24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ 2009 PAZARTESİ 8 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ G8’in Zenginleri Laf Karın Doyurmuyor! Le Monde-Economie’nin konuyla ilgili incele- mesine “Resesyona giren dünya, gıda sorunu- nu ihmal ediyor” başlığı atması nedensiz değil. (30 Haziran 09) 8-10 Temmuz tarihinde İtalya’nın Aquila ken- tinde (1) gerçekleşecek G8 olarak anılan zengin ülkelerin toplantısında tarım sorunu bir kez da- ha ele alınacak. Sözü geçen kapsamlı incele- meye göre, tarım alanına kamu yatırımlarının hız- landırılması ile ilgili taahhütlerin yerine getiril- mediğinin altı çizilmekte, açlık ayaklanmalarının birinci yılında tahıl fiyatlarının düşmesine karşın gıdaya dönük pazarların fiyatları uçuran spekü- latif oyunlara karşı açık ve korumasız olmaya de- vam ettiği uyarısında bulunulmaktadır. G8’lerin Aquila’da gerçekleştirecekleri top- lantının gündeminde bu kez ‘gıda güvenliği’ yer alacak. Sorunun çözüme ulaştırılması, zengin ül- keler topluluğunun bu yaşamsal konuda ala- cakları ve özellikle de yardım konusundaki ta- ahhütlerini ne ölçüde yerine getireceklerine bağlı görünmektedir. BM Beslenme Hakkı Özel Raportörü Olivier de Schutter “Her defasında açlık üzerine nutuk çekilmesine, yardım için ke- selerin ağzının açılacağının söylenmesine karşın bu konudaki yardım taahhütleri yerine getiril- memekte, bu yüzden de açlık denen afet katla- narak sürmektedir” diye yakınmaktadır. Schut- ter’in kötümser yaklaşımı boşuna değil. Bir yıl ön- ce 3-6 Haziran’da Roma’da BM Tarım ve Gıda Örgütü’nün (FAO) binasında 42 devlet ve hü- kümet başkanının katılımıyla gerçekleşen Dün- ya Gıda Günvenliği Konferansı’nda 22 milyar do- lar acil yardım taahhüt edilmiş, ne var ki sonuçta sadece 2.5 milyar dolar yardımla yetinilmek zo- runda kalınmıştı. Yardımlar beş yıla yayılmış olsa bile bu süre sonunda da yerine getirilmeyeceği hemen kesin görünmektedir. Ve bu ilk kez olmamaktadır. Kuş- kusuz bunda dünyanın tümünü saran finansal kriz ve ardından gelen resesyonun payı büyük. Ne var ki finansal krizin ve resesyonun baş so- rumluları daha fazla kâr adına riske giren, iflasla burun buruna gelen gözü kara bankaların kur- tarılması için halkın vergilerinden harcanan mil- yarlarca doların sadece yüzde birinden azıyla aç- lığın geriletilmesi yönünde yapılan ve yerine ge- tirilemeyen taahhütler zorlanmadan karşılana- bilirdi. FAO Genel Direktörü Jacques Diouf haziran başında Saint Petersburg’da gerçekleşen Dün- ya Tahıl Forumu’nda “Önemli olan, lafta kalan ta- ahhütler döneminin sona ermesidir” demekte haklıdır. Zira zamanında yerine getirilmeyen yardım taahhütleri yüzünden açların sayıları, bu yıl milyar sınırını aşmıştır. Gerçek şu ki, açların karnı lafla doymuyor! Aslında tarım ürünlerinin fiyatları gerilemiş, iyi hasatların da elvermesiyle ‘açlık isyanları’ en azın- dan şimdilik sona ermiş görünmektedir. Ancak ekonomik kriz, gıda güvenliği için tehlike olma- ya devam etmektedir. Tarım ürünleri ve gıda pa- zarı dün olduğu gibi bugün de spekülatif oyun- culara açık ve korumasızdır. Ayrıca tarıma yönelik kamu yatırımlarına öncelik verilmemektedir. Ta- rıma yönelik kamu yardımları 25 yılda 5’e bölü- nerek 1979’daki yüzde 18.1’den 2004’te yüzde 3.5’e gerilemiştir. Sorunun odağında, gelişmekte olan ülkelerin dünya tahıl pazarlarına giderek daha bağımlı ha- le gelmesi yer almaktadır. Bu, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 1980-1990 yıl- ları arasında dayattığı yapısal politikalarla, ge- lişmekte olan ülkelerin gıdaya dönük tarımdan uzaklaşarak pamuk, kahve ve benzeri ihracat ürünlerine yönelmiş olmalarının sonucudur. Bu- gün çok sayıda insan, beslenmeye dönük köy- lü tarımının desteklenmesini istemektedir. Ancak bu isteğin liberal piyasa ekonomisinin egemen- liği sürdükçe gerçekleşme şansı ne yazık ki ko- lay değildir. Ama yine de açlığın geriletilmesi için olanaklar yok değil. Örneğin New York Araştır- ma Enstitüsü International Food Policy Research ile Dünya Bankası ekonomisti Justin Lin’in, gı- da fiyatlarının 2008’deki gibi uçmasının önlen- mesi için bağımsız bir acil gıda rezervinin ger- çekleştirilerek yönetiminin Dünya Gıda Progra- mı PAM’a verilmesi önerisi bunlardan biridir. Ay- rıca öneriler arasında katılımcı ülkelerin gerek- tiğinde tarım türevleri pazarındaki spekülatif fi- yat artışlarına müdahale etmek üzere bir finan- sal rezerv kurulması da yer almaktadır. Umarım Aquila konferansının kaderi, eskilerinden farklı olur ve bu kez açlığın geriletilmesi yönünde so- mut adımlar atılır. (1) Abruzzo bölgesinde yer alan Aquila’da ge- çen nisanda şiddetli bir deprem olmuş, 300 ki- şi ölmüş, 60 bin kişi de evsiz kalmıştı. G8’lerin toplantı için bu kenti seçmelerinin amacı kent hal- kı ile dayanışma. BBurka, mezhebi ve dini olmayan bir simge İ nsanoğlunu kimliksizleştiren tüm giysilerin yasaklanmasõ için daha fazla ne gerekiyor? Burka ya da peçe amacõnõ belli ediyor: İçlerinde ve dõşlarõnda olanlarõn arasõna aşõlmaz bir sõnõr koymak. Bunun için de kendilerini izleyenlerin toplumdan kendilerini dõşlamasõnõ ve kendileri gibi olmayanlarõ da dõşlamalarõ sağlanõyor... Kara çarşafõ kabul etmek, İslama saygõnõn simgesi olamaz. Tam tersi.. kolonilerden kalma bir zamanõn stereotiplerini takipçiliğinin simgesi olabilir. DOUNIA BOUZAR Öncelikle “din” yani Fransõzca ve İngilizcesiyle “religion” sözcüğünün kökeninin Latince “relegare” yani ağõrlamak ve “religare” yani bağlamak sözcüklerinden geldiklerini hatõrlayalõm. İnanan, başka yerlere doğru gitmek ve buradan hayatõna bir anlam katmak için Tanrõ’dan güç alõr. Buna karşõlõk “mezhep” sözcüğü “takip etmek” ve “ayırmak” anlamõna gelir. Tarihsel olarak bu sözcük (secte) bir dini grubun başkaldõrõsõna işaret ederdi; ancak günümüzde mezhep, “bireysel özgürlüklere saldırgan tutumu olan totaliter birlik” anlamõnda kullanõlõyor. “Mezhep” sözcüğü bu tür küçük ya da büyük gruplarõn dõş dünya karşõsõndaki hoşgörüsüz tutumlarõ ve onlarõn takipçileri üzerindeki yõkõcõ etkileri yüzünden küçümseyici bir anlam kazandõ zamanla. Peki, insanoğlunu kimliksizleştiren tüm giysilerin yasaklanmasõ için daha fazla ne gerekiyor? Burka ya da peçe amacõnõ belli ediyor: İçlerinde ve dõşlarõnda olanlarõn arasõna aşõlmaz bir sõnõr koymak. Bunun için de kendilerini izleyenlerin toplumdan kendilerini dõşlamasõnõ ve kendileri gibi olmayanlarõ da dõşlamalarõ sağlanõyor. Yeni bir İslami akım... Her şey bu kadar açõkken tartõşmalõ mõyõz? Eğer bu üç- beş kişi İslama değil de Hõristiyanlõk ya da Budizm’e yönelseydi tartõşma gerekecek miydi? Çünkü bu bir gerçek ki, İslami rejim söz konusu olduğunda her biri bildiğini de unutuyor ve alõşõldõk düşünce biçimlerinin de dõşõna çõkõyorlar. İnsan çarkõ nereye yerleştireceğini bilemiyor. Hangi davranõşõ ifade özgürlüğünün, hangi davranõşõ işlevsizlik hatta radikalizmin içine sokmalõ? İslamofobiyle laiklik karşõtlõğõ arasõnda kalmanõn işkencesini yaşarken kot pantolonun üzerine pembe desenli bir fular geçiren İslamcõ provokatörler de Müslüman geçindiği için bir tarafta da aşõrõ hoşgörü ve şeytanileştirme arasõnda kalõyoruz. Yanõlmayalõm. Bu kendini selef ilan eden üç beş kişi Müslüman tarihinde yer almõyor. Onlar bu son yüzyõlda ortaya çõkan bir tür. Onlarõ basit bir mezhep olarak değil, yeni bir İslami akõm olarak kabul etmek gerekiyor. Totaliter söylem Tüm stratejileri, kendi totaliter söylemlerini dini emirlermiş gibi kabul ettirmekte. Uzmanlara göre toplum, İslama saygõ duymak için onlarõ kabul eder gibi yapõyor. Bunun karşõtõ bir davranõş İslamofobi ya da etnik õrkçõlõğõn kanõtõ olabilir. Eğer aynõ küçük grup farklõ bir din adõna onlarõn yaptõklarõnõ yapsaydõ, kamuoyu onlara psişik bir bakõş açõsõnõn temsilcileri teşhisini koyardõ. Hiçbir zaman simsiyah bir çarşafõn içine kapanmak bir dinin basit bir pratiği olarak kabul edilemez. Neyin İslam dininden neyin bir insanõn işlevsizliğinden geldiğini anlayamamanõn yol açtõğõ kararsõzlõk farklõ gelenekleri olan Müslümanlara saygõ duymamõza yol açtõ. Ama dikkatlice bakõldõğõnda bu kararsõzlõk da olumsuz temsillerden kaynaklanõyor. Aşõrõ hoşgörü ve şeytanileştirme İslam adõna her şeyi kabul etmenin iki farklõ yüzü. Farklõ olana saygõ duymak kesin bir farklõlaşmanõn eğilimi olarak görülüyor. Bu da yanlõş işleyen her şeyi bu “arkaik kalmış” dinin ürünü olarak kaygõyla karşõlamaya dönüşüyor. Bu din başka bir dünyanõn simgesi olmaya devam ediyor. Kara çarşafõ kabul etmek, İslama saygõnõn simgesi olamaz. Tam tersi.. kolonilerden kalma bir zamanõn stereotiplerini takipçiliğinin simgesi olabilir. Fransızcadan çeviren: Sinem Dönmez (Le Monde, 23 Haziran 2009) Batı’da görüş ayrılığı Sarkozy, burkanõn bir tür köle kõyafeti olduğunu belirtirken Obama, “Bizim anlayõşõmõz kadõna ne giymesi gerektiğini söylememektir” demişti HOWARD LAFRANCHI Uluslararasõ özgürlük savunucusu iki Batõ ülkesi olan ABD ve Fransa’nõn liderleri, burka konusunda ortak bir noktada buluşamõyorlar. Fransa Cumhurbaşkanõ Nicolas Sarkozy pazartesi günü yaptõğõ konuşmada kadõnlarõ baştan aşağõ örten burkanõn bir tür kölelik geleneği olduğunu ifade etti. Sarkozy burkayõ Fransa’da kamusal alanda yasaklamaya söz verdi. ABD Başkanõ Barack Obama’nõn burka konusunda aldõğõ tavõrdan yaklaşõk bir ay sonra Sarkozy’nin Fransõz parlamentosunda yaptõğõ konuşma, burka konusunda Obama’dan farklõ düşündüğünü gösterdi. Bu ayõn başõnda Kahire’de Müslüman dünyasõna seslenen Obama, Batõlõ ülkelere çağrõda bulunarak “Müslüman kadınlara ne giymelerini söylemekten kaçınmaları gerektiğini” söyledi. Obama bu tür politikalarõn liberalizm adõ altõnda düşmanlõk ürettiğini ifade etti. Normandiya Çõkarmasõ’nõn 65. yõldönümü için 6 Haziran’da bir araya gelen iki devlet başkanõ, ki ikisinin de erkek olduğunu belirtmek gerek, bu konudaki farklõ görüşleriyle Franko-Amerikan modasõ tartõşmasõna son noktayõ koydu. Kahire’deki konuşmasõ nedeniyle bazõ Fransõz kadõn derneklerinin tepkisini çeken Obama, “Bizim anlayışımız kadına ne giymesi gerektiğini söylememektir” dedi. Sarkozy de Obama gibi özgürlüklerin savunulmasõnõ temel alõrken ABD Başkanõ’ndan farklõ bir bakõş açõsõyla meseleye yaklaştõ. Fransõz Cumhurbaşkanõ, “Genç bir kadın başörtüsü takabilir, ancak kararı kendisinin alması gerekir, ailesinin ya da yakın çevresinin değil” diyerek tavrõnõ ortaya koydu. Fark, büyük oranda “özgürlüğün niteliğiyle” alakalõ. Obama kadõnlarõn özellikle dini inançlarõnõ ifade etmek amacõyla istedikleri gibi giyinebilmeleri hakkõnõ savunuyor. Sarkozy ise yine kadõnlarõn haklarõndan yola çõkõyor, ancak ona göre kadõnlar çevrelerinin zorlamasõyla burka giyiyorlar ve bu “özgürlük” onlarõ ikinci sõnõf vatandaş yapõyor. Sarkozy’nin pozisyonu katõ laik anlayõşa sahip Fransõz cumhuriyetinin dini özgürlüklere saygõ anlayõşõnõ temel alsa da, bu anlayõş okullarda ve kamu alanlarõnda insanlarõn dini farklõlõklarõnõ ifade etmesine olanak tanõmõyor. Öte yandan Obama, geniş özgürlük şemsiyesi altõnda tüm kültürlere ve dinlere saygõyõ savunarak geleneksel Amerikan kültürünü benimsiyor. Amerika’da pek çok Müslüman kadõn Obama’nõn sözlerini eleştirdi. Michigan hukuk okulunda Cezayir-Amerikan ilişkileri alanõnda ders veren Karima Bennoune, “Obama’nın sözlerinin, aile üyeleri ve toplumdaki muhafazakârların burkayı kullanarak kadınları kendilerine itaat ettirmelerini destekleyici nitelikte olduğunu” söyledi. Sarkozy ise kendi seçtikleri dini kõyafetleri istedikleri gibi giymek isteyen ve açõk kõyafetlerin de bir tür kölelik olduğunu savunan pek çok Müslüman Fransõz kadõn tarafõndan protesto ediliyor. Bazõ Amerikalõ gözlemciler ise Obama’nõn türban ve burka ile ilgili yaklaşõmõnõn tek taraflõ olduğuna inanõyor. Washington’daki düşünce kuruluşu “Heritage Foundation”da Ortadoğu uzmanõ olan James Phillips, Obama’nõn Kahire’deki konuşmasõnda Müslüman kadõnlarõn özellikle Batõlõ ülkelerde türban takma hakkõnõn korunmasõndan bahsettiğini ifade ederek “Bahsetmediği şey ise kadınların türban takmama hakkı olduğudur” dedi. İngilizceden çeviren: Özlem Güner, Barış Özcan (The Christian Science Monitor, 23 Haziran 2009) T.C. TUZLA İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN SATIŞ İLANI Dosya No: 2007/2000 Talimat Satõlmasõna karar verilen taşõnmazõn cinsi, kõymeti, adedi, önemli özellikleri: 1. İİK 127 Md. GÖRE SATIŞ İLANININ TEBLİĞİ: Adresleri tapuda kayõtlõ olmayan alakadarlara, gönderilen tebligatlarõn tebliğ imkânsõzlõğõ halinde işbu satõş ilanõ tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 2. İİK’nun 151. Md. GÖRE SIRAYA İTİRAZ: Alacağa mahsuben ihalenin yapõlmasõ veya satõş bedelinin sõra cetveli yapõlmadan ipotek alacaklõsõna ödeneceğinden, alakadarlarõn satõşõ takip ederek İİK’nun 142. md. göre itirazlarõ olanõn bu hakkõn 7 gün içinde kullandõklarõna dair dosyamõza derkenar ib- raz etmeleri, İİK 83, 100, 142, 151, MK’nun 789, 777 md. göre ayrõca tebliğ olunur. Taşõnmazõn Tapu Kaydõ: İpotekli olup Dosyamõzdan hacizli İstanbul ili, Tuzla ilçesi, Merkez (Postane Mah.) Mahallesi, Köşkbayõrõ mevkiinde kâin, 1 pafta, 63 cilt, 6079 sayfa, 5539 parsel sayõlõ 507,00 m2 miktarlõ tarla vasfõndaki taşõnmazõn tamamõ satõlacaktõr. Taşõnmazõn İmar Durumu: Tuzla Belediye Başkanlõğõ İmar Müdürlüğü’nün 26.07.2007 tarih, 6019 sayõlõ imar yazõsõnda, söz konusu parselin Mercan bölgesi uygulama imar planõnda 5/A-2/3 E: 0.40 yapõlanma şartlarõnda konut alanõnda kaldõğõ belirtilmektedir. Taşõnmazõn Evsafõ: Söz konusu taşõnmaz Tuzla ilçesi, Postane Mah. G31 Sokak 10/1 kapõ numaralõ yerdir. Her ne kadar tapu kayõtlarõnda tarla vasõflõ olarak görülmekte ise de; parsel üzerinde tek katlõ prefabrik türü yaklaşõk 50.00 m2 alana oturtulmuş bir yapõ mevcuttur. Prefabrik yapõda 3 oda, mutfak, banyo ve WC vardõr. Parselin tamamõ 507.00 m2’dir. Yan komşu parseller üzerinde dubleks yapõlar mevcuttur. Taşõnmazõn Kõymeti: Taşõnmazõn halihazõr durumu, konumu, mevcut imar durumu ve bulunduğu mevkideki emlak alõm-satõm rayiç bedeli, nazara alõndõğõnda, Muhammen Kõymeti: 170.000,00. TL. Yukarõda yazõlõ taşõnmaz satõlarak paraya çevrilecektir. Satõş Şartlarõ: 1- Satõş, 14.08.2009 Cuma günü saat 14.30’dan 14.45’e kadar Tuzla İcra Müdürlüğü’nde açõk arttõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu arttõrmada tahmin edilen kõymetin % 60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve satõş giderlerini geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõ- cõ çõkmazsa en çok arttõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartõyla taşõnmaz 24.08.2009 Pazartesi günü aynõ yerde saat 14.30-14.45 arasõnda ikinci arttõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu arttõrmada da bu miktar elde edilememişse taşõnmaz en çok arttõranõn taahhüdü saklõ kalmak üzere arttõrma ilanõnda gösterilen müddet so- nunda en çok arttõrana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin % 40’õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi lazõmdõr. Böyle bir bedelle alõcõ çõk- mazsa satõş talebi düşecektir. 2- Arttõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetlerin % 20’si nispetinde nakdi “YTL” veya bu miktar kadar milli bir bankanõn teminat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir. Alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere süre verilebilir. İhale pulu, tellaliye resmi, tapu harç ve masrafla- rõ ile KDV alõcõya aittir. Birikmiş vergiler ihale bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkuller üzerindeki haklarõnõ özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile on beş gün içinde Dairemize bildirmeleri lazõmdõr; Aksi takdirde haklarõ tapu sicili ile sabit olmadõkça paylaşmada hariç bõrakõlacaklardõr. 4- İhaleye katõlõp satõş bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İhale bedelini yatõrmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasõndaki farktan ve diğer zararlar- dan ve ayrõca temerrüt faizden müteselsilen mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmaksõzõn kendilerinden tahsil olunacak, varsa öncelikle teminat bedelinden alõnacaktõr. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup, gideri verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir. 6- Satõşa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/2000 Talimat sayõlõ dosya numarasõ ile Müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. 22.06.2009 (İc. İf. K. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir. Basõn: 37625
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear