Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
1 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
İran’õn modernleşme süreci
İ
ran ve Türkiye’nin modernleşme süreci,
neden sonuç ilişkisi açõsõndan büyük bir pa-
ralellik gösterir. İki ülkede de uzun süren sa-
vaşlar sonucunda yaşanõlan toprak kayõplarõ, ül-
ke coğrafyasõndaki demografik yapõ değişimi-
nin getirdiği göç dalgasõ, galip devletlere an-
tlaşmalar yoluyla verilen imtiyazlar ve ekono-
minin dõşa bağõmlõ hale gelmesi hem devlet yö-
netimini hem de aydõnlarõ, bu çõkmazdan kur-
tulmak için arayõşlara yöneltmiştir. İşe, “Sa-
vaşlarda neden yeniliyoruz” sorusuna yanõt ara-
makla başlanmõş ve ordunun õslahõ öncelikli so-
run olarak görülmüştür. Yeni ordu, bu ordunun
yeni silahlarla donatõlmasõ ve yeni silahlarõn üre-
timi için yetişmiş insan gücüne ihtiyaç vardõ. Or-
dunun modernleşmesi çalõşmalarõnõ eğitimin mo-
dernleşmesi çalõşmalarõ izledi.
Avrupa’ya eğitime gittiler
İran’dan Avrupa’ya eğitim için ilk öğrenciler
1815’te gönderildi. Devlet tarafõndan Avrupa’ya
öğrenci gönderilmesi İranlõ soylularõ da harekete
geçirdi. Avrupa’ya eğitim için giden öğrenci sa-
yõsõ hõzla artarken İran’da modern eğitim veren
okullar birbiri ardõna açõlmaya başlandõ. İlk mo-
dern okullar, Osmanlõ’da olduğu gibi misyonerler
eliyle açõldõ. Ancak daha sonra devlet, başta da-
rülfünun olmak üzere Batõlõ eğitim veren pek çok
okul açtõ. Bir yandan yeni okullar açõlõrken bir
yandan da Batõlõ eserleri tercüme hamlesi eş-
zamanlõ yürütüldü. İran’da gazetelerin çõkõşõ da
aynõ döneme rastlar. Bütün bu eğitim hamlesi ve
Batõlõlaşma çabalarõnõn sonucunda Osman-
lõ’daki Jön Türklere benzer muhalif bir aydõn sõ-
nõfõ ortaya çõktõ. Devlet tarafõndan desteklenen
ilk dönem aydõnlarõn hedefleri sadece Batõ’da-
ki bilim, teknoloji ve eğitim alanõndaki yeni-
liklerin İran’a getirilmesi ile sõnõrlõydõ. Batõ’da
eğitim görenlerin sayõsõ arttõkça köklü değişim
talepleri dillendirilmeye başlandõ. Fransõz Dev-
rimi’nin etkisiyle eşitlik, özgürlük söylemiyle yo-
la çõkan ikinci aydõn grubu, egemenliğin, gerçek
sahibi olan halka verildiği, yönetimin ve ule-
manõn yetkilerinin sõnõrlandõrõldõğõ, yabancõla-
rõn elini çektiği bir ülke hayali kuruyordu. Ba-
tõlõ değerleri savunmalarõna karşõn milliyetçi olan
ve dinin halk üzerindeki etkisini göz ardõ etmeyen
gizli örgütler ve basõn-yayõn yoluyla muhalefet
cephesini genişletmeye çalõştõlar. Ancak ulemaya
göre halka ilişkileri daha zayõf olduğundan kit-
lesel eylemlerde öncü rolünü oynadõklarõ pek
söylenemez.
Bu dönemde ulema sõnõfõnõn yapõsõnda da
önemli değişimler gözleniyordu. Yönetime kar-
şõ mesafeli olan ve biat eden ulemanõn yerini, si-
yasete daha aktif katõlmak isteyen, yönetimi eleş-
tiren yeni bir din adamlarõ sõnõfõ almõştõ.
Örf ve Şar mahkemeleri
Kaçar Hanedanlõğõ döneminde iki başlõ olan
yargõ sistemi de ulemanõn toplumsal konumu-
nu güçlendiren etkenlerden biriydi. Yargõ sis-
teminde “Örf” mahkemeleri devlete karşõ işle-
nen suçlarõ ele alõrken “Şar” mahkemeleri si-
villerin uyuşmazlõklarõna bakõyordu. “Şar”
mahkemeleri ulemanõn yönetimindeydi. 19.
yüzyõlda ticari faaliyetlerin artmasõyla “Şar”
mahkemelerinin önemi ve iş yükü arttõ. Buna pa-
ralel olarak ulemanõn nüfuzu da daha önemli ha-
le geldi.
Ulema, Kaçar Hanedanlõğõ döneminde rüştü-
nü ilk olarak, Rus savaşõ öncesinde yaptõğõ “ci-
hat” çağrõsõnõn halktan karşõlõk bulmasõyla is-
patlamõş oldu. Şah Fetih Ali, seferberlik çağ-
rõsõnda bulunmasõ için ulemanõn desteğini iste-
di. Şahõn talebi üzerine ulema, Rusya’ya karşõ
cihat ilan etti ve halkõ savaşa çağõrdõ. Yönetim
ulemanõn jestini karşõlõksõz bõrakmayarak kõdemli
müçtehitlerden oluşan bir Danõşma Meclisi
kurdu ve Muhammed Bağer Şefeti’yi Hüc-
cet’ül- İslam unvanõyla ödüllendirdi. Aslõnda Ka-
çar hanedanlarõ halk nezdinde meşruiyet ka-
zanmak için ulemayõ kullanõrken, ulema da sos-
yal ve siyasal gücünü pekiştiriyordu.
Kaçar Hanedanlõğõ’nõn otoritesinin zayõflamasõ
nedeniyle daha çok hareket alanõ bulan ulema,
geleneksel pazar erbabõ olarak tanõmlanan esnaf
ve tüccar sõnõfõndan da destek görüyordu. Ha-
nedanlõğõn ilk döneminde devlet tarafõndan it-
hal ikameci politikalar ve vergi muafiyetleriy-
le desteklenen tüccar, toplumda aydõnlar ve ule-
manõn yanõnda üçüncü bir güç olarak ortaya çõk-
mõştõ. Ancak yabancõlara tanõnan imtiyazlar
nedeniyle ciddi bir kan kaybõ yaşayan tüccar sõ-
nõfõ, toplumsal olaylarda ulema ile birlikte ön saf-
larda yer almõştõr. Tüccarlar, örgütlü gücü ve hõz-
lõ organize olma yetenekleri nedeniyle toplum-
sal hareketlerde her zaman fitili ateşleyen sõnõftõr.
Kepenk indirme protestolarõ en sõk başvurduk-
larõ protesto eylemidir.
İki muhalif sınıf sıkıştırıyordu
Yeni dönemde Kaçar Hanedanlõğõ iki muhalif
sõnõf tarafõndan sõkõştõrõlõyordu. Bir yanda Ba-
tõ’dan aldõğõ eğitimlerin etkisiyle sekülerizmi
savunan milliyetçi bir aydõn sõnõfõ, diğer yan-
da mevcut yönetimi “gayrimeşru” sayan ve
ulemanõn tek yetkili olduğu bir düzeni savunan
ulema. Ancak bu iki muhalif grubun uzlaşmasõ
pek mümkün değildi. Zira dönemin İranlõ ay-
dõnlarõ, ulemanõn yetkilerinin ve toplumsal ro-
lünün azaltõlmasõnõ, toprak reformunun ger-
çekleştirilmesini savunurken ulema sõnõfõ tam
tersine toplumdaki mevcut rollerini daha da et-
kinleştirmenin peşindeydi. Esnaf ve tüccar sõ-
nõfõ ise bu iki sosyal sõnõfõn arasõnda bir yer-
de konuşlanmõştõ. Dinsel anlamda muhafaza-
kâr, ancak Batõlõ yaşam tarzõna da sõcaktõlar.
Ancak farklõ beklentileri olsa da bir çok anti-
emperyalist eylemde bu üç grubu yan yana gö-
rüyoruz.
B
ir yandan yeni okullar açõlõrken bir yandan da Batõlõ
eserleri tercüme hamlesi eşzamanlõ yürütüldü. İran’da
gazetelerin çõkõşõ da aynõ döneme rastlar. Bütün bu eğitim
hamlesi ve Batõlõlaşma çabalarõnõn sonucunda
Osmanlõ’daki Jön Türklere benzer muhalif bir aydõn sõnõfõ
ortaya çõktõ. Devlet tarafõndan desteklenen ilk dönem aydõnlarõn
hedefleri sadece Batõ’daki bilim, teknoloji ve eğitim alanõndaki
yeniliklerin İran’a getirilmesi ile sõnõrlõydõ. Batõ’da eğitim görenlerin
sayõsõ arttõkça köklü değişim talepleri dillendirilmeye başlandõ.
ULEMANIN İLK BASKISI
Tütün
boykotu
U
lemanõn, siyasi erk üzerinde en
etkili baskõ unsuru olduğu-
nun farkõna vardõğõ ilk olaydõr
tütün boykotu. 1890’da İran’da taht-
ta Nasrettin Şah bulunuyordu. Gös-
terişli yaşamõ seven ve sõk sõk yurtdõ-
şõ seyahatlerde bulunan Nasrettin Şah,
İngiltere ziyareti sõrasõnda İngiliz yö-
netiminin isteği üzerine tütün üretimi,
işlenmesi, satõşõ ve ihracat hakkõnõ 50
yõllõğõna G.F. Talboot firmasõna dev-
retti. İran’da izinsiz tütün üretimi ve
satõşõ yasaklandõ. Tütün tekelinin bir
İngiliz firmasõna verilmesi, tütün üre-
ten, işleyen ve satan geniş bir kesimin
işini kaybetmesi demekti.
Tütün tekelinin Talboot firmasõna
verilmesi haberi İran’da duyulunca
tüccar ayaklandõ. Birçok ilde toplu pro-
testo gösterileri yapõldõ. İsfahan’da es-
naf tütün depolarõnõ ateşe verdi ve ule-
manõn öncülüğünde ayaklandõ. Teb-
riz’de de benzer durum yaşandõ. Tah-
ran’da Hacı Mirza Hasan Aştiyani
tütün içilmesini ve satõlmasõnõ boykot
eden fetva yayõmladõ. Şah, tütün boyk-
otu için fetva yayõmlayan Aştiyani’yi
sürgüne göndermekle tehdit etti. Halk,
Aştiyani’nin evi önünde toplanarak
Şah’õ protesto etti. Ancak Aştiya-
ni’nin fetvasõ sõnõrlõ bir etki yaratõrken
Necef’te oturan en kõdemli müçtehit
Mirza Hasan Şirazi’nin, ebedi ce-
hennem azabõ cezasõyla tütün tüketi-
mini ve satõşõnõ yasaklayan fetvasõ halk
üzerinde çok etkili oldu. Şirazi, fet-
vasõnda “Bugün tütün kullanımı
İmam-ı Zaman’la muharebedir”
diyordu. Fetva, İran’a ulaşõnca Hacı
Muhammed Kazım Melek’ül Tüc-
car tarafõndan halka duyuruldu.
Şah yönetimi sıkıştı
Şah ve yakõn çevresi, bu fetvanõn
Mirza Hasan Şirazi’ye ait olmadõğõnõ,
Mirza Kazõm Melek’ül-Tüccar tara-
fõndan yazõldõğõnõ ve Aştiyani’nin
emriyle yayõmlandõğõnõ öne sürdü.
Büyük müçtehitler, Şirazi’ye telgraf
çekerek fetvanõn doğruluğunu sor-
dular. Şirazi fetvanõn kendisi tarafõn-
dan verildiğini açõklayõnca Şah yö-
netimi köşeye sõkõştõ.
Boykota ülke çapõnda uyuldu. Fiyatõ
düşen tütünü bulmak zorlaştõ. Saray bi-
le tütün bulamaz duruma geldi. Şah’õn
hizmetçileri, nargileleri kõrõp Şah’õn
hareminin önüne yõğdõlar. Boykot
başarõya ulaşõnca Nasrettin Şah, İngiliz
firmasõna 5000 sterlin tazminat öde-
me pahasõna tütün tekelini veren an-
laşmayõ feshetmek zorunda kaldõ.
ULEMAYI ARKASINA ALAN TÜCCAR SINIFI, YÖNETİMİN KEYFİ UYGULAMALARINA KARŞI HER FIRSATTA SOKAĞA DÖKÜLDÜ
T
ütün boykotu, ulema ve esnafõn
daha sonra gerçekleşecek ortak
eylemlerinin ilk nüvesini oluş-
turur. Orta sõnõfõ oluşturan esnaf kesi-
mi ile ulema arasõnda işbirliği dinsel te-
mellere dayanõyordu. Mütedeyyin bir
kitle olan esnaf ve tüccar sõnõfõ, ule-
manõn en önemli finansörüydü. Dinsel
törenleri de finanse eden bu kesim, ay-
nõ zamanda ulemaya yüksek oranda
“humus” ödeyen kesimi oluşturuyor-
du. Esnafõn verdiği zekâtlar sayesinde
güçlü bir ekonomiye hükmeden ulema,
bu nedenle esnaf ve tüccarõn yabancõ-
lara verilen imtiyazlar nedeniyle mağ-
dur edilmesine sessiz kalamazdõ.
Esnaf-ulema işbirliği tütün boykotu
ile başlayõp 1906 Anayasa devrimine
kadar artarak sürdü. 1890’dan 1906’ya
kadar geçen sürede bu iki grup, yöne-
time ve yabancõ tekellere karşõ birçok
eylemde işbirliğini sürdürdü.
Nasrettin Şah’õn 1896 yõlõnda iflas
eden bir esnaf tarafõndan öldürülme-
sinden sonra da İran’da durum değiş-
medi. Tahta çõkan Muzafferüddin
Şah (1896-1906), halk üzerindeki bas-
kõ ve sansürü bir nebze azalttõysa da
ekonomideki çöküşü durdurmadõ. Tam
tersine esnaf üzerinde vergilerin artõ-
rõlmasõ, yabancõlara petrol çõkarma iz-
ni ve yollardan geçiş ücretlerini topla-
ma gibi imtiyazlarõnõn verilmesi bu dö-
nemde gerçekleşti.
1905 yõlõna gelindiğinde İran’da es-
naf, aydõn ve ulema sõnõfõnõn, Kaçar Ha-
nedanlõğõ’na karşõ tepkileri doruğa çõk-
tõ. Bazergân denilen esnaf ve tüccar sõ-
nõfõ, ağõr vergi yükleri ve yabancõ şir-
ketlere tanõnan imtiyazlar nedeniyle yö-
netime diş bilerken, ulema kendilerine
ait gördüğü yönetimde daha çok söz sa-
hibi olmak, aydõnlar ise eşitlik ilkesinin
ve kuvvetler ayrõlõğõ prensibinin yasal
güvenceye kavuşturulmasõ için müca-
dele ediyordu. Bu üç grup ilk kez meş-
rutiyetin ilanõ ve anayasanõn hazõrlan-
masõ için güç birliği yaptõlar. Ancak
meşrutiyete giden yolun kilometre taş-
larõnõ döşeyen kitlesel eylemlerde esnaf
ve ulema yine ön saftaydõ.
Üç büyük eylem daha
Yönetime karşõ verilen mücadelede
tütün boykotu ile ilk raundu kazanan es-
naf ve ulema, bu olaydan sonra anaya-
sa devrimine giden süreci başlatan üç
büyük eyleme daha girişti. Bunlardan
ilki İran Gümrük Müdürü Mösyö
Noz’un görevden alõnmasõ için yapõlan
eylemdi. Tüccarlar, kendileri aleyhine
ağõr gümrük tarifeleri uygulayan Bel-
çika asõllõ Mösyö Noz’dan yaka silki-
yordu. Ancak onu görevden aldõrmak
için yaptõklarõ girişimler sonuçsuz ka-
lõyordu. Mösyö Noz’un bir partide
molla kõyafetiyle nargile içerken çeki-
len resim basõnda yer alõnca, halk ayak-
landõ. Şah, ayaklanmayõ bastõrmak için
Mösyö Noz’u görevden almayõ taahhüt
etti. Bu sözünü yerine getirmese de so-
runu uzun vadeye yayarak kamuoyunun
tepkisini soğutmayõ başardõ.
Esnaf ve ulemanõn sahneye koyduğu
ikinci eylem, bir Rus bankasõnõn yõkõl-
masõ olayõdõr. Tahran’da Ruslara ban-
ka yapõlmasõ için kiralanan binada ye-
ni öldürülmüş kişilere ait cesetlerin, bu
kuyuya atõlmasõ nedeniyle halk, cami-
deki vaizin konuşmasõndan etkilenerek
bankaya saldõrarak binayõ yõktõ.
Bu dönemde yaşanan üçüncü kitlesel
eylem, daha önceki eylemlere karõşan
tüccarlarõn sadrazam tarafõndan maka-
ma çağrõlarak fahiş fiyatla mal sattõk-
larõ gerekçesiyle sopalanmasõna karşõ
gelişti. Tüccarlarõn falakaya yatõrõldõğõ
duyulunca esnaf önce
camilerde toplandõ ar-
dõndan da sokağa dö-
küldü.
İran halkõ artõk kendi
gücünün farkõna var-
mõştõ. Ulemayõ arkasõna
alan tüccar sõnõfõ, yöne-
timin keyfi uygulamala-
rõna karşõ her fõrsatta so-
kağa döküldü. Yirminci
yüzyõlõn başlarõnda tüccar-ulema iş-
birliği ile yapõlan üç eylem daha var ki,
Kaçar hanedanõnõn da sonunu hazõrla-
dõ denebilir. Bunlardan ilki “Küçük
hicret”, ikincisi “Büyük hicret” diye
anõlõr. Şah’a karşõ öldürücü darbe ni-
teliğindeki son eylem ise İngiltere Bü-
yükelçiliği’nin kuşatõlmasõydõ. Şimdi bu
eylemleri kõsaca anõmsayalõm.
Küçük Hicret: Tüccarlarõn ya-
kõnmalarõ üzerine harekete geçen büyük
müçtehitler ve öğrencileri, greve çõkma
kararõ alarak binlerce kişiden oluşan ka-
labalõk bir grupla Rey’e doğru yürüyü-
şe geçti. Başlarõnda Ayetullah Taba-
tabai ve Ayetullah Behbahani olmak
üzere yürüyen ulema ve esnaf, Şah’a el-
çi göndererek Gümrük Müdürü Mösyö
Noz ile Başbakan Ala’nõn görevden az-
lini, esnaf üzerindeki vergi yükünün ha-
fifletilmesi, adil bir düzenin kurulmasõ
ve İslami yasalarõn uygulanmasõ yö-
nündeki isteklerinin acilen yerine geti-
rilmesini istedi. Şah, bu istekleri yerine
getireceği sözünü verince eylem sona er-
di.
Büyük Hicret: Şah, verdiği söz-
lerin yerine getirilmesi için Sadrazam
Eynüldevleh’i görevlendirmişti. An-
cak sert tutumuyla tanõnan Eynül-
devleh, işi ağõrdan almakla kalmayõp,
eylemcilerden bazõlarõnõ, hapis ve
sürgünle cezalandõrõnca ülkede yeni bir
gerginliği başlatmõş oldu. Tutuklanõp
askeri hapishaneye atõlan ulemadan
Şeyh Muhammed’i kurtarmak için
halk hapishaneye saldõrdõ. Bu eyleme
esnafla birlikte öğrenciler de katõlmõştõ.
Askerlerin halkõn üzerine ateş açma-
sõ sonucunda bir öğrenci öldü. Ancak
eyleme son vermeyen kalabalõk, Şeyh
Muhammed’i hapisten kurtardõ. Olay-
da yaşamõnõ yitiren öğrenci defnedil-
dikten sonra halk camilerde toplandõ.
Ulema, protesto için Kum’a yürüme
kararõ almõştõ. Bu yürüyüşte ulemaya
binlerce kişi eşlik etti. Çõkan çatõş-
malarda 22 kişi öldü. Yürüyüşü baş-
latan ulema liderleri arasõnda Seyit Ce-
mal Afgani, Seyit Muhammed Ta-
batabai, Mirza Abdülkasım, Aye-
tullah Behbahani de bulunuyordu.
İngiltere Elçiliği’nin kuşa-
tılması: Yönetime tepkisi Kum
kentine yürüyen ulemanõn geri geti-
rilmesi için on binlerce kişi İngiltere
Büyükelçiliği önünde toplandõ. Gös-
tericiler, eyleme son vermek için
Kum’a göçen ulemanõn geri getiril-
meye ikna edilmesi, Sadrazam Ey-
nüldevleh’in azli, hapishane önünde öl-
dürülen öğrencinin katillerinin ceza-
landõrõlmasõ, adil bir düzenin kurulmasõ
ve meşrutiyetin ilan edilmesi koşul-
larõnõ öne sürdüler.
Çaresiz kalan Şah Muzafferüddin,
eylemcilerin koşullarõnõ kabul etmek
zorunda kaldõ. Sadrazamõ görevden al-
dõ. Yerine atadõğõ Mirza Nasrullah
Han’õ Kum kentine göçen ulemayõ
Tahran’a davet etmekle görevlendir-
di. Eyleme katõlan Batõ’da iyi eğitim
görmüş aydõnlarõn teşvikiyle halkõn da
istediği Meşrutiyet’in kurulmasõ için
İngiltere Büyükelçiliği’nde müzake-
relere başlandõ.
Eylemcilerin kararlõ tutumu sonuç
verdi ve 3 Ağustos 1907’de İngiltere
Büyükelçiliği’nin bahçesinde Meş-
rutiyet ilan edildi.
1906 Anayasa Devrimi
YARIN: Rıza Şah dönemi
İran’dan Avrupa’ya eğitim için ilk öğrenciler 1815’te gönderildi. Devlet tarafõndan Avrupa’ya öğrenci gönderilmesi İranlõ soylularõ da harekete
geçirdi. Avrupa’ya eğitim için giden öğrenci sayõsõ hõzla artarken İran’da modern eğitim veren okullar birbiri ardõna açõlmaya başlandõ