14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 MART 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Türk Toplumunda Cehaletin Yükselişi (7) Geçen haftaki yazımda, Cumhuriyetin kurulu- şunun ardından yetişen ve ne yazık ki çok kısa ömürlü olabilen ‘Türk Aydınlanması’nı gerçek- leştiren aydınlarımızın nitelikleri üzerinde durmaya başlamıştım. Onlardan sonra, kabaca yetmişli yıl- lardan başlayarak kendini belli edecek ve gide- rek etkinlik kazanacak ‘alıntı aydınlarından iyi ay- rılabilmeleri için, kuruluş döneminin ‘imece ay- dınlarının niteliklerinin iyice belirginleştirilmesi gerekiyor. Çünkü ileride sözünü edeceğim ‘alın- tı aydınları, kısa ömürlü ‘Türk Aydınlanması‘nın ar- dından bu ülkede cehaletin ve bağnazlığın yeni- den ortaya çıkışına önemli(!) katkılarda buluna- caklardır. Önce Azra Erhat’a ilişkin bir anı. Yıllar önce Az- ra Erhat’ın Teşvikiye’deki evinde bir akşamüstü. Karşılıklı çay içiyoruz. Birkaç defa: “Azra Teyze, bir şey soracağım… diye söze başlayarak hü- manizme ilişkin dolaylı ve dolaysız sorular soru- yorum. Amacım, bana hümanizmi onun anlat- masını sağlamak. Fakat niyetimi çabuk anlıyor: “Evladım, ben hümanizmi sana nasıl anlatayım ki şimdi? Hümanizm, benim yaşama biçimim. İnsanın yaşama biçimi olacak kadar kendine mal ettiği bir şeyi anlatması çok güçtür!” Aradan yıllar geçtikten ve -ne yazık ki!- çok fark- lı aydınları da tanımak zorunda kaldıktan sonra, ‘Azra Teyze’nin o akşamüstü söyledikleriyle as- lında bütünüyle kendi aydınlar kuşağını anlatmış olduğunu anlayacaktım. Azra Erhat’ın yanı sıra, Sabahattin Eyuboğlu, Vedat Günyol, Orhan Bu- rian …ve daha niceleri. Hayır. Onlar, anlatan ki- şiler değildiler. Ve hele anlattıklarının itirazsız ez- berlenmesini isteyen kişiler hiç değildiler. Onların, ancak eylemleri için gerekli gördüklerinde bir şey- ler anlatırlardı -yani, eylemlerinin tamamlayıcısı ola- rak. Ama eylem, aydınlatma eylemi, hepsi için hep ön planda geldi. Kısacası, anlatmayı değil, fakat hep açıklamayı gerekli gördüler- bu toprakların insanları, yüzyıllar sürmüş koyu bir cehaletin ar- dından, nihayet kendileri üzerinde düşünmeye başlasınlar, Sokrates’ten iki bin beş yüz yıl son- ra, o büyük düşünürün: “Üzerinde düşünülme- yen bir hayat, yaşanmaya değer bir hayat değil- dir!” özdeyişini kendi hayatlarında somutlaştı- rabilsinler diye! Ve burada sözü, Azra Erhat’ın ardından Orhan Burian’a, kısacık hayatına kabarık sayıda dene- meyi, eleştiriyi ve sonradan Vedat Günyol’un sür- düreceği “Yeni Ufuklar” adlı o küçük boyutlu, fa- kat aydınlanmanın ışıklarını bir prizmanın gücüyle bu toplum için yoğunlaştıran dergiyi sığdıran Or- han Burian’a getirmek istiyorum. Burian’ın 1953 yılında o dergide çıkan “Köylüyü Aydınlatma” baş- lıklı yazısında kısa ama çok anlamlı bir cümlesi var: “Köylü traktörü ne için istiyorsa, kitabı da onun için istediği gün, okumaktan bir fayda görmüş ola- caktır…“ Bu cümlenin, kültür tarihimizin kısa bir döne- minde egemen kılınan bir aydınlanma felsefesi- ni dile getirdiğini söylemek, kanımca kesinlikle bir abartma sayılmamalıdır. Çünkü bu cümle, ön- görülen aydınlanmanın hedefini göstermektedir: Köylü, traktörü tarlasını daha verimli kılmak için ne kadar istiyorsa, kitabı da kafasındaki düşün- celeri üretken kılmak amacıyla o kadar isteyecek, gerekli görecek kıvama getirilmelidir! Sizce de Orhan Burian’ın bu yazdığı ile, Azra Erhat’ın “Hümanizm benim yaşama biçimim..” de- yişi arasında çok yakın bir ‘akrabalık’ yok mudur? Haftaya sürdüreceğiz. acem20@hotmail.com B u kez seçim öncesine rastlayan “Nev- ruz” için, yine “coşku”lu kutlamalar yerine, “gerilim”e hazõrlõk yapõlõ- yor. “Şoven Kürtçü”lerin, bahar bayramõnõ “si- yasi kimlik gösterileri”ne dönüştürmesi kar- şõsõnda şu gerçek adeta unutuluyor; “yeni gün” doğanõn “herkese armağan”õdõr; sade- ce bir õrkõn ya da halkõn değil, “tüm insanlı- ğın yaşama sevinci”dir. Nitekim Birleşmiş Milletler de 1965’ten be- ri “Dünya Irk Ayrımcılığıyla Mücadele Gü- nü”nü, 150’den fazla ülkede 21 Mart’ta kut- luyor; çünkü güneş, dünyayõ ve herkesi “ayrım yapmadan” õsõtõyor. “Can”õ olan her bitki, her hayvan ve her insan, ‘yeni gün’de “güneşin adaleti”yle õsõnmaya başlõyor. Benzer şekilde Dünya Ormancõlõk Günü de yine 150’den fazla ülkede acaba neden 21 Mart’ta kutlanõyor? Çünkü doğanõn fidanlarõ- nõ ilk kucakladõğõ gün de Nevruz... Ormanlar- daki her türden bitki ve ağaç, “baharı karşı- layan toprakla buluşma”nõn coşkusunu ya- şõyor... Böyle bir gün, nasõl õrkçõlõğa ve ayrõmcõlõğa alet edilebilir ki?.. Eğer, örneğin Azerbaycan’daki gibi, bizde de “baharı karşılama” etkinlikleri bugünlerden başlasaydõ, TV ve radyolarda özel eğlence programlarõ yapõlsaydõ; mesire alanlarõnda do- ğayla buluşma şölenleri düzenlenseydi, şimdi- ki kaygõlõ bekleyiş yerini güler yüze, sevgiye ve en hoş duygulara bõrakmaz mõydõ? Azeriler eğlenmeye 21 Mart’tan önceki son çarşamba günü başlarlar. Halkoyunlarõ mey- danlara taşar, boyalõ yumurtalar tokuşturulur; en zengin sofralar kurulur, çarşõ-pazar süslenir, vitrinler bezenir, evlerden sokaklara şarkõlar, tür- küler yayõlõr. Geçen yõl İzmir’de Konak Belediyesi ile Azer- baycan Kültür Merkezi Nevruz Festivali dü- zenlemişler; Mugam Gecesi’yle başlayan et- kinlikler paneller, şiir geceleri, konserlerle sürmüştü. Ev sahibi Belediye Başkanõ Muzaffer Tunçağ, şenliklerin her yõl yineleneceğini söylemişti. AFRİKA’DAN UZAKDOĞU’YA... Tarihçi Erkan Karagöz Afrikalõlarõn baha- rõ karşõlarken yaptõklarõ “Dana Bayramı”na “Godya” denen bilgelerin önderlik ettiğini an- latõyor. Sümerliler, Babilliler, Kenaniler, İbraniler ve İranlõlarõn yanõ sõra Eski Yunanlõlar ve Roma- lõlarõn da “doğanın yılbaşısı”nõ karşõlama şö- lenleri yaptõklarõnõ belirtirken “Uzak Asya”dan Balkanlar’a Türk geleneklerini şöyle özetliyor: “Hunlar 21 Mart’ta kırlara çıkarlar, şen- likler düzenlerler; Türkler de aynı günü Er- genekon’dan çıkış günü sayarlar...” Eski Mezopotamya’daki “kozmik” gökyü- zü gözlemlerinin en önemli günü olan 21 Mart; 12 hayvanlõ Türk takvimi ile Selçuklu Sul- tanõ Melik Şah’õn bulduğu “Meliki takvi- mi”nin de başlangõcõ. Babillilerin “Akıtu” festivalleri, Hititlerin “Pruliyyas” bayramõ 21 Mart’ta yapõlõrmõş. Ja- ponlar “Shunki Korei Sai” bahar bayramlarõ- nõ 21 Mart’ta kutlarken Kamboçya, Tayland gi- bi ülkelerin de eski takvimlerinde yõlbaşõ yine Nevruz. İşte bu “evrensel yılbaşı”na bugün de Kõrõm Türkleri “Navrez”, Harezmliler “Navsarji”, Soğdaklõlar “Navsarız”, Çuvaşlar “Noris oha- ye” ya da “Navrus”, Kırgızlar “Nooruz”, Ta- cikler “Gülnavrız”, Tatarlar “Noruz”, Batõ Trakya Türkleri “Mevris” adõnõ veriyorlar. OSMANLI’NIN ‘NEVRUZİYE’LERİ Anadolu’nun tüm yörelerinde binyõllara uza- nan Nevruz, Osmanlõlarõn da özellikle “saray gelenekleri” arasõndaydõ. Tarihçi Necdet Sakaoğlu’nun derlediği sa- ray mektuplarõndan Gülbahar Hatun’un 1482’de oğlu II. Bayezid’e yazdõklarõ, Nevruz’a verilen değeri kanõtlõyor: “Benim Sultanım, Nevruz mübarek olsun. Hemişe (her zaman) bunun gibi mübarek günler ve şerif saatle- re yetişin...” Osmanlõlarda Nevruz için yazõlan şiirlere “Nevruziye” denirdi. Bu manilerde bahar ve aşk vurgulanõrdõ. “Hekimbaşı”nõn her 21 Mart’ta yaptõğõ çok özel “Nevruz macunu”na padişahõn verdiği “Nevruz Bahşişi” ise asla 200 akçeden az olmazdõ. Manisa’da 21 Mart’ta düzenlenen şenlikler- le halka dağõtõlan “Mesir Macunu”nun terki- bindeki baharatlar ile İranlõlarõn Nevruz bay- ramlarõnda yaptõklarõ “Heftsin” macunu nere- deyse aynõ. RUSYA’NIN SOĞUKLARINDA Nevruzun ne denli evrensel olduğunun bel- ki de en çarpõcõ kanõtõ ise eski bir Rus kutla- masõdõr. “Masleniçça” denilen ve kõşõn bitip ba- harõn başlamasõnõn bayramõ olarak düzenlenen şenlikler, gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart’tan bir hafta önce başlar, 15 gün sürer. Masleniçça, “yağ” anlamõndaki “masla”dan geliyor; kuzeyin soğuğunda, bol “yağlı” tatlõ- lardan “Blin” denilenin yuvarlak ve sarõ ren- kli olmasõ da uzun kõşta hasret kalõnan “güneş”i simgeliyor. İMAR DOSYASI’NDA... İşte böylesi geniş bir kültür coğrafyasõnda her- kesin ortak bayramõ olan Nevruz’u 21 Mart Cu- martesi gecesi Kanal B’deki İmar Dosyasõ’nda da kutlamaya karar verdik. Alacahöyük Belediye Başkanõ Hüseyin Say- kan, tarihçi Necdet Sakaoğlu ve araştõrmacõ Er- kan Karagöz’le tüm “bahar sevdalıları”nõ bekliyoruz... Kuzey Yarõmküre’de yaşayan tüm halklar 21 Mart’ta kõştan yaza geçişin ‘bahar’õnõ kutlayacaklar Nevruz’a‘gerilim’yakõşmõyor 1- TBMM Başkanı Mustafa Kemal, 1921’de Ankara’daki Nevruz bayramı kutlamalarında... 2- Türklerde Nevruz şöleni... Kültür Servisi - Beşiktaş Çağdaş Sanat Galerisi’nde “Vincent Van Gogh’un Peşinde Modernizmin İzinde” adlõ sergi sanatse- verlerle buluştu. Türki- ye’den 11 sanatçõnõn Fran- sa’da Paris – Arles – Saint Remy – Saint Maries De la Mar – Barbizon/fontainblue – ve Auvers sur Oise’de ger- çekleştirdikleri “Vincent van Gogh’un Peşinde / Moderniz- min İzinde” başlõklõ tasarõ kap- samõndaki çalõşmalardan oluşan sergiye çok sayõda sanatçõ katõl- dõ. Bedri Baykam, resimlerinde Van Gogh’un yaşamõnõn özüm- semesini yaptõğõnõ ve gerçeküs- tücü göndermeler olduğunu söy- ledi. Baykam: “Van Gogh gibi dünya sanatında çığır açmış, kendi sosyal ve duygusal yak- laşımıyla sanata büyük renk getirmiş bir insana bu- günden geriye nasıl bakı- yoruz, sorusundan hare- ketle çok heyecanlı ve çar- pıcı tartışma anları yaşa- dık. Van Gogh’un hayatı- nın her noktası sinemato- grafik, efsanevi, epik ve ro- mansal. Zaman içerisinde hakkında yazılan yüzlerce kitap, katalog ve sergiyle o efsane sürekli kendisini besli- yor.” Özdemir Altan ise “İlk de- fa yüzeyi taciz eden Van Gogh’tur” dedi. Sergi 26 Ni- san’a dek açõk. (0 212 351 93 90) S E R G İ B E Ş İ K T A Ş S A N A T G A L E R İ S İ ’ N D E ‘Yüzeyi taciz eden Van Gogh’tur’ Kültür Servisi - Semaver Kum- panya’nõn yeni oyunu ‘Resm-î Geçit’in galasõ önceki gece Çevre Tiyatro- su’nda yapõldõ. Çağdaş Yunan oyun yazarõ Loula Anagnostaki’nin metninden Nükhet İzet’in çevirisiyle sahnelenen oyunun yönetmeni Serkan Keskin. Nadir Sarıbacak ve Öyküm Elif Erdo- ğan’õn rol aldõğõ oyunun dekor ve õşõk tasarõmõ Cem Yılmazer’e, kostüm tasarõmõ ise Aslı Ataseven’e ait. ‘Resm-î Geçit’, 26 Mart’ta Duru Ti- yatro’da; 27 Mart’ta ise Çevre Tiyat- rosu’nda sahnelenecek. (www.semaverkumpanya.com) ‘Resm-i Geçit’e buyrun 1 2 19 MART 2009 PERŞEMBE SAAT: 11.00 DEĞERLİ YURTTAŞLARIMIZ, SEÇİMLERE ON GÜN KALDI! 29 MART PAZAR GÜNÜ İSTANBUL’DA AKP’Yİ SANDIĞA GÖMEBİLECEK “GERÇEK DÜRÜST SEÇENEK” KILIÇDAROĞLU’dur. BU AMAÇLA BİRLEŞEN GÖNÜLLÜLERİN BASIN AÇIKLAMASINA, DEĞERLİ YAZARLARIMIZI, SANATÇILARIMIZI, KURUMSAL TEMSİLCİLERİ VE HALKIMIZI ÇAĞIRIYORUZ. KILIÇDAROĞLU GÖNÜLLÜLERİ Tarih: 19.03.2009 Perşembe Saat: 11.00 Yer: Gazeteciler Cemiyeti Lokali Türkocağı Cad. Kat 5 Cağaloğlu – İstanbul İletişim: 0536 739 02 29 – 0505 815 10 17 – 0544 384 45 52 – 0532 281 54 54 CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI www.cumokistanbul.org İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ MEZUNLARI DERNEĞİ DEMOKRATİK DAYANIŞMA DERNEĞİ AYDINLANMA SÖYLEŞİLERİ Yõl: 10 No: 5 Konu ŞİİR VE SOHBET Yönetmen Prof. Dr. BÜLENT BERKARDA Konuşmacõ ALTAN AKIŞIK Tarih: 21 Mart 2009 Cumartesi saat 11.00 - 13.00 arasõ. İletişim: İ.Ü. Mezunlarõ Derneği (Fatoş Taştan) 0212 238 03 21 Aydınlık Yarınlar Özlemi İçindeki Tüm Yurttaşlarımız Davetlidir. Giriş Serbest ve Ücretsizdir. Yer: Levent Kültür Merkezi Levent Çarşı içi. Çalıkuşu Sok. No: 2 1. Levent - İstanbul 29 MART 2009 PAZAR SAAT: 08.00 BU ÜLKENİN AYDINLIK KADINLARI, SON ON GÜN KALDI. AİLEMİZİN MUTLULUĞU, ÇOCUKLARIMIZIN, TORUNLARIMIZIN SAĞLIKLI BESLENMESİ, BİLİMSEL EĞİTİMİ VE GELECEĞİMİZ İÇİN, 29 MART PAZAR GÜNÜ İSTANBUL’DA AKP’Yİ SANDIĞA GÖMMEK GEREKLİ. ÇARŞI PAZARDA, OTOBÜSTE VAPURDA, DURAKTA, İSKELEDE, YOLDA, İŞYERİNDE, BÜRODA, EV GEZMELERİNDE, KABUL GÜNLERİNDE HERKESTEN “DÜRÜST, CUMHURİYETÇİ, AİLE BABASI” KILIÇDAROĞLU’NA OY İSTEYİN; OY VERİN VE KAZANIN! İletişim : 0536.739 02 29 - 0505.815 10 17 – 0544.384 45 52 – 0532.281 54 54 CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI www.cumokistanbul.org KOOP – C’DEN DUYURU Cumhuriyet Mahallesi’ndeki elektrik sorununun çözümü konusunda gelinen son aşamayõ ve mahallemizin diğer sorunlarõnõ karşõlõklõ konuşmak amacõyla Çanta beldesindeki Kõrkahvesi’nde 22 Mart 2009, Pazar günü saat 13:00’te toplantõ yapõlacaktõr. Toplantõ günü, Taksim Atatürk Kültür Merkezi önünden saat 11:00’de araç kaldõrõlacaktõr. Dönüş saati 16:00’dõr. İLETİŞİM TEL: (0212) 291 89 82 – 83 GSM: 0533 769 73 99 e-posta: koop_c@yahoo.com web: koopc.tk TC NURHAK KADASTRO MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2007/42 DAVALI: MEHMET ÇAKMAK - İbo oğlu 1955 d.lu Barõş Beldesi Değirmenkaya Mahal- lesi Küme Evleri Nurhak/K.MARAŞ Davacõ Orman Genel Müdürlüğü adõna Göksün Orman İşletme Müdürlüğü tarafõndan aley- hinize açõlan Kadastro (Tespite itiraza ilişkin) davasõnõn yapõlan yargõlamasõnda; Mahkemenizce dava dilekçesinde belirtilen adresinize duruşma gününü bildirir davetiye çõ- karõlmõş olup, adresinizden ayrõldõğõnõz gerekçesiyle tebligat yapõlamamõştõr. Adres araştõr- masõndan da bir netice alõnamadõğõndan dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Duruşma Günü: 20.04.2009 günü saat: 14.10’da duruşmada bizzat hazõr bulunmanõz ve ya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, aksi taktirde H.U.M.K’nun 3156 sayõlõ yasa ile deği- şik 213/2 maddesi uyarõnca yargõlamaya yokluğunuzda devam olunacağõ hususu, dava di- lekçesi ve duruşma günü yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. (Basõn: 14757)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear