26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2009 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ ‘Keskin Sirke Küpüne Zarar...’ Mart sonu yerel seçimlerinde umduğunu bu- lamayan AKP ve lideri için Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın ardından ABD’nin yeni başkanı Barack Obama’nın da ülkemizi ziyareti, sonuçları itiba- rıyla, görüntünün aksine, iki ülke arasındaki iliş- kilerin yeni ve zor bir döneme girdiğini ortaya koy- maktadır. Başkan Barack Obama’nın, kuşkusuz, nere- sinden bakılırsa bakılsın, ardında kaldırılması zor bir enkaz bırakan akıl özürlü selefiyle kıyaslan- mayacak ölçüde bir kişiliği temsil ettiğinden kuşku yok. Obama iktidar koltuğuna oturduğu 20 Ocak 2008’den bu yana önce ülkesinde ardın- dan da gezegenin tümünde patlak veren büyük finansal krizin ve onun doğal uzantısında geze- genin tümünü saran resesyonun yıkımının önü- nün kesilmesiyle ilgili savaşta gösterdiği perfor- mans, tıpkı Irak ve Afganistan enkazının kaldırıl- ması yönündeki ‘barışçı’ yaklaşımları, selefinden bütünüyle farklı görünüyor. 2011 yılı sonuna kadar askerlerini Irak’tan çekeceğini açıklaması, kuşkusuz, Irak’ta sorunların sona erdiği anlamı- na gelmiyor. Zira işgalden bu yana bu ülkede ya- pılanlar yakın gelecekte kaçınılması zor bir iç sa- vaş ortamının çoktan hazırlandığını gösteriyor. Bi- raz da bu yüzden ABD’nin dünyanın ikinci büyük petrol rezervini sonucu belirsiz bir iç savaşa bı- rakıp bu ülkeden bütünüyle çekip gitmesi yine de kuşkulu. Afganistan’a 21 bin asker göndermesi ve NATO’lu müttefiklerinden, Türkiye dahil yeni muharip güç takviyesi talep ettiğine de bakılırsa ABD’nin Afganistan’ta Taliban’ı ve El Kaide’yi güç kullanarak ortadan kaldırma, böylece de ünlü pet- rol yollarından biri olan bölgeyi güvence altına al- ma niyetinden vazgeçmediği anlaşılmaktadır. Ülkemizi ziyaret eden yeni başkanın müstes- na kişiliği, özellikle de tıpkı Hillary Clinton gibi la- iklik ve çağdaşlık konularında ısrarlı vurgulama- ları W. Bush döneminin AKP ve liderinin ‘din üze- rinden siyaset’ yapmasını kolaylaştıran ünlü ‘Ilımlı İslam’ (BOP) politikasıyla, neyi ifade etti- ğini kimsenin bilmediği ünlü ‘Medeniyetler İtti- fakı’nın da rafa kaldırıldığının işareti olarak gö- rülmektedir. Ancak Obama’nın bunların yerine or- taya attığı ‘yeni model’le ilgili bazı düşünce ve taleplerin AKP iktidarını şimdiden zora soktuğu- nu söylemek mümkün. Daha da önemlisi ‘yeni model’in (her neyse AKP’nin iktidarda olduğu dö- neme rastlaması, kuşkusuz ayrı bir talihsizlik. Obama’nın yeni modelle ilgili olarak yaptığı açık- lamalardaki çelişkiler bir yana AKP zirvesinin NA- TO’ya genel sekreter atanmasında inanılmaz çe- lişkiler içeren tutumu ülkenin yüksek çıkarlarının ne denli hafife alındığını ortaya koyması açısın- dan ‘Davos Şov’unu bile sollamıştır. O kadar ki, Davos’ta sadece İsrail’e haddinin(!) bildirilmesi- ne karşın Rasmussen konusunda Alman şan- sölyesi Merkel ve başkan Sarkozy dahil AB’nin hemen tümüne ‘van minut’ çekilmiş, sonrasın- da ise bir iki önemsiz taviz, sözü karşılığında yi- ne inanılmaz bir hızla ‘yelkenler suya indiril- miştir’. Keskin sirkenin küpüne verdiği zarara ge- lince, saymakla bitmez. Bir kez AKP gücünü aşan bir işe soyunmuş, ardından hızla ‘hizaya gele- rek’ dış ilişkilerde ne denli öngörüsüz ve yeter- siz olduğunu kanıtlamıştır. Üstelik, daha çok İs- lamcılara selam göndermeyi amaçlayan bu çıkı- şıyla çoktan unutuluşun çöplüğünü boylamış bu- lunan densiz kutsala hakaret karikatürlerinin ye- niden gündeme getirilmesi sağlanmıştır. Daha da önemlisi AB’ye tam üyeliğimize karşı çıkan bir iki ülkeye artık AKP liderinin sayesinde AB tümüy- le katılmış, din temeline dayalı bir yönetimin AB’ye katılması ihtimalinin önü kesinlikle kesilmiştir. Obama’nın AB’ye üye olmamız gerektiğiyle ilgi- li açıklamalarının ise bunu önleme şansı sıfırdır. Başkan Obama’nın açtığı beyaz sayfadaki uluslararası sorunların güç kullanarak değil gö- rüşmelerle çözüme ulaştırılmasını öngören ‘yeni model’de yerine getirilmesi gereken bazı talep- ler mevcut. Afganistan’a muharip takviye güç, 24 Nisan’da Ermenilere seçim öncesi verilen ‘soy- kırım’ın resmen kabulünün ertelenmesi için An- kara’nın Azerbaycan’la ilişkileri bozmak pahası- na Ermenistan sınırını açması, Kıbrıs’ta Rumla- rın lehine anlaşmaya varılması, Ruhban Okulu’nun açılması, Kürt ‘azınlığa’ özgürlük gibi bir iki kü- çük(!) pürüzün giderilmesi var. Özetle Oba- ma’nın iyi başlayan ziyareti, yerine getirilmesi hiç de kolay olmayan talepleri de birlikte getirmiş gö- rünüyor. Ne diyelim, AKP iktidarı ‘rüzgâr ek- miştir’, şimdi ‘fırtına biçmeye’ hazırlanmalıdır. ABD maçoluğu bõrakõyor KATHLEEN PARKER Bu gezegende geçirdiğim birkaç on yõl, erkeklerin aşka ve savaşa yaklaşõmlarõnda tam bir uyum olduğunu doğruluyor. Şu kadarõnõ söylemek yeter ki, sürekli kõlõçlarõndan, füzelerinden ve bunun gibi şeylerden konuşurlar. (ABD’nin 26. Başkanõ - ç.n.) Teddy Roosevelt dõş politikasõnõn çerçevesini, “Yumuşak konuş ve büyük bir sopa taşı” diye çizmişti. Buradan hareketle, Barack Obama’nõn ABD Başkanõ olarak yaptõğõ ilk Avrupa turunu değerlendiren analizciler, onun yeterince “erkeksi” olup olmadõğõ üzerine odaklandõlar. Washington Post’un eski genel yayõn yönetmeni Ben Bradlee ve köşe yazarõ Steve Pearlstein, liderlik konulu internet güncelerinde, Obama’nõn “sertliğini sergilemek için, gülümsemesiyle birlikte kılıcını da gösterme fırsatını değerlendirip değerlendirmemesi gerektiğini” sordular. Gerçekten, tam da erkek gibi konuştular. Aslõnda sorduklarõ şuydu: Obama yangõn musluğuna kokusunu bõraktõ mõ? Bana ister erkek çocuk annesi deyin, ister Freud’çu. Ama gerçekten hayat liderlerin õsrar ettiği kadar çetrefilli ve karõşõk mõ ki. Maalesef, dünya tarihinin büyük bölümü, hormonlarõn dengesi veya dengesizliği üzerine kurulu gibi ve en büyük meseleyi (erkeklik hormonu - ç.n.) testosteron oluşturuyor. (Bunu bir “taraf” olarak not düşüyorum.) Çõğõr açõcõ bir gelişme olarak, Obama kendisininkini kontrol altõnda tutar gözüküyor. Çalõm satmõyor, kabadayõlõk yapmõyor, gerinmiyor. Hatta musluğun farkõnda bile değil. (Önceki başkan - ç.n.) George W. Bush kovboysa, Obama topluca kucaklaşma. Erkeklerin yönettiği dünya... Liderliğini dinleyerek göstereceğini söylüyor; başkalarõyla ortaklõk kurarak çalõşmamõz gerektiğini, alçak gönüllülük göstermemizi... Bunlar kadõnlar için bir şey değil. Ama ne yazõk ki dünyayõ kadõnlar değil, hâlâ erkekler yönetiyor. Yani, Obama’nõn zayõf, ABD’nin savunmasõz olarak görülmesinden endişe etmeliyiz. Dünya bu halde olduğu için, Obama’nõn gerek olduğu zaman yeterli atõlganlõkla karşõlõk vereceğinden ister istemez kaygõ duyuyoruz. Çünkü hâlâ Amerikalõlar Obama’yõ gerçekten tanõmõyor. Göreve geldikten sonraki her hareketinde yeni bir tarafõ ortaya çõkõyor. Artõk, gerekli gördüğünde kurum şeflerini kovmakta tereddüt etmediğini biliyoruz. Peki haydut ülkeler, Kuzey Kore’nin yaptõğõ gibi, füzecilik maharetlerini sergilediğinde o kadar gözüpek olacak mõ? Hayat bir oyun alanõ olsaydõ, Kuzey Kore lideri Kim Jong- il’in biraz ilgi beklediğini anlayabilirdik. Onunla 2000 yõlõnda görüşen ABD eski Dõşişleri Bakanõ Madeleine Albright’a göre, gerçekte onun istediği tek şey saygõ. Obama’nõn yanõnda, Çivava köpeğinin bir Danua karşõsõndaki hali gibi kalõr (*). Diğer bir deyişle, Obama alttan aldõ. Pyongyang yönetiminin istikrarõ tehdit etmesini kõnadõ ve dünyada nükleer silahlarõ azaltma kararlõlõğõnõ yineledi ama olasõ karşõlõklar konusunda sessiz kaldõ. Güçlü olanın bir şey ispatlama gereği yok Pek çok kişi için fazla õlõmlõydõ. Bir Rasmussen kamuoyu yoklamasõna göre Amerikalõlarõn yüzde 57’si Kuzey Kore’ye karşõ askeri eylem istiyor. (Ufukta yeni bir savaş mõ?) ABD’nin eski BM temsilcisi John Bolton, başkanõn yaklaşõmõnõ “çaresizce ellerini ovuşturmaya” benzetti ki bu “kız gibi” demenin daha nazikçe ifadesiydi. Peki ama Obama fazla mõ õlõmõydõ yoksa dinlemede miyiz? Evet, Obama ABD’nin nükleer silahsõz bir dünya için liderlik yapacağõnõ söyledi. Ama aynõ zamanda, ABD’nin “herhangi bir düşmanı caydırabilecek sağlam, güvenli ve etkili bir cephaneliği koruyacağını ve bu garantiyi müttefiklerine sunacağını” da söyledi. Tercümesi: Makul olacağõz ve en sonunda dünyanõn nükleer silahlardan arõndõrõlmasõna çalõşacağõz. Ama eğer birisi bizi veya müttefiklerimizi tehdit ederse silme tuşuna basarõz. Bu yeterince büyük bir sopa değil mi? Obama’nõn Türkiye ziyareti aracõlõğõyla Müslümanlara uzanmasõ da buna benziyordu. Hemen hemen Bush’un sayõsõz kere verdiği aynõ mesajõ, bu defa “bizimlesin veya bize karşısın” hatõrlatmasõnõ yapmadan verdi; ABD İslam ile savaşta değil. İkinci adõ olan Hüseyin’i raftan indirmesi ve bir Müslüman ülkesinde yaşamõş olduğuna değinmesi de kimseyi rahatsõz etmedi. “Sizi anlıyorum” demek istedi, “Biz düşman değiliz.” Dinleyen bir adam, büyük konuşmayõ seçenler tarafõndan zayõf olarak algõlanabilir. Ama oyun alanõ zekâsõ, çoğu zaman caka satmanõn astarõnõn yüzünden pahalõya geldiğini ve güçlü olanõn bir şeyi ispatlamaya gerek duymayacağõnõ söyler. Sorunun cevabõna gelecek olursak; büyük köpek sensen, gülümsemekle yetinebilirsin; kõlõcõn zaten görülür. (*) Çivava ve Danua, en minik ve en iri köpek cinsleri. İngilizceden çeviren: Engin Esen (Washington Post, ABD, 8 Nisan) Bush kovboy gibiydi... Obama ise çalım satmıyor, kabadayılık yapmıyor, gerinmiyor Yeni ABD Başkanõ, hemen hemen Bush’un sayõsõz kere verdiği aynõ mesajõ, bu defa “bizimlesin veya bize karşõsõn” hatõrlatmasõnõ yapmadan verdi; ABD İslam ile savaşta değil. İkinci adõ olan Hüseyin’i raftan indirmesi ve bir Müslüman ülkesinde yaşamõş olduğuna değinmesi de kimseyi rahatsõz etmedi. “Sizi anlõyorum” demek istedi: “Biz düşman değiliz.” Yeni Delhi’ye de rol biçiliyor İNDRANİ BAGCHİ ABD iki ucu sivri plana kesinlik kazandõrõyor. Afganistan- Pakistan stratejisi belgesi ortaya çõkõnca görüldü ki ABD, iki sivri uçlu bölgesel bir yaklaşõm geliştiriyor. Planõn bir tarafõnda Hindistan dahil bazõ kilit ülkelerin gayri resmi ama etkili temsilcileri var. Lahey’de Afganistan’la ilgili büyük konferanstan sonra bu temsilciler (Hindistan’õ temsilen S. K. Lambah katõldõ) ilk defa Münih’te buluştular. Bir dahaki toplantõ Pakistan için Tokyo Bağõşçõlarõ ve Pakistan’õn Dostlarõ toplantõlarõ ile birlikte 18 Nisan’da Tokyo’da yapõlacak. Hindistan üye değil ama Lambah’õn bu toplantõya katõlmasõ planlandõ. Diğeri ise ABD Başkanõ Barack Obama’nõn Afganistan- Pakistan belgesinde açõkladõğõ Hindistan, Çin, İran, Rusya ve Pakistan’õ da kapsayan “iletişim” grubu. Bu grup henüz oluşturulma aşamasõnda ama kaynaklarõn belirttiğine göre, gayri resmi düzeyde kalacak. Böylece anlaşmazlõk içindeki ülkelerin Afganistan konusunda konuşmalarõ ve ortak bir zeminde buluşabilmeleri için bir fõrsat yaratõlmõş olacak. Geçen günlerde ilk adõm ABD özel temsilcisi Richard Holbrooke’un Kâbil’de bu ülkelerin temsilcilerini bir akşam yemeğine davet etmesiyle atõldõ. Gitgide açõklõğa kavuşan şu ki yeni Afganistan-Pakistan meselesinde ABD dahil herkes kendi yolunu buluyor. Öncelikle David Petraeus, Mike Mullen de dahil ABD’li yüksek rütbeli yetkililer, Pakistan’õ, gizli servisinin (ISI) kontrolünü ele almasõ için uyarmõştõ. Hindistan, Taliban dahil birçok terör örgütünün köklerinin ISI içinde olduğu yolunda derin bir inanca sahipti ama ABD’nin bunun farkõna varmasõ yõllar aldõ. İkinci olarak, ABD Afganistan’õn afyonunun Taliban’õn en büyük para kaynağõnõ oluşturmadõğõnõ da anlamaya başladõ. Bu paralar Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’dan gelmektedir. Bu demektir ki, ABD bu ülkelerle oturup Pakistan’a yardõm planlarõnõ zorlaştõrmalõdõr. Üçüncü olarak, Holbrooke’un da dediği gibi Hindistan’õn Afganistan’a katkõlarõ ve kayõplarõ anlaşõlmalõdõr. Yetkililer, ABD Keşmir konusunda baskõ yapmadõğõ sürece Hindistan’õn memnuniyetle yardõm edeceği görüşündeler. İngilizceden çeviren: Çimen Turunç Baturalp (The Times of India, Hindistan, 9 Nisan) Afganistan-Pakistan meselesinde ABD dahil herkes kendi yolunu buluyor. ABD Afganistan’õn afyonunun Taliban’õn en büyük para kaynağõnõ oluşturmadõğõnõ da anlamaya başladõ. Bu paralar Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’dan gelmekte. Hindistan’ın Obama’nın stratejisinden hoşlanmamasının 6 nedeni 1- İslamabad’dan Taliban ve El Kaide’nin peşine düşeceğine dair anlaşmaya uyup uymadõğõnõn ga- rantisi alõnmaksõzõn Pakistan’a ABD yardõmõ akmaktadõr. Hindis- tan’a göre, bu Pakistan’õn Hindis- tan karşõtõ terör gruplarõnõ destek- leyebilmesi için fõrsat yaratmakta- dõr. 2 - Yeni Delhi, ABD’nin Pakis- tan’õn oyun planõna uyduğu izleni- mindedir. ABD’nin Yeni Del- hi’den Pakistan’la arasõndaki ger- ginliği azaltmasõnõ istemesinden ve süreç sõrasõnda teröre kaynaklõk edenlerle terör kurbanlarõnõn ara- sõndaki farkõ birbirine karõştõrma- sõndan Hindistan endişe etmekte- dir. 3- Hindistan, Afganistan-Pakistan stratejisinin Pakistan ordusunu ve ISI’yi teröristlerden uzaklaştõrmasõ gerektiği görüşündedir. ABD bunu yapmamaktadõr ve bunun için ge- reken enstrümanlara da sahip de- ğildir. 4- Hindistan, ABD’nin “iyi” ve “kötü Taliban” kavramlarõ ara- sõnda bir fark gözetme çabasõna son derece kuşkuyla yaklaşmakta- dõr. “İyi” Taliban’õn özgür dünya- nõn karşõsõna getirileceğinden Hin- distan emindir. 5- Hindistan, ABD’nin “teröre karşı bölgesel yaklaşım” denilen girişimini dikkatle izlemektedir. Bu yaklaşõm ABD’nin terörle mü- cadele için Pakistan’õ desteklemek adõna Pakistan’õn koşullarõna uyar- ken Hindistan’dan ayrõcalõklar is- temesine yol açacaktõr. 6- Hindistan, ABD’nin “görev ta- mamlandı” iddiasõyla telaş içinde Afganistan’dan çekilmesinin Pa- kistan’õn amaçlarõna hizmet etme- sinden endişe duymaktadõr. Barack Obama. Nüfus cüzdanmõ ve ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. ÖMER TİRSİ Nüfus cüzdanmõ ve ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. FATMA TİRSİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear