14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Kitaplarla... Yaşamak... PENCERE Doğan Grubu Dayanabilecek mi?.. Gerçekte bugün, bir aralar konuşurken çok kul- landığım sözcükler olan ‘üçgen, dörtgen, çember’ üzerine yazacaktım; Aydın Doğan’ın gazetesi Ra- dikal, başyazısnı bu konuya ayırmıştı... İsmet Berkan’ın “Altın Müselles” başlıklı baş- yazısını okurken de epey gülmüştüm... Ne var ki yine Aydın Doğan’ın özellikle seçil- miş bir fotoğrafını Sabah’ın sürmanşetinde gö- rünce bir kez daha güldüm... Ne diyordu Sabah sürmanşetinde: “Doğan’a haciz geldi...” Haberin ilk tümcesi: “Maliye ve Doğan Yayın Holding arasındaki te- minat krizi gruba haciz kararı ile son buldu.” Demek ki başyazısında Cumhuriyet’le uğra- şan Radikal’in tepesinde de haciz var... Aydın Doğan’ın gazeteleri Hürriyet, Milliyet, Vatan, Radikal, Referans, Posta... Doğan Grubu’nun tüm gazetelerinde kural şöyledir: Gazetede birbirine kökünden zıt köşe yazar- larına yer verilir... Aydın Bey’in bana söylediği: “- Ben habere bakarım...” Ama, olmadı, cemaat faşizminin iktidarı, Do- ğan Grubu’na haber özgürlüğünü de tanımadı ve dedi ki: - Seni tepeleyeceğim... Nasıl?.. Unakıtan maliyesi önce 500 milyon dolarlık vergi cezasını Doğan Grubu’na dayadı, grubun gösterdiği teminatı (İçinde Radikal de var) kabul etmedi, ardından da haciz kararı çıkardı... Peki, şimdi ne olacak?.. Doğan Grubu’nda yöneticiymiş, köşe yaza- rıymış, kimin umurunda?.. Onların en aklıevvelleri Cumhuriyet’le uğraşı- yorlar... Cumhuriyet darbeciymiş... Cemaat faşizminin tezgâhı bu... Sabah patronajı bugün iktidarın elinde, avu- cunda... F tipi medyayı zaten Fethullah Gülen Ameri- ka’dan yönetiyor... Geriye ne kalıyor?.. AKP iktidarı için ilk hedef Cumhuriyet... Bir de Doğan’ı teslim alır ya da çökertirse... Gel keyfim gel... Türkiye öyle bir noktada ki televizyonda Çiğ- dem Anad, programlarına katılan Hürriyet Ge- nel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’e soruyor: “- İktidar diyet isterse Bekir Coşkun’u kovar mısınız?..” Düşündüm: Aydın Doğan’ın yerinde olsam ben ne yapar- dım?.. Koskoca bir holding, yüzlerce kişinin çalışıp ekmek yediği bir medya... Peki, siz olsanız ne yapardınız?.. Birisi çıkıp diyebilir ki: - Herkesin çoluk çocuğu var, kim takar Bekir Coşkun’u... Radikal’de İsmet Berkan’ı kurtarmak için Hür- riyet’ten Bekir Coşkun’u kovmaya ne dersiniz?.. Türk medyası cemaatçi faşizm karşısında bu hale düştü... Ya Cumhuriyet?.. Dedik ya ılımlı İslamcı devletin ilk hedefi Cum- huriyet... Ne hukuk, ne guguk... Bu devlet artık F tipi çalışıyor... Anasının gözü bir merkez var: Zamanlaması müthiş, devlet gücünü kullanıyor; durun bakalım 29 Mart’a dek daha neler yapacak?.. F rancis Fukuyama 1989 yõlõnda yazdõğõ “The End of History and the Last Man” adlõ eserinde politik ve ekonomik li- beralizmin nihai başarõsõnõ ilan et- mişti. ABD’de Reagan yönetiminin danõşmanlarõndan “Yeni Muhafa- zakârlık” akõmõnõn bir diğer deyişle “Neo Con”larõn en önemli düşünür ve temsilcilerinden Fukuyama’ya göre Liberalizm dõşõnda herhangi bir ideolojinin artõk yaşama şansõ yok- tu. Liberalizmin bir gereği olarak devlet küçültülmeli, daha önce dev- letin yüklendiği birçok işlev piya- saya bõrakõlmalõ, serbest ticaret güç- lendirilmeli, daha az işlevli ama güç- lü bir devlet yapõsõna geçilmeliydi. Yine aynõ yõl, Uluslararasõ Eko- nomi Enstitüsü’nün (Institute for In- ternational Economics) kõdemli araştõrmacõlarõndan John Willi- amson “Washington Consensus” kavramõnõ ortaya attõ. Washington Consensus, “serbest ticaret”in yü- celtilmesini savunan düşüncelerle eş anlamda kullanõlan bir kavram ola- rak iktisat yazõnõna girdi. Aynõ sõ- ralarda, Sovyetler Birliği’nin yõ- kõlmasõyla anti-komünist görüşler önemini yitirmeye başlamõştõ. İşte bu boşluk döneminde “piyasanın yü- celtilmesi ve serbest ticaret” Ame- rika’nõn dünyaya ihraç ettiği en önemli ideolojik kavram haline gel- di. Williamson’a göre Washington Uzlaşmasõ olarak da tanõmlanan kavram iki kaynaktan beslenir. İlk kaynak kavramõn politik özünü oluşturan Amerikan Kongresi ve yö- netiminin kõdemli üyelerinin gö- rüşleridir. Kavramõn teknik ve eko- nomik özünü oluşturan ikinci kay- nak ise Amerikan Merkez Bankasõ gibi Amerikan hükümetinin eko- nomik birimlerinin, IMF ve Dünya Bankasõ gibi uluslararasõ finansal ku- ruluşlarõnõn ve aynõ yönde çalõşan çeşitli düşünce üretim merkezlerinin görüşleri ve uygulamalarõdõr. Uzlaşmanõn ana ilkeleri ise dere- gülasyon, özelleştirme, yabancõ ser- maye ve ithalata açõklõk (open- ness), sermayenin sõnõrsõz hareketi ve düşük vergi oranlarõdõr. ABD’nin etkisi Bu görüşler, 1980’ler sonrasõnda özellikle Latin Amerika ülkeleri ile ABD’nin etkisinin yoğun oldu- ğu diğer ülkelerde egemen hale ge- tirildi ve kõsa sürede IMF ve Dün- ya Bankasõ politikalarõ, yönlendir- meleri ve özelleştirmeler aracõlõğõyla devletin piyasadaki rolü azaltõldõ, serbest ticaretin etkisi arttõrõldõ. Böylelikle küresel düzeyde dere- gülasyonlarõn ağõr bastõğõ yani pi- yasa kontrolleri ve düzenlemelerin olmadõğõ, serbest ticarete dayalõ bir piyasa ekonomisi oluşturuldu. Serbest piyasayõ kutsayan ve dev- letin çeşitli düzenlemeler ile karõş- madõğõ bir piyasanõn kaynak kulla- nõmõnda en yüksek etkinliği sağla- yacağõnõ savunan bu yaklaşõm, 2007 ortalarõna kadar, özellikle ABD ve AB’de finans sektörünün bir balon gibi hõzla büyümesine ve büyük kâr- larõn kazanõlmasõna yol açtõ. Ka- zançlarõn büyüklüğü kâr hõrsõnõ art- tõrdõ. Likidite bolluğu içindeki ya- tõrõm bankalarõ ve sermayedarlar da- ha büyük risklerin altõna girmekten kaçõnmadõlar. Resesyona dönüştü Dünya ekonomisinde bu büyük fi- nansal genişleme 2006’nõn ikinci ya- rõsõnda ABD konut sektöründe dur- gunluk işaretlerinin ortaya çõkmaya başlamasõyla yeni bir döneme gir- mişti. Bu işaretler 2007 ortalarõnda morgage kredileri yatõrõmõ yapan fonlarõn batmaya başlamasõyla so- mutlaşan bir krize yol açtõ. Finansal kriz kõsa sürede kontrol altõna alõ- namayan ekonomik gelişmeler ile tüm dünyada hem finans hem de re- el sektörü etkileyen küresel bir kri- ze ve resesyona dönüştü. ABD başta olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri, Rusya, Japonya ve Çin dahil tüm ülkeler krize karşõ cid- di ekonomik önlemler alõyorlar ve ekonomik paketleri uygulamaya sokuyorlar. Özellikle reel sektörün sorunlarõnõ aşmak ve dünya çapõn- daki resesyonun engellenebilmesi için şu ana kadar dünyada ülke ekonomilerine toplam 7-8 trilyon ABD Dolarõ dolayõnda bir müda- halenin yapõldõğõ biliniyor. Kriz dünyamõzõ olduğu kadar ül- kemizi de derinden etkiliyor. Eko- nominin büyüme hõzõnõn azalmasõ ve üretimin düşmesi, işten çõkarmalar ve hõzla artan işsizlik, rekor düzey- de düşen borsa ve artan döviz kuru ekonomik krizin derinleştiğini gös- teren önemli göstergeler. İşsizlik cinayetleri ve iflas intiharlarõ günlük yaşantõmõza damgasõnõ vurmaya başlamõş ve bu olumsuz gelişmele- Kriz ve Siyasette Yeni Söylem Prof. Dr. Mehmet TOMANBAY Kuşkusuz ülkemizin merkez solda siyaset yapan tüm siyasetçilerine, siyasi kurumlarõna ve aydõnlarõna bu fõrsatõ değerlendirerek ülkemiz için yeni bir umudu yaratma açõsõndan büyük bir sorumluluk düşmektedir. Dileriz bu kriz ülkemizin aydõnlõk insanlarõ için yeni bir umudun başlangõcõna dönüşür. SAYFA CUMHURİYET 19 MART 2009 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER World’eözel +6 Worldtaksit f›rsat›yla! ROZA SANDIKLI BAZA SADECE www.arstil.com Arstil Arstil Mobilyalar Parolu kart sahiplerine ilave %10 indirimli! Artık sevdiğiniz, daha doğrusu oku- mak istediğiniz yazarların kitaplarını gi- dip çarşıdan almak zorunda değilsiniz! Oturduğunuz yerde, bilgisayarın düğ- mesine basarak o kitapları evinize ge- tirmek olanağı var... Bu da çağdaş uy- garlığın uygarlık demeyelim de teknik gelişmenin bir kazancı... Gazetemizin baş sayfasının köşe- sinde günlerdir yazarlarımızın adları çık- tı, benimki de... Bizi seven, daha çok okumak, tanımak isteyen okurlarımız, imzalı kitaplarımızı istediler. Günlerce sürdü bu uzaktan imzalama! Bilmem yararlı oldu mu? Günlerdir masamın köşesinde bir ki- tap yığını var. Hepsi de yakın dostla- rımın yapıtları... Her biri ayrı bir değer. Tanıtımı için iyice incelenmesi gerekli... Bu yüzden, hele benim gibi ömrü ki- taplarla geçmiş birisi için vazgeçilmez bir sevinç... Ama hani ne derler gözü kör olsun yaşlılığın, saatler, günler yet- miyor... İşte Ali Sirmen’in ‘Sevgiliye Mek- tuplar’ı... Sirmen’in her okuru kendini sevgili saymalıdır. Öyle içtenlikli yazı- lar ki, oku oku doyamazsın!.. İşte Işıl Özgentürk’ün ‘Gezi Fısıltıları’ alıp sizi bilmediğiniz dünyalara uçurur!.. İşte Alev Coşkun’un yeni kitabı ‘Yeni Man- dacılar’. Günümüzün mandacılarını da bir gün yazacak elbet! Mustafa Bal- bay’ın yapıtları kitaplığın iki gözünü dol- durmuş! Akan su gibi anlatır siyaset dünyasını, insanca, dostça bir bakış- la... İşte Ataol Behramoğlu, günlük toplumsal olayları şiirli bir bakışla sun- muş bizlere ‘Sivil Darbe’sinde... Ya Mehmet Başaran’ın ‘Pir Sultan Ölür Ölür Dirilir’i... Mehmet Başaran deyip geçmeme- li. O bütün bir dönem, neredeyse bir ta- rih! Hepsini kişiliğinde taşımış, acılar- la, dertlerle... Dizelerini ortak etmiş dün- ya işlerine. Köy Enstitüsü yılları, yaşam kavgası, kişisel hüzünlerin toplumsal umutlarla umutsuzlukların çarpışması... Her kitap apayrı bir evren ama o ev- rene girmek zor. Cumhuriyet seksen al- tı yıl boyunca yepyeni bir dünya yarat- mış, bir uygarlık evreni!.. Yüz binlerce, milyonlarca öğrencisi, öğretmeni olan bir okul, daha çok bir üniversite... Evet, bir de aşk var. Her zaman var, kimi zaman arayıp bulamadığımız. Adil İzci ‘Aşk İmiş’ adlı kitabında bir ma- sal anlatırcasına “Hiç görmediğim bir rüya olsun yüzün/Gündüz ve gece, dünya ve gök. Birdenbire” diyor. Du- yabilene, tadabilene... Buket Uzuner de, öykülerini bir şi- irli yolculukla dile getirmiş: “Yolda”sın- da. Gezip gördüğü eşsiz güzellikleri, sayfalarca... Şiir güzel ama bir de hukuk var. Yar- gı var, gerçek adaleti aramak var. Rahmi Kumaş, bir görev yüklenmiş, doğruyu arayıp belgeleştirmek... “Sim- gesel Direniş”inde “Devletin başında- kilerin yalan konuştuğunu kanıtladım” diyebilen bir hukuk adamı... “Bir Türk Olarak Yaşam” nedir? Çe- tin Yetkin, tüm kitaplarındaki gibi biz- lere Türk olmanın önemini anlatıyor bir kez daha... “Atatürk’ün Cumhuriyeti git- tikçe artan bir ivme ile ve parça parça karanlık güçlerce ele geçiriliyor” gibi bir gerçeğe karşı hepimizi direnişe çağı- rıyor... Son noktayı, bir şiirle, Başaran’ın di- zeleriyle koymak en iyisi: “Koltuklarında kitapları/Ders veriyor bugün de/Profesör Ümit Doğa- nay/Cavit Orhan Tütengil/Kurşun iş- lemiyor seslerine/Özgürlük diyor ay- dınlanma diyor/yaşamı savunan Ser- ver Tanilli/Muammer Aksoy’la Uğur Mumcu/iki kutup yıldızı göklerimizde.” rin ne kadar daha ekono- mimizi etkileyeceği henüz kestirilemiyor. Duvara çarptı Görünen o ki yaklaşõk 20 yõla yakõn bir süredir dünyayõ etkisi altõna alan liberal rüzgârlarõn sonuna gelinmiş vaziyette. Ka- pitalizmin kontrol edil- meyen piyasa ekonomisi ve serbest ticareti kutsa- yan politikalarõ duvara çarpmõş durumda. Küre- sel bir durgunluğa (re- sesyon) dönüşen ekono- mik krizden nasõl çõkõla- cağõ, dünya ekonomisinin yeniden nasõl canlandõrõ- lacağõ yönünde kuramsal ve ideolojik tartõşmalar uluslararasõ ekonomi gün- deminin ön sõralarõnda. İkinci Dünya Savaşõ sonrasõ krizden çõkõşta bir can simidi görevi gören Keynesyen ve kimi ku- ramcõlara göre Marksist politikalar yeniden uygu- lamaya sokulmakta. Özel- leştirme yerine devlet mü- dahaleleri ve kamulaştõr- malar ile piyasaya çeki- düzen verme çabalarõ tüm dünyada ağõrlõk kazan- makta. Tarihi fırsat Uzun yõllardan beri ya- sa tanõmaz bir şekilde kârlarõna kâr katan vahşi kapitalizm uygulamala- rõnõn ekonomik sahnede- ki bu yenilgisi siyaset sahnesine nasõl yansõya- cak ve yeni bir siyasal ya- põlanma ve söyleme yol açabilecek mi? Siyasetin yeni ekonomik politik söylemi ne olacak? Ka- pitalizmin insanõ yok sa- yan, parayõ ve kazanma- yõ temel alan söylemleri ve yaklaşõmlarõndan in- sanõ temel alan adaletçi, eşitlikçi sol ya da sosyal demokrat bir siyasal söy- lemin ve yapõlanmanõn egemen olacağõ yeni bir döneme geçilebilecek mi? Sol ya da sosyal demokrat politikalar açõsõndan kri- zin yarattõğõ bu tarihi fõr- sat değerlendirilebilecek mi? Kuşkusuz ülkemizin merkez solda siyaset ya- pan tüm siyasetçilerine, siyasi kurumlarõna ve ay- dõnlarõna bu fõrsatõ de- ğerlendirerek ülkemiz için yeni bir umudu yaratma açõsõndan büyük bir so- rumluluk düşmektedir. Dileriz bu kriz ülkemizin aydõnlõk insanlarõ için ye- ni bir umudun başlangõ- cõna dönüşür.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear