24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 26 ŞUBAT 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ 7 Orada kadõnõn adõ yokAfganistan’da 1992’de köktendincilerin iktidara gelmesiyle darbe yiyen kadõnlar Taliban’la birlikte tarihinin en kötü günlerini yaşadõ A fganistan’da 1992’de iktidara köktendincilerin gelmesiyle, kadõnlarõn sahip olduğu sosyal, ekonomik ve kültürel haklar bakõmõndan çok daha geriye gidilen bir dönem başladõ. Sonrasõnda ise 1996-2001 arasõnda iktidarda kalan aşõrõ dinci Taliban döneminde kadõnlar tarihinin en kötü günlerini yaşadõ. Kelime anlamõ “İslam öğrencileri” olan bu grup, şeriat okullarõndan yetişen ve mülteci kamplarõnda toplanan askerlerden oluşuyordu. Ülkeyi şeriatla yönettikleri dönemde, Afganistan özellikle kadõnlara uygulanan akõl almaz baskõlara sahne oldu. Kõz öğrencilerin okula gitmesi ve kadõnlarõn çalõşmasõ yasaklandõ... Hiçbir kadõn yanõnda erkek olmadan evden çõkamõyor, erkek doktora muayene olamõyor, hatta erkek bir doktorun olduğu bir ekip tarafõndan ameliyat edilemiyordu... Tüm kadõnlar, başlarõndan ayak uçlarõna kadar bedenlerini bütünüyle örten burka giymek ve gözlerini de kapamak zorundaydõ... Mesleği doktorluk ya da öğretmenlik olan kadõnlar, artõk mesleklerini yapamaz hale geldiklerinden, dilencilikle ya da bedenlerini satarak hayatlarõnõ sürdürmek durumunda kaldõ... Evlerin camlarõndan kadõnlarõn görünmemesi için camlarõn karartõlmasõ ya da siyaha boyanmasõ şart koşuldu... Sokakta uygunsuz davranan kadõnlarõ cezalandõrmak için din polisleri görevlendirildi. Sokakta herkesin önünde coplanõp dövüldü kadõnlar... Taliban yönetiminin 2001’in sonlarõnda Amerikan ve NATO güçleri tarafõndan iktidardan indirilmesinden sonra, Afgan kadõnlarõ için bir umut doğmuştu... 2004’te kabul edilen Afgan anayasasõ, “Afgan vatandaşlarının -kadın ya da erkek- yasalar önünde eşit hakları ve yükümlülükleri vardır” maddesine yer veriyor. Fakat aynõ zamanda, devletin dininin İslam olduğunu ve hiçbir yasanõn İslam inanç ve pratiklerine karşõ olamayacağõnõ da hükme bağlõyor. Doğrudan şeriat hukuku anõlmasa da, yasalarõn yetersiz kaldõğõ durumlarda mahkemelerin Hanefi fõkhõndan faydalanmasõna izin veriyor... Hanefi fõkhõ, İslam dininde Sünni mezhebinin takip ettiği dört büyük fõkõh mezhebinden birisi. Sonuç olarak, anayasada sözü edilen “eşitliğin” gerçek anlamda uygulanmadõğõ ortaya çõkõyor. Çünkü esas olarak, bütün yasalarõn şeriata uygunluğu aranõyor... Taliban’õn iktidardan indirilmesinden sonra, ülkenin bazõ bölgelerinde kadõnlarõn bir nebze de olsa nefes aldõğõ söylense bile, büyük kesiminde hâlâ eski koşullar geçerli. Şu andaki devlet başkanõ Karzai’nin çevresine “ılımlı Taliban” denilen birtakõm gruplarõ topladõğõ ve bunlarõn kadõnlara bakõşõnõn da çok farklõ olmadõğõ belirtiliyor. ÜRKÜTÜCÜ VERİLER Ortalama ömürleri 44 yõl ? Birleşmiş Milletler Kadõnlar Kal- kõnma Fonu’na (UNIFEM) göre Afgan kadõnlarõnõn yaklaşõk yüzde 90’õ okuma yazma bilmiyor. ? Kõz çocuklarõnõn yalnõzca yüzde 30’u eğitim alabiliyor. Eğitim alamayan kõz çocuklarõnõn oranõ, güneydeki Uroz- gan ve Zabul bölgelerinde yüzde 90’a ka- dar çõkõyor. ? Bir Afgan kadõnõ başõna 6.6 çocuk doğumu düşüyor; ki bu dünya ortala- masõnõn iki buçuk katõndan da fazla. ? Kadõnlarõn sadece yüzde 2’si doğum kontrolü uygulayabiliyor. ? Her 3 Afgan kadõnõndan birisi, fi- ziksel, psikolojik ve cinsel şiddete ma- ruz kalõyor. ? Afgan kadõnlarõnõn ortalama yaşam ömrü 44 yõl... ? Evliliklerin yüzde 70-80’i çeşitli nedenlerle baskõ altõnda gerçekleştirili- yor. Bu nedenler arasõnda, aile anlaş- mazlõklarõnõ çözmek ya da borç ödemek önde geliyor. ? Birçok erkeğin, ergenlik öncesi yaş- ta birden fazla eşi var. ? Kõz çocuklarõnõn yüzde 57’si 16 ya- şõndan önce evlendiriliyor. Bir kõz ço- cuğunun 16 yaşõndan önce evlendiril- mesinin yasak olmasõna karşõn, bu tür ev- lilikler resmi kayõtlarda yer almadõğõndan herhangi bir yaptõrõm uygulanamõyor. ? Dul kalan kadõnlar, ölen kocalarõnõn akrabalarõyla evlendiriliyor. ? Kuzeydeki Faryan bölgesinde, ka- dõnlarõn yüzde 80’i gündelik hayatlarõn- da şiddet görüyor; sağlõk, eğitim ve hu- kuk hizmetlerinden tümüyle yoksunlar. ? Tecavüz, yasalarda açõk bir şekilde suç olarak tarif edilmiyor. ? Kadõnlarõn mülkiyet ve miras hakkõ anayasal koruma altõnda değil. ? Kâbil dõşõnda aşiretler tarafõndan kontrol edilen, dini liderlerin ve yerel kül- türün geleneklerinin geçerli olduğu böl- gelerde, recm (taşlanarak idam edilme) uygulanõyor. (Kaynak: Birleşmiş Milletler İnsani İlişkiler Koordinasyon Ofisi’ne bağlõ IRIN -Integrated Re- gional Information Networks-Bölgesel Bilgi Ağõ Birimi- ve BM Küresel Kadõn Fonu.) ‘Fahişe’diyeaşağõlananmeclisüyeleri... B ugün artõk Afgan kadõnlarõnõn ça- lõşmasõ yasak değil; hükümet tara- fõndan burka giymeye zorlanmõ- yorlar; bazõ devlet görevlerine atanan ka- dõnlar, hatta bakanlõk yapanlar var. 32 yõllõk aradan sonra 2005’te tekrar açõ- lan Afgan Halk Meclisi’nde her vilayetten en az iki kadõn bulunmasõ ve böylece parlamentonun 250 kişilik alt kanadõnda ka- dõnlara yüzde 25’lik bir temsil sağlanma- sõ kuralõ getirildi. Ayrõca, parlamentonun üst kanadõ 102 üyeli Yaşlõlar Meclisi’ne (Meshrano Jirga) devlet başkanõ tarafõndan atanacak 34 üyenin yarõsõnõn kadõn olmasõ zorunlu kõ- lõndõ. Bu yasa, Afgan kadõnlarõ için siyasi katõlõm yönünde önemli bir adõm olsa da, kadõn haklarõ için mücadele eden örgütle- re göre, bu meclislerde yer alan ve ço- ğunluğu oluşturan erkekler, ağõrlõklõ ola- rak, kadõn-erkek eşitliğine karşõ... Bu yüzden de, meclise girmeyi başaran kadõnlarõn konuşma hakkõ göz ardõ edili- yor, sürekli hakarete uğruyorlar ve “eşit- lik” ifadesi yine kâğõt üzerinde kalõyor. 2005’te başkanlõk için yarõşan ilk Afgan kadõnõ Dr. Masooda Jalal’in ölüm teh- ditleri almasõ ise hafõzalarõmõzda... “Savaş lordlarının iltimas geçtiği bir- kaç kadına hükümette resmi görev ver- diler ve bunun ülkede ‘kadõnlarõn öz- gürleştirilmesi’nin sembolü olduğunu ilan ettiler” diyen Jalal, Afganistan’da ka- dõnlar üzerindeki baskõnõn sürdüğünü söy- lüyor. Mecliste kadõn haklarõndan söz etmek is- teyince, erkek vekillerce “fahişe”, “ko- münist” denilerek kovulan Jalal, Taliban tehdidi altõnda her gece başka bir evde ka- larak hayatõnõ sürdürmeye çalõşõyor... S Ü R E C E K ÖLÜMÜNE OKUMAK... Tarih 12 Kasım 2008... Afganistan’ın güneyinde Kandahar bölgesi... Nazo Ana Kız Lisesi’ne devam eden öğrenciler, her sabah olduğu gibi İslami giyim kurallarına uygun formalarını giymiş okula yürürken birden yanlarında motosikletli adamlar belirdi... Kızların başlarındaki örtüyü çekip çıkaran adamlar, ellerindeki şişelerle yüzlerine asit fırlattı.. 11 kız öğrencinin ve 4 kadın öğretmenin ağır yaralandığı olayda, bir öğrenci görme yeteneğini kaybetti... Dehşete kapılan öğrenciler, korkuyla evlerine kaçarken dersler iptal edildi... Olaydan günler sonra tutuklanan saldırganların şeriatçı Taliban militanı oldukları açıklandı... 1300 öğrencinin okuduğu okulda, olayın ertesinde derse gelen öğrenci sayısı yalnızca 35’ti... Taliban örgütü amacına ermiş, aileleri korkutarak kızlarını okula göndermelerini engellemişti... GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Görüntü Değişiyor Ama... oerinc@cumhuriyet.com.tr Yerel yönetim seçimlerine giden süreç, Türki- ye’de geçerli olan siyaset anlayışına uygun biçimde geçiyor. Seçim dönemine girişle başlayan yasaklar, Özal ik- tidarı döneminde yapılan değişiklikle oy verme gü- nüne yakın bir tarihe kaydırılmıştı. Böylece de iktidarın, devlet olanaklarını sorumsuzca kullanmasının önü açılmıştı. “Boynuz kulağı geçer” özdeyişine uygun olarak AKP, Özal’ın partisi ANAP’ın açtığı yolu daha da ba- şarılı(!) bir biçimde kullanmayı beceriyor. Ancak bütün bu çabalara karşın 22 Temmuz 2007 seçimlerine gidilen süreçle, 29 Mart 2009 seçimine gidilen süreç arasında önemli farklar bulunduğu gözlemleniyor. Önce 19 Temmuz 2007 günü bu köşeye yansıyan saptamalara göz atalım. “Bana göre önemli, ama henüz farkına varılmamış bir tehlike var. Yurttaşların yolsuzluk ve usulsüzlükleri kanıksama tehlikesi. Turgut Özal’ın ‘Benim memurum işini bilir’ deyişiyle başlayan ve ‘Alışırsınız alışırsınız’ deyişiyle süren yak- laşımı, bu dönemde yeniden geçerlik kazanıverdi. Geçerlik kazanmakla da kalmayıp gelişme (!) gös- terdi. Farkına varılan tehlikeleri, anayasayı yeniden tek da- yanak alarak aşmak mümkün. Ancak yolsuzlukları kanıksama olgusunu aşmak hiç de kolay değil. Bu yolsuzlukları herkesin yapabileceği ve yapanın yanına kâr kalacağı inancını da yaygınlaştırarak sür- dürme çabalarının propagandaya bile dönüştürülmesi, kolaylıkla engellenemeyecek bir tehlikeyi beraberin- de getiriyor. Şimdiki muhalefetin, bu tehlikeyi neredeyse yok sa- yan yaklaşımı ve eskilerin ‘kayıkçı kavgası’ olarak ni- telenen yötemleri yeğlemesi, gelecekte kendileri için ayak bağı olacak kanıksamayı gözlerden kaçırmala- rına da neden oluyor. Yolsuzlukla mücadele sadece gazetecilere düşen bir görev değil ki...” Gelelim, geçmişten bugüne. Muhalefet partileri, başta anamuhalefet CHP ile MHP, “kayıkçı kavgası” yönteminden vazgeçmiş görünüyorlar. En azından AKP’nin korumakta olduğu söylene- bilecek yolsuzluk ve usulsüzlük şüphelilerinin üzeri- ne gitmeyi başarıyorlar. Gündeme getirdikleri konuların önemi ve ciddiye- ti, iktidar büyüklerinin her gün biraz daha kızmakta oluşlarından anlaşılıyor. Yolsuzlukların ipliğini pazara çıkarma konusunda- ki çabalarda, CHP İstanbul Büyükşehir belediye baş- kan adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Grup Baş- kanvekili Oktay Vural’ın önemli pay sahibi oldukla- rını da belirtmek gerekiyor. Son dönemdeki çabalar, yolsuzlukları kanıksayan ya da kanıksama eğilimindeki seçmenleri etkiler mi bilemiyorum. Çünkü çıkara dayalı hale dönüştürülen, oy satın al- mayı amaçlayan bölgesel uygulamalar yasaların ya- saklamasına karşın sürüyor. “Yapanların bir bildikleri olmasa yasaları yok say- mayı sürdürmezlerdi” demek zorunlu oluyor. Laiklik, sosyal devlet, hukuk devleti kavramlarının da yok sayıldığı ya da yeni tanımlar oluşturma giri- şimlerine tanık oluyoruz. Dilerim ki gelecekte “seçimlerin yargı denetimi al- tında yapıldığı” iddialarını irdeleme durumunda kal- mayız. Makam odasında ‘diyaloğa’ girmiş İstanbul Haber Servisi- Güngören’in AKP’li be- lediye başkan yardõmcõsõ evli ve iki çocuk sahibi Rahmi Berber’in türbanlõ bir kadõnla makam oda- sõnda yaşadõğõ ilişki güvenlik kameralarõna yansõdõ. Görüntülerin ortaya çõkmasõnõn ardõndan gör- evinden istifa eden Berber, “Çok kısa bir dönem bir hanım kardeşle ilişkimiz oldu. Belirli bir di- yaloğa girdik. Ama daha sonra bitti gitti” diyerek kendini savundu. Rahmi Berber, türbanlõ bir kadõnla makam oda- sõnda yaşadõğõ cinsel ilişkinin görüntülerinin ortaya çõkmasõnõn ardõndan geçtiğimiz hafta görevinden istifa etti. Güngören’de ve AKP çevresinden Ber- ber’in ortalõkta dolaşan kaset görüntüleri yüzünden istifa ettiğini konuşulurken Berber kendisini sa- vunarak, “Bunun istifamla ilgisi yok. Görevimi uzun zamandır bırakmayı düşünüyordum. Gö- rüntülerde ne olduğunu çok fazla bilmiyorum. Gayri ahlaki bir şey olduğunu da düşünmüyo- rum. Kaldı ki, partili arkadaşlarımla hiçbir problemim yok” dedi. Kasette çıplak görüntüler Güngören Belediyesi’nin 28 Ağustos 2008 ta- rihinde kaydedilen görüntülerde başkan ile sevgi- lisi arasõnda şu görüntüler yaşanõyor: “Akşam sa- at 19.39’da türbanlı 25-30 yaşlarında bir kadın, belediye binasına girerek Belediye Başkan Yar- dımcısı Rahmi Berber’in makam odasına yö- neliyor. Kadını karşılayan Berber, odasının ışı- ğını kapattıktan sonra makam koltuğuna geçi- yor. Bu sırada kadın rahat hareketleriyle dik- kat çekerken, Rahmi Berber’in bir ara masası- nın etrafında yarıçıplak dolaştığı görülüyor. Ya- rım saat sonra kadın toparlanıp başını örtüyor. Berber, sevgilisini dudaklarından öperek uğur- ladıktan sonra odayı toparlayarak ayrılıyor.” Berber’in internette birçok arkadaşlõk sitesine üye olduğu da öğrenildi. AKP’Lİ GÜNGÖREN BELEDİYESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear