24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 26 MAYIS 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Teslimiyet Yasasına Direnmek Erdoğan’ın azınlıkların Türkiye’den göç etti- rilmesine yol açan ve en sonuncusu bundan ya- rım yüzyıl önce gerçekleştirilmiş bir olayı, durup dururken “gündem”e taşıması, tam bir şark kur- nazlığıdır. Bir başka deyişle, çadır tiyatrolarında rastlanan türden acemi illüzyonist oyunlarla ya- şamını sürdürmek isteyen ve “cambaza bak” di- ye seyircilerinin dikkatlerini dağıtmak isteyen bir hokkabaz eskisinin yöntemini kullanmaya kal- kışmaktır. Başbakan, hataları ve sevapları ile tarihin ma- lı olmuş olayları tarihçilerin objektif yargılarına bı- rakarak, kendi yönetiminde her gün bir yeni uy- gulaması ile karşı karşıya kaldığımız “neo-faşist” tertiplerin hesabını versin. Sözünü ettiğim bu yeni faşizm anlayışının, et- nik ayrışmadan daha çok, kendisi gibi düşün- meyenleri yola getirmek amacıyla, bireylerin te- lefonlarını dinlemeden yurtdışına çıkış amaçları- nı araştırmaya kadar uzanan bir sisteme dayan- dığını, AKP Genel Başkanı inkâr edebilir mi? Gözaltına alınmalar, ceza usul yasalarında sa- dece “tedbir” olarak uygulanması gereken tu- tuklama işlemlerini uçları olabildiğince açık bir şe- kilde işleme koyarak, “zanlı” olarak soruşturma- ya tutulan kişilerin sağlığı ile oynamaktan çekin- meyenlerle ilgili örnekler de, yarın tarihçiler ta- rafından değerlendirilirken, faşizm benzetmeleri yapılırsa kimse şaşırmamalıdır. Gündemi iyi okumak Bu yüzden Sayın Erdoğan’ı, her şeyden önce bugünkü gündemi bir kez daha ve iyi okumaya ça- ğırmak istiyorum. Güney ve doğu sınırlarımızı baştan aşağıya ört- müş olan mayınların, Ottowa Sözleşmesi uya- rınca temizlenmelerinin kimler tarafından yapıla- cağını belirlemek amacıyla hazırlanmış olan ya- sa tasarısında Başbakan geri adım atmalıdır. İktidara geldiği günden bu yana ne isterse onu oyları ile desteklemekten geri kalmayan AKP mil- letvekillerinin bile azımsanmayacak bir bölümü- nü rahatsız, hatta tedirgin eden o tasarının uy- gulanma aşamasında bir yabancı şirketin, özel- likle bir İsrail şirketinin görev alacağı artık gizle- nemez hale gelmiştir. Bizzat Erdoğan da mayın toplama sorumluluğunu üstlenerek temizlenecek olan 126 milyon metrekare araziyi “yap-işlet- devret” modeli ile kiralama yoluyla sahiplenecek şirketin İzak ya da Ali’ye ait olmasının günümü- zün ekonomi anlayışına ters düşmeyeceğini söy- leyerek kanıtlamıştır. Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin’in güney sınırlarını örten ve yarım yüzyıldır el değ- memiş bu bakir arazinin NATO’ya bağlı uluslar- arası bir uzman şirket tarafından temizlenebile- ceğini Genelkurmay sözcüsü hatırlatıyor. Bu açık- lamayı hükümetin bilmediği söylenemez. Ona rağ- men, “gerisinde birinci sınıf yasak bölge ve onun arkasında da birçok yerde ikinci sınıf askeri yasak bölge bulunan” arazinin Suriye ve Irak için ayrı- ca çok hassas bir konu olacak şekilde bir İsrail fir- ması tarafından kapatılmak istenilmesi, bölgedeki dengeleri de altüst edecek bir girişimdir. Yerli ortaklar hesabı mı? Dahası, orada 2 bin 500 işletme oluşturularak 12 bin 500 aileye iş sağlanabileceğini Ziraat Mü- hendisleri Odası Genel Başkanı da hatırlattığı halde, orada yaşayanları, uluslararası bir yaban- cı şirket tarafından konulacak koşullar altında ça- lışmak zorunda bırakacak bir düzenleme yapılmak istemesinin altında, acaba o şirketin “yerli ortakları” arasında yer alma planları da var mıdır? Muhalefet partilerinin ısrarla karşı çıkmasına kar- şın iktidar partisinin parmak çoğunluğuna daya- narak bu “Teslimiyet Yasası”nı çıkarmak isteme- sini hiçbir vicdan sahibi içine sindiremez. Kaldı ki CHP ve DSP gibi sosyal demokrat ya da demokratik sol partilerin önüne, böylesine bü- yük bir hazine arazisindeki kördüğümün çıkma- sı iyi değerlendirilirse, yeni bir ufuk açacaktır. Köykentler oluşturulabilir.. Rahmetli Ecevit’in CHP Genel Başkanı iken or- taya attığı ve DSP Genel Başkanı olarak uygula- maya koymaya başladığı Köykent’ler projesi, or- ganik tarıma da elverişli olan bu geniş alanda top- raksız köylüler için yeni bir dünya yaratılmasına yol açabilir. Başbakan’ın bu projeyi Köydes adı altında makyajlayarak yeni bir versiyon ile yer yer uygulama alanına soktuğu da biliniyor. Yıllardan beri bölgede mayınlarla kucak kuca- ğa yaşamak zorunda kalan ve birçoğu ineğini ko- valarken, karşı taraftaki köylerde yaşayan akra- balarını görmek isterken; ya da açık açık söyle- yelim, başka geçinme olanağı bulamadıkları için kaçakçılık yapmak amacıyla sınır ötesine gidip ge- lirken bacaklarını, kollarını yitiren yurttaşlarımıza “insan gibi” yaşama imkânları sağlanır. Toprağını seven o insanlar teröre daha bir baş- ka türlü bakar. Silahları bırakarak kendilerine ve- rimli iş alanları açan devletine de daha sıkı sarı- lır. Feodalizme sırtını çevirmeyi öğrenen yeni ku- şaklar yetiştirir. Göstermelik değil; gerçek demokrasi ile tanış- ma olanağı bulur... Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net ENTERNET / MEHMET SUCU Video paylaşım sitesi YouTube’un kapanmasıyla gündeme gelen erişi- mi engellenmiş internet sitesi sayısı 2 bine yaklaştı. Telekomünikasyon İle- tişim Başkanlığı tarafından yayımla- nan istatistiklere göre 13 Nisan iti- barıyla 1874 internet sitesine erişim engellendi. Erişimi engelleme işlem- lerinin 1520’si resen yapılırken yargı kararıyla gerçekleştirilen engelleme- lerin sayısı 354’ü buldu. “guvenli- web.org.tr” adresi üzerinden alınan şikâyetlerin sayısı ise 69 bini buldu. Sitelerin kapatılma gerekçelerine ba- kıldığında çocukların cinsel istisma- rı maddesini ihlal eden içeriklere sa- hip sitelerin sayısı 721 olarak tespit edildi. Müstehcenlik suçundan 658, bahis ve kumar suçundan ise 123 si- te için kapatma kararı alındı. Atatürk aleyhine işlenen suçlar nedeniyle ise 56 site kapatıldı. (telekomedya.com) İnternet yasakları şu anda Türkiye internetinin kanayan yarası. Sevgili Mustafa Akgül hocanın ifadesiyle Türkiye adeta İnterneti kavrayamamış, ondan korkan, internetteki “zararlı” içeriği temizleme iddiasında bir ülke görüntüsü veriyor. Yasaklamalar, yurt- taşları yasağı delmeye iten bir ortam yaratıyor. Zaten tüm dünyanın kolay- ca erişebildiği nesneleri, yasakladık, diye kendimizi kandırıyoruz. Bu yap- tığımızın bir sayfa yazı için bütün bir kütüphane yasaklamaktan farklı bir şey olmadığını, bunun adının sansür olduğunu binlerce kez yazdık. Birazcık bu işlerden anlayan bir gözle baktığınız zaman, yasaklama kararı alanların, Demokrat Parti ikti- darı dönemindeki beyaz zeminlerler- le çıkan sansürlenmiş gazeteleri ve- ya 12 Eylül cuntasının yasakladığı on binlerce haberi özlediklerini düşünü- yorum. 1867 tarihinde Osmanlı hükümeti- ne gazete kapatma yetkisi veren “âli kararname” ile günümüzün 5651 sa- yılı interneti sansürleme yasasının da pek bir farkı olmasa gerek. Hatta II. Abdülhamid döneminin meşhur sansür dairesinden daha bile iyi ça- lışan 90 kişilik bir sansür dairemiz var. Başbakanımız bile YouTube yasa- ğını deldiğini tüm Türkiye’nin gözünün içine bakarak söylüyor, ama sansü- rün kalkması için bir şey yapmıyor. İnternet artık insanların buluştuğu, iş yaptığı, eğlendiği, öğrendiği, öğ- rettiği, çeşitli elektronik nesneleri de- ğiştiği, paylaştığı, okuduğu, yazdığı bir ortamdır. İnternet, kütüphanelerin, gazete ve dergilerin, TV’lerin, müze- lerin, laboratuvarların, sergilerin, kon- ser salonlarının olduğu, insanlığın kültür mirasının paylaşıldığı bir or- tamdır. İnsanlar arası iletişim, işbir- liği ve dayanışmanın olduğu bir or- tamdır. Yaşamın tüm boyutlarına, tüm mesleklere, tüm yaş gruplarına hitap eden, yaşamın yansıması bulan, in- sanlığı etkileyen önemli bir gelişme- dir. YouTube 5 Mayıs’tan 2008’den beri kapalı. Yani 1 seneyi aşkındır ka- palı(!). 3.5 milyon kişinin günlüğünü tutan wordpress.com bir yazı nede- niyle aylarca kapalı kaldı. geociti- es.com, myspace.com, dailymoti- on.com, alibaba.com gibi büyük, milyonlarca kullanıcının üye olduğu, içerik eklediği çoğu web sitesinin yanında, richarddawkins.net, tu- randursun.com, anarsist.com, ata- ist.org gibi aykırı görüşlerin orta- ya atıldığı web’ler de yasaklardan nasibini aldı. Bu yasaklamalar, her za- man 5651 nedeniyle olmuyor; kişi- sel haklar ve fikri ve sinai hakların ih- lali nedeniyle Türkiye’nin herhangi bir yerinde bir mahkeme, hiçbir savun- ma almadan, bir bilirkişiye başvur- madan tedbir olarak bir yasaklama getirebiliyor. blogger.com’u Diyar- bakır, pek çok web’i de Silivri ve Gebze mahkemeleri yasakladı. Devletin, esas olarak, “zararlı içe- rik”le mücadeleyi yurttaşa bırakma- sı, demokrasilerde esastır. Devlet buna destek olmalıdır; ama işi yurt- taşa bırakmalıdır. Çözümü Mustafa Akgül hocadan önerelim. 5651 ilk fırsatta kaldırılmalı, yerine daha katılımcı ve demokra- si felsefesiyle yeni bir yasa çıkartıl- malıdır. Geçici olarak merkezi bir ya da iki mahkeme bu konuda uzman- laşmalı; içtihat oluştuktan sonra do- ğal hâkimler devreye girmelidir. Tüm hukuk camiası bilişim konuların- da eğitilmeli, bilişimciler de hukuk kavramlarıyla eğitimde tanışmalıdır. mehmet@cumhuriyet.com.tr ‘İnterneti Sansür Yasası’ Kaldırılmalı Tutuksuz yargõlanan Aksu, hakkõndaki suçlamalarõ reddederken ‘Devlet memurunun da siyasi görüşü olur’ dedi: Bostan korkuluğu değilimHATİCE TUNCER / HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnda tutuksuz yar- gõlanan, Sultanahmet’teki İstanbul Adliyesi’nde katip olarak çalõşan Atil- la Aksu, tutuklu sanõk Büyük Hu- kukçular Birliği Başkanõ avukat Ke- mal Kerinçsiz’e gizli belge verdiği yö- nündeki suçlamalarõ reddetti. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nce Silivri Cezaevi’nde görülen davanõn 90. oturumunda rahatsõzlõğõ nedeniyle bir süre davalara katõla- mayan Başkan Köksal Şengün, dün yeniden görev başõ yaptõ. Kardeşi Levent Aksu’nun öğretim görevlisi olarak Kerinçsiz’in televizyon prog- ramõna katõldõğõnõ söyleyen Atilla Aksu, “Benim de siyasi görüşlerim var. Devlet memurluğu bostan kor- kuluğu değildir. Kerinçsiz ile olan telefon görüşmelerim, medyada çı- kan güncel siyasi olaylarla ilgilidir” dedi. Kerinçsiz’e yalnõzca 301. mad- deyle ve Muzaffer Tekin ile ilgili iki tane karar verdiğini belirterek, beraat talebinde bulundu. Kerinçsiz’in iste- ği üzerine Taner Akçam ile ilgili araş- tõrma yaptõğõnõ ancak bulamadõğõnõ ifa- de eden Aksu, mahkeme başkanõ Şen- gün’ün “her talep edene evrak verir misin” diye sormasõ üzerine de “Ha- yır herkese verilmez. Yazıişleri mü- dürüne sorarım” yanõtõnõ verdi. Ak- su, telefonda Kerinçsiz’e birçok evrak gönderdiğine ilişkin konuşmalarõ so- rulunca da “Telefonda öyle konuş- malar geçmiş olabilir. Ama evrak verme söz konusu değildir” dedi. Telefonda öksürük tartışması Cumhuriyet Savcõsõ Mehmet Ali Pekgüzel’in bazõ sorularõna Kerinçsiz itiraz etti. Pekgüzel, Büyük Hukuk- çular Birliği’nin toplantõ tutanağõnda Aksu’nun isminin geçtiğini söyleme- si üzerine Kerinçsiz, “Aksu’nun bir akrabasının bize ucuz pankart yap- ması konusunda alınmış bir nottur. Toplantılara katılmamıştır” dedi. Pekgüzel, Aksu’ya, Kerinçsiz’le te- lefonda, hakarete varan ifadelerle hangi siyasetçi hakkõnda konuştukla- rõnõ sordu. Savcõ, Aksu’nun hatõrla- madõğõnõ söylemesi üzerine telefon ta- pesini okudu. Pekgüzel, konuşmanõn bir yerinde Kerinçsiz’in öksürük ya- parak sesi bastõrmaya çalõştõğõnõ söy- lemesine Kerinçsiz tepki gösterdi. Kerinçsiz, “Bir insan öksüremez mi? Nereden çıkarıyorsunuz bu- nu?” dedi. Mahkeme başkanõ da “Ta- pe’de öyle yazıyor. Düzelttik” dedi. Pekgüzel’in õsrarla kimin hakkõnda ko- nuştuklarõnõ sormasõ üzerine Aksu, “Yolsuzluk yapanlarla alakalı, bir siyasetci tipiyle ilgili konuştuk. Dev- let memuru olduysak ot gibi yaşa- maya gelmedik” karşõlõğõnõ verdi. Üye hâkim Sedat Sami Haşıloğlu ise Aksu’ya nerede askerlik yaptõğõnõ ve NATO ile ilgili herhangi bir bi- rimde çalõşõp çalõşmadõğõnõ sordu. Böyle bir sorunun neden yöneltildi- ğini anlamadõğõnõ ifade eden Aksu, ça- lõşmadõğõnõ söyledi. Haşõloğlu’nun sorusu üzerine Aksu savcõlõk ifade- sinde geçen “Türk İntikam Tuga- yı’ndan Semih Tufan Gülaltay’ın tehdit edildiğine” ilişkin belgeyi anõmsamadõğõnõ söyledi. Haşõloğlu ayrõca telefon konuşmalarõnda Hrant Dink’in öldürülmesi davasõnda tetik- çi olarak yargõlanan Ogün Samast’a ilişkin belgeden söz edildiğini anõm- satarak “Mahkememizin istemesi açısından bu belgeyi nereden bula- biliriz” diye sordu. Aksu bu belgeden hiç haberi olmadõğõnõ, Samast’a iliş- kin belgelerin İstanbul Adliyesi’nde değil Beşiktaş’taki Ağõr Ceza Mah- kemeleri’nde olabileceğini söyledi. ‘Öz, 8 cinayeti araştırmış’ İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü tarafõndan mahke- meye gönderilen bir yazõda savcõ Ze- keriya Öz’ün, Türkiye gündemin- deki birçok cinayet ve davanõn Erge- nekon örgütüyle bağlantõsõ olup ol- madõğõnõ araştõrdõğõ ortaya çõktõ. Er- genekon soruşturmasõnõ yürüten Ze- keriya Öz, emniyete gönderdiği yazõda Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, rahip Santora, İsmail Ağa (Bayram Hoca) cinayeti, Danõştay saldõrõsõ, Hrant Dink suikasti, Malatya’daki misyoner cinayeti, misyonerlik davasõ olarak bi- linen dava, Alman Vakõflarõ davasõ, İhsan Güven’in öldürülmesi ile ilgi- li şüphelilerin çeşitli internet sitelerinde yazdõklarõ yazõlar ve yorumlarõn araş- tõrõlmasõnõ istedi. Öz ayrõca Hrant Dink’in yargõlanmasõ sõrasõndaki çe- şitli olaylardan şüphelilerin katõldõğõ eylem ve faaliyetler, varsa bu konu- da resim, haber, yazõ içeriklerinin her olay için ayrõ ayrõ toplanarak sav- cõlõğa gönderilmesini talep etti. İzmir’de Alsancak Kõraathanesi’ne atõlan el bombasõ sonucu ölen İbra- him Çiftçi’nin Hablemitoğlu cinaye- tinden gözaltõna alõnõp alõnmadõğõ- nõn ve geçmişteki irtibatlarõnõn da araştõrõlmasõnõ talep eden Öz, elde edi- len belgelerin acele olarak savcõlõğa gönderilmesini istedi. Gazetemiz okurları ve sivil toplum kuru- luşlarının, Ergenekon soruşturması kapsa- mında gözaltına alınarak tutuklanan An- kara Temsilcimiz Mustafa Balbay ve gaze- temiz yazarı Prof. Dr. Erol Manisalı için gerçekleştirdikleri eylem sürüyor. Gazete- mizin Şişli’de bulunan merkez binası önünde dün toplanan, Kadın Araştırmala- rı Derneği, CUMOK ve gazetemiz okurla- rı, “Balbay çıkacak yine yazacak”, “Ay- dınların yanında nöbetteyiz”, “Cumhuri- yetin bekçileriyiz” sloganları attı. Gazete- miz binasının önünden geçen araçların da korna çalarak destek verdiği eylemde okurlarımız, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan aydınların bir an önce serbest bırakılmasını isteyerek, “Bu- rada nöbet tutarak, aydınlarımızın yanın- da olduğumuzu bildiriyoruz. Bizler Cum- huriyet aydınları serbest bırakılana dek eylemlerimize devam edeceğiz” dedi. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) BalbayveManisalı’yadestek Manisalõ için soru önergesi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Kõrklareli Milletve- kili Tansel Barış, Adalet Bakanõ Sadullah Ergin tarafõndan ya- nõtlanmasõ istemiyle verdiği soru önergesinde Silivri Cezevi’nde bulunan gazetemiz yazarõ Prof.Dr. Erol Manisalı’nõn sağlõk durumu ile ilgili gelişmeleri Meclis gün- demine taşõdõ. Barõş, Manisalõ’nõn sağlõğõnõn büyük risk altõnda olduğu haber- lerine dikkat çekerken “Ceza- evinde tutulduğu süre içinde beyninde tümör oluştuğu, bu- nun da Haseki Hastenesi’nde yapılan beyin tomografisi ve MR’ının çekilmesi ile beyinde damar tıkanıklığının tespit edil- diği, bu sorunun yeni oluşmuş bir durum olduğu iddiaları doğ- ru mudur” diye sordu. CHP’Lİ BARIŞ İŞLEYİŞ AĞIR KALIYOR Zamanaşımı adaleti gölgeliyor İstanbul Haber Servisi - Türkiye’de hu- kuk sisteminin ağõr aksak ilerlemesi nede- niyle uzun yõllar görülen birçok dava zama- naşõmõndan düşüyor. Bu davalar arasõnda “Hayata Dönüş Operasyonu” kapsamõnda tutuklu ve hükümlülere açõlan dava, kamu görevlileri ve jandarmalara açõlan dava ile 16 Mart Katliamõ davasõ gibi önemli davalar da bulunuyor. Avukatlar, 29 yõldõr süren Dev-Sol Ana davasõnda da zamanaşõmõn söz konusu olduğuna dikkat çekiyor. Bayrampaşa Cezaevi’nde 2000 yõlõnda dü- zenlenen “Hayata Dönüş Operasyonu”nun ardõndan 167 tutuklu ve hükümlü hakkõnda açõlan dava zamanaşõmõ nedeniyle düştü. Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki du- ruşmada mahkeme, sanõklar hakkõnda “ceza- evi idaresine karşı toplu isyan” suçu için öngörülen 7 yõl 6 aylõk olağanüstü zamanaşõ- mõ süresinin dolduğunu belirterek davanõn düşürülmesine hükmetti. Sanõk avukatlarõ da kararõ temyiz edeceklerini açõkladõ. Yine ay- nõ operasyon kapsamõnda yapõlan müdahale ve operasyonla ilgili 1460 kamu görevlisi ve jandarmalarõn yargõlandõğõ dava da zamana- şõmõ süresi dolduğu için ortadan kaldõrõldõ. İstanbul Üniversitesi’nde 16 Mart 1978’de 7 öğrencinin ölümü ve 41 öğrencinin de yara- lanmasõ ile sonuçlanan bombalõ ve silahlõ saldõrõya ilişkin 3 sanõğõn yargõlandõğõ dava da zamanaşõmõ nedeniyle düşürüldü. Böyle- ce olayõn failleri hiç ceza almadan dava sona erdi. İstanbul 6. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde- ki davada, sanõklar Mustafa Doğan, Latif Aktı ve Özgün Koç, “16 Mart 1978’de bomba atarak ve silahla tarayarak 7 kişi- yi öldürmek ve tasarlayarak öldürmeye kalkışmak” suçlarõyla yargõlanõyordu. 29 yıllık dava karara bağlanamadı 12 Eylül askeri darbesinin ardõndan, sõkõ- yönetim mahkemesi tarafõndan açõlan ve 29 yõldõr Süren Dev-Sol Ana Davasõ ise halen devam ediyor. Toplam 1243 sanõğõn yargõ- landõğõ davada birçok sanõğa ulaşõlamõyor, yõllardõr biriken evrak ve teknik yetersizlik- ler nedeniyle hukuki aksaklõklar yaşanõyor. Sanõk avukatlarõ davanõn zamanaşõmõ nede- niyle ortadan kaldõrõlma olasõlõğõnõn olduğu- nu belirtiyor. 1981 yõlõnda 1. Sõkõyönetim Mahkemesi’nde, Dev-Sol ana davasõ açõldõ ve dava 10 yõl sürdü. Yargõlama sonunda örgüt lideri Dursun Karataş’õn da aralarõn- da bulunduğu sanõklara çeşitli suçlardan idam ve hapis cezalarõ verilerek dosya Üs- küdar 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne gönderil- di. Yargõtay evrak eksikliği nedeniyle kararõ bozdu ve dava yeniden görülmeye başlandõ. Cem G’nin ailesi de izlenecek İstanbul Haber Servisi - Münevver Karabulut ci- nayetinin zanlõsõ olarak ara- nan Cem G’nin yakalan- masõ için Türk İnterpol Dai- re Başkanlõğõ, ailesi hak- kõnda “mavi bülten” çõkar- tõlmasõna karar verdi. Mavi bülten, bir uluslararasõ suç- lunun bulunduğu yeri belir- lemek için hazõrlanõyor. Vahşi cinayetin üzerin- den 2.5 ay geçmesine karşõn katil zanlõsõ Cem G. hâlâ ya- kalanamadõ. Cem G’nin an- nesi Tülay Makbule, kar- deşi Sakine ve Moskova’da yaşayan ağabeyi Levent için mavi bülten çõkarõlmasõ ka- rarõ yaklaşõk iki aylõk süre- cin sonunda gerçekleşti. Ya- põlan incelemelerde Cem G’nin Rusya’da bulunan an- nesi ve kardeşlerinin Schen- gen vizelerinin bulunduğu, Rusya’dan başka ülkelere de rahatça gidip gelebile- cekleri belirlendi. Cem G. ile görüşebilecekleri ve ona yar- dõmcõ olabilecekleri ihtima- li üzerine Türk İnterpol Dai- re Başkanlõğõ, annesi ve kar- deşlerinin izlenmesine karar verdi. Bu nedenle Asayiş Daire Başkanlõğõ’ndan Cem G’nin annesi ve kardeşleri hakkõnda bilgi istendi. Elde edilen bilgilerden sonra hak- larõnda mavi bülten çõkarõl- masõna karar verildi. Türk İnterpolü’nün gerek duyul- masõ durumunda katil zan- lõsõnõn diğer yakõnlarõ hak- kõnda da mavi bülten çõka- rõlabilecek. Diyarbakır’dan kalkan F16’lar bombalı kalktı bombasız döndü DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin (TSK), terör örgütü PKK’ye yönelik gerçekleştirdiği operasyonlar çerçevesinde Diyarbakõr’da yoğun hava hareketliliği yaşandõ. 2’nci Taktik Hava Kuvvet Komutanlõğõ’na bağlõ 8’inci Ana Jet Üssü’nden sabah saatlerinden itibaren ardõ ardõna çok sayõda F16 savaş uçağõ kalktõ. Bomba yüklü olarak havalanan uçaklarõn Kuzey Irak semalarõna doğru uçtuğu gözlendi. Uçaklarõn geri dönüşlerinde bomba yüklerinin olmadõğõ görüldü. Konuyla ilgili Genelkurmay Başkanlõğõ’ndan açõklama yapõlmazken, yerel kaynaklardan da bilgi edinilemedi. Münevver Karabulut’un babası Sürey- ya Karabulut, kızının Cem G’nin aile- sinin sırlarını öğrendiği ya da bir ayin- de öldürülmüş olabileceğini öne sürdü. Karabulut, “Tek bir suçlu yok, birkaç suçlu var. Bir tanesi cinayeti işleyen, diğeri ise evdeki kanları temizleyen grup. Diğer grup ise delilleri, kamera kayıtlarını yok eden grup. Dördüncü grup ise cinayeti işleyenleri gizleyen gizli güçler” diye konuştu. ‘Ayin kurbanı olabilir’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear