26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ŞULE KÖKTÜRK Ekonomik kriz, cinnet getiren insan sayõsõnõ her geçen gün arttõyor. Son bir haftada, başõna ve kalbi- ne silah dayayarak Başbakanlõk’a dilekçe vermek isteyen polis memuru Tuncer Aydın ile kendini ya- kan Abdülkadir Uçar, ekonomik krizin simgesi ol- du. Uzmanlar, “cinnet getirenlerin durumunu, krizin teğet geçmediğinin, aksine bugünlerde krizi daha belirgin yaşamaya başladığımızın so- mut göstergesi olarak” değerlendirdiler. Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanõ Dr. Şeref Özer, krizin gerçek yansõmalarõnõn yeni ortaya çõkma- ya başladõğõnõ, insanlarõn işsiz kaldõktan sonra, yok- sullukla birlikte aynõ zamanda alõşõk olduğu rolü kay- bettiği için özgüven sorunu, sürekli kendini suçlama, sokağa çõkmama, çocuklarõnõn yüzüne bakamama, kaygõ, gelecek endişesi ve depresyon gelişeceğini söy- ledi. Özer, zamanla kendini ailesine yük gibi hisset- meye başlayan işsizin intihar eğilimine gireceği uyarõ- sõnda bulundu. Yapõlan çalõşmalara göre intihar ve depresyon oranlarõnõn, işsiz kesimde 2-3 kat daha faz- la olduğuna işaret eden Özer, bu gerilim içinde olan insanlarõn kendine ya da çevresine yönelik saldõrganlõ- ğa yöneleceğini bildirdi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Küntay da işsizlik sorununun önce aileye yansõdõğõnõ ve ruhsal yapõyõ bozduğunu söyledi. Ekonomik kriz cinnet getirtiyor CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Akif Aydın’ı ataması her açıdan anlaşılır bir olay de- ğil mi? Prof. Aydın’ın eşi kapalılardan mıdır değil midir bi- linmiyor. Bilinen tek şey Çankaya’daki AKP’linin amacı YÖK’e; üniversitelerde türban yasağını delmeye hiz- met edecek (örneğin Yusuf Ziya Özcan gibi) bir baş- kan seçmek.. bu başkan aracılığıyla YÖK’ü türbana, fırsat bulsalar çarşafa izin verecek üyelerle donatmak! Yeni üye Prof. M. A. Aydın’ın da maşallahı var. İş- te özellikleri: Kuran’ı sular gibi okumayı öğrendiği yer kuşkusuz imam hatip lisesi, Yüksek İslam Enstitüsü mezunu. Yandaş Yeni Şafak gazetesi yazarı. Türban yasağı- nı onaylayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ka- rarına karşı. Daha ne olsun? Yeni YÖK üyesi keskin bir Müs- lüman. Atayan da Müslüman bir kişiyi Çankaya’da görmek isteyen propaganda ile seçilen bir Cumhur- başkanı.. dinci! Gericiliğin siyasal simgesi türbanı savunanlar ne- den bir araya gelmesin? Geldiler. Baş kapalı, türbanlı ama ya vücut? Çankaya’dan kentlerin sokaklarına kadar hemen her yerde başı kapalı ama dar giysileri içindeki dol- gun kalçalarını sağa sola sallayarak sergileyen ka- dınların kışkırtıcı giyim biçimlerini ne zaman ortadan kaldıracaklar, çarşafa ne zaman sokacaklar acaba? Anlaşılmayan olayların başında, 2. Ergenekon id- dianamesinin ne zaman açıklanacağı geliyor. İki haftadır TV’lerde 2. iddianamenin yazımının ta- mamlandığına, bugün yarın İstanbul Başsavcılığı’na verileceğine ilişkin haberler geçiyor. Yayımladıkları habere o kadar güveniyorlar ki; id- dianamenin yazıldığı yerle yazımına katılan polislerin sayısına kadar ayrıntılar verebiliyorlar... Yedi-sekiz aydır neyle suçlandıklarını bilmeden ya hapishanede ya da hastanede yatan iki orgeneral “hü- kümeti demokratik olmayan yollardan düşürmek amacıyla yapılan cumhuriyet mitinglerinin beyin takımı” imişler. Her ikisi gibi kamuoyu da suçlarını sızdırılan haberlerden öğrendi... Kanal D’den sonra “değişen” CNNTÜRK’te de ya- yımlanan bu haber dün; aynı dükkânın tezgâhtarı Mil- liyet’te de yer aldı. Ama Milliyet’teki haberin sonun- da “ikinci iddianame yok” ara başlığı ile yedi satırlık bir bilgi notu yer aldı. “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yetkilileri yazılan ‘iddiaların’ gerçeği yansıtmadığını” belirtiyorlar. Yüzlerce insan ya içeride ya da tutuksuz ama şüp- heli damgasıyla yaşıyor. İddianamenin içeriğini yansıtan (sızdırılan) haber- ler yayımlanıyor. İstanbul Başsavcılığı ise neden ka- muoyunu tatmin edecek, inandırıcı yazılı bir açıkla- ma yapmıyor? Neden adı sanı belli olmayan, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa kimliğindeki bir “yetkilinin” yalanlamasıyla yeti- niliyor? 2. iddianamenin yazıldığı, yazımının sürdüğü, bu- gün yarın başsavcılığa teslim edilmesinin söz konu- su olmadığı dürüst, anlaşılır biçimde resmen neden, niçin açıklanmıyor? Savunma olanağından yoksun, neyle suçlandıklarını bilmeden içeride yatanlarla.. tutuklanmadan akıbe- tini bekleyen.. başına nasıl bir çorap örüleceği kuş- ku ve kaygısı ile yaşayanlara bir çeşit işkenceye ben- zeyen bu tutumun onaylanacak yanı var mı? Toplumu yönlendirmek amacıyla sızdırılan, doğ- ruluğu kuşkulu, tartışmalı haberlerin önüne geçmek savcılığın görevi değil mi? Yüzyılın davası dedikleri, aslında yüzyılın yüz ka- rası bir davanın ikinci perdesi.. 1. iddianame önce- sinde olduğu gibi.. yine karanlık bilgilerle, toplumu yön- lendirmeyi amaçlayan bir ortam yaratılarak açılıyor. SAYFA 4 MART 2009 ÇARŞAMBACUMHURİYET 18 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 12 Edirne PB 15 Kocaeli PB 16 Çanakkale PB 14 İzmir PB 18 Manisa PB 17 Aydın PB 19 Denizli PB 17 Zonguldak PB 11 Sinop PB 7 Samsun PB 10 Trabzon PB 9 Giresun PB 9 Ankara Y 10 Eskişehir B 9 Konya B 11 Sıvas B 6 Antalya B 18 Adana Y 17 Mersin B 17 Diyarbakır Y 11 Şanlıurfa Y 12 Mardin Y 9 Siirt Y 9 Hakkâri K 1 Van K 3 Kars B - 4 Oslo K 3 Helsinki Y 1 Stockholm K 3 Londra Y 8 Amsterdam Y 6 Brüksel Y 6 Paris Y 8 Bonn B 9 Münih B 9 Berlin B 12 Budapeşte Y 13 Madrid Y 13 Viyana Y 11 Belgrad Y 14 Sofya Y 14 Roma Y 16 Atina Y 16 Zürih Y 11 Moskova B 1 Aşkabat Y 13 Astana B 4 Taşkent Y 19 Bakû B 9 Bişkek Y 11 Tiflis PB 8 Kahire B 23 Şam B 15 Ülkemiz iç ve doğu böl- geleri parçalı ve çok bu- lutlu, Doğu Akdeniz, İç Anadolu’nun doğusu, Do- ğu Anadolu’nun güneyi Güneydoğu Anadolu ile Ankara ve Kırkkale çev- releri yağışlı geçecek. Ya- ğışlar Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’da yağmur ve sağanak, ya- ğış alan diğer yerlerde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. TUNCELİ (Cumhuriyet) - Cum- huriyet Savcõlõğõ’nõn talimatõyla Tun- celi Valiliği’ne bağlõ İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği’ne ait depoya baskõn düzenleyen polis Başbakan Tayyip Erdoğan’õn kenti ziyaretin- de AKP Hozat, Pertek ve Ovacõk İl- çe Örgütleri’nin bastõrdõğõ “Sayın Başbakan Tunceli’ye hoş geldi- niz” afişlerini buldu. Yüksek Seçim Kurulu Başkanõ Muammer Aydın, konunun YSK’nin bugün yapacağõ toplantõda ele alõnacağõnõ belirtti. YSK arama tutanaklarõnõ da istedi. Tunceli Valiliği Özel İdare Genel Sekreterliği’nde dün yapõlan meclis toplantõsõna katõlan DTP’li üyeler, de- poda AKP’nin seçim malzemelerinin tutulduğunu ileri sürerek arama ya- põlmasõnõ istedi. Depoya inen mec- lis üyeleri, iddialara göre burada AKP’ye ait seçim afişleri, bayraklar, flamalar, Erdoğan’õn kenti ziyare- tinde asõlan pankartlarõ buldu. Bunun üzerine DTP’li meclis üyeleri afişleri görüntüledikten sonra Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na suç duyurusunda bulundu. Savcõ Ali Çetin’in tali- matõyla polis İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği deposunda arama yaptõ. İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Meh- met Tunç da aramalara katõldõ. Tunç, AKP Hozat ve Ovacõk ilçe ör- gütlerinin bastõrdõğõ, “Sayın Baş- bakan Tunceli’ye hoş geldiniz” afişlerini bulduğunu ancak bunlarõn seçim yasaklarõna aykõrõ olmadõğõnõ savundu. Tunç, tutanakta “Yapılan araştırmanın valilikle alakası yok- tur. Arama, İl Özel İdaresi’nin de- polarında yapılmıştır. Yapılan aramada, 341 Sayılı Seçim Kanu- nu’nda belirlenen seçim yasakla- rına aykırılık oluşturabilecek her- hangi bir partiye ait broşür, ilan, afiş, pankart gibi bulguya rastla- nılmamıştır” denildiğini belirtti. Tunceli Valiliği’nden yapõlan açõk- lamada da, İl Özel İdare Genel Se- kreterliği’nde yapõlan aramada AKP’ye ait propaganda malzemesi bulunduğu iddialarõnõn provakatif nitelikte olduğu belirtilerek, “Tun- celi Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tutanağında, 29 Mart seçimleri ile ilgili herhangi bir siyasi parti- ye ait malzemelere rastlanmadığı belirtilmiştir” denildi. İl Genel Meclisi üyesi DTP’li Öz- gür Söylemez ise meclis üyelerinin bayrak ve flamalarõ gördüğünü ken- dilerinin de cep telefonu ile kaydet- tiğini belirtti. Söylemez, “Merdiven altına gizlenmiş AKP’ye ait 7 afiş bulundu. Tespit ettiğimiz bazı de- liller ortadan kaldırılmış” dedi. AKP Grup Başkanvekili Nihat Er- gün, “Valilik çalışanları İl Özel İdaresi’nin afişlerini gece toplar- ken yanlışlıkla araya AKP Pertek İlçe Başkanlığı’nın afişleri karış- mış” savunmasõnõ yaptõ. FIRAT KOZOK ANKARA - Başbakanlõk önün- deki yaptõğõ eylemle dikkatleri üze- rine çeken emekli polis memuru Tuncer Aydın, aldõğõ banka kredi- sini ödeyemeyen ve icralõk olan binlerce yurttaştan yalnõzca biri. Bir ev sahibi olma hayaliyle banka kredisi alan ve kooperatife katõlan Aydõn’õn ödeyemediği borçlar gün geçtikçe katlanmõş. Cumhurbaş- kanlõğõ’na ve Başbakanlõk’a kere- lerce başvuruda bulunan ancak so- nuç alamayan Aydõn, tüm kapõlar yüzüne kapanõnca ailesinden ve 3 çocuğundan habersiz bir şekilde Başbakanlõk’õn yolunu tutmuş. “Devlete 30 yıl şerefimle hizmet ettim” diyen Aydõn, kimseden kar- şõlõksõz yardõm istemediğini, yal- nõzca ek iş istediğini söylüyor. Emekli olduktan sonra iyice sõ- kõntõya düşen Aydõn, Cumhurbaş- kanlõğõ’na ve Başbakanlõk’a dilek- çeyle başvurmuş. “Ben mağdu- rum, emekli ikramiyem borçları- mı karşılamıyor. Ben bir ek iş bulamazsam ya da çalışamazsam götüremeyeceğim. Ben bu devle- tin görevlisiyim, bu devlete 30 yıl hizmet ettim” diyen Aydõn’a ge- len yanõtlar hep olumsuz olmuş. Cumhurbaşkanlõğõ Aydõn’a emekli olmuş memurlarõn nasõl ek iş yapa- caklarõnõn yasalarla belirlendiği ya- nõtõnõ verirken, Başbakanlõk da ya- nõtsõz bõrakmõş. Bundan 15 gün ön- ce bir kez daha Başbakanlõk’a baş- vuran Aydõn, bu kez Keçiören Kaymakamlõğõ’na yönlendirilmiş. “Türkiye’de başvurmadığım özel şirket, resmi makam kalmadı” diyen Aydõn’a Keçiören Kaymaka- mõ da net bir çözüm sunamamõş. ‘Tefecilerden daha kötü...’ Ek iş yapamamasõ nedeniyle nor- malde ödeyebileceği borcun sürekli katlandõğõnõ anlatan Aydõn, “Tür- kiye’de bankaya 5-6 milyar bor- cunuz varsa, bunu birkaç ay öde- mezseniz, 20 milyarı aşıyor. Te- fecilerden daha kötü bir duruma düşüyor” diyor. Aydõn, 1100 TL emekli maaşõ aldõğõnõ, 400 TL kira ödediğini, bankaya ise icralõk ol- madan önce 700 TL ödediğini söy- ledi. Yalnõzca iki borcun maaşõnõn tümünü yok ettiğini belirten Aydõn, “Silahları ateşlemeyi aklınızdan geçirdiniz mi” sorusuna da “Ora- ya biriyle görüşmek için gittim. O anda hiçbir şey düşünemedim. Sağlıklı düşünsem bunu yapmaz- dım” diye yanõt veriyor. Başbakan- lõk Koruma Müdürü Mehmet Yüksel’in eski mesai arkadaşõ ol- duğunu, eylemini sona erdirmesi- nin ardõndan kendisiyle görüştüğü- nü anlatan Aydõn, daha sonra da karakola giderek normal prosedürü yerine getirdiğini ifade etti. Sahte belgeyle suçu örtbas planı tutmadı HİLAL KÖSE Engin Çeber’in işkence sonucu ölümeyle ilgili kamera kayõtlarõnõn silinmeye çalõşõldõğõ- nõn belirlenmesinin ardõndan yeni bir skandal daha ortaya çõktõ. Soruşturma kapsamõnda tu- tuklanan davanõn bir numaralõ sanõğõ Başgar- diyan Selahattin Apaydın’õn geçmişe dönük sahte izin belgesi düzenleyerek, Çeber’in ce- zaevine girdiği dönemde kendisini izinli gös- termeye çalõştõğõ belirlendi. Bakõrköy Cumhuriyet Savcõlõğõ tarafõnda ha- zõrlanan iddianamede Çeber’in kafasõnõ koğuş duvarõna ve demir kapõya vurduğu belirlenen Apaydõn hakkõnda, ‘ağırlaştırılmış işkenceyi’ düzenleyen TCK’nin 95/4. maddesi gereği mü- ebbet hapis cezasõ isteniyor. Dava dosyasõnda bulunan bir belge, Apaydõn’õn Çeber’in ölümü ve olayõn basõna yansõmasõnõn ardõndan suçunu örtbas etmek için sahteciliğe başvurduğunu orta- ya koydu. Belgeye göre, Apaydõn, Metris Ceza- evi yönetimine hitaben yazdõğõ dilekçede “2007 yılına ait iznimin 27 gününü 28 Eylül 2008 ta- rihinden itibaren kullanmak istiyorum. Gere- ğinin yapılmasını saygılarımla arz ediyorum” diyor. Aynõ gün izin verilen Apaydõn, Engin Çe- ber cezaevine getirilmeden bir gün önce izne çõkmõş gibi gösteriliyor. Kamera kayıtlarında var Ancak iddianameyi hazõrlayan Bakõrköy Cum- huriyet Savcõsõ Cevdet Doğan, soruşturma süre- cinde kemara kayõtlarõnõ incelerken Apaydõn’õn 7 Ekim 2008 günü Çeber’in dövüldüğü B-8 koğu- şuna giren infaz koruma memurlarõ arasõnda bu- lunduğunu belirledi. Ardõndan Başgardiyan Yıl- maz Aydoğdu ve koğuştaki adli tutuklularõn ifa- desini alan savcõlõk, Apaydõn’õn olay günü göre- vinin başõnda olduğunu ortaya çõkardõ. ‘ÇEBER’ SANIĞI GARDİYAN Valilikte AKP afişleri Dr. GÜRBÜZ ÇAPAN Mahpusluk zor. Ama kolay ne var ki? Artõk hayat zor. Tam Ergenekon zindanõnda unutuldum, kurutulmuş çi- çekler gibi derken, ağõr demir kapõ açõl- dõ, milletimin vekilleri koğuşa saçõldõ. AKP’den üç, CHP ve MHP’den birer milletvekili 5 kişi, ziyaretimize geldi- ler. Patladõm AKP’li komisyon baş- kanõna: - Bizi hukuksuz, yasaya aykõrõ buraya attõlar… - “Bu siyasi bir söylem, ben bura- dan giderim.” Ayağa kalkõnca beyefendi, Tuncay Özkan girdi söze, oturdu. Dedim ki; - Ben milletin vekiline derdimi an- latmayacağõm da kime anlatacağõm. Benim ne işim var Ergenekon’la, ben niye buradayõm? Dün (2001’de) Er- meni, Kürt oldum. Şimdi de Türk. Bu nasõl dava? Ben İslamcõlarõ evdeki anam gibi bilirdim… - “Ben dinime küfrettirmem.” (Gene kalktõ gidiyor, Tuncay devreye girdi, oturdu) - Yahu İslamcõ olmayabilirim, hak- kõm yok mu konuşmaya? Siz İslamcõ- lar nerede, ne zaman biriktirdiniz bun- ca kini, hasedi, nefreti? Ne kadar çok- muş içinizdeki polislik, savcõlõk? Sizin genel başkanõnõz hapse düştüğünde ben ziyaret ettim. Bu kinin nedeni ne? Benim ne işim olur Ergenekon’la? Veli Küçük benimle kavgalõ, bana çök- müşler, şimdi adamla beni aynõ örgüt- ten yapõyorsunuz, böyle şey olur mu? Siyasal rekabeti neden düşmanlõğa çe- viriyorsunuz? - “Bunların bizimle ilgisi yok. Biz fiziki koşulları, yönetimle sorunları konuşacağız, zamanımız da çok de- ğil başkalarıyla da konuşacağız. Haydi arkadaşlar...” (Gene kalktõ gidiyordu, Adil ve Bi- rol konuşmaya başlayõnca oturdu.) - Bakõn Davos olayõndan sonra ben buraya Tayyip Erdoğan’õn resmini as- tõm. Ama idare geldi, habersiz söktü al- dõ. Bize ne diye bunu yapõyorsunuz? Veli Küçük’le, Şener Eruygur ile ne işim olur benim? Bunlar beni içeri at- tõ, siz de biliyorsunuz bunlarõ… Sonra Adil S. Saçan, sõcak su şikâ- yetini,insanõnabdestalmaihtiyacõnõan- lattõ.Başbakanõsoruşturduğuiçinbugün hapis yattõğõnõ söyledi: “Buraların ko- şullarını düzeltin, bakın bizden sonra siz gelirsiniz buralara, zorlanırsınız.” Birol Başaran, Kuddusi Okkır’õn cezaevinde yönetim aymazlõğõ ile na- sõl öldürüldüğünü anlattõ. Okkõr’õn he- sabõnõ kim soracak? Tuncay Özkan, 24 saat kamerayla gözetlenmemizden, bunun hukuksuz- luğundan, Metris’te yaşadõklarõmõz- dan söz etti. Kamerayla bizi başbakan ile emniyet istihbaratõnõn izleyip izle- mediğini sordu. Tutuklular ile mah- kûmlar arasõndaki farkõ anlattõ. Sonra demirkapõ kapandõ, gittiler. Cumartesi günü gazetelerde bana it- hafen yazõlanlarõ okuyunca çarpõldõm, inanamadõm. Cumhuriyet’te bile çõk- tõ. Ben demişim ki: - Abdest almaya su bulamõyorum! - Yahu neresini düzelteyim, nasõl dü- zelteyim? Söylesem çarpõlõrõm, dü- zeltsem çarpõlõrõm. Mevlana demiş ya; “İslamı yo- bazların elinden kurtaramazsak, in- sanları İslamdan kurtarmalıyız” di- ye. Ben Adil’in gece boy abdesti için sõcak su ihtiyacõnõ dile getirişinde kul- lanõlmõşõm. Susayõm, tek çare ne diyeyim? - Tayyip Erdoğan’õn resmini as- mõşõm ama koğuş arkadaşlarõm indir- miş. Hiç seslerini çõkarmadõlar ama il komisyonu ziyareti sõrasõnda idare çaktõrmadan söktü fotoğrafõ. Benastõm,Davos’taPeres’ekarşõko- nuştu diye. Meğer o dekoratöre (mode- ratörolmadõğõçõktõortayasonra)kõzmõş. Anladõm dayõlõğõnõn kime olduğunu. Bu durum için yine demiş ki Mev- lana: “Ne anlatırsan anlat, karşın- dakinin anladığı kadardır anlattığın.” Ne yapayõm. Yarõm anlayana isya- nõm. Hele bir de demişim ki: - Veli Küçük on milyon dolar iste- di, bana çöktü! Vallahi ilk kez duyuyorum. Ben böyle bir şey bilmiyorum. O meşhur yemekli görüşmemizdir Ergenekon’a girip çõktõğõm. İddianamede bunu koy- dular. Ben Veli Küçük’ü sevmem, o da beni sevmez. Bir seferin dõşõnda ne gör- düm, ne konuştum. Bu sözler yalan. Şener Eruygur’u da sevmem. On- larõn marifetiyle belediye başkanõyken tutuklanarak bir yõl hapis yattõm. Ama on milyon dolar falan yok. Biraz da kü- fürle (Türk’üz, küfürlü konuşuruz, mak- sadõnda bir halt yoktur.) onlarõ sevme- diğimi anlattõm. Benden kimse haraç is- teyemez.Söylemedimdegeçenseferya- şadõklarõmõ aktardõm. Ama kalkõp git- metelaşõdinlemelerinemaniolduğuiçin bu kadar anlaşõldõm. Birbirimizi dinlemeye tahammülü- müz kalmamõş, anlamak derdi de yok zaten. Hele biz Ergenekoncuyuz; yok edilmeliyiz, 24 saat gözetlenmeli, bi- rilerine izlettirilmeliyiz. Söylemedik- lerimizi, söyletmeliler, söyledikleri- miz gizlenmelidir. En önemlisi bizi din- lememeliler. Diyorum ki; beş aydõr ne için tu- tukluyum bilmiyorum. İddianamem yok. Suçumu bilmiyorum. Ergenekon siyasi bir dava oldu. Hukuk arõyorum! Dinlemeyiz diyorlar. Bana abdest alacam, su yok dedirti- yorlar. Vallahi bu gidişle çarpõlacaklar. Canõnõz askerle (darbeciyle) kavga etmek istiyorsa, Paşababasõ Marma- ris’te nü yapõyor. Benden ne istiyor- sunuz? Gücünüz yettiğine mi davanõz? Son sözüm, gerçekleri yansõtma- yan, kimi gerçekleri yazmayan kimi medyaya: “Nice adamlar gördüm üzerinde elbise yok, nice elbiseler gördüm içinde insan yok.” Yani ben savunmasõz, kendi mahal- lemde bile dövüleceğim, öyle mi? Beni soyutlayõp kimsesiz koyacak- sõnõz öyle mi? Başaramayacaksõnõz!.. Nice Adamlar Gördüm Emekli polis sesini kimseye duyuramamış ? 2 Mart 2009: 50 yaşõndaki emekli polis memuru Tuncer Ay- dõn, Başbakan Erdoğan’õn gelişi- ni beklerken bir tabancasõnõ ba- şõna bir tabancasõnõ göğsüne da- yayarak “Emekli maaşõyla geçi- nemiyorum, icra takibine düşen borçlarõm var, bunlarõn ödenme- sini istiyorum” dedi. ? 2 Mart 2009: Kriz nedeniyle borçlarõnõ ödeyemeyince bunalõ- ma giren İETT şoförü T.G. (40) Edirnekapõ-Taksim hattõnda ça- lõştõğõ otobüse yolcu almadan Boğaziçi Köprüsü’ne giderek intihar etmek istedi. ? Şubat 2009: Tekirdağ‘da işyerini, evi- ni otomobilini kaybeden Abdülkadir Uçar (45) önceki gün 10 yaşõndaki lösemi has- tasõ oğlunu da kaybedince cinnet getirdi. Uçar, benzin dökerek kendini ateşe verdi. ? Şubat 2009: 33 yaşõndaki işçi Ferhat Demer, iki yõl önce işten atõldõ, açtõğõ da- vayõ kazandõ ancak davayõ kazandõğõndan haberi olmadõğõ için Demer, 6 Şubat’ta bir otelin üst katõndan atlayarak yaşõmõna son verdi. ? Şubat 2009: İzmir’in Tire il- çesinde, yüklü miktarda kredi kartõ borcu olduğu ve psikolojik tedavi gördüğü belirtilen kahve- ci, 42 yaşõndaki Ülfet Sancar, uyuyan eşi, kõzõ ve oğlunu oto- matik av tüfeğiyle öldürdü. ? Şubat 2009: Ankara’da ku- yumcu Fikret Özbaşaran 300 bin TL borçlanõnca bunalõma girdi. Özbaşaran, eşi ve 2 çocuğunu başõndan vurduktan sonra son kurşunu kendi kafasõna sõktõ. ? Şubat 2009: Balõkesir’in Bandõrma il- çesinde, bir süredir işsiz olduğu için buna- lõma giren Sinan Ö., çocuklarõyla ilgilen- mesi için evine gelen aile yakõnõ bir kadõnõ bõçaklayarak öldürdü. ? Şubat 2009: Malatya’da bankadan çektiği krediyi ödeyemeyince bunalõma girden Atilla Boyraz (68), önce eşini vur- du, ardõndan intihar etti. İ K İ A Y I N B İ L A N Ç O C U S U HAKAN AKARSU CENEVRE - Küresel ekonomik krizle otomotiv satõşlarõnda yaşanan düşüş fuarlara da yansõdõ. Geçen yõl 130 yeni aracõn vitrine çõktõğõ Cenevre Otomotiv Fuarõ’nda bu yõl ise sadece 85 araç tanõtõlacak. Fuar yarõn otomobilseverler ile buluşacak ve 15 Mart’a kadar açõk kalacak. Geçen yõl 712 bin ziyaretçinin geldi- ği fuara ise bu yõl kriz nedeniyle 700 bin ziyaretçiyi hedefleyen İsviçre, 110 farklõ ülkeden gelen 10 bin basõn mensubuna da ev sahipliği yapiyor. Fuarõn ana konsepti çevre, sloganõ ise ‘tutku’ oldu. Avrupalõ otomotiv üreticilerine verilen 2 milyar euroya varan hibrid desteği fuardaki konseptin destekçisi oldu. İtalyan otomobil üreticisi Fiat’õn global satõş performansõyla boyundan büyük başarõlara imza atan küçük sõnõftaki ikon modeli Fiat 500’ün cabrio karoserli versiyonu ilk kez görücüye çõktõ. Fuara kriz gölgesi Savcõlõğõn talimatõyla Tunceli’de İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği’ne ait depoya düzenlenen baskõnda AKP’nin propaganda malzemeleri bulundu. Valilik yalanlarken AKP ‘araya karõştõğõnõ’ ileri sürdü KRİZ MAĞDURU Uzmanlar, işsiz kalan insanlarõn zamanla intihar eğilimine gireceği uyarõsõnda bulundu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear