Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Bursa Kitap Fuarı Başlıyor...
Son günlerde büyük acılarımız oldu.
Önce, büyük tiyatro sanatçımız Gazanfer Öz-
can’ı kaybettik. Bizi güldürdükçe de, hayata
bağlayan bağlardan biriydi. Şimdi o bağ koptu,
yazık!
Ardından, ünlü mimar Turgut Cansever veda
etti. Türkiye’nin önde gelen mimarlarından biriy-
di; ve uluslararası bir şöhretti. Arkasında, büyük
bir sanat mirası bırakarak gitti.
Nur içinde yatsınlar...
Yurdumuz, demokrasiden gitgide uzaklaşan bir
mecraya sokulmuş halde. Bunun faili de AKP’dir.
Partinin alnında, “Laikliğin düşmanı” yaftası varken,
ona bir de demokrasi düşmanlığı ekleniyor: Son
günlerde, Doğan Yayın Holding’e kesilen -1 milyara
yakın- rekor vergi cezasının anlamı budur.
Demokrasinin vazgeçilmez öğesi “özgür ve yan-
sız medya”dır. AKP, bu medyayı teslim almak
amacında; demokrasiden tek anladığı da, 4-5 yıl-
da bir ortaya konan “oy sandıkları”dır. 29 Mart se-
çimlerine bakarken de, bu ilkel anlayış içindedir
ve öyle yürüyor; havayı da zehirliyor.
AKP’yi iktidardan indirmek, demokrasiyi kur-
tarmaktır...
Yarın açılacak olan Bursa TÜYAP Kitap Fuarı,
toplumun şu zehirlenen atmosferinde özgür bir
adadır.
28 Şubat - 8 Mart günlerinin anlamı budur.
Yeşil Bursa’da, başı kitapların çektiği bir kültür
şenliği, hiç kuşkusuz unutulmaz anılar bırakacaktır
geriye.
Güzel bir rastlantıdır: Geçen yıl Antalya’da, On
İkinci Altın Portakal Şiir Ödülü, Cevat Çapan’a,
Bana Düşlerini Anlat adlı eseriyle ve “özel ile ge-
nel duyarlılığı buluşturmuş olması, kişisel olanın ev-
rensel olana gömülü özünü pırıl pırıl bir lirizmle di-
le getirişindeki ustalık, doğallık ve sahiciliği” ge-
rekçesiyle değer görülmüştü.
Geçen hafta da, yine Antalya Kültür Merkezi’nde
bir sempozyumda, Cevat Çapan’ın şiiri ele alın-
dı; ve uzmanlar, Çapan’ın düşlerinin üstünde dur-
dular. Cevat, tartışmaların sonunda “Didik didik
edilmiş ve aklanmış hissediyorum” derken, bizim
diyeceğimiz de şudur: Cevat Çapan’ın düşleri ar-
tık bütün boyutlarıyla önümüzdedir ve şiirimizde
müstesna bir yerde bulunmaktadır.
Her zaman aranacak, okunacak ve yorumla-
nacaktır...
Fuar açılırken birkaç kitap da tavsiye edeceğiz.
- Yıldız Sertel’den, Nâzım Hikmet’le Serteller.
İdeolojileri ve Yaşamlarında Bilinmeyenler, (Eve-
rest Yay.)
- Eğitime vurulan darbelerin çapı hakkında ba-
kınız: Mustafa Gazalcı, Eğitime Dinci Çember,
(Bilgi Yay.); Mahmut Âdem, Çağdaş Üniversite
mi Medrese mi? (Phoenix Yay.);
- Edebiyatımızın usta yazarı Adnan Binya-
zar’dan iki kitap: Şah Mahmet, birbirinden güzel
öyküleri bir araya getiriyor (Can Yay.); Ayna, bil-
gi ve edebiyat, eğitim, yaşam ve düşünce emek-
lerine saygı olarak, çeşitli konularda pırıl pırıl de-
nemeler (Pupa Yay.);
- Çağdaşlık ve Yurttaşlık Bilinci, değerli bir ay-
dın topluluğunca hazırlanan pek önemli bir eser,
(Yay. Cumhuriyet Kitapları).
- Ataol Behramoğlu, AKP iktidarının henüz ilk
yılında yapılanları “sivil darbe” olarak tanımlamıştı
ve daha sonra bu tanım siyaset diline yerleşti. Şim-
di “Sivil Darbe” adlı olarak yayımlanan eserde yurt-
sever bir aydının kaygılarını ve “sivil darbeci”le-
re yönelik eleştirilerini okuyacaksınız (Yay. Cum-
huriyet Kitapları).
- Türkiye’nin, yarım yüzyıla yaklaşan bir kesitinde
Avrupa ile ilişkilerinin, en yetkili kalemlerden bi-
rinin, Erol Manisalı’nın, “Hayatım Avrupa” adı al-
tında anlattığı tarihi pek önemli. Eser, 5 ciltten olu-
şuyor ve şöyle: 1. Ortak Pazar’dan Avrupa Birli-
ği’ne; 2. Askeri Darbeden Sivil Darbeye; 3. Tür-
kiye’nin Askersiz İşgali, Gümrük Birliği; 4. Avru-
pa’nın Askerle Kavgası; 5. Avrupa’yla Derin Bağ-
lar (Yay. Cumhuriyet Kitapları).
- Yeniden Sosyalizm... Deniz Kavukçuoğ-
lu’nun Umut: Sosyalizm’ini (Yay. Literatür) ge-
cikmeden okumak gerekli.
- “Ufku geniş, okuyan ve düşünen, ülkesinin na-
sıl kalkınacağını, bu çabanın neresinde yer ala-
cağını, ülkesinin neden bu hale geldiğini sorgu-
layanlara” bir rehber kitap: Türkân Saylan, Çağ-
daşlaşma Yolunda, (Yay. Doğan Kitap).
Kürtçe gazete ve dergilerin,
ses ve görüntü kasetlerinin,
Kürtçe dil dershanelerinin ser-
best bırakıldığı bir ülkede ya-
şıyoruz. AKP’nin yasaları hiçe
sayarak yayına soktuğu Kürt-
çe televizyon kanalında Kürt
kökenli sanatçılar Kürtçe tür-
küler seslendiri-
yor... Başba-
kan’ın, bu kana-
lın açılışında
“TRT 6 hayırlı ol-
sun” şeklindeki
k o n u ş m a s ı n ı
Kürtçe yapması
hoş karşılanıyor!..
PKK ve DTP
s e m p a t i z a n ı
gençler “Anadil-
de eğitim” kam-
panyası yürüttükleri iddiasıyla
üniversitelerden atılıyor!.. Oy-
sa YÖK Başkanı iki üniversi-
tede Kürt dili ile ilgili bölümler
açılacağını söyleyebiliyor!
DTP’li belediyelerde, kimi
başkanlar görevden alınsa da
“Kürtçe belediyecilik” faaliye-
ti yürütülüyor. DTP milletvekil-
leri ise mitinglerde kitlelere
Kürtçe sesleniyor.
Bir zamanlar Kürtçe kaset
bulunduranların cezaevine ko-
nulduğu ülkemiz, şiddet ya da
siyaset yoluyla dayatılan dö-
nüşüme artık direnemiyor...
Ve tüm bunlara rağmen De-
mokratik Toplum Partisi (DTP)
Genel Başkanı Ahmet Türk’ün
TBMM’deki konuşmasının bir
bölümünü Kürt-
çe yapması tep-
kiyle karşılanıyor.
Kürtçe kanal
açan devletin
TRT’si de bu ko-
nuşmayı yayım-
lamayarak çeliş-
kiye düşüyor!..
Anayasasında
“Devletin dili
Türkçedir” diye
yazan bir ülkede
etnik tartışmalar politik çıkar-
lar uğruna nalıncı keserine
dönüştürülüyor! Keserin her
deviniminde ikiyüzlülük ve çe-
lişki plastik bir leğende fırtına-
ya dönüştürülüyor! “TRT
Şeş”ten yükselen Kürtçe ağıt
bu tartışmalar içinde notasını
şaşırıyor!
Ve tüm bu yaşananlardan
yalnızca terör örgütü yararla-
nıyor!
Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999’da
Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye getiril-
mesinden sonra PKK’nin çökertileceği
düşünülüyordu. Tıpkı Hizbullah’ın başına
geldiği gibi “Baş giderse gövde dağılır” sa-
nılıyordu!.. Son beş yıldır ise Öcalan’ın İm-
ralı Adası’ndan PKK’yi yönettiği iddiası tar-
tışılıyor. Özellikle MHP’liler, Öcalan’ın her
hafta avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde
talimatlar verdiğini ve bunların örgüt ta-
rafından uygulandığını öne sürüyor. Kimi
“Kürt aydınları” ise bu tartışmaları daha ile-
ri götürerek kafa karıştırıyor. Örneğin
Ümit Fırat, Öcalan’ın İmralı’da telefonla
konuştuğunu bile söyleyebiliyor. Peki tüm
bu tartışmalar sırasında “hakikat” hangi gü-
zergâhta ilerliyor?
Aslında Öcalan’ın özellikle avukat gö-
rüşmelerinde dile getirdiklerinin son za-
manlarda PKK ve DTP’nin politikalarına
yön verdiği biliniyor. Örneğin; örgüt lide-
rinin “Devlet Reformu”, “Ulus Reformu”,
“Demokratik Toplumsal Reform” ve son
olarak “Demokratik Konfederalizm” şek-
lindeki tanımlamalarını hem PKK hem de
DTP birer kampanyaya dönüştürmekten
kaçınmıyor.
Öcalan’ın son dönemdeki “analiz”leri
teoride kalmıyor. Demokratik Toplum
Partisi’nin 2 Şubat 2008’de Diyarbakır’da
yaptığı “3. Ekoloji ve Yerel Yönetimler Kon-
feransı”nın sonuç bildirisinde de Öcalan’ın
izleri vardı. Çünkü DTP’nin Türkiye için
önerdiği ve “Konfederal Sistem” diye ta-
nımladığı yönetim şekli önerisini daha
önce Öcalan dile getirmişti. DTP’nin bu bil-
dirgesinde, Öcalan’ın “Demokratik Ekolojik
ve Cinsiyet Özgürlükçü” ifadesine de yer
verilmişti.
Öcalan her ne kadar hakkında disiplin
soruşturmaları başlatıldığında, “Ben tali-
mat vermiyorum, yorum yapıyorum, çö-
zümleme yapıyorum” dese de hem PKK
hem de DTP tabanının eylemleri, onun ko-
nuşmalarının ne denli etkili olabildiğini gös-
teriyor.
Kimi kuruluşların “demokratikleşme”
ya da “çözüm önerileri” adı altında son dö-
nemde hazırladığı raporlar-
da da Öcalan politikalarının
etkisine rastlanıyor. Örneğin
son olarak TESEV’in “Kürt
Sorununun Çözümüne Da-
ir Bir Yol Haritası: Bölgeden
Hükümete Öneriler” başlık-
lı raporunda da İmralı düşlerinin yansımaları
vardı. Raporda hem PKK hem de DTP’nin
ısrarla gündemde tuttuğu “genel af”,
“Kürtçe eğitim” ve “Kürt kimliğinin tanın-
ması” gibi taleplere yer verilmişti.
PKK “Öcalan konusunda belirsizlik içe-
riyor” ve “Kürtlerin taleplerini kapsamıyor”
diye bir bölümünü eleştirse de bu rapor
Güneydoğu ekseninde gelişen siyasetin
farklı kaynaklardan seslendirilmeye baş-
landığını gösteriyordu.
Öcalan’ın, politik dayatmaları bir süre
sonra salt Kuzey Irak’ta değil, Avrupa’da
da yankı bulmaya başladı. Örneğin 2007
yılının aralık ayında Brüksel’de yapılan “4.
Avrupa Birliği, Türkiye ve Kürtler” konulu
konferansta Öcalan’ın 9 maddelik “çözüm
önerisi”ni içeren mesajı okunmuştu. Örgüt
liderinin, “Kürt kimliği yasal ve anayasal gü-
venceye kavuşturulmalıdır. Radyo, TV ve
basın üzerinde hiçbir kısıtlama olmamalı-
dır. Temel eğitimde Kürtçe kullanılmalıdır”
şeklindeki önerileri de katılımcılar tarafın-
dan tartışılmıştı.
Siyasete yön vermek!..
Öcalan’ın PKK’nin terör
eylemlerine yön verdiği yo-
lunda ciddi bir kanıt gö-
rünmese de, açıklamalarının
Kürt siyasetini nasıl etkile-
diğini gösteren son örnek
ise önceki gün Diyarba-
kır’da yaşandı.
Güneydoğu’daki baro başkanlarının
öncülüğünde “Hakikatleri Araştırma ve
Geçmişle Yüzleşme Komisyonu” kuruldu.
Komisyonda Ağrı, Bitlis, Batman, Bingöl,
Hakkâri, Urfa, Kars, Şırnak, Van, Mardin
ve Siirt baro başkanlarıyla, İHD Genel Baş-
kan Yardımcısı Muharrem Erbey ve
MAZLUM-DER Genel Başkan Yardımcı-
sı Nesip Yıldırım yer aldı.
Komisyon üyelerinden Diyarbakır Baro
Başkanı Mehmet Emin Aktar, faili meç-
hul olaylar, yargısız infazlar, zorla kaybetme
olaylarıyla ilgili bilgi sahibi olanların ko-
misyona başvurmalarını istedi.
Diyarbakır’da oluşturulan bu komis-
yon, TBMM Faili Meçhul Siyasal Cinayetler
Araştırma Komisyonu Raporu ve Başba-
kanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından
hazırlanan Susurluk Raporu’nun açtığı
yolda ilerlemeyi planlıyor.
Peki, Güneydoğulu baro başkanlarına bu
“hakikat” yolunu kim açmıştı? Öcalan’ın 26
Kasım 2008’de avukatlarına söylediği şu
sözleri bu soruya yeterince yanıt oluyor:
“Çözüm için önerimi sunuyorum. Haki-
katleri araştırma ve uzlaşı komisyonu ku-
rulabilir. Bu komisyon, bağımsız ve adilce
çalışmalarını yürütmelidir. Ancak içinde de-
neyimli sivil, asker, bürokrat olabilir. Par-
lamento çatısı altında da yürütülebilir.
Gelip bizimle de görüşecekler. Biz de
projelerimizi sunacağız. Güney Afrika’da-
ki sorun da böyle aşıldı.”
Öcalan, terörle mücadele sırasında ya-
şananlarla yüzleşilmesini ve bu aşamada
hem PKK hem de devletin özeleştiri ver-
mesini bekliyor! Ancak onun bu amaç uğ-
runa Diyarbakır’da yaşam bulan son öne-
risi, salt İmralı - PKK diyaloğuyla ilgili ha-
kikatları dışavurmuyor! İmralı - Diyarbakır
hattında şekillendirilen son girişim, tasfi-
ye edilmek istenen PKK’nin siyasallaşma
yolunda nasıl ilerlediğini de gösteriyor!
İmralı’nın Hakikat Yolları!.. Leğendeki Fırtına...
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
İlhan Selçuk’un Ergenekon savcõlarõ aleyhine açtõğõ davada delillerin toplanmasõna karar verildi
Savcõlar duruşmaya gelmediİstanbul Haber Servisi - Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve
Başyazarõmõz İlhan Selçuk’un Ergenekon iddianamesi-
ni yazan cumhuriyet savcõlarõ Zekeriya Öz, Mehmet Ali
Pekgüzel ve Nihat Taşkın hakkõnda “kişilik haklarına
saldırıda bulunulduğu” gerekçesiyle açtõğõ davaya de-
vam edildi. Dava kapsamõnda delillerin toplanmasõna ka-
rar veren mahkeme, Ergenekon iddianamesinde yer alan
İlhan Selçuk hakkõnda çõkan haber ve yazõ örneklerinin
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nden istenilmesine ka-
rar verdi. İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki du-
ruşmaya davacõ avukatõ Fikret İlkiz katõlõrken davalõ cum-
huriyet savcõlarõ Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve
Nihat Taşkõn gelmedi. Hâkim Mürvet Tunçez, davacõ-
nõn cevaba cevap dilekçesi ile delil listesinden bir kop-
yanõn davalõlara tebliğe çõkarõldõğõnõ, tebligat parçalarõ-
nõn geri döndüğünü belirtti. Ayrõca hâkim Tunçez, sav-
cõ Öz tarafõndan yetki itirazõ dilekçesinin reddedildiğini
ve duruşma gününün davalõlara tebliğ edildiğini ancak yi-
ne tebligat parçalarõnõn geri döndüğünü ifade etti.
Duruşmada söz alan avukat İlkiz, önceki oturumdaki be-
yanlarõnõ tekrar ettiğini belirterek “Kanıtlarımızın top-
lanmasına karar verilsin” dedi. Mahkeme, avukat İlkiz’in
talebi üzerine delil listesinde yer alan delillerin ibraz edil-
mesi için 10 gün süre verilmesine karar verdi.
Mahkeme ayrõca delil listesi kapsamõnda Ergenekon da-
vasõ iddianamesinin 1756’õncõ sayfasõnda bulunan İlhan
Selçuk hakkõnda gazetelerde yer alan haber ve yazõ ör-
neklerinin söz konusu dava dosyasõnda bulunmasõ halinde
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nden istenilmesini ka-
rarlaştõrarak duruşmayõ erteledi.
Savunmasõnõ yapan emekli Kurmay Albay Karadağ, mahkeme heyetine seslendi
‘Ergenekon oyununu bozun’
PERİNÇEK’E ‘KARARGÂH
EVLERİ’ SORGUSU
EMEK’E 1 YIL 8 AY
HAPİS CEZASI
İstanbul Haber Servisi - Erge-
nekon davasõnõn tutuklu sanõkla-
rõndan İşçi Partisi (İP) Genel Baş-
kanõ Doğu Perinçek ve Aydõnlõk
dergisinin Ankara temsilcisi Hik-
met Çiçek, “karargâh evleri” so-
ruşturmasõ kapsamõnda Merkez
Komutanlõğõ’nda ifade verdi.
Perinçek ve Çiçek, Hava Kuv-
vetleri Komutanlõğõ Savcõlõğõ’nõn
talimatõ üzerine dün Beşiktaş’taki
İstanbul Merkez Komutanlõğõ’na
getirildi. 2 askeri savcõ tarafõndan
yaklaşõk 3 saat süreyle ifadeleri alõ-
nan Perinçek ve Çiçek daha sonra
tekrar Silivri Cezaevi’ne götürüldü.
Perinçek, Ergenekon davasõnda
savunma yaparken konuya ilişkin
bir soru üzerine “Bizim ordunun
içinde karargâh evleri diye bir
çalışmamız yok. İP böyle bir al-
çaklığı yapmaz. Ordu içinde or-
du, ordu içinde karargâh evleri
örgütlemez” diye konuşmuştu.
HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE
Ergenekon örgütünün üst düzey
yöneticisi olduğu iddiasõyla yar-
gõlanan emekli Kurmay Albay,
Kuvayõ Milliye Derneği kurucusu
Fikri Karadağ, mahkeme heyeti-
ne “Ergenekon oyunu, Ameri-
ka’nın çuvalından daha vahim-
dir. Doğru kararınızla, cesur
yüreğinizle bu oyunu bozun”
diye seslendi.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahke-
mesi’nce görülen Ergenekon da-
vasõnõn 56. duruşmasõnda Kara-
dağ’õn sorgusu ve savunmasõ ta-
mamlandõ. Hükümete karşõ halkõ
silahlõ isyana teşvik, silahlõ terör
örgütü kurmak ile suçlandõğõnõ
anõmsatan Karadağ, “Ben der-
nekten ayrılalı 3 ay olmuş. Po-
lis 38 kişilik örgüt kurmuş, ben
sadece 7’sini tanıyorum. Savcı
16 Kasım’da ‘Hiçbir delile da-
yanmõyor’ diyor, 3.5 hafta son-
ra başka bir savcı bizi ‘Ergene-
kon terör örgütüne’ yapıştırıve-
riyor” dedi. Karadağ, iddiana-
mede tutuklu sanõk Selim Ak-
kurt ile yazar Orhan Pamuk,
DTP milletvekilleri ve Diyarba-
kõr Belediye Başkanõ Osman
Baydemir’e suikast yapmaktan
söz eden Muhammet Yüce ile
yaptõğõ telefon görüşmelerini de
açõkladõ. Yüce’ye hep “Oyuna
gelmeyin, kan akıtmak yok”
şeklinde tavsiyelerde bulunduğu-
na dikkat çeken Karadağ, görüş-
melerde bazõ bölümlerin alõnarak
görüşmenin saptõrõlmaya çalõşõl-
dõğõnõ söyledi. Yüce’ye “planı-
mızı bozdun” derken İSKİ’ye
olan borçlarõyla ilgili konuştuğu-
nu söyledi.
Emekli Tuğgeneral Veli Kü-
çük ile “Cumhuriyet Muhafız-
ları kuracakları, Hurşit Tolon
ile Ukrayna’daki gibi Meclis’e
yürüyecekleri” iddialarõnõ ya-
nõtlayan Karadağ, “Bunu yapa-
cak olana ilk taşı ben atarım.
Orhan Pamuk’a suikastmış.
Bunların yazanın da yazdıra-
nın da inşallah soyu kurur” di-
ye beddua etti.
İzmir’de geçen yıl düzenlenen Anafor Operas-
yonu kapsamında İstanbul’da gözaltına alınan ve
İzmir’e getirilerek tutuklanan Sami Hoştan, avu-
katı Mehmet Kozan’ın 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ne
yaptığı itiraz üzerine, tutuksuz yargılanmak üze-
re serbest bırakıldı. Ergenekon davasında tu-
tukluluğunun kalkmasının ardından gözaltına alı-
nan Hoştan, “Suç örgütünde yönetici olduğu”, “ha-
raç alma ve kumar oynatma” gibi gerekçelerle tu-
tuklanmıştı. Ergenekon davasının tutuklu sa-
nıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük, dün
Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’ne getirilerek bazı tetkikler yapılmasının
ardından kliniğe yatırıldı. (Fotoğraf: AA)
Hoştan serbest, Küçük hastanede
İstanbul Haber Servisi - Erge-
nekon davasõnõn tutuklu sanõğõ
emekli Yüzbaşõ Fikret Emek hak-
kõnda Genelkurmay Askeri Mah-
kemesi, “askeri eşyayı gizlemek”
gerekçesiyle 1 yõl 8 ay 25 gün ha-
pis cezasõ verdi. Mahkeme Fikret
Emek’in iyi hali nedeniyle hükmün
açõklanmasõnõn 5 yõl süreyle geri bõ-
rakõlmasõna karar verdi. Emek’in
Ankara’daki kendi evinde ve Es-
kişehir’deki annesinin evinde 26
Haziran 2007’de 10 el bombasõ, 11
kilo C-3 plastik patlayõcõ ve TNT
kalõplarõ bulunmuştu. Genelkur-
may Başkanlõğõ Askeri Mahke-
mesi’ndeki yargõlama 25 Aralõk
2008’de sonuçlandõ. “Askeri eş-
yayı gizlemek” suçuyla yargõlanan
Emek hakkõnda 2 yõl hapis cezasõ
verildi. Gizlenen malzemelerin
cephane niteliğinde olmasõ ve yar-
gõlama sürecinde sanõğõn olumlu
davranõşlarõnõ değerlendiren mah-
keme, cezayõ 1 yõl 8 ay 25 güne in-
dirdi. Aynõ mahkeme bu ceza hük-
münün açõklanmasõnõn 5 yõl süreyle
geri bõrakõlmasõnõ da karara bağladõ.
ASKERİ MAHKEME
Savcõ Mehmet Ali Pekgüzel’in
sorusu üzerine Danõştay saldõrganõ
Alparslan Arslan’õ tanõmadõğõnõ,
adõnõ bile duymadõğõnõ belirten Ka-
radağ, Kuvayõ Milliye Derneği Baş-
kan Yardõmcõsõ Hüseyin Görüm’ün
“Alparslan Arslan’a basın kartı-
nı ben verdim” dediğini anlattõ.
Savcõ Pekgüzel, “Gizli Tanık
17”nin ifadesinde Veli Küçük’ün
organize ettiği “Cumhuriyet Mu-
hafızları” adlõ bir grubun Meclis
önünde büyük bir eylem hazõrlõğõ
yaptõğõnõ söylediğini belirtti.
Savcõ Pekgüzel, gizli tanõğõn
“Meclis’in önüne geldiğinde ise
yaklaşık 10 bin kişi olması bek-
lenen kalabalık, yanlarında ge-
tirdikleri kalpak, bordo ve siyah
bereleri takarak Meclis’e yürü-
yeceklerdi. Meclis’e girecek ka-
labalığın önünde Hurşit Tolon ol-
mak üzere emekli paşalar resmi
kıyafetleri ile bulunacaklardı”
şeklinde ifade verdiğini anlatarak İs-
tanbul Yeşildirek’teki tekstilcilere
10 bin adet kalpak ve bere siparişi
verildiğini söylediğine dikkat çek-
ti. Savcõ Pekgüzel’in bu sorusuna
tepki gösteren Karadağ, “Bu se-
naryoyu kim yazdıysa ona sorun”
diye konuştu.
Ümraniye’de ele geçirilen bom-
balarõn sahibi olduğu iddia edilen
Oktay Yıldırım’la ilişkisi sorulan
Karadağ, Muzaffer Tekin’in büro-
sunda gördüğü Yõldõrõm’la Hasdal
Kõşlasõ’nda bir arkadaşõnõ ziyarete
gittiğinde karşõlaştõğõnõ ve çay içip
sohbet ettiğini söyledi.
Derneklerine üye olan kişilere
“Özel Kuvvetler”, “İstihbarat bi-
rimi” şeklinde kimlikler dağõtõldõğõ,
bazõ üyelerin siyah bere ile çekilmiş
fotoğraflarõnõn bulunduğu ve telefon
görüşmelerinden üyelerin birbirle-
rine yüzbaşõ ve binbaşõ şeklinde hi-
tap ettiklerinin belirtilmesi üzerine
Karadağ, “Bunlardan haberim
yok. Böyle yapanları hemen uzak-
laştırıyordum” dedi.
‘Arslan’õn adõnõ bile duymadõm’