Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
22 OCAK 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 15ekonomi@cumhuriyet.com.tr
PARA-META-PARA
MUSTAFA SÖNMEZ
Havada Genel Grev
Kokusu Var...
Küresel kapitalizmin yakın geleceğiyle ilgili iç
ferahlatıcı haber bekleyenler, bir türlü “oh!”
çekemiyorlar. Çünkü, bugüne kadar küresel krize
çözüm adı altında, ulus devletlerin kendi sermaye
sınıfları için bütçeden, bol keseden yaptıkları
kurtarma operasyonları istenen sonucu vermiş
değil. Trilyonlarca doları bulan kurtarma paketlerine
rağmen, arzulanan “finansal mimariyi inşa etmek”
henüz söz konusu olmadığı gibi, sistemin yeni
balonlar üreterek artçı depremlerle sonuçlanması
an meselesi. Dubai, Japonya örneklerinde olduğu
gibi, gecikmiş mayın patlamaları, “Turpun büyüğü
yoksa heybede mi” sorusunu sordurtuyor. IMF,
yeni kaynaklar ve yetkilerle güçlendirildi. Yaptığı
kaynak enjeksiyonları ile at başı yürüyen ulusal
devletlerin kurtarma operasyonları, başka
cephelerde, başka çatlaklara yol açtı. Şimdi bütün
dünyanın başı, açık bütçeler ve tırmanan kamu
borç stokları ile dertte. Şimdi bir de devletler mali
kriz yaşıyor. Faizlerde tırmanma, enflasyon korkusu
gündemde.
IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Hong-
Kong’da düzenlenen Asya Finans Forumu’nda
yaptığı konuşmada, teşvik paketlerinin çok erken
geri çekilmesi halinde çift dipli gerileme riski
olduğundan söz etti yine. “Reformlara ve politik
iradeye ihtiyacımız var” diyen Kahn, aşılamayan
krizin yeni politik iklimlere geçişi de zorunlu kıldığını
da ifade etmiş oluyor. Bu politik iklim değişikliğinin
zımnen anti-sendikal, anti-emek muhtevada
olacağından kimsenin şüphesi olmasın. Beylik laf
haline gelen “çıkış stratejisi”, ulus devletleri
muhatap alıyor. IMF, iyileşmeden emin değilsen
“çıkma!” yani devlet desteğini azaltma, gerekiyorsa
yeni paketler aç, diyor. İyi de, IMF’ye sormazlar mı,
nereden geliyor bu değirmenin suyu? Daha ne
kadar bütçe açığı, ne kadar borç stoku? Bu açık
neyle daraltılacak, vergi kimden alınacak, harcama
kimden kesilecek? İşte ortaya kocaman “sınıfsal”
bir sorun geliyor. Tam da burada, yani açıklar
büyütülüp vergi-harcama üstünden sermaye ayakta
tutulmaya çalışılırken kabak çalışan sınıfın başına
patlıyor. İşler kaybediliyor, ücretler geriliyor,
güvenceler kaldırılıyor, sosyal devlet ilga edilince
bir dizi sosyal, ekonomik hak da “badem oluyor”...
İşte IMF’nin reform ve politik irade ihtiyacı, burada
çalışan sınıfın sahne almasını kaçınılmaz kılıyor ve
havaya genel grev kokusu buradan yayılıyor…
2009’un sancılarını biriktirerek 2010’a taşıyan
Türkiye kapitalizminin ise başı iyice dertte.
“Yükselen Avrupa”nın yüzde 6 ile en fazla küçülen
ekonomisi, neoliberal gerici iktidarın adım adım
ördüğü korku imparatorluğu ile krizi en derinden
yaşamasına karşın, tepkisini gösteremedi.
Çalışanlar ve işsizler, örgütsüz ve dağınıktı, korkak
ve ümitsizdiler. Tekil çıkışların dışında, ihtiyaç
duyulan bir emek cephesini oluşturamadılar. Bu
basiretsizlik 2009’un ikinci yarısında kırılmaya
başladı. İşçi, memur eylemlerini, şimdi tütün
işçilerinin destansı direnişi toparlamaya,
büyütmeye başladı.
Açık olan bir şey var. Küresel kriz öncesi zaten
kırılgan olan AKP yönetiminin ekonomi politikası,
2010’da da zor dikiş tutar. Küresel krizden, sıcak
para çekilişi ve dış pazar kaybı yoluyla etkilenen
Türkiye kapitalizmi, yeniden sıcak para girişleri olsa
da, özellikle AB kaynaklı dış pazar kaybı karşısında
eli kolu bağlı ve derin bir “devletin mali krizini”
yaşıyor, yaşayacak. Bütçe açığı, Sosyal Güvenlik
Kurumu açıkları, belediye açıkları, “yeniden
hortlamış” “3 kara delik”. 1990’lı yıllarda bunlara bir
de KİT açıkları ve tarım kooperatif açıkları eklenirdi.
KİT’leri un ufak ettikleri için, tarım desteklerini de
berhava ettikleri için bu iki “kara delik” yok gibi,
ama diğer 3’ü, AKP’nin başını çok ağrıtacak. IMF
anlaşması ile taze para girişi sağlasalar bile, bu
açıkları daraltmak için çalışanların, tüketicilerin
ümüğünü sıkmak zorundalar. Tütün işçisine bu
kadar zulüm bundan. Sağlık emekçilerine,
eczacılara, hastalara yüklenme bundan. Doğalgaza,
otobüse, metroya zam bundan. Kölelik yasalarına
dönüş niyetleri bundan. Bu saldırganlıktan geri
dönemezler. Bu krizi, çalışan-çalışamayan sınıfa
yüklemeden yönetemezler. Bu bir kavgaya davettir
aslında. Çalışanlara, “davetleri kabulümüzdür”
diyerek sokağa çıkmak ve oradan geri
dönmemekten başka yapacak bir seçenek
kalmıyor.
Sabırlı, inançlı, akıllı, meşru, giderek büyüyen ve
dallanıp budaklanan bir emek örgütlenmesi ile bu
saldırıya karşı koymak, pabucu, bırakın pahalıya
satmak, AKP’ye, arkasındaki sermayeye pabuç
bırakmamak için elbirliği, güç birliği gerekiyor.
Havada genel grev kokusu var!..
mustafasnmz@hotmail.com mustafasnmz.blogspot.com
Patronlar Kulübü’ne seçilen yeni başkan Ümit Boyner hõzlõ başladõ. Boyner, demokrasi vurgusu yaptõ
Ekonomi Servisi - Türk Sanayicileri ve İşa-
damlarõ Derneği’nin (TÜSİAD) 40’õncõ Ge-
nel Kurulunda Yönetim Kurulu Başkanlõğõ’na
seçilen Nazlı Ümit Boyner, Türkiye’nin sa-
dece cari işlemler ve istihdam açõğõnõn ol-
madõğõnõ, demokrasi açõğõnõn da bulunduğu-
nu söyledi. Boyner, seçilmesinin ardõndan
yaptõğõ konuşmada, demokratik açõlõmõn bir
süreç olduğunu, aşamalõ planlanmamõş, stra-
tejik bütünlüğe sahip olmayan ve sosyal
paydaşlarla olgunlaştõrõlmamõş bir yaklaşõmõn,
toplumsal dalgalanma ve kutuplaşmayõ daha
da arttõrabileceğine dikkat çekti.
Boyner’in konuşmasõnda dikkat çeken un-
surlarõ şöyle özetlemek mümkün:
TÜSİAD Türkiye’nin en etkili, entelek-
tüel çizgisi sağlam, bağõmsõz sivil toplum ör-
gütüdür. Bir çõkar grubu değil, TÜSİAD
Türkiye’nin en önemli baskõ grubudur. Bu
yüzden TÜSİAD iktidarlar ve muhalefet ta-
rafõndan çok tavsiye edilmesine rağmen yõl-
lardõr sadece kendi işine bakamaz. Rasgele bir
dernek değildir.
Hani bir köprüydük, medeniyetler ittifa-
kõ için örnek ülke bizdik. Hoşgörünün binlerce
kültürün beşiğiydik, ne oldu bize? Sorunla-
rõmõzõ birlikte çözmek yerine herkesten, her
şeyden şüphe duyuyoruz. Konuşmuyoruz, ba-
ğõrõyoruz. Dinlemiyoruz, dinleniyoruz.
Gerçeklerle yüzleşmek yerine komplo teo-
rileri üretiyoruz. Huzura hasretiz. Gergin
bir toplum olarak yaşamaktan yorulduk.
Daha müreffeh bir Türkiye istiyoruz.
Gençlerimizin canõnõ ve geleceğini daha gü-
vende hissettiği, iş ve aş bulabildiği bir Tür-
kiye istiyoruz. Kendine güvenen bir Türkiye
özlüyoruz.
TÜSİAD’a iki kez arka arkaya kadõn baş-
kan seçerken ülkemizin bir bölgesinde töre ci-
nayetlerine kurban giden kadõnlarõ, 18-30 yaş
arasõ gençlerimizin yüzde 30’a yakõnõ iş-
sizken gençleri unutabilir miyiz?
Bugünkü dünyada durup bek-
leyemeyiz, ama kimseyi geride bõ-
rakmadan el ele ilerleyebiliriz.
Alay eder gibi...
12 Eylül rejiminin kurulmasõn-
dan 30 yõl sonra hâlâ o dönemin “dar-
be anayasasıyla” yönetilmeyi içi-
mize sindiremiyoruz.
Temsil adaleti kavramõy-
la alay edercesine bu yüz-
de 10’luk seçim barajõ
hemen kaldõrõlsõn isti-
yoruz.
2007’de hükümet
AB hayalinin neredey-
se dalga geçilir bir söy-
leme indirgenmesini
kabul etmiyoruz.
TÜSİAD yeni
Yönetim Kurulu,
siyasi partileri oligarşik yapõlara döndüren, Siyasi
Partiler Yasasõ’ndan ve Seçim Kanunu’ndan, bir
türlü bunlarõ değiştirmeyen zihniyetten şikâyetçi.
“Sorunlarõ
çözmeden
hõzla koşmaya çalõşõyoruz. El ele vermezsek,
sõkõlmõş yumruklarõ açõp el sõkõşmazsak
çözemeyeceğiz. Ruhlarõmõz rahat etmeyecek.”
Ruhlarımız rahat değil “TÜSİAD’a iki kez arka
arkaya kadõn başkan
seçerken ülkemizin bir bölgesinde töre cinayetlerine
kurban giden kadõnlarõmõzõ unutabilir miyiz? Toplumla
daha çok paylaşõm içinde bir TÜSİAD hayal ediyoruz.”
Kadınları unutmadı
BAYAZIT VE DİNÇER
BAŞKAN YARDIMCISI
Genel kurulda kullanılan
200 oyun 198’ini alan
Ümit Boyner, 2007-2009
arasında başkanlık
görevini sürdüren
Arzuhan Doğan
Yalçındağ’dan görevi
teslim alırken Tayfun
Bayazıt ve Haluk Dinçer
başkan yardımcıları oldu.
TÜSİAD yönetim
kurulunda yer alan diğer
isimler de; Cansen
Başaran Symes, Lucien
Arkas, Mehmet Ali
Aydınlar, Erman Ilıcak,
Ali Kibar, Volkan Vural,
Muharrem Yılmaz ve
Zafer Ali Yavan oldu.
Boyner, şubatta hem
TÜSİAD üyeleriyle hem
de kamuoyuyla 2010-2011
programını
paylaşacaklarını açıkladı.
Arzuhan Yalçındağ:
Yenibaskıodaklarıyaratılmasın
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanlõğõ’nõ Boyner’e devreden Arzuhan
Doğan Yalçındağ, attõklarõ her adõmda demokrasinin derinleşmesi, re-
kabet gücünün arttõrõlmasõ, ekonominin güçlenmesi, hukukun üstünlüğünün
yerleşmesi hedeflerini kendilerine rehber bellediklerini söyledi. Yalçõn-
dağ, “Bugün de baskıcı yapıların kırılmasından nasıl memnuniyet du-
yuyorsak yeni yapılanmada hukukun temel ilkelerinin çiğnen-
mesinden, yeni baskı odakları yaratılması ihtimalinden de o
denli rahatsızlık hissediyoruz” dedi.
Önümüzdeki dönemde doğrudan mevcut işsizlere yönelik ak-
tif işgücü politikalarõ geliştirmenin önemine işaret eden Yalçõndağ,
gelecek yõllarda gerçekleşecek büyümenin işsizlik olgusunu, an-
cak sõnõrlõ olarak kontrol edebileceğini, bu yönde atõlmõş esnek
işgücü piyasasõnõ desteklediklerini söyledi.
2010’lu yõllarda dünyanõn geçen 10 yõlõn miras bõraktõğõ sorun-
larla uğraşmayõ sürdüreceğinin altõnõ çizen Yalçõndağ, Türkiye’nin
de önünde bu 10 yõlõ ve ötesini kurgulamak gibi bir görev, da-
ha doğrusu bir zorunluluk olduğunu ifade ederek, “Es-
ki yapımız, zihniyetimiz ve alışkanlıklarımızla 21.
yüzyıla ayak uyduramayacağımız belli oldu. Yıl-
lardır söylediğimizi bugün yine tekrarlıyoruz; Si-
yasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası değişmelidir.
Siyaset ve toplum arasındaki bağlar güçlendi-
rilmeli, kontrol-denge mekanizmaları iyi işletil-
meli ve yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı tam an-
lamıyla sağlanmalıdır. Bunlar gerçekleşmeden de-
mokrasimizin derinleşmesi de, adil bir temsile ka-
vuşmamız da söz konusu olamaz” dedi.
TÜSİAD, güce değil
uzlaşmaya inanan bir topluluk
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanõ Mustafa Koç, “Sa-
mimi olarak TÜSİAD’ın güç ve etki kaybettiğini düşünen ve bun-
dan endişe duyan dostlarımıza da şunları söylemek isterim; Birincisi
‘güç’ bizim tercih ettiğimiz bir kavram değil. Biz demokrasiler-
de güç kullanmaya değil konsensusa, uzlaşmaya inanan bir top-
luluğuz” dedi.
Koç, TÜSİAD Genel Kurul’unda video konferansla
yaptõğõ konuşmada, TÜSİAD’õn ülkede kurumsal
yapõsõnõ yerleştirmiş nadir sivil örgütlerden biri
olduğunu söyledi. Koç şöyle deva etti: “Hemen
her hükümet, övgü ve takdirlerimizi mem-
nuniyetle karşılarken gerektiği zaman yö-
nelttiğimiz eleştirilerimizden ise fazlasıyla
rahatsız olmuş, hatta zaman zaman ko-
nuşmamızı engellemek için demokrasiler-
de olmaması gereken tarzda polemikler ya-
ratmış, baskılar uygulamıştır. Bizim etkili
olma ölçütümüz, hükümetlere yakın ol-
mak değil. Diyalog kanallarının açık olma-
sı, ülke çıkarlarını savunduğumuzun anla-
şılması yeterli. 39 yıllık tarihimiz bize göster-
di ki, niyetimiz ve bakış açımız bugün anlaşılmazsa,
yarın anlaşılıyor. Bizim etkili olma ölçütümüz, iyi
muhalefet yapmak da değil. Bu bizim işimiz de-
ğil. Biz, konumların değil konuların savu-
nucusuyuz. Herkes kendi işini doğru ya-
parsa bütün bunlara ihtiyaç kalmaz.”
Eski başkandan yenisine
tavsiye: Polemiğe girme
OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA
Başkanlõktan ayrõlan Yalçõndağ, üç yõldõr yönetim
kurulunda birlikte çalõştõğõ Ümit Boyner’e şu önerilerde
bulundu: Polemiğe girme. Ama ben de çok dikkatli dav-
ranmama rağmen, bazen kaçõnõlmaz oluyor. Eşler fe-
dakâr ama çocuklar nezdinde biraz sõkõntõ çekiliyor. Çok
iyi hazõrlanmak ve çalõşmak gerekiyor. Yalçõndağ, grup-
ta yeni bir yapõlanmaya gittikleri için yoğun bir tem-
ponun kendisini beklediğini söyledi.
TÜSİAD’da 3. Boyner dönemi. Daha önce Osman
Boyner başkan yardõmcõlõğõ,
Cem Boyner de başkanlõk
yapmõştõ. Ümit Boyner de
280 üyenin katõldõğõ seçim-
lerde kullanõlan 200 oyun
198’sini alarak başkan oldu.
Genel kurulda seçime
geçilmeden önce ilk kez “Ai-
le fotoğrafı’ çekildi. Sahne-
ye kurulan platforma çõkan
yaklaşõk 280 TÜSİAD üye-
si objektiflere poz verdi. Fo-
toğraf çekiminden önce eski
başkanlardan Erkut Yücaoğlu, TÜSİAD’õn ilk kadõn
üyesi Güler Sabancı’yõ da yanõna alarak ilk kadõn baş-
kan Yalçõndağ’a plaket verdi. Sabancõ, TÜSİAD’da 11
yõl boyunca tek kadõn üye olarak görev yaptõğõnõ belirtti.
Paramızla küfrediyorlardı. TÜSİAD’õn kurucu
üyelerinden İbrahim Bodur, kürsüye “Sizi dünya gö-
züyle bir kez daha göreyim diye söz aldım” diyerek
çõktõ. Sağlõk sorunlarõ nedeniyle güçlükle yürüyen Bo-
dur, “Derneğin bugüne nasıl geldiğini bilen birkaç
kişiden biriyim. 1970’li yıllarda basın bize
komprador falan diye küfrediyordu. O zaman
Cumhuriyet gazetesini 10 bin liraya almak müm-
kündü ama Vehbi Bey (Koç) istemedi. Biz işadam-
ları olarak gazetelere ilan veriyorduk yani para ve-
rip kendimize küfrettiriyorduk. O yıllarda bizi tek
destekleyen Dünya gazetesinin sahibi Bedii Faik’ti.
Ancak gazetenin tirajı gittikçe düşüyordu ve resmi
ilanları alamıyordu. Biz de bir grup işadamı gaze-
teye abone olarak yaşatmaya çalıştık. Ancak Veh-
bi Bey, TÜSİAD’ı kurmanın en doğru yol olduğu-
nu söyledi. 12 kişiyle kuruldu dernek; 4 kişi kaldık,
ben, Osman Boyner, Selçuk Yaşar ve Feyyaz Berker”
dedi,
Artõk dernekte kadõn-
lar dönemin başladõğõnõ an-
latan Bodur, derneğin adõ-
nõ da TÜSİHAD (Türkiye
Sanayici, İşadamlarõ ve Ha-
nõmlarõ Derneği) olarak
önerdi.
Feyyaz Berker TE-
MA’nõn fikir babasõnõn da
Vehbi Koç olduğunu söy-
ledi. Berker, “İnönü, Veh-
bi Bey’e TOBB’un ku-
rucu başkanı olmasını
önerdi. Vehbi Bey de kabul etti ama iki ay sonra ‘Pa-
şam siyaset ile ticaret bir arada olmuyor’ diyerek bı-
raktı” sözleriyle anõlarõnõ paylaştõ. Berker, “Biz öbür
tarafa gidince bir TÜSİAD daha kuracağız” dedi.
Kadınlar bir kez geldi mi gitmez. Genel kurulun
ardõndan tebrikleri kabul eden Ümit Boyner, son olarak
kapõda kendisini bekleyen eşi Cem Boyner’in yanõna
gitti. Cem Boyner, kameralarõn önünde eşine sarõlarak
öptü. Ümit Boyner’in kayõnpederi Osman Boyner ‘Ha-
nımlar bir kez böyle başa geçti mi bir daha erkek-
lere sıra gelmez’ diye takõldõ. Osman Boyner, oğlunu
da uyararak “Artık sen daha az konuşmalısın” dedi.
Darısı diğer derneklere
ÖZLEM YÜZAK
TÜSİAD’õn 40. Genel Kurulu’ndan bir gün ön-
ce, Sabancõ Vakfõ’nõn Birleşmiş Milletler ile ortak
yürüttüğü ‘Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan
Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi Ortak
Programı’nõn kapanõş toplantõsõ dolayõsõyla Sabancõ
Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Güler Sabancı
ile Ankara yollarõndaydõk. 10 yõl boyunca TÜSİ-
AD’da tek kadõn üye olarak görev yapan ve tek ba-
şõna savaş veren Sabancõ TÜSİAD’a art arda ikin-
ci kez bir kadõn başkanõn seçilmesinden hayli keyifli.
“1984’de o dönem başkanlığı yürüten rahmetli
Ali Koçman’a TÜSİAD’la ilgili olarak ‘Ne kadar
antisosyal bir derneksiniz. Sadece erkek üyelerden
oluşuyorsunuz’ diye serzenişte bulunmuştum.
1987’de yönetime girdim. Uzun yıllar boyunca,
başta Turgut Özal olmak üzere TÜSİAD toplan-
tılarına katılanlar ‘Hanõmefendi ve Beyefendiler..’
diye sözlerine başlarken o koltuklarda tek kadın
olarak ben oturdum” diyen Sabancõ kadõnlarõn yö-
netime girmesinin hiç de kolay olmadõğõnõ söyledi.
Güler Sabancõ “Rahmetli Sakıp Sabancı’nın be-
ni tek başına hazırlaması yeterli olmazdı. Bu yüz-
den amcalarım ve kuzenlerimin bana verdikle-
ri destek ve objektif olmaları da son derece önem-
li” derken “darısı diğer derneklerin başına” di-
ye eklemeyi de ihmal etmedi.
Demokrasi açõğõ da var
Zihniyetten şikâyet
Nazlı Ümit
Boyner
Mustafa Koç
ENKAZ DEVRALMADI
TÜSİAD’õn 2009 gelirleri 11 milyon 173 bin
lira, giderleri de 10 milyon 5 bin lira olarak
gerçekleşti. 2009’da toplam bütçenin yüzde
11’i kadar gelir fazlasõ verildi. 2010 için de 11
milyon 79 bin lira gelir, 10 milyon 879 bin lira
da gider ve 200 bin lira gelir fazlasõ
öngörüldü. Herhangi bir artõş yapõlmayan
aidatlar da yine 19 bin 500 lira olarak kaldõ.
İ Z L E N İ M . . . İ Z L E N İ M . . . İ Z L E N İ M . . .