28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 22 MAYIS 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Yapmayın, Yargıya Olsun Vurmayın... Dün bir gazetenin birinci sayfasının manşetinde, Cumhurbaşkanı hakkında “şüpheli” sözcüğünü kul- landığı için Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin baş- kanı, “bir ilçe hâkimi” denilerek hafife alınmak isteni- liyordu. İster Yargıtay Başkanı olunsun, isterse gö- rev Silivri ya da Sincan veya Patnos’ta yapılmış ol- sun, yargıç, yargıçtır. Türk ulusu adına karar verdiği söylenilir ve çalıştığı yer başkent ya da en küçük ka- saba olsun, oturduğu kürsü ile ve üstüne giydiği cüp- pe nedeni ile saygı bekler. Ama biz, işimize geldiği zaman alkışladığımız yar- gıçları, beğenmediğimiz durumlarda Başbakan Er- doğan gibi “siyasi karar” almak savı ile hedef göster- meyi adeta huy edinir olduk. Onun için, Cumhurbaşkanı’nın kapatılan RP’nin Genel Başkan Yardımcısı iken adının karıştığı bir yolsuzluk davası nedeniyle yargılanması gerektiği yönünde, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ver- diği o karar için yapılan tartışmaya ben de katılmak istiyorum. Tartışılan, Abdullah Gül’ün söz konusu davada kusurlu ya da sorumlu olup olmaması değildir. Cumhurbaşkanlarının bugünkü göreve seçilme- den önce işlendiği ileri sürülen kimi eylemleri do- layısıyla sorumlu tutulup tutulamayacağının belir- lenmek istenmesidir. Anayasamızın, bu makamda bulunan kişinin yalnız vatana ihanet suçu nedeniyle yargılanabileceğini be- lirten hükmünün, geçmişi de kapsayıp kapsamaya- cağı sorusudur yanıtı aranılan. Öyledir ama kafa karışıklığı içinde bulunan kamuo- yumuzda, henüz kesinleşmemiş bir karar nedeniyle söylenilenler ile “yargı”yı ne kadar acımasızca yargı- layıp yaralamakta olduğumuz da görmezden gelin- mektedir. Olayın ‘şüpheli’leri arasında... Sorun, dönemin RP adındaki siyasal partisinin Ana- yasa Mahkemesi’nce kapatılarak Hazine’ye gelir kaydedilmesi gereken malvarlığının, yeni oluşturula- cak bir başka Milli Görüş partisinin çalışmalarında kul- lanılmak amacıyla, sözde kapatılma kararı öncesinde sarf edilmiş gibi gösterilerek partinin kimi yöneticileri tarafından “sahte belgeler” hazırlandığı yolundaki id- dialardan doğan bir soruşturma üstünde düğümlen- miştir. O soruşturma yargı aşamasına gelmiş, yöne- ticilerin önemli bir bölümü yargılanmış; aralarında par- tinin lideri de olmak üzere kimi yöneticiler hüküm giy- miş, bir bölümü de aklanmıştır. Olayın Ceza Usul Ya- sası uyarınca “şüpheli”leri arasında bulunan Gül ve Aksu’nun milletvekilliklerinin devamı, her ikisi hak- kındaki dokunulmazlıkların da tıpkı parlamentodaki 80’i aşkın milletvekili gibi ısrarla korunduğu için yargı önünde hesap vermeleri engellenmiştir. Cumhurbaşkanı seçildiği için milletvekilliği de düş- müş olan Gül hakkındaki dosyayı dokunulmazlar do- labından çıkartarak işleme koymak ilgili savcı için el- bette zorunlu bir işlemdi. Bu işlemin yerine getirilmesi kadar, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’nın sanık ya da şüpheli durumunda bulunan ilgili kişi tarafından ya- pılan itirazı inceleyerek görüş oluşturmak da sıradan ve doğal bir işlem değil midir?.. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’nın, Abdullah Gül, halen Cumhurbaşkanlığı makamını işgal ettiği için hakkında sadece vatan hainliği nedeni ile dava açıla- bileceği görüşü ile, o dosyayı tekrar eski dolabında alı- koymak yönünde aldığı karara, söylenildiğine göre emekli bir yargı mensubu yurttaş karşı çıktığı için, olay usul hükümleri uyarınca en yakın ağır ceza mahke- mesinin bulunduğu Sincan’a gönderilmiştir. Olayın asıl ilgilisi olan Abdullah Gül’ün, alınan ka- rara itiraz etmek en doğal hakkıdır. İster başka ne- denlerle isterse belirttiği gibi o kararın Cumhurbaş- kanlığı makamının zedelenmesini istemediği için ol- sun, temyiz yolunu kullanacaktır. Yargı henüz son sözü söylemedi ki.. Son sözün ne olduğunu ise Yargıtay’ın ilgili ceza dairesinin vereceği karar ile öğreneceğiz. O halde Başbakan tarafından, üstelik kapalı bir par- ti toplantısında söylenildiği belirtilerek başkentteki bü- tün gazete bürolarına servis edilen o “Bu hâkim siya- si karar alıyor” denmesi ne kadar doğrudur? “Patron” tetiği çekince tetikçileri durur mu? Üç yar- gıçlı Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı için oluşturulan “cemaziyülevvel” dün taraf gazetelerinin manşetlerinde ve yorumlarında teşhir ediliyordu. Ne kadarı doğru olduğu da bilinmeden ve sadece tele- fon dinlemelerinden oluşan ünlü iddianame kaynak gösterilerek. Yapmaları gereken şeyin, halkın haber alma hakkı- nı sağlamak değil; “görevimiz tehlike” senaryoları yaz- mak olduğunu sanan bu tetikçiler, Erdoğan’ın Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı’nın kendisi hakkında da terör suçlusu için “sayın” demiş olması yüzünden açılmış bir tazminat davasının da geçerli olması ge- rektiği yolundaki kararını da “tek taraflı” bulduklarını söyleyen koronun üyeliğini yapıyorlar. Arkadaşlar; çocuklar.. azıcık bekleyin. Bizim yasa- larımızda var olan bir boşluk nedeni ile Ankara Baş- savcısı’nın verdiği bir görüşü, bu mahkeme en azın- dan iki üyesinin oyu ile belki de oybirliği ile bozdu di- ye kıyametin koptuğu havasını çevrenize yaymayın. Almanlar, “Berlin’de hâkimler var” diyen Prusyalı Değirmenci ile yüzyıllardan beri haklı olarak övünü- yordu. Görüyorsunuz, cumhurbaşkanı bile olsanız yargı her zaman herkes gibi bir gün size de ge- rekebilir... Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net CHP lideri seçim sürecinde, ‘sabah elçileri kabul eder, akşam da mahkemeye gider’ dediğini anõmsattõ Baykal: UyarmõştõmTÜREY KÖSE ANKARA - CHP Genel Başkanõ Deniz Bay- kal, cumhurbaşkanlõğõ seçim sürecinde “Sabah elçileri kabul eder, akşam da mahkemeye gi- der ifade verir” uyarõsõnda bulunduğunu anõm- sattõ. Baykal, “Cumhurbaşkanının dokunul- mazlık konusu anayasamızda boşluktadır. Bu boşluk karşısında bir yargıç, cumhurbaşka- nı seçilmeden önce ‘Abdullah Gül’ adlı bir va- tandaşımızın işlediği iddia edilen bir suçla il- gili dosya önüne geldiği zaman hukukun ge- reğini yapar. Anayasamızda cumhurbaşka- nı için olmayan bir dokunulmazlığı icat etmek için hukuk cambazlıkları yapmak kabul edi- lemez” dedi. Baykal, Cumhuriyet’in sorularõnõ yanõtlar- ken dokunulmazlõklarla ilgili gelişmelerin “ik- tidarın ne kadar tutarsız ve yargının işleme- sine imkân verecek bir anlayıştan uzak ol- duğunu ortaya koyduğunu” kaydetti. Baykal, DTP’lilerle ilgili gelişmelere dikkat çekerken şunlarõ söyledi: “Olayın bir sürü boyutu var. Bunlardan bi- risi, bugüne kadar hiçbir dosyayla ilgili so- ruşturmaya izin verilmemiş olması. Anaya- sa buna imkân sağladığı halde, ilgili kişi ta- lep ettiği zaman bile yargının işlemesine izin vermiyorlar. Dokunulmazlığı, yargıyı mutlak bir engelle karşı karşıya bırakma fırsatı gi- bi algılıyorlar. Bir yandan bunu götürürken öte yandan başka bazı konular ortaya çık- maya başladı. Yargı Türkiye’de parlamentoya hiçbir konuda el uzatamazken belli suç tür- leriyle ilgili olarak ifade vermeyi zorunlu ha- le getirmeye çalışıyorlar. Anayasadaki dü- zenlemeye göre dokunulmazlık kaldırılmadan bir milletvekili zorla Meclis’ten çıkarılabilir mi, zorla ifade vermeye götürülebilir mi, anayasa ‘belli suç türleriyle ilgili yargõ süreci işler’ demiş olsa da, dokunulmazlığı kaldı- rılmadan bir insan zorla mahkemeye çıkarı- labilir mi? Bunlar önemli sorular. Bu konu- da o kadar tutarsız açıklamalar yaptılar ki... Başlangıçta, zorla alırız, dediler, şimdi merak etmeyin, diyorlar. Bu olayı yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Çok kötü yönettiler. Anayasa- yı işletecek siyasi iradeden yoksun olduğunuz için mi işletilmiyor, yoksa anayasa mı buna izin vermiyor? Birçok tutarsızlık var. Bunlar kamu vicdanında ciddi rahatsızlık yaratıyor. Pek çok suç için soruşturma yapamıyorsunuz ama belli suçlar için ‘zorla gelip alõrõz’ diyor- sunuz. Bunu siyaseten de, anayasa hukuku açısından da izah edemezsiniz.” ‘OLMAYAN DOKUNULMAZLIĞI İCAT ETMEK İÇİN CAMBAZLIK YAPILI- YOR’ Baykal, Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’le ilgili kara- rõndan sonra “yeni bir kriz çıktığını”nõn altõ- nõ çizerken cumhurbaşkanõ seçim sürecinde “Bu usullerle, dayatmalarla Cumhurbaşka- nı seçimi yaparsınız; seçilecek cumhurbaşkanı sabah elçileri kabul eder, akşam da mahke- meye gider ifade verir” dediğini anõmsattõ. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu söy- lerken neyi esas alıyordum? Anayasamızda cumhurbaşkanlığına dokunulmazlık tanın- dığına dair bir düzenleme yok. Eskiden var- dı. Olmayan düzenlemeyi icat etmek için hu- ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tür- kiye Barolar Birliği (TBB) Başkanõ Öz- demir Özok, Sincan 1. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nin Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül hakkõndaki kararõyla ilgili olarak Yeni Şafak gazetesine herhangi bir de- meç vermediğini açõkladõ. Yeni Şafak gözetesinin önceki günkü sayõsõnda yer alan “En üst makam rencide edildi” başlõklõ haberde, Özok’un mahkemenin kararõnõ politik olarak nitelendirdiği be- lirtilmişti. Özok, dün yaptõğõ yazõlõ açõkla- mada Yeni Şafak gazetesinde kendisine at- fen yer alan demeci vermediğini bildirdi. Özok, “Ben söz konusu gazeteye ve muha- birine böyle bir demeç vermedim” dedi. kuk cambazlıkları yapmak kabul edilemez. Herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatan- daşını yargı sisteminin dışına çekmek, çok açık, net bir anayasal düzenleme olmadan mümkün değildir. Hukuk herkes için işleye- cektir. Bellli kişiler için farklı düzenlemeler olabilir. Milletvekilleri için o düzenleme var, ama cumhurbaşkanı için yok. O olmayan dü- zenlemeyi var kabul ederek nasıl yargıyı en- gelleyebilirsiniz? Bu durum ciddi bir dü- zenlemeye ihtiyaç gösteriyor, cumhurbaşka- nını yargılamak yakışmaz, bir düzenleme la- zımdır diye düşünebilirsiniz. Bu konuda da haklısınızdır. Ama gereğini yapmak gerekir. Cumhurbaşkanının dokunulmazlık konusu anayasamızda boşluktadır. Bu boşluk karşı- sında bir yargıç, cumhurbaşkanı seçilmeden önce bir kişinin işlediği iddia edilen suçla il- gili olarak dosya önüne geldiği zaman ne yapacaktır? Olmayan dokunulmazlığı ona vererek bunu askıya mı alacaktır? Hayır, hukukun gereğini yapacaktır. Nitekim yapılmıştır.” ‘MAHKEMEYİ SUÇLAMAK VAHİM HATA’ Cumhurbaşkanlõğõ’ndan yapõlan “Cumhurbaşkanımızın, sanığı ol- madığı ve yargılanmadığı bir da- vadan dolayı bazı çevrelerce şüp- heli gibi gösterilmeye çalışılması kesinlikle iyi niyetle bağdaştırılama- maktadır” açõklamasõna da tepki gösteren Baykal, şunlarõ söyledi: “Bir yargıcın huku- ki bir yorumla, herkesin anayasada olma- dığını bildiği bir dokunulmazlık kurumu ko- nusunda hukukun gereğini yerine getiren bir işlem yapmış olmasının tartışılması belki mümkündür de; cumhurbaşkanlığı maka- mının bu yargı kararını ‘kötü niyetli bir ka- rar’ diye ifade etmeye hakkı yoktur. Açık- lamayı yapan kim? Cumhurbaşkanlığı ma- kamı. Açıklamanın konusu ne? Bir mah- kemenin aldığı karar hakkında. O kararın ko- nusu ne? Cumhurbaşkanı seçilmeden önce Abdullah Gül adlı bir vatandaşımızın işledi- ği iddia edilen bir suçla ilgili karar... O kişi şu anda Cumhurbaşkanı’dır, diye bu kara- rı verenler kötü niyetli ilan ediliyor. Mah- kemenin niyetini sorgulamak, suçlamak ya- kışık almaz. Hele işin içinde doğrudan siz ken- diniz söz konusuysanız böyle bir suçlamadan uzak duracaksınız; hukuki süreç işliyor, ge- reği yapılacak, anlayışı içinde olacaksınız. Suç- lamaya kalkışmak çok vahim bir hatadır. Ol- mayan bir dokunulmazlık karşısında yargı- nın bir temsilcisi bir işlem yaptı diye Cum- hurbaşkanlığı makamının o mahkeme hak- kında niyet suçlaması yapması Cumhurbaş- kanlığı makamının saygınlığı ile bağdaşmaz. Bu süreç kötü yönetiliyor, tutarsızlıklar or- tada. Kişisel korunma ihtiyacının hukukun önüne geçtiğini ifade ediyorum.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Abdullah Gül’ün sahtecilikten yargõ- lanmasõna ilişkin tartõşmada, Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin Cumhur- başkanlõğõ döneminin değil Gül’ün partili olduğu döneme ilişkin yargõlan- masõ gerektiği vurgusu görmezden ge- liniyor. Sincan 1. Ağõr Ceza Mahke- mesi’nin kararõnda Ankara Başsavcõlõ- ğõ’nõn Gül hakkõnda verdiği takipsizlik kararõndaki “Cumhurbaşkanlığı ön- cesinin de” sorumsuz olacağõ belirle- mesi etkili oldu. Gül’ün ‘Kayıp Trilyon’ davasõ kap- samõnda yargõlanmasõ gerektiğine iliş- kin karar tartõşmalara neden oldu. Ab- dullah Gül’ün dosya kapsamõndaki du- rumunun bu noktaya taşõnmasõnda An- kara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn ver- diği takipsizlik kararõndaki değerlen- dirmeler etkili oldu. MAHKEME: YASAYA AYKIRI Cumhuriyet Savcõsõ Kürşat Kayral tarafõndan yürütülen soruşturma so- nunda Gül hakkõnda, kovuşturmaya yer olmadõğõna karar verilirken “Cum- hurbaşkanı’nın, Cumhurbaşkanlığı makamına seçilmesinden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülürse tutulma, sorguya çekilme, tutuklama ve yargılama yollarına maruz kalıp kalmayacağının madde metninde bulunmadığı” değerlendirmesi yapõl- dõ. AKP’nin kurmaylarõ bile Gül’ün yalnõzca Cumhurbaşkanlõğõ görevi sür- dükçe yargõlanamayacağõnõ dile getiri- lirken takipsizlik kararõnda Cumhur- başkanlõğõ öncesinin de yargõlanama- yacağõnõn savunulmasõ dikkat çekti. Başsavcõlõk, cumhurbaşkanõ olan kimsenin hiçbir şekilde yargõlanama- yacağõna karar verirken itiraz üzerine kararõ inceleyen Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi ise takipsizlik kararõ veri- lirken dokunulmazlõğõ bulunan ve ya- salarda yargõlanmalarõ istisnai kabul edi- len kişilerle ilgili kõyas yapõlarak, cum- hurbaşkanõnõn dokunulmazlõğõnõn bu- lunduğunu söylemenin yasaya aykõrõ ol- duğuna işaret etti. Mahkeme, cum- hurbaşkanõnõn önceden suç işlemiş ola- cağõnõn yasa koyucu tarafõndan düşü- nülemediğinden anayasada boşluk bu- lunduğu, cumhurbaşkanlõğõ döneminden önceki suçlar için düzenlemelerin ya- põlmasõ gerektiği ve boşluğun kõyasla değil hukuki düzenleme ile ortadan kaldõrõlmasõ değerlendirmesiyle ta- kipsizliği kaldõrdõ. Yargõlama kararõnda da Gül’ün Cum- hurbaşkanlõğõ dönemiyle ilgili yargõla- namayacağõna ilişkin göndermelere karşõn Cumhurbaşkanlõğõ, sanki mah- keme, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanõ sõfatõnõ taşõdõğõ döneme ilişkin yargõlama kararõ vermiş gibi mahkemeye kötü ni- yetli nitelemesi yaparak, vatana ihanet dõşõnda yargõlanamayacağõnõ duyurdu. Oysa mahkeme kararõnda “Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı olarak değil Fazilet Partisi Kayseri milletvekili olarak” tanõmlõyor. ‘YARGILANSA DA BERAAT EDER’ ÇARPITMASI Çankaya Köşkü’nden yapõlan yazõlõ açõklamada bugüne değin yargõda gö- rülmemiş bir varsayõma sõğõnõlmasõ da dikkat çekti. Açõklamada, “...Bu da- vanın neticesinde, genel başkan yar- dımcıları ile genel muhasibin suça ko- nu herhangi bir eylemlerinin olma- ması sebebiyle beraatlarına karar ve- rilmiştir. Anılan partinin mali ko- nulardan sorumlu genel başkan yardımcısı ve muhasibi bile beraat ederken, o tarihte dış ilişkilerden sorumlu ge- nel başkan yardımcısı olan ve partide parasal konularda hiçbir hak, yetki ve sorumluluğu bulunmayan Sayın Cumhurbaşkanımızın, sanığı olmadığı ve yargı- lanmadığı bir davadan do- layı bazı çevrelerce şüpheli gi- bi gösterilmeye çalışılması kesinlikle iyi niyetle bağdaş- tırılamamaktadır” denildi. Her fõrsatta “hukuka uygun davranılması, yargı sürecine saygı gösterilmesi” çağrõsõnda bulunan Gül’ün kendisi hakkõn- daki yargõ süreci devam etmesi- ne karşõn, yargõlanmasa bile be- raat edeceğini söylemesi dikkat çekti. Yargõda, hiçbir zaman aynõ koşullara sahip olsalar bile şüpheliler hakkõnda hâkim kar- şõsõna çõkmadan “olsa olsa” man- tõğõyla beraat kararõ verilmedi. Yõllardõr ifadesi bile alõnamayan Gül’ün kendisiyle benzer du- rumdakilerin beraatõnõ gerekçe göstererek, kendisinin de beraat edeceğini açõklamasõ yargõda rahatsõzlõk yarattõ. T artışmalara neden olan kararı yazan Sincan 1. Ağır Ceza Mah- kemesi Başkanı Osman Kaçmaz, hiçbir hâkimin kötü niyetli olamayacağını vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Ya- sada şüphelinin tanımı yapılıyor. Şüpheli sıfatı kişi ayrımı ya- pılmaksızın uygulanır. Şu cumhurbaşkanıdır, o başbakandır, o mühendistir ayrımı yapamayız” dedi. Kaçmaz, “Cumhur- başkanı seçilmeden önce işlendiği iddia olunan bir suç söz konusu. Bu nedenle yargılama gerekir. Kıyas yoluyla cum- hurbaşkanının dokunulmazlığının olduğunu söylemek de mümkün değil. Ceza hukukunda kanunilik esastır. Kanunda ya vardır ya yoktur. Kanunda yazılı olmayan bir şey kıyas yoluyla var kabul edilemez” değerlendirmesini yaptı. BAŞKAN KAÇMAZ: YASAYI UYGULADIK SİNCAN 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ Aynõ mahkeme Gül’ü kurtarmõştõ Doğrudan soruşturulabilir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül hak- kõnda verdiği yargõlama kararõyla hedef haline getirilen Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin geçen yõl Gül ve eşi hakkõnda başka bir soruşturma talebini reddettiği ortaya çõktõ. Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi, Gül’ün “özel evrakta sahtecilik” su- çundan yargõlanmasõ kararõnõn ardõndan Çankaya Köşkü ve AKP’nin hedefi haline geldi. Oysa aynõ mahkeme geçen yõl Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül’ü soruşturmadan kurtarmõştõ. Cumhurbaşkanõ Gül ile eşi Hayrün- nisa Gül hakkõnda geçen yõl görevi kö- tüye kullandõğõ, kõlõk kõyafet kanunla- rõna, anayasaya ve mahkeme kararlarõ- na aykõrõ hareket ettiği iddiasõyla suç du- yurusunda bulunulmuştu. Suçlamalara dayanak olarak da Hayrunnisa Gül’ün Cumhuriyet Bayramõ resepsiyonuna türbanla katõlmasõ ve Cumhurbaşkan- lõğõ’nõn resmi internet sitesinde tür- banlõ fotoğraflarõnõn bulunmasõ göste- rilmişti. Suç duyurusu üzerine, tõpkõ “Kayıp Trilyon” davasõnda olduğu gibi yine Ankara Cumhuriyet Başsav- cõlõğõ takipsizlik kararõ vermişti. İtiraz üzerine, takipsizlik kararõ bir üst mah- keme olan Sincan 1. Ağõr Ceza Mah- kemesi’ne geldi. Cumhurbaşkanõ se- çilmeden önce işlendiği için Gül hak- kõnda “evrakta sahtecilik”ten yargõ- lama kararõ veren Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi, türbanla ilgili soruşturma talebini “Cumhurbaşkanı, görevi sı- rasındaki eylemlerinden ötürü vata- na ihanet dışında sorumlu tutulamaz” gerekçesiyle reddetmişti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin “yargılanmalı” ka- rarõnõn ardõndan Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ü bekleyen olasõ yargõ süreci şöyle: Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin kararõ, ta- kipsizlik kararõnõ veren Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na iletilecek. Başsavcõlõk yapacağõ incelemenin ardõndan Sincan’õn kararõna uyarak Gül hakkõnda soruşturma başlatabilecek. Savcõ- lõğõn gerek görmesi durumunda, Gül’ün ifadesini almasõ gündeme gelebilecek. Usulde ağõrlõklõ ola- rak şüphelinin ifadesinin alõnmasõndan sonra da- va açõlõp açõlmamasõna karar veriliyor. Ancak şüp- helinin ifadesi alõnmadan da evrak üzerinde ko- vuşturmaya yer olup olmadõğõ kararõ verilebili- yor. Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Sincan Ağõr Ceza Mahkemesi’nin yargõlama kararõnõn kanun yararõna bozulmasõ istemiyle Yargõtay’a iletilmek üzere dosyayõ Adalet Bakanlõğõ’na da göndere- bilecek. Bakanlõğõn uygun görmesi halinde dos- ya Yargõtay’a gönderilecek. Gül’ün durumunu Yargõtay 11. Ceza Dairesi karara bağlayacak. Dai- renin kanun yararõna bozma istemini reddetme- si durumunda Ankara Başsavcõlõğõ soruşturma başlatabileceği gibi Yargõtay Ceza Genel Kuru- lu’na itiraz da edebilecek. SAVCI KAYRAL: İNCELİYORUZ Gül hakkõnda takipsizlik kararõnõ veren Cum- huriyet Savcõsõ Kürşat Kayral, Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin kararõ kaldõrmasõna ilişkin sorular üzerine, “İnceleme aşamasındayız. Hu- kuki anlaşmazlıklar var. Hem şu anki hem es- ki anayasa var” yanõtõnõ verdi. Kayral, Adalet Bakanlõğõ’na kararõn kanun yararõna bozulmasõ yönünde girişimde bulunup bulunulmadõğõ so- rusuna ise “Henüz yazı gönderilmedi” dedi. Özok: Yeni Şafak’a demeç vermedim Mahkeme kararõnda Gül’ü cumhurbaşkanõ olarak değil RP’li olarak tanõmlõyor ‘Partili Gül’ yargılanacak CHP lideri Baykal, “Cumhurbaşkanı’nın do- kunulmazlık konusu anayasamızda boşluktadır. Bu boşluk karşısında bir yargıç, cumhur- başkanı seçilmeden önce ‘Abdullah Gül’ adlı bir vatandaşımızın işlediği iddia edilen bir suçla ilgili dosya önüne geldiği zaman hukukun gereğini yapar. Anayasamızda cumhurbaşkanı için olmayan bir dokunul- mazlığı icat etmek için hukuk cambazlıkları yapmak kabul edilemez” dedi. DTP’li milletve- killerinin ifadeye çağrılmasını da değerlendiren CHP lideri, milletvekillerinin dokunulmazlığı ol- duğunu ve tutarsız uygulamaların kamu vicda- nında ciddi rahatsızlık yarattığını” söyledi. CUMHURBAŞKANI GÜL’Ü BEKLEYEN SÜREÇ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear