26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Diktacı Heveslere Halk Şamarı! Aylar süren kampanyalardan sonra, yerel seçim sonuçları ne Erdoğan’ın istediği, ne de Tarhan Er- dem’in öngördüğü gibi çıktı. CHP’nin AKP ile arasındaki farkın 27’den 16 pua- na indirilmiş olması, az buz ciddi bir gelişme sayı- lamaz. İktidarın tüm nimetlerini bu seçime akıtarak, YSK’nin kesin kararlarına rağmen valilerin eliyle buz- dolabı ve kömür dağıtımına geçmeyi bile göze ala- bilen AKP, bu açık rüşvetleriyle tek parti diktasına geçiş için halktan onay istemeye cüret etmişti. Üs- telik yerel seçime, “Bize oy vermezseniz size hizmet taşımayız” şeklinde bir de şantaj boyutu eklemiş, bu- nu ifade görevini de bakanlarına havale edecek ka- dar ileri gitmişti. Erdem’in KONDA’sının AKP’yi neredeyse yüzde 50’ye koyması, bu şirketin şaibeli tahminlerinin iflasını, 2002’den sonra tekrar gündeme getirdi. Neyse bunu geçip, Erdoğan’ın seçim sonrası gösterdiği “sözde olgunluk” konusuna gelelim. Hatırlarsanız 2007 seçimleri sonrası yaptığı zafer konuşmasında da benzer bir “duruş”(!) gösterdikten sonra dişleri- ni gıcırdatıp, tüm rakiplerini çiğneyerek yok etme sü- recine girmiş, laik rektörlerden muhalif basına, Ata- türkçü kanaat önderlerinden holding patronlarına ka- dar önüne dikilen her şeye saldırmıştı. Dolayısıyla Erdoğan’ın seçim sonrası “vakur” ha- lini ve ikide bir Atatürk ve laiklikten(!) söz eden ko- mik cümlelerini gülümseyerek izledim. İşin gerçek özeti şu: AKP gerçekten yüzde 50 alsaydı, yıkıcı faa- liyetleri, Cumhuriyet değerlerini hızla törpüleme ve anayasayı kafasına göre yeniden yazma sevdaları iv- me kazanacaktı. Tabii madalyonun gerçekle yüzle- şen öteki yüzünde ise Ergenekon savcıları iki “dal- ga” daha çekseler, Erdoğan belki yüzde 34’lere ka- dar inecekti… Şunu da unutmamak lazım: CHP bu yerel se- çimlerde 1000 kadar noktada aday çıkaramadı. Do- layısıyla bu bir genel seçim olsaydı, aradaki fark bel- ki 3-5 puan daha gerileyebilirdi. Seçime dönersek, yaptığımız ikazlar bir ölçüde he- define ulaştı, CHP ve seçmeni gözünü dört açıp san- dıklara sahip çıktı. Ben Beşiktaş’ta 1483 numaralı sandıkta oy kullandım. O sandık ve hemen karşı- sındaki 1484’ün sayımlarını sonuna kadar izleyip, ra- kamları başkan adaylarına ve merkeze bizzat bil- dirdim. Gecenin devamını CHP Seçim Merkezi’nde Kılıçdaroğlu ve CHP ekibiyle geçirdim. Gelen tüm olumlu sonuçlara rağmen ilerleyen saatlerde kesi- len elektrikler, basılan YSK büroları, çöken bilgisa- yarlar, kaçırılan çuvallar yine sinir bozdu. CHP bu seçimlerden zaferle değil, başarıyla çık- tı. Malum zaafları ve sorunlarına rağmen kazandığı yeni illerin dışında, Bolu, Burdur, Adana gibi birçok başka ili de limitte kaybetti. Ankara ve İstanbul Bü- yükşehir’in durumları zaten ortada. Sonuçta, se- çimden çıkan esas konu şu: Kemal Kılıçdaroğlu, ya- ni ilk olarak bu sütunda haftalar önce şubatta ben- zerliğini dile getirdiğim “Gandhi Kemal” silkinme- siyle, tüm zorluk ve haksız rekabete rağmen bu so- nucu alan CHP, kendi içindeki demokratik devrimi başardığı an yüzde 40’lara tırmanabileceğini gösterdi. Bu yukarıya eğilim gösteren ibreyi değerlendirebil- mek, bundan sonra CHP örgütünün inisiyatifinde. Ör- güt, halkın mesajını kavrayabilirse, önümüzdeki genel seçimden CHP bir zaferle çıkabilir. Yok, onun yerine eski tas eski hamam, “Aman uslu du- ralım, adaylık kapalım” sendromu yaşanırsa, bu çı- kış güdük kalır! Anayasanın kesin bir dille dinci ve ırkçı siyaseti ya- sakladığı ama yalnız bu ortaçağ konuları üzerinden yapılan siyaset, “Kıyı Şeridi”, Orta Anadolu ve Do- ğu olarak üçe parçalanmış ülkemde, halk hiç hak et- mediği siyaset ve ekonomi dışı bataklıklara çekilir- ken, tüm seçim tartışmalarının en büyük incisini dün sabah CNN Türk’te, Yeni Şafak yazarı Kürşat Bu- min patlattı. Bu ayrışma konuşulurken şunu öğrendik kendisinden: Eğitim seviyesi arttıkça AKP’nin oylarının azalması, eğitimin ne kadar kötü veril- diğini kanıtlıyormuş! Çünkü o sahil şeridini ka- zanan CHP, özgürlükçü ve değişimci değilmiş… Medya, seçim yorumlarına da hiçbir “Atatürk- çü” çıkartmayıp, Ilıcak’lar, Bumin’ler, Altan’lar ve şürekâlarıyla beynimizi böyle törpülemeye devam etti… PERİHAN ERGUN 25 Mart Çarşamba günü saat 16 sularında BBP Genel Başkanı’yla birlikte beş kişiyi taşıyan helikopterin, Göksun İl- çesi Keş Dağı civarında kay- bolduğunu haberlerden öğ- rendik. Hava koşullarının fırtı- nalı yağışlı, çok soğuk oldu- ğuna da değinilince bu bek- lenmeyen kazayı ilgiyle izle- meye başladık. Durum çok endişe vericiydi. Hâlâ buluna- mayan ve sesi kulaklarımda İHA Sıvas muhabiri İsmail Güneş’in 112 görevlisi hanıma cep telefonundan kazada kı- rılan bacağının acılarıyla “Bizi kurtarın, galiba herkes öldü”, “(İl Başkanı Erhan Üstün- dağ’a) Erhan Abi” diye birkaç kez seslenişi yankılanıyor. İh- barı dinleyen görevli hanım ısrarla “Kapatmayın, yerinizi saptamaya çalışıyoruz” diye dakikalarca kazazedeyi ko- nuşturduysa da bir türlü heli- kopterin düştüğü yer öğreni- lemedi. Yüzlerce kişilik arama kurtarma topluluğu yer tespi- ti sağlanamadığından tam bir skandal görüntüsü sergilendi. Ancak 48 saat sonra Döngel köyünden 17 kişilik bir arama grubu soğuktan donmamak için geri dönerlerken rastlan- tıyla enkazı ve cesetleri göre- bildiler. Ekibin başı Abidin Karataş basına yaptığı açık- lamada, “enkazın her yerden görülebilecek açıklıkta bir alan- da ve güneyde olduğunu, iki gündür aramaların tam aksi yönde, kuzeyde yapıldığını” söyledi. Bu bütün ülkeye acı veren ölümlerin sinyalizas- yondaki kınanası teknik ek- siklikten oluşması bilim çağı- na yakışmadı. Ergenekon’da suçlu yaratıl- mak amacıyla özel telefonları tüm mahremiyetleriyle dinleyip siyasi amaçlarla taraflı med- yaya servis etme ustalığı asıl burada gösterilmeliydi. Bu ölümlere ne kadar kötü kader dense de siyaset alanında dü- rüst, alçakgönüllü, ahde vefa- ya sahip bir parti lideri, millet- vekili Yazıcıoğlu’na uygun düşmedi. Kazaya yönelik ça- lışmalarda iyi niyetten kuşku duyulmasa da bu teknik ek- sikliklerin kabulü olanaksız. Gençliğinde yaşamının bir par- çasında Mamak Cezaevi’nde tutsakken kaleme aldığı şii- rinde “Kapatmayın pencereleri- güneşimi kapatmayın, beton çok soğuk üşüyorum” derken sanki Kanlıçukur civarında dü- şen helikopterdeki dönüşünü haber vermiş gibi. Çok yazık oldu. Tanrı önce anasına, eşi- ne, çocuklarına ve tüm aile ya- kınlarıyla dava arkadaşlarına, kazada yaşamını yitiren beş kurbanın da ailelerine, dostla- rına sabırlar versin. Nur içinde yatsınlar. Sayın Yazıcıoğlu’nun hemşehrileri Sıvaslılar şehitle- rine, yerel seçimde oylarını yüzde 50’nin üzerine çıkararak vefa çelenklerini oylarıyla sun- dular. Beklenen, hiç şaşırtıcı ol- mayan bir hukuk skandalının gerçeği bir kaza da geçen hafta mahkemece kabul gören Ergenekon’un ikinci iddiana- mesiyle geldi. Bin sayfayı aşan iddialarda gene trajikomik sah- neler sergilendi. Başta 25 gün- dür hücrede tutulan, başarılı gazeteciliğinden başka suçu olamayacağına inandığımız Mustafa Balbay’la birçok tu- tuklu-tutuksuz kişinin telefon- larının insan haklarına aykırı dinlenmelerinin ve ceza hu- kukuna giremeyecek senar- yoların izleyiciliğine bizler de mahkûm edileceğiz. Star ek- ranından kırk yılı aşan dürüst, başarılı gazeteci Uğur Dün- dar’ın yalanlara isyan feryatları, bunun en güzel kanıtı. Bir beklenen de yerel se- çimlerin sabahlara kadar takip ettiğimiz sonuçlarını iktidar partisi zafer olarak ilan etse de 2004 ve 2007 seçimlerine gö- re geriye düşmüştür. Ulusun sağduyusu, AKP oylarını yüz- de 47’den 39’a düşürerek, 11 ili ve birçok ilçeyi kaybetme- siyle bir kez daha kanıtlan- mıştır. MHP ile SP’nin oyları- nın yükselişi de tabanda kay- bedişin uyarıcılığıdır. CHP’nin 2004’teki il sayısı 8’di, şimdi 13’e yükseldi. İlçe kazanımla- rı da çoğaldı. Yüzde 30’ları aş- masındaki en önemli etken İstanbul’da Kılıçdaroğlu’nun, Ankara’da Karayalçın’ın gü- ven veren kişilikleri ve doyu- rucu söylemleri olmuştur. Kuv- vayi Milliye ruhunu hiç kay- betmeyen İzmir ve Ege ile Ak- deniz, gene Atatürk’ün kale- lerini ona karşıt olanlara kap- tırmamıştır. Bundan CHP’nin büyük dersler çıkarması ge- rekmektedir. Lider sultasın- dan, hırslarından heyecanla değil akıl ve projelerle kurtu- lursa gelecekteki genel se- çim Altı Ok’un olacaktır. SP ile MHP’in seçim başarısı da AKP’in taban kaymasının ka- nıtıdır. Antalya ile Eskişehir de yüzde 47 ve 52 oy başarı- sıyla kutlanmaya değerdirler. DTP Doğu ve Güneydoğu’da etnik parti olduğunu ispatla- yarak, kabul edilir hale gelmiş olup üzerinde kafa yorulması- nı gerektirdi. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 31Mart Beklenilmeyen ve Beklenen Kazalar! HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com 31 MART 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Oy İlker Çamkır: “Bana, hangi partiye oy verdiğini söyle sana hangi yüzyılda yaşadığını söyleyeyim!” Sinyal Ömer Gemici: “Cep telefonu sinyali deyip geçmeyin; İsrail sinyale nokta füze atışı yapıyor, bizimkiler ölüme terk ediyor!” Korku Sami Aktaş: “Mustafa Balbay’ı cezaevinde niye tecrit ettikleri belli oldu: Kaleminden korkuyorlar!” Kardaş, Göktürk ve Özdemir TELEVİZYON ekranında albaylıktan emekli eski askeri yargıç Ümit Kardaş ve Devlet Güvenlik Mahkemesi’nden emekli eski savcı Mete Göktürk “hukukçu” sıfatıyla Ergenekon dalgasının ikinci iddianamesini yorumluyor ve tabii ki demokrasi nutukları atıyor. Ümit Kardaş ile Mete Göktürk’ün yanında Bayrampaşa Cezaevi’nin eski savcısı Necati Özdemir oturuyor ve Özdemir, “Sayın meslektaşlarım” dediği Kardaş ve Göktürk’le paslaşarak hem Türk Silahlı Kuvvetleri’ne giydiriyor hem de iktidara muhalif olanları birer darbeci olarak tanımlıyor. Kardaş ve Göktürk’ün mesleki dayanışma içinde olduğu Necati Özdemir’in aslında bir hukukçu değil iktidar partisinden belediye başkanlığı adaylığına soyunan bir siyasetçi olduğu anlaşılıyor. Bir süre sonra başka bir gerçek daha ortaya çıkıyor. Ümit Kardaş ve Mete Göktürk’ün “meslektaş”ı Necati Özdemir’in Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararıyla cezaevi savcılığından ıskat edildiği anlaşılıyor! Daha sonra Necati Özdemir’in avukatlık yapmak istediği ancak bu kez de İstanbul Barosu tarafından meslekten ihraç edildiği görülüyor. Eski yargıç Ümit Kardaş ve eski savcı Mete Göktürk’e bundan böyle “meslektaş”larını daha özenle seçmesini birilerinin hatırlatması gerekiyor! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” 29 MART yerel seçimlerinin sonucunu şöyle özetleyebiliriz: İslam âleminin son halife adayı Fatih Sultan Recep, girdiği “yerel seçim meydan muharebesi”nden hüsranla çıktı. Sultan hazretleri Türkiye genelinde ilk kez yenilgiyi tadarken, Güneydoğu’da fena halde hezimete uğradı! Kasım 2002’deki genel seçimde yüzde 34’lük oy oranıyla siyaset sahnesine çıkıp iktidara oturan; 2004’te girdiği ilk yerel seçimde oy oranını yüzde 42’ye çıkaran ve Temmuz 2007’deki ikinci genel seçiminde yüzde 47’ye tırmanan AKP, 29 Mart 2009 yerel seçiminde “kırılma”yı yaşadı; oy oranı yüzde 39’a geriledi. Nurhan Çelebi, 47 yüzde 100 ise 39’un yüzde 83 olduğunu vurgulayarak “22 Temmuz 2007’de AKP’ye oy veren 100 seçmenden 17’si 20 ay içinde AKP’ye oy vermekten vazgeçmiştir” diyor. Oy oranındaki düşüş yüzde 8 gibi görünse de AKP’nin kendi içindeki erime yüzde 20’ye yaklaşıyor. Erime, az buz değil; AKP’ye oy veren beş kişiden biri oyunu geri aldı. Seçim gecesi mahzun bir çehreyle ekrana çıkan sultan hazretlerinin alt dudağının biraz daha düşmesini normal karşılamak gerekiyor. Rakamlar ortada: 22 Temmuz genel seçiminde yüzde 47 oy alan AKP’nin Meclis’te karşısına çıkan muhalefetin toplam oy yüzdesi 45’ti. 29 Mart yerel seçiminin Meclis’e yansıtılması durumunda yüzde 39’a gerileyen AKP’nin karşısındaki muhalefet blokunun oy oranı yüzde 48’e ulaşıyor. Yerel seçim sonuçlarını, sultan hazretlerinin buyurduğu gibi en büyük “anket” olarak değerlendirirsek AKP Meclis’teki üstünlüğünü yitirmiş, CHP, MHP, DTP ve DSP muhalefeti karşısında azınlığa düşmüştür! 29 Mart yerel seçimlerinin AKP’nin yenilgisiyle sonuçlandığının en somut örneği, sultanın seçim öncesi öngördüğü şekilde 30 Mart sabahında gündeme “kısmi anayasa değişikliği” konusunun gelmemesi ve sultan hazretlerinin kendisine gelebilmesi için kabine değişikliği yapmaya çabalaması olmuştur! Seçimde “fetih” hırsıyla yanıp tutuşan AKP’nin Güneydoğu’da yaşadığı hezimete gelirsek: Kürt sorunu resmen siyasallaştırılmış ve Güneydoğu’daki politikalar “Kürt-İslam Sentezi” eksenine taşınmıştır. Emperyalizmin, Türkiye’nin önüne yeni faturalar çıkarması söz konusudur! Kırılma SESSİZ SEDASIZ (!) Yerel seçim sonucu: Kazanan yer! Kazanamayan el! YağmurDeniz BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Saygõnlõğõnõ yi- tirmiş olan. 2/ Ce- maate namaz kõl- dõran kimse... Kõ- sa çizme. 3/ Evcil bir geyik... Har- man yerindeki ta- hõlõn taş ve toprak- la karõşõk kalõntõsõ. 4/ Hayvanlarõn beğenmeyerek ye- medikleri iri sa- man... İran’õn plaka imi. 5/ Olay... Yapraklarõ sa- lata gibi yenen kokulu bir bitki. 6/ Bir dağ sõra- sõnõn yamaçlarõndan her biri. 7/ İzmir’in Mende- res ilçesinde antik bir kent... Radyum elemen- tinin simgesi. 8/ Bazen geceleri ufukta çakan parõltõ... Taşkömürü. 9/ Tuzak, kapan... Nijerya’nõn başkenti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İncir ve cevizle yapõlan bir tatlõ. 2/ Emirler, beyler... Doğu Karadeniz dağlarõnõn yüksek kesimlerinde yay- gõn geçici kõrsal yerleşme tipi. 3/ Hiçbir tehlike olma- masõna karşõn, kişiyi saran ani dehşet duygusu. 4/ Türkmenistan’õn plaka imi... Bir yerden alõp başka bir yere iletme. 5/ Satrançta bir taş... Pasaklõ, kõlõksõz. 6/ Özellikle diş hekimliğinde dezenfektan olarak kulla- nõlan “benzelyum klorür”e verilen ad. 7/ Tavõr, davra- nõş... “Güzelliğin --- par’etmez / Bu bendeki aşk ol- masa” (Âşõk Veysel)... Derviş selamõ. 8/ Coşkun, esin- le dolu... Dudak boyasõ. 9/ Bir ayva cinsi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 E R İ N C E K E K E Ç E M A R Ş S İ P S A L A P A T A L Y A H O K L A K L E Z A P L U O R E R E M O F O B İ A N A M U R S A Y A Ş K A F E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 bedri.baykam@gmail.com; Faks: 0212 227 34 65
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear