24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada yaşandığı yerler Türkiye’nin etrafında... Dünyanın öteki coğrafyaları da ilan edilmemiş 3. dünya savaşından payını alıyor. Aden Körfezi, Yemen, Somali, Cibuti çevresinde yaşananların özü bu... 1869’da Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla birlikte dünya ekonomisinin can damarları değişti. Afri- ka’nın ucundaki Ümit Burnu ikincilleşti, Kızıldeniz hattı öne çıktı. Bölgenin o dönemden bugüne ra- hat yüzü görmemesinin bir nedeni de bu! Bugün, Avrupa’ya giden ham petrolün yüzde 30’u Aden Körfezi üzerinden taşınıyor. Buradan yıl- da 20 bine yakın büyük tonajlı gemi geçiyor. Bir günde taşınan ham petrol yaklaşık 6 milyon varil... Somalili korsanlar işte bu hattın can damarın- da pusuyu kuruyor, filmlerde kaldığını düşündü- ğümüz gemi kaçırma, rehin alma eylemlerini ya- pıyorlar. Aden Körfezi’ne ilişkin haberler, beni ister is- temez Yemen gezi anılarıma ve bu geziyi kitaba dönüştürürken yaptığım araştırmalara götürdü. Yemen’in başkenti Sana, Kızıldeniz kenti Hu- deyde ve Hint Okyanusu kenti Aden sadece bu- günün çelişkilerini değil, geçmişin bütün sömür- gecilik ve hegemonya çekişmelerini de haykırı- yorlar insanın yüzüne... Osmanlı şöyle düşünmüş: “Kâbe’nin güney kapısı Yemen’dir. Halifelik bendeyse, bu kapıyı kimseye vermem.” İngilizler, Almanlar ve İtalyanlar şöyle düşünmüş: “Hint Okyanusu’ndan Afrika’ya binlerce millik alanda en güvenli limanlar Yemen’de. Biz ne ya- pıp edip Aden’de ve Hudeyde’de olmalıyız.” İşte 19. yüzyıl bu çekişmelerin ışığında geçti. Os- manlı, Yemen’i vermemek için binlerce evladını verdi. Yemen için kurulan 7. Ordu’da kaç kişi öl- müştür, sorusunun yanıtlarından biri şudur: “Tarih, bu rakamı vermekten ürker!” Üzerinde birleşilen rakam 300 bin! O Yemen türkümüzdeki “Giden gelmiyor acep nedendir” sözünün içi boş değil. Gidenlerin bir bö- lümü dönemediği için orada kalmış. Bugün 20 mil- yon nüfuslu Yemen’de 500 bin kadar “Türk kö- kenli” kabul edilen insan var. Onlardan biriyle Sa- na’daki evinde sohbet ediyordum, Yemenlilere çok kızgın. Ülkenin iyi yönetilmediğini söylüyor. Ne yap- mak gerekir soruma şu yanıtı vermişti: “Türk askeri bir kere daha gelmeli, terbiye ve- rip gitmeli...” Yemen anısı bitmez, bugüne gelelim... Aden Körfezi’nin bir yanı Yemen, öteki yanı So- mali, Cibuti... Bütün sorun Somali tarafındaki istikrarsızlık. 20. yüzyıl boyunca defalarca bölünen Somali’de bugün neredeyse 20 ayrı yönetim var. 1960’ta ba- ğımsızlıklarını aldıklarında 3’e bölünmüşlerdi: İngiliz Somalisi, İtalyan Somalisi, Fransız So- malisi. Fransız Somalisi’nin adı Cibuti oldu. Ötekiler kendi içlerinde yine bölündüler. Azıcık istikrar ge- lince başta ABD olmak üzere, küresel güçler he- men müdahale ediyor. Çünkü orada varlıklarını sür- dürmenin temel koşulu, bölgenin kendi kendini yö- netememesi. Küreselleşmenin mimarları buna vahşi bir isim de bulmuşlar: Kontrollü istikrarsızlaştırma! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada getiriyor. Bugüne dek bu türden girişimleri din istismarı di- ye damgalayan Deniz Baykal’ın, masum bir soruya verdiği yanıt fazla saldırgan. “CHP’nin -AKP’den sonra- sahiplendiği Kuran kursları din istismarı olarak anlaşılır mı?” sorusunu “Hangi sapık zihniyet böyle anlar?” diye yanıtlıyor. Oysa örneğin Güncel’in içten kanısına göre, CHP gibi bir partinin kıytırık oylar için Kuran kurs- ları açmayı vaat etmesi din istismarının ta kendisi. Baykal’ın laisizmi savunanları sapık zihniyete sa- hip olmakla suçladığı gün; AKP Genel Başkanı RTE adeta intikam alırcasına CHP’nin son açılımını din istismarı olmakla ve Baykal’ı da din istismarı yap- makla suçladı. Kuran kurslarını neden sahiplendiğini yana yakıla anlatmaktan RTE’nin CHP’ye saldırılarına yanıt ver- meye vakit ayıramıyor genel başkan! Atatürk yolunda olan bir partinin gericilerle ay- nı düzeyde oy kavgası vermesini sindiremeyen ya- zara çizere saldırmayı yeğliyor. Ne ki kimi gazetelerdeki küçük bir haber şöyle di- yor: “CHP Programı’nın ‘Din Kültürü ve Ahlak Eğiti- mi’ bölümünde yer alan Kuran kurslarıyla ilgili pa- ragraf: Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olanlar dı- şındaki Kuran kursları veya benzeri hizmet sunan ku- ruluşlara izin verilmemesi, tüm Kuran kurslarının et- kin olarak denetlenmesi sağlanacaktır.” “…Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olanlar dı- şındaki” Kocaeli CHP örgütü ise parti genel baş- kanının desteğinde her mahallede Kuran kursu aç- mayı vaat ediyor. CHP, kaş yapayım derken göz çıkarıyor! Ya Recebistan’da ne oluyor? Varan bir: Maşallah RTE’nin tosun gibi yeni bir evladı oldu. Kemal Kılıçdaroğlu günlerdir soruyordu RTE’ye: Ekrem Tosun kim? RTE önce sustu, sonra dayanamadı, patladı: “Ben bilmiyorum” dedi: “Kanımda ve nesebimde tanıdı- ğım biri değildir.” Böyle mi buyurdunuz? Al sana açıklama: Atagold Kuyumculuk Şirketi’nin yüzde 50 hisseli iki ortağı; oğul Bilal ile yengesi Sema! Şirketteki temsilcile- ri de Ekrem Tosun! Kılıçdaroğlu, haberim yok diyen RTE ile dalga ge- çiyor. “Başbakan olarak söylediğini doğru kabul edersek, oğlu Necmettin Bilal ile Sema Erdoğan, ba- balarından Atagold’daki hisselerini gizlemişler” di- yor. Varan iki: Rumelihisarı’ndaki basit onarım ruh- satıyla 45 metrelik kulübeden 150 metrekarelik çe- lik betonarme karışımı binaya dönüştürüldüğü id- dia edilen yere, (yalanlamalarına karşın) İstanbul Be- lediye Başkanı Kadir Topbaş ve kardeşlerinin de ortak olduğu ortaya çıktı. Varan üç: AKP’nin Ankara Belediye Başkanı Me- lih Gökçek, açıkladığı mal varlığı dışında herhan- gi bir gayrimenkule sahip olduğu ispat edilirse is- tifa edeceğini söylemişti. Öyle mi? Öyleyse dedi MHP’li Oktay Vural, Gök- çek’in açıkladıkları dışında iki gayrimenkulü daha olduğunu kanıtladı. Vural, eğer ikiz kardeşi yoksa… Gökçek istifa eder, diyor. İstifa onurlu insanların görev bildikleri bir davra- nıştır. İstifa eder mi Gökçek? Bir kulpunu bulur.. etmez! ankcum@cumhuriyet.com.tr IŞIL ÖZGENTÜRK Hayat, Ölüm ve Cesaret! Baştarafı Arka Sayfada Yönetici kendisinin de bir gün beş parasõz kala- bileceğini asla aklõna ge- tirmeden “Merkez Ban- kası’nın gönderdiği bir yazılı emir var, kimseye kredi veremiyoruz” diye kestirip atõyor. Vay canõna, anlaşõlan o ki, devlet bankalarõndan atv ve Sabah gazetesinin Turkuvaz grubu tarafõn- dan alõnmasõ için öyle bir kredi kullanõlmõş ki, kim- selere, zavallõ bana para kalmamõş. İnci, kendinin nasõl bir oyuna geldiğini unutmuş benimle banka banka do- laşõyor, ertesi gün Yapõ Kredi Bankasõ’ndayõz. Dünyalar güzeli bir kõz bi- ze yardõmcõ oluyor ve be- nim kredi çõkõyor, ben hiçbir zaman becereme- diğim için İnci benim bil- gilerimi sözleşmelere ya- zõyor ve telefonum çalõ- yor, gazeteden acõlõ bir ses “Türkel hocayı yitirdik” diyor. Yüzüm nasõl bir hale gelmiş ki, İnci, “Ne oldu? Kötü bir haber mi al- dın” diye bana soruyor, “O cesur kızımızı yitir- dik” diyorum, bize yar- dõmcõ olan o güzel kõz, “Ölen kim” diye soruyor. “Türkel Minibaş” diyo- rum ve o güzel kõz “Aman tanrım” diyor, “o benim okulda en sev- diğim hocamdı.” Ve biz üç kadõn, ya- şamõn bütün açmazla- rõndan uzak ağlamaya başlõyoruz. Belki de bi- raz kendimiz için de ağ- lõyoruz. Örneğin ben, evimdeki sevdiğim eş- yalarõ ne yapacağõmõ ciddi ciddi düşünür ol- dum. Zaten bir kõsmõnõ sevdiğim kişilere dağõt- mõştõm ama yetmedi, hâ- lâ var ve bunlar kimlere kalacak? Sonra düşünü- yorsun, sevdiğim erkek- ler ve beni seven erkek- ler ellerine birer gül alõp yürümeye cesaret ede- bilecekler mi? Neyse bu yazõyõ burada keselim. Vakõflar Banka- sõ’nda gördüğümüz kö- pek muamelesini unutup yaşama devam edelim. Bu arada bugün çok sev- diğim bir dostumdan söz edecektim, onun beni bir yazar, bir yönetmen ola- rak nasõl üzdüğünden, Şe- hir Tiyatrolarõ Genel Yö- netmeni Orhan Alka- ya’dan ama bir ölüm ha- beri beni ölüm acõsõna benzer bir dostluğun nasõl bittiğini anlatmaktan vaz- geçirdi. Türkelciğim, ne kadar güzeldin, hoşça kal. SAYFA8 ŞUBAT 2009 PAZAR CUMHURİYET 19HABERLERİN DEVAMI İstanbul Y 16 Edirne Y 18 Kocaeli Y 17 Çanakkale Y 15 İzmir Y 19 Manisa Y 18 Aydın Y 20 Denizli Y 19 Zonguldak Y 18 Sinop Y 18 Samsun Y 19 Trabzon Y 21 Giresun Y 20 Ankara Y 13 Eskişehir Y 12 Konya Y 14 Sıvas Y 7 Antalya Y 19 Adana Y 18 Mersin Y 18 Diyarbakır B 12 Şanlıurfa Y 14 Mardin B 12 Siirt B 12 Hakkâri B 2 Van B 5 Kars B 2 Oslo K -2 Helsinki B -3 Stockholm K 4 Londra K 4 Amsterdam Y 5 Brüksel K 3 Paris PB 3 Bonn PB 5 Münih K 3 Berlin B 5 Budapeşte Y 8 Madrid PB 10 Viyana K 4 Belgrad Y 14 Soyfa Y 13 Roma Y 14 Atina Y 18 Zürih K 3 Moskova PB 3 Aşkabat B 16 Astana K -8 Taşkent B 14 Bakû PB 12 Bişkek PB 14 Tiflis PB 13 Kahire PB 25 Şam PB 21 Bütün bölgelerimiz parçalı çok bulutlu, doğu kesim- ler hariç tüm yurt yağışlı geçecek. Yağışlar Mar- mara, Ege ve Batı Akde- niz’de kuvvetli olmak üze- re genellikle yağmur ve sağanak, Ege ve Batı Ak- deniz kıyılarında gök gü- rültülü sağanak yağmur şeklinde olacak. Hava sı- caklığı mevsim normalle- rinin üzerinde olacak isilozgenturk gmail.com Yurt Haberleri Ser- visi - Mardin’in Mazõ- dağõ ilçesinde 33 el bombasõnõn bulunduğu evin eski sahibi olan Hizbullah üyesi Fadıl Şani ve kardeşi Abdül- kadir Şani’ye ait iki evde daha kazõ çalõş- masõ başlatõldõ. Mer- sin’in Erdemli ilçesinde ise bir marul tarlasõnda depo olarak kullanõlan barakada 62 kilo 200 gram dinamit lokumu ele geçirildi. Olayla ilgili 2 kişi gözaltõna alõndõ. Mardin Mazõdağõ Cumhuriyet Başsavcõ- lõğõ’nca yürütülen so- ruşturma kapsamõnda önceki akşam ara verilen kazõ çalõşmalarõna dün sabah saatlerinde yeni- den başlandõ. Soruştur- ma kapsamõnda, Hiz- bullah’a üye olmaktan sabõka kaydõ bulunan ve halen cezaevinde ol- duğu bildirilen Fadõl ve Abdülkadir Şani’ye ait kent merkezindeki iki evde de kazõ çalõşmasõ yapõldõ. Çalõşmalarda şu ana kadar el bombalarõ- nõn dõşõnda başka bir bulguya rastlanõlmadõğõ öğrenildi. Mersin’in Erdemli il- çesinde tarla imarõnda kullanõlmak üzere Ma- kina Kimya Endüstri- si’nden (MKE) alõnan gereksinim fazlasõ di- namit lokumlarõnõn iade edilmediği ihbarõ üzeri- ne emniyet birimleri ha- rekete geçti. İhbar üze- rine Koyuncu Mahalle- si Eseli mevkiindeki ma- rul tarlasõ içinde depo olarak kullanõlan bara- kaya operasyon düzen- lendi. Barakada 62 kilo 200 gram dinamit lo- kumu ile 6 koli içinde 3 bin metre saniyeli düz fi- til, 2 koli içinde 3 bin adet kablolu kapsül, 245 adet kablolu hazõrlan- mõş dinamit kapsülü, 2 bin 565 adet boş tahrip kapsülü, 20 metre infi- laklõ fitil ve 37 metre sa- niyeli fitil ele geçirildi. Olayla ilgili K.Ü. ve A.E. gözaltõna alõnõr- ken Erdemli Emniyet Müdürü Hüseyin Dağı, dinamit lokumlarõnõn herhangi bir terör örgü- tü ile ilgisinin bulun- madõğõnõ ifade etti. Mersin sahilinde de Çamlõbel Balõkçõ Barõ- nağõ yakõnõnda su altõn- da yapõlan aramada 49 G3, 33 Kalaşnikof, 3 M16 ve 1 uçaksavar mermisi bulundu. Em- niyet Müdürü Süley- man Ekizer, geniş çap- lõ soruşturmanõn sürdü- rüldüğünü bildirdi. Ay- nõ yerde 25 Eylül 2008’de Akdeniz Bele- diyesi’nde temizlik işleri yapan taşeron firmada çalõşan işçiler, bir adet lav silahõ bulmuştu. Minibaş gözyaşları ve alkışlarla İstanbul Haber Servisi - Ya- kalandõğõ ağõr hastalõk nedeniyle tedavi gördüğü hastanede yaşa- mõnõ yitiren yazarõmõz, bilim in- sanõ, sivil toplum aktivisti, İstan- bul Üniversitesi (İÜ) İktisat Fa- kültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Türkel Minibaş, sevenleri ta- rafõndan gözyaşlarõ ve alkõşlarla son yolculuğuna uğurlandõ. Mi- nibaş için üniversitede düzenlenen törenin ardõndan Fatih Camii’nde cenaze namazõ kõlõndõ. Minibaş’õn Türk bayrağõna sarõlõ naaşõ, al- kõşlar eşliğinde cenaze arabasõna taşõndõ. Minibaş, bugün Ayva- lõk’õn Cunda Adasõ’nda toprağa verilecek. Beyazõt’taki İÜ Rektörlüğü’nde Prof. Dr. Minibaş için düzenlenen törene annesi Nurten Minibaş ve yengesi Yüksel Minibaş’õn yanõ sõra çok sayõda akademisyen, öğ- rencileri ve sevenleri katõldõ. Prof. Dr. Minibaş’õn Türk bayrağõna sa- rõlõ naaşõnõn alkõşlar eşliğinde rektörlük binasõna getirilmesi ile başlayan törende konuşan İktisat Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Şahin Akkaya, Minibaş’õn özgeçmişi- ni okudu ve kendisini kaybet- mekten dolayõ büyük bir üzüntü yaşadõğõnõ dile getirdi. Rektör Yardõmcõsõ Prof. Dr. Ahmet Gök- çen de iyi bir insanõ, dostu, bilim insanõnõ ve toplum uzmanõnõ kay- betmenin acõsõnõ yaşadõklarõnõ vurgulayarak Minibaş’õn gerçek- ten nadir yetişebilecek ve yeri dol- durulamayacak bir kişi olduğunu söyledi. Türkel Minibaş’õn sağlõ- ğõnõ ihmal edecek kadar toplum- sal konularla uğraştõğõnõ anlatan Gökçen, “Uğraşıları sonucunda topluma çok şey verdi, ama kendi sıhhatini kaybetti. Yeri- nin hiçbir zaman doldurulma- sı mümkün değil. Hem eserle- riyle hem öğrencileriyle iyi bir bilim insanıydı” dedi. “Türkel Minibaş Türkiye’nin ekonomi politikalarında teori ile pratiği en iyi birleştiren akademisyen- lerdendi” ifadesini kullandõ. İktisat Fakültesi Öğretim Üye- si Prof. Dr. Doğan Kargül de Mi- nibaş’õn ölümünden dolayõ yaşa- dõğõ üzüntüyü şu cümlelerle dile getirdi: “Bana göre Minibaş de- ğil, büyük baş. Yaşantısında da bunu ispat etmiştir. Büyük baş olabilmek için önce kimse- nin kulu olmadan yaşamayı başarmak gerekir. Gözü, gön- lü tok olmak gerekmektedir, tüm canlılara önyargısız olarak hep hoşgörülü olmak gerek- mektedir, hayatı, insanlığı, bi- limi ve gerçekleri yalın, çıplak bir gözle görebilmek gerek- mektedir ve inandıklarını hay- kırarak korkmadan söylemek gerekmektedir. Mevlana’nın de- diği gibi, toprak ana kadar mü- tevazı olmak gerekmektedir. Sebep-sonuç ilişkilerini sorgu- larken güneş gibi her yeri ay- dınlatmak gerekmektedir. Ni- hayet herkesi, her şeyi cömert- çe sevmek ve kucaklamak de- mektir. Bu hasletler Türkel Minibaş hocamızda tümüyle vardı. Hepsine sahipti. Onu genç yaşında kaybettik. Bir söz vardır, ağaçlar ayakta ölür di- ye, bence o da ayakta öldü.” 10-20-30 akademisyenin yaptığını yaptı Gazetemiz yazarõ Prof. Dr. Erol Manisalı da Minibaş’õ 30 yõ- lõ aşkõn süredir tanõdõğõnõ ve ken- disinin öğrencileri tarafõndan çok sevilen bir akademisyen olduğu- nu belirterek “Bir akademisyen, bir düşünür için en önemli no- tu onun öğrencileri verir. Öğ- renciler onun arkadaşlarından daha iyi değerlendirir. Tür- kel’i öğrencileri çok iyi değer- lendirmiştir ve değerlendire- cektir. Öğrencileri tarafından çok sevilen bir öğretim üyesiy- di” dedi. “Türkel’in toplumsal olay- larla olan katkısında 1 değil 10- 20-30 akademisyenin yaptığını yapmaktaydı” ifadesini kulllanan Prof. Dr. Manisalõ, “Yakınımdı, arkadaşımdı, dostumdu. Fark- lı bir insandı, çalışkandı. 1-2 ay önce doktora jürisinde birlikte olduk. Hasta ve yorgun olduğu halde katıldı. Dostum, arkada- şım Türkel’i hiçbir zaman unut- mayacağız, içimizde hep tuta- cağız. Başımız sağ olsun” dedi. Prof. Dr. Erdoğan Alkin de Mi- nibaş için “Vakitsiz kayıp insa- nın canını acıtıyor. Türkel, ai- lesinin, öğrencilerinin sevgili- siydi. Öğrenciler hep bizi ıska- lar, ona çiçek ve çikolata verir- di. Biz de kıskanırdık” ifadele- rini kullandõ. Prof. Minibaş’õn kaybõnõn ardõndan dostla- rõ, sevenleri ve öğrencileri duygularõnõ şöyle ifa- de etti: Aşkın Yaşar Topuzoğlu: Çocuk haklarõy- la ilgili bir panelde 25 sene önce tanõştõk ve son- ra bir an bile ayrõlmadõk. Pek çok dernekte mü- cadelemizi sürdürdük. Çok değerli bir insandõ. Prof. Dr. Mehmet Türkay (Marmara Üniversitesi, İİBF): Her şeyiyle hayat gibi ka- dõndõ. Üniversite ve insanlõk kaybetti. Daha çok projesi vardõ, çok iş yapacaktõ. Bu eksiklik dol- maz, böyle kalacak. Timuçin Zünbül: Hocam ve can arkadaşõm. Onun sanat yönetmeniydim. Gelecek film fes- tivaline onun için biletler almõştõm ama bilet- leri elimde kaldõ, kõsmet olmadõ. Muhsin Gürsu: Bireysel özgürlüğün ve çağ- daşlõğõn değerini ondan öğrendik. İlk defa Ruhi Su’yu onun taş plaklarõndan dinledim. Ömrüm boyunca sevgiyle anacağõm. Güneş Özdural: Türkel müthiş bir katali- zatördü. Toplumun bütün katmanlarõyla ilişki içindeydi. Onu en çok çocuklar, kadõnlar, yoksullar ve ezilenler arayacak. Nermin Giray: Bütün yaşam savaşõ ülkesi, ailesi ve yakõnlarõ içindi. Melekti, melek ola- rak göçtü. Serhan Giray: Canõm ablam, her şeyim. Herkesin başõ sağ olsun. Dilek Azizoğlu: Önce hocam sonra dostum ve ailemin bir parçasõ oldu. Onu tanõmak ve bir- likte olmak çok kõymetli. Zahide Ayyıldız Onaran: Hayatõmõn şan- sõ olarak karşõma çõktõ. Dostum, sõrdaşõm, ab- lam ve annem oldu. Onu asla unutturmayaca- ğõm. Erdem ailesi: Güzel gülüşünü ve gülen gözlerini unutmayacağõz. Onu çok özleyeceğiz. Asistanları Özge Gökdemir: Hocam, en yakõn arkada- şõm ve nikâh şahidimdi. “Daha hayatta ka- lacağım ve çocuğunun ismini vereceğim” de- mişti. Ömrü yetmedi. Şimdi okulun onsuz na- sõl geçeceğini düşünüyorum. Koridorlarda onun var olduğunu bilerek yaşayacağõm. Emine Tahsin: Hocam, dostum ve annem- di. Bize her şeyden önce insan olmayõ, sorgu- lamayõ, farklõ düşünebilmeyi ve mücadele et- meyi öğretti. “Kavganız için mücadele et- melisiniz” derdi hep. Fakültenin geleneğine o gittikten sonra da sahip çõkmamõz gerektiğini söylerdi. Onu hep arayacağõz, özleyeceğiz ve yaşatacağõz. Sinan Yıldız (Öğrencisi): Hayata çok bağ- lõydõ. Bizi hep cesaretlendirdi. Yapamayacak- larõmõzõ değil yapabileceklerimizi gösterdi. İstanbul Üniversitesi ve Türkiye için çok bü- yük bir kayõp. Gazetemiz yazarları Meriç Velidedeoğlu: Toplumla iç içe, hele gençlerle her bakõmdan yürekten bir arkadaş olan; paylaşarak öğreten, yaşamõ en ince ay- rõntõlarõyla birlikte sõkõ sõkõ kucaklayan, ülke- si ve insanõn da en doğal hakkõ olan yaşama bü- tün güzellikleriyle, sõcaklõğõyla sahip olmasõ için ayrõlõş gününe dek uğraşõ veren Prof. Dr. Mi- nibaş’õn yokluğunu hep, hem de derinden du- yumsayacağõz. Oktay Ekinci: Yaşamakta olduğumuz eko- nomik sorunlarõ bir kader gibi gösteren ve ka- pitalizmin tüm açmazlarõnõ normalmiş gibi an- latan sayõsõz ekonomi yazarõna ve sözde eko- nomi uzmanõna karşõ Cumhuriyet’teki köşe- sinde kahramanca mücadele eden ve sömür- geciliğin gerçeklerini bilimselliğin rehberliğinde topluma anlatan yeni bir Türkel Minibaş’õ bulmamõz çok zor. Türkel, bu rehberliğini yalnõzca yazõlarõnda ve derslerinde değil, en yor- gun olduğu zamanlarda bile coşkuyla katõldõ- ğõ panellerde herkesle paylaşan bir devrimciydi. Işõklar içinde yatsõn. Orhan Bursalı: Hastalõğõ boyunca yaşamõ- nõ çok iyi devam ettirdi. Hep dimdik ayaktay- dõ. Yazõlarõnõ hastalõğõnda bile bir gün aksattõr- madan yazdõ. Hastalõğõ süresince birçok ülkeye gitti, konferanslara, toplantõlara katõldõ. Başka bi- ri olsaydõ, hayatõn bir kõsmõnõ yatakta geçirirdi. Ama Türkel ölüme karşõ hep direndi ve ölüm- le birlikte yaşadõ. Dolu dolu yaşadõ. Ataol Behramoğlu: Bilim insanlõğõyla zara- feti, akõlla güler yüzlülüğü, güzellikle erdemli- liği birleştirmeyi başarmõş sevgili bir arkadaşõ- mõzõ yitirdik. Böyle zamanlarda söylenebilecek fazla bir söz yoktur. Onu hep özleyeceğiz. Kamil Masaracı: Ülkemiz adõna çok ama çok önemli bir kayõp. İlerici, yurtsever, espri- li, hümanist, zeki, yaşadõğõ gezegen için so- rumluluk duyan, bağõmsõz ekonomik analiz- lerini bizden esirgemeyen, iyi bir öğretmen, ger- çek bir aydõndõ. Çok üzgünüm. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği: Hepi- mizin gönlünde yaşayacak. Acõmõz büyük. Sözler yetmiyor... Emekli diplomat yazar Daver Darende: İl- kelerinden ödün vermeyen gerçek bir yurtse- veri yitirdik. Acõmõz sonsuzdur. Gazetemiz yazarlarõndan yitirdiğimiz Mus- tafa Ekmekçi’nin eşi Aldoğan Ekmekçi de ga- zetemizi arayarak üzüntülerini dile getirdi. Ekmekçi, “Minibaş’ın yeri doldurulamaz” dedi. Prof. Dr. Minibaş’ın cenazesi, dua edildikten sonra al- kışlar eşliğinde Fatih Camisi’ne götürüldü. Burada Mi- nibaş’ın annesi Nurten Minibaş, kardeşi Ali ve eşi Yük- sel Minibaş taziyeleri kabul etti. Camideki törene Tür- kiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, ga- zetemiz yazarlarından Hikmet Çetinkaya, Ali Sirmen, gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Meh- met Sucu, karikatüristlerimizden Musa Kart, ve gazetemiz çalışanları, DİSK Genel Baş- kanı Süleyman Çelebi, yazar Hıfzı Topuz, eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş, eski İstan- bul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Nurettin Sözen, eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, sinema sanatçısı Tarık Akan’ın yanı sıra Minibaş’ın çalışma arkadaşları, öğren- cileri ve sevenleri katıldı. Minibaş için öğle namazının ardından cenaze namazı kılındı. Tö- rene, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin ve Cumhuriyet gazete- si adına çelenk gönderildi. Minibaş’ın Türk bayrağına sarılı naaşı, alkışlar eşliğinde cenaze arabasına taşındı. Minibaş, bugün Ayvalık’ın Cunda Adası’nda toprağa verilecek. Cunda Adasõ’na defnedilecek ‘Acımız büyük. Sözler yetmiyor...’ Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan da Minibaş’ın yorulmaz kişiliği, çalış- kanlığı ve yaratıcılığıyla iyi bir dernek üyesi olduğunu ve kendisi ile 15 yıldır çalıştıklarını anlattı. Saylan, “Ne yazık ki kader de- mek istemiyorum, neyse hangi güçler onu bizden aldı. Türkiye Cumhuriyeti’nde insanlar öldürülüyor, Türkiye Cumhuriye- ti’nde insanlar göçüp gidiyorlar. Ama bize bir de kader vurdu böylece, kaderse eğer. Ve biz bunun acısını ve öfkesini yaşıyoruz. Bugün çok öfkeliyim gerçekten. Bu kadar verimli bir insanı bu çağında bizden kim aldı, nasıl aldı, neden aldı? İnanmak müm- kün değil. Çok yaşlı vaziyete kadar gelen insanlarımız dururken 56 yaşında bu genç insanı, bu beyniyle, bu becerileriyle, yüreğiy- le, bu öncülüğüyle almakta hiçbir haklılık görmüyorum gerçek- ten. Onun sevgili anısı hep içimizde yaşayacak” diye konuştu. Saylan, Minibaş’ın dik duruşu, namusu, düzeni, bilimsel yaklaşı- mı, uzlaştırıcı kişiliği, güler yüzüyle her zaman insanlara örnek olması ve güç katması gerektiğini ifade ederek “Onu hiçbir za- man unutmayacağız, ışıklar içinde yatsın” dedi. ‘ I Ş I K L A R İ Ç İ N D E Y A T S I N ’ MardinveMersin’de mühimmat bulundu (Fotoğraf: Vedat Arık)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear