Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danõştay Baş-
kanõ Mustafa Birden, anayasayõ değiştirme yetkisi-
nin, keyfi ve sõnõrsõz bir yetki olmadõğõna işaret ede-
rek “Yasama organı, kendisine hukukilik veren te-
mel çerçevenin dışına taşmamalıdır” dedi. Danõş-
tay’õn kuruluşunun 141. yõldönümü nedeniyle Danõş-
tay Genel Kurulu’nda tören düzenlendi. Törene,
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, TBMM Başkanõ
Köksal Toptan, CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal
ile bakanlar ve yüksek yargõ temsilcileri katõldõ. Tö-
rene katõlmayan Anayasa Mahkemesi Başkanõ Haşim
Kılıç’õn, oğlunun düğün hazõrlõklarõ gerekçesiyle
“Hayırlı bir işimiz var” mazereti bildirdiği öğrenil-
di. Yüksek Mahkeme Başkanvekili Osman Paksüt tö-
renin ardõndan gazetecilerin sorularõnõ yanõtlamamak
için Danõştay’õn arka kapõsõndan çõktõ. Danõştay Baş-
kanõ Mustafa Birden’in konuşmasõndan öne çõkan bö-
lümler şöyle:
ANAYASALAR NASIL HAZIRLANMALI?:
Anayasal metinlerin oluşum sürecini, toplumun tüm
kesimlerinin iradelerinin yansõtõlmasõ, değişiklik ça-
lõşmalarõnõn her evresinin kamuoyuna açõk olmasõ ve
herkesin bundan yararlanmasõna olanak tanõyacak
şekilde yürütülmesi; demokrat, çağdaş ve çoğulcu bir
anayasa için önkoşuldur. Anayasalarõn kalõcõlõğõ, is-
tikrarõ, toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçlarõnõ, bek-
lentilerini dengeli bir şekilde karşõlamasõna bağlõdõr.
YETKİ SINIRSIZ DEĞİL: Anayasa hazõrlõk ça-
lõşmalarõ, tüm siyasi partilerin, sivil toplum kuruluş-
larõnõn, üniversitelerin, anayasal kuruluşlarõn temsil-
cilerinin katõlõmõyla yürütülmeli, ortak konsensüsle ha-
reket edilmelidir. Anayasayõ değiştirme yetkisi, key-
fi ve sõnõrsõz bir yetki değildir. Yasama organõ, ken-
disine hukukilik veren temel çerçevenin dõşõna taş-
mamalõdõr. Cumhuriyetimizin özü ve ulusal yaşamõ-
mõzõn temeli olan laiklik ilkesi ve laik eğitim kurallarõnõ
dolaylõ dahi olsa erozyona uğratacak hiçbir düzenle-
menin iç hukukumuzda yeri bulunmadõğõ gibi ulus-
lararasõ hukuk ve hukukun evrensel ilkeleri bağlamõnda
da koruma ve himaye görmesi söz konusu değildir.
TOPLUMSAL UZLAŞI YOK: İnsan hak ve öz-
gürlüklerinin temelini oluşturan, devletin farklõ inanç
ve felsefelerine eşit mesafede durmasõnõ sağlayan, ege-
menliğin kaynağõnõ millet iradesine bağlayan laiklik
ilkesi anayasa değişikliği çalõşmalarõnda özenle ko-
runmasõ gereken temel kazanõmlarõmõzõn başõnda
gelmektedir. Türkiye, laiklik ilkesine sõkõ sõkõya bağ-
lõlõktan uzaklaşarak, ne insan hak ve özgürlüklerini da-
ha da ileriye götüren bir anayasa değişikliğini yaşama
geçirebilir, ne de yaklaşõk elli yõllõk geçmişe sahip
AB’ye tam üye olma hedefine ulaşabilir. Yargõ ba-
ğõmsõzlõğõnõ tam anlamõyla güvence altõna almamõş, ik-
tidarlarõn keyfi güç kullanõmõnõ dengeleyen meka-
nizmalara yer vermemiş, hukukun evrensel ilkelerini
referans almamõş bir anayasa, çağdaş ve demokratik
bir anayasa olarak nitelendirilemez. Son yapõlan ana-
yasa değişikliklerinin toplumsal uzlaşõ ilkesini karşõ-
ladõğõnõ söylemenin mümkün olmadõğõ kanõsõndayõz.
CUMHURBAŞKANININ YETKİSİ KISITLAN-
MALI: Cumhurbaşkanõ yüksek mahkemelerin oluşu-
muna doğrudan ya da dolaylõ olarak etkin bir şekilde
katõlmakta ve bu konuda kapsamlõ yetkilerle donatõl-
mõştõr. Cumhurbaşkanõna, anayasanõn kendisine ver-
diği takdir yetkisi çerçevesinde yüksek yargõ organ ve
kurullarõnõ ve bu kapsamda yargõyõ biçimlendirme im-
kânõ vermektedir. Cumhurbaşkanõnõn halk tarafõndan
seçilmesi esasõ benimsenmiştir. Yapõlan değişiklik ile
Cumhurbaşkanlõğõ makamõna, siyasi partiler tarafõn-
dan aday gösterilmesi yolu açõlmõş; cumhurbaşkanõ-
nõn, parlamentoda, toplanma ve görüşme yeter sayõ-
sõna ilişkin aranõlan oran nedeniyle uzlaşõ ile seçilmesi
mecburiyeti sona erdirilmiştir. Tüm bu değişiklikle-
rin sonucu olarak da cumhurbaşkanõnõn tarafsõz ve si-
yasi partiler üstü konumda bulunmasõna ilişkin ge-
reklilik daha da esnetilmiş bulunmaktadõr.
KURUL KARARLARI DENETLENMELİ: İda-
ri yetki kullanan her makam gibi HSYK’nin kararla-
rõ da yargõ denetimine açõk olmalõdõr. Bir idari işlem
olduğu tartõşmasõz olan kurul kararlarõna karşõ yargõ
yolunun kapatõlmõş olmasõ çağdaş hukuk devleti kav-
ramlarõyla bağdaşmayan bir sõnõrlamadõr. Tüm kamu
görevlilerine tanõnan dava açma hakkõnõn, hâkim ve
savcõlara tanõnmamõş olmasõ, kanun önünde eşitlik il-
kesine ve hak arama özgürlüğüne aykõrõlõk oluştur-
maktadõr. Devletin üstün otoritesinin hukuka bağlõlõ-
ğõnõn sağlanmasõ, tüm eylem ve işlemlerinin yargõ de-
netimine tabi olmasõ ile mümkündür. Bireylerin hu-
kuksal durumlarõnõ etkileyecek işlemlere karşõ yargõ
yolunun işletilememesi, hak arama hürriyetinin önü-
ne konulmuş önemli bir engeldir. Anayasa kurallarõ ile
yargõ denetimine getirilen ve hukuk devleti ilkesini
önemli ölçüde zedeleyen bu sõnõrlamalar sona erdi-
rilmelidir. Anayasanõn cumhurbaşkanõnõn tek başõna
yaptõğõ işlemleri ve Yüksek Askeri Şûra kararlarõnõ yar-
gõ denetimi dõşõnda bõrakan fõkra kaldõrõlmalõdõr.
YÜCE DİVAN GÖREVİNE YARGIÇLAR BAK-
MALI: Yüce Divan görevinin Anayasa Mahkemesi’nce
yerine getirilmesinin; ceza yargõlamasõnõn uzmanlõğõ
gerektiren bir yargõ alanõ olmasõna rağmen, mahke-
menin oluşumunda hâkim ve savcõ mesleğinden gel-
meyen üyelere yer verilmiş olmasõ; çağdaş hukuk sis-
teminde genel kabul gören ve adil yargõlama ilkesinin
temellerinden birini oluşturan iki dereceli inceleme-
nin, başka bir anlatõmla temyiz incelemesinin bulun-
mamasõ yönlerinden sürekli olarak eleştiri konusu ya-
põlmõştõr. Yüce Divan görevi, ceza hukuku kavram ve
ilkelerini bilen ve uygulayan Yargõtay ceza daireleri
başkan ve üyeleri ile idare hukuku kavramõ olan gö-
rev suçu ve ilkelerini bilen ve uygulayan Danõştay mes-
lek mensuplarõnõn katõlõmõyla oluşturulacak bir kuru-
CMYB
C M Y B
C
İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI
adına İLHAN SELÇUK
Genel Yayõn Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ
?YazõişleriMüdürleri:MehmetSucu, Güray
Öz (Sorumlu) ? Miyase İlknur (Ek Yayõnlar)
? Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara
Yayõn Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan),
Emre Kongar (Başkan Yardımcısı),
Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şük-
ran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan
Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara.
Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya 06550 An-
kara Tel: (0312) 4423050 Faks: (0312) 4423010 İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık,
H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: (0232) 4411220, Faks: (0232) 4418745 Adana Tem-
silcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat 1 Tel: (0322) 3631211,
Faks: (0322) 3631215 Antalya Temsilcisi: Ahmet Oruçoğlu Cumhuriyet Mey-
danõ Yõldõz Ap. B Blok No: 80/5 Tel: (0242) 2480057 Faks: (0242) 2430509
İdare Müdürü: Hüseyin Gürer Mali İşler: Bü-
lent Yener Satõş: Fazilet Kuza Cumhuriyet
Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden Genel
Müdür Yardõmcõsõ: Nazende Pal Tel: (0212) 251
98 74 -75 /251 98 81 -82 Faks: (0212)251 98 68 Re-
zervasyon: (0212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53
Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yeni Gün Haber Ajansõ Basõn ve Yayõncõlõk A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212)
343 72 64 Yaygõn süreli yayõn Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul 11 MAYIS 2009 İmsak: 3.59
Güneş: 5.45
Öğle: 13.08
İkindi: 17.00
Akşam: 20.18
Yatsõ: 21.55
İstihbarat: Cengiz Yıldırım
Ekonomi: Hasan Eriş Dõş
Haberler: Özgür Ulusoy Kültür:
Celal Üster Spor: Arif Kızıl-
yalın Düzeltme: Abdullah Ya-
zıcı Bilgi-Belge: Edibe Buğra
la verilmeli ve iki dereceli inceleme öngörülmelidir.
BİREYSEL BAŞVURU: Anayasa Mahkemesi’ne
bireysel başvurularõ inceleme görevi verilmek iste-
nilmektedir. Temel hak ve özgürlüklerin korunmasõnda,
yegâne başvurulacak yol, anayasa şikâyeti olmadõğõ
gibi; bu konuda tek yetkili yargõ yeri de Anayasa Mah-
kemesi değildir.Yargõ kararõnõn, hangi amaç ve yön-
tem adõ altõnda olursa olsun başka bir yüksek mahkeme
tarafõndan yeniden incelenmesi sonucunu doğuracak
olan anayasa şikâyeti yolu, yargõ ayrõlõğõ ve yüksek
mahkemelerin denkliği ilkesini zedeler.
YARGININ MEŞRUİYETİ: Yargõnõn meşruiyeti
kavramõ belirli bazõ çevrelerce sõk sõk gündeme geti-
rilmektedir. Türk yargõsõnõn bir meşruiyet sorunu var-
mõş gibi gösterilmekte. Yargõ yerlerini yok saymak, ka-
rarlarõnõ sorgulamak, milli irade ile yargõ arasõnda bir
ayrõşma varmõş gibi bu hususu tartõşmaya açmak, üç
temel erkten biri olan yargõyõ güçsüz bõrakõr, hukuk dev-
leti ilkesini zedeler ve devleti zaafa uğratõr. Fonksi-
yonlarõ, görev alanlarõ, konumlarõ birbirinden farklõ olan
yasama, yürütme ve yargõ organlarõnõn demokratik meş-
ruiyetlerinde ortak ölçüt, milli irade kavramõ ile öz-
deşleştirilmeye çalõşõlan siyasal çoğunluk olamaz.
SİYASİ YARGI KAOS YARATIR: Yargõ orga-
nõnõn işleyişinde yasama ve yürütmenin etkin hale ge-
tirilmesi durumunda, yargõ bağõmsõzlõğõndan söz et-
memiz mümkün olamaz. Siyasal iktidarlarõn yargõya
egemen olma ve onun faaliyetlerini kontrol etme dü-
şünceleri, toplumda kaos yaratõr. Devlet adõna yetki kul-
lanan herkesin, bu ilkeye yürekten inanmasõ, kendisini
hukukun üzerinde görmemesi ve buna uygun hareket
etmesi gerekir. Yargõ kararlarõnõn saygõ ile karşõlan-
masõ, her zaman ve her koşulda, ilkesel olarak be-
nimsenmelidir.Yargõ bağõmsõzlõğõnõn ve tarafsõzlõğõ-
nõn önündeki en büyük tehlike, yargõnõn siyasallaş-
masõdõr.
ERGENEKON UYARILARI: Yargõ bağõmsõzlõğõ,
hâkim ve savcõ teminatõ, bir sorumsuzluk ve sõnõrsõz-
lõk değildir. Yargõ mensubu, hukuka ve adalete önce
kendisi inanmalõ, yargõ görevini tam ve doğru şekil-
de yerine getirme becerisini gösterebilmelidir. Yasa-
larõn kendisine verdiği yetkileri kullanõrken, özenli dav-
ranmalõ, yansõzlõğõ konusunda taraflara sonsuz güven
vermelidir. Eğer yargõ ve onun yaşayan öğeleri hâkim
ve savcõlar, bir taraf olarak görülmek isteniyor ise on-
lar, hukuktan, adaletten, insan hak ve özgürlüklerinin
korunmasõ ve yaşatõlmasõndan yanadõrlar. Eksikler ve
yanlõşlar da olabilir, ama bu durum hiçbir zaman yar-
gõya güvensizlik sonucunu doğurmamalõdõr. Savcõlar,
soruşturmalarõ gizlilik içerisinde yürütmeli, zanlõnõn
durumunu gereği gibi dikkate almalõ, hukuki konula-
rõ teknik yönüyle incelemeli, masumiyet, suçsuzluk ka-
rinelerine azami riayet etmeli, insan haklarõ ihlali oluş-
turan hukuka aykõrõ yollara başvurularak elde edilen
delilleri kullanmamalõ ve hukuken kabul edilebilir so-
mut deliller üzerinden hareket etmelidir. Yargõ men-
subu, devletin menfaatõ ile devletten daha güçsüz ve
daha çok korunmaya ihtiyacõ olan bireyin menfaatla-
rõ arasõndaki dengeyi iyi kurmalõ, kendisini devletin
memuru olarak görmemelidir. Devlet, yargõsõna, ay-
dõnõna ve tüm bireylerine sahip çõkma ve onu koruma
becerisini gösterebilmelidir. Anayasa ve yasalarõn uy-
gulama ve yorumunda, insan hak ve özgürlüklerin ko-
runmasõnda çok önemli görev üstlenmiş yargõç ve sav-
cõlarõmõzõn, bu görevlerini yerine getirirken her türlü
baskõ ve şartlanmadan uzak ve yukarõda belirttiğimiz
ilkeler doğrultusunda karar vermeleri çağdaş, uygar,
hukuka saygõlõ devlet olmanõn en belirgin göstergesidir.
ÖZOK: YARGI GAFİL AVLAMAZ
Törende konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanõ
Özdemir Özok da, isim vermeden Ergenekon soruş-
turmasõna değinerek, çağdaş ceza yargõlamasõnõn
amacõnõn keyfi kararlarõn verilmesi olmayõp, maddi ger-
çeğe ulaşõlmasõ olduğunu söyledi. Özok, “Ancak her
şeye rağmen ve ne pahasına olursa olsun maddi ger-
çeği elde etmek değildir. Ceza yargılamasında
maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla, sınırsız, hukuk
kurallarına aykırı ve sanık haklarını hiçe sayan yol
ve yöntemler izlenemez. Yargılama insanları gafil
avlamak değildir. Yargı makamı, maddi gerçeğe
ulaşabilmek için, hukuk devleti ilkesini ihlal ede-
rek karar verebilme yetkisine sahip değildir” diye
konuştu.
Danõştay’õn kuruluşunun 141. yõldönümü nedeniyle düzenlenen törende hükümete anayasa uyarõlarõ
Birden: Yetkiniz sõnõrsõz değil
GÜNER YÜREKLİK
BERLİN - Almanya’nõn Nobel edebi-
yat ödüllü yazarõ Günter Grass ile “çağ-
daş edebiyat” üzerine sohbet etmesi için
Berlin’e davet edilen Yaşar Kemal, tõka
basa dolu Sanatlar Akademisi salonunda
yaptõğõ konuşmada edebiyatõn büyük bir
güç olduğunu belirtti ve “Türküleri ya-
panlar yasaları yapanlardan daha güç-
lüdür” dedi.
300 yõllõk tarihi olan Sanatlar Akade-
misi’nin düzenlediği Uzun Gece etkin-
likleri çerçevesinde düzenlenen sohbet top-
lantõsõnda Yaşar Kemal, Günter Grass’õ
şahsen 1997 yõlõnda kendisine Alman
Yayõncõlar Birliği tarafõndan verilen Ba-
rõş Ödülü töreninde tanõdõğõnõ, ama ro-
manlarõnõ çok daha önceden de izlediği-
ni ve “üstat” diye hitap ettiği Grass’õn
“dünyanın en büyük yazarlarından
biri” olduğunu söyledi. Yaşar Kemal’in
konuşmasõnõ büyük bir ilgiyle dinlediği
dikkatlerden kaçmayan Grass da “Onun
romanları beni Anadolu’ya bağladı, ba-
na Anadolu’yu tanıttı, okurken Toros
dağlarının kekik kokusunu alır gibi ol-
dum” dedi ve dilin önemi üzerinde dur-
du.
Almanya’daki Türk kökenli edebiyatõn
Alman edebiyatõnõ zenginleştirdiğini de
anlatan Grass, “Yaşar Kemal Türki-
ye’deki çok kültürlülüğü yansıtan bir
yazar, çok kültürlülük çatışmaya dö-
nüşmediği sürece büyük bir zenginlik-
tir” şeklinde görüş bildirdi.
Yaşar Kemal de dilin önemine deği-
nirken, kendisinin Türkçeyi Türkmenler-
den öğrendiğini, dili zenginleştirenin ise
halkõn dilinin olduğunu söyledi ve “Dil-
leri yaratan ve geliştiren edebiyattır,
özellikle de romandır” dedi.
Alman edebiyatõnõn, Martin Luther’in
İncil’i Almancaya çevirmesiyle başla-
yan çok genç bir edebiyat olduğunu be-
lirten Grass da, Alman dilinin gelişmesi-
ne Alman asõllõ olmayan ama Almanca ya-
zan edebiyatçõlarõn da hizmet ettiğini ör-
nekler vererek anlattõ ve sözü Yaşar Ke-
mal’e bağladõ. Grass, “O Kürt kökenli
bir yazar, ama Türk diline ve edebi-
yatına katkıları Türk kökenli pek çok
yazardan daha fazla olmuştur” dedi.
Yaşar Kemal’in konuşmalarõnõ Al-
mancaya çeviren ve toplantõyõ yöneten ga-
zeteci Osman Okkan’õn 1997 yapõmõ
“Yaşar Kemal Belgeseli”nin gösterimi ile
başlayan toplantõ iki saat kadar sürdü ve
toplantõdan sonra iki büyük yazar kitap-
larõnõ imzaladõlar. Akademi üyesi kültür
sanat çevrelerinin yanõ sõra Berlin’de ve
dolayõndaki kentlerde yaşayan Türkler de
büyük ilgi gösterdiler.
Berlin’de Günter Grass’la çağdaş edebiyat üstüne sohbet eden Yaşar Kemal
Yaşar Kemal ile Günter Grass’ın Berlin bu-
luşmasını gazeteci Osman Okkan yönetti.
TSK’nin Başı
Dinleniyor mu?
amacõ ne olabilir” soru-
su bir ağır vahameti
vurgulamaktadır.
Olay Cumhuriyet
devletini yöneten ikti-
darın TSK’nin Genel-
kurmay Başkanı’na
güvensizliğini mi yan-
sıtıyor?
Ve asıl soru şudur:
Türk Silahlı Kuv-
vetleri’nin başını din-
leyen merkez -nasıl bir
merkezse- edindiği bil-
gileri hangi amaçla ve
nasıl kullanıyor?
Bu bilgiler emniyet-
li ve güvenli merkez-
lerde mi hıfzediliyor;
yoksa iç ve dış kimi
düşman odaklarda
kullanılmak tehlikesini
mi içeriyor?
Çevresi garip bir bi-
çimde kuşatılmış, için-
de orduya düşman
odakları çoğalmış bir
Türkiye’de TSK’ye öz-
gü kimi bilgilerin “kim-
lere servis edildiği” so-
rusu yaşamsaldır.
Türkiye Cumhuri-
yeti Devleti’nin so-
rumlu ve yetkili gö-
revlileriyle Büyük Mil-
let Meclisi bu konuyu
hemen ve büyük bir
dikkatle ele almalıdır-
lar.
C
Baştarafı 1. Sayfada
AÇI
MÜMTAZ SOYSAL
Denizlerin Dibi
HİÇBİR ülke çevresindeki denizlerin dibini bil-
meden yaşayamaz.
Özellikle, doğal kaynakların tükenmekte olduğu
söylenen, yenileri için çaba harcanan bir çağda, he-
le petrol sıkıntısı çeken, bunun için dışa para akıtan,
başkalarının yakıtını şuna buna akıtacak borular
döşemek uğruna etrafa yalvaran bir Türkiye, çev-
resindeki caanım denizleri seyretmekle yetinemez.
O denizlerin en kritik yerine kurulmuş İstan-
bul’da, yarın çok ilginç bir sempozyum toplanıyor;
“Türk Deniz Haritacılığının ve Deniz Araştırmacılığının
Geçmişi, Bugünü ve Geleceği” konusunda.
Düzenleyen, Deniz Kuvvetleri’nin Seyir, Hidrografi
ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı. Yani, denizlerde-
ki seyrin ek kurallarını koyan, deniz araştırmalarının
ve deniz bilimlerinin askeri yönlerine bakan kuruluş.
Bu yıl, o kurumun yüzüncü yılı kutlanıyor. İkinci
Meşrutiyet döneminde çöküşe geçmiş bir impara-
torluğu hiç değilse ondan sonrası için bilime daya-
lı birtakım çabalarla kurtarmayı amaçlayanların
başlattıkları bir kurum.
O amaç gerçekleşmemiş olsa bile, artık doksanına
yaklaşan Cumhuriyetin bahriyelileri denizlere hük-
metmenin bu yönü üzerinde çalışırken ülkenin eko-
nomisi ve dünyadaki saygınlığı bakımından büyük
önem taşıyan deniz konuları üzerinde düşünmeyi de
ihmal etmiyorlar.
Osmanlı’nın portolon haritacılığından ve Pirî Re-
is’lerden geçip bugünlere gelindiğinde Ege gi-
bi bir harita bilmecesi akla gelmeden olur mu? O Ege
ki, yalnız havasının ve mitolojinin güzelliğiyle değil,
fırtınasının sertliğiyle ünlüdür.
Bereket, her zaman ardına sığınabileceğiniz ada-
ları var.
Saymakla bitmeyen, yüzyıllar boyu paylaşılama-
yan, şimdi de başımıza dert açan adaları. Horoz ötüşü
mesafesi kadar yakınımızda olan, fethettiğimiz ve za-
yıf zamanlarımızda elimizden alınan, geride yalnız
Gökçeada ile Bozcaada’yı bırakan adalar. Yüzler-
ce, binlerce.
Burnumuzun dibindeki en büyüklerini Girit isya-
nıyla ve Balkan yıkımının hengâmesiyle Osmanlı’dan
koparan, Batılı sevdalılarının himmetiyle savaş ye-
niği İtalyanlardan devralan Yunanistan, şimdi o
adaların varlığından yararlanıp Türkiye’nin Ege na-
fakasına da göz koymuş durumdadır.
Kıta sahanlığı sorununun temelinde bu heves ya-
tar. Atina, Türkiye’ye karasuları dışında hiçbir kı-
ta sahanlığı tanımıyor. Deniz dibi haritalarında
doğudan batıya uzanan doğal uzantıları Anadolu’dan
saymamakta. Adalara da kıta sahanlığı tanınması-
nı istediği için, bütün Ege onun sanki.
Bu patavatsızlığa göz yummak elbet doğru olmaz.
Sempozyum herhalde bunu da tartışacaktır.
mumtazsoysal@gmail.com
‘Türküleri yapanlar yasaları
yapanlardan güçlüdür’
İktidarların keyfi güç kullanımı-
nı dengeleyen mekanizmalara yer
verilmeyen anayasanın çağdaş bir
anayasa olamayacağını vurgulayan
Birden, “Siyasal iktidarların yargı-
ya egemen olma ve onun faaliyetle-
rini kontrol etme düşünceleri, top-
lumda kaos yaratır. Yargı bağımsız-
lığının ve tarafsızlığının önündeki
en büyük tehlike, yargının siyasal-
laşmasıdır” uyarasında bulundu.
İstanbul Haber Servisi - Hasköy’deki Rahmi
Koç Müzesi’nde sergilenen Uluçalireis denizaltõ-
sõnda geçen kasõm ayõnda TNT kalõplarõ bulundu-
ğu ve imha edildiği iddia edildi. Taraf gazetesin-
de dün yayõmlanan habere göre, 2001 yõlõnda De-
niz Kuvvetleri Komutanlõğõ’ndan Rahmi Koç Mü-
zesi’ne devredilen ve halkõn ziyaretine açõlan Ulu-
çalireis Denizaltõsõ’nda, müze çalõşanõ emekli De-
niz Astsubay Hasan Oğuz İşleyenel tarafõndan 14
Kasõm 2008 günü patlayõcõlar bulundu. Denizaltõ-
nõn bakõmõndan sorumlu olan İşleyenel’in santral
dairesinde bulduğu bir poşet içerisinden 1960 yõ-
lõna ait Amerikan menşeli patlayõcõ ve TNT kalõp-
larõ çõktõ. SAS timi tarafõndanmüzede incelenen pat-
layõcõ malzemeler Beykoz SAS Grup Komutanlõ-
ğõ’na götürüldü. Patlayõcõlar 17 Kasõm 2008 günü,
eğitim sahasõnda infilak ettirilerek imha edildi.
Sualtõ timleri ihbar üzerine sahilden 1-2 metre açõkta arama yaptõ
Çubuklu’da mühimmat bulundu
İstanbul Haber Servisi - Bey-
koz Çubuklu’da bir ihbar üzeri-
ne polis sualtõ timleri tarafõndan
denizde yapõlan aramada çok
sayõda uzun namlulu silah mer-
misi, el bombalarõ ve silah bu-
lundu. Poşetlerden çõkarõlan el
bombalarõ, silah, binin üzerinde
mermi, sis bombalarõ, aydõnlat-
ma fişekleri, uzun namlulu silah
mermileri, bomba yapõmõnda
kullanan düzenek ve malzeme-
ler incelenmek üzere Kriminal
Laboratuvarõ’na götürüldü. Bu-
lunan mühimmatõn Ergenekon
soruşturmasõ ile bağlantõsõnõ olup
olmadõğõ henüz bilinmiyor.
Çubuklu İskelesi’nden dün
sabah saatlerinde poşetler içeri-
sinde patlayõcõ maddelerin denize
atõldõğõna ilişkin ihbarõ değer-
lendiren Beykoz İlçe Emniyet
Müdürlüğü ekipleri, olay yerin-
de arama yaptõ. Yapõlan ilk ara-
mada, poşetler içerisinde çok
sayõda mermi ele geçirilmesi
üzerine olay yerine çağrõlan İs-
tanbul Emniyet Müdürlüğü Te-
rörle Mücadele Müdürlüğü ekip-
leri ile deniz polisleri su altõ
ekipleri sahilde arama yapmaya
başladõ. 2 dalgõç polisin sahilden
1-2 metre kadar açõkta yaptõğõ
aramada poşetler içinde çok sa-
yõda el bombasõ, mermi ve diğer
mühimmat çõkarõldõ. Uzun nam-
lulu silahlara ait mermilerin bir
kõsmõnõn Makine Kimya En-
düstrisi logolu kutularda bulun-
duğu, kimi mermilerin pas tut-
tuğu gözlendi. Toplanan el bom-
balarõ, mermi ve diğer mühim-
mat delil poşetleri içerisinde
olay yeri inceleme ekiplerine
ait araca konuldu. Bulunan mü-
himmatõn Emniyet Müdürlüğü
Kriminal Laboratuvarõ’nda in-
celeneceği öğrenildi. Arama ça-
lõşmasõ sõrasõnda çevrede geniş
güvenlik önlemli alõndõ, Çu-
buklu sahil yolunun bir bölümü
trafiğe kapatõldõ. Denizdeki ara-
malarõ derinleştirmek için mü-
himmatõn bulunduğu bölgeye
takviye olarak sualtõ arama ve
dalgõç ekipleri gönderildi. Dal-
gõçlarõn denizden çõkardõğõ bir-
çok madde de poşetlere konula-
rak incelenmek üzere emniyete
götürüldü.
Koç Müzesi’nde TNT