Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2009 SALI
10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
KAVŞAK
ÖZGEN ACAR
‘Photoshop’ ve Balonlar! (2)
“Her köyün bir delisi var!” ya
da “Bir deli bir kuyuya taş
attı, 40 akıllı çıkaramadı!” gibilerden
atasözlerimiz var... Günümüzde bu
sözler şöyle değişti: “Her köyün
bir delisi, iki definecisi var” ya da “Bir
fitne fücur, bir sahte belgeyi kaka-
ladı, 40 akıllı seyirci kaldı!”
Bugün Türkiye’nin her yerinde ka-
çak define avı sürüyor. Define bul-
ma hevesi ile kafayı üşüten bazı ger-
zekler, köşeyi dönme umuduyla,
defineci kahvelerinde “sahte defi-
ne haritası” satın alıp sonrasında çı-
rılçıplak kalıyorlar.
Sahte haritayı satmaya çalışan ki-
şi, turistlere hatıra olarak satılan ba-
zı madeni nesneleri uygun bir yere ön-
ceden gömüyor. Sonrasında metal
detektörle plana uygun yer aranıyor,
alıcı kendi eliyle gömüyü bulurken zo-
kayı yutuyor. Satıcı, parasını aldıktan
sonra bir daha o köye uğramıyor! Alı-
cı köylü, hemen profesyonel kaçak-
çılarla bağlantıya geçiyor. Ama ne var
ki, bulduklarının sahte olduğunu ve
çarpıldığını öğreniyor. Definecilikte
buna “tohumlama” deniliyor.
F tipi polisin yaratılmadığı günler-
de muhaliflere “tohumlama” uygu-
lanırdı. Sol eğilimli yazarların evine
konulan “yasak yayınlar” ele geçiri-
lir, yazar içeri tıkılırdı. Ya da yaşa-
mında uyuşturucu görmemiş kişinin
üzeri arandığında Zati Sungur’u bi-
le şaşırtan bir biçimde adamcağızın
cebinden 10 gram eroin çıkardı!
Günümüzde ise bir avukatın bü-
rosu arandığında delinin kuyuya at-
tığı taş gibi bir sahte belge, Türki-
ye Cumhuriyeti’nin geleceğini bile
gölgeleyen bir olay yaratıyor. Helal
olsun bu taşı kuyuya atan tezgâh-
tar deliye!
Polis, avukat Serdar Öztürk’ün
bürosunu arıyor. Birden Arşi-
met gibi “Evreka, Evreka! (Buldum,
Buldum!)” diye bağırmış olmalı! Ne
Öztürk ne de avukatı Demet Reç-
ber’in hiç görmedikleri bu belgeyi ne-
yin tarafı olduğu bilinmeyen bir ga-
zetede yayımlanınca görüyorlar.
Genelkurmay Harekât Başkanlı-
ğı’nca hazırlanmış Albay Dursun Çi-
çek imzalı bu belgeye göre “İrticay-
la Mücadele Eylem Planı’nda AKP ve
Fethullah Gülen’i bitirme” hedefle-
niyordu. Bu bir askeri darbeydi! De-
mokrasiye gölge düşmüştü! Define
bulmayı düşleyen köylü gibi Türk
halkına zoka yutturulacaktı.
Aynaya bakmadan konuşan Baş-
bakan Recep Tayyip Erdoğan
“darbe çığırtkanlığı yapanları” bas
bas bağırarak suçlamakla kalmadı,
soluğu sıkıştıkça başvurduğu AB ta-
kıyyesini bu kez de kullanıp hemen
AB büyükelçilerine “kurt geliyor” di-
yen yalancı çoban gibi “darbe ge-
liyor” diye şikâyette bulundu.
ABD’de ise Fethullah adında bir ha-
rita satıcısı, soyadına yakışırcasına
kıs kıs gülüyordu!
Kimse “darbeden” söz etmezken,
partisinin kapatılması Anayasa
Mahkemesi’nden teğet geçen Baş-
bakan o günden sonra gemleri
azıya aldı. Ergenekon gibi ne idü-
ğü belirsizleşen bir davayla ülkenin
tüm iç ve dış sorunlarını kamuo-
yunda hukuksal değil siyasal yapı-
sıyla perdelemeyi başarmakla kal-
madı, direksiyondaki F’nin bir de-
diğini iki etmez oldu.
Gelelim Albay Çiçek imzalı bel-
geye:
1. Genelkurmay Askeri Savcısı,
Albay Çiçek’in evindeki aramada ve
14 bilgisayarda 4 farklı kurumun
yaptığı teknik incelemede, bu bel-
genin izine rastlanmadığını, belgenin
özgün değil fotokopi olduğunu açık-
ladıktan sonra, “Çiçek’in hazırladığı-
nı gösteren kanıt yok, belge sahte, ha-
zırlayanları bulun!” dedi.
2. Belgenin, sahte define harita-
sını hazırlayan kişisinin, Genelkur-
may’ın yazışma kurallarını bilmedi-
ği anlaşılıyordu. Çünkü:
A) Böyle bir plan için Genelkur-
may Başkanı’nın emir vermesi ge-
rekirdi. 2. Başkan’ın talimatı doğ-
rultusunda hazırlanacak böyle bir
planın ilgili “J” Başkanı olan Kor-
general’in imzası ile ilgili daire baş-
kanı olan kor ya da tuğgeneralin uy-
gulamayı başlatmaları gerekirdi.
Böyle bir uygulama yoktu.
B) Belgenin her sayfasının sol üst
ve alt köşelerine metindeki yazıyla
“çok gizli” yazmak da yetmiyordu, kır-
mızı renkli mühürle “çok gizli” dam-
gasının basılması da gerekiyordu.
C) Belge kaç sayfa ise her say-
fasına, tüm sayfa sayısının kaçıncısı
olduğu da yazılmalıydı.
D) Eğer çoğaltılacaksa kaç kop-
ya olduğunun yazılması, dağıtımda
her birine ayrı numara verilmesi ge-
rekirdi. Herhangi bir sızıntıda bu nu-
mara ipucu olmaktaydı.
E) Kaldı ki bu tip planlar, sınırlı sa-
yıda insanın girebildiği “kozmik”
büroda saklanırdı.
F) Söz konusu belgede değil bu
yazım kurallarına uyulması, tarih bi-
le yoktu.
26 Haziran’da bu köşede Al-
manya çıkışlı “sahte belge” kata-
kullilerini tek tek sıralamıştık.
CHP’nin bir Alman vakfından 85 bin
Avro yardım aldığına ilişkin sahte
belge hakkında Alman Dışişleri Ba-
kanlığı adına Valter Hassman,
3.12.2005 tarihli “belgenin bakan-
lık yazışmaları uygulamaları açısın-
dan içerik ve biçimine uygun ol-
madığı,” bunun sahtelik açısından
bir “kanıt” olduğunu açıklamıştı.
Özgün belgenin ortada olmayıp
fotokopisinin kıyamet koparmasına
ek olarak Hasmann’ın“belgenin ba-
kanlık yazışmaları uygulamaları açı-
sından içerik ve biçimine uygun ol-
madığı,” bunun sahtelik açısından
bir “kanıt” olduğunu açıklaması,
Türkiye’deki uygulamada da el-
bette geçerliydi.
Kıs Kıs Gülen!
Genelkurmay Başkanı Orge-
neral İlker Başbuğ belge
hakkında nezaketi izin vermediği
için “paçavra” yerine “kâğıt par-
çası” dedi ve “TSK’den elinizi çe-
kin” uyarısı yaptı!
Kimi uyardı? 14 Nisan’da adını ver-
meden yüklendiği Fethullahçılardan
sonra, bu kez Fethullahçıları sırtında
kambur gibi taşıyan AKP’yi uyarıyor
olmalıydı. Orgeneral Başbuğ,
TSK’nin demokrasiye, hukuka bağ-
lılığını da ısrarla vurguladı.
Anayasa Mahkemesi’nden teğet
geçen AKP, sahte define haritacı-
ları gibi emekli generalleri, gazete-
cileri, üniversite profesörlerini, ay-
dınları toplamaya başlayarak ya
da Anayasa Mahkemesi 2. Başka-
nı, Yargıtay Onursal Başsavcısı’na
yönelik baskılarla “demokrasi ha-
varisi” havasında yargıya gözdağı
veriyordu. Savcı, gazeteci, siya-
sacı, polis “F”leştirilmişti. Bu sah-
te belgeyle de bir yandan TSK hal-
kın gözünde yıpratılırken, dünya
rekoru kıran işsizlik de unutturulmuş
oluyordu.
“PKK Türkiye’yi bölmek isteyen
bir terör örgütü” diyemeyen, öldü-
rülen teröristlerin cenaze törenle-
rinde boy gösteren DTP adlı parti-
nin genel başkanı Ahmet Türk de
bu ortamdan yararlanarak “Askerin
yetkileri kısıtlanmalı” demecini ve-
riyordu.
Aynı günlerde Vaşington’da dü-
şünce kuruluşu “Stratejik ve Ulus-
lararası Çalışma Merkezi (CSIS)” ne
demekse “Gülen hareketini” görüştü.
Adamlarını Vatikan’ın misyoner
okulunda eğiten, Katolik Papa’yla,
Ortodoks Patriği ile, Yahudi ha-
mamlarla “Dinler Arası Diyalog”
sözleri ile uluslararası takıyye pe-
şindeki bu tezgâhı ABD yutuyor mu,
kullanıyor mu doğrusu anlaya-
madık! Gerek Başkan Barak Hus-
sein Obama ve gerek Büyükelçi
James Jeffrey “Türkiye’de laikli-
ği” desteklediklerini dile getirdiler.
Ama Fethullah’ı da bağırlarına
basmaktan geri durmuyorlar!
Fethullah’ın Dinler Arası Diyalog
Enstitüsü Yönetim Kurulu’nun bir
üyesi bu toplantıda “Bu hareketi
kimse yıldıramayacak” derken
TSK’ye de ABD’ye de meydan
okumuyor mu?
Harbiye’de “İçte ve dışta bütün
hainler, bütün düşmanlar yenik dü-
şünceye kadar savaşacağız. Bizi
bir arada tutan milliyetçiliğimizdir,
birlikte yaşama arzumuzdur” diye
ant içen subaylar hakkında, Hürri-
yet’te Bekir Coşkun’un 18 Hazi-
ran’daki yazısının son paragrafını
buraya alalım: “Bu yazı demokrasi
adına zor, ama doğru bir yazıdır…
Size yeni bir soru: Dinci kadrolar, ta-
rikatçılar Türkiye’yi ele geçirirken…
Askerlerin seyirci kalacaklarına ina-
nan bir tek kişi var mı?..”
Gerisi Ajda Pekkan’ın şarkısı:
“Palavra… Palavra!”
Paçavra! Paçavra!
Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90
Anayasayõ Koruyucular Konseyi’nin kararõ doğrultusunda oylarõn yüzde 10’u yeniden sayõldõ
İran’da ‘rasgele’ sayõm
Dış Haberler Servisi - İran, “seçim
sonrasında gösteriler düzenleyen mu-
halifleri kışkırttıkları” iddiasõyla önceki
gün gözaltõna aldõğõ Tahran’õn İngiltere
Büyükelçiliği’nde çalõşan 9 İranlõdan
5’ini dün serbest bõraktõ, diğerlerinin
sorgularõ ise sürüyor. İran Dõşişleri Ba-
kanlõğõ Sözcüsü Hasan Kaşkavi dü-
zenlediği basõn toplantõsõnda, şimdilik her-
hangi bir yabancõ ülkenin elçiliğini ka-
patmayõ ya da ilişkileri dondurmayõ dü-
şünmediklerini belirti. Kaşkavi, “Göz-
altına alınan 9 kişiden 5’i serbest bı-
rakıldı. Geri kalanların ise sorgusu sü-
rüyor” dedi. Gözaltõna alõnanlarõn kim-
likleri ise açõklanmadõ.
İran İstihbarat Bakanõ Gulam Hüse-
yin Muhsini Ejei önceki gün yaptõğõ
açõklamada, İngiltere’nin Tahran Bü-
yükelçiliği’nin, kitle iletişim araçlarõ ve
yerel personel yoluyla muhaliflerin gös-
terilerinde önemli roller oynadõğõnõ id-
dia etmişti. İran Cumhurbaşkanõ Mah-
mud Ahmedinejad da protesto göste-
rilerinde ABD ve İngiltere’nin parmağõ
olduğu suçlamasõnda bulunarak, bu ül-
keleri “İran’ın içişlerine karışmama-
ları” konusunda uyarmõştõ.
‘Taciz ve gözdağı’
İngiltere Dõşişleri Bakanõ David Mi-
liband gözaltõlarõ “taciz ve gözdağı” ola-
rak niteleyerek, bunun “keyfi bir uy-
gulama” olduğunu öne sürmüştü. Mi-
liband, AB’nin de İran’õn görevlileri sa-
lõvermemesi durumunda İran’a “ağır”
yanõt vereceğini açõklamõştõ.
Tartõşmalõ seçim sonuçlarõnõn ardõndan
nihai sonucu belirleyecek oylarõn yeni-
den sayõmõ dün yapõldõ. Devlet Te-
levizyonu El Âlem’õn haberine göre
Tahran’õn 22 bölgesinde ve ülkenin di-
ğer eyaletlerinde oylarõn bir kõsmõ ye-
niden sayõldõ. Anayasayõ Koruyucular
Konseyi, “rasgele” seçilmiş oylarõn
yüzde 10’unun yeniden sayõlmasõna ka-
rar vermişti. 12 Haziran’da yapõlan ve
Ahmedinejad’õn kazandõğõ açõklanan
seçimlerin reformcu adayõ muhalif lider
Mir Hüseyin Musavi, sayõmlarõ kabul
etmeyeceğini belirterek, seçimlerin ye-
nilenmesi çağrõsõnda bulunmuştu. Mu-
savi, “hakemler kurulu” oluşturularak
seçimlerin ve seçim sonrasõ protestola-
rõn bu kurul tarafõndan araştõrõlmasõ ge-
rektiğini belirtmişti.
Yarõ özel Fars Haber Ajansõ’nõn ha-
berine göre, Anayasayõ Koruyucular
Konseyi Sözcüsü Abbas Ali Kedhudai,
seçim sonuçlarõna itiraz hakkõnda yeni bir
öneri sunan Musavi ile önceki gece gö-
rüşüldüğünü söyledi. Kedhudai, şikâyet
ve itirazlarõn ele alõnmasõ için oluşturu-
lan özel heyetin, Musavi’nin temsilci-
leriyle dün sabah da bir araya geldiğini
kaydetti.
‘Seçim sağlıklı’
İran Anayasayõ Koruyucular Kon-
seyi, 12 Haziran’da yapõlan cumhur-
başkanlõğõ seçimine itiraz ve şikâyet-
leri değerlendirerek “seçimin sağlık-
lı bir ortamda yapıldığının” belir-
lendiğini açõkladõ.Böylece, Cumhur-
başkanõ Mahmud Ahmedinejad’õn
seçilmesi kesinlik kazandõ. Konsey Ge-
nel Sekreteri Ayetullah Ahmed Cen-
neti, İçişleri Bakanõ Sadık Mahsuli’ye
gönderdiği mektupta, seçimlere ilişkin
itiraz ve şikâyetlerin yasal süre içinde
değerlendirildiğini, sonuçlarõ etkile-
yecek ciddi bir usulsüzlüğe rastlan-
madõğõnõ belirtti.
Öte yandan, Ahmedinejad, gösteriler
sõrasõnda öldürülen Nida Sultani adlõ
genç kadõnõn öldürülmesi olayõnõn araş-
tõrõlmasõ talimatõnõ verdi. Ahmedinejad,
Yargõ Erki Başkanõ Ayetullah Mah-
mud Haşimi Şahrudi’ye gönderdiği
mektupta, Nida’nõn ölümünün tüm yön-
leriyle araştõrõlmasõnõ istedi.
KANDAHAR
Kardeş
kardeşi
vurdu
Afgan polisi ile ABD
ordusu için çalõşan Afgan
muhafõzlarõ arasõnda,
Taliban’õn kalesi
Kandahar’da çõkan çatõşmada
Kandahar Emniyet Müdürü
Mutayullah Kati ve dokuz
polis öldürüldü. Karzai,
olaydan Afgan muhafõzlarõnõ
sorumlu tuttu.
Dış Haberler Servisi -
Afganistan’da, Afgan polisi ile
ABD ordusu için çalõşan
Afgan muhafõzlarõ arasõnda
dün çõkan çatõşmada Kandahar
Emniyet Müdürü Mutayullah
Kati ve dokuz polis
öldürülürken, Afganistan
Devlet Başkanõ Hamid
Karzai, olaydan Afgan
muhafõzlarõnõ sorumlu tuttu.
Taliban’õn kalesi Kandahar’da
başsavcõlõk bürosu önünde,
bilinmeyen bir nedenle Afgan
polisi ile ABD ordusu için
çalõşan Afgan özel güvenlik
gücü arasõnda çatõşma çõktõğõ,
emniyet müdürü Kati ile 9
polisin öldürüldüğü açõklandõ.
Görgü tanõğõ, bölge başsavcõsõ
Hafizullah Khaliqyar,
üniformalõ ve silahlõ yaklaşõk
50 Afgan özel gücünün binaya
girerek evrakta sahtecilik
suçundan tutulan birinin
salõverilmesini istediğini
söyledi. Afgan muhafõzlarõn
kişiyi zorla götürmeleri
tehdidine karşõ ise polis
çağõrdõğõnõ bildiren başsavcõ,
“bunun üzerine polis bu
kişilerle konuşmak istedi,
ardından önce tartışma
sonra ise çatışma çıktı” diye
konuştu.
Afganistan Devlet Başkanõ
Hamid Karzai, Emniyet
Müdürü Mutayullah Kati ve
dokuz polisin ölümünden
muhafõzlarõn sorumlu
olduğunu bildirerek, ABD’nin
korumasõ altõnda olan
muhafõzlarõn Afgan yetkililere
teslim edilmesini talep etti.
Polis şefi de öldü
Eyaletin adli polis şefinin de
ölenler arasõnda bulunduğu
bildirildi. Öte yandan ABD
Ordu sözcüsü Brian Naranjo,
olayda, Afgan özel güvenlik
gücü dahil herhangi bir ABD
gücünün yer almadõğõnõ öne
sürdü.
ABD birliklerinin Irak
kentlerinden büyük
ölçüde çekilmesi bugün
tamamlanırken ülke dün
bayram yerine döndü.
Son 1 haftadır artan
şiddet olaylarıyla
sarsılan başkent
Bağdat’ta bu sefer şenlik
havası hâkimdi.
Şehirdeki bir parkta
akşam kutlama
yapılacağı duyuruldu;
geçiş noktaları ve polis
arabaları çiçeklerle
süslendi. (AFP)
Gazze’ninçaresizliği
Dış Haberler Servisi - Uluslarara-
sõ Kõzõlhaç Komitesi dün açõkladõğõ ra-
porda, Gazze’de yaşayan 1.5 milyon
Filistinlinin “çaresizlik içinde sıkışıp
kaldığını”, bunun nedeninin de İsra-
il’in ambargosu olduğunu duyurdu.
İsrail’in Gazze’ye düzenlediği ve en
az 1400 Filistinlinin öldüğü “Dökme
Kurşun Operasyonu”ndan 6 ay sonra
açõklanan raporda, “Gazze’de yaşayan
Filistinlilerin hayatlarını yeniden inşa
etmek için umutsuz oldukları ve git-
tikçe daha fazla çaresizliğe sürüklen-
dikleri” ifadeleri yer aldõ.
Kõzõlhaç, Gazze’de yoksulluğun
“alarm” seviyesinde olduğunu da bil-
dirdi. Rapora göre, Gazze’de yeni ev-
lerin inşasõ için çimento veya çelik bu-
lunmuyor. Hastalar ise gereken teda-
viden mahrumlar. Temiz suya erişim
zor; sağlõk mekanizmalarõ ise çökmek
üzere. Gazze’deki Kõzõlhaç Komite-
si’nin Başkanõ Antoine Grand, du-
rumdan en kötü etkilenenlerin Gazze
nüfusunun neredeyse yarõsõnõ oluşturan
çocuklar olduğunu söyledi.
Komite, Gazze’deki bu durumun Ha-
ziran 2007’de Hamas’õn yönetime gel-
mesiyle İsrail’in Gazze’ye geçiş kapõ-
larõnõ kapatmasõ ile ilgisi olduğunu
açõkladõ. İsrail ise bu yaşanan dramdan
Hamas’õ sorumlu tutuyor. 22 günlük
operasyon sõrasõnda 50 bin ev, yüzler-
ce işyeri ve 200 okul tamamen yok edil-
miş ya da tahrip edilmişti. Operasyonu
izleyen günlerde Gazze’ye bölgedeki
tahrip olan altyapõ çalõşmalarõ için ulus-
lararasõ toplum tarafõndan 4.5 milyon
dolar bağõşlanmõştõ.
‘Şiddete yöneltiyor’
BM İnsan Haklarõ Komitesi de ope-
rasyon sõrasõnda işlenen savaş suçlarõ-
na ilişkin yürüttüğü soruşturma çerçe-
vesinde dün ve önceki gün Gazze’de
oturum düzenledi. Oturumda konuşan
psikolog Dr. Iyad Sarraj, Gazze’deki
çocuklarõn yüzde 20’sinin “travma
sonrası stres sendromu”yla karşõ kar-
şõya olduklarõnõ açõkladõ. Sarraj,“Gör-
dükleri kan ve vahşetin yanı sıra ya-
kınlarını kaybetmek çocuklar üze-
rinde psikolojik yaralar açarak, on-
ları radikalizme ve şiddet eylemleri-
ne sevk ediyor” dedi.
Araştõrma komitesi, temmuz ayõnda
Cenevre’de tanõklarõn ve uzmanlarõn ka-
tõlacağõ başka bir oturum düzenlemeyi
ve 12 Eylül’de soruşturmaya ilişkin
rapor yayõmlamayõ planlõyor. İsrail so-
ruşturma sonuçlarõnõ tanõmayacağõnõ
açõklayarak BM yetkililerini ülkeye al-
mamõştõ. İsrail hükümeti sözcüsü Mark
Regev önceki gün, araştõrmanõn “tek ta-
raflı ve İsrail’e karşı önyargılı”
yürütüldüğünü iddia etmişti.
Yardım gemisi yola çıktı
Öte yandan, Gazze Şeridi’ne da-
yanõşma göstergesi olarak “sem-
bolik” miktarda insani yardõm mal-
zemesi götürecek olan ve uluslar-
arasõ insan haklarõ savunucularõnõ ta-
şõyan gemi, Kõbrõs Rum Kesi-
mi’nden hareket etti. 11 ülkeden 21
kişiyi taşõyan gemi, dün sabah erken
saatlerde Larnaka Limanõ’ndan yo-
la çõktõ. Özgür Gazze Hareketi’nden
eylemcileri taşõyan geminin, bir
engelle karşõlaşmazsa bugün öğle
saatlerinde Gazze’ye ulaşmasõ bek-
leniyor. İsrail’in Gazze’ye uygula-
dõğõ ablukanõn kaldõrõlmasõnõ iste-
yen Özgür Gazze grubu, geçen
ağustostan bu yana Gazze’ye 5 se-
fer düzenledi, ancak 2 kez İsrail
güçlerince geri yollandõ.
Uluslararasõ Kõzõlhaç Komitesi, İsrail ambargosu nedeniyle
yokluklar içinde yaşam savaşõ veren Gazze halkõnõn hayatlarõnõ
yeniden inşa etmek konusunda umutsuz olduklarõnõ belirtti.
Gazze’deki çocuklarõn yüzde 20’sinin “travma sonrasõ stres
sendromu”yla karşõ karşõya olduklarõna dikkat çekiliyor.
Not: Okurlarımın izniyle yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağım.
Gülen, Papa Jean Paul ile el ele.
Muhalifler önceki gün de Tahran sokaklarında protestolarını sürdürdü.(REUTERS)
Tahran, önceki gün gözaltõna
aldõğõ İngiltere
Büyükelçiliği’nde çalõşan 9
İranlõdan 5’ini serbest bõraktõ.
Ahmedinejad, gösteriler sõrasõnda
vurularak yaşamõnõ yitirmesinin
ardõndan protestolarõn simgesi
haline gelen Nida Sultani adlõ
genç kadõnõn öldürülmesi olayõnõn
araştõrõlmasõ talimatõnõ verdi.
Bağdat
bayram yeri
Koşullardan en
çok etkilenenler,
nüfusun neredeyse
yarısını oluşturan
çocuklar.
(Fotoğraf: AP)