Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
medya bile -görüşmeye tavır koyan CHP lideri De-
niz Baykal sayesinde- biraz olsun hareketlendi.
Dolmabahçe’de Genelkurmay Başkanı ile Başba-
kan arasında iki buçuk saat süren buluşmayı devle-
tin iki önemli kuruluşunun başında olanlar arasında-
ki “normal” bir görüşme diye yutturma çabaları da,
tartışmaların da, gizemi çözmeye çalışan ve giderek
yoğunlaşan soruların da önünü kesmiyor.
Aksi açıklanmadığına göre, görüşme sonraki dö-
nemlerde siyasal yaşamımıza yön vermiş… Başba-
kan’la Genelkurmay Başkanı arasındaki olasılığından
söz edilen “mutabakat” siyasetin yol haritasını belir-
lemiş… devlet geleneğinin tersi işlemiş, “özelliği” olan
görüşme devlet arşivine aktarılmamış.
Yaşar Büyükanıt bir TV’de örneğin 27 Nisan bildi-
risini kuvvet komutanlarına danışmadan bir gece ken-
di başına yazıp TSK internetine verdiğini söyledi.
Bir hafta sonra 4 Mayıs’ta çağrı üzerine gittiği Dol-
mabahçe’de Başbakan’la iki buçuk saat süren bir gö-
rüşme yaptı.
Büyükanıt’ın, RTE’nin söylediklerini ya da RTE’ye
söylediklerini o sırada Kara Kuvvetleri Komutanı, ken-
dinden sonraki dönemde Genelkurmay Başkanı
olan Orgeneral İlker Başbuğ’a aktarıp aktarmadığı
da bilinmiyor.
Ana muhalefet, Dolmabahçe’de “tarihi viraj alındı-
ğını” öne sürüyor.
Görüşmede başrolü oynayanlar ise yaşarken açık-
lama durumunda oldukları görüşme içeriğini meza-
ra götürmekten söz ediyorlar.
Mezar edebiyatı pek sağlıklı bir yöntem değil. Zi-
ra, sözünden dönen pek çok güvenilir insan gördük;
örneğin Adnan Menderes’in yaşayan oğlu Aydın
Menderes “pazara kadar değil mezara kadar ayrıl-
mayacağını” söylediği Refah Partisi’nden bir günde
kopuverdi.
Bu nedenle RTE’nin Dolmabahçe görüşmesi “Be-
nimle mezara gider” sözü pek inandırıcı gelmiyor in-
sanlara.
Üstelik Başbakan, orgeneral üniformasıyla Dol-
mabahçe’ye giden Büyükanıt ile “özel” görüşmeyi
açıklamak zorunda olmadıklarını söylüyor ama…
emekli Genelkurmay Başkanı’na aba altından sopa
göstermeyi de ihmal etmiyor.
Büyükanıt, “Şayet açıklama yapmaya kalkarsa o za-
man ben de tabii görüşmeyle ilgili ‘şeyleri’ açıklarım”
diyerek Büyükanıt’ı uyarmıyor, Baykal’ın dediği gibi,
konuşma diye tehdit ediyor.
Ben de konuşursam başına geleceklere karışmam
ha, demeye gelen bir tehdit!
Büyükanıt Fenerbahçe’nin transferlerini izlemekten..
kimi etkinliklere katılmanın dışında ne yapıyor?
Dolmabahçe görüşmesini “zamanı geldiği zaman
açıklayacağını” söylemişti.
Zamanı geldi geçiyor bile; gizemli bir görüntü ve içe-
rik alan görüşme derinden tartışılıyor ve fakat emek-
li orgeneralimiz su-su-yor.
Örneğin görüşmeyle ilgili “yol haritasının çizildiği ve
tarihi bir viraj alındığı” yolundaki değerlendirmelerden
ya rahatsız olmuyor ya da… devletin temel ilkeleri üze-
rinde sürekli ters düştüğü AKP liderine öyle şeyler söy-
ledi ve öyle yanıtlar aldı ki; bunları açıklamayı, açık-
lanmasını istemiyor.
RTE, “İkili bir görüşmedir, özeldir” diyor.
Şapka çıkarılmayacak bir açıklama!
Demokratik rejimin çok duyarlı aşamalardan geç-
tiği bir dönemde, TSK adına konuşan komutanla, de-
mokratik rejimi başka ufuklara çevirecek devlet ola-
naklarını elinde tutan sivil otoritenin başı arasındaki
konuşmayı “özel görüşme” diye adlandırmak, ma-
nalandırmak elbette olanaksız.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Ya-
şar Büyükanıt görüşme üzerindeki gizem perdesini
kaldırmalı ve:
“Daha önce açıklamıştım. 27 Nisan bildirisinde (muh-
tırasında) neler yazdı isem Dolmabahçe’de onları ko-
nuştuk” demeden; -Baykal’ın olasılık olarak öne
sürdüğü gibi- rejimsel açıdan hangi virajlara olur ver-
diğini ya da vermediğini... buna karşılık RTE’den ne
gibi sözler aldığını veya alamadığını... artık açıklamak
zorunda!
Medyadaki yayınlara, ana muhalefetin şahsını he-
def alan sert eleştirilerine, kimi iktidar sahiplerine kar-
şı Batılı bir deyimi anımsayarak, neden “Kim korkar
hain kurttan” diyemiyor?
Susma hakkını kullanmaya hakkı olmadığı bir
olayda… neden susuyor?
SAYFA 14 HAZİRAN 2009 PAZARCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
IŞIL ÖZGENTÜRK
Mahremde Yangın Var
Tabii bu arada bir şok, Avrupa İnsan Haklarõ Mah-
kemesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni “bu aile içi mahre-
miyete” girer diyerek ölümle tehdit edilen kadõnõ ko-
ruyacak önlem almadõğõ, polisin, yargõnõn bu konuda
pasif kaldõğõ gerekçesiyle cezalandõrõyor ve tazmina-
ta mahkûm ediyor.
Başbakan mahremi savunur da bakanlarõ savunmaz
mõ? Kadõndan ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanõ Sel-
ma Aliye Kavaf, “Söz konusu kadın defalarca şi-
kâyetini geri çekmiş. Sığınma evi için talepte bu-
lunmamış, koruma isteğinden vazgeçmiş” diyerek
tam açõkça değil de biraz üstü kapalõ kadõnõ suçladõ,
yasalarõ savundu ve son noktayõ koydu: “Bütün
dünya dövüyor.”
Elbette, “bütün dünya dövüyor”! Bu dövmelerden
kadõnõ korumak için, “aile içi mahremiyeti” kadõn-
dan yana olumlu bir biçimde değiştirmek için, hemen
her ülkede şiddette karşõ yasalar var ve bunlar uygu-
lanõyor, dövülenin arkasõnda onu koruyacak güçler var.
Yapmayõn Sayõn Bakan, siz artõk AKP Kadõn Kol-
larõ Başkanõ değilsiniz, üç yõl önce, partinizin Konya
milletvekili karõsõnõ dövmüş, savcõlõğa başvuran karõsõna
da “İstediğin yere git. Benim dokunulmazlığım var”
diyerek babalanmõştõ. Siz ise o zamanlar AKP Kadõn
Kollarõ Başkanõ olarak şöyle bir açõklama yapmõştõnõz:
“Bu, kendi ailesiyle, özel hayatıyla ilgili bir ko-
nu... Aile içi bir ilişki... Bu konuda benim bir de-
ğerlendirmem olamaz. Söz hakkım olmadığını
düşünüyorum.”*
Evet aynen bunlarõ söylediniz. Ama ne demiştik, siz
artõk koskoca bir bakansõnõz, beğenseniz de beğen-
meseniz de sizin işiniz, seks işçisi Meryem’i de, ça-
pa yapmaktan belini doğrultamayan tarõm işçisi Ay-
şe’yi de, beni de, her gün hangi giysiyi giysem diye
düşünen Aysel Hanõm’õ da şiddete karşõ, sömürüye kar-
şõ korumak. “Aile içi mahremiyete” bu kadar takõl-
mayõn, bu öyle bir mahremdir ki, içinde nice kadõn ce-
hennem alevleri içinde yanmaktadõr. Cehenneme
odun atmaya değil, alevleri söndürmek için kova ko-
va su taşõmaya talip olun.
*14 Mayıs 2006 Milliyet Gazetesi
isilozgenturk gmail.com
Baştarafı Arka Sayfada
İstanbul PB 27
Edirne A 30
Kocaeli PB 27
Çanakkale B 28
İzmir A 30
Manisa A 31
Aydın PB 36
Denizli A 32
Zonguldak PB 21
Sinop PB 25
Samsun Y 25
Trabzon Y 22
Giresun Y 22
Ankara PB 25
Eskişehir PB 24
Konya Y 23
Sıvas Y 23
Antalya PB 30
Adana Y 33
Mersin Y 29
Diyarbakır PB 36
Şanlıurfa PB 36
Mardin PB 36
Siirt PB 29
Hakkâri B 22
Van B 24
Kars Y 21
Oslo Y 21
Helsinki PB 16
Stockholm Y 12
Londra Y 24
Amsterdam Y 21
Brüksel Y 26
Paris Y 28
Bonn PB 25
Münih PB 24
Berlin Y 25
Budapeşte A 27
Madrid Y 36
Viyana A 27
Belgrad A 27
Sofya A 25
Roma PB 25
Atina A 28
Zürih Y 32
Moskova PB 23
Aşkabat A 35
Astana PB 27
Taşkent A 36
Bakû B 29
Bişkek A 30
Tiflis Y 34
Kahire A 34
Şam PB 34
Kuzey, iç ve doğu böl-
geleri parçalı zamanla
çok bulutlu, Doğu Akde-
niz, İç Anadolu’nun gü-
ney ve doğusu, Orta ve
Doğu Karadeniz, Doğu
Anadolu’nun kuzey ve
batısı ile sabah saatle-
rinde Ankara, Kırıkkale ve
Çankırı çevreleri sağanak
e gök gürültülü sağanak
yağışlı, diğer yerler az
bulutlu geçecek.
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - Tõp Kurumu Genel
Sekreteri Ali Rıza Üçer, doktorlara
“ya devlet hastanesi ya muayene-
hane” tercihi getiren “Tam Gün Ya-
sa Tasarısı” ile ilgili olarak, “Tasarı,
hekimlerin ve diğer sağlık çalı-
şanlarının özlük haklarıyla ilgili,
özellikle de emekliliğe yansıyacak
maaş düzenlemelerinde hiçbir ka-
zanım getirmiyor. Tasarıda yal-
nızca askeri hekimlere bir sağlık
hizmeti tazminatı öngörülüyor.
Bu bile başlı başına bir adaletsiz-
lik, eşitsizlik yaratıyor” dedi.
Üçer, tasarõyla kamuda çalõşan
hekimlere, Cumhuriyetin kuruluş
döneminden beri tanõnan bir ayrõca-
lõk olan muayenehane açma, özel sağ-
lõk kuruluşlarõnda çalõşma hakkõnõn
ortadan kaldõrõldõğõnõ belirtti.
Bunun karşõlõğõnda tasarõda, Sos-
yal Güvenlik Kurumu’na ve diğer ge-
ri ödeme kurumlarõna çõkarõlacak
faturalarõn kabartõlmasõ koşuluyla
döner sermayeden alõnacak katkõ
paylarõnõn artõrõlmasõnõn vaat edildi-
ğine dikkat çeken Üçer, AKP hükü-
metince uygulanan Sağlõkta Dönü-
şüm Programõ’na değindi.
Üçer, programda yer alan Aile
Hekimliği sisteminin, tõpkõ Tam
Gün’de olduğu gibi daha fazla ilaç,
tõbbi teknoloji ve tõbbi malzeme tü-
ketimine yol açtõğõnõ ve bu sistemin
toplum sağlõğõnõn iyileştirileceği vaa-
diyle yerleştirildiğini vurguladõ. Üçer
şöyle devam etti: “Sosyal Güvenlik
Kurumu’nun, başta zincir hasta-
neler oluşturarak hızla tekelleşen
özel hastaneler olmak üzere, özel
sağlık kuruluşlarına aktardığı kay-
nak 2002 yılında 0.4 milyar TL
iken, 2008 yılında 11 kat artarak
4.4 milyar TL’ye sıçrıyor. Her bi-
ri kâr amaçlı işletmelere dönüştü-
rülerek özelleştirilen, böylece kü-
resel piyasaya entegre edilen kamu
hastaneleriyle (devlet ve üniversi-
te hastaneleri), zincir özel hasta-
nelerle ve Aile Hekimliği siste-
miyle yürütülecek sağlıkta dönü-
şüm... Tam Gün, bu dönüştürme-
nin aşamalarından biri yalnızca.
Hekimler geleneksel rollerini terk
edecek ve bu işletmelerde ücretli
çalışan haline getirilecek. Kızgın
rekabet ortamında da hekim eme-
ğinin değersizleştirilme sürecine ta-
nık olacağız. Ayrıca Tam Gün
Yasası’nın içine radyasyonla çalı-
şan personelin 70 yıllık özlük hak-
larını yok eden düzenlemenin ve
ulus ötesi sigorta şirketlerinin iş-
tahla beklediği malpraktis sigortası
düzenlemesinin tıkıştırılması da
oldukça düşündürücü.”
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Ge-
nel Sekreteri Dr. Eriş Bilaloğlu da
TTB olarak “Tam Gün Yasa Ta-
sarısı”na karşõ olduklarõnõ, tasarõyõ
reddettiklerini söyledi. Bilaloğlu,
“Yasanın adında tam gün ifadesi
geçse de bir tam gün yasası olma-
dığını düşünüyoruz. Bütünüyle
uygun değil. Ayrıca yasa tasarısı
gerek Bakan’ın açıklamalarından
gerekse kamuoyuna yansıyan bi-
çimiyle 1200 hekimi ilgilendiren bir
tasarı değil. Bütün hekimleri ve
sağlık çalışanlarını ilgilendiriyor.
Herhalde hükümet yalnızca 1200
hekimi ilgilendiren bir yasa çı-
karmazdı” dedi.
MARDİN (Cumhuriyet) - Mar-
din’in Mazõdağõ ilçesine bağlõ Bilge kö-
yünde 44 kişinin ölümüyle sonuçlanan
katliamla ilgili iddianamede ilginç
ifadeler yer aldõ. İddianamede, sanõk-
lardan birinin kendisine “Yeter artık.
20 kişiyi öldürdün, hepsini öldür-
dün” sözlerine karşõ “Ben onların kö-
künü kurutacağım” şeklindeki ya-
nõtõna yer verildi. Ayrõca olay günü
“156 Jandarma İmdat” kayõtlarõnõ
alan cihazõn arõzalõ olmasõ dikkat çek-
ti.
Bilge köyünde 4 Mayõs’ta 7’si çocuk
44 kişinin öldürüldüğü, 4’ü çocuk 10
kişinin de yaralandõğõ saldõrõ olayõyla
ilgili hazõrlanan iddianame Mardin 2.
Ağõr Ceza Mahkemesi’nce onaylandõ.
43 sayfalõk iddianamede, tutuklu 9 sa-
nõk hakkõnda, TCY’nin “Tasarlaya-
rak ve canavarca hisle adam öl-
dürme” suçundan 36’şar kez, 7 ço-
cuğun öldürülmesi suçundan 7’şer
kez ve hamile olduğu bilinen kadõnõ öl-
dürmek suçundan da 1’er kez olmak
üzere 44’er kez ağõrlaştõrõlmõş müeb-
bet hapis istendi. Ayrõca 9 sanõğõn, 4’ü
çocuk 10 kişiyi de “kasten öldürme-
ye kalkışma” suçundan 200’er yõla ka-
dar hapisle cezalandõrõlmalarõ talep
edildi. Sanõklardan 18 yaşõndan küçük
olan M.Ş.Ç. ile ilgili soruşturmanõn ay-
rõ yürütüldüğü belirtilen iddianamede,
evinde 6 adet el bombasõ bulunan
Ahmet Çelebi hakkõnda da 17 yõla ka-
dar hapis istendi.
İddianamede Bilge köyünde yapõlan
araştõrmada, “maktuller ve aileleri ile
şüpheliler ve aileleri arasında suçun
işlenmesi açısından bir husumetin
bulunmadığı”nõn tespit edildiği vur-
gulandõ. Adõ açõklanmayan gizli bir ta-
nõğõn ifadelerine göre Mehmet Çele-
bi’nin eşi Fersi Çelebi’nin olayda
öldürülen Fesih Çelebi ile cinsel iliş-
kiye girdiğine ilişkin söylentilerin bu-
lunduğu, ancak bunun doğrulanmadõ-
ğõ ifade edildi.
Olayda yaralanan Murat Çelebi
ifadesinde saldõrõnõn olduğu sõrada
nişan töreninin yapõldõğõ Cemil Çele-
bi’nin evinde bulunduğunu belirterek,
şöyle dedi: “Evdeki erkekler odada
namaz kılmaya başladılar. Ben ve 3
kişi namaz kılmadığımız için odanın
girişinde bekliyorduk. Odaya gi-
ren Mehmet Emin Çelebi namaz kı-
lan kişilere seri halde ateş etmeye
başladı.”
Müşteki Rukiye Çelebi de balkona
çõkarak kurtulduğunu, eve gidip eşinin
silahõnõ alarak geri döndüğünü, bura-
da yaralõ olarak yerde yatan eniştesi
Abdulkerim’in kendisine, “Bizi ha-
mo vurdu” dediğini söyledi.
Meles Çelebi de ifadesinde şüphe-
li Abdülkadir Çelebi’nin eşi Neslihan
Çelebi’nin damadõ olan Mehmet Sa-
it Çelebi’ye Kürtçe, “Yeter artık. 20
kişiyi öldürdün, hepsini öldürdün”
dediğini, bunun üzerine Çelebi’nin
de “Ben onların kökünü kurutaca-
ğım” diye karşõlõk verdiğini anlattõ.
Tanõk olarak ifadesine başvurulan İl-
çe Jandarma Komutanlõğõ’nda görev-
li Üsteğmen A.B. de askerlerle köye
doğru giderken kendisini arayan Meh-
met Sait Çelebi’nin, “Köyü terörist-
ler bastı. Roket ve uzun namlulu si-
lahlarla saldırdılar. Biz depo ya-
kınlarında mevzilendik. Köyün em-
niyetini sağlıyoruz” dediğini belirtti.
Er N.T’de gözaltõndaki şüphelilerin
kendi aralarõnda Kürtçe “8-9 kişi kal-
dı, kökleri kurudu. Burada ifade
vermeyelim, savcılığa gidince hepi-
mizin ifadesi aynı olsun” dedikleri-
ni söyledi. İddianamede, saldõrõda 5’i
kalaşnikof olmak üzere 6 adet uzun
namlulu silahõn kullanõldõğõ bildirildi.
Öldürülen Kerime Çelebi ile Emine
Çelebi’nin cesedinde ve olay yerinde
ele geçirilen 105 adet mermi kovanõ-
nõn da sanõklardan Abdulhakim Çe-
lebi’ye geçici köy korucusu olmasõ ne-
deniyle teslim edilen silahtan atõldõğõ
belirlendi. Saldõrõda kullanõlan ve bi-
rinden 78, diğerinden ise 23 adet mer-
mi atõldõğõ tespit edilen 2 adet uzun
namlulu silahõn bulunmadõğõ belirtil-
di. Maktullere 3-4 metre uzaklõktan
ateş edildiğine dikkat çekilen iddia-
namede, boş kovan ve mermilerde ya-
põlan parmak izi incelemesinde, her-
hangi bir ize rastlanõlmadõğõ, olay ye-
rindeki parmak izlerinin sanõklarõnkiyle
aynõ olmadõğõna işaret edildi.
Olay günkü “156 Jandarma İm-
dat” kayõtlarõnõn Mardin İl Jandarma
Komutanlõğõ’ndan istenildiği belirtilen
iddianamede, şu ifadeye yer verildi:
“Mardin İl Jandarma Komutanlı-
ğı’nın yazısına göre; 156 imdat te-
lefonu kayıtlarının kaydedildiği ses
kayıt cihazının 17 Nisan 2009 tari-
hinde arızalanması nedeniyle ta-
mir edilmek üzere Diyarbakır’a
gönderildiği bu nedenle kayıtların
alınamadığı belirtilmiştir.”
Sanõklardan köy korucusu Ahmet
Çelebi’nin evinde bulunan MKE ya-
põmõ 6 adet el bombasõnõn kafile nu-
malarõyla İl Jandarma Komutanlõ-
ğõ’ndaki 21 bombanõn aynõ seriden ol-
duğu belirtildi.
Tutuklu sanõklar Mehmet, Abdul-
hakim, Mehmet Emin, Süleyman,
Ömer, Mehmet Sait, Abdulkadir, Meh-
met Ali, Ahmet ve Ali Çelebi ile tu-
tuksuz yargõlanan Mustafa Çelebi’nin
yargõlanmasõna önümüzdeki günlerde
Mardin 2. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde
başlanacağõ bildirildi. 18 yaşõndan
küçük olan tutuklu sanõk M.S.Ç. ile il-
gili soruşturma da sürüyor.
OSMAN ÇUTSAY
FRANKFURT - Federal Almanya’daki milyon-
larca avro’luk Siemens rüşvetleriyle ilgili yeni açõ-
lan davalarda, Türkiye bağlantõlarõnõn da “sahne ala-
cağına” yönelik sinyaller dikkat çekiyor. Alman-
ya’nõn dünyaca ünlü haftalõk haber dergisi “Der Spie-
gel”in pazartesi günü piyasaya çõkacak olan yeni sa-
yõsõnda, Münih Eyalet Mahkemesi’nde rüşvetle
bağlantõlõ yaklaşõk 300 zanlõdan 3 yönetici hakkõn-
da bir dava daha açõldõğõ bildirildi. Hafta içinde sav-
cõlõk çağrõsõnõ alan yeni sanõklar arasõndaki en “ün-
lü” ismin Michael Kutschenreuter olduğunu kay-
deden dergi, ilk kez bu kadar üst düzeyde bir Siemens
yöneticisinin mahkemeye çõkarõlacağõnõ da hatõrlattõ.
Siemens’in dõş dünyada dağõttõğõ rüşvetlerde bü-
yük role sahip komünikasyon bölümünün finans mü-
dürlüğünü üstlenen 54 yaşõndaki Michael Kutsc-
henreuter, savcõlõk iddianamesine göre, rüşvet da-
ğõtõlan gizli kasalardan haberdardõ ve bunlarõn var-
lõğõna göz yummuştu.
Emniyeti suiistimal ile suçlanan Kutschenreuter ve
diğer iki yöneticinin, 2000 ile 2006 yõllarõ arasõnda
60’dan fazla ülkede “iş ortaklarõna ve resmi daire-
lerin temsilcilerine” en az 70 milyon Avro rüşvet da-
ğõtarak ihale kazandõklarõ ileri sürüldü. Siemens’in,
teknolojideki yeniliklere ayak uydurmakta zorlan-
dõğõ bilinen komünikasyon bölümünün, ayakta ka-
labilmek için böyle rüşvetler üzerinden dõş ülkeler-
den yeni siparişler almaya mecbur kaldõğõ iddia edi-
liyor. Sektör temsilcileri ve uluslararasõ gözlemci-
ler, söz konusu 60 ülke arasõnda Türkiye’nin de bu-
lunduğu tahmininde bulunuyor.
Siemens yolsuzluğunda
Türkiye bağlantıları mı?
Doktorlar, ‘ya devlet hastanesi ya muayenehane’ tercihi getiren ‘Tam Gün Yasa Tasarõsõ’na tepkili
‘Adaletsizlik ve eşitsizlik yaratılıyor’
Yurt Haberleri Servisi - Hakkâri’nin
Yüksekova ilçesinde, görevden dönen bir
ekibin geçişi sõrasõnda 2 adet patlayõcõnõn pat-
lamasõ sonucu, 4 güvenlik görevlisi ve 1 yurt-
taş hafif şekilde yaralandõ.
PKK’ye yönelik askeri operasyonlar de-
vam ederken Yüksekova’da önceki gece sa-
at 21.38 sõralarõnda görevden dönen bir
ekibin geçisi sõrasõnda terör örgütü militan-
larõ tarafõndan tuzaklanan iki adet patlayõcõ
patladõ. Patlama sonucunda 4 güvenlik gö-
revlisi ve 1 vatandaş hafif şekilde yaralan-
dõ.
Hakkâri’nin Çukurca ilçesi dağlõk arazi ke-
siminde de PKK’liler tarafõndan tuzaklanan,
bir adet patlayõcõ madde düzeneği bulundu.
Bulunan patlayõcõ madde düzeneği yerinde
imha edildi. Şõrnak’õn Güçlükonak ilçesin-
de PKK’lilere ait 108 adet 7.62 mm. çapõn-
da makineli tüfek fişeği bulundu.
Operasyonlar Hakkâri ve Şõrnak kõrsalõy-
la sõnõrlõ kalmadõ. Genelkurmay Başkanlõ-
ğõ’nõn internet sitesinde yer alan duyuruya
göre perşembe günü Hatay’õn Dörtyol ilçe-
sinde PKK’liler tarafõndan kullanõlan bir sõ-
ğõnak tespit edildi. Sõğõnaktaki 30 kilogram
amonyum nitrat ile 3 kilogram TNT imha
edildi.
Bilge köyü katliamı iddianamesi onaylandı
Hakkâri’de iki patlama
Başkentte sanata sansür
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - Ressam Savaş Simitli’nin
kursiyerlerinin yaptõğõ 46 eserin 9’u, “aşırı
pornografik” bulunduğu gerekçesiyle sergi-
lendiği Bilkent Sanat Sokağõ’ndaki galerinin
yetkililerince, aynõ yerde bulunan iç galeriye
taşõndõ. Galeri yönetimi, “Sürekli olarak
herkesin gelip geçtiği, alışveriş yaptığı yer-
de, ‘aşõrõ pornografik’ eserlerin konulması-
nı istemediğimizden, rahatsızlık yarattığı
için, iç kısımdaki büyük galeriye taşıdık”
derken, ressam Simitli, “Yapılan sanata bir
darbedir. 46 eserden yalnızca 9 tanesi ‘nü’
olduğu için iç galeriye taşınıyor” görüşünü
dile getirdi.
Ressam Savaş Simitli’nin kursiyerlerinin
yaklaşõk bir yõldõr üzerinde çalõştõğõ eserlerden
oluşan sergisi, geçen pazartesi günü Bilkent
Sanat Sokağõ’nda açõldõ. Ancak Sanat Soka-
ğõ’ndaki galerinin yetkilileri, kursiyerlerin
46 eserinden 9’unu “aşırı pornografik” bul-
duğu gerekçesiyle, bulunduğu yerden kaldõ-
rarak, aynõ yerdeki iç galeriye taşõdõ. Simitli
konuya ilişkin Cumhuriyet’e şunlarõ söyle-
di:
“‘Nü’ resimler başkentlileri nasıl rahat-
sız eder? Böyle bir mantığı anlamak müm-
kün değil. Geçen gün Ankara Devlet Resim
Heykel Müzesi’ne gitmiştim. Orada da
çeşitli ressamların ‘nü’ tabloları bulunuyor.
Resim öğretmenleri ilkokul öğrencilerini
müzeye geziye getirmiş, geziyorlardı. Ser-
gi gezmek yurttaşlara nasıl rahatsızlık ve-
rir? Böyle bir şey olabilir mi? Tepki olarak
galerideki bütün eserlerimi toplayacağım.
Çünkü bu durumu benim kursiyerlerime
izah etmem mümkün değil. Kursiyerlerim
de son derece rahatsız. Kültür ve Turizm
Bakanlığı’na da durumu bildireceğim. Ge-
reği yapılmalı. Çünkü yapılan sanata dar-
bedir. Sanatçıların çalışmasını istemiyor-
lar.”
Galeri yönetimi de konuya ilişkin yaptõğõ
açõklamada, Simitli’nin kursiyerlerinin yaptõğõ
eserlerin açõk mekânda, çoluk çocuk herkesin
alõşveriş yaptõğõ, gezdiği yerde sergilendiği-
ni, bu nedenle eserlerden “nü” olanlarõn
yurttaşlarõ rahatsõz ettiği belirtildi. Açõklamada,
“Eserleri kaldırmadık. Sürekli olarak her-
kesin gelip geçtiği, alışveriş yaptığı yerde,
‘aşõrõ pornografik’ eserlerin konulmasını
istemediğimizden, rahatsızlık yarattığı için,
iç kısımdaki büyük galeriye taşıdık” denildi.
Hakkâri’deki patlama sonucunda çevredeki evlerin camları kırıldı.