26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 Mayõs 2004 tarihinde Genelkur- may Başkanlõğõ’ndan sert bir bil- diri yayõmlandõ. Hükümetin imam hatiplerle ilgili getirmek istediği düzenlemenin temel eğitim sisteminin dõşõna çõktõğõ, “laik eğitimi” ve “öğre- tim birliğini” zedeleyecek unsurlar içerdiğini belirten Genelkurmay, “Türkiye’nin son derece hassas me- selelerinin olduğu bir ortamda, ge- reksiz yere ilave ciddi sorunları be- raberinde getireceği açık olan bu de- ğişiklik tasarısına, ilgili kurum ve kuruluşların dikkatle ve sağduyu içinde yaklaşacaklarına ve yüce mil- letimizin bu konuya gerekli hassasi- yeti göstereceğine inanılmaktadır” açõklamasõnõ yaptõ. Yapõlan açõklamanõn, konu başlõkla- rõyla tam metni şöyle: HAKKIMIZ OLMASINA KARŞIN GÖRÜŞ BELİRTMEDİK: TSK, AB sürecinde ülkemizin önünü açõcõ ve ya- põcõ katkõ sağlamak amacõyla, son ana- yasa değişiklikleri içerisinde yer alan, doğrudan kurumumuzla ilgili konular- da dahi karşõ görüş belirtmek için haklõ gerekçeleri olduğu halde, görüş belirt- mekten özenle kaçõnmõştõr. Nisan 2004’te gerçekleştirilen basõn toplantõ- sõnda, kamuoyuna yeterince yansõtõl- mayan ancak kurumumuzun vazgeçil- mez kabul ettiği ve açõkça taraf olduğu konular açõklanmõştõ. Bu çerçevede, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne su- nulan Yükseköğretim Kanunu Değişik- lik Tasarõsõ’na ilişkin gelişmeler dik- katle izlenmektedir. İMAM HATİPLERİN VARLIK NE- DENİ BELLİ: 1739 sayõlõ Milli Eği- tim Temel Kanunu’nun 32’nci madde- si, “İmam hatip liseleri, imamlık, ha- tiplik ve Kuran kursu öğreticiliği gi- bi dini hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli elemanları yetiştirmek üzere, Milli Eğitim Bakanlığı’nca açılan ortaöğretim sistemi içinde, hem mesleğe hem yükseköğrenime hazırlayıcı programlar uygulayan öğretim kurumlarıdır” hükmüne amirdir. Kanun maddesinin gerekçesi- nin yazõlõ olduğu Meclis ve Senato ko- misyon raporlarõnda da belirtildiği gi- bi, burada kastedilen yükseköğrenim kurumlarõnõn, kendi alanlarõndaki yük- seköğrenim kurumlarõ olduğu açõktõr. Ayrõca 430 sayõlõ Tevhidi Tedrisat Ka- nunu’nun 4’üncü maddesi; Milli Eği- tim Bakanlõğõ’nca, dini bilgiler konu- sunda yüksek uzmanlar yetiştirmek üzere üniversitede bir ilahiyat fakültesi kurulmasõnõ ve ayrõca, imamlõk ve ha- tiplik gibi dini hizmetlerin yerine geti- rilmesiyle görevli memurlarõn yetişme- si için de ayrõ okullar açõlmasõnõ ön- görmektedir. Görüldüğü üzere, söz ko- nusu kanunlar; imam hatip liselerini, sadece din hizmetinde görevlendirile- cek eleman yetiştiren öğretim kurum- larõ olarak tanõmlamaktadõr. Olaya bu açõdan bakõldõğõnda, söz konusu deği- şiklik tasarõsõnõn bahse konu bu kanun- larõn lafzõna ve ruhuna uygun olduğu- nu söylemek mümkün değildir. GENEL SİSTEMİN DIŞINA ÇIKI- LIYOR: 1739 sayõlõ Milli Eğitim Te- mel Kanunu’nun 32’nci maddesi ve 430 sayõlõ Tevhidi Tedrisat Kanu- nu’nun 4’üncü maddesi ile tesis edilen sistemin dõşõna çõkacak uygulamalarõn, söz konusu maddelerin amaçladõğõ “öğrenim birliği” ve “laik eğitim il- kelerini” zedeleyeceği açõktõr. Bu ne- denle, Cumhuriyetin temel nitelikleri- ne bağlõlõğõ şüphesiz olan kesim ve ku- rumlarõn bu değişiklik tasarõsõnõ be- nimsemesi beklenemez. YETKİ DEVRİ DE HASSAS: De- ğişiklik tasarõsõnõn getirdiği diğer önemli husus ise Yükseköğretim Ka- nunu’nun 6. maddesindeki Yükseköğ- retim Kurulu’na ait bazõ yetkilerin üni- versitelere devrine imkân veren deği- şikliktir. Bu yetki devriyle amaçlanan hususlar üzerinde de hassasiyetle du- rulmasõ gerekmektedir. Hatõrlanacağõ gibi 2003 Ekim ayõ içerisinde, meslek liselerine ilişkin bir kanun tasarõsõ TBMM’ye sunulmuş, ancak kamuo- yunda oluşan tepkiler üzerine gündem- den düşürülmüşken yaklaşõk altõ ay sonra, ne değişmiştir ki, aynõ kapsam- da bir kanun tasarõsõ, birçok kurum ve kesimin karşõ çõkmasõna rağmen yeni- den gündeme getirilmiştir? Bu tavrõ görmezden gelmek mümkün değildir. ESAS OLAN ÇAĞDAŞ UYGAR- LIK DÜZEYİ: Elbette yükseköğretim sisteminin düzeltilmesi gereken pek çok yönü bulunmaktadõr. Burada esas olan, “çağdaş uygarlık düzeyi”ni hedefleyen bir toplum için öğretim kalitesini artõr- mak, öğretim ve istihdam arasõndaki dengeyi sağlamaktõr. Bu düzenlemeler bilimsel kavramlar içerisinde, anayasa ve kanunlarla çizilen çerçevede eğitim ve öğretim sistemini bir bütün olarak ele almak suretiyle yapõlmalõdõr. TSK’NİN TAVRI DEĞİŞMEZ: TSK’nin Cumhuriyetin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti nite- likleriyle ilgili düşünceleri ve tavrõ dün ne ise bugün de aynõdõr ve yarõn da aynõ olacaktõr. Hiç kimsenin TSK’nin bu düşünce ve tavrõ üzerinde şüphe ve yanõlgõ içinde olmasõ düşünülemez. CMYB C M Y B Y A R I N : ? S E Z E R Y Ö K Y A S A S I N I İ A D E E T T İ ? G E R İ L İ M İ N K I B R I S U C U 5 TEMMUZ 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Yayõmladõğõ bildiride hükümetin yapmak istediği düzenlemenin laik eğitimi ve öğretim birliğini zedeleyeceğini vurguladõ Genelkurmay’dan sert çõkõş GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Hedef Üniversiteleri AKP Sitesi Yapmak... AKP’nin değiştiğini anlatmak için kılıktan kılığa girenler, hükümetin üniversitelerle il- gili planlarını görmezden geliyorlar. Hafta başından bu yana hükümetten ve üniversitelerden gelen haberler önümüzdeki günlerin başlıca gerginlik konularından birinin yeni YÖK yasası olacağını ortaya ko- yuyor. Önce hükümetin niyetini gösteren iki ge- lişmenin altını çizelim. Devlet kurumlarında kadrolaşmak için her türlü yöntemi deneyen AKP, üniversiteler- deki gidişten çok hoşnut değil. Daha doğ- rusu kadrolaşma hızı arkadaşları kesmiyor. Daha kestirme ve toptancı yöntemler bu- lup işi kökünden halletmek gerek. YÖK, Başbakanlık’a 1500 kişilik kadro başvurusunda bulunuyor. Yazı hemen AKP katlarında değerlendiriliyor ve şu ka- rara varılıyor: - Tamam bu kadroyu verelim. Ancak ön- ce bize bilgi versinler. Hangi üniversiteye ne kadar ve hangi niteliklerde eleman alı- nacak? Hatta listeyi de bir görelim, ondan sonra izni verelim. Bu durum, Başbakanlık Müsteşarlığı’nca uygun bir dille YÖK’e iletiliyor. YÖK, yazı- yı görünce lök gibi kalıyor. Zira, üniversi- telerin alacağı elemanı değil Başbakanlık’ın, YÖK yönetiminin bile bilmesi olanaksız. AKP, devleti yönetmekten çok hükmet- meyi hedeflediği için böyle bir yazı yazma hakkını kendinde görüyor. Başbakanlık böylesine özverili eğitim çalışmaları yapar da Milli Eğitim Bakanlı- ğı durur mu? Bakanlık da üniversite yö- netimlerinin MEB’e danışmadan, izin al- madan kadro ilanı vermesinden rahatsız- lığını yine resmi bir yazıyla YÖK’e iletti. Daha YÖK taslağı son şeklini almadan, bu taslağın getirip götüreceklerine ilişkin so- ru işaretleri bitmeden böyle bir girişimde bulunan hükümetin üniversitelere nasıl baktığını uzun uzun anlatmaya gerek yok. Rektörlerin çıkışı Bu tutum karşısında üniversite yönetimleri ne yapacak? Önceki gün Ankara’da toplanan Üniver- sitelerarası Kurul (ÜAK), YÖK taslağını masaya yatırdı, kaldırmadı. Prof. Ayhan Alkış başkanlığında topla- nan kurulun yaptığı değerlendirmeler ger- çekten alkışlanacak içerikte. Kurul, sözü or- talamadan, “şu maddeye de şunu eklesek... şu şıkkın içeriği biraz daraltılsa” türünden bağlama tümceciklerine başvurmadan gö- rüşlerini ortaya koydu: - Bu taslak bir öç alma yasasıdır. - Bu taslak üzerinden hiçbir çalışma ya- pılamaz. Taslağa ekleme-çıkarma yaparak düzeltilebilecek bir durum yok. - Taslak, mevcut durumu daha da kötüye götürecek niteliktedir. - Yeni bir taslak oluşturmak kaçınılmaz- dır. Bu hazırlığın üniversite bünyesinde ya- pılması gereklidir. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in bu değerlendirmeleri okuduktan sonra ne ya- pacağını merak ediyorduk. Bizi şaşırtma- dı: “Onlar da çalışsın, biz de çalışalım, son- ra birleştirelim...” Bu birleşmeden bir bakacaksınız, yeni taslak doğmuş. Çelik’in taslağının bütün genleri buna da geçmiş! Olur ya, genetik bilimi gene tik yapmış, MEB’i baskın kılmış! Hükümet kanadından gelen haberler, YÖK değişikliğinin eylül ayı ortasında toplanması beklenen Meclis’te bir an önce ele alınacağını gösteriyor. Geçen dö- nem devlet katlarından ve üniversiteler- den beklenenin üzerinde tepki gelince bir adım geri atıyormuş gibi yapan hüküme- tin bu kez bildiğini okumaya niyetlendiğini görüyoruz. Rektörlerin duruşunu aktardık. Yeter mi? Yetmez. Üniversiteler sadece rektörlerin sorunu değil. Eğitim bir bütün. İlköğretim, lise, üniversite, meslek eğitimi bütünün hal- kaları. Tümünün içeriği toplam kaliteyi oluşturur. Bir halkadaki zayıflık öteki hal- kaları da güçsüzleştirir, işlevsizleştirir. Bu bilinçle örülü bir toplumsal muhalefet ger- çekleştirilemezse üniversiteler, AKP’nin sitesine dönüşme yolunda... (21 Ağustos 2003) 1 3 Mayõs 2004 tarihinde YÖK yasa tasarõsõ, 22. dönemin en uzun birleşiminde kesintisiz 18.5 saatlik mesaiyle TBMM Genel Kuru- lu’nda kabul edildi. Gergin görüşmede CHP’liler iktidara “Karşıdevrim girişiminde bulunuyorsunuz, laiklikle boğuşu- yorsunuz. İmam devlet istiyorsunuz. Eğitim sistemini dinselleştiriyor, yozlaştırıyorsunuz” eleştirilerini yöneltti. AKP yöneticileri ise ilk imam hatip okulunu İsmet İnönü’nün açtõ- ğõnõ söyleyerek muhalefete yanõt verdi. Aynõ gün Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, Yõldõz Teknik Üniversitesi Rektörü ve Üni- versitelerarasõ Kurul Başkanõ Prof. Dr. Ayhan Alkış, ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, Hacettepe Üniver- sitesi Rektörü Prof. Dr. Tunçalp Özgen, Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan, Kõrõkkale Üni- versitesi Rektörü Prof. Dr. Tahsin Durlu, Süleyman Demirel Üniversi- tesi Rektörü Prof. Dr. Rüştü Çakmakçı, Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Filiz, Muğla Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Yokaş, Sõvas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Koçoğlu, Ufuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ergün Ertuğ ve Dicle Üni- versitesi Rektörü Prof. Dr. Fikri Canoruç’un ön sõrada yer aldõğõ, yak- laşõk 4 bin öğretim üyesinden oluşan kortej, Aslanlõ Yol’da yürüyüşü ger- çekleştirdikten sonra Atatürk’ün huzuruna çõktõ. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, “Türkiye üniversi- teleri öğretim elemanları” adõna imzaladõğõ Anõtkabir Özel Defteri’ne şunlarõ kaydetti: “Yüce Atatürk, 1933’te kurduğun çağdaş Türk üni- versitesi sistemini çağın dışına iten yeni yükseköğretim yasası ile yapı- lan siyasi müdahaleyi protesto etmek için huzurundayız. Toplumu muasır medeniyetler düzeyinin üstüne çıkarma azmi ve kararlılığı ile bize açtığın yolda laiklik ilkesinin bekçileri olarak aydınlığa doğru yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Min- net ve şükran duygularıyla huzurunda saygıyla eğiliyoruz.” Hükümetin eğitimin dinselleştirilmesi yolunu açan YÖK yasasõ değişikliğine üniversiteler tepkili Rektörler, AKP’yi Ata’ya şikâyet etti 1 1 Mayõs 2004 tarihinde Başbakan Erdoğan, gerilime neden olan YÖK yasa tasarõsõ konusunda sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve Genelkurmay Başkanlõğõ’nõn eleştirilerine sert yanõt verdi. “Toplumsal mutabakatı kurumlarda değil, milletin vekâletinden aldıklarını” söyleyen Erdoğan, “Egemenlik hakkını milletin verdi- ği yetkiyle kullanacağız. Bu iradeye de kimse baskı yapmanın gayreti içine lütfen girmesin” diye konuştu. Erdoğan’õn “Sistem içindeki organlar, kurumlar ve toplumsal aktörler, bu hukuki- teknik prosedürlere riayet etmezlerse meşru zeminin dışına çık- mış olurlar” sözleri de “Genelkurmay’a mesaj” olarak yorumlandõ. ERDOĞAN’DAN ELEŞTİRİLERE YANIT Yaklaşık 4 bin aka- demisyen, Anıtka- bir’e çıktı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear