Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÖRÜŞ
AHMET TAN
Cuma Güncesi
Önce, paradan sıfır atarak, pahalılığa “çare” bul-
muşlardı.
Belli ki “atmak” çok kolaylarına geldi.
Ki bu defa, “sıfır atma işini” işsizliğe- işsizlere
uyguladılar.
500 bin işsize iş bulmayı öngörmüşler ve ilan
etmişlerdi.
Önceki gün açıkladılar:
“Ancak 50 bin kişiye bulabiliriz!”
Sıfır atma işi sürüyor.
Durmak yok; atmaya-satmaya devam.
Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Çocuk ve Allah” şii-
ri var.
Hüsnüniyetli ve şakacı bir şair de “Başbakan
ve Allah”ı yazmış.
Konu, AB müzakereleri karşısında Tayyip
Bey:
Başlamadan - İnşallah.
Başlarken - Bismillah
Nazara karşı - Maşallah
Şaşırınca - Allah Allah
Kızarken - Hay Allah
Meydan okurken - Evelallah
Azmederken - Alimallah
Vazgeçerken - Eyvallah.
Üstüne giderken - Allah Allah
Canı sıkılınca - Fesuphanallah
Daha da sıkılınca - Hasbinallah
Pes etti edecekken - İllallah
Anayasanın 1961’den önceki adı, “Teşkilat-ı
Esasiye Kanunu” idi..
“Esas Teşkilat Hukuku” derslerinde ise siyasi
iktidarın gücü; “cumhurbaşkanı ile başbakan ara-
sındaki uyum!”a bağlanırdı.
Çok şükür, epeydir siyasi uyum zirve yapmış
durumda.
Başbakan’ın TBMM’de bekleyen 2 tane şişkin
dava dosyası var:
Birisi resmi evrakta sahtekârlık!
Öteki kalpazanlık! (Evet, Kalpazanlık. Sahte Ak-
bil Kalpazanlığı..)
Cumhurbaşkanı’nın ondan geride olacak/ka-
lacak hali yok elbet.
Onun da Sincan 1. Ağır Ceza Mahkeme-
si’nde “evrakta sahtecilik davası” yürüyor.
Anayasamız, başbakanın “icracı ağırlığının” da-
ha fazla olmasını öngörüyor.
Yani, Tayyip Bey’in dosyasının daha kalın ol-
ması anayasal zorunluluk.
Özetle, AKP’de devlet-hükümet uyumu tencere
kapak!..
Devletin ve Hükümet’in iki başının kayıp trilyon
davası hükümlüsü Erbakan Hoca’nın tezgâhın-
dan geçmiş olması boşuna değil.
Türkan Saylan’ın cenazesinde on binler bir
ağızdan haykırıyordu: “Gün gelecek,
Devran dönecek,
AKePe halka hesap verecek!”
Hazırlıklar da tamam zaten…
Anayasa Mahkemesi yeni binasına taşındı.
Yüce Divan yargılamaları için tam 1.500 met-
rekarelik dev bir duruşma salonu ayrıldı.
Bütün mesele, protokol sıralamasında…
Dosya kalınlığı esas alınırsa, öncelik Başba-
kan’da.
Alfabetik sıralama olursa, Abdullah Gül en ön-
de.
Başbakan önceki gün, durup dururken,
2011’de çekilmekten söz etti.
Bu acaba, “dokunulmazlık dışında bir de, va-
tana ihanet dışında yargılanamazlık” arayışı mı?
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
Geçtiğimiz pazartesi, 70.
gününü sürdürdüğümüz ay-
dınlara destek nöbetini, ikinci
kez sessiz olarak yaptık.
İlki, Prof. Dr. Türkan Say-
lan’ın evinin arandığı gündü.
18 Mayıs günü ise Türkan
Hoca’yı kaybetmiştik; sesimiz
soluğumuz kesilmişti; nöbeti
kısa tutup ÇYDD’nin merkezi-
ne gittim.
Yıllar boyu Saylan’la birlikte
yönetim kurulu toplantılarımı-
zı yaptığımız masada bu kez
Türkan Hoca’yı sonsuz yolcu-
luğuna uğurlamak için yapıla-
cakları konuşuyorduk Prof. Dr.
Aysel Çelik başkanlığında.
Üzüntü, burukluk, eksiklik
yalnız içimizi değil, odayı bile
sarmıştı; ama işler yürümeliy-
di.
Birden 90’lı yılları anımsadım.
Gündemi yine dopdolu bir yö-
netim kurulu toplantısı yapı-
yorduk. Ama Türkan Hanım
yoktu; buna hiç alışık değildik.
Neyse kısa bir süre sonra gel-
di, özür dileyip kardeşini kay-
bettiğini söyledi. Şaşırıp kaldık;
oldukça dingin bir sesle de:
“Toplantıyı sürdürelim arka-
daşlar!” dedi. Yapılacak işler
belirlenip, paylaştırıldı; biliyor-
duk ki, ona düşeni koşulları ne
olursa olsun eksiksiz yerine ge-
tirecekti.
Eskileri anımsamaya başla-
yınca halkalar birbirlerine ek-
leniyor; bu kez de 1970 yılına
kayıverdim.
Bir “Mavi Yolculuk”tayız Say-
lan’la birlikte, mavnadan boz-
ma görünümündeki Cumhuri-
yet teknesiyle, Anadolu uy-
garlıklarından günümüze dek
kalabilmiş örenleri dolaşıyoruz
Azra Erhat önderliğinde.
Denize açılır açılmaz, Azra
Erhat yolculuğun özünü, ama-
cını kısa bir konuşmayla anlattı.
Konuşmasının bir yerinde şöy-
le dedi: Atatürk’ün gerçek-
leştirdiklerini daha ayrıntılı bir
boyutta anlamak için, toprak-
larımızda doğmuş, yeşermiş
tüm uygarlıkları tanımalıyız.
Bir ara yanımda oturan Prof.
Dr. Necla Arat’a baktım; san-
ki benim gibi o da eskileri ya-
şıyordu; 20 yıl öncesine uzan-
mıştı sanırım. 1989 yılı, Özal
dönemi; bugün yaşadıklarımı-
zın ilk adımlarının atıldığı gün-
ler. “1923 Devrimi”ni sahiple-
nen aydınlar, gelecek için bü-
yük bir kaygı içindeler.
İşte onlardan biri olan Prof.
Dr. Aysel Ekşi de çözümler
arıyor. Bir bölük üniversite ho-
casına ayrı ayrı telefon ederek,
durumu gözden geçirip neler
yapabileceklerini görüşmek
üzere bir araya gelmelerini
öneriyor.
Birkaç toplantıdan sonra bir
dernek kurmaya karar verirler.
16 kişilik kurucu üyeler: A.
Ekşi, A. Çelikel, N. Arat, T.
Saylan, H. Çavuşoğlu, Ö.
Köknel, O. Neyzi profesör-
dürler; Dr. T. Ang, B. Özü-
mert, S. Ağaoğlu, R. Gürsel,
S. Ergelen türlü meslekler-
dendir; Ş. Arsel, B. Eczacı-
başı, A. Minkari, O. Sebük de
ev hanımlarıdır.
Çalışmalarını yapmaları için,
İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Prof. Dr. Nurettin
Sözen, onlara Yenikapı’da İS-
Kİ’ye ait kulübe gibi küçük bir
yer verir.
Derneğin adı Prof. Dr. N.
Arat’ın önerisiyle “Çağdaş Ya-
şamı Destekleme Derneği”
olur. Kuruluşunun amacı da:
“Atatürk Devrim ve İlkeleri”nin
ve bunlar yoluyla gerçekleşmiş
kazanımların “korunması”,
“yaygınlaştırılması” çağdaş eği-
tim yoluyla çağdaş insana,
çağdaş topluma ulaşma.
Prof. Dr. A. Ekşi başkanlı-
ğında oluşturulan yedi kişilik
yönetim kurulu çalışmalara
başlar. Etkinlikler ve eylemler
“amaç” doğrultusunda yürü-
tülecektir.
İlkin, topluma unutturulma-
ya başlanan “Atatürk Devrim ve
İlkeleri”nin, ülkemiz için ya-
şamsal değerleri topluma ye-
niden anlatılmaya başlanır.
Bunun için de yeni bir yol iz-
lenir. “1923 Devrimi”, Ata-
türk’ün kaleminden yani Söy-
lev’den (Nutuk) aktarılarak gör-
sel malzemeyle desteklenip,
topluluklara, öğrencilere, fab-
rika işçilerine, kışlalara, aske-
ri okullara, üniversitelere, be-
lediyelere, köylere dek ulaşa-
rak halka sunulur. Devlet tiyatro
sanatçılarının da görev aldığı
etkinlik, 400’ü aşan bir sayıda
Anadolu’nun bir ucundan bir
ucuna götürülür.
Bunun yanında türlü konu-
larda söyleşiler, açık oturum-
lar ve ses getiren “eylem”ler de
sürdürülür. 29 Ekim, Lozan
vö’ler büyük topluluklarla kut-
lanır.
Artık ÇYDD’yi toplum tanı-
mış ve benimsemiştir. Yeni
bir atılımla ve anlayışla “burs”
projesi, hem halkın, hem çığ gi-
bi çoğalan üyelerin desteğiyle
başlatılır.
“Lepra” konusundaki çok
kapsamlı çalışmalarıyla da bi-
linen Başkan T. Saylan’ı, 2.
Başkan N. Arat’ı, Genel Sek-
reter B. Özümert’i, G. Erdem’i
artık iyice tanıyan toplum,
ÇYDD’ye adeta bir bağış yarı-
şına girer. Bu destekle bir eği-
tim “seferberliği” başlatılır.
Başkan Saylan bu atılıma “ken-
dini” tüm “yaşamını” adar. Ge-
ceyi gündüze ekler; hastalığı-
nı unutur, bu çalışmasıyla ade-
ta soluk alıp verir. Yaratılanla-
rı, ortaya konanları, kamuoyu
medya aracılığıyla izler ve bu-
günlere gelinir.
ÇYDD’nin 20 yıllık tarihi, bel-
gelerle yazılmalı; bu olayın bir
“mucize” değil, ilmik ilmik yo-
ğun bir emek ve özveriyle örül-
düğü gençlere anlatılmalı yeni
Türkan Saylan’lar yetişmesi
için.
Bir ‘İSKİ’ Kulübesinde
Başlatılanlar
m.velidedeoglu@hotmail.com
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com22 Mayıs
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc@yahoo.com
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com
22 MAYIS 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Meclis Başkanı
çırpınıyormuş.
Çırpıcı Çayırı’nda
festival
düzenlesinler!
İhbar
Engin Balım:
“Kayıp 1 trilyon
liranın altı sıfırını
atıp kılık
değiştirerek Çankaya
tepelerinde gezindiği
ihbarı alındı!”
Koşul
Anıl Öçal:
“Cumhurbaşkanı
seçilme
koşullarına
evrakta
sahtekârlıktan
şüpheli olmak
eklensin!”
Zaman
Hasan Baş: “Zaman
yazarı Ali Bulaç,
eşcinsellikle ilgili
engin bilgileri
acaba hangi
çevrede ne zaman
edindi?”
YağmurDeniz
‘Kan uyuşmazlığı var aramızda!’
EMEKLİ eğitimci Mehmet Halil
Arık’ın cenazesini on binlerin
uğurladığı Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneği Başkanı
Türkan Saylan’dan rahmet dileğini
bile esirgeyenlere esefle ithafıdır:
“Birine görev verilmiş, zorunlu;
çıkmış yollara. Diğeri görev bilmiş,
gönüllü; düşmüş yollara. Birinin
amacı, iktidar gücüyle
ekilenleri biçmek. Diğerinin
çabası, erdemle ve onurla, ışık,
umut ve çare ekmek. Birisinde
özveri yarınlar kadar uzak.
Diğerinde, şu an kadar yakın.
Birisinde, ışık ekmek, umut aş,
tükenmez yürekte. Diğerinde vaat
gani, aldatma bol, sermaye cepte.
Birinin aşıdır, ekmeğidir karanlık,
hamisi olmuş cehaletin. Diğeri ışık
ister, çünkü bilir, cehalettir kaynağı
ihanetin. Birinin aklındaki padişah
ve tebadır; bireysel çıkar için biat
ise ilk şarttır. Diğerinin gönlünde
aydınlık ulus vardır; söz konusu
vatansa gayrisi teferruattır.
Anladınız siz onu! Bir cephede
Türkan Saylan ve neferleri.
Diğerinde bilinen malum birileri.
Kan uyuşmazlığı var aramızda! Ne
Arap’ın yüzü, ne Şam’ın şekeri.
Gerekmez taziyeleri!”
Bu arada İstanbul Valisi
Muammer Güler’in Türkan
Saylan’ın cenaze törenine niye
katılmadığını merak edenlere:
Muammer Güler, İstanbul halkının
ve İstanbul’un valisi değildir;
Başbakan’ın İstanbul’daki daimi
temsilcisidir!
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in
günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar,
sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist
değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi
çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra
Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü
Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler;
benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
HER işte bir hayır vardır, diye boşuna
söylememişler. İslam âleminin son halife adayı
Fatih Sultan Recep’in de buyurduğu gibi
Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sultanın din
kardeşini sahtekarlıktan şüpheli gösteren “siyasi
ve taraflı” kararı sayesinde yargı sisteminin şöyle
güzel bir şekilde yeniden elden geçirilmesi
gerektiği artık iyice anlaşılmış bulunuyor.
Görüldüğü gibi yargının bir kısmı, iktidarın
istikrarını ve devletin itibarını bozmak için elinden
geleni yapmaktan kaçınmıyor. Saygıdeğer
akepeliler tarafından sayın cumhurbaşkanı
yapılan Abdullah Gül’ün sahtekârlıktan şüpheli
duruma düşmesi üzerine, Çankaya Köşkü’nden
yapılan yargıya yönelik nazik eleştiri bile bir kısım
yargıçların, darbe heveslilerine güvenerek
iktidara ayak dirediğini gösteriyor.
Bu bakımdan hükümetin, Anayasa
Mahkemesi’ni halledeceği anayasa değişikliği
paketinin içine yeni bir yüksek mahkeme
kurulması önerisini derhal sokması büyük önem
kazanıyor. Devlet Yüksek İtibar Mahkemesi
adıyla kurulacak yeni mahkemenin üyelerinin
siyasi ve ticari deneyimi olan fakat kamuoyunda
bağımsız ve bağlantısız konumları ile tanınan
şahsiyetlerden oluşması gerekiyor. Örneğin,
Çankaya Köşkü’nün basın danışmanının ve
aşçıbaşısının Devlet Yüksek İtibar
Mahkemesi’nin doğal üyesi olması zarureti
doğuyor. Bir aşçının mahkeme üyeliğinde ne işi
var diye soranlara, “Anayasa Mahkemesi
Başkanlığı’nda bir muhasebecinin ne işi varsa
onun da o işi var. Aşçı sayesinde kararların tadı
tuzu yerinde olacaktır, kimse merak etmesin”
yanıtı verilmesi cuk oturuyor. Çankaya Köşkü
kontenjanından üçüncü üyeliğin ise Gül ailesinin
tercihine bırakılması düşünülüyor. Örneğin
Hayrünnisanım kuaförünü üye olarak
atayabiliyor.
Tabii ki Eminanım’ın da bir kontenjanı oluyor.
Örneğin modacısı, Devlet Yüksek İtibar
Mahkemesi’nde temsil edilebiliyor. Başbakanlık
kontenjanından atanacak diğer iki üyenin seçimi
sultan hazretlerinin takdirinde oluyor. Sultan, sivil
toplum örgütlerine verdiği önemi vurgulamak için
deniz fenerciler arasından tercih yapabiliyor.
Devlet Yüksek İtibar Mahkemesi Başkanlığı’na
ise, sahtekârlık şüphelisinin takdir ettiği fikir ve
kalem erbabı cinsel taciz sanığı Hüseyin
Üzmez’in yakışacağı herkes tarafından biliniyor!
İtibar
SESSİZ SEDASIZ (!)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SA-
ĞA:
1/ Marmara
Denizi’nin gü-
ney kõyõsõnda
yer alan üçgen
biçimli yarõma-
da. 2/ Kokulu
tohumu hamur
işlerinde ve ra-
kõcõlõkta kulla-
nõlan bir bitki...
Alan ölçüsü
hektarõn kõsa yazõlõşõ.
3/ Paramõzõ simgele-
yen harfler... Uzak-
laşmak, ara açõlmak.
4/ Demiryolu... Kü-
çük çocuklarõ korkut-
mak için uydurulmuş
yaratõk. 5/ Müzikte
üç ya da daha çok se-
sin bir arada tõnlama-
sõ... Sõnõr nişanõ. 6/
İpten düğümlü saçaklarla oluşturulan bir el sanatõ.
7/ Kalsiyum elementinin simgesi... Bir nota... İsteksiz
gibi görünerek yalvartmak amacõyla yapõlan davranõş.
8/ Karakter... Dört İncil’den birincisinin yazarõ
olan aziz. 9/ Vurgun yiyen bir dalgõcõn iyileşebilmesi
için tekrar indirilmesi gereken aynõ su derinliği.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Fethiye ilçesi yakõnlarõnda, doğal güzelliğiyle ta-
nõnmõş bir koy ve ada. 2/ Zekâ... Bir etkinliğin ge-
çici olarak durdurulduğu süre. 3/ Panama’nõn pla-
ka imi... Uğur, iyi talih... Bir renk. 4/ Hararet... Ser-
gen. 5/ Gövdesi kõzõl, ayaklarõ ve yelesi kara olan at...
“Biz kimseye kin tutmayõz / --- âlem birdir bize”
(Yunus Emre). 6/ Mersin’in bir ilçesi... En kõsa za-
man süresi. 7/ Kökündeki yumrulardan “ararot” ad-
lõ un elde edilen bir kamõş. 8/ Vücudun herhangi bir
yerini hafifçe çizip üzerine boynuz, bardak ya da şi-
şe oturtarak kan alma. 9/ Kadõnlarõn ziynet eşyasõ...
Namaz çağrõsõ.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
U V E R T Ü R S
V A L A R A M İ
E L İ L E T İ M
R A İ Y E E S
T L E Ç E K A
Ü R E E V L E K
R A T E L O T A
M İ S K E T B
S İ M A K A B E
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9