24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada SAYFA 31 MART 2009 SALICUMHURİYET 18 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 20 Edirne S 23 Kocaeli PB 25 Çanakkale PB 20 İzmir PB 26 Manisa PB 25 Aydın PB 26 Denizli B 24 Zonguldak S 17 Sinop PB 15 Samsun PB 16 Trabzon PB 13 Giresun PB 14 Ankara B 17 Eskişehir B 18 Konya B 15 Sıvas S 9 Antalya PB 24 Adana PB 23 Mersin PB 21 Diyarbakır B 20 Şanlıurfa B 21 Mardin B 16 Siirt B 19 Hakkâri B 7 Van B 11 Kars B 10 Oslo PB 6 Helsinki PB 3 Stockholm PB 11 Londra PB 14 Amsterdam PB 12 Brüksel PB 12 Paris PB 13 Bonn PB 12 Münih PB 10 Berlin PB 14 Budapeşte PB 17 Madrid PB 17 Viyana Y 12 Belgrad Y 14 Sofya Y 24 Roma Y 16 Atina Y 22 Zürih Y 15 Moskova PB 8 Aşkabat A 15 Astana PB 16 Taşkent A 26 Bakû PB 11 Bişkek A 19 Tiflis PB 13 Kahire PB 24 Şam PB 22 Ülkemizde yağış bek- lenmiyor. Ülkemizin gü- neydoğu kesimleri ile öğle saatlerinden sonra İç Ege, İç Anadolu’nun batısı, Bolu, Düzce ve Bi- lecik çevreleri parçalı çok bulutlu, diğer yerler az bulutlu geçecek. Mar- mara, İç Anadolu, İç Ege, Karadeniz’in iç kesim- leri ile Doğu Anadolu’nun kuzeyinde sabah saat- lerinde sis görülecek. Jandarmada yeniyapılanma Ergenekon’da Çağlar’ın sorgusu yapıldı Haber Merkezi - BBP Genel Başkan Yardõmcõsõ Metin Gündoğdu, helikopter ka- zasõnda yaşamõnõ yitiren BBP Genel Başkanõ Muhsin Yazıcıoğlu’nu Tacettin Dergâhõ’na defnetmeye karar verdiklerini söyledi. Heli- kopterde yer alan İHA muhabiri İsmail Gü- neş’in cesedi 6 gün sonra bulundu. Gü- neş’in kurtulmak için helikopter koltuğunu kõzak gibi kullanõp kayarak dağdan inmeye çalõştõğõ öğrenildi. BBP Genel Başkan Yardõmcõsõ Gündoğdu, yaptõğõ açõklamada, Yazõcõoğlu’nun defni ko- nusunda ailesiyle görüştüklerini ve fikir bir- liği oluştuğunu söyledi. Gündoğdu, “Sonuçta Tacettin Dergâhı’nda kendisi gibi millete mal olmuş, milletin İstiklal Marşı’nı yaz- mış Mehmet Akif’in yanına defni karar- laştırıldı” dedi. Yazõcõoğlu’nun Tacettin Dergâhõ’na defnedilebilmesi için Bakanlar Kurulu kararõ gerekiyor. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, kendilerine bu konuda bir mü- racaat gelmediğini belirterek “Yasalar el- veriyorsa kolaylık gösteririz” dedi. Yazõcõoğlu’nun cenazesi bugün Ankara’da düzenlenecek törenlerin ardõndan toprağa verilecek. Kazanõn hemen ardõndan 112 Acil Servisi’yle yaptõğõ telefon görüşmesiyle gün- deme gelen İHA muhabiri İsmail Güneş’in ce- sedine 6 gün sonra ulaşõldõ. Enkazõn 500-600 metre doğu tarafõnda Jandarma Özel Harekât Arama Kurtarma Timleri, Güneş’in cansõz be- denini bir kaya kovuğunda üzeri karla örtül- müş bir şekilde buldu. Güneş’in bacağõ kõ- rõldõğõ için helikopter koltuğu ile yokuş aşa- ğõ kaydõğõ ortaya çõktõ. Güneş’in kurtulma ça- basõyla enkaz bölgesinden ayrõldõğõ ve bir ka- ya altõna sõğõndõğõ anlaşõldõ. Enkaz havadan görüntülendi Güneş’in cenazesi kaza bölgesinden alõ- narak Göksun ilçesine ulaştõrõldõ buradan da- Sõvas’a gönderildi. Helikopterin enkazõ da Anadolu Ajansõ tarafõndan havadan görün- tülendi. Görüntüleri gören uzmanlar, “Heli- kopter, Keş Dağı’na adeta bir kale duva- rına çarpar gibi çarpmış” şeklinde yorumlar yaptõlar. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcõsõ Fevzi Büyüktümtürk, Yazõcõoğlu ve bera- berindeki 4 kişinin otopsi raporlarõyla ilgili açõklama yaptõ. Büyüktümtürk, ölümlerin ta- mamõnõn kazayõ takip eden kõsa süre içinde meydana geldiği, bu sürenin yarõm saat ile 1 saati geçmeyecek bir zaman dilimi olduğu dü- şünce ve kanaatine varõldõğõnõ bildirdi. Kazada yaşamõnõ yitiren BBP Sõvas İl Başkanõ Erhan Üstündağ, İl Başkan Yar- dõmcõsõ Yüksel Yancı ve belediye meclisi üyesi adayõ Murat Çetinkaya’nõn cenazeleri de Sõvas Meydan Camisi’nde kõlõnan cena- ze namazõnõn ardõndan toprağa verildi. He- likopterin pilotu Mustafa Kaya İstektepe ise İstanbul’da son yolculuğuna uğurlandõ. HATİCE TUNCER Ergenekon davasõnda silahlõ terör örgütüne üye olmaktan yar- gõlanan Kuvayõ Milliye 1919 Derneği üyesi Murat Çağlar, derneğe bir süre devam ettikten sonra bazõ şahõslarõn gerçek yüz- lerini gördüğünü ve uzaklaştõğõ- nõ anlattõ. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah- kemesi tarafõndan Silivri Ceza- evi’nde görülen Ergenekon da- vasõnõn 66. duruşmasõ dün 45 dakika geçikmeli başladõ. Du- ruşmada savunma yapan tutuklu sanõk Murat Çağlar, Türkiye üze- rinde yabancõlarõn oyunlar oyna- dõğõnõ, Atatürkçülerin, milliyet- çilerin, emekli askerlerin ceza- evlerine atõldõğõnõ, ülkenin “Ame- rikancı Fethullahçı ajanlar ta- rafından kuşatılmış” durumda olduğunu savundu. Kuvayõ Mil- liye 1919 Derneği ile ilişkisinin 2006 yõlõ sonunda asker arkada- şõ Seda Yivli aracõlõğõyla Mer- sin’de başladõğõnõ anlatan Çağlar, “ölme öldürme” üzerine yemin edilen açõlõş töreninde bulundu- ğunu söyledi. Çağlar, İstan- bul’dan gelen dernek başkanõ ve NATO Özel Kuvvetler Komuta- nõ olarak tanõttõklarõ Fikri Kara- dağ’õ kaldõğõ orduevinden almak üzere gittiklerinde rahatsõzlandõ- ğõnõ ve askeri hastanede olduğu- nu öğrendiklerini ve hemen has- taneye gittiklerini söyledi. Çağlar şunlarõ anlattõ: “Bir aracın peşine takılarak içeri girdik. Karadağ oradan ayrılmış. Fakat çıkışa yöneldi- ğimizde çıkarken nöbetçi subay, zannedersem teğmendi, bizi durdurdu. Hüseyin Görüm kart gösterip ‘Özel kuvvetler’ dedi ve bu şekilde ayrıldık.” Çağlar, kõsa süre sonra dernek teşkilat başkanõ Hüseyin Görüm ve bazõ şahõslarõn davranõşlarõndan rahatsõz olup uzaklaştõğõnõ söyle- di. Hüseyin Görüm’ü Hüseyin Kerim Bayraktaroğlu olarak tanõdõğõnõ, Maltepe’de Hüseyin Görüm’ün “karargâh” denilen konteynerinin “Laz Nizam” ad- lõ şahsõn adamlarõ tarafõndan ba- sõldõğõnõ, fakat püskürttüklerini an- lattõ. Dernekten birkaç kişinin Koç Holding’e görüşmeye “şe- killi” bir arabayla gitmek iste- diklerini bu nedenle kiralanan arabanõn kendi ehliyeti üzerine kaydedildiğini anlatan Çağlar, bu arabada bulunan belgelerin kendisine ait olmadõğõnõ ve kimin olduğunu da bilmediğini söyledi. Mahkemede sataşma Murat Çağlar, savunmasõ sõra- sõnda kendisine müdahale edil- mesinden, laf atõlmasõndan ya- kõndõ ve kõsa bir süre dinlenmek isteyince duruşmaya 1.5 saat öğ- le arasõ verildi. Savunmasõna öğ- leden sonra da devam eden Çağ- lar, güzel karakalem çalõşmalarõ olduğunu, işlettiği otelin plajõnõn çevre düzenlemesi için çizdiği krokinin Ergenekon krokisi ola- rak yazõldõğõna dikkat çekti. Çağ- lar, “13 bin 500 vatan haininden hesap sorulacak” sözlerinin Gö- rüm, Karadağ tarafõndan söylen- diğini ve dernekte konuşulan bir cümle olduğunu belirtti. Mahkeme Başkanõ Köksal Şengün’ün gizli tanõğõn ifadesi- ne dikkat çekerek “Arabanın bagajında adam taşıdın mı” sorusu üzerine Çağlar, “İstan- bul’un göbeğinde bagajda adam taşınır mı? Taşısam ya- nımda oturturum. Allah kalıp vermiş” diye konuştu. Başkan Şengün ise “Allah silah da ver- miş” dedi. Daha sonra Çağlar’õn çapraz sorgusuna geçildi. Çağlar Pendik’te içinde yaka- landõğõ BMW marka aracõn ken- disinin olmadõğõnõ, araçta ele ge- çirilen “istihbarat jargonu” baş- lõğõ altõndaki “çiftçi=tetik çeken kelle alan, çöpçü=silahşörlere lojistik destek sağlayan, tav- şan=operasyondaki hedef, na- mazdan sonra=cuma öğleden sonra, alış veriş=operasyon, perdeleme=koruma altına al- ma” şeklindeki notlarõn kendisi- nin olmadõğõnõ söyledi. Bugün devam edilecek olan Ergenekon davasõnda tutuklu sanõk avukat Kemal Kerinçsiz’in savunmasõ- nõn alõnmasõ bekleniyor. İktidar bu seçimlere olağan- üstü asıldı: Başbakan başta… Bütün bakanlar, hem Türki- ye genelinde hem seçildikleri il- lerde… Tüm AKP örgütleri… AKP’ye destek veren sivil toplum kuruluşları… Tarikatlar, cemaatler… Medyanın AKP’ye kayıtsız koşulsuz destek veren yarı- sı… Bazı valiler… Bazı devlet görevlileri… Hükümet görevlileri… AKP’nin elindeki yerel yöne- timler… Hepsi “tam saha pres” uy- guladı. “Bize oy vermezseniz hiz- met alamazsınız” tehdidi… Tunceli’de beyaz eşya dağı- tımı ile doruk noktasına ulaşan maddi ve aynî sadakalar… Başbakan’ın iktidarı “hiz- metle”, muhalefeti “ideolojiyle” özdeşleştiren yaklaşımı… Hiçbiri işe yaramadı… AKP seçimlerde geriledi. İktidarın seçim kampanya- sındaki en önemli yaklaşımı bence Başbakan’ın Çanakka- le’de söylediklerinde belirgin- leşmişti: “Çanakkaleli hizmete mi prim verecek, ideolojiye mi? Eğer ideolojiye prim vermeye devam ederse, bu Çanakkale daha çok çekecek. Bütün yokluklar burada aynen devam edecek. Ama hizmet siyasetine oy ve- rirse, Çanakkale daha modern ve çağdaş yaşam koşuluna ulaşacak. Biz bunun için varız.” İktidar partisi hizmet partisi… Muhalefet partisi ideolojik parti… (Tabii “ideoloji” sözcüğü, “zararlı ideoloji” anlamında So- ğuk Savaş’tan kalma bir yak- laşımla kullanılıyordu.) Bize oy vermezseniz daha çok çekeceksiniz tehdidi… “Bütün yokluklar burada ay- nen devam edecek” tümcesi… Hiç kuşkusuz bu anlayış tam anlamıyla içselleştirilememiş, özümlenememiş bir demokra- si anlayışını yansıtıyordu… Muhalif seçmenler, demok- ratik anlayışla bağdaşmayan bu düşünce ve uygulamalara bo- yun eğmedi… Kendi demokratik anlayışını pek çok yerde sandığa taşıdı… AKP iktidarda güçlendikçe yönetimde otoriterleşti… Hükümet, devlet, yerel yö- netimler AKP’nin denetimin- de… Ama iktidar yine de medya özgürlüğüne, muhalefet hak- kına hiç de tahammüllü de- ğil… Toplumun üstüne müthiş bir denetim, dinleme, izleme karabasanı çökertilmiş… Seçmenlerin muhalif kesimi umudunu yitirmek üzere… Küsenler, siyasal gelişmeleri izlemeyenler, “bana ne” di- yenler çoğalmış… İşte bütün bu koşullar altın- da muhalif seçmenler pek çok yerde iktidara boyun eğ- medi… Demokratik haklarının ba- şında gelen oy mekanizması- na sahip çıktı. Siyasete küsen seçmenler geri mi dönüyor acaba? ekongar@cumhuriyet.com.tr www.kongar.org ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Jan- darma Teşkilatõ Görev ve Yetkileri Yönetme- liğinde Değişiklik Yapõlmasõna Dair Yönet- melik ile Emniyet ve Asayiş İşlerinde il, ilçe ve bucaklardaki Jandarma ve Emniyet Ödev- lerinin Yapõlmasõ ve Yetkilerinin Kullanõlma- sõ Suretini ve Aralarõndaki Münasebetleri Gösterir Yönetmelikte Değişiklik Yapõlmasõ- na Dair Yönetmelik, Resmi Gazete’nin dün- kü sayõsõnda yayõmlandõ. Yapõlan değişikliğe göre, esas olarak il ve ilçe belediye sõnõrlarõ içindeki bölge, polisin; il ve ilçe belediye sõ- nõrlarõ dõşõnda kalan bölge ise jandarmanõn sorumluluk alanõnõ oluşturuyor. Kolluk bi- rimlerinin personel, araç-gereç imkânlarõ ve hizmet gerekleri göz önünde bulundurularak belediye sõnõrlarõ dõşõnda kalan yerlerden bir kõsmõ polisin görev alanõ, belediye sõnõrlarõ içinde olmakla birlikte şehir meskûn alanlarõ- na uzak bazõ yerler ise jandarmanõn görev alanõ olarak tespit edilebilecek. İl ve ilçelerdeki jandarma ve polis sorumlu- luk alanlarõnõn sõnõrlarõ, ilçelerde kaymakam, illerde vali veya görevlendireceği vali yar- dõmcõsõ başkanlõğõnda jandarma ve emniyet temsilcilerinin katõlacağõ ve vali veya kayma- kamõn çağrõsõ üzerine toplanacak bir komis- yon tarafõndan belirlenecek. Komisyon tara- fõndan alõnan kararlar bir protokole bağlana- cak ve belirlenen sorumluluk alanlarõnõn sõ- nõrlarõ protokole eklenen bir harita veya kroki üzerinde gösterilecek. Sorumluluk alanlarõnõn sõnõrlarõnõn belirlenmesinde oybirliği sağlana- mayan durumlarda kolluk birimleri arasõnda- ki anlaşmazlõklar vali tarafõndan kesin olarak çözümlenecek ve düzenlenecek protokolde bu husus da belirtilecek. Hazõrlanacak protokol doğrultusunda devir ve teslim ile ilgili işlemler en geç 3 ay içeri- sinde tamamlanacak. Görev ve sorumluluk alanlarõnõ belirleyen protokol ve ekindeki ha- rita veya kroki ile diğer eklerin komisyonca onaylanacak birer örneği mülki amirlik, jan- darma ve emniyet birimlerinde dosyalanacak. ‘Kızılderekatliamısola gözdağıiçindüzenlendi’ İstanbul Haber Servisi - 68’liler Birliği Vakfõ Baş- kanõ Sönmez Targan, Kõzõldere katliamõnõn doğrudan Türk soluna gözdağõ vermeyi amaçla- yan bir saldõrõ olduğunu belirterek, katliamda ya- şamõnõ yitirenleri saygõyla andõklarõnõ ifade etti. Targan, Türkiye’de 30 Mart 1972’de siyasi erki tümüyle ele geçiren mali oligarşik yapõnõn sol gençlik üzerinde sürdürdüğü saldõrõlardan birinin yaşandõğõnõ belirterek, aralarõnda Mahir Ça- yan’õn da bulunduğu 11 öğrencinin Niksar’õn Kõ- zõldere köyünde, kontrgerillanõn düzenlediği bir operasyon sonucu katledildiğini anõmsattõ. Tar- gan, “Tek istemleri bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm olan devrimci gençliği boğmayı he- defleyen bu operasyonlar, Kızıldere ile de sı- nırlı kalmadı. Bugün irtica kaynaklı yeşile bo- yanmış oligarşik yapının siyasal erkin başında oturuyor olması bir rastlantı değildir” dedi. AYDINLANMA EMRE KONGAR Demokrasi Direniyor (mu?)… “Sonuçtan ders aldık” diyemiyor. 2007’nin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine kar- şın oy oranında yüzde 7 düşme olmasından ders çıkaracağı yerde, sonucu mesajı aldık diye yo- rumluyor. Hâlâ demokrasi nedir anlayamamış. Kimi illerde, örneğin 28 kez “kimi hizmetleri” dev- reye sokmak için gittiği Antalya’da, Balıkesir’de, (burnundan kıl aldırmayan 17. Türk büyüğü, laik- lik karşıtı Bülent Arınç’ın memleketi) Manisa’da AKP’nin seçimi yitirmesini bir türlü içine sindire- miyor. Demokrasilerde seçmenin sadece hizmet kar- şılığı oy vermediğini, halkın başka kimi öğelere önem verdiğini kavrayamamış görünüyor. Sen, örneğin “takım oyununa uyabilecek bir in- san değilsin” diye aday göstermediğin, ne ki Şan- lıurfa’da belediye başkanlığı yapan AKP’liyi har- carsın, ama seçimlerde bağımsız olarak karşına dikilir ve seçimi açık ara kazanıverir. Bu olay: Bir kalemde harcadığın kişiyi Şanlıur- fa halkı bize uygun diye yine belediye başkanı kol- tuğuna oturtuverir. Adana keza. AKP’den aday yapmadığın bele- diye başkanı dördüncü kez başka bir partiden be- lediye başkanlığı koltuğunu zorluyor. İstanbul’da kaybedenin kazandığı bir seçim ya- şandı. Kemal Kılıçdaroğlu kısa sürede CHP’yi aldı, he- men her açıdan doruklara taşıdı. Kemal Kılıçdaroğlu hem RTE’ye hem de Deniz Baykal’lı CHP’ye örnek olmalı, ders olmalı. Yerel seçim öncesi gösterdiği performansı şa- yet CHP, genel seçimlere doğru sergileyebilirse AKP, 29 Mart’ta aldığı sonuca da erişemeyecek, dibe vuracak demektir. Ama ilk işaretler; (Genel Başkan “Bu süreçte biz de oyumuzu hızla tırmandırıp Türkiye için alternatif hazırlayacağız” dediğine göre) CHP’nin Kılıçda- roğlu’nun başarısından ders çıkaracağını göster- miyor. Yönetimde, uygulamada değişim umudu vermiyor. Seçim sonuçlarına göre AKP oyları 2007’deki yüzde 46.6 oranından yüzde 39.1’e düşüyor: Yüz- de 7!.. Muhalefet partilerinde ise yükseliş dikkat çeki- yor: CHP oyları 2007’den bu yana yüzde 2.4 sıçra- yış gösteriyor. MHP ise yüzde 2.2! RTE; TV’deki konuşmasında hayli üzgün, hay- li tedirgin göründü. Herkesi azarlayan, yer yer ha- karet eden konuşmalarından birini yapmadı. Oysa o, küçük dağları ben yarattım diyen bir ge- nel başkan. Seçimlerde AKP oylarının bir buçuk yılda aşa- ğılara kaymasını mazur gösteren sıraladığı nedenler hayli ilginç: Teğet geçer dediği ekonomik kriz.. ve, aklından çıkaramadığı “düşman” medyaya karşı mücade- le. İnsafsız bir değerlendirme mi? Hayır! Bu söy- lemler RTE’nin önümüzdeki süreçte yine burnu- nun dikine gideceğini gösteren gerekçeler… Yoksulluk, yolsuzluk, açlık, benden olanlar-ol- mayanlar, laikler-laiklik karşıtları gibi temel so- runların bir numaralı sorumlusu olduğunu anım- samaktan uzak bir kafanın yarattığı nedenler… Büyük miktarda beyaz eşya dağıttığı Tunceli hal- kı, seçim rüşvetinin beş paralık değeri olmadığı- nı, Demokratik Toplum Partisi adayını seçerek yü- züne vurdu. Ya Ankara’da AKP oylarını en az yüzde 17 in- dirmeyi başaran Melih Gökçek’in, büyük bir başarıya imza atmış gibi gece yarısı ekranlara çı- kıp rakibi Murat Karayalçın’ın kazanma olasılı- ğından söz etmesine “Yavuz hırsız ev sahibini bas- tırır” diye saldırmasına ne demeli? Bu özdeyiş Gökçek’e yakışmıyor mu? Yalaka medya dünden itibaren kıvırmalara baş- ladı. Kimileri aşağıya yuvarlanışı “krizin etkisine” bağlayan manşetlerle çıktı. Kimi AKP’nin “güven tazelediğini” kocaman harflerle gösterdi. Bir diğeri ise “Sandıktan yeni bir lider çıktı” başlığıyla orta- dan giden bir yol benimsedi. Kanal 7 gibi yat kalk AKP’yi haklı çıkar kafasıyla yayın yapan kimi AKP’li, dinci TV’ler ise seçme- nin AKP’ye bu seçimde de güvendiği tezini işliyor. Hizmetlere karşılık alamamaktan şikâyet eden RTE ise neredeyse oy vermeyen seçmenin iha- netine uğradığını söyleyecek! Oylarda düşme başlayan iktidar partisi liderle- ri gerçekleri bir türlü kabul edemez; hep ihanete uğradıklarını sanırlar. Seçim gecesi RTE gibi! IŞIL ÖZGENTÜRK Seçim Değil Geçim Hikâyeleri Bir sabah gazetede bir iş ilanõ gördü, elini kuvvetlendirmek için kõzõnõ da yanõna alõp o işyerine gitti. Ana-kõzõ kabul eden işveren şaşõrdõ. Çünkü ana-kõz birlikte çalõşmak istiyorlardõ, sadece bir maaş karşõlõğõ. O maaş da asgari ücretti. Hacer, o gün ilk kez jartiyer taktõ, yüksek topuklu ayak- kabõlarõnõ giydi ve ne yaptõğõnõ fazlaca düşünmemeye ça- lõşarak, otel lobisinden içeri girdi. 510 No’lu odaya gide- cekti, şişman ve sürekli terleyen bir erkek onu bekliyordu. Asansöre basõp yukarõ çõktõ, odaya doğru yürürken üç gün sonraki sõnavõnõ düşündü. Günler önce projesini bitirmiş- ti, bu bir kültür merkezi projesiydi ve iyi bir not alacağõ- na emindi. İyi bir mimar olmak onun için bir yaşam ne- deniydi. Hacer kapõyõ tõklattõ, kapõ açõldõ, şişman ve sürekli ter- leyen erkek onu karşõladõ. Hacer ne yaptõğõnõ fazlaca dü- şünmemeye çalõşarak adamla yattõ ve parasõnõ alõp odadan çõktõ. Çünkü bu büyük kentte yaşamak zorundaydõ, okulu buradaydõ, ailesi beş kuruş para gönderemez bir duruma düşmüştü ve son bulduğu işten çõkarõlmõştõ, o bir zaman- lar garsondu. 26 yaşõndaki Halil sabah uyandõğõnda “İşte bir gün da- ha başladı” diye düşündü. Can sõkõntõsõyla yatağõnda dö- nüp durdu. Dört yõldõr coğrafya öğretmeni olarak bir yer- lere atanmayõ bekliyordu, ülkenin en ücra yerlerine gitmeye hazõrdõ, yeter ki her sabah kalktõğõnda onu bir pranga gibi kuşatan şu can sõkõntõsõndan kurtulsaydõ. Yeter ki işçi emek- lisi babasõndan sigara ve kahvede içeceği sekiz çayõn pa- rasõnõ almasaydõ. Ne yazõk ki hep aynõ bir günün sabahõna uyanmõştõ. “Ba- ri âşık olsam” diye geçirdi içinden. Hiç olmadõ yaşama tu- tunmak için bahanesi olurdu. Ama artõk aşk da paranõn esi- ri olmuştu. Halil öylece durdu, bir de intihar etmek vardõ, hayat bu kadar umutsuz bir şeyse yaşamanõn da bir faydasõ yoktu. Babasõnõn kahveye, annesinin de komşuya gitme- sini bekledi ve jiletle bileklerini kesti; eve geldiğinde an- nesi onun soğumuş bedeniyle karşõlaştõ, garip bir şey, yü- zünde bir gülümseme vardõ. Hüseyin okul önlüğünü acele giyip çantasõnõ aldõ ve ko- şarak evden çõktõ. Gene geç kalmõştõ ve öğretmenin sabrõ bitmek üzereydi. Her seferinde bir bahane uyduruyordu ama bahaneleri de bitmişti. Birden durdu ve öğretmene gerçe- ği söylemek istediğini fark etti. Evet, pazarda babasõna yar- dõm etmek zorundaydõ, başka şansõ yoktu, çünkü işler kö- tüye gittiğinden babasõ onun yerine bir eleman tutamõyor- du. Üstelik annesi yeni doğum yapmõştõ, babaya yardõm ede- miyordu. Hüseyin bu kararõ verince derin bir soluk aldõ. Ve koşarak sõnõfa girdi. Hayat biraz da buydu. Seçim değil geçim hikâyeleri dinlediniz. Kim bilir da- ha kaç hikâye vardõr... Baştarafı Arka Sayfada isilozgenturk gmail.com Güneş’i altı gün sonra buldular Kazanın hemen ardından 112 Acil Servisi’yle yaptığı telefon görüşmesiyle gündeme gelen İHA muhabiri İsmail Güneş’in cesedine 6 gün sonra ulaşıldı. Enkazın 500-600 metre doğu tarafında Jandarma Özel Harekât Arama Kurtarma Timleri, Güneş’in cansız bedenini bir kaya kovuğunda üzeri karla örtülmüş bir şekilde buldu. Güneş’in bacağı kırıldığı için helikopter koltuğu ile yokuş aşağı kaydığı ortaya çıktı. (Fotoğraf: AA) GÖREV ALANI DEĞİŞİKLİĞİ Helikopter kazasõnda yaralanan gazetecinin kaya kovuğunda cansõz bedenine ulaşõldõ 15 gün ara verilen davaya devam edildi. Bugün Kerinçsiz’in savunmasõ alõnacak
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear