24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B Y A R I N : ? Ö Z K Ö K ’ L E ‘ M U H A S E B E ’ S O H B E T İ ! ? M İ T ’ O L O J İ K G Ö R Ü Ş M E L E R 30 HAZİRAN 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 ‘Habercilik sõnõrõnõ aşmadõm’ Org. Şener Eruygur ve Tuğg. Levent Ersöz’le görüşmeler terör ve güvenlik konularõnda haber ve bilgi alma amaçlõydõ D önemin Jandarma Genel Komutanõ Org. Şener Eruygur’la görüşmelerimiz de Cumhuriyet’in yayõn anlayõşõ çerçeve- sinde geçti. Bir keresinde Org. Eruygur, Cum- huriyet’in haberlerine - yorumlarõna gönderme yaparak şu değerlendirmeyi yaptõ: “Cumhuriyet çizgisini koruyor.” Bu tümce o dönemde çok karşõlaştõğõmõz bir saptamaydõ. Cumhuriyet’te değişen hiçbir şey yoktu. Temel konulardaki hassasiyetleri devam ediyor, bunlara ilişkin olumsuzluk olduğunda haberleştiriyordu. Ben de Cumhuriyet’in Ankara Temsilcisi ola- rak her taraftan farklõ yorumlanan asker-hükü- met ilişkilerinin fotoğrafõnõ çekebilmek için bu tür diyaloglarõ olabildiğince çoğaltmaya çalõşõ- yordum. Org. Eruygur, Cumhuriyet’in yanõ sõra öteki yayõn organlarõyla da temas kurardõ. Ara ara bi- ze de bu temaslarõyla ilgili gözlemlerini aktarõr- dõ. DENGE VE ÇİZGİ Gazetelerin haber kaynaklarõyla ilişkileri ro- botsal değildir. İster istemez konu çeşitliliği oluşur. Görüşme bazen görüş alõşverişine de dö- nüşür. Burada belli bir denge ve çizgi çok önemlidir. Bu görüşmeleri yaparken yerine göre gazete sayfalarõna aktarõrken hem haber kaynağõyla kurulan diyaloğu bozmamaya özen gösterdim, hem de “habercilik” sõnõrlarõnõn dõşõna çõkma- maya.. Her iki unsuru da olabildiğince dikkatte tut- tum. Off the record, yani yazõlmamak üzere ya- põlan kimi görüşmeleri not etmekle yetindim. Bunlarõ yazacak olursam haber kaynağõndan izin istemek ve anlam bütünlüğü içinde kaleme almak gerekeceğinden notlarõn çoğu özensizdi. Özensiz derken zaman zaman yer - ortam tarif- leri yaptõm ama, bilgileri aklõmda kalan şekliyle ve hemen anõmsayabileceğim sözlerle not ettim. Söylenenleri bire bir aktardõğõm olduğu gibi bazen de görüştüğüm kişilerin söylediği, kullan- dõğõ sözcüklerle değil, kendi üslubumla ya da algõladõğõm biçemiyle not ettim. Bu, yapõlan ko- nuşmanõn hangi bağlamda olduğunu hatõrlamak için kullandõğõm yöntemdi. ‘BELLEK TASLAĞI’ Siyasilerle, askerlerle, yargõ mensuplarõyla, diplomatlarla yaptõğõm görüşmelerin bazõlarõ sonrasõ tuttuğum bu notlar için “bellek taslağı” da diyebiliriz. Org. Eruygur, bir görüşmede İstihbarat Daire Başkanõ Tuğgeneral Levent Ersöz’le tanõştõrdõ. Ersöz’ü Ankara’ya gelmeden önce görev yaptõğõ Bursa’daki kimi işlemlerinin haber olmasõ nede- niyle gazetelerden tanõyordum. Ersöz, özellikle Uludağ eteklerindeki, jandarma bölgesine giren kaçak yapõlaşmalara ve buradaki tarikat binalarõ- na ilişkin operasyonlarõyla haber olmuştu. Bu görüşmelerde benim üç temel konuda ha- ber ve bilgi alma kaygõm vardõ: - Asker - hükümet ilişkilerinde durum ne? - Terörle mücadele hangi noktada? - Olasõ Irak operasyonuyla ilgili Türkiye - ABD görüşmeleri nasõl gidiyor, Türkiye’den neler isteniyor? Bu üç konuda bilgi alma kaynağõm sadece Jandarma Genel Komutanlõğõ değildi. Gerçekçi bir rakam vermem gerekirse çok değişik kurum- lardan 30’u aşkõn kaynağõm vardõ diyebilirim. ERSÖZ’ÜN KONUŞMAK İSTEDİĞİ KONULAR Buna karşõlõk Ersöz’ün gazetecilerle özellikle şu konularda konuşmak istediği dikkat çekiyor- du: - AKP hükümeti nasõl bir yol izleyecek? - Medyanõn durumu ne? Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde uzun yõllar medyadaki gelişmeler üzerine ders ver- dim. Hangi kurum medya üzerine düşüncemi sorduysa görüşlerimi olabildiğince açõk biçimde aktardõm. Bu bazen genel konferans şeklinde oldu, bazen salon toplantõlarõ biçiminde... GİZLİCE KAYDA GEÇEN SOHBET Ersöz de medyadaki genel gidişi, mevcut du- rumu sorunca düşüncelerimi aktardõm. Benimle sohbetinde öteki gazetecilerden farklõ olarak Cumhuriyet’in durumunu da sordu. Ben de ga- zetenin Ankara Temsilcisi olarak durumu, he- deflerimizi anlattõm. Üniversitelerde yüzde 50 indirimli satõştan söz edince bunun kõşlalarda da olabileceğini söyledi. Ancak bu konudaki sözle- rin tümü sözde kaldõ, hiçbiri yaşama geçmedi.. Ben de takipçisi olmadõm. Zaten öneri benden gelmemişti. Böyle bir sohbet ortamõnõn gizlice kayda geçiri- lebileceğini hiç düşünmemiştim. Ersöz’le görüşmelerde bir amacõm da o dö- nem sõcaklõğõnõ korumakta olan İstanbul’da- ki Sinagog, HSBC ve İngiliz Konsolosluğu saldõrõlarõyla ilgili haber almaktõ. O günler- de Türkiye’nin, özellikle İstanbul’un te- rör - terörist üssü haline gelme kaygõsõ çok yüksekti. Org. Eruygur’la görüşmelerde ise öncelikli olarak Milli Güvenlik Kuru- lu (MGK) zemininde yaşananlarõ merak ediyordum. Bu zeminde geri- limin yer yer yükseldiği, ancak sözel değerlendirmelerin top- lantõ sonunda açõklanan bildi- riye yansõmadõğõ dikkat çe- kiyordu. Cumhurbaşkanõ Sezer’in bu konuda ciddi bir özen içinde olduğu anlaşõlõyordu. ‘NE YAPABİLİRİZ?’ Şunu bir ölçüde vur- gulamadan geçemeye- ceğim. Eruygur’un kaygõlarõ daha çok ana- yasal sõnõrlar içinde “ne yapılabilir” sorusuna yanõt ara- mak olduğundan, yazõlabilecek haber niteliğindeki bilgiler çok fazla değildi. Ankara gazeteciliğinin en az yarõsõ bu tür diyalog ortamlarõndan oluşur. Eruygur, AKP iktidarõnõn uygula- malarõndan çok rahatsõz olan kişi- lerden biriydi. Bunu hem yeri gel- diğinde yaptõğõ konuşmalarda his- settiriyordu hem de gazetecilerle yaptõğõ görüşmelerde. Benim de bulunduğum bu ortamlarda bazen 2, 3 hatta 4 - 5 gazete- ci olurdu. Onlarõn adõnõ açõklamamak hele cadõ kazanõ kaynatõldõğõ bu dönemde gazetecinin en temel etik sorumluluğu ve mesleki haklarõn- dan biridir. Gazetelerin haber kaynaklarıyla ilişkileri robotsal değildir. İster istemez konu çeşitliliği oluşur. Görüşme bazen görüş alışverişine de dönüşür. Burada belli bir denge ve çizgi çok önemlidir. Bu görüşmeleri yaparken, yerine göre gazete sayfalarına aktarırken hem haber kaynağıyla kurulan diyaloğu bozmamaya özen gösterdim hem de “habercilik” sınırlarının dışına çıkmamaya. Her iki unsuru da olabildiğince dikkatte tuttum. Yazılmamak üzere yapılan kimi görüşmeleri not etmekle yetindim. Bu notların iddianameye ve iddianamenin eklerine konurken “işlenmiş” olduğunu gördüm. Ham hali gerçekten de gazetecinin günlük çalışma temposu içinde tuttuğu notlar olduğunu göstermeye yetiyor. Eruygur ve Ersöz’le yaptığım görüşmelere iddianamenin ruhu gereği ayrı anlam yüklenmiş. Eruygur ve Ersöz’den terör ve güvenlik konuları ağırlıklı olmak üzere bilgiler alırdım. Onlar da STK’lerin temsilcilerine, medyaya önemli görevler düştüğünü vurgularlardı. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Genelkurmay’ın Duruşu... Genelkurmay Başkanlığı’nın dünkü basın bri- fingi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak konusu- na bakışının kamuoyuna net olarak duyurul- masını sağladı. 1- TSK, Irak’a asker gönderilmesi kararının askeri değil, siyasi bir karar olduğunun altını özenle çiziyor. Gerek yazılı metinde, gerekse Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un sorulara verdiği yanıtlarda bu ko- nu yeri geldikçe birkaç kez vurgulandı. Org. Başbuğ, hükümetin TBMM’den geçirdiği tez- kerenin son paragrafını bir kez daha okudu. Burada hükümete verilen temel mesaj şuy- du: Arkadaş, “asker istedi tezkere çıkardım. So- rumluluk onların” deyip kenara çekilemezsin. Birinci derecede sorumluluk senin! 2- TSK, Irak’a asker gönderilmesi duru- munda, bunun adını şöyle koyuyor: İstikrar gücüne katılım! Bir başka deyişle, Türkiye oradaki bir ABD- İngiliz işgaline katılan ülke olmayacak. 1 Ma- yıs 2003 sonrasında başlayan istikrarı sağla- ma çabalarına katkı veren ülke olacak. 3- Daha önce kabaca öngördüğümüz kimi tarihler brifingle netleşmiş oldu. ABD ile as- kerden askere görüşme, brifingdeki sözcük- le aktarmak gerekirse “hükümetin direktifi” ile 5 Ağustos 2003 günü başladı. Genelkurmay Başkanlığı da görüşmeler sırasındaki sualna- meye verilen yanıtlar sonrasında 4 Eylül 2003’te kapsamlı bir toplantıyla bugüne geli- nen noktayı ele aldı. Irak’taki temas ve eğilim yoklamaları 22 Ağustos-4 Eylül tarihleri ara- sında yapıldı. ‘Saldıran cevabını alır’ 4- TSK, ABD’nin terör örgütü PKK/KA- DEK’e yönelik tutumunu tatmin edici bulmu- yor. Bu, bilinen bir gözlemdi ama, Org. Baş- buğ, bunu yarı askeri yarı diplomatik ifadey- le şöyle dile getirdi: “ABD’nin terör örgütüne karşı ciddi bir ön- lem aldığını söyleyemeyiz. Bu zamana kadar ni- çin almadıkları konusunu takdirlerinize bırakı- yorum.’’ 5- Eve dönüş yasasının istenen sonucu ver- mediği gözle görülür bir gerçek. Org. Baş- buğ’un buna yönelik değerlendirmesinin ucu da ABD’ye dayanıyordu: “Evet, şu anda bu yasa beklenen sonucu ver- medi ama, ABD’nin alacağı bir tavır pek çok şe- yi değiştirebilir!’’ Araya girmeden edemedik: - Sözünüzü tersten okumak gerekirse ABD, terör örgütüne gereken ölçüde tavır almıyor di- yorsunuz! 6-7 Ekim tezkeresinin çıkışından sonra en çok sorulan soru, Türk askerinin Irak’a hangi güzergâhtan gideceği idi. Yanıt: - Irak’taki karayolu ve demiryolu altyapısı- nın elverdiği güzergâhtan! Kürt gruplarının herhangi bir saldırısı olursa? Org. Başbuğ’un yanıtı oldukça sertti: “Gereken cevabı alırlar. Bizim o güzergâh- ta kendimizi koruyacak gücümüz var. Bırakın bunu biz değil, onlar düşünsün!” 7- TSK, konunun uluslararası hukuk, görev süresi ve maddi yanıyla doğrudan ilgili değil. “Bize görev verilir, yaparız. Bu soruların mu- hatabı biz değiliz’’ yaklaşımı var. Ancak, Du- bai’de imzalanan 8.5 milyar dolarlık kredi an- laşmasının askeri ve siyasi maddeler de taşı- masından duyulan rahatsızlık devam ediyor. Öyle anlaşılıyor ki, bu ve benzeri noktalar- daki “iletişim sorunu’’ henüz giderilebilmiş de- ğil! 8- Brifingin sonuna doğru içe dönük bir so- ru vardı: - YÖK Yasası’nda tek maddelik bir deği- şiklikle imam hatiplere yönelik bir açılım plan- lanıyor. İmam hatipli sayısının arttırılması he- defleniyor. Nasıl karşılıyorsunuz? Org. Başbuğ, brifingin ana konusunun Irak olduğunu anımsattı, “Ama bu soruya yanıt ver- mezsek farklı yorum yapılır’’ deyip görüşlerini açıkladı. Özeti şuydu: - Bu değişiklik anayasaya uygun değil. - Eğitimin Birliği Yasası’na uygun değil. - İmam hatipli sayısını gereksinimin çok üze- rinde arttırmanın amacını anlamış değiliz! - Umarım aklıselim galip gelir... Son tümce, bizim de dileğimiz! (14.10.2003, Cumhuriyet) NEDEN NOT TUTTUM? Bir gazeteciye bu soruyu sormak, bir yargõca neden yasa kitaplarõ bulunduru- yorsun diye sormaya benzer. Nasõl ki bir yargõç vereceği kararlarda yasa me- tinlerine dayanmak zorunda ise bir ga- zeteci de bir dönemi yazacağõ, yorum- layacağõ zaman aldõğõ notlara ve ulaşa- bildiği bilgilere dayanmak zorundadõr. Ama yineliyorum, bu ham notlara da- yalõ olarak bir şeyler yazacak olsaydõm, elbet tüm bilgileri, yeniden gözden ge- çirirdim. NEDEN BU NOTLARI SİLDİM? Artõk “teknik takip” diye bir gerçek var. Bunu yaşayarak gördük. O nedenle şimdi vereceğim bilgileri bu işi çok iyi bilen yetkililerin, uzmanlarõn da okuya- cağõnõ dikkate alarak aktarõyorum. 2006 yõlõydõ... Bilgi-İşlem Merke- zi’nden sorumlu arkadaşlar şunu söyle- diler: - Yeni bir bilgisayar programına geçiyoruz. Mevcut programı, bilgisa- yar sistemini yeniliyoruz. Eskisini tü- müyle iptal edeceğiz. Günlük yazıla- rınızı arşive koyuyoruz. Ayrıca eski program içinde olup yenisine aktar- mak istediğiniz dosyalar var mı? Bir an düşündüm, “Yok” dedim. Yõl 2006 idi. 2007’ye giriyorduk. Artõk ye- ni gündem konularõ vardõ. Kitap yazma konusunda yeni program yapmõştõm. Bir ölçüde kitap konularõnõ değiştirmiş- tim. Eğer Türkiye’nin 2000’li yõllarõnõ ayrõca yazmam gerekirse gazeteye gi- ren haber ve yazõlarõmdan, öteki yazõ- lardan yola çõkarak bunu yapabilirdim. O program tümüyle iptal edildi. Yeni bir bilgisayar programõna geçtik. Bu notlarõn delil niteliği taşõyõp taşõ- mayacağõna elbette yargõ karar verecek. Sorgu sõrasõnda notlarõn nasõl bir doğal- lõkla silindiğini aktardõğõmda şu karşõ- lõk verildi: “Siz silmiş olabilirsiniz ama, değişik kurtarma pogramlarıy- la geri getirilebiliyor.” AYRI ANLAM YÜKLENMİŞ Bu notlarõn iddianameye ve iddiana- menin eklerine konurken “işlenmiş” olduğunu gördüm. Ham hali gerçekten de gazetecinin günlük çalõşma temposu içinde tuttuğu notlar olduğunu göster- meye yetiyor. Eruygur ve Ersöz’le yaptõğõm görüş- melere iddianamenin ruhu gereği ayrõ anlam yüklenmiş. Eruygur ve Ersöz’den terör ve güven- lik konularõ ağõrlõklõ olmak üzere bilgi- ler alõrdõm. Görüşmeler sõrasõnda onlar da Türkiye’nin sorunlarõnõ dile getirir- ler; siyasetçilere, sivil toplum kuruluş- larõnõn temsilcilerine, medyaya önemli görevler düştüğünü vurgularlardõ. Kimi haber kaynaklarõndan da “çok ileri”, hatta “hayal ürünü” diyebilece- ğim, maksadõ çok aştõğõnõ düşündüğüm kulis bilgileri alõrdõm. Bunlarõ yine ham olarak not etmekle yetindim. Kesin doğrulatabildiğim somut bilgileri, zaten o günlerin akõşõ içinde haberleştirdim ya da yorumlarõmda yer verdim. Kimi haber kaynaklarõmõn off the re- cord olarak verdikleri bilgileri sonradan kullanmayõ düşünseydim, mutlaka ye- niden konuşur, son şeklini verir, ondan sonra değerlendirirdim. ÖDÜLLÜK NOTLAR Şu noktanõn da altõnõ çizmeden geçe- meyeceğim. Eğer ben bu notlarõ, ayrõ bir iş edinip işleseydim, altõnõ üstünü doldursaydõm, muhataplarõyla yeniden konuşup izin verdikleri ölçüde kaleme alsaydõm ve yeni bilgilerle bir yazõ dizisi haline ge- tirseydim ödül alõrdõm. Bir gazetecinin ödüllük notlarõ - arşi- vi bugün bambaşka bir biçimde kamuo- yu önünde. Notlarõm iddianamede ‘işlenmiş’ Dönemin Jandarma Genel Komutanı Org. Şener Eruygur. Levent Ersöz
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear