26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 15 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Emperyalizmin düşmanõ Morales, ABD’nin ‘uyuşturucu trafiği’ bahanesiyle Latin Amerika’da terör uyguladõğõnõ savundu M orales, sõk sõk esas olarak doğa ile dengeli ve birlikte yaşamayõ ifade eden yeryüzü ve bereket tanrõçasõ Pachamama’dan yani Toprak Ana’dan söz ediyor ve şöyle diyordu:“… Pachamama’yı savunmak için mutlaka her şeyi ‘naturalize’ etmek gerekir. Naturalizasyon demek toprak ananın yaşamını sürdürmesi demektir. Batının kültürüne karşı, ölümün kültürüne karşı yerli kültürünü, yaşam kültürünü biz inşa edeceğiz. Yerli hareketi kapitalizmle birleşmek istemiyor. Yaşamak istiyor. Sorumlulukla dayanışma ilişkileri içerisinde yaşamak istiyor. Eşitlik istiyor ki bu insanlığın temelidir bizce.” Örnek aldõğõ liderler arasõnda Che Guevara, Fidel Castro ve Hugo Chavez’i sayan Morales, özellikle son dönemde komşu Venezüella’nõn ABD’ye karşõ duruşunun ABD sömürgeciliğine karşõ büyük önem taşõdõğõnõ düşünüyordu. Irak’õ işgal ederek petrolü kontrol altõna almasõ, Latin Amerika’da uyuşturucu trafiğini bahane ederek terör uygulamasõ dolayõsõyla ABD’ye karşõ mücadele edilmesi gerektiğini savunan Morales, hükümetin eline geçecek kaynaklarõ ülkede çoğunluğu oluşturan yerli halka yardõmcõ olmak için kullanacağõnõ; pazar olarak da ABD’den çok Latin Amerika’daki diğer ülkelere bakacaklarõnõ söyledi. Hatõrlanacağõ gibi, Venezüella’nõn teklif ettiği ve kõta içinde tesis edilecek doğalgaz boru hattõ projesine Bolivya’da dahil edilmişti. YAĞMURU KAZANAN HALK ABD’de, San Francisco’lu bir şirket tarafõndan Bolivya’nõn bütün su kaynaklarõ vaktiyle özelleştirilmiştir. Bu şirket, inanmayacaksõnõz ama yağmur suyuna bile el koymuştur, ülkede hiçbir şekilde su biriktirilmesi mümkün olmamõştõr. Günde iki dolara çalõşan insanlar, bu kazancõn dörtte birini suya veriyorlardõ. Bolivya halkõ “Su bizimdir” diyerek ayaklandõ. Direniş büyüyünce, verilen karşõlõk da şiddetli oldu. Sonunda Bolivya halkõ sularõnõ ve yağmurlarõnõ kazandõlar. Bu yolda sayõsõz da kurban verdiler. Sayõsõz insan sakat bõrakõldõ. Ama topraklar, kamulaştõrõlan petrol, gaz ve madenler, sağlõk ve su hizmetleri ile hidrokarbon egemenliği tamamen halkõn eline geçti! Gerçek adõ “Tawanti Suyu” olan İnka imparatorluğunun dünyanõn ilk komünist devleti olduğu yazõldõ, çizildi. Ama son tarihi bulgular, belgeler, ‘Inca’ adlõ hükümdarla soylu bir sõnõf tarafõndan yönetildiklerini ortaya çõkarmõştõr. İnkalõlarõn hükümdarõ, güneşin torununu temsil eder. Toprak tanrõçasõ Pachamama, Güneş tanrõsõ İnti’dir. A ymara dilinde “sarı çiçek” anlamõna gelen ve Machu Picchu’ya ev sahipliği eden Peru’nun Pasifik kõyõlarõndaki baş- kenti Lima’yõ İspanyol sömürgeci- ler 1533’te ele geçirir ve İspanya Krallõğõ adõna Peru valiliğini kurar- lar. Pizarro’nun bir aldatmacayla katlettiği İnkalõ hükümdar Atahu- alpa’ya ithafen komşu ülke Şilili şair Neruda’nõn mõsralarõnõ anõm- sadõm: Ölüm ve kin, acımadan öldü- rün, size veriyorum mutlakiyeti, diye bağırıyor katil haçın ça- kalı. Haydutlar gökgürültüsüne izin verdiler. Beşiğinde akıtıldı bizim kanı- mız. Bir koro halinde duruyor prensler ölüm saatinde İnka’nın başın- da. On binlerce Perulu düşüyor haç ve kılıç altında, kan yıkıyor Atahualpa’nın gi- yitini. Pizarro, Extramaduralı zalim domuz bırakıyor İnka’nın narin kolla- rının bağlanmasını. Siyah bir köz gi- bi Peru’nun üstünde batıyor ge- ce. Lima’nõn en zengin döneminde sõnõrlar bugünkü Panama’dan, kõta- nõn en güney noktasõna kadar ula- şõr. İnka tapõnaklarõndaki altõn ve gümüş zenginlikleri talan eden İs- panyollar, inşa ettikleri katedral ve saraylarla şehre damgasõnõ vurur sömürgeciliğin gösterişli bir aldat- macasõ misali… Ta ki, 1821’de iki devrimci: José de San Martín ve Simon Bolivar tarafõndan kurtarõ- lana ve bağõmsõzlõğõnõ kazanana kadar. İnka kökenli Peru ve Boliv- ya ülkelerinin ulusal bayraklarõnda And Kartalõ, And Dağlarõ’nõn öz- gün hayvanõ lama yerini alõr birer İnka özgürlük simgesi olarak. İnka dilinde yaşlõ dağ anlamõna gelir Machu Picchu. Elli yõlda 300’e ya- kõn işçinin inşa ettiği kentte İnkalõ- larõn görkemli yaşamõ sadece yüz yõl sürmüştür. Sonra 500 yõl yalnõz- lõğa terk edilmiş kayõp kentin niçin yapõldõğõna dair nice efsane söz ko- nusu. İnkalar’õn, yasak kenti Mac- hu Picchu’nun gizini, ‘hiç kimse buradan söz etmemeli, hiç kimse bu kentin var olduğunu bilme- meli’ diyerek çok iyi sakladõklarõ bir gerçektir. İki saatte trenle de varõlabilen Machu Picchu’ya, gele- neksel İnka Yolu’nu takip ederek, geceleri çadõrda kamp kurarak ‘4’ günün sonunda, Güneş Kapõ- sõ’ndan girerek ulaştõm. Nehir kenarõna kurulan her uy- garlõk gibi, Machu Picchu da, Uru- bamba Vadisi’ndeki aynõ isimli nehre komşuluk ediyor. Quechua dilinde göbekbağõ anlamõna gelen Cusco kentinden otobüsle ayrõla- rak, efsane Titicaca gölüne ulaştõm. Ve otobüsümle birlikte bir sala bi- nerek Bolivya’nõn başkenti La Paz’a geçtiğimde, İllimani Dağõ karşõmdaydõ. Bütün görkemiyle bulutlardan sõyrõlmõş, başõyla beni selamlõyor gibiydi. Ve ben, gençli- ğimin kahramanlarõ Cem Karaca, Moğollar, Erkin Koray gibi pro- test müziğin temsilcileriyle özdeş- leştirdiğim Şilili grup İnti İllima- ni’nin müziğini yeniden duyar gibi oldum. Machu Picchu: Bulutlara asõlõ şehir CheGuevara’yõörnekalanlider D ünyanõn en yüksek başkenti sayõlan ve “Barõş” anlamõna gelen “La Paz” kenti, uçak- larõn inişe geçerken inadõna yükseldiği tek havaalanõna sahiptir. Kentin yük- sekliği 3636 metredir. Yoksul İnka- lõlarõn kentin oksijeni en az olan yük- sek varoşlarõnda yaşadõğõ, beyaz kö- kenli Avrupalõlarõn ise oksijeni en bol olan aşağõ mahallelerde yaşadõklarõ- nõ gördüm. La Paz’da beni en çok bü- yüleyen, doruklarõ 6439 metre olan ‘İl- limani Dağõ’ oldu. Bir çanak biçi- mindeki başkentin yokuşlarõndan ne- fes nefese inip çõkarken otelimin so- kağõndaki cadõ pazarõnda pagan kül- türlerin değişik simgelerini gördüm. Ev sahibi olmak isteyen, eş ve iş bul- mak isteyen İnkalõlarõn lama ve tavuk ceninlerini satarak umut aradõklarõna, umut sattõklarõna tanõk oldum. Bir zamanlar ABD’nin arka bahçesi sayõlan Bolivya’da halkõn devrimci çocuğu Evo Morales, La Paz’da “3” yõldõr Amerika emperyalizmine mey- dan okuyor. Bolivya’nõn doğu kõs- mõnda yaşayan, sayõlarõ çok az olan ayrõlõkçõ beyaz’larõn bilinen nedenlerle federasyona gitmeyi ve ülkeyi böle- rek iç savaşa sürükleme çabalarõna karşõ verdiği akõlcõ mücadele bugün- lerde iyice artmõş durumda. Yalnõzca yirmi beyaz toprak sahi- bi, zengin ailenin çõkarlarõ için, Ağus- tos-2008 yõlõnda halkõn desteğini de alarak referandumu kazanan lider Morales’i, sivil darbeyle devirmeye çalõşan ABD emperyalizmi, arka bah- çesinde, Venezüella’dan sonra, tari- hinin en büyük yenilgisini yaşõyor son yõllarda. Yüzyõlõn başõnda, Latin Amerika’da yaptõrdõğõ 50’nin üze- rindeki darbeyle kanayan eski yaralarõ iyice deşmiş ABD. “Kurtarmak, özgürleştirmek, demokratikleştir- mek” adõna yapõlan bu hile savaşla- rõyla günümüzde Irak’õn ne hale gel- diğini hepimiz biliyoruz. ABD’yi, Bolivya’da ayrõmcõlõğa ve bölünmeye yardõm ettiği ve hü- kümet karşõtõ gösterileri teşvik etmekle suçlayan Evo Morales, 2008 Ağus- tos’unda Amerikan büyükelçisi Gold- berg’i “istenmeyen kişi” ilan ederek sõnõr dõşõ eder. Birleşmiş Milletler özel raportörü Roberto Stavenhagen bi- le, Bolivya’daki mevcut siyasi krizin, ülkenin yerli halklarõnõn uçuruma itilmişliğinin sonucu olduğunu, yer- lilerin ülkenin doğal kaynaklarõnõn ulusallaştõrõlmasõ ve devletin ülkenin çok kültürlü doğasõnõ tanõyacak şe- kilde değiştirilmesi taleplerinin hak- lõ olduğunu söylemişti. LA PAZ: TOPLUMSAL SOSYALİZMİN YENİ KALESİ MAYA MENCHU’DAN INKA MORALES’E Guatemala Köylü Birliği Başkanõ Rafael Gonzales “Morales’in zafe- ri Kuzey ve Güney Ame- rika’da önem- li sonuçlar do- ğuracaktır” diyor. “Gele- cekte öteki yerli halklar da tıpkı Bo- livya’da oldu- ğu gibi kendi- lerini gerçek- ten temsil eden başkan- ları işbaşına getirecekler- dir.” Latin Ame- rika’da 40 mil- yona yakõn dört yüz farklõ etnik gruptan oluşan yerli halk olduğu bi- liniyor. Bu farklõlõklara karşõn ortak özellikleri, yoksulluk ve dõşlanmõşlõktõr. Morales, Menchú, Macas ve Gonzáles gibi yerli kökenli liderler ve onlarõn tem- sil ettiği kuruluşlar 1990’larõn başla- rõndan bu yana bu gerçeğe dikkat çekmeye çalõşõyor ve ülkelerinde top- lumsal ve siyasal değişim taleplerini git gide daha yüksek sesle dile getiri- yorlar. 2006 yõlõnda davetli olarak katõldõ- ğõm, Guatemala daki “Dünya Maya Kongresi”nin açõlõş gecesinde Maya kökenli Kültür Bakanõ Tezahuic ta- rafõndan ’92 Nobel Barõş ödülü sahi- bi Maya kökenli kadõn lider Rigoberta Menchu ile tanõştõrõlmõştõm. Kahve tarlalarõnda küçük yaşlarda çalõşan, sendika hareketlerine katõlarak işçileri örgütlediği için işkenceyle öldürülen babasõ ve erkek kardeşinin ardõndan özellikle Quiche Mayalõ kadõnlarõ ör- gütleyen Menchu, Morales’in, çok karmaşõk bir görevle karşõ karşõya ol- duğunu söylemişti bana. Daha sonra basõnda Morales’i destekleyen gö- rüşlerini şöyle duyurdu: “Bolivya’da ırkçılık ve ayrımcılığın kökleri çok derine gidiyor. Ayrıca çok ciddi ekonomik sorunlar, sefalet, top- lumsal ve siyasal dışlanma var.” M aya-Toltec diyalektinde, “ağaç- ların toprakları” anlamõna ge- lir Guatemala. ABD’nin CIA ve paramiliter güçler eliyle organize ettiği ve 250 bin kişinin kat- ledildiği 36 yõllõk (1960-1996) iç savaş dö- neminde binlerce çocuğun Cunta eliyle ka- çõrõldõğõ ya da evlatlõk verildiği yeni hü- kümet soruşturmasõyla ortaya çõkarõldõ. ‘GUATEMALA’DA SOYKIRIM DA ETNİK TEMİZLİK DE YAPILDI’ 2007’de Maya yerlileri ve kõrsal bölge- lerin desteğini kazanarak başkan seçilen so- lun temsilcisi Sosyal Demokrat Alvaro Co- lom Cabelleros Colom, Şubat 2009’da, iç savaş sõrasõnda ordu ve paramiliterlerin ABD çõkarlarõna hizmet etmek üzere iş- lediği “soykırım” suçlarõ için özür dile- mişti. Colom, “Her ne kadar soykırım ulusal, etnik, radikal, dini ya da siyasi bir grubun tamamı ya da bir kısmını or- tadan kaldırmak demekse de Guate- mala’da soykırım da yapılmıştır, etnik temizlik de yapılmıştır. Din adamları, si- yasetçiler, sendikacılar, akademisyenler, yerliler sistematik olarak ortadan kal- dırılmıştır” diye konuşmuştu. Ülkede kurulan “Gerçeklik Komisyonu”nun on yõl önceki raporunda, 200 binden fazla ki- şinin öldüğü ya da kaybolduğu iç savaş sõ- rasõnda işlenen suçlarõn yüzde 93’ünün so- rumlusunun ordu ve paramiliterler olduğu ortaya konulmuştu. CIA 1951’de seçimle gelen Devlet Başkanõ Jacobo Arbenz’i 1954’te devirmiş, ülkeyi kan gölüne çe- virmişti. Bu bağlamda Mayalõlarõn efsa- nevi kutsal kitabõ “Popol Vuh”dan bir alõn- tõ yapmak isterim: Ve yine bir aşağılanma, yıkım ve yok olma geliyor. Gökyüzünden reçine yağ- muru yağdı. Yüz Oyan adında biri gel- di: Onların gözlerini çıkardı. Kan Akı- tıcı geldi: Kafalarını kopardı. Maya topraklarõndan yeşeren, 1966’da “Lenin Barış Ödülü”nü, 1967’de “Nobel Edebiyat Ödülü”nü kazanan Asturias’in öykülerinden izini sürmüştüm bir öykücü kõzõ olarak Guatemala’nõn o acõ dolu yõl- larõnõ. “Ocelotle” öyküsünde şöyle anla- tõr iç savaşõn acõmasõzlõğõnõ büyük yazar: - Bombalayacaklar; köyleri, kentleri yakõp yõkacaklar… - Ne önemi var! - Sayõsõz insan öldürecekler… - Bizim de istediğimiz bu zaten, zafer böy- le olur... Evet, zafer budur... Egemen ol- mak... İktidara getirecek Amerikalõlar bi- zi! TÜRK İNKILABININ MİHRABI GÜNEŞTİR Mustafa Kemal Atatürk, 1933 yõlõnda Maya kültüründeki güneşe tapõnma eyle- minin Orta Asya güneş kültü ile olan iliş- kisini, Maya dillerinin Türkçe ve Asya dil- leri ile ilişkisini araştõrmak ile görevlendirir Meksika Maslahatgüzarõ Tahsin Maya- tepek’i. Atatürk, Türk Tarih Kurumu’nun ikinci Dil Kurultayõ’nda şöyle konuşur: “Arkadaşlar; asırlık işleri yıllara sığ- dıran Türk inkılabı kendi mihrabının bizzat güneş olduğunu bulmuştur. Tarih yolculuğunda Güneş’in ilham izlerine en çok biz Türkler tesadüf ediyoruz. Türk ır- kı kültürünü öyle bir yerde buldu ki, ora- da güneş ona en verimli oldu. İlk yurttan ayrılmaya mecbur olan Türkler başlıca göç yolları için yine güneşin kılavuzlu- ğundan istifade etti. Doğu ve Batı elleri- ne yayıldılar; o geniş ülkelerde yüksek var- lıklarının ebedi vesikalarını bıraktılar. Öz yurdumuz Anadolu’nun ilk kültürünü ku- ran cetlerimiz güneşi sembolize etti.” Dönelim Bolivya gerçeğine: “Boliv- ya’da çok ciddi ekonomik sorunlar, se- falet, toplumsal ve siyasal dışlanma var” diyen Rigoberta Menchu’nun sözle- rini doğrularcasõna “Dünya Bankası”nõn yayõmladõğõ “Latin Amerika’da Yerli Halklar, Sefalet Raporu”nda Boliv- ya’daki yerlilerin yüzde 74’ünün yoksul- luk içinde yaşadõğõ belirtiliyor. Bütün bunlarõ bilen Morales ve önderlik ettiği Sos- yalizme Doğru Hareket (MAS) Partisi, Bo- livya ulusunun yeniden inşa edilmesi ola- rak görür hedefini. Bolivya Projesi bölge için bir model oluşturuyor. Güney Amerika’nõn en büyük ikinci gaz rezervlerine sahip olmasõna karşõn, Bolivya bölgedeki en yoksul ülke. Bu yoksulluğun üstesinden gelmeye çalõşan Bolivya’da do- ğalgaz kaynaklarõnõ ulusallaştõrma süreci başladõ. Doğal olarak bu süreç, bölgede bu- lunan bazõ ülkeleri de etkiliyor. Morales, l Mayõs 2006’da, doğal kaynaklarõn ulus ötesi petrol şirketleri tarafõndan yağma- lanmasõnõn sona erdiğini ilan ederek ül- kenin gaz kaynaklarõnõn kamulaştõrõldõğõ- nõ açõklamõştõ… CIA ve paramiliter güçler katliam yaptõ Adõ, ‘ağaçlarõn topraklarõ’ anlamõna gelen Guatemala’da yeni hükümetin yaptõğõ soruşturma korkunç gerçeği gözler önüne serdi: SÜRECEK Güneş Kapısı’ndan İnka uygarlığının tarihi kenti Machu Picchu’nun görüşü. (Fotoğraf: BUKET ŞAHİN) Rigoberta Menchu. Chichicastenanga: Guatemala’da 500 yıllık bir Maya pazarı (BUKET ŞAHİN)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear