Catalog

CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada uyan saptamalara rastlanıyor. Örneğin Başkan Bush, konuşmasında Amerika’da yerleşik Türkleri överken NBA’de oynayan milli bas- ketbolcumuz Mehmet Okur’un adını veriyor. Başkan Barack Obama da Mehmet Okur’un ya- nına Hidayet’i ekliyor. Üç Başkan’ın laiklik konusuna değinen irdele- melerinde bir fark yok. Başkan Barack Obama Clinton ve Bush’un laiklik konusundaki irdelemelerinin aynısını, adeta kopyası görüşleri TBMM’de yineliyor. Yıllar geçiyor; ister Demokrat, ister Cumhuriyet- çi olsun ABD başkanları aynı görüşleri paylaşıyor- lar. Medyamız, ilim bilim alanındaki Amerika uzma- nı ustalarımız, çook değerli, ne ki fazla Amerika ya- lakası yorumcularımıza göre; Başkan Barack Oba- ma, diğer başkanlardan farklı. ABD adına yeni bir şeyler söylemiş, laik demokratik Türkiye’yi övmüş gibi günlerdir yere göğe sığdıramıyorlar. Üç başkanın Türkiye ile ilgili aynı irdelemeler yap- masını Türkiye’nin yıllardır değişmediğine bağla- yanlar çıkabilir. İnsaf edilsin! RTE iktidarı laikliğin içini boşalta- rak, din devleti eğilimlerine yönelerek “Türkiye’yi de- ğiştirmedi mi?” Obama; ABD ve Avrupa basınında Türkiye’nin la- iklikten koparak İslama koştuğunu vurgulayan ha- berleri, yorumları görmemiş olabilir mi? TBMM’de veya basına yaptığı konuşmalarda yu- muşak üslubuyla Türkiye’deki “değişime” değine- bilirdi. Yapmadı. RTE’nin sırtını okşamayı yeğledi. Başka bir yerde burada söylediklerinin tam ter- sini söyleyen ABD başkanları da gördük, izledik. Örneğin laikliğe destek veren Başkan Bush; 17 Nisan 2008’de New York Times’ta Papa 16. Be- nedict’in demeciyle aynı gün yayımlanan söylem- lerinde laikliğe hakaret ediyor. ABD başkanlarının Heybeliada Ruhban Okulu, Er- meni sorunu, Kıbrıs ve Kürt konularındaki açıkla- maları arasında da fark yok! Başkan Obama, Kıbrıs konusunda diğerlerine fark atabilir; örneğin KKTC’ye uygulanan ambargonun kaldırılmasını isteyebilirdi. Değinmedi bile. Ya da Ermenistan ile ilişkilere değinir, sınır ka- pılarının açılmasını isterken Türkiye’nin haklı kimi ko- şullarından da söz ederek hiç değilse denge sağ- layabilirdi. Bir başka konuda da dikkati çeken benzerlikle- re rastlanıyor. ABD başkanlarının Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini destekleyen konuşmalarındaki öğeler AB’nin verdiği mesajlar ile tıpa tıp örtüşüyor. Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çık- tı hesabı; bu örtüşme AB mi ABD’yi yoksa ABD mi AB’yi etkiliyor sorusunu akla getiriyor. Başkan Obama’nın ve diğer ABD başkanlarının konuşmaları üzerindeki söyleşimizde AB konusu- na değinirken Onur Öymen; son günlerde görüş- tüğü kimi Fransız parlamenterlerin Cumhurbaşka- nı Sarkozy’nin Türkiye’nin AB tam üyeliğine neden karşı çıktığına ilişkin değerlendirmelerini aktardı. Fransız parlamenterlere göre, “Fransa, Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyordu. Vazgeçti. Zira, Türkiye din devletine gidiyor. Fransa (AB) 70 milyonluk din- ci bir devleti kabul edemez.” Diğer saptamaları da şöyle: (1)- 2014 yılında yük- sek yargıda laik çizgide olanlar kalmayacak. (2)- Beş yıl sonra Türkiye laik devlet olmaktan çıkacak. Sarkozy’ye karşın Türkiye’nin AB üyeliğine arka çıkan Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, bu desteğini çektiğini açıkladı. Fransız Dışişleri Ba- kanı’ndaki bu değişim medyamızda küçük bir ha- ber olarak göründü. Üzerinde durulmadı. Oysa Kouchner, NATO zirvesinde yaşanan Ras- mussen skandalından sonra AB üyeliğimizi sa- vunmaktan vazgeçti. Bir İslam devletinin AB üyeliğini savunamaya- cağını düşünüyordu. Barack Obama’nın, İstanbul’daki Medeniyetler İt- tifakı toplantısına katılmak üzere Türkiye’ye gele- ceği yazıldı, söylendi. Obama, bu toplantıya uğramadı bile. Yumuşak bir üslup içinde dayatmalarını sıraladı. ABD’nin Türkiye’ye bakışında hiçbir değişiklik ol- madığını duyurdu ve gitti. Elimizde bir elma şekeri: Ilımlı İslamdan söz et- meyecek! SAYFA 12 NİSAN 2009 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 17 Edirne PB 19 Kocaeli PB 18 Çanakkale PB 17 İzmir B 22 Manisa B 22 Aydın B 23 Denizli Y 22 Zonguldak B 14 Sinop B 13 Samsun B 13 Trabzon B 11 Giresun B 13 Ankara B 18 Eskişehir B 17 Konya B 15 Sıvas PB 13 Antalya B 23 Adana B 25 Mersin B 22 Diyarbakır PB 19 Şanlıurfa PB 24 Mardin PB 17 Siirt B 20 Hakkâri Y 10 Van Y 11 Kars PB 10 Oslo PB 19 Helsinki PB 3 Stockholm PB 15 Londra Y 15 Amsterdam Y 18 Brüksel Y 19 Paris Y 18 Bonn PB 19 Münih B 15 Berlin B 20 Budapeşte PB 23 Madrid Y 16 Viyana PB 22 Belgrad PB 20 Sofya PB 19 Roma Y 18 Atina B 18 Zürih PB 22 Moskova B 11 Aşkabat Y 14 Astana Y 9 Taşkent Y 23 Bakû B 10 Bişkek Y 20 Tiflis Y 5 Kahire B 34 Şam B 26 Ülkemizin güneydoğu kesimleri ile öğleden sonra batısı parçalı ve çok bulutlu, Van ve Hak- kâri çevreleri yağmurlu, öğleden sonra Batı Ak- deniz’in iç kesimleri ile Muğla ve Denizli çevre- leri sağanak yağışlı diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklı- ğında önemli bir deği- şiklik olmayacak. IŞIL ÖZGENTÜRK Yazarõmõz Işõl Özgentürk rahatsõzlõğõ nedeniyle yazõsõnõ yazamamõştõr. Obama, Ilõmlõ İslam ve Laik Cumhuriyet... Obama, Anõtkabir’de şeref def- terine şunlarõ yazdõ: “Vizyonu, kararlılığı ve cesa- retiyle Türkiye Cumhuriyeti’ni demokrasiye yönelten ve mirası tüm dünyaya kuşaklar boyunca il- ham vermeye devam eden Mus- tafa Kemal Atatürk’e saygılarımı sunmak, benim için bir onurdur. ABD’nin 44. Başkanı olarak Türk - Amerikan ilişkilerini güç- lendirmeyi, Atatürk’ün, halkına umut veren modern ve müreffeh bir demokrasi olarak Türkiye vizyonunu desteklemeyi ve ‘Yurt- ta barõş, dünyada barõş’ ilkesini ger- çekleştirmeyi sabırsızlıkla bekli- yorum.” Obama burada, “Atatürk’ün mi- rasının tüm dünyaya kuşaklar boyunca ilham verdiğini” ve ABD’nin “modern Türkiye’yi” destekleyeceğini belirtmektedir. Obama, Çankaya’da Cumhur- başkanõ Gül’le birlikte yaptõğõ ba- sõn toplantõsõnda da bu konuyu bir kez daha ele aldõ ve ulus devlet kav- ramõnõ öne çõkardõ. Şöyle ki: “Büyük bir Hıristiyan nüfusa sahip olmamıza rağmen biz ken- dimizi Hıristiyan veya Yahudi bir nüfus olarak görmüyoruz. Kendimizi vatandaşların oluş- turduğu ve ideallerin birbirine bağladığı bir ulus olarak görü- yoruz. Modern Türkiye de benzer prensiplerle kuruldu. Her iki ül- kede de görmekte olduğumuz la- ik bir ülke vaadinin, inanç öz- gürlüğüne, hukukun üstünlüğüne saygı gösterme vaatlerinin sür- dürülüyor olmasıdır.” Obama burada özellikle “Biz, Hıristiyan nüfusa sahip olmamı- za rağmen ‘Hõristiyan bir ulusuz’ demiyoruz” diyerek nüfus çoğun- luğunun belli bir dinden olmasõnõn o ülkeyi din devleti yapmadõğõnõ be- lirtiyordu. Burada üç temel ilkeye vurgu yapõlõyor: 1. Laiklik, 2. Hu- kukun üstünlüğü, 3. Ulus devlet. Obama, tüm Ortadoğu’ya ve İslam dünyasõna hukukun üstün olduğu la- ik ve demokratik bir Türkiye mo- delini överek işaret ediyor. Erdoğancõ yazarlar, yandaş basõn Obama’nõn bu konulardaki açõk ve net politikasõnõ görmezlikten geli- yorlar. Oysa Obama’dan önce de Kõbrõs, Irak, İran, Ermenistan ve Af- ganistan sorunlarõ vardõ, bundan sonra da var olacaktõr. Asõl değişim, ABD’nin Türkiye’ye biçtiği “ılım- lı İslam” projesinin son bulma eği- limidir. Ilõmlõ İslam politikasõnõn ABD’nin resmi söyleminden çõk- makta oluşuyla karşõ karşõyayõz. ABD Dõşişleri Bakanõ Hillary Clinton, geçen ayki Türkiye gezi- sinde bunu açõklamõştõ. Obama da bu hususu kesin olarak teyit etmiş- tir. Eğer Obama’nõn bu söylemi si- yasal yaşama yansõyabilirse, o za- man Türkiye’nin iç dinamiklerinde ve iç politikasõnda yeni bir dönemin başlangõcõ olacağõnõ düşünüyorum. (1) Ilõmlõ İslam konusu çok yazõldõ. Bu konu- da son iki makalemize bakõlabilir: “Ilõmlõ İslam, Gerçek mi Komplo mu?” (Cumhuriyet, 18-19 Ağustos 2008) “BOP Projesi Çöktü mü?” (8 Ocak 2009) Geçen Pazar yazımda Oba- ma’nın Chicago’da yoksul siyah- ların yaşadığı mahallelerde Toplum Örgütlenmesi çalışmaları yapmış olduğunu belirtmiş ve bunun çağ- rıştırdığı Detroit’teki deneyimlerimin bir bölümünü aktarmıştım. Toplum Örgütlenmesi, Sosyal Çalışma veya Türkiye’de yanlış olarak Sosyal Hizmetler denilen di- siplinin alt alanlarından biridir. Türkiye’de ilk kez Sağlık Bakanlığı bünye- sinde kurulan Sosyal Hizmetler Akademi- si’nde öğretilmeye başlanmıştır. Daha sonra Hacettepe’de benim kurduğum Sosyal Çalışma Yüksek Okulu’nda da bu eği- tim verilmeye başlanmıştı. Sosyal Çalışma Yüksek Okulu’nu birkaç yıl içinde akademik bir bölüme dönüştürdük ama bu bölüm YÖK tarafından kapatıldı ve Sağ- lık Bakanlığı’na bağlı olan Akademi, Hacet- tepe bünyesine alınarak ona devredildi. Bütün engellemelere karşın yine de eski genç çalışma arkadaşlarımdan Prof. Sevil Atauz’un müdürlüğünde, son derece iyi ye- tişmiş hocalarla birlikte başarılı eğitimini sür- dürmeye devam etti. Obama 1985’te Toplum Örgütlenmesi ala- nında çalışmaya karar verir. Columbia Üniversitesi’nden yeni mezundur. Yılda 13 bin dolar ücret ve 2 bin dolar ben- zin parasıyla Chicago’nun güney bölgesinde, kapanan çelik fabrikalarının yarattığı sıkıntı- larla boğuşan yoksul siyahlarla çalışmaya baş- lar. Bu sırada eski bir mavi Honda Civic kul- lanmaktadır. Bu arabayla üç yıl boyunca yirmiden faz- la grubu, mahallelerindeki yaşam koşulları- nı geliştirmek için örgütler. Ama bu çok zor ve meşakkatli bir iştir. Kimi zaman yaptığı toplantılara kimse ka- tılmaz. İnsanlara erişmek için yardım istediği kili- se yöneticileri, rahipler “Seni niçin dinleyelim?” derler. Temas kurmak ve sorunları aktarmak is- tediği politikacılara ulaşamaz, ilgilerini çe- kemez. Aynı sorunları ondan yirmi bir yıl önce (üs- telik de yabancı bir ülkeden gelen bir beyaz öğrenci kimli- ğiyle) Detroit’te siyahlarla ya- şayan bir Toplum Örgütleyici- si olarak, Obama’nın bu sıkın- tılarını çok iyi anlıyorum. Ama bakın Obama bu yılları- nı nasıl değerlendiriyor: “Tam burada bu bölgede adam oldum. Bu örgüt içinde bu toplumla çalışırken hedefimi buldum. Orada para kazanmaktan ve güzel bir diplomadan daha fazla bir şeyler vardı. Benim hayatımın çizgisi artık kamu hizme- tiydi.” Obama, bize Michigan Üniversitesi’nde modern Toplum Örgütlenmesi’nin kuru- cusu olarak okutulan Saul Alinsky’nin yo- lundan gider. Bu dönemde öğrendikleri, edindiği de- neyimler, ona politikada ve özellikle de başkanlık yarışında büyük bir avantaj sağ- lamıştır. Türkiye’de pek bilinmeyen bir disiplindir Sosyal Çalışma; onun bir alt dalı olan Top- lum Örgütlenmesi çalışmaları bir anlamda Obama’ya başkanlık yolunu açmıştır. İlginç değil mi! ekongar@cumhuriyet.com.tr www.kongar.org AYDINLANMA EMRE KONGAR Obama’nın Geçmişine Empatik Bir Yolculuk: Toplum Örgütlenmesi Alev COŞKUN Baştarafı 2. Sayfada ZAFER DERSHANELERİ ÖSS 3. DENEME SINAVI YANIT ANAHTARI 1. BÖLÜM TÜRKÇE 1.C, 2.E, 3.E, 4.C, 5.A, 6.C, 7.D, 8.C, 9.E, 10.C, 11.C, 12.C, 13.B, 14.E, 15.B, 16.A, 17.B, 18.D, 19.D, 20.C, 21.D, 22.E, 23.B, 24.D, 25.E, 26.A, 27.C, 28.C, 29.D, 30.D SOS BİL-1 1.D, 2.E, 3.A, 4.B, 5.C, 6.E, 7.D, 8.C, 9.D, 10.D, 11.E, 12.C, 13.E, 14.C, 15.D, 16.B, 17.A, 18.E, 19.A, 20.A, 21.D, 22.B, 23.C, 24.A, 25.B, 26.B, 27.C, 28.C, 29.D, 30.E MATEMATİK 1.B, 2.C, 3.D, 4.B, 5.B, 6.E, 7.C, 8.B, 9.C, 10.A, 11.C, 12.D, 13.C, 14.A, 15.C, 16.C, 17.D, 18.E, 19.E, 20.A, 21.C, 22.C, 23.A, 24.C, 25.E, 26.B, 27.E, 28.E, 29.D, 30.D FEN BİL-1 1.D, 2.B, 3.E, 4.D, 5.C, 6.B, 7.C, 8.D, 9.A, 10.A, 11.C, 12.D, 13.D, 14.A, 15.A, 16.E, 17.E, 18.E, 19.B, 20.A, 21.D, 22.C, 23.E, 24.C, 25.C, 26.B, 27.A, 28.E, 29.B, 30.C 2. BÖLÜM EDEB.-SOS. 1.B, 2.B, 3.E, 4.B, 5.A, 6.E, 7.A, 8.D, 9.C, 10.E, 11.D, 12.C, 13.B, 14.C, 15.C, 16.C, 17.B, 18.B, 19.E, 20.A, 21.A, 22.E, 23.D, 24.C, 25.E, 26.A, 27.E, 28.C, 29.A, 30.D SOS BİL-2 1.D, 2.A, 3.E, 4.D, 5.E, 6.D, 7.B, 8.E, 9.E, 10.A, 11.A, 12.E, 13.E, 14.A, 15.A, 16.C, 17.E, 18.C, 19.B, 20.E, 21.D, 22.B, 23.C, 24.B, 25.D, 26.A, 27.D, 28.E, 29.D, 30.A MATEMATİK 1.B, 2.D, 3.D, 4.C, 5.C, 6.E, 7.E, 8.D, 9.A, 10.D, 11.C, 12.C, 13.A, 14.E, 15.D, 16.A, 17.D, 18.C, 19.B, 20.A, 21.B, 22.A, 23.D, 24.E, 25.C, 26.D, 27.B, 28.D, 29.A, 30.C FEN BİL-2 1.A, 2.A, 3.E, 4.B, 5.D, 6.A, 7.B, 8.B, 9.C, 10.D, 11.C, 12.A, 13.D, 14.D, 15.B, 16.B, 17.C, 18.A, 19.B, 20.E, 21.D, 22.E, 23.E, 24.B, 25.A, 26.D, 27.B, 28.A, 29.A, 30.C Gelecek sınavlar: 25 Nisan, 9 Mayıs, 23 Mayıs ve 6 Haziran 2009 tarihlerinde... Telekızı hastanelik etti Haber Merkezi - Amerikalõ televizyoncu Vince Shlomi, benzerine ancak dehşet filmlerinde rastlanabilecek bir saldõrganlõğa imza attõ. 26 yaşõndaki manken ve telekõz Sasha Harris ile bir gece geçirmek için anlaşan Shlomi, genç kõz istediklerini yapmayõnca telekõzõn dudağõnõ õsõrarak kopardõ. Genç kõzõ tanõnmayacak hale gelene kadar döven Shlomi tutuklanõrken Sasha Harris hastaneye kaldõrõlarak tedavi altõna alõndõ. Düzeltme İstanbul Haber Servisi - Gazetemizde 9 Nisan tarihinde “Model Ortaklõkta Görüş Ayrõlõğõ” başlõğõyla yayõmlanan haberde TOBB Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Aydõn’õn fotoğrafõ yerine yanlõşlõkla Aydõn Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanõ Dr. Mustafa Aydõn’õn fotoğrafõ kullanõlmõştõr. Düzeltir, özür dileriz. Şırnak’ta iki asker şehit ANKARA/DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Bölücü terör örgütü bahar aylarõyla birlikte kõr- sal alanda yeniden eylemlere başladõ. Şõrnak’õn Bestler-Dere- ler ve Doğan bölgelerinde çõkan çatõşmada 2 asker şehit oldu. Uludere ilçesi dağlõk kesiminde çõkan çatõşmada bir korucunun yaralanmasõ üzerine bölgede ge- niş kapsamlõ operasyon başlatõl- dõ. Havadan Kobra ve Sikorsy ti- pi helikopterlerin de destek ver- diği operasyonlarda 7 PKK’li öldürüldü. Kõş aylarõnda asgari düzeye inen terör olaylarõ yeniden art- maya başladõ. Genelkurmay’õn açõkladõğõ verilere göre, 2009 yõlõnõn ilk 3 ayõnda iç güvenlik olaylarõ alt düzeylere inmişti. 2009’un ilk aylarõnda çatõşma sonucu şehit verilmedi. Yalnõzca 24 Ocak’ta Bingöl’de arama ta- rama faaliyetleri sõrasõnda düşme sonucu ağõr yaralanan bir asker kaldõrõldõğõ hastanede şehit oldu. 3 aylõk dönemde tek çatõşma ise Şõrnak’õn Cizre ilçesinde ger- çekleşti. Cizre’nin Suriye sõnõrõ- na yakõn bölgesinde güvenlik güçleriyle kõsa süreli çatõşmaya giren teröristler bölgeden kaçtõ. Ayrõca bu dönemde bölücü ör- gütten kaçarak güvenlik güçleri- ne teslim olmalar da sürdü. 2009’un ilk şehit haberleri ise önceki gün Şõrnak’tan geldi. Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin PKK’ye yönelik Bestler-Dereler ve Doğan bölgelerinde sürdür- düğü operasyonlarda bir grup PKK’liyle karşõlaşõldõ. Güvenlik güçlerinin “teslim ol” çağrõlarõ- na uymayan teröristlerin ateş açmasõ sonucu çatõşma çõktõ. Çõ- kan çatõşmada piyade erler Tun- cay Türken ve Emre Anşin şehit oldu. Şehit askerlerin ope- rasyonlar nedeniyle Şõrnak’ta bulunan Kayseri Komando Bir- liği’ne bağlõ olduğu öğrenildi. Şõrnak’õn Uludere ilçesi dağlõk kesiminde gerçekleştirilen ope- rasyonlarda da bir grup terörist- le karşõlaşõldõ. Burada çõkan ça- tõşmada ise bir korucu yaralandõ. Yaralanan korucu Şõrnak Devlet Hastanesi’nde tedavi altõna alõn- dõ. Kaçan teröristlerin yakalan- masõ için bölgeye çok sayõda asker ve mühimmat sevkõyatõ yapõldõ. Havadan Sikorsky ve Kobra tipi helikopterlerin de destek verdiği operasyonlarda, ilk belirlemelere göre 7 PKK’li öl- dürüldü. Bölgede sürdürülen arama- tarama faaliyetleri kapsamõnda örgüte ait çok sayõda patlayõcõ madde ve gõda malzemesi ele geçirildi. Ailelerinden helallik istemişler Şırnak’ın Bestler - Dereler bölgesinde şehit olan 2 asker, bugün düzenlenecek törenle İstanbul’da toprağa verilecek. Şehit erler, Edirnekapı Şehitliği’nde toprağa verilecek. Askerlerin evinde ise hüzün var. Şehit as- kerlerden Emre Anşin’in kardeşi, ağabeyi- nin “Askere gittiğimde şehit olacağım der, her telefon görüşmemizde helallik isterdi” diye konuştu. Anşin’in Ümraniye, Yeni Çamlıca Mahallesi’ndeki evinin bulunduğu apartmana dev Türk bayrağı asıldı. Şehit er Tuncay Türken’in İstanbul Arnavutköy’de oturan ailesi taziye ziyaretlerini kabul etti. Türk bayrakları asılan gecekonduda taziye- ye gelenleri karşılayan şehidin babası Ce- mal Türken, oğlunun kendilerini geçen per- şembe günü aradığını belirterek, “Aradı, ‘göreve gidiyorum, hakkını helal et baba’ dedi, gitti işte. Bir daha da cevap alamadık. Kara haberi geldi” dedi. Türken’in tezkere- sine 32 gün kaldığı öğrenildi. (Fotoğraf: AA) Emre Anşin. Tuncay Türken. Bestler-Dereler bölgesindeki çatõşmada 7 PKK’li terörist öldürüldü Tekirdağ Valisi’nin makam aracı tutkusu Banka promosyonu parası eğitime değil cipe git- ti. Vali Doğan’ın makam aracı sayısı 4’e yükseldi. Yurt Haberler Servisi - Tekirdağ Valisi Ay- dın Nezih Doğan, 3 makam aracõ bulunmasõna karşõn son olarak banka promosyonu ile makam aracõ olarak kullanõlmak üzere piyasa değeri 113 bin Avro (220 bin TL) olan 2009 model cip aldõrdõ. Tekirdağ Valiliği İl Özel İdaresi 1 ay önce iş- çi ve memurlarõn maaşlarõ için Vakõfbank, İl Özel İdaresi mevduat hesaplarõ içinde Halk Bankasõ ile 3 yõllõğõna anlaştõ. İçişleri Bakanlõ- ğõ’nõn genelgesine göre, bankadan alõnan pro- mosyon ücretinin yüzde 70’i personele dağõtõlõ- lõrken, elde edilen gelirin bir kõsmõyla Vali Do- ğan’a makam aracõ olarak lüks cip alõndõ. Eğiti- me harcanmasõ beklenen para ile alõnan ciple birlikte Doğan’õn makam aracõ sayõsõ 4’e yük- seldi. Geçen yõllarda promosyona karşõlõk ban- kalarõn Tekirdağ Valiliği Kültür Merkezi’nin ve Namõk Kemal Üniversitesi’nin bazõ eksiklikleri- ni tamamladõğõnõ belirten Vali Doğan, “Bu sene arazi aracına ihtiyacımız vardı. Banka ile gö- rüşerek cip hediye olarak Tekirdağ Valili- ği’ne verildi” diye konuştu. ÜÇ KENTTE ‘UTANÇ’ OLAYLARI 16 yaşındaki kıza 7 kişi tecavüz etti Haber Merkezi - Annesiyle kavga ettikten sonra İstanbul’daki evinden kaçarak Bursa’ya geldiği öne sürülen 16 yaşõndaki kõz çocuğuna tecavüz ettikleri ve erkeklere pazarladõklarõ iddia edilen 7 kişi yakalandõ. Bursa Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Mü- dürlüğü’nden yapõlan açõklamaya göre, kimlik kontrolü yapõlan M.A. (16) polislere, İstan- bul’da yaşadõğõnõ, annesiyle kavga ettiği için 2 Nisan’da kaçarak Bursa’ya geldiğini söyledi. Ço- cuk Şube Müdürlüğü’ne götürülen M.A. burada verdiği ifadede, Bursa’da tanõştõğõ kuaförlük ya- pan Ersin G. (25) ile V.A’nõn (17) kendisine te- cavüz ettiğini, daha sonra 100 TL karşõlõğõ erkek- lere pazarladõğõnõ öne sürdü. M.A’nõn ifadesi doğrultusunda polis, 7 kişiyi gözaltõna aldõ. M.A’nõn, Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerince İs- tanbul’daki ailesine teslim edildiği bildirildi. Hakkâri’de tutuklu sayısı 10’a yükseldi Hakkâri Yüksekova’da 12 yaşõndaki kõza teca- vüz iddiasõyla tutuklananlarõn sayõsõ 10’a yüksel- di. Antalya Alanya’da yaşlarõ 13-17 arasõnda de- ğişen 4 kõzõ kendilerine âşõk edip ardõndan uyuş- turucu maddeye alõştõrarak genelevlere pazarla- mak istedikleri iddia edilen 3 kişi tutuklandõ.