26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 2009 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Nükleer Silahsızlanmaya Doğru!.. Birleşik Devletler’in, dünyayı yeni bir “soğuk sa- vaşın” eşiğine getireceği savlanan W. Bush mi- rası Doğu Avrupa’ya ‘füze kalkanı’ yerleştirme pla- nından vazgeçtiğini açıklaması, Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in tanımlamasıyla Başkan Barack Obama yönetimi tarafından atılan “cesur bir adım” olduğu gibi, nükleer silahsızlanma konu- sunda son derecede olumlu bir gelişme. Nitekim ABD’nin söz konusu açıklamasının hemen ar- dından Doğu Avrupa’ya füze kalkanı yerleştirilmesi girişimine karşı Rusya’nın Kaliningrad’a “füze kal- kanı” yerleştirilmesi planını rafa kaldırdığını açıklaması, iki nükleer güç arasındaki gerilimin az- altılması yanında, hele İran’ın nükleer sorunuyla ilgili yeni paketinin de müzakereye açılmasıyla nükleer silahsızlanma yönündeki umutları olduğu gibi, genel bir silahsızlanma yönündeki umutları da arttırmış görünmektedir. Dünyanın en büyük iki nükleer gücü, ABD ve Rusya’nın devlet başkanları Obama ve Medve- dev’in nükleer stokların kademeli olarak azaltıla- cağı konusunda anlaşmaları, nükleer silahsızlanma konusundaki gelişmeleri, son gelişmelerle daha da güçlendirdiği söylenebilir. Ancak konunun uz- manlarına bakılırsa gerçek bir nükleer silahsız- lanma için salt bu gelişmeler yeterli değil. Taraf- lar anlaşmaya uyarlarsa 2015 yılına kadar toplam 2 bin 200 nükleer başlıklı füzelerin sayısı 1500- 1675’e çekilerek stoklar üçte bir oranında azal- tılacaktır. Ne var ki nükleer silahların azaltılması tek başına bu önemli sorunun çözüme ulaştırıl- masına yetmiyor. Nükleer silahların yayılmasının önlenmesi de gerekiyor. Eski Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Genel Sekreteri Muhammed el Baradey’e göre gezegenin nükleer tehlike karşı- sında kalmaması için, birbirine bağlı iki koşulun yerine getirilmesi gerekmektedir: Barışçı amaç- lara dönük nükleer enerji üretmek isteyen her ül- keye, uluslararası denetime açık olmak koşuluy- la bu olanak sağlanmalıdır. Diğer taraftan buna bağlı olarak atom silahlarının küresel ölçekte or- tadan kaldırılması için uzlaşma arayışı devreye so- kulmalıdır. Başkan Obama’nın çeşitli fırsatlarla yaptığı açıklamalarda dile getirdiği gibi, nükleer silahlar var oldukları sürece, kullanılması itilimini de be- raberinde getirmektedir. Geçen 11 Eylül’de, medyanın pek ilgi göstermemesine karşın Was- hington BM Güvenlik Konseyi’ne nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ve bu konuda silahsız- lanmaya gidilmesini içeren bir karar taslağı sun- muştur. Söz konusu belge BM konuyla ilgili ka- rarlarını tümüyle geçerli saymakta ve bu konuda çok yönlü uluslararası işbirliğinin öneminin altını çizmektedir. Söz konusu karar sureti, ayrıca ge- zegenin güvenliğini arttıracak nükleer silahsız- lanma arayışlarının temelinin nükleer silahların ya- yılmasını önleyen anlaşmanın (TNP) oluşturdu- ğunun altını çizmekte, dahası sözü edilen anlaş- mayı şu ana kadar onaylamayan ülkeleri anlaşmayı onaylamaya çağırmaktadır. Buna kendisi, İsrail, Pakistan ve Hindistan da dahildir. ABD aynı bel- gede atom silahına sahip ülkelerin bu silahı nük- leer güce sahip olmayan ülkelere karşı kullan- mamaları gerektiğini ve bu silahı ilk kullanan ol- mama ilkesini de anımsatmaktadır. Nükleer silah konusunda yıllardır kapalı kutu olan İsrail’in de böylece denetlenmesi mümkün olacaktır. Nitekim Uluslararası Atom Enerjisi Ku- rumu, İsrail’e nükleer tesislerini kurumun deneti- mine açması çağrısında bulunmuş ve bu konu- da kurumun yönetim kuruluna rapor vermesi zo- runluluğu getirmiştir. Nükleer silahların yaygınlaşmasının önlenmesi ve bu silahların belli bir süreçte azaltılması, bu kul- lanımı riskli, ne var ki gezegen için potansiyel bir tehdit oluşturan nükleer stokların eritilerek gerçek bir nükleer silahsızlanmaya gidilmesi umudu, kuşkusuz, en azından şimdilik “Kaf Dağının” ar- dında. Ancak bu yönde atılacak her adım dünya barışı için yaşamsal önemde. Bir mucizeyle söz konusu umutlar gerçekleşse de dünya barışı için yine de eksik bir şeyler mevcut. Zira salt po- tansiyel tehlike olan ve eşit risk almadan kulla- nılması güç nükleer silahsızlanma dünya barışı için gerekli, ne ki, yukarıda yinelediğimiz gibi yeterli değiI. Zira barışı kundaklayarak milyonlarca in- sanın ölmesine, ülkelerin yıkılıp yıkılmasına yol açan asıl tehlike, klasik denilen silahlanma yarı- şıdır. Önemli olan nükleer silahsızlanmanın ya- nında klasik silahlanma yarışının da önünün ke- silmesidir. 1 Ekim’de BM Güvenlik Konseyi’nin başkanlığını üstlenecek Birleşik Devletler, dünya ülkelerine bu yıl tek başına toplam silah satışla- rının üçte ikisi olan 37.8 milyar dolarlık silah sa- tarak ön sıradaki yerini korumuştur. Dileğimiz, nük- leer silahların yayılmasının önlenmesi, füze kalkanı, nükleer silahsızlanma ve sağlık reformu yönünde olumlu ve cesur adımlar atan Başkan Obama’nın güçlü asker endüstrisinin rekor silah satışlarını da makul düzeylere indirilmesini sağlamasıdır. MARCO MORELLO A/H1N1 gribi nedeniyle yaratõlan panik, hükümetlerin ecza sektörünün devlerinden 1 milyar adedin üzerinde aşõ üretmelerini istemesiyle zamana karşõ koşulan bir yarõşa dönüştü. Masaya 10 milyar dolar değerinde bir pasta gelince ecza devleri altõn avõna çõktõ. 2012 yõlõna kadar bu miktarõn toplam faturasõnõn tüm dünyada 30 milyar dolarõ aşacağõ hesaplanmakta. Bütün hükümetler A/H1N1 gribine karşõ koruyucu temel önlemlerin alõnmasõnõ savunuyor. Her ne kadar İtalya’da geçen hafta Sağlõk Bakanõ Ferruccio Fazio domuz gribi paniğini yeniden masaya yatõrsa ve Eğitim Bakanõ Maria Stella Gelmini İtalya’da okullarõn en azõndan şimdilik normal seyrinde eğitime devam edeceğini açõklasa da İtalyan hükümeti Novartis ve Sanofi Pasteur’den 48 milyon doz aşõ talep etti. Aşõ için 1.8 milyar dolar para ayõran ABD ise yetkililerin aşõnõn uygulanabilmesi için gerekli izni vermelerini bekliyor. Peki dünya ilaç üreticileri çõktõklarõ koşuda hangi noktada? Fransa ve İtalya’nõn da içinde olduğu 35 ülkenin talepte bulunduğu Novartis, 2009 yõlõ sonuna kadar 150 milyon doz aşõ üretmeyi planlõyor. Aslan payõnõ talep eden ABD’nin ise İsviçre’den 979 milyon dolar tutarõnda A/H1N1 aşõsõ istediği bildirildi. İkinci doz öneriliyor Leicester Üniversitesi tarafõndan 100 gönüllü üzerinde yapõlan bir araştõrmaya göre, domuz gribi aşõsõnõn ilk dozu bağõşõklõk sistemini yüzde 80 düzeyinde koruyabiliyor Bu nedenle virüse karşõ yüzde yüz bir korumanõn garanti edilebilmesi için ikinci bir doz yaptõrõlmasõ öneriliyor. Bu nedenle Novartis üretimi hõzlandõrmak adõna geleneksel yöntemin yanõ sõra hücresel temelde bir üretim uyguluyor. Sanofi Pasteur’un İtalya’daki yöneticisi Dr. Luigi Roberto Biasio, alternatif bir üretim modeli seçtiklerine dikkat çekerek “Geleneksel yöntemle aşı üretmeyi sınırladık. Çünkü salgın hastalığa yönelik üretilen bir aşı birden çok değişkene sahip olabilir, bu nedenle bu aşılar arasında virüs üzerinde en etkili olanda karar vermek önemli” diye konuştu. Biasio, Pasteur’un başlangõçta 18 Domuz gribine 10 milyar dolarlõk aşõ... milyon doz aşõ sağlayacağõnõ, ardõndan gereksinime göre bu rakama 15 milyon doz daha eklenebileceğini söyledi. Sprey aşı İngiliz-İsveç ortaklõ AstraZeneca grubu ise sprey şeklinde kullanõlabilecek bir aşõ öneriyor. Firmanõn İtalya sorumlusu Dr. Raffaele Sabia, “Sorun bir tek spreyin kullanım rahatlığı değil, kas içine enjekte edilen aşı tam ya da parçalanmış ölü virüslerden oluşuyor. Oysa biz çok düşük düzeyde canlı virüs kullanıyoruz. Bu yöntemin daha etkili olduğu sonucuna vardık” diye bilgi verdi. AstraZeneca’nõn önerisinin kabul görmesi durumunda firmanõn kasasõna önümüzdeki iki yõl içinde 2.3 milyar dolar para girecek. Şu aşamada AstraZeneca ABD ve Avrupa’daki yetkililerden 2010’a kadar onay vermelerini bekliyor. İngiliz firmasõ GlaxoSmithKline’in önerdiği Pandemrix’e ise çok talep var. Şu ana kadar firmaya 291 milyon adet siparişte bulunuldu. Avrupa ve ABD’de 9 bin gönüllü üzerinde klinik denemelere başlandõğõ bildirildi. Firma ayrõca gelişmekte olan ülkelerde kullanõlmasõ amacõyla Dünya Sağlõk Örgütü’ne 50 milyon doz Pandemrix bağõşlayacağõnõ da açõkladõ. ABD’nin ise GKS’ye 250 milyon dolar ödeyerek kamu laboratuvarlarõnda üretilmesi amacõyla ilacõn içeriğini oluşturan ana maddeleri satõn aldõğõ belirtildi. 80 milyon dolarlık sipariş Amerikan ilaç şirketi Baxter’in ürettiği Celvapan adlõ ilaç için de İngiltere, İrlanda ve Yeni Zelanda’nõn 80 milyon dolar ödeyerek siparişte bulunduğu açõklandõ. İlacõ üreten firma bir Amerikan şirketi olmasõna karşõn ABD’den bu ilacõn satõn alõmõ konusunda hiçbir siparişte bulunulmamasõ dikkat çekti. Avustralyalõ Csl’de aşõ pazarõnda 2010 yõlõna kadar 248 milyon dolar kâr etmeyi öngörüyor. İlaç sektöründe tüm dengeleri bozabilecek ilacõn Çinli Sinovac Biotech’in ürettiği Panflu olabileceği öne sürülüyor. Bunda Çin’de üretilen aşõnõn başka aşõlara oranla yüzde 30 daha ucuz oluşu ve tek doz yapõlmasõnõn etkili olabileceği iddia edildi. Tüm dünya A/H1N1 gribi için geliştirilen aşõyõ beklerken uzmanlar gribe karşõ hijyenin çok önemli olduğunu, ellerin sabunla yõkanmasõ gerektiğini, toplu taşõma araçlarõnõn da her gün temizlenmesi ve dezenfekte edilmesini hatõrlatõyor. İtalyancadan çeviren: Aslı Kayabal (La Repubblica, ekonomi eki, 14 Eylül 2009) COLBERT I. KING Arizona’daki Faithful Word Baptist Kilisesi rahibi Steven L. Anderson, 16 Ağustos’ta verdiği vaazda Başkan Obama’nõn ölmesi için dua ettiğini söyledi. Anderson, “Barack Obama’dan neden nefret ediyorum” başlõklõ vaazõnda “Onun iyiliği için dua etmeyeceğim, onun ölmesi ve cehenneme girmesi için dua edeceğim” dedi. Michelle Obama’nõn dul kalmasõnõ isteyen tek kişi Anderson değil. Kaliforniya Buena Park’taki Birinci Güney Baptist Kilisesi rahibi Wiley Drake de geçen haziran ayõnda başkanõn ölmesi için dua ettiğini söylemişti. Ancak Anderson’õn dilekleri diğerlerinden farklõ. Anderson, “Doğal yollardan ölmesini isterim. Onun şehit olmasını istemiyorum, bir tatile daha ihtiyacımız yok. Onun Ted Kennedy gibi beyin kanserinden ölmesi hoşuma giderdi” diye konuştu. Umarõm Tanrõ onlarõn bu isteklerine yanõt vermez. Ülkenin ilk Afrika asõllõ Amerikalõ başkanõ Barack Obama’ya yönelik büyük bir şüphe ve nefret var. Bu nefret muhafazakârlarõn yorumlarõyla, sağcõ radyo istasyonlarõ ve televizyonlarõn yayõnlarõyla daha da büyüyor. Obama’nõn Kongre’deki ortak oturumda yaptõğõ konuşmada, Cumhuriyetçi Güney Carolina Senatörü Joe Wilson, kendisine büyük bir kabalõkla “Yalancı” diye bağõrdõ. Kongre sõralarõndaki bu kaba davranõşlar, Obama’dan nefret edenlere ilham veriyor. Saatli bomba... Anderson’õn “Obama’dan nefret ediyorum” başlõklõ konuşmayõ yapmasõndan bir gün sonra, Anderson’õn cemaatinden Chris Broughton, Obama’nõn Arizona’da yaptõğõ konuşmaya elinde AR-15 tipi bir silahla katõldõ. Broughton, amacõnõn başkana zarar vermek değil, anayasanõn kendisine tanõdõğõ silah bulundurma hakkõnõ korumak olduğunu söyledi. Bunlarõn tümü ülkede yürüyen saatli bombalar olduğunu gösteriyor. Yastõğõnõn altõndaki silahõyla beraber uyuyan Pittsburgh’dan Richard Poplawski de Yahudilerden nefret ediyor, Obama’nõn silahõnõ elinden alacağõndan korkuyor ve onun basõnda bu kadar övgü almasõnõn siyah olmasõndan kaynaklandõğõna inanõyordu. İhbar üzerine evine gelen polislere ateş açarak üç polisi öldüren Poplawski, 4. polisi de yaralamõştõ. Bir de Bridgeville’deki bir spor merkezinde silahla üç kadõnõ öldüren, 9 kişiyi de yaralayan George Sodini var ki kendisi internet sitesinde saldõrõyõ yaz aylarõnda düzenlemeyi planladõğõnõ, ancak başkanlõk seçimlerinin sonuçlarõnõ görmek için beklediğini yazmõştõ. Sodini, Obama için de “Liberal medya onu seviyor. Amerika Siyah Adam’ı seçti” diye yazmõştõ. Yazdõklarõyla siyah erkeklere ve beyaz kadõnlara duyduğu kini ortaya koyan Sodini, kadõnlar tarafõndan reddedilmekten ve siyahlara duyduğu nefretten deliye dönerek ulaşamadõğõ beyaz kadõnlarõn gittiği spor salonunda etrafa ateş açtõ. Şimdi bana genelleme yaptõğõmõ söyleyebilirsiniz. “Anderson, Broughton, Drake, Poplawski ve Sodini gibi kişiler istisnai örnekler. Obama’ya karşı olan çoğu kişi onun ölmesini, ailesinin zarar görmesini istemiyor” diyebilirsiniz. Buna karşõ çõkmayacağõm. Söylemek istediğim, seçildiğinden beri Obama hakkõnda nefreti derinleştiren çok fazla kötü niyetli açõklama yapõldõğõ. Sağcõ kesimler başkanõ siyasi bir muhalif olarak kabul etmiyor. Onlara göre Barack Obama düşmanõn kendisi, ülke için tehlikeli ve zararlõ. Anderson ve Drake gibi kişilerin, Obama’dan nefret ettiklerini ve onun ölmesini istediklerini söylemeye haklarõ var mõ? Evet. Poplawski ve Sodini’nin “liberal” basõnõ karalamaya ve õrkçõ görüşlerini açõklamaya hakkõ var mõ? Sizce? Yine de düşmanlõğõn boyutu sõra dõşõ. Öğrencilerin başkanõn eğitimle ilgili konuşmasõnõ dinlemesine karşõ çõkan sağcõ bir “talk show” sunucusu, “Çocuklarınızın ahlaki olarak öğretmeni sizlersiniz, o tehlikeli adam değil” dedi. Florida’daki bir televizyona internet sitesi aracõlõğõyla elektronik posta gönderen bir aile de “Hitler de Almanya’da aynen bu şekilde, toplumun en zayıf üyelerine seslenerek iktidara yükselmişti” ifadesini kullandõ. İftira mõ, yoksa paranoya mõ? Birleşik Devletler Başkanõ’nõn kalpten dualara gerçekten ihtiyaç duyduğu gün bugündür. İngilizceden çeviren: Merve Arkan (Washington Post, 12 Eylül 2009) İtalyan hükümeti Novartis ve Sanofi Pasteur’den 48 milyon doz aşõ talep etti. Aşõ için 1.8 milyar dolar para ayõran ABD ise yetkililerin aşõnõn uygulanabilmesi için gerekli izni vermelerini bekliyor. Ecza devleri altın avına çıktı... Obama’ya karşõ tehlikeli nefret YAĞMUR BALBAY İyi ki doğdun... ‘Yağmur’ bereketiyle geldin dünyamıza... Nice yıllara... Fevzi - Melek Balbay Selman - Suat - Manolya - Yücel Balbay Fidan - Ezgi - Ozan Ziya Çavdar International Herald Tribune, 14 Eylül 2009
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear