sermeye akımının   sürdürülemeyecek bir eğilim   olduğuna inanıyor  Emerging  Markets, 08 10   Koşullar oldukça farklı olmasına  karşın, benzer bir süreç, 1970 lerin  başında, yapısal krizin ilk büyük  resesyonunun ardında yaşanmıştı.  O zaman, merkezden çevreye  kaçmaya başlayan mali sermaye,  önce ekonomik büyümeyi hatta  sanayileşmeyi teşvik etmiş ancak,  ABD faizleri yükseltir yükseltmez   Volcker şoku  1982 de çok şiddetli  bir borç krizine yol açmıştı.  Dünya Bankası Başkanı Robert  Zoellick in yaptığı uyarı da bu  risklerin artmakta olduğunu  düşündürüyor. Zoellick e göre  getiri  peşinde koşan para, yükselen  piyasaların dövizlerinin değerini,  varlık fiyatlarını yükseltiyor,  gayrimenkul ve emtia piyasalarında  köpüklerin oluşması riskini arttırıyor    Financial Times, 05 10 .  Bu arka plan üzerinde bazı  gelişmeler, uluslararası işbirliği  ortamının zayıflamasına, siyasi  gerginliklerin artmasına yol açıyor.  Bu olguyla ilgili olarak, IMF Başkanı  Dominique StraussKahn  bazı  hükümetlerin iç sorunlarını çözmek  için döviz kurlarını kullanma riskine   dikkat çekerken  Bazı ülkelerin döviz  kurlarını silah olarak kullanmaya  başladığına ilişkin bir kanı oluşmaya  başladı  diyor.  Market Watch,  07 10   Gerçekten de Brezilya, Güney  Kore, Tayland, Çin, hatta  Avustralya  Wall Street Journal  08 10  gibi ülkelerde, mali  sermayenin saldırgan ve talancı  sıcak para operasyonlarına karşı  korunmak, bu arada dövizlerin  değerlenerek ihracat kapasitelerini  olumsuz etkilemesini önlemek için  döviz kurlarına müdahaleye,  sermaye girişini kısıtlamaya yönelik  önlemler alma eğilimi güçleniyor.  Uluslararası mali istikradan sorumlu  olma iddiasında olan IMF de bir  taraftan  Çin e gelince  sermaye  kontrollerinin zararlarını anlatıyor,  diğer taraftan  Latin Amerika ya   gelince bu uygulamaları destekliyor,  hatta yol göstermeye çalışıyor.   Emerging Markets, 08 10 2010   Böylece, merkez ülkelerinin  sermayesinin yükselen piyasalara  ulaşma, kendi pazarlarını koruma  rekabeti de döviz savaşlarını  kızıştırıyor. Bu bağlamda, Çin i döviz  manipülasyonu yapmakla  suçlayanların da döviz  manipülasyonu yapmakta olduğu  görülüyor. Japonya Yen in  güçlenmesini engellemek için mali  piyasalara müdahale ediyor; ABD ve  İngiltere, büyük çaplı parasal  genişlemeye giderek dövizlerinin  değerini aşağı çekmeye çalışıyorlar.  Tüm bunlar yaşanırken ABD ve  Avrupa nın,  dünya ekonomisindeki  dengesizlikleri düzeltmek gerekiyor   varsayımıyla Çin in üzerindeki  baskıları artıyor. Çin in bu baskılara  kararlı bir biçimde direniyor  olmasıysa akla  Ya Çin bu  dengesizlikleri azaltmak  istemiyorsa?  sorusunu getiriyor.   Çarşamba günü devam  ediyorum...   Ekonomik  Toparlanma  Zayıflıyor, Karamsarlık Artıyor  erginy@tr.net  http:  erginyildizoglu.blogspot.comDÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ   ERGİN YILDIZOĞLU   LONDRA  yakupkepenek06@hotmail.com  AKP, OVP ile işverenin isteğine göre günlük ve haftalık çalışma sürelerinin belirlenmesi için adım attı  ANKARA  Cumhuriyet Bürosu   Dev  let Planlama Teşkilatı nın  DPT  hazırladığı  Orta Vadeli Program a  OVP  göre Türki  ye nin 2010 büyüme tahmini yüzde 3.5 ten  yüzde 6.8 e çıkarıldı. Program döneminde  Türkiye nin ortalama yüzde 5 ortalama  büyümesi hedeflendi. Ekonomik büyüme  nin yanı sıra, işgücü piyasasını daha esnek  hale getirecek politikalar da uygulanacak.  Programda kamunun elektrik dağıtımı ve şe  ker üretimi alanlarından da tamamen çe  kilmesi hedefleniyor. OVP büyümeyi  2011 de yüzde 4.5, 2012 de yüzde 5,  2013 te yüzde 5.5 olarak öngörüldü.  DPT nin hazırladığı, 20112013 dönemini  kapsayan OVP, Resmi Gazete de yayım  landı. Buna göre, programın temel amacı,  ülkenin refah seviyesinin arttırılması nihai  hedefi doğrultusunda, büyümeye istikrar ka  zandırmak, istihdamı arttırmak, kamu den  gelerini iyileştirmek ve fiyat istikrarını  sağlamak olarak tanımlandı. OVP de öne çı  kan öngörüler ve maddeler şöyle:  Kişi başına milli gelirin 2010 da 10 bin  43 dolar, 2011 de 10 bin 624 dolar, 2012 de  11 bin 405 dolar, 2013 te ise 12 bin 157 do  lar olması planlandı. İhracatın 2011 de  111.7 milyar dolar olması beklenirken, bu  2013 te 160 milyar dolar olarak tahmin edil  di. 2011 de 177.5 milyar dolar olarak dü  şünülen ithalatın ise dönem sonunda 245  milyar dolar gerçekleşmesi beklendi.  TÜFE yıllık artış hızı, 2010 için yüzde  7.5, 2011, 2012 ve 2013 için ise sırasıyla  yüzde 5.3, yüzde 5 ve yüzde 4.9 olarak tah  min edildi.  Kamunun elektrik dağıtımı ve şeker üre  timi alanlarından tamamen çekilmesi; elek  trik üretimi, telekomünikasyon, liman, oto  yol ve köprü işletmeciliğindeki payının  azaltılması planlandı.  İhracatta pazar çeşitliliğini arttırmak  amacıyla bölgesel stratejiler kapsamında,  Afrika ülkeleri ile AsyaPasifik ve benze  ri ülke gruplarına yönelik ticaretin arttırıl  ması sağlanacak.  Üretim ve ihracatın ithalata olan yük  sek oranlı bağımlılığını azaltmak amacıy  la özellikle ara malları ve yatırım mallarında  yurtiçi üretim kapasitesini arttırıcı politi  kalara ve desteklere devam edilecek.  Temel para politikası aracı olarak kısa  vadeli faiz oranları kullanılmaya devam edi  lecek.  Enflasyon hedefleri, hükümet ve  Merkez Bankası tarafından üç yıllık va  dede belirlenecek.  Para poli  tikasında he  sap verebilir  liği ve şeffaf  lığı temin et  mek amacıy  la, enflasyo  nun yıl sonu  hedefinden be  lirgin olarak  sapması ya da  sapma olasılığının  ortaya çıkması ha  linde, Merkez Banka  sı sapmanın nedenlerini  ve alınması gereken ön  lemleri hükümete yazılı olarak  bildirecek.  2011 de  açık  33 milyar  Öte yandan Orta Vadeli Mali Plan a  2011  2013  ilişkin Yüksek Planlama Kurulu Kara  rı da, Resmi Gazete nin dünkü sayısında ya  yımlandı. Buna göre, 2011 yılında bütçe 33  milyar 493 milyon lira, 2012 de 32 milyar 261  milyon lira, 2013 de 24 milyar 359 milyon li  ra açık verecek. Söz konusu tarihlerde sırasıyla  faiz dışı fazla 14 milyar 7 milyon lira, 20 mil  yar 239 milyon lira, 25 milyar 641 milyon li  ra olacak. 2011 de bütçe gelirlerinin 265 mil  yar 359 milyon lira, faiz dışı giderlerin ise 264  milyar 919 milyon lira olması öngörüldü.  2012 de bütçe gelirlerinin 292 milyar 146  milyon lira, 2013 de 321 milyar 261  milyon lira olması, giderlerin ise  2012 de 286 milyar 717 milyon li  ra, 2013 te 309 milyar 2 milyon li  ra olması bekleniyor.  Yıldız Holding dünya  markalarıyla büyüyor  Yıldız Holding in İş Geliştirme Başkanı Sözen, dünya  çapında büyümedeki en önemli faktörün büyük  markalarla işbirliği yapmak olduğunu söyledi.  Ekonomi Servisi  Yıldız Holding Yatırımlar ve  İş Geliştirme Başkanı Zeki Ziya Sözen, grubun  yeni yatırımları ve hedefleriyle ilgili Berlin de dü  zenlenen toplantıda holdingin 2015 stratejisini   Türkiye pazarında gelecek vaat eden kategori  ler oluşturulmasında dünyanın saygın şirketle  riyle ortaklıklar kurmak  olarak açıkladı.  Sözen Yıldız Holding ile ortak olan Danimarkalı  sakız ve şekerleme üreticisi Gumlink in Avru  pa daki makine donanımını Türkiye ye transfer et  tiğini anlatarak  Çorlu ya 200 milyon TL lik ya  tırımla fabrika kuracak olan Gumling, gelecek  yıl Türkiye den 220 milyon dolarlık ihracat  gerçekleştirecek. 1000 kişi istihdam edilecek   dedi. Avrupa nın önde gelen meyve suyu üreticisi  EckesGranini Group un ortaklıkları hakkında da  bilgi veren Sözen, şöyle devam etti:  Yeni şirket  yüzde 5050 ortaklıkla kurulacak. Sahip oldu  ğumuz premium markaların pazara sunulması  nın yanı sıra, perakendede güçlü bir dağıtım  ağı oluşturulması ve ev dışı tüketim alanında  kuvvetli bir yer edinilmesi amacıyla faaliyet  göstereceğiz. Bu alanda da 40 milyon Avro luk  yatırım planımız bulunuyor.   Yurttaş borçlanarak  ayakta kalıyor  ANKARA  ANKA   AKP yi yakın takibe alan CHP, hükümetin ekonomik  icraatlarını rapor haline getirdi. CHP Merkez Yönetim Kurulu Raporu nda, ha  nehalklarının gelirleri azalırken borçlanmalarında hızlı bir artış olduğu ortaya  çıktı. Raporda, hanehalkının borçlarının hanehalkı harcanabilir geliri içindeki  payı 2007 de yüzde 31.1 olan seviyesinden 2008 de yüzde 34 e, 2009 da  ise yüzde 37.7 ye yükseldiği belirlendi. AKP nin ekonomik  politikalarının masaya yatırıldığı rapora göre, yurtiçi ta  sarruf oranları yıllar itibarıyla düzenli bir azalma eğili  minde. Raporda, 1998 de yüzde 24.1 olan yurt içi ta  sarrufların gayri safi milli harcanabilir gelir  GSMHG   içindeki payının 2008 de yüzde 17 ye gerilediği, 2010  yılı program tahminlerine göre 2009 da ise yüzde  14.4 olarak gerçekleşmesi beklendiği ifade edil  di. Raporda,  Merkez Bankası Finansal İs  tikrar Raporlarında açıklanan rakamla  rın yeni milli gelir serisine göre düzel  tilmesiyle elde edilen sonuçlara gö  re, ülkemizde hanehalkı borç  larının hanehalkı harcanabi  lir geliri içindeki payı 2003 te  yüzde 5.8 olan seviyesinden  2008 de yüzde 23.6 ya yük  selmiştir  denildi.  IMF den kur savaşına çözüm istendi  IMFDünya Bankası Yıllık Toplantıları  çerçevesinde düzenlenen Uluslararası Para  ve Finans Komitesi nin  IMFC  toplantısında  ülkeler arasında döviz kuru savaşlarına  çözüm bulunması istendi. ABD Hazine  Bakanı Timothy Geithner, gelişmekte olan  ülkelere IMF yönetiminde daha fazla söz  hakkı verilmesini öngören reform planlarıyla  döviz kuru politikaları arasında doğrudan  bağlantı olduğunu kaydederek  Gelişmekte  olan ülkeler, etki güçlerini arttırmak  istiyorlarsa para birimleri üzerindeki sıkı  kontrollerini kaldırmalılar  dedi.  Toplantının sonuç bildirisinde ise  büyük  gelişmiş ülkelerdeki zayıf noktaların açığa  çıkarılması için daha güçlü ve tarafsız  gözetimin yapılması  gerektiğine vurgu  yapıldı.  1.5 milyon  kişiye iş  Ekonomik büyümenin yanı  sıra, işgücü piyasasını daha es  nek hale getirecek politikaların da  uygulanmasıyla program dönemin  de, tarım dışında 1.5 milyon kişiye ila  ve istihdam yaratılması bekleniyor. Bu  dönemde tarım istihdamında beklenen  çözülmenin etkisiyle toplam istihdam ar  tışının 1.1 milyon kişi olacağı tahmin edi  liyor. Dönem sonunda istihdam oranının  yüzde 43, işsizlik oranının yüzde 11.4 ol  ması bekleniyor. Bir önceki OVP de  2010 için yüzde 14.6 olarak öngörülen  işsizlik oranı, 20112013 OVP de yüz  de 12.2 olarak aşağı yönlü revize  edildi. 2011 için işsizlik oranı tahmi  ni yüzde 12 olarak belirlendi. Bu ara  da 2010 sonunda Türkiye nin nü  fusunun 72.7 milyon olacağı, iş  gücüne katılma oranının yüz  de 48.8, istihdamın 22.5  milyon gerçekleşeceği  tahmininde bulu  nuldu.  Hükümetin ekonomide yeni  dönem hedefleri belirlendi.  Açıklanması aylarca geciken  20112013 ü kapsayan Orta  Vadeli Program a göre, işgücü  piyasasını daha esnek hale getirecek  politikalar uygulanacak.  YÖK  Yükseköğretim Kurumu, üniversitelerde  türban sorununu geçen hafta eylemli bir biçimde  ve   ya da uygulamada çözdü ! .  Üniversitelerde türban kullanımına yönelik yasal  düzenlemeler ve bunlara dayalı Anayasa  Mahkemesi nin kararı varmış, bu karar herkesi  bağlarmış; AİHM nin kararı varmış, ona  uyulmalıymış! Hukuk devleti olduğu savlanan bir  yerde, bunlar bir kamu kurumu tarafından birer  masal sayılıyor!  Kamu kurumu gücünü yasadan alır.  Var olan yasal sınırlamalar ortamında YÖK  öğretim üyesine sınıfta tutanak tutturma gücünü  nereden alıyor?  Hak, hukuk, demokrasi, kuvvetler ayrılığı  kavramlarının sabah akşam havalarda uçuştuğu  bu toplumda, nasıl oluyor da yıllardır yasal, siyasal  ve toplumsal boyutlarıyla arapsaçına dönüştüğü  bilinen bir soruna eylemle çözüm bulunuyor!  Üstelik eylemi, ülkenin bilimsel bilgi üretmekle  görevli üniversitelerinin en tepesinde bulunan  kamu kurumu yapıyor.  Ya bulunan büyük çözüm?  Öğretim üyesi, sınıfına gelen türbanlı öğrenci ile  ilgili bir tutanak düzenleyecek ve bu imzalı, tanıklı  ve belgeli tutanağı yöneticisine iletecek. Eğer  öğretim üyesi bunları yapmazsa hakkında  soruşturma açılacak!  Ne demeli?  Önce, ders yapılması gereken o kutsal sayılası  yerde, yani sınıfta tutanak tutulacak noktaya  gelinmişse, böyle bir ortamda ne hukuktan, ne  bilimsellikten ne de özgürlükten eser kalır.  Sonra, öğrencileriyle, her tür önyargıdan uzak  bir tutumla, yalnızca bilimsel bilgiyi paylaşan;  araştırma yapması ve toplumsal sorumluluklarını  yerine getirmesi beklenen öğretim üyesinin,  hakkında soruşturma açılacağı baskısıyla  öğrencisi hakkında tutanak tutmak zorunda  bırakılması, öğretim üyeliği bir yana, insan  onuruyla bağdaşmaz. Öğretim üyesini ya da  herhangi bir kişiyi muhbir yapacak kadar  aşağılamaya kimsenin hakkı olmamalıdır.  Önemli bir nokta daha var. Özellikle sayıları  100 ü aşan devlet üniversitelerinde çalışan  öğretim üyesi kimdir?  Üniversitesinin rektörünün seçiminde verdiği oy  YÖK ve Cumhurbaşkanı tarafından hiçe sayılan  kişidir öğretim üyesi. Bitmedi. Üniversite  yönetimine yakınlığına göre ödüllendirilen, yani,  kadro alabilen; araştırma desteği sağlanan ve bu  nedenlerle çok ağır baskı altında çalışan kişidir o.  Dünyada sol düşünceden korkunun kalkmasının  üzerinden 20 yıl geçti; bizdeki üniversitelerin  birçoğunda, üstelik genç öğretim üyeleri, solcu  diye terfi ettirilmiyor!  Bunlara, devlet üniversitelerinde göreli olarak  çok az bir maaşla çalışılması ve bu nedenle de  haftalık ders saati yükünün 30  40 gibi gerçekten  çekilmez ve başkaca hiçbir bilimsel çalışmaya  olanak tanımayan ağırlığı eklenir ve bütün bunlar  çoğu kez 90  100 kişilik sınıflarda ders verme  zorunluluğu ile tamamlanırsa, öğretim üyesinin  üzerindeki baskının ağırlığı çok daha kolay  anlaşılır.  Öğretim üyelerinin sorunlarının hiç  konuşulmadığı bir ortamda YÖK, öğretim üyesine   Ya tutanak tutarsın ya da soruşturmaya uğrarsın   diyor.  Var olan yasal düzenlemeler ve mahkeme  kararları ortamında asıl suç işleyen YÖK ün  kendisi değil mi?  İşte o YÖK, öğrenci ile öğretim üyesini karşı  karşıya getiriyor.  Sonra da öğretim üyesinden bilimsel araştırma  yapması isteniyor. Çelişkiye bakın, geçen  günlerde bir üniversitenin açılışında konuşan YÖK  Başkanı, ülkemizde bilimsel araştırmaların  yetersizliğinden yakınıyordu.  YÖK çözümü, ülkede hiçbir bağımsız ve özerk  kurum bırakmayan, buna karşın demokrasi  havarisi sayılan Başbakan ın  YÖK özerk  kurumdur  diye okşamasına konu oluyor.  Öğretim üyelerinin rektör seçimlerinde verdikleri  oyu hiçe saymasıyla ünlenen Cumhurbaşkanı,  YÖK ün türban eylemini, kendisinin ne kadar  özgürlükçü olduğu vurgusuyla yorumluyor;  katıldığı bir üniversite açılışında,  Türkiye  değişiyor, müesseseleri değişiyor.  Üniversitelerimiz de silkindiler kendilerine geldiler   diye bu gidişe övgüler düzüyor.  Evet Türkiye değişiyor. Ancak, bu değişimin  niteliği, doğrultusu; örneğin özgürlüklerin  genişleyip genişlemediği, hiç konuşulamıyor.  Nasıl, neden, niçin gibi sözüm ona bilimsel  sorular sormayın. Türban sorunu, şükürler olsun  bir büyük buluşla çözüme kavuştu.  Darısı diğer sorunların başına!  Çözüm tarihe geçmeli. Çözen YÖK Başkanı  Özcan; alkışlayanlar: Başbakan Erdoğan ve  Cumhurbaşkanı Gül.  Bundan sonra tüm sorunların çözümünde bu  YÖK buluşu ya da yöntemi uygulanırsa hiç  şaşırmayın! Bugünlerde Nobel ödülleri dağıtılıyor.  YÖK bu buluşuyla, bu yıl yetişmezse de, seneye  Nobel e aday olmalı!  CHP Merkez Yönetim Kurulu Raporu nda, geliri azalan yurttaşın  artan tüketimini borçlanarak finanse ettiği belirtildi.  Hedef liderlik  Bebek mamasında Hero  ile yaptıkları çalışmaları  değerlendiren Sözen   Türkiye nin ilk püre  mama fabrikasını 20  milyon TL yatırımla  Ankara da kurduk. 50  milyon adet püre mama  üretme kapasitesi  bulunuyor. Burası  ihracat merkezi  haline gelebilir.   Esnekliğin yolu açılıyor  Zeki  Ziya  Sözen   ekonomi@cumhuriyet.com.tr  11 EK M 2010 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA  EKONOMİ 13  CMYB  C M Y B  ANKARA PAZARI  YAKUP KEPENEK  Çözdü, Elhamdülillah!  Geçen pazartesi ve çarşamba  yazılarımda aktardığım sorunlar ve  tartışmalar hafta sonunda yapılan,  IMFDünya Bankası yıllık  toplantısından önce, giderek  yoğunlaştı. Bir yıl önceki IMFDünya  Bankası toplantısına egemen olan   bizim o zaman da katılmadığımız   iyimser havanın dağılmış olduğu  görülüyor.  Bir yıl içinde, zaten zayıf olan  ekonomik toparlanma iyice zayıfladı.  Bu sırada uluslararası işbirliği havası  dağılmaya, uluslararası gerginlikler  artmaya başladı. Dünya  ekonomisinin gereksinimleri  konusunda, ABD ile Çin in algıları  arasındaki uçurumun giderek  derinleşiyor olması da potansiyel  olarak çok tehlikeli bir gelişme.  Borç yükü, kapasite fazlası  IMF nin hafta içinde yayımlanan  raporu, dünya ekonomisinin 2011  yılında, daha önce öngörülenden  daha fazla yavaşlayacağını söylüyor.  IMF ye göre gelişmiş ülkelerin kamu  borçlarının yükü ve bunları  yönetmeye yönelik politikaların  etkileri ekonomik toparlanma  üzerinde olumsuz etki yapıyor.  Sonuçları hafta içinde yayımlanan  bir Standard&Poors araştırması da  bu borç sorununun yapısal bir  özellik kazandığını,  patlayıcı bir yol  üzerinde  ilerlemeye devam ettiğini  gösteriyor. Dünya nüfusunun üçte  ikisini oluşturan 49 ülkenin kamu  borçlarının GSMH ye oranının, mali  krizin ve toplam nüfus içinde yaşlı  nüfusun ağırlığının artıyor olmasının  etkisiyle, 2007 yılında yüzde  148 den 2050 yılına kadar ortalama  yüzde 245 e yükselmesi bekleniyor   Bloomberg, 07 10 10 .  Goldman Sachs ın baş ekonomisti  Jan Hatzius un ABD ekonomisinin  yakın geleceğine ilişkin  beklentilerini,  oldukça kötü  ve   çok kötü  olarak tanımlaması,  işsizlik oranının yüzde 10 a  ulaşacağını, resesyona geri dönme  olasılığının güçlendiğini  vurgulayarak, mali merkezlerdeki  egemen algıyı yansıtıyor   Bloomberg, 06 10 . İş aletleri,  kimyasal ürünler, tıbbi ürünler  sanayi malları ihraç eden, Avro nun  en değerli olduğu dönemde bile  ihracatını arttırmayı başaran  Almanya nın ihracatında ağustostan  bu
            
    
