24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C Y B SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2009 PAZARTESİ 16 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Atatürk: “Tarihin şeklini değiştiren bir liderdir” 29 Ekim 1923’te laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşun- dan sonra, Türkiye’ yi çağdaş uygarlõklar düzeyine çõkarmak için, gereken devrim yasalarõ, “ardı arkası kesilmeksizin” bir bir çõkarõlmõş ve uygulanmasõna da hiç zaman yitirilmeden baş- lanmõştõr. 1924 yõlõnda yürürlüğe giren 430 sayõlõ “Tevhidi Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu” devrim yasalarõnõn öncüsüdür. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen devrimler birbirini izleyerek Türk ulusunu, dünya devletleri ara- sõnda çok saygõn bir konuma getirmiştir. Ne yazõk ki bu say- gõnlõk 1950’den son sonra hõzla yitirilmeye başlandõ. Devrim yasalarõ, kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni, çok kõsa sürede, her alanda çağdaş uygarlõk düzeyine taşõmayõ amaçlõ- yordu ve bu uğurda epey de yol alõnmõştõ. 1950’den sonra “demokrat” görünümlü “karşıdevrimle” Türk toplumu, ortaçağa sürüklenmeye başlamõştõr. Oysa ki devrim yasalarõ tam anlamõyla uygulanabilseydi, Tür- kiye bugün, dünyada “çağdaş görünümlü” çok saygõn bir Av- rupa ülkesi konumunda olurdu. 1950’den sonra, toprak ağalarõnõn, şeyhlerin, mollalarõn yö- netimdeki ağõrlõğõ Türkiye’yi uygar bir ülke görünümünden uzaklaştõrõp, geri kalmõş ülkeler düzeyine yaklaştõrmõştõr. Türkiye’nin bugünkü görünümünün, insanõn içini acõtan ya- nõ da laik Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyanõn en kolay oku- ma-yazma öğreten “alfabesiyle” yapõlan eğitim sisteminden yararlanarak yetişip, bilim insanõ, kamu yöneticisi, devlet ada- mõ düzeyine kadar yükselenlerin, bu düzenin altõnõ oymaya çalõşanlara ve ülkeyi Cumhuriyet dönemi öncesine, daha doğ- rusu “ortaçağa” geri götürmeye çabalayanlara göz yum- malarõdõr. Devrim yasalarõ, çağdaş Türkiye’nin yolunu açmõş, gelecek kuşaklarõn “ilim ve irfan sahibi” olmalarõnõn önündeki bütün engelleri kaldõrmõştõr. Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk ulusuyla “el ele vererek” gerçekleştirdiği bu devrimler birbirini izleyerek Türkiye’yi, dün- ya devletleri arasõnda saygõn bir konuma getirmişti... Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarõnõn, köylüsüyle, kasabalõsõyla, kentlisiyle el ele vererek kurduklarõ Türkiye Cum- huriyeti’nin devrim yasalarõndan sonuna kadar yararlananlar- dan kimileri, Türk alfabesiyle birkaç ay içinde okuma yazma öğrenip yükseköğrenimini devrim yasalarõnõn sağladõğõ ola- naklarla tamamlayõp toplumda saygõn bir yere ulaştõktan son- ra, laik Türkiye Cumhuriyeti ile Atatürk’e en ağõr eleştiriler- de bulunmaya başlamõşlardõr. ABD Başkanõ Obama, Anõtkabir Defteri’ne yazdõklarõ ve Tür- kiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden söyledikleriyle bun- lara gereken yanõtõ vermiştir: “Vizyonu, kararlılığı ve cesaretiyle Türkiye Cumhuriyeti’ni demokrasiye yönelten ve mirası tüm dünyaya kuşaklar bo- yunca ilham vermeye devam eden Kemal Atatürk’e saygıla- rımı sunmak, benim için onurdur. Kendisi, tarihin şeklini değiştiren bir liderdir. Ama Ata- türk’ün yaşamına ait en büyük anıt, hiçbir şekilde taştan ya da mermerden inşa edilemez. Kendisinin bıraktığı en büyük miras, Türkiye’nin canlı, laik demokrasisidir.” (…) “Tabii ki bugünlere kolay ulaşılmadı. Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda, Türkiye rahatlıkla ya- bancı güçlere teslim olabilirdi; bunun yanı sıra, bir impa- ratorluğu devam ettirmeyi de tercih edebilirdi. Ama Türkiye farklı bir gelecek benimsedi. Kendisini yabancı kontrolden uzaklaştırdı... Bir cumhuriyet kurdu... Bu Cumhuriyet, hem ABD’nin hem de diğer dünya ülke- lerinin saygısını kazandı.” Yazõmõza bir atasözü ile nokta koyalõm. “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.” KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 13 Nisan SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Obama Medeniyetler İttifakına Niye Katılmadı? “ABD Başkanı Medeniyetler İttifakı Forumu’na ne- den katılmadı? Erdoğan’ın Zapatero ile eşbaşkanlık yaptığı forumu, neden kısa bir konuşmayla da olsa onur- landırmadı? Conrad ile Çırağan arası ne ki? Başkan, bu kısacık mesafeyi kat etmekten neden kaçındı?” Obama’nın İstanbul çıkarması bağlamında en sık so- rulan sorulardan biri bu. Bazı dostlar bu soruya şunu da ekliyor: “İspanya’dan bari getirilen bir açıklama var mı?” Sondan başlayım: Hayır! Madrid’den de verilen bir açıklama yok. Hillary Clinton, Obama’nın Türkiye ziyaretini müj- deler müjdelemez, Başkan’ın “Medeniyetler İttifa- kı”na katılacağı haberi oysa, ilk elde İspanya’dan çık- mıştı: “..Foruma Obama da katılıyor. İspanya Başbakanı Za- patero’nun dış politika alanındaki en önemli inisiyati- fi, böylece (ABD Başkanı’ndan) güçlü destek alı- yor…” (El Pais, 9 Mart) Gelmeyeceği ‘29 Mart’ta’ açıklandı İstanbul’da 40 saati aşkın süre geçiren Obama’nın “Medeniyetler Forumu”nu bizzat varlığıyla taçlandı- racağına ilişkin bu ve benzeri haberler mart sonuna dek böyle devam etti. İspanyol haber ajansları ve “web-si- telerinde” ABD Başkanı’nın “Forumun kapanış ko- nuşmasını yapacağı” (27 Mart, Europa Press) dahi ilan edildi. Sonra ne olduysa oldu ve tam bizim 29 Mart; yerel seçimlerinin yapıldığı gün, İspanyol haber ajan- sı EFE -Washington kaynaklarına dayanarak Obama’nın son kertede “Medeniyetler İttifakı Forumuna katılma- yacağını” kesin bir dille duyurdu. “Obama geri adım attı”, “son anda katılmaktan vaz- geçti”, “zaman darlığı” filan değil… “Katılmayacak!” nokta. Haber böyle çok kısa, kesin, öz; hiçbir yan ya da ila- ve açıklama olmaksızın veriliyordu. Bundan sonrası spe- külasyona kalıyordu. ABD Başkanı’nın, foruma katılmayacağının; “29 Mart” tarihinde açıklanması tabii ilginç. Türkiye’de, neredeyse “referandum” niteliği taşıyan bir seçim yapılıyor. Ve bir kısım anketler, RTE ile öz- deşleşen iktidar partisinin sandıkta darbe alacağına işa- ret ediyor… ABD Başkanı olsanız, yara bere alan/almaya aday bir liderin; eşbaşkan sıfatıyla ziyadesiyle “kişiselleşti- rerek” sahiplendiği ve neredeyse isminin “alameti fa- rikasına” dönüştürdüğü bir projenin içinde/yanında gö- rünmek ister misiniz? Uluslararası camiada üstelik de zaten pek anlaşılmamış, bir dizi itiraz ve çekinceyle ma- lul, son derecede muğlak bir projeyi “yaralanmış bir li- derle” parlatmak adına, özel gayret sarf eder misiniz? Bence olan budur. Barack Hüseyin Obama, Con- rad’dan Çırağan’a bu nedenle geçmemiştir. RTE; AKP’nin düşlerindeki yüzde 50’yle “29 Mart fa- tihi” ilan edilseydi, “Medeniyetler İttifakı” toplantısın- da Obama’yı da görürdük. Eli bu denli güçlenmiş bir evsahibini -‘model ortak’ kontenjanından kafa alma- ya çalıştığı sırada tam- ABD Başkanı, muhatabını “gü- cendirmemek” adına bu jesti yapmaya zorlanabilirdi. “29 Mart” itibarıyla, “jest”in gerekçesi kalmadı. Obama’nın “Medeniyet İttifakı” toplantısına katılması aslında, her halükârda zoraki bir “jest” olacaktı. “Medeniyetler İttifakı”; Türkiye’den başka -konuy- la birinci dereceden ilgili- her yerde sorgulanıyor. İs- panya muhalefeti, “kiminle, kime karşı, ne üzerinde it- tifak?” diyerek ilk günden ortalığı yıkıyor. Amacı ve ma- hiyeti belirsiz bulunan “örgütün” nasıl ve kim/kimler- ce fonlandığı soruluyor. “Radikal İslam”ın değirmeni- ne su taşıdığı söylenen “ittifakın”, “medeniyetten” baş- ka her şeye hizmet ettiği iddia ediliyor. (Bkz. www.for- bes.com/2009/03/25/alliance-of-civilizations- opinions-columnists-obama-un.html) Temelleri üstelik “Bush döneminde” atılmış ve Bush’la özdeşleşen “medeniyetler çatışması” muci- bince kurulmuş bir platform bu. Obama’nın en ayırt edici özelliklerinden birinin oy- sa; Bush yıllarını maziye gömmek olduğunu biliyoruz. Başkanlık yemini ettiği 20 Ocak tarihinden bu yana Obama’nın ilk önceliği bu: Bush döneminden mesa- fe almak! Hal böyleyken sorulması gereken soru gerçekte “Obama neden Conrad’dan Çırağan’a geçmedi?” değil. Olsa olsa “Niye geçsin ki?” olmalıydı. NOT: “Sağnak”; salı, çarşamba, perşembe, cu- martesi (haftada dört gün) günleri bundan böyle okurlarıyla “Dış Haberler” sayfasında buluşacak… 7. Paket Kampanyası Ekonomik bunalımın se- çim gündemi içinde unutulup gittiğini düşünen birkaç du- yarlı yurttaş 30 Mart’ta bu- luştular. Bunalıma karşı so- mut istemler oluşturmayı ve bunların üzerinden bireyden bireye çağrı çıkarmayı ka- rarlaştırdılar. 7 Nisan’da yap- tıkları toplantıda daha da ço- ğaldılar. “No minute! Vakit yok!” başlıklı bir ortak metin üzerinde anlaştılar: “Krize karşı yurttaşların acil 7 talebi: - Temel gıda maddelerin- den ve ilaçtan KDV’nin kaldı- rılmasını ve bunlara 1 yıl bo- yunca zam yapılmamasını is- tiyoruz. Elektrik, su, doğalgaz, telefon, internet faturalarına uygulanan tüm vergiler, sabit ücretler ve fon kesintilerinin kaldırılmasını istiyoruz. - Kişilere ait kredi kartı borç faizlerinin silinmesini, kalan borçların 2 yıllık ödeme pla- nıyla takside bağlanmasını istiyoruz. - Asgari ücretin iki katına çı- kartılmasını, vergiden muaf tu- tulmasını istiyoruz. - İşten çıkartmaların yasak- lanmasını, çalışma sürelerinin ücret kaybına yol açmaksızın kısaltılmasını istiyoruz. - Bütün işsizlere ‘işsizlik kartı’ verilmesini, bu kart sa- hiplerine elektrik, su, doğal- gaz, telefon, internet fatura- larında yüzde 50 indirim ya- pılmasını ve toplu ulaşımın ücretsiz olmasını istiyoruz. İşsizlik ödeneğinin arttırılma- sını ve kapsamının genişletil- mesini istiyoruz. - Yoksulluk sınırı altında yaşayan konut kiracılarına nakdi kira desteğinin sağlan- masını istiyoruz. Kentsel dö- nüşüm uygulamalarının dur- durulmasını istiyoruz. - En düşük gelire sahip ke- simlerden başlayarak ‘vatan- daşlık geliri’ uygulamasına bir an önce geçilmesini isti- yoruz.” Grubun sözcüsü Özgür Erbaş, 23 Nisan ile 1 Mayıs arasında tüm Türkiye’yi kap- sayan bir kampanya yürüt- mek istediklerini belirtiyor: “Hükümetin krize karşı açık- ladığı 5 paket sermayeye ve üst gelir grubuna yönelikti. 6. paket ise IMF’nin belirleye- ceği çizgide olacak. Bizimki- si 7. paket. Biz; kamu kay- naklarının, işsizler ile işleri ol- sa da yoksullara merkezi ida- re ve yerel yönetimler aracı- lığıyla bir bölümünün aktarıl- masını, sosyal devletin en azından bu haliyle hayata ge- çirilmesini, yakıcı biçimde ya- şanan işsizlik, yoksulluk ve aç- lığın biraz hafifletilmesini isti- yoruz.” 7. paket kampanyasına ka- tılmak isteyenler için bilgisu- nar adresi: “7.paket@gmail.com” Ekümenik Beyaz Saray’ın resmi bilgisunar sayfasına, ABD Başkanı Obama’nın Türkiye’yi ziyareti sırasında Bartholomeos ile yaptığı görüşmeden bir fotoğraf konmuş. Üstüne de şu not düşülmüş: “Salı, Nisan 7, 2009, 12.01. Ekümenik Patrik Bartholomeos ile görüşme.” Fotoğrafın altındaki bilgi ise şöyle: “Başkan Barack Obama, Rum Ortodoks Ekümenik Patrik Bartholomeos ile 7 Nisan 2009 Salı günü İstanbul ziyareti sırasında görüştü.” Beyaz Saray, bizim “Fener Patriği” olarak bildiğimiz Bartholomeos’u “ekümenik” yapmış bile. Karşılaştırma Endüstri mühendisi Müfit Akyos, 9 Nisan gü- nü TRT-2’de, kendilerini Amerikan Converse mar- ka ayakkabı ile özdeş- leştiren “Genç Siviller Ha- reketi”nin çağrılısı olarak Türkiye’ye gelen Güney Afrika Bayındırlık Bakanı Geoff Doidge ile yapılan söyleşiyi izlemiş. Doid- ge’ye sorulan sorular özetle “Sivil bir anayasa hazırlamanın dili ve içeri- ği nasıl olmalıdır? Türki- ye’de anayasanın başlan- gıcında laik olduğumuz yazıyor, geniş bir Müslü- man kesim var, farklı dil- ler konuşuluyor. Sizdeki durumla karşılaştırabilir misiniz?” yönündeymiş. Konuk bakan, Türkiye özelinde yorumda bulun- ma saygısızlığına düş- meden kimi yanıtlar ve- rirken “Üçte iki çoğunlu- ğumuz vardı. ‘Anayasayı değiştirdik’ diyebilirdik, demedik. Kuvvetler ayrı- mına dikkat etmek gere- kir” sözleri ile adeta biz- dekilere ders vermiş. Müfit Akyos’un, prog- ram sonrası yanıtını ara- dığı bir sorusu var: “Güney Afrikalı bakan- la Türkiye’nin anayasa de- ğişikliği konusunu konuş- ma gereğini duyabilmek için Güney Afrika’nın Tür- kiye ile benzerliğini, Güney Afrika’nın dünyanın en güçlü ve vahşi ırkçılığına dayalı sömürge geçmi- şinde mi aramamız gere- kiyor, yoksa ülkemizin bir ulusal kurtuluş savaşı son- rası kuruluşunda mı?” Sizce hangisi? Ciddi bir koleksiyoncu olan Haldun Cezayirlioğlu’nun belgeliğinin en önemli parçaları Köy Enstitüleri ile il- gili. Cezayirlioğlu’nun Köy Enstitüle- ri’ne düşkünlüğü, öğretmen okulu yıllarına dayanıyor. Konuyla ilgili ilk ki- tabını 1974’te satın almış: Varlık Ya- yınları’ndan, 1974 basımı Mehmet Başaran’ın “Tonguç Yolu”. Cezayirlioğlu, bu alanda 300 kadar kitap ve bir o kadar da belgeye sahip: “Kitaplarımın bu sayısı henüz ciddi olarak hiçbir yerde yayımlanmamış bir ‘Köy Enstitüsü Üzerine Kitaplar Bib- liyografyası’na da zemin hazırlayabi- lecek niteliktedir. Koleksiyonumda, Mevlüt Kaplan’ın ‘Aydınlanma Devrimi ve Köy Ensti- tüleri’ adlı Özgür Eğitim Yayınla- rı’ndan çıkmış eserinin aynı zamanda ‘matbaa nüshası’nın da yer alması başka bir özelliktir. Ayrıca, koleksi- yonculuğum süresince kütüphaneler dahil bir başka örneğini hiçbir yerde görmediğim kitaplara sahip olmanın sorumluluğunu taşımaktayım. Örne- ğin; Hidayet Gülen’in hazırladığı ve Hasanoğlan Köy Enstitüsü Basım- evi’nde basılan 1945 tarihli ‘Köy Ens- titülerinde Söylenen Halk Türküleri’ adlı küçük el kitabı bunlardan sade- ce biridir. Koleksiyonumu zamanı (!) geldi- ğinde benden daha iyi sahip çıkacak biri veya birilerine devretmeyi arzula- maktayım.” Unutmadan... Haldun Cezayirlioğlu, tüm Cum- huriyetçilerin 17 Nisan Köy Enstitüleri Günü’nü yürekten kutluyor. Köy Enstitüleri koleksiyonu HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Deprembilim. 2/ Utanç duyma... Kurnaz, açõkgöz... Küçük mağara. 3/ Brezilya’nõn eski başkentinin kõsa söylenişi... İtal- ya’nõn ikinci uzun õrmağõ. 4/ Halõ ya da kilim dokunan tezgâh... Afrika’da yaşayan bir antilop. 5/ Antalya’nõn El- malõ ilçesinin Likya dö- nemindeki adõ. 6/ İlkel benlik... Temel, esas... Se- vinç belirten bir ünlem. 7/ Eyerin ya da palanõn üze- rine örtülen halõ, kilim gi- bi örtü. 8/ Metal eşya üze- rine vurulan bir cins cila... Eksi sözcüğünün karşõtõ. 9/ Oğuzlarla akraba olan eski bir Türk kabilesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Artvin yöresine özgü bir halk oyunu. 2/ “Süsen” de de- nilen, kokulu bir süs bitkisi... Rusya parlamentosuna ve- rilen ad. 3/ Serbest meslek adamlarõnõ içinde toplayan res- mi birlik... Sözsüz oynanan köy seyirlik oyunlarõna veri- len genel ad. 4/ Kuzu sesi... Ankarakeçisinin, yünü kah- verengi ya da siyah olan türü. 5/ Yumurta biçimli ve se- kiz delikli bir tür flüt. 6/ Diyotlu aydõnlatma yönteminin kõsa yazõlõşõ... Dişi geyik. 7/ Yapma, etme... Karakter. 8/ Yaşlõ kadõnlarõn tuttuklarõ genç âşõk... Türkiye’nin plaka imi. 9/ 1571’de yapõlan ve Osmanlõ donanmasõnõn Batõ- lõlara karşõ yenilgisiyle sonuçlanan deniz savaşõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 J A N E F O N D A Ü R E M P İ A N P A Y Y A Z M A O K K O L İ N A N A İ P K A O R U N A N R U T İ N A S T U R A N İ L K E J A M E S D E A N 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 nilgun@cumhuriyet.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear