24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 7 EYLÜL 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK ‘Buluş Yağdı’ Geçen Pazartesi (31 Ağustos) günü Radikal’in manşetinde, 20 Ağustos’ta TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Nükhet Yetiş’in MGK’deki sunuşunun ay- rıntılarına yer veriliyordu: “Son MGK’de ülkenin bi- limi de konuşuldu”; “Yapınca oluyor: Bilime pa- ra ayrıldı, buluş yağdı.” Böyle bir haber, konu ile ilgili herkesi sevindi- rir. Ancak, iki noktanın altı önemle çizilmelidir. Bu noktalardan ilki, TÜBİTAK’ın yönetiminin “oluşumudur”. Bu konuda yıllar süren “yasa” tar- tışmaları yaşandı. Kurumun üst yönetiminin de- ğişikliği sürecinde TÜBİTAK’a yıllarca emek ver- miş olan bilim insanlarına karşı akıl almaz hak- sızlıklar yapıldı, onur kırıcı davranışlar sergilendi. Kurumun tüzelkişiliğinin “yokluğunu” vurgula- yan yargı süreci yaşandı. Bu olgular, kurumda kad- rolaşma ve bürokratik anlamda “yapısal” bozuk- luklara yol açtı. Bütün bunlar Türkiye’nin bilimsel gelişme sürecine çok ağır darbeler vurdu. “Buluş” yağsa da bunları yalnızca anımsatmakla yetine- lim ve buluşa bakalım. İkinci nokta, haberde yer alan bilgilerin ayrın- tısına ulaşmaktır. Haberde, başta Milli Savunma Bakanlığı ve Sa- vunma Sanayii Müsteşarlığı olmak üzere TÜBİ- TAK’a araştırma ve buluş yaptıran kamu kuruluşları ve alınan kimi önemli sonuçlara yer veriliyor. Uzay araştırmalarından yüzey değişikliklerinin ölçü- müne, dayanıklı ve gürültüyü azaltan asfalttan ik- lim değişikliği öngörülerine ve enerji kullanımına uzanan başarılar sergileniyor. Haberde ayrıca “TÜBİTAK Başkanı 2006’da su- num yaptı, sonra 1 milyar dolar bütçe sağlandı, so- nuç: Araştırma personeli sayısı en fazla artan (yüz- de 80) ikinci ülkeyiz” denilmekteydi. Sunuşun ayrıntılarını, özellikle de “araştırmacı personel” artışını bulma umuduyla TÜBİTAK’ın www.tubitak.gov.tr adresli ağ sayfasına gittim. TÜ- BİTAK Başkanı’nın MGK sunuşu, aradan iki haf- ta geçmesine karşın, kurumun sayfasına konul- mamıştı. Ana sayfada bir “istatistikler” bölümü yer alıyor. Bir de ayrı bir “dosya” var. Dosyanın adı: ARBİS-Araştırmacı Bilgi Sistemi. ARBİS dosyasının alt başlıklarından ilgili olanın baş- lığı gerçekten çok etkileyici, “Bilim, Teknoloji ve Ye- nilik Göstergeleri’ne giriş için tıklayınız” deniliyor. Tıklıyorsunuz. Buluş yağdırdığı vurgulanan TÜBİTAK, meğer ARBİS istatistiklerini kendisi bulmamış. OECD’den-Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü adlı uluslararası kuruluştan “bulmuş”. Bitmedi. O sayfada yer alan Türkiye’nin Bilim, Teknoloji ve Yenilik Göstergeleri’nin “son tarihi”, 2002. Evet, bu verilerin 2002 yılından sonraki ge- lişimleri, ARBİS sayfasında bulunmuyor. Ancak, TÜBİTAK’ın ana sayfasında bulunan “istatistikler” başlığı altında TÜİK-Türkiye İstatis- tik Kurumu’nun Ar-Ge (Araştırma-Geliştirme) istatistikleri yer alıyor. Bunların en yenisi de 13 Ka- sım 2008’de yani yaklaşık on ay önce yayımlan- mış; bunları TÜBİTAK “yeni” diye açıklıyor. İyi de bu verilerde de TÜBİTAK Başkanı’nın açık- lamasını destekleyecek biçimde bir “araştırma per- soneli” artışı bulunmuyor. TÜİK verilerine göre “araştırmacı, teknisyen ve diğer destek persone- li” toplamından oluşan tam gün eşzamanlı Ar-Ge personelinin yıllara göre artışı şöyle 2003: 38 300; 2004: 39 968; 2005: 49 252; 2006: 54 444; 2007: 63 377. Aynı yıllara göre artış oranları da, yüzde olarak, sırasıyla, 4.4; 23.2; 10.5 ve 16.4’tür. Bu ve- rilere göre araştırmacı personel artış oranı, han- gi ölçüye vurulursa vurulsun Yetiş’in sözünü et- tiği gibi yüzde 80 olamaz. Elde başka bir sayı da bulunmuyor. TÜİK’in yayın programına göre 2008’in verileri Kasım 2009’da yayımlanacaktır. TÜBİTAK Başkanı araştırmacı personel artışı hı- zının “nasıl” ve “hangi yıllarda” yüzde 80 olduğu- nu ve bunun ülkemizi nasıl dünya ikincisi yaptığı- nı açıklaması gerekirdi. Sunuşunu tek bir gazete- ye veren Başkan, açıklamalarını, vergileriyle yaşadığı halka yani kamuoyuna yapmadığı gibi, kurumunun ana sayfasına koydurma gereği de duymuyor! Bu kurumsal yapıdan ve anlayıştan buluş yağmaz. Bilim, teknoloji ve yenilik, toplumun gelişimi için kuşkusuz birinci derecede önemlidir. Ancak, bu alana yalnızca “para aktarmakla” olumlu sonuç alı- namıyor. Kurumsal yapının sağlıklı işlemesi; bilim ve tek- noloji “politikalarının” doğru ve gerçekçi saptan- ması; üniversitelerin, özel girişimlerin ve kamuya ait araştırma birimleri arasında eşgüdümün ve iş- birliğinin sağlanması; bunlara destek olacak eği- tim ve finansman altyapılarının varlığı ve genel ka- muoyunun “bilim ve teknoloji duyarlılığı” ana önkoşullardır. Türkiye, var olduğu kadarıyla bile bu koşullardan hızla, çok hızla uzaklaştırılıyor. Bu haberin yayımlandığı günlerde, konu ile do- laylı da olsa ilgili iki haber daha dikkat çekiciydi. Bunlardan birine göre YÖK, Ergenekon davasında tutuklanan rektörler için ayrıca soruşturma baş- latma kararı almış bulunuyor. Buradaki kin ve düş- manlığın derinliğine ne dersiniz?.. Bir başka habere göre de “İslami bankacılık” eğitimi verecek yeni bir üniversitenin kuruluş ha- zırlıkları tamamlanıyor. Evet, bu hafta 12 Eylül 30 yaşına girerken ül- keye buluş yağıyor! YENİ GÜN HABER AJANSI BASIN VE YAYINCILIK A.Ş. YÖNETİM KURULU’NDAN Sicil No: 290070 /237652 Yeni Gün Haber Ajansõ Basõn ve Yayõncõlõk Anonim Şirketi’nin 2007 ve 2008 yõlõ ortaklar olağan genel kurul toplantõsõ, aşağõdaki gündem maddelerini görüşmek üzere 29/09/2009 Salõ günü 14.00’te şirket merkezi olan Prof. Nuretin Mazhar Öktel Sok. No:2 Şişli, İstanbul adresinde yapõlacaktõr. Tüm ortaklarõmõzõn toplantõya katõlõmõnõ rica ederiz. Toplantõya katõlamayacak ortaklarõmõz aşağõdaki vekaletname ile kendilerini temsil ettirebilirler. Şirket merkezinde bulunan 2007-2008 yõllarõ bilanço ve kâr/zarar cetvelleri ile yönetim kurulu faaliyet raporu ve denetçi raporu ortaklarõmõzõn incelemesine sunulmuştur. Yeni Gün Haber Ajansõ Basõn ve Yayõncõlõk A.Ş. İbrahim Yõldõz Akõn Atalay İmza İmza Gündem: 1. Başkanlõk Divanõnõn seçimi ve Toplantõ Tutanağõnõn imzasõ için Başkanlõk Divanõna yetki verilmesi, 2. 2007 ve 2008 yõllarõ Yönetim Kurulu ve Denetçi Raporlarõnõn okunmasõ ve görüşülmesi, 3. 2007 ve 2008 yõllarõ bilanço ve kâr/zarar cetvellerinin okunarak onaylanmasõ konusunda karar alõnmasõ, 4. Yönetim Kurulu Başkan, Başkan Yardõmcõsõ ve Üyelerinin 2007 ve 2008 yõllarõ muamele, fiil ve işlerinden ötürü ibra edilmeleri konusunda karar alõnmasõ, 5. Denetçinin 2007-2008 yõlõ muamele, fiil ve işlerinden ötürü ibra edilmesi konusunda karar alõnmasõ, 6. Yönetim Kurulu ve denetçilerin seçimi ve görev sürelerinin tespiti, 7. Yönetim Kurulu Üyeleri, Şirket Müdürleri ile Denetçiye ödenecek ücretler konusunda karar alõnmasõ, 8. Şirket’in 2007 ve 2008 yõllarõ faaliyetlerinden elde edilen kârõn hissedarlara dağõtõlmasõ veya dağõtõlmayõp ihtiyari yedek akçe olarak ayrõlmasõ konusunda karar alõnmasõ, 9. İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na kayõtlõ Çağ Pazarlama Gazete Dergi Kitap Basõn ve Yayõn A.Ş.’nin Şirketimiz bünyesine devir alõnmasõ ve bu yolla sermayenin artõrõlmasõ ile ilgili olarak alõnan tüm kararlardan geri dönülerek; devir ve birleşmeden ve bu yolla sermaye artõrõmõndan vazgeçilmesi konusunda karar alõnmasõ, 10. Yönetim Kurulu Başkan, Başkan Yardõmcõsõ ve Üyelerine Türk Ticaret Kanunu’nun 334. ve 335. maddelerinde belirtilen hususlarda faaliyetlerde bulunabilmesi için izin verilmesi, 11. Dilekler ve öneriler. VEKÂLETNAME Hissedarõ bulunduğum YENİ GÜN HABER AJANSI BASIN VE YAYINCILIK ANONİM ŞİRKETİ‘nin 29/09/2009 tarihinde Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 Şişli İstanbul adresinde saat 14.00’de yapõlacak 2007 ve 2008 yõllarõ olağan genel kurul toplantõsõnda beni / bizi temsil etmeye ve gündemdeki maddelerin karara bağlanmasõ için oy kullanma- ya__________________’i vekil tayin ettim. VEKÂLETİ VEREN adõ soyadõ ve imzasõ (kaşesi) (unvanõ) VEKÂLETİ VERENİN Pay adedi : Payõnõn itibari değeri : Adresi : Not: Vekâletnamenin Noter tasdiksiz olmasõ halinde vekâleti verenin noter tasdikli imza sirküleri vekâletnameye eklenecektir. YENİ GÜN HOLDİNG A.Ş. YÖNETİM KURULU’NDAN Sicil No.437909-385481 Yeni Gün Holding Anonim Şirketi’nin 2008 yõlõ ortaklar olağan genel kurul toplantõsõ aşağõdaki gündem maddelerini görüşmek üzere 29/09/2009 Salõ günü saat 15.00’te şirket merkezi olan Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No:2 Şişli, İstanbul adresinde yapõlacaktõr. Tüm ortaklarõmõzõn toplantõya katõlõmõnõ rica ederiz. Toplantõya katõlama- yacak ortaklarõmõz aşağõdaki vekaletname ile kendilerini temsil ettirebilirler. Şirket merkezinde bulunan 2008 yõlõ bilanço kâr / zarar cetvelleri ile yönetim kurulu faaliyet raporu ve denetçi raporu ortaklarõmõzõn incelemesine sunulmuştur. Yeni Gün Holding A.Ş. Adõna İbrahim Yõldõz Akõn Atalay İmza İmza Gündem: 1. Başkanlõk Divanõnõn seçimi ve Toplantõ Tutanağõnõn imzasõ için Başkanlõk divanõna yetki verilmesi, 2. 2008 yõlõ Yönetim Kurulu ve Denetçi Raporlarõnõn okunmasõ ve görüşülmesi, 3. 2008 yõlõ bilanço ve kâr/zarar cetvellerinin okunarak onaylanmasõ konusunda karar alõnmasõ, 4. Yönetim Kurulu başkan, Başkan Yardõmcõsõ ve Üyelerinin 2008 yõlõ muamele, fiil ve işlerinden ötürü ibra edilmeleri konusunda karar alõnmasõ, 5. Denetçinin 2008 yõlõ muamele, fiil ve işlerinden ötürü ibra edilmesi konusunda karar alõnmasõ, 6. Yönetim Kurulu ve denetçilerin seçimi ve görev sürelerinin tespiti, 7. Yönetim Kurulu Üyeleri, Şirket Müdürleri ile Denetçiye ödenecek ücretler konusunda karar alõnmasõ, 8. Şirket’in 2008 yõlõ faaliyetlerinden elde edilen kârõn hissedarlara dağõtõlmasõ veya dağõtõlmayõp ihtiyari yedek akçe olarak ayrõlmasõ konusunda karar alõnmasõ, 9. Yönetim Kurulu Başkan, Başkan Yardõmcõsõ ve Üyelerine Türk Ticaret kanunu’nun 334. ve 335. maddelerinde belirtilen hususlarda faaliyetlerde bulunabilmesi için izin verilmesi, 10. Dilekler ve öneriler. VEKÂLETNAME Hissedarõ bulunduğum YENİ GÜN HOLDİNG ANONİM ŞİRKETİ‘nin 29/09/2009 tari- hinde Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 Şişli İstanbul adresinde saat 15.00’de yapõlacak 2008 yõlõ olağan genel kurul toplantõsõnda beni temsil etmeye ve gündemdeki maddelerin karara bağlanmasõ için oy kullanmaya__________________’i vekil tayin ettim. VEKÂLETİ VEREN adõ soyadõ ve imzasõ VEKÂLETİ VERENİN Pay adedi : Payõnõn itibari değeri : Adresi : Not: Vekâletnamenin Noter tasdiksiz olmasõ halinde vekaleti verenin noter tasdikli imza sirküleri vekâletnameye eklenecektir. Her ne kadar Kalaşnikof’un fiyatı 600 dolara yükselmiş, özel güvenlik şirketlerinin personel sayısı 50 bini aş- mış olsa da, bu, aslında bir can pa- zarı. Geçen hafta sömürge yöneti- minin en önemli güvenlik uzmanı Lagmani ve 45 sivil, bombalı bir sal- dırıda öldürüldü. ABD uçakları bir petrol tankerini bombalayarak en az 90 sivilin ölümüne yol açtı. İşgal kuv- vetleri yeni komutanı General McChrystal, Washington’da bir de- ğerlendirme raporu sundu. Böylece, ABD’de Kongre’de, yönetimde “pa- nik” düzeyine ulaşan tartışmaları iyi- ce hızlandırdı. Seçimlerin tam bir fi- yaskoyla sonuçlanmasıysa Taliban’ın etkinliğinin artmakta olduğunu gös- termesi bir yana, iktidar içinde bir Ta- cik-Peştun çatışması olasılığını gün- deme getirdi. Pornografiye gelince; aklımda, Af- ganistan’daki özel güvenlik şirketle- rinin basına da yansıyan “çılgın” ve “sapkın” partileri değil, Holbrook’un Afganistan’da bir zafer olasılığına ilişkin “görünce tanıyacağız” sözleri var: ABD’de 45 yıl önce bir hâkim de, pornografiyi bir türlü tanımlayama- yınca “ben görünce tanırım” demiş- ti. Holbrook, zaferle pornografi ara- sında, Freudyen bir dil sürçmesiyle, bir analoji kurduğu günlerde, Türki- ye’nin Afganistan’a asker gönder- mesi olasılığına ilişkin söylentiler ba- sına yansıdı. Bunlar da aklıma, bir başka vakitte, bir başka ülkenin çöl- lerini ve “Askerlerimizi kumarda kay- bettik” sözlerini getirdi. Dışişleri Ba- kanı, Davutoğlu’nun, “Biz Osmanlı- yız” ifadesiyse, geçen hafta bu gö- rüntüyü, bir ironiyle süslüyordu. Afganistan dağılırken İsyancılarla savaşmakta olan sö- mürgeci bir gücün etkili olabilmesi, kendisine bağlı kukla hükümetin üze- rine bir “meşruiyet” etiketi yapış- tırmayı başarabilmesine de bağlı- dır; Afganistan genel seçimlerinin Karzai yönetimine bu “meşrui- yet” etiketini yapıştırması bekle- niyordu. Ancak seçimler, ayyuka çıkan yolsuzluk iddialarından do- layı, yönetimin elinde patladı. Şim- di, çok sayıda aşiret reisinin, “Biz oy vermedik, nasıl oluyor da bizim bölgede sandıklardan tıka basa oy çıkıyor?” itirazlarıyla Kâbil’e do- luştuğu (The Times, 02/09/09), Karzai’nin (Peştun) rakibi, eski Dışişleri Bakanı Abdullah Abdul- lah’ın (ABD imalatı ve Tacik) hal- kın çıkarlarını sonuna kadar koruyaca- ğına ilişkin sözleri bir çatışma olasılığı- nı gündeme getiriyordu... Tam bu sırada Taliban, Afgan yöne- timinin, güvenlik örgütünün ikinci ada- mı, Dr. Abdullah Lagmani’yi hiç bek- lenmedik bir biçimde, tüm yoğun gü- venlik önlemlerini aşarak bombalı bir saldırıyla öldürdü. Peştun olduğu için Taliban kültürü- ne vâkıf, bugüne kadar zekâsı ve tec- rübesiyle dikkatleri çeken Lagmani’nin öldürülmesinin, Taliban’ın ulaştığı yet- kinlik düzeyini gösterdiğine dikkat çe- ken emekli büyükelçi, siyasi analist Bhadrakumar, Asya Times’taki yo- rumunda, Taliban-ISI (Pakistan gizli servisi) ilişkilerine özellikle dikkat çeki- yordu. Afganistan’da seçim fiyaskosu, Peş- tun-Tacik çatışması, bir iktidar (kukla) boşluğu olasılığı siyasi yapının, Lagmani suikastı da güvenlik yapısının dağıl- makta olduğunu düşündürürken, ABD savunma çevrelerinde yoğunlaşan tar- tışmalar da, savaşın çok kritik bir nok- taya geldiğine ilişkin algıları güçlendi- riyordu... ‘Taliban kazanıyor’ ama ‘savaş henüz kaybedilmemiş’ Afganistan’daki ABD güçlerinin ye- ni komutanı General Stanley McChrystal, raporunu geçen hafta Obama yönetimine verdiğinde, Was- hington’da genel hava “Taliban’ın, şim- dilik, kazanmakta” olduğuna ilişkindi. Ül- kenin yüzde 40’ı Kâbil’in denetimi dı- şında çıkmıştı (The Guardian 01/09/09). Washington Post, Herat’ın eski Belediye Başkanı, Ghulam Yahya adlı aşiret rei- si/ savaş lordunun dün Tali- ban’la savaşırken bugün, taraf değiştirerek Kâbil’le savaşma- ya başladığını aktarıyordu (02/09/09). İsyancıların, “savaş tekniklerinin ve kapasitelerinin düzeyinde bu yıl görülen bek- lenmedik yükseliş”, ABD as- keri yetkililerini “şaşırtmıştı”. NATO üyesi bir Avrupa ülkesi- nin yetkilisine göre esas sorun, Taliban’ın aksine “ABD’nin ke- sin bir strateji ve belirgin bir he- defi olmayışından kaynaklanı- yordu.” Yorumcu, Ignatius da McChrystal’a yakın bir askeri görevlinin, mükemmel bir demokrasi değil “Somali’nin üstünde, Bangla- deş’in altında bir hedef için savaşıyoruz” dediğini aktarıyordu. (Washington Post, 02/09/09). General McChrystal, raporunu su- narken, “Afganistan’da durumun ciddi” olduğunu ama “başarıya ulaşılabilece- ğini” söyledi. Raporun içeriği gizli tu- tulmakla birlikte, basına sızdırılan bilgiler, McChrystal’ın iki noktayı özellikle vur- guladığını gösteriyor. Birincisi, Tali- ban’la savaşmak yetmez, halkın gü- venini kazanmak, bunun için de halkın içinde, yerel kültüre uyum sağlayarak yerel güçlerle birlikte olmak, yerel yö- netimleri, hizmetleri güçlendirmek ge- rekir. İkincisi, böyle bir durumda asker sayısı değil askerin ne yaptığı önemli- dir. Bu yüzden, bu yeni format içinde Afganistan’a daha fazla savaşçı aske- ri personel gönderilmesi gerekiyor. Sızan bilgiler, McChrystal’ın henüz Obama yönetiminden ek asker tale- binde bulunmadığını, ancak önümüz- deki haftalarda, değerlendirmenin al- gılanmasına bağlı olarak, halen Afga- nistan’da görev yapan 68 bin ABD as- kerine ek olarak 20 bin – 45 bin arası bir sayının söz konusu olabileceği an- laşılıyor (The Foreign Policy, 01/09/09). Ancak şöyle bir sorun var: Yakın za- mana kadar çok fazla asker gönderil- mesine, yerli halkın bunu işgal olarak al- gılayacağından hareketle karşı çıkan Savunma Bakanı Gates, McChrystal’ın raporundan sonra tutumunu değiştir- miş gibi görünse de Washington’da ka- falar Afganistan savaşı konusunda ka- rışık. Ignatius, “Ne yaptığımızı pek bil- mesek de devam etmeliyiz” diyor. The Guardian’dan Micahel Boyle, “kör uçuşu” yapıldığını savunuyor. Holbro- ok’un “görünce tanıyacağız” sözleri de bu kafa karışıklığı algısını güçlendi- riyor. Christian Science Monitor’ün yoru- mu da, kamuoyunun, siyasi iklimin McChrystal’ın taleplerini karşılamaya çok uygun olmadığına dikkat çeliyor. Savaş karşıtı muhalefet yeniden to- parlanmaya başlamış. Kongre’de De- mokratların saffından düş kırıklığı ve is- Afganistan Pazarında Panik, Pornografi ve Kumar erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.comDÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA yakupkepenek06@hotmail.com teksizlik gelişiyormuş. Co- uncil On Foreign Relati- ons’ın bir yazarı da ana- listlerin “Kazanılabilir mi? Savaşmaya değer mi” so- ruları üzerinden derin bir biçimde bölünmüş oldu- ğunu aktarıyor. Washin- ton Post, Afganistan sa- vaşına karşı genel, ideo- lojik farklılıkları aşan bir muhalefetin kabarmakta olduğundan, New York Ti- mes Obama’nın danışma- ları arasında bir görüş bir- liği yokluğundan söz edi- yor (04/09/09). Kamuoyu yoklamaları da ABD halkı- nın yüzde 54’ünün savaşa karşı olduğunu gösteriyor. Bu koşullarda Holbro- ok’un “Türkiye’nin Afga- nistan ve Pakistan’daki ro- lünün… arttığı ölçüde is- tikrar açısından da o kadar iyi sonuçlar sağlayacağına inanıyoruz. Ama bir yerle- re gidip insanlardan bir şeyler istemeyeceğiz” söz- leri çok düşündürücü. Özellikle, Prof. Richard Falk gibi ABD dış politika uzmanlarınca, “Türkiye’nin Cumhuriyet dönemindeki en parlak dışişleri bakanı” ifadeleriyle göklere çıkarı- lan Davutoğlu’nun “Bal- kanlar, Afganistan ve Irak’ın ekonomik ve politik en- tegrasyonu için çalışmalı- yız” niyetini açıklarken, di- le getirirken vurguladığı “Biz Osmanlıyız” tanım- lamasıyla birlikte düşü- nünce... Aklıma iki soru geliyor: Tam bu koşullarda Afga- nistan’a savaşçı asker göndermek, o çocukları ateşe atmak olmayacak mı? Hangi Osmanlı’dan söz ediyoruz acaba? “As- kerlerini kumarda kaybe- den” Osmanlı’dan mı? Yoksa yaşamına yine bir imparatorluğa uç beyi hiz- metiyle başlayan Osman- lı’dan mı? Krizin faturası üreticiye İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Ulusal Sanayici İş Adamlarõ Derneği İzmir Temsilcisi Tacettin Bayır, Türkiye’nin tarihinin en kötü ekonomik küçülmesini yaşadõğõnõ belirterek, üretime ve yatõrõma verilen teşviklerin sözde kaldõğõnõ söyledi. Bayõr, ekonomideki küçülmenin faturasõnõn üreticiye çõkartõldõğõnõ kaydederek, ekonomide kalõcõ çözümlere gereksinim duyulduğunu aktardõ. Bayõr, “Çıkarılan teşvik ve istihdam yasası sadece yeni yatırımları kapsamakta, mevcut üretici ve yatırımcıya yansımamaktadır. Oysa mevcut yatırım ve üretim de bu kapsamda teşvik ve istihdam paketinin içine alınmalıydı. Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun 148 tanesinin vergi beyanında zarar göstermesi de bunun bir yansımasıdır” dedi. KESK ve BASK, kurulun zam önerisini kabul eden Memur-Sen ve Kamu-Sen’e grev çağrõsõnda bulundu Uzlaşma yok, söz sõrasõ sokakta Ekonomi Servisi - Ekonomik kriz yükü altõnda ezilen memura gelecek yõl 2.5+2.5 zammõ reva gö- ren AKP hükümetinden sonra Uz- laştõrma Kurulu’nun da memurla- rõn talepleriyle bağdaşmayan 4+4 zam önerisi, konfederasyonlarõn tepkisini çekti. Kamu Emekçileri Sendikalarõ Konfederasyonu (KESK), Uzlaştõrma Kurulu’nun bağlayõcõlõğõnõn bulunmadõğõna işaret ederek yapõlmasõ gerekenin grev hakkõnõn kullanõlmasõ oldu- ğunu vurguladõ. Bağõmsõz Kamu Görevlileri Sendikalarõ Konfede- rasyonu da (BASK) konfederas- yonlarõn memur ve emekli kitle- sinin hislerine tercüman olmak adõna Uzlaştõrma Kurulu yerine so- kağõ tercih etmeleri gerektiğine dikkat çekti. Toplu İş Sözleşmesi (TİS) ve grev hakkõ tanõnmadõğõ için ma- saya oturmayan KESK genel grev- de kararlõ. Sonbaharda genel grev yapma kararõ alan KESK, Kamu- Sen ve Memur-Sen’e de bu konu- daki çağrõsõnõ yineledi. KESK Ge- nel Sekreteri Emirali Şimşek, toplu görüşmenin ve devamõnda- ki sürecin anlamsõzlõğõna işaret ederek, geçen yõllarda da aynõ du- rumlarõn yaşandõğõnõ dile getirerek yapõlmasõ gerekenin, üretimden gelen gücün ortaklaşa, etkili bir şe- kilde kullanõlmasõ olduğunu dile getirdi. BASK Genel Başkanõ Resul Akay da, Uzlaştõrma Kurulu’nun memur maaşlarõ için öngördüğü ar- tõşõn memur ve emeklinin kayõp- larõnõ telafi etmekten uzak oldu- ğunu vurguladõ. Akay, toplu gö- rüşmelerde masaya oturan konfe- derasyonlarõn, “Uzlaştırma Ku- rulu kararına tereddütsüz uya- caklarını söylemek suretiyle mü- zakere özürlü olduklarını bir kez daha kanıtladıklarını” sa- vundu. Akay, şunlarõ kaydetti: “İcraatlarını kamu görevli- siyle başarmaktan başka alter- natifi bulunmayan bir hükü- metin kamu görevlilerine üvey evlat muamelesi yapmasını an- lamıyoruz. Hükümet, küresel güçlerin telkin ve tembihleriyle memur ve emekli kitlesini peri- şan etmekle, önceki iktidarlar- dan hiçbir farkının bulunmadı- ğını göstermiştir. Reel sektöre Hazine’nin kapılarını ardına kadar açan, memur ve emekliye sıkı sıkıya kapatan hükümet, bindiği dalı kesmektedir.” Uzlaştõrma Kurulu’nun ekonomik kriz yükü altõnda ezilen memurlara gelecek yõl için 4+4 zam önerisine, konfederasyonlar “Uzlaşmayacağõz, greve çõkacağõz” yanõtõnõ verdi. KURUL 4+4’ÜN GEREKÇESİNİ AÇIKLADI ANKARA (AA) - Memur-Sen ve Türki- ye Kamu-Sen’in baş- vurusu üzerine toplu görüşmelerdeki uyuş- mazlõk konularõnõ de- ğerlendiren ve oybirli- ğiyle memur maaşlarõ- na gelecek yõl yüzde 4 artõ 4 zam yapõlmasõnõ öneren Uzlaştõrma Ku- rulu’nun gerekçeli ka- rarõ belli oldu. Uzlaştõrma Kurulu kararõnõn gerekçesin- de, “İzlenen maliye politikasõ çerçevesinde çalõşan kesimin en- flasyona ezdirilmeme- si hedeflendiğinden 2010 yõlõ için ücret ar- tõş oranlarõnõn arttõrõl- masõ gerektiği kanõ- sõndayõz” görüşüne yer verildi. Her ne kadar kamu görevlilerine toplu iş sözleşmesi hakkõ tanõnmayõp top- lu görüşme hakkõ ve- rilmişse de anayasa- nõn toplu iş sözleşme hakkõnõ düzenleyen 53. maddesi sosyal devlet ilkesi çerçevesinde yo- rumlandõğõnda, işçile- re yönelik görüşün ka- mu görevlileri hakkõn- da da geçerli olduğu- nun kabul edilmesi ge- rektiği belirtildi. KESK sonbaharda yapacağı grev için konfederasyonlara çağrı yaptı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear