26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2009 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr DEĞİŞENDÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Yazarımız yurtdışında olduğundan yazısını gönderememiştir. HUGH POPE ABD Başkanõ Barack Obama, seçim kampanyasõnda verdiği söz ve Ermenistan ile Türkiye arasõndaki ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik güncel fõrsat arasõnda, ince ahlaki bir çizgide yürüdü. Obama’nõn uzlaşõsõ bazõ Ermenilerin kuşkulandõğõ ve bazõ Türklerin umduğu gibi ABD-Türkiye stratejik çõkarlarõnõn reel-politikasõna teslim olduğu anlamõna gelmiyor. Bu aslõnda her iki tarafõ tarihi çõkmazlarõ aşmaya davet ediyor. Bundan daha iyi bir fõrsat olamaz. On yõllõk sivil toplum ve resmi çabalarõn ardõndan Ermenistan ve Türkiye diplomatik ilişkileri kurma ve sõnõrlarõ açmaya yönelik İsviçre arabuluculuğunda erişilen bir anlaşmayõ duyurdu. İki taraf bunun yanõ sõra Ermenilerin her 24 Nisan’da 1915’te Osmanlõ Türklerinin kendi halklarõna karşõ soykõrõmõn başlangõcõ olarak andõklarõ ve Türklerin 1. Dünya Savaşõ sõrasõnda tehcir, isyan ve katliam olarak tanõmladõklarõ olaylara yönelik ikili bir komisyon oluşturacak. Anlaşma yürürlüğe konmadan önce Türkiye, Ermeni güçlerinin 1992-94’te Dağlõk Karabağ savaşõnda işgal ettiği Azerbaycan topraklarõndan çekileceğine ilişkin Ermenistan’dan taahhüt istiyor. Ancak Ankara’nõn Erivan’la yakõnlaşmayõ müttefiki Azerbaycan’õn protestolarõ yüzünden durdurmasõ mantõksõz olur. Aslõnda Ermenistan’la ilişkilerin normalleştirilmesi Türkiye’nin aynõ etnik kökeni ve aynõ dili paylaşan Azeri kuzenlerine yardõm etmek için en iyi yol. Bu Ermenistan’õn kendini daha güvende hissetmesine ve Dağlõk Karabağ konusunda uzlaşõya daha açõk olmasõna yol açabilir. Son 16 yõldõr sõnõrõn kapalõ olmasõnõn tartõşmalõ bölgeye yönelik bir çözüm bulunmasõ konusunda hiçbir faydasõ olmadõ. 1994’teki ateşkes anlaşmasõnõn kõrõlganlõğõ yeni bir yol bulunmasõnõ zorunlu kõlõyor. ABD Kongresi Obama’nın yolunu izleyebilir Türkiye ve Ermenistan normalleşmesi, Erivan ve Bakû sonuçta Ermeni askerinin çekilmesine yol açacak Dağlõk Karabağ’a yönelik uluslararasõ barõş görüşmelerinde anlaşmaya varmadan uzun vadede sürdürülebilir olamaz. Bu Obama’nõn diplomatik dilini açõklayan karmaşõk bir durum. Bu yõlki 24 Nisan açõklamasõnda ABD Başkanõ 1915 olaylarõnõ tanõmlamak için “soykırım” sözcüğünü kullanmadõ. Türkler olaylara yönelik kendi görüşlerinin de göz Obama, kampanya sözü ile ilişkilerin normalleştirilmesi fõrsatõ arasõnda ince ahlaki bir çizgide yürüdü ‘Tarihi çõkmazlarõ aşõn’ çağrõsõ önüne alõnmasõnõ istediklerinden ve olasõ tazminat ve taviz taleplerine yol açabilecek yasal sonuçlarõ nedeniyle bu ifadeye kõzõyor. İsviçre arabuluculuğunda yapõlan anlaşma Ermenilerin Türkiye’nin sõnõrlarõnõ tanõmasõnõ sağlarken uzun süreli toprak taleplerini uzaklaştõrõyor. Bunun yerine Obama katliamlara yönelik “insan eliyle yapılmış büyük felaket” anlamõna gelen Ermenice “Mets Yeghern” ifadesini kullandõ. 17 Mart’ta Ermeni soykõrõmõnõn tanõnmasõna yönelik bir yasa tasarõsõ sunulan ABD Kongresi de başkanõn yolunu seçerek Türkiye-Ermenistan arasõndaki normalleşme sürecine bir şans vermek için çatõşmadan kaçõnabilir. Ermenilerin geçen on yõlda uluslararasõ Ermeni soykõrõmõnõ tanõyan yasa tasarõlarõ ve açõklamalarõn Osmanlõ’nõn hatalarõnõ Türkiye’nin inkâr etmeye son verdiği yönündeki görüşlerinde haklõlõk payõ var. Ancak bu tür dõş baskõlar Türkiye’nin soykõrõm sözcüğünü kabul etmesine yardõm etmeyecek. Özellikle de Kongre’de ve diğer parlamentolarda bekleyen yasa tasarõlarõ iyi düşünülmüş görüşlerdense açõkça iç politikaya yönelik hesaplamalar sonucu olduğu sürece. Türk-Ermeni ilişkileri gelişiyor Ermeni meselesine gelince hükümet görevlilerinin de dahil olduğu pek çok Türk, yitirilmiş Ermeni yaşamlar için kamuoyu önünde üzüntülerini dile getiriyor. 1915 olaylarõnõ açõkça konuşmanõn tabu olduğu 80 yõllõk bir sessizlikten sonra, Türk kamuoyu bu olaylar hakkõnda yeni bir gerçekler ve görüşler hücumunu sindiriyor. Son on yõlda Türkler ve Ermeniler arasõndaki yakõnlaşma sonucu 1915 olaylarõnõ anlamaya yönelik akademik görüş alõşverişi arttõ ve bilgi yaygõnlaştõ. 2005 yõlõnda Ermeni meselesine yönelik bir konferans Türk entelektüellerinin, ülkenin akademik ve kültürel elitinin eski milliyetçi savunmalardan kurtulmak istediğini gösterdi. Türkiye’nin doğusunda Ermeni mirasõnõ korumaya yönelik çabalar başladõ. Türk-Ermeni ilişkilerini kötüleştirmekten öte, Ermeni asõllõ Türk gazeteci Hrant Dink’in 2007’de karanlõk milliyetçi bir çete tarafõndan öldürülmesi İstanbul’da 100 bin kişinin “Hepimiz Ermeniyiz” pankartlarõ taşõdõğõ bir yürüyüşe neden oldu. Kamuoyu yoklamalarõ Türklerin üçte ikisinin Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün Ermeni mevkidaşõ Serj Sarkisyan’õn futbol maçõ davetini kabul etmesini desteklediğini gösteriyor. Aralõk ayõnda ise önde gelen Türk aydõnlarõ Ermenilerden “Büyük Felaket” nedeniyle özür diledikleri bir imza kampanyasõ başlattõ. Bugüne kadar yaklaşõk 30 bin kişi buna imza attõ. Genel olarak Türkiye’nin çabalarõ diğer komşu ülkelerle ilişkileri geliştirmeye yönelik on yõllõk çabalara uyuyor. Ankara; Suriye, Yunanistan ve Irak Kürdistan’õ ile başarõlõ bir biçimde gergin ilişkilerini normalleştirdi. Ankara ayrõca Kõbrõslõ Türk ve Rumlar arasõnda uzlaşõ için elinden geleni yaptõ. Ermenistan’da da yeni eğilimler görünür oldu. Ermeni devletinin gururu ve güvenliği arttõkça, soykõrõm kabul ettirme çabalarõ diğer ulusal çõkarlarõ çiğnemiyor. Daha fazla ekonomik fõrsatlar, geniş bölgesel strateji ve Batõ’ya direkt geçiş yolu anlamõna gelen Türk sõnõrõnõn açõlmasõ daha önemli sayõlõyor. Ermeniler giderek daha fazla Türk kõyõlarõnda tatil yapõyorlar. Ermenistan’õn nüfusunu geçen ve Erivan’da önemli bir etkiye sahip diyaspora içinde de belirgin bir değişim var. Fransa’daki Ermeni topluluğu uluslararasõ bir kampanya başlatarak Türklerin özür çabalarõna “teşekkürler” yanõtõnõ verdi. Fransõz Ermeni aydõnlarõ giderek daha fazla miraslarõyla bağ kurabilmek için Türkiye ve Türklerle ilişki kuruyor ve İstanbul’u ziyaret ediyor. Obama’nõn dediği gibi bu yakõnlaşma bu iki ülke arasõnda sõnõrlarõn açõlmasõ, Türkler ve Ermenilerin donmuş anlaşmazlõklar, milliyetçi yüzleşmeler ve geçmişin hayaletleri tarafõndan tutsak edildikleri bir asõrõ aşmak için en iyi fõrsatõ sunuyor. İngilizceden çeviren: Elçin Poyrazlar (Wall Street Journal, ABD, 27 Nisan 2009) Barış görüşmelerinde risk yüksek JUDY DEMPSEY Aylar boyu Türkiye ve Ermenistan’õn liderleri, Avrupa’nõn eteklerinde yer alan her an patlamaya hazõr bir bölgede ki ihtilafõ çözüme ulaştõrabilmek için gizli görüşmeler de bulunarak ülkelerindeki milliyetçileri karşõlarõna aldõlar. Türkiye Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ve Ermeni Cumhurbaşkanõ Serj Sarkisyan son derece hassas pazarlõklarda bir noktaya ulaştõlar. Geçen hafta, diplomatik ilişkilerin yeniden başlamasõ ve sõnõrõn tekrar açõlmasõ için bir yol haritasõ üzerinde anlaştõlar. Eğer anlaşma başarõya ulaşõrsa bu, bölge için büyük önem taşõyacak. TBMM Dõşişleri Komitesi sözcüsü Suat Kınıklıoğlu “Güney Kafkaslar sonunda istikrarlı ve yatırımcı için cazip bir yer haline gelecek” dedi. Eğer böyleyse, bölgeyi kontrol eden güçler, bu barõş sürecini cesaretlendirmek adõna çok az katkõsõ olan ABD veya AB olmayacak. Onlar yerine, gaz ve petrol açõsõndan zengin ve Avrupa’ya önemli bir transit geçiş sağlayan bölgedeki etkilerini tekrar tesis etmeye çalõşanlar -iki eski imparatorluk- Rusya ve Türkiye olacak. Burada en kârlõ çõkan Türk başbakan, İslami kökenli AKP’nin lideri Recep Tayyip Erdoğan olabilir. İktidara geldiği 2003 yõlõndan bu yana Erdoğan Türkiye’yi AB üyeliği için reformlarõ yavaş yavaş gerçekleştirmekte. Türkiye’nin ulusal çõkarlarõnõn komşularõ Bulgaristan, Suriye, Azebaycan, Gürcistan, Irak ve İran’la olan ilişkilerine göre tanõmlandõğõ bir “komşuluk politikası” geliştirdi. Bunlarõn arasõnda Ermenistan en çetrefil olanõydõ. Merkezi Erivan’da olan Ermeni Ulusal ve Uluslararasõ Çalõşmalar Merkezi yöneticisi Richard Giragosian, “Ermenistan’la ilişkileri normalleştirme kararı bir Türk girişimidir... Bu ABD’yi memnun etmek veya AB’yi teskin etmek için yapılmış bir plan değildir. Bu Türkiye’nin ulusal çıkarı ile ilgilidir” dedi. ABD uzun bir süre önce Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin yeniden başlamasõ için çağrõda bulunmuştu. Ama ardõ ardõna gelen ABD başkanlarõ, güçlü Ermeni diyasporasõnõn baskõsõ altõnda kaldõlar. Erdoğan’õn bu meselenin diplomatik çabalarõ raydan çõkarmasõnõ önlemek adõna Ermenistan’la özel bir tarih komisyonu kurulmasõna razõ olmasõ için çok büyük bir adõm atmasõ gerekti. AB’nin hiçbir rolü yok Türkiye’nin Brüksel’le üyelik müzakereleri, karşõlõklõ suçlamalarla batağa saplandõğõ için AB’nin bu konuda hiçbir rolü olmadõ. Türkiye’nin Avrupa’nõn bu bölgesindeki stratejik rolüne ve reformlarõna rağmen, Fransa ve Almanya Türkiye’nin üyeliğine hararetle karşõ çõktõlar. Neticede, Suat Kınıklıoğlu “AB burada her geçen gün popülaritesini daha fazla kaybediyor. Bu da reformlar konusuna ciddiyetle yaklaşan bir iktidar için oldukça rahatsız edici” dedi. Böylece ABD ve AB kenara itildi ve Erdoğan, Türkiye’nin ulusal çõkarlarõnõ yansõtan ama riskler taşõyan bir stratejiyi uygulamaya koydu. Yurtiçinde Erdoğan Ermenistan’la yakõnlaşmaya karşõ çõkanlarla başa çõkmak zorunda. Bölgede Türkiye kendisine dil ve ekonomi bakõmõndan yakõn ve gaz ve petrol zengini bir ülke olan Azerbaycan’la ilişkilerini bozabilir. Türkiye, 1992’deki Dağlõk Karabağ savaşõ sõrasõnda Azerbaycan’õ desteklemişti. 1994’teki ateşkes antlaşmasõndan bu yana Türkiye, Ermenistan’la sõnõrlarõnõ kapatarak, ekonomik bakõmdan var olabilmesi için Ermenistan’õ Rusya’ya mahkûm ederken Ermeni kuvvetleri Azerbaycan’õn en az sekizde birini işgal ettiler. Türkiye’nin dõş politikasõndaki vites değişikliği karşõsõnda Azerbaycan gerginleşiyor. Azerbaycan, Dağlõk Karabağ sorunu çözülmeden Türkiye Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinden korkuyor. Azerbaycan’õn Avrupa’daki Entegrasyonu Ulusal Komitesi Başkanõ Leila Alieva “Eğer Azerbaycan Türkiye- Ermenistan yakınlaşmasında ihanete uğradığını hissederse, yüzünü Rusya’ya dönebilir” dedi. Dağlõk Karabağ savaşõnda Ermenistan’õ destekleyen ve şimdi de Ermenistan’õn telekomünikasyon, enerji ve demiryollarõ ağõnõ elinde tutan Rusya, arabulucu rolü için harekete geçti bile. Türkiye’nin desteği ile Azeri mültecilerin dönmesini sağlayacak şekilde Ermenistan kuvvetlerinin Azerbaycan’õn işgal altõndaki topraklarõndan çekilmeleri için pazarlõklara başladõ. Ödül büyük. Azerbaycan Avrupa’nõn Nabuko gaz hattõna gaz tedarik etmek için pazarlõklarõ sürdürüyor bile olsa, topraklarõnõn büyük kõsmõnõ tekrar kontrol altõna alabilecek ve Rusya da Azerbaycan’la bir enerji antlaşmasõ yaparken daha güçlü bir pozisyon elde edebilecektir. Rusya herhangi bir barõş antlaşmasõnõn garantörlüğünü üstlenmek için, Karabağ’a barõş gücü ordularõnõ göndermek suretiyle bölgedeki etkisini teminat altõna da alabilecektir. Son olarak, Ermenistan ve Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi Gürcistan’õ da zayõflatabilecektir. Richard Giragosian’a göre, sõnõrlar açõldõğõ anda Ermenistan enerji ve diğer mallar için yeni transit yol haline gelebilir. Bu da Rusya’nõn amacõna uygun bir şekilde Gürcistan’õ marjinalleştirebilir. ABD ve Avrupa için bütün bu sürecin sonucu oldukça belirsiz. Yolsuzluk, uyuşturucu, insan ticareti ve sorunlu hükümetler için verimli bir bölge gibi görünen hassas yapõlõ Güney Kafkaslar çok daha müreffeh ve huzurlu bir hale gelebilir. Ama eğer Avrupa ve ABD, Türkiye’de gerçekleşmekte olan bu büyük değişimi kucaklayamazlarsa Türkiye ve Rusya, bölgenin yeni süper güçleri olarak, tarihi etki alanlarõna geri dönerlerken, onlar büyük bir güç kaybõna uğrayabilirler. İngilizceden çeviren: Çimen Turunç Baturalp (International Herald Tribune, 30 Nisan 2009) E rmenistan’la ilişkilerin normalleştirilmesi Türkiye’nin Azeri kuzenlerine yardõm etmek için en iyi yol. Bu Ermenistan’õn kendini daha güvende hissetmesine ve Dağlõk Karabağ konusunda uzlaşõya daha açõk olmasõna yol açabilir. Son 16 yõldõr sõnõrõn kapalõ olmasõnõn tartõşmalõ bölgeye yönelik bir çözüm bulunmasõ konusunda hiçbir faydasõ olmadõ... Türkiye ve Ermenistan normalleşmesi, Erivan ve Bakû sonuçta Ermeni askerinin çekilmesine yol açacak Dağlõk Karabağ’a yönelik uluslararasõ barõş görüşmelerinde anlaşmaya varmadan uzun vadede sürdürülebilir olamaz. Ankara-Erivan arasõndaki sürecin başarõya ulaşmasõ ABD ve AB’nin bölgede güç kaybetmesine yol açarken süreç, Türkiye ve Rusya nüfuzlarõnõ arttõrabilir Gül ve Sarkisyan’ın maç diplomasisi. (AA) ASLI KAYABAL MİLANO - Kuzey İtalya’da Siloe adlõ havuzun sahibi olan Bergamo Piskoposluğu Müslüman kadõnlarõn havuzu haftada bir gün, bir saat kullanmalarõ yönünde yeni bir uygulama başlattõ. Erkek müşterilerin kabul edilmediği özel havuz uygulamasõ 17 yõldõr İtalya’da yaşayan ve kültürel uyum rehberi olarak görev yapan İranlõ Maida Ziarati’nin belediyeye önerdiği projenin uygulanmasõyla hayata geçti. Bergamo Piskoposluğu’nun bu kararõ Kuran’a saygõ adõ altõnda aldõğõ açõklandõ. İranlõ Maida Ziarati’nin “uyum projesi” Müslüman kadõnlarõ çarşaf, başörtüsü ve burkalarõnõ evde bõrakarak havuza gelmeye ve mayo ile yüzmeye davet etti. Bu daveti başlangõçta büyük bir tedirginlikle karşõlayan kadõnlarõn şimdi hiçbir günü kaçõrmadõklarõna dikkat çekildi. Çoğunlukla Mõsõr, Tunus, Fas ve İranlõ kadõnlardan oluşan Müslüman kadõnlarõn başlangõçta sudan çok ürktüğü, mayo giymekten ve bacaklarõnõ göstermekten çekindiği belirtildi. Müslüman kadõnlarõn üzerindeki baskõdan sõyrõlmalarõnõ hedefleyen projeye ilginin artmasõ durumunda işletmeciler kadõnlar için kadõn yüzme öğretmeni de sağlayacak. Ancak haberin duyulmasõnõn ardõndan bazõ Arap ülkelerinden yetkililer, gelenekleri gereği kadõnlarõn havuza mayoyla gidemeyeceğini, havuzda kamera olabileceği nedeniyle bu uygulamadan derhal vazgeçilmesi gerektiğini iletti. Bergamo Belediyesi’nde Kuzey Birliği partisinin danõşmanõ olarak görev yapan Daniele Beliotti ise “Müslüman ülkelerin geleneklerini etnik gettolar yaratarak uygulamak yerine onların bizim geleneklerimize uyum göstermelerini sağlamalıyız” yorumunda bulundu. Dış Haberler Servisi - İngiltere İçişleri Bakanlõğõ, ülke genelinde daha önce gözaltõna alõnmasõna karşõn hakkõnda resmi bir suçlama getirilmeyen ya da mahkeme tarafõndan suçlu bulunmayan yaklaşõk 800 bin kişinin DNA örneklerinin polis kayõtlarõndan silineceğini açõkladõ. İngiliz Guardian gazetesinin haberine göre, ülkede yaklaşõk 5.1 milyon kişinin DNA örneğinin polis veritabanõnda yer aldõğõna dikkat çeken insan haklarõ örgütleri, Londra’nõn kararõnõ memnunlukla karşõlarken, bu konuda atõlmasõ gereken daha pek çok adõmõn bulunduğu uyarõsõ yapõyorlar. Polisin gözaltõna alõnan kişilerden aldõğõ saç, kan örneklerini de içeren DNA profilini bir veritabanõnda toplamasõ, ülkede bu kişisel bilgilerin güvenilirliği kuşkulu üçünçü taraflarõn eline geçebileceği tartõşmalarõnõ alevlendirmişti. DNA veritabanõ oluşturulmasõna karşõ çõkan gruplar, özellikle sağlõk sektöründe faaliyet gösterenlerin ve ilaç şirketlerinin, araştõrmalarõnda kullanmak üzere bu örneklere ulaşmak isteyebileceğine dikkat çekmişti. Bu örneklerin õrksal özelliklerin belirlenmesinde, hatta kişilerin genetik kodlarõna göre suç işleme meyillerinin ortaya çõkarõlmasõnda kullanõlabileceği öne sürülmüştü. Müslüman kadõnlara özel havuz 800 bin kişinin DNA kaydõ silinecek İNGİLTERE’DE POLİS VERİLERİ İTALYA’DA YENİ UYGULAMA Bazı Arap ülkeleri yet- kilileri, gelenekleri ge- reği kadınların havuza mayoyla gidemeyeceği gerekçesiyle uygula- maya tepki gösterdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear