26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 MART 2009 PAZARTESİ 8 PAZARTESİ SÖYLEŞİLERİ CMYB C M Y B ÖZLEM YÜZAK Hedef 2015 yõlõna kadar 5 bin megavatlõk ku- rulu güce erişmek, Türkiye’nin elektrik tüketi- minin yüzde 10’unu karşõlayabilir hale gelmek ve 6 milyon aboneye hizmet vermek... 2005 yõlõnda Sabancõ Holding’in geleceğe yö- nelik stratejik hedefleri oluşturulurken, grubun ana büyüme alanlarõndan biri olarak enerji sektörü- nün saptandõğõnõ belirten Sabancõ Holding Ener- ji Grup Başkanõ Selahattin Hakman, elektrik pi- yasasõnda dikey entegrasyona dayalõ büyüme stratejisi ile yalnõz elektrik üretiminde değil, da- ğõtõm ve toptan satõşta da sektörün önemli oyun- cularõndan biri haline gelmeyi hedeflediklerini an- lattõ. Zaten bu doğrultuda önemli adõmlardan bi- ri ocak ayõ sonunda atõlmõş ve Enerjisa, Türki- ye’nin en büyük elektrik dağõtõm şirketlerinden olan 3 milyon aboneye sahip Başkent Elektrik Da- ğõtõm A.Ş’nin işletme hakkõna sahip olmuştu. Hakman ile hem Enerjisa’nõn neler yaptõğõnõ hem de Türkiye’nin enerji politikalarõnõ konuştuk. - Ekonomik kriz Türkiye’de enerji sektörünü nasıl etkiledi? Elektriğe olan talepte bir düşüş oldu mu? Hakman: Krize birkaç açõdan bakmak lazõm. Türkiye’de bugüne kadar yaşanan krizlerin tümüne baktõğõmõzda, 2001 yõlõ dõşõnda, hiçbir kriz döneminde elektrik talebinin belirgin şekilde düşmediğini görüyoruz. 2001’de bile ekonomi yüz- de 5-6 küçülürken elektrik talebi yalnõzca yüzde yarõm düştü. Çünkü elektrik talebinde tek belir- leyici sanayi değil. Elektriğin yüzde 75’i konut- larda tüketiliyor ve konutlarõn sayõsõ da her geçen gün artõyor. Ben bizim yeni devraldõğõmõz Başkent AŞ’den örnek vereyim. Türkiye genelinde ocak- şubat aylarõnda krizden dolayõ geçen yõla göre ta- lep yüzde 6’lar seviyesinden daha düşük çõktõ ama Başkent’in talebi arttõ, çünkü o bölgede sanayi faz- la yok ve tüketim konut kaynaklõ. Şundan eminim ki, Türkiye’de ekonomi biraz hareketlenmeye baş- larsa elektrik sõkõntõsõ da yeniden başgösterecek- tir. Bu yüzden yeni yatõrõmlarõn ve yeni santral- larõn durmamasõ lazõm. Bu konuda zaten Türki- ye geç kaldõ. ‘Kamu düzenleyici ve denetleyici olmalı’ - Siz yatırımlarda geç kalınmasını neye bağ- lıyorsunuz? - Oluşan piyasa yatõrõmcõya güven veremedi. Çok fazla yatõrõm yapõlmadõ, verilen lisanslarõn dörtte üçü hiçbir yatõrõma başlanmadan öylece du- ruyor. Ben bu sorunun ancak toptan piyasanõn re- kabetçi yapõsõna devletin müdahale etmemesi ile çözülebileceğini düşünüyorum... Kamunun kendini düzenleyici ve denetleyici ko- numuna çekmesi lazõm. Tüm dünyada olduğu gi- bi Türkiye’de de düzenlemeler ve denetlemelerin şeffaf bir şekilde, tüm taraflara aynõ mesafede ola- rak yapõlmasõ gerekiyor. Bunun için de kamunun burada sektör oyuncusu olmaktan çõkmasõ gere- kiyor. Bu bakõmdan özelleştirmeler özellikle önem taşõyor. Piyasadaki üretim tarafõna ya da enerji satõşõna baktõğõmõzda kamunun ağõrlõğõ yüzde 80. Yüzde 80 kamu ağõrlõklõ oyuncuyla re- kabetçi piyasa olmaz. - Bir de Türkiye’de enerji fiyatlarının pa- halılığı sürekli gündemde... Türkiye’nin enerji kaynaklarõnõn dõşa bağõmlõ- lõğõ yüzde 60-70’e kadar çõkõyor. Bu yüzden dün- yada petrol ve doğalgaz fiyatõ arttõğõ zaman bu doğ- rudan elektrik fiyatlarõna yansõyor. Aslõnda Tür- kiye’de elektriğin fiyatõ kõyaslanan Avrupa ül- kelerinden daha pahalõ değil, hatta fiyat olarak da- ha bile ucuz ama satõn alma paritesine baktõğõnõz zaman Türkiye’de elektrik daha pahalõ oluyor. ‘Türkiye’de talep artışı yüksek’ Bu işin bir boyutu. Bir diğeri ise şu: Avrupa’nõn elektrik talebi çok fazla artmõyor. Bu yüzden ye- ni yatõrõm fazla yapõlmõyor, enerji talebi amor- tismanõ çoktan bitmiş santrallardan sağlanõyor. Do- layõsõyla çok daha ucuz bir kaynak. Türkiye ise sü- rekli yeni yatõrõmlara ihtiyaç duyulan bir ülke. 1980’den bu yana ülkede elektrik talebi artõşõ her yõl ortalama yüzde 7.5 oldu. Bu da her yõl kuru- lu gücün üzerine yüzde 10 yatõrõm yapmak ge- rektiği anlamõna geliyor. Bu yüzden yeni santrallarõn yatõrõm maliyetle- rinin Türkiye’de elektrik fiyatlarõna olan etkisi Av- rupa’dan daha fazla. Aslõnda şunu söylemeliyim, yeni yatõrõmlar maliyetlere yansõyor ama fiyatla- ra hâlâ tam anlamõyla yansõmõş değil. Şirket açõ- sõndan ele alõndõğõnda hâlâ şirketler kâr elde et- miş değil... - Kriz elektrik piyasasındaki yeni yatırımları etkileyecek mi sizce? - Tabii, kuşkusuz kriz döneminde finansman problemi de yaşanõyor. Yatõrõmcõ fiili olarak bu yatõrõmlarõ yapamaz hale geldi. Biz Sabancõ ola- rak finansman gücüne sahibiz ve yatõrõmlarõmõz aksamadan sürüyor ama bu herkes için geçerli de- ğil tabii ki. Bu yüzden hükümetin enerjinin ge- leceğini düşünerek hareket etmesi lazõm. Fi- nansmana devletin birtakõm destekleri olabilir, ör- neğin kamu bankalarõ kredi verebilir ya da Exim- bank kredi garantisi verebilir. Bunlarõn da ötesinde enerji santrallarõ ciddi istihdama yol açan yatõ- rõmlar. Bu yüzden enerji yatõrõmlarõna verilecek destek istihdam açõsõndan da yararlõ olacaktõr. Ör- neğin bizim Bandõrma santralõ 1500-2000 kişinin çalõştõğõ bir şantiye olacak. Sorunlar için üç çözüm - Enerji küresel açıdan da stratejik bir alan. Siz Türkiye’nin enerji politikalarını nasıl de- ğerlendiriyorsunuz? - Aslõnda önce küresel bağlamda konuya yak- laşmak gerek. Bugün dünya enerji konusunda 2 temel sorun ile karşõ karşõya. Biri arz güvenliği, ikincisi ise çevresel tehdit; yani karbon emis- yonlarõnõn yüksekliği, iklim değişikliği vs... Bu sorunlarõn ikisine birden yanõt verebilecek ise üç politika var. Bunlardan ilki verimlilik. Verimlilik konusunda ne yapõlabilir? Bu da bir- kaç boyutlu. Enerjiyi üretirken aynõ miktar kay- naktan eskiye kõyasla daha fazla enerji elde edi- lir, yeni teknolojiler bu konuda ciddi fõrsatlar su- nuyor. İletim ve dağõtõmdan gelen kayõplar azal- tõlõr. Tüketim cephesinde ise verimlilik; yeni ampuller, doğru dizayn edilmiş çevreci motorlar, õsõ yalõtõm sistemi, doğru izolasyon ile sağlanõr. İkinci temel politika yenilenebilir enerji kay- naklarına yönelmek. Üçüncü politika ise nükleer enerjiyi gündeme almak... Gelelim şimdi Türkiye’nin bu üç çözüme nasõl yaklaştõğõna... Ülkemizde enerji verimliliği yasasõ çõktõ, ye- nilenebilir enerji yasasõ çõktõ ve nükleer enerji ya- sasõ çõktõ.İlk baktõğõmõzda çözüm yolunda Tür- kiye’de bu üç alanda da bir şeyler yapõlmaya baş- landõğõnõ görüyoruz. Şimdi sorun bunlarõn ne kadar uygulandõğõ ko- nusunda. Yasalar yapõlabilecek şeylere ne kadar karşõlõk veriyor? Daha neler yapõlmasõ lazõm? Enerji verimliliğine baktõğõmõz zaman, yasanõn altõndaki yönetmelikler ve kararlarõn uygulan- madõğõnõ görüyoruz. Büyük oranda yönetmelik- ler çõkmadõ bile tam olarak. Yenilenebilir enerji kaynaklarõna ilişkin dü- zenlemelere baktõğõmõzda çok yetersiz olduğunu görüyoruz. Evet gündemde yeni bir yasa tasarõ- sõ var ama o da yeterli değil. Her bir yenilenebi- lir enerji kaynağõnõn kendine göre farklõ destek- lere ihtiyacõ var. Siz rüzgârõ güneş enerjisi ile ay- nõ kefeye koyamazsõnõz. Farklõ fiyat desteklerine ihtiyaç var. Türkiye’de en temel destek 5.5 Sent fiyat garantisi ve alõm garantisi. Bu rakam belki bir akarsu santralõ için yeterli olabilir, ama güneş enerjisi için 5.5 Sent hiçbir şey ifade etmiyor. Avrupa’da güneş enerjisini en çok destekleyen iki ülkede, İspanya ve Almanya’da bu destek 40 Sent. Rüzgâr enerjisi için ise Avrupa’da destek ortalama 8-10 Sent civarõnda. - Peki, ya nükleer? - Nükleer basit bir olay değil. Konvansiyonel l santrallardan daha farklõ yaklaşõlmasõ gereken bir alan; her şeyden önce politik bir risk konusu. Eğer devlet nükleer santral yapõmõna tamam diyorsa önce özel sektöre güvence vermesi lazõm. Gün geldi halk karşõ çõktõ ve Avusturya’da yeni kurulan nükleer santralõn çalõşmasõnõ engelledi ve santral çalõştõrõlmadõ. O santralõ devlet yapmõştõ ve büyük sorun çõkmadõ ama eğer özel sektör işin içine sokuluyorsa bu konuda force major tanõmõna uygun bir güvence verilmeli. Eğer santralõn çalõşmasõ günün birinde yükleniciden kaynaklanmayan nedenlerden dolayõ engellenirse buna güvence verilmeli. Selahattin Hakman 1953 yõlõnda İstanbul’da doğdu ve yüksek eğitimini Karlsruhe Teknik Üniversitesi’nde elektrik yüksek mühendisi olarak tamamladõ. Evli olan Selahattin Hakman, 1980 yõlõnda Siemens AG Almanya’da başladõğõ çalõşma hayatõnõ 1984’ten itibaren Siemens AŞ Türkiye’de sürdürdü ve bu şirkette 12 yõl süreyle enerji üretimi, 2 yõl süreyle de komünikasyon sistemleri direktörlüklerini yürüttü. Selahattin Hakman 2006 yõlõndan beri enerji grup başkanõ olarak Sabancõ Grubu’nda görev yapõyor. Y enilenebilir enerji kaynaklarõnõn geliştirilmesinin devlet desteğiyle olduğunu belirten Hakman, “Türkiye’de bu destek 5.5 sent, ancak her bir yenilenebilir enerji kaynağõnõn kendine göre farklõ desteklere ihtiyacõ var. Siz rüzgârõ güneş enerjisi ile aynõ kefeye koyamazsõnõz. Farklõ fiyat desteklerine ihtiyaç var” dedi. PORTRE GÜVENCE GEREKİR BÜYÜK BÖLGEYLE İLGİLENİRİZ - Başkent EDAŞ’ın işletme hakkını al- makla Enerjisa’nın üretim tesislerinden olu- şan portföyüne böylece dağıtım da eklen- miş oldu. Enerjisa’nın bugünkü portföy ya- pısı ve büyüklüğü hakkında bilgi verir misiniz? - Enerjisa 1996 yõlõnda Sabancõ Grubu’nun bir otoprodüktör şirketi olarak kuruldu ve 2003 yõlõ sonuna kadar top- lam 370 MW kurulu güce sahip kombine çevrim doğalgaz santralõ kurdu. An- cak 2000’li yõlla- rõn başõndan iti- baren elektrik sektöründe yaşa- nan gelişmeler, 2001 yõlõnda Elektrik Piyasasõ Kanunu’nun çõkmasõ, EPDK’nin kurul- masõ, piyasanõn açõlmaya başlamasõ ve hõzlõ artan ta- leple birlikte, önemli bir yatõrõm alanõ haline geldi. Biz de stratejilerimizi bu- na göre şekillendirdik. He- deflerimizden biri 2015 yõ- lõna kadar Türkiye elektrik sek- törünün yüzde 10’una sahip ol- mamõz. Yaklaşõk 5 bin MW’lõk bir portföye denk geliyor. Elek- triğin üretimini, toptan tica- retini, dağõtõmõnõ ve perakende ticaretini kap- sayan dikey entegre bir yapõda faaliyet gös- termeyi hedefledik. - Ve bünyeye bir de Avusturyalı ortak kattınız.... 2006 yõlõnda, bildiğiniz üzere dağõtõm böl- gelerinin özelleştirilmesi konusu gündeme gel- di. Bu süreçte Avrupa’nõn ve dünyanõn en önemli elektrik şirketleri Türkiye’ye odaklandõ. Bu şirketler bir yerli ortakla hareket etmek is- tiyorlardõ ve bizim de kapõmõzõ çalmaya baş- ladõlar. Bizim Sabancõ Holding olarak sermaye koy- mak adõna bir ortağa ihtiyacõmõz yoktu. An- cak, bize pazar bilgisiyle katkõda bulunabile- cek ve Türkiye’ye kalõcõ bir şekilde gelmek is- teyen ortak olursa bu ortaklõğa da gireriz di- ye karar aldõk. Sonunda Avusturyalõ Verbund şirketiyle böyle bir ortaklõk gerçekleştirdik. Özellikle dağõtõm özelleştirmesinin yanõnda üretim alanõnda yeni fõrsatlar bulmak, lisans- lar almak ya da lisansõ olan şirketleri satõn ala- rak portföyümüzü genişletmek istedik. Kocaeli, Adana, Çanakkale ve Mersin’de faaliyet gös- teren toplam 370 MW kapasiteli dört doğal- gaz kombine çevrim santralõnõn yanõ sõra 2007 yõlõnda gerçekleştirilen satõn almalar son- rasõ Antalya, Mersin ve Kahramanmaraş’ta iş- letmede olan 85 MW hidroelektrik üretim kap- asitesini bünyemize kattõk. Bunun yanõ sõra yaklaşõk 1000 MW kurulu gücünde 9 hidro- elektrik santralõnõn, 450 MW kurulu gücündeki Tufanbeyli Termik Santralõ’nõn, 920 MW kurulu gücündeki Bandõrma Doğalgaz Kom- bine Çevrim Santralõ’nõn proje ve yapõm ça- lõşmalarõ sürüyor. Ayrõca Enerjisa’nõn yeni- lenebilir enerji kaynaklarõna yönelik yatõ- rõmlarõnõn bir parçasõ olarak toplam 185 MW kurulu gücündeki rüzgâr santrallarõnõn proje çalõşmalarõna da başladõk. Rüzgâr enerjisinde 300 megavata kadar çõk- mayõ düşünüyoruz. Toplam üretimde 3 bin me- gavata geldik. Kendimize koyduğumuz optimum hedef, bu yatõrõmlarõn yüzde 35’inin hidroelektrik, yüz- de 25-30 doğalgaz ve kömür, yüzde 5 ile 10 arasõndaki bir oranõnõn da başta rüzgâr olmak üzere yenilenebilir kaynaklardan olmasõ. Bu oranlarõn değişip değişmeyeceği ya da deği- şirse ne kadar değişeceği önümüzdeki fõrsat- lara ve yasal düzenlemelere bağlõ olacak. ‘Elektrik üretim ve arzõnda hâlâ sorun var’ diyen Sabancõ Holding Enerji Grubu Başkanõ Selahattin Hakman: ‘Bõçaksõrtõndagidiyoruz’ ‘Enerjide büyük oyuncuyuz’ 2005yõlõnda Sabancõ Holding’in geleceğe yönelik stratejik hedefleri oluşturulurken “enerji sektörü” grubun ana büyüme alanlarõndan biri olarak belirlendi. Hedef, 2015 yõlõna kadar 5 bin megavatlõk kurulu güce erişmek, Türkiye’nin elektrik tüketiminin yüzde 10’unu karşõlayabilir hale gelmek ve 6 milyon aboneye hizmet vermek. - Yeni dağıtım ihalelerine katılma planınız var mı? - Özelleştirme İdaresi 2 bölgeyi daha ihaleye çõka- racak. 2009 sonuna kadar bu özelleştirmelerin ta- mamlanacağõnõ söyledi. Başta da belirttiğim gibi 6 milyon aboneye ulaşmayõ amaçlõyoruz. Bu doğrul- tuda bizim 3 milyon aboneli başkent ayarõnda bir bölgenin ihalesini daha alma hedefimiz var. Çok küçük olanlarla ilgilenmeyebiliriz ama İstan- bul Anadolu yakasõ, İzmir ya da Bursa bölgesi iha- leye çõkarõlõrsa ilgileneceğiz. T ürkiye sürekli nüfusu artan ve büyüyen bir ülke, krizler elektriğe olan talebi fazla düşürmüyor. Bu yüzden bir yandan hõzla yeni yatõrõmlara yol açõlõrken bir yandan da verimlilik politikalarõnõn gündeme alõnmasõ şart. BAŞBAKAN ERDOĞAN ‘ABD askeri toprağımızdan geçebilir’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin izin istemesi durumunda, Irak’tan çekilecek ABD askerlerinin Türk topraklarõnõ kullanmasõnõ değer- lendirebileceklerini söyledi. Amerikan CNN Televizyonu’nun internet sitesindeki habere göre Erdo- ğan, dün verdiği demeçte, ABD asker- lerinin Irak’tan çõkõşõ konusunu olum- lu bulduklarõnõ bildirdi. Erdoğan, ABD askerlerinin Türk topraklarõndan geçmesi konusunda ABD yönetimin- den resmi bir istek gelmediğine de işa- ret etti. “Silahlar ve cephaneler de çıkarılacaksa, bunların nereye gitti- ğinin açık olması gerektiğini” ifade eden Erdoğan, “Eğer bu askeri teçhi- zatın tam olarak nereye gittiği ko- nusunda bilgilendirilirsek, daha uy- gun bir değerlendirme yapabiliriz” dedi. Erdoğan, ABD Başkanõ Barack Obama’nõn başkanlõğa seçilmesinden bu yana “doğru tonda” konuştuğunu da bildirdi. Obama’nõn Guantanamo Üssü ile ilgili adõmlarõnõn Türkiye’de çok olumlu karşõlandõğõnõ belirten Er- doğan, ABD Başkanõ’nõn Nevruz do- layõsõyla İran’a yolladõğõ kutlama me- sajõndan da memnuniyet duyduğunu kaydetti. Erdoğan, Obama ile kendisi- ni de karşõlaştõrarak, her ikisinin de aynõ mütevazõlõğõ paylaştõklarõnõ öne sürdü. ABD’nin, Irak ile varõlan anlaş- ma gereğince bu ülkede bulunan 140 bin dolayõndaki askerini 2011 yõlõnõn sonuna dek çekmesi gerekiyor. TALAT’LA GÖRÜŞME Washington’dan Rumları kızdıran davet Dış Haberler Servisi - ABD Dõşiş- leri Bakanlõğõ, KKTC Cumhurbaşkanõ Mehmet Ali Talat’õ 30 Mart Pazarte- si günü görüşmek üzere Washington’a davet etti. Talat ve ABD Dõşişleri Ba- kanõ Hillary Clinton’õn görüşeceği haberi Washington’daki Rum-Yunan lobisinde öfkeye yol açtõ. “Helenler İçin Ulusal Koordine Çaba” adlõ Rum-Yunan grubunun 11 lideri, ABD Başkanõ Barack Obama ve Başkan Yardõmcõsõ Joe Biden’a ortak mektup yazdõ. Mektupta ziyaretin iptali iste- nirken KKTC’nin fiilen tanõnmasõ gi- bi algõlanabilecek bu gibi girişimler- den uzak durulmasõ istendi. Greek News adlõ ABD Rum gazete- sinin haberine göre, mektupta Talat- Clinton görüşmesinin Obama’nõn po- litikalarõna aykõrõ olduğu ve ziyaretin ABD için yõllar boyu telafisi zor so- runlara yol açacağõ savunuldu. Mek- tupta Obama ve Biden’a hitaben “Lütfen bu yanlış adımın önüne ge- çin” denilerek KKTC’nin fiilen tanõn- masõ olarak algõlanabilecek bu gibi gi- rişimlerden uzak durulmasõ istendi. ÇANAKKALE ZAFERİ Atatürk’ü yok saydılar YUSUF BAŞTUĞ ADANA - Yüreğir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, büyük önder Mustafa Ke- mal Atatürk’ü yok saydõ. Çanakkale Zaferi’nin yõldönümünde Milli Eğitim Müdürlüğü’nce okullarda dağõtõlan bro- şürlerde Atatürk’ten tek satõr da olsa bahsedilmemesi dikkat çekti. Ata- türk’ün yer almadõğõ broşürlerde, düş- manõ Türklerin ‘iman’ gücüyle yendiği savlandõ. 4 sayfalõk broşürün iç sayfa- larõnda Mehmet Akif Ersoy’un “Ça- nakkale Şehitlerine” isimli şiiri yer aldõ. Broşürün son sayfasõnda ise imza- sõz “Bir Destandır Çanakkale” isimli yazõ yer aldõ. Vehbi Vakkasoğlu’nun, “Bir Destandır Çanakkale” isimli ki- tabõndan yapõlan alõntõlarla yazõldõğõ anlaşõlan ve Çanakkale Savaşlarõ’nõ an- latan yazõda Atatürk’e hiç yer verilme- diği görüldü. Adana İl Milli Eğitim Müdürü Abdulgaffur Büyükfırat, “Konuyu inceleyeceğim. Çanakkale demek, Atatürk demektir” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear