25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Tayyip Bey, dokuz ayrı kentte 40-50 bin kişiyle açık hava toplantıları ya- parken Deniz Bey, Devlet Bey ne ya- pıyor? Deniz Bey ve Devlet Bey spor salon- larını dolduran üç-beş bin kişiye ko- nuşuyor. Bir siyasal partinin gücü örgütlerinin dinamik olmasından geçer! 70’li yıllarda CHP “Karaoğlan Ecevit”le alanları doldurup iktidara yürüdü... Turgut Özal, Süleyman Demirel, Erdal İnönü alanlarda halkla kucaklaştı. Alanları dolduramayan bir parti, seçim san- dıklarını da denetleyemez, iktidara da yü- rüyemez. Acı ama gerçek budur! İstanbul’da Kemal Kılıçdaroğlu rüzgârı es- meye başlamıştı ki, CHP Gürsel Tekin sar- sıntısı geçirdi. Sonra anlaşma oldu, Tekin gö- revinde kaldı. Neydi Gürsel Tekin’i istifanın eşiğine geti- ren olay? Belediye Meclisi’ne girecek üyeler! Belediye Meclisi üyeliği bu denli önemli miy- di? Önemli olmaz mı hiç! Belediyelerde “rant ittifakı”nın merkezini oluşturduğu için vazgeçilmezdi... Oysa 29 Mart yerel seçimlerinde İl Genel Meclisi üyeleri de seçilecekti. Bu seçim mil- letvekili seçimleriyle eşdeğerdi. Peki, İl Genel Meclisi üye listelerinin olu- şumunda niçin kavga gürültü çıkmıyordu? Orada “rant ittifakı” yoktu! Durum bu denli basit... Kemal Kılıçdaroğlu “yolsuzlukların üzeri- ne giderek” kamuoyunun ilgisini toplarken, Mehmet Sevigen olayı patlak verdi, ardından da Gürsel Tekin il başkanlığından istifa ede- ceğini açıkladı. O gün Türkiye’nin gündeminde Almanya Deniz Feneri olayının dosyası vardı. CHP MYK üyesi Ali Kılıç, Almanya’daki dosyayı almış ve bir basın toplantısıyla ka- muoyuna duyurmuştu. Televizyonlar Kılıç’ın dosyayla ilgili açıklamalarını canlı haber ola- rak vermişti. Bir anda Deniz Feneri dosyası unutuldu, gündem Gürsel Tekin’in istifası ve Mehmet Se- vigen olayına geldi. Sevigen’in yaptığı açıklamayı televizyon- lardan izledim. Yaptığı işin etik olmadığını söy- leyip ekliyordu: “İstifamı gerektiren bir neden yok!” Sevigen’in, 23 katlı rezidans projesinde ara- cılık yaptığı apaçık ortada. Açıklamalarını dün sabah gazetelerde de okudum. Bana hiç inandırıcı gelmedi. CHP imar yolsuzluğuna ilişkin dosyaları açıklarken, partinin Genel Sekreter Yardım- cısı’nın “rant ittifakı”nda adının geçmesi, bu konuda kendisini savunamaması ne anlama gelir? Mehmet Sevigen o koltukta oturduğu sürece, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yolsuzluk dos- yalarını açıklaması, İstanbul’da seçimi ka- zanmasına neden olabilir mi? Hiç sanmıyorum! CHP’li Sevigen, savunma yapmıyor, “İşin içindeyim” diyor açık açık... Ben, Sevigen’in Genel Sekreter Yardım- cılığı görevinden istifa edeceğini sanmıyorum! O zaman ne olacak? Sevigen görevinden alınacak mı? Hayır! Nereden biliyorum görevden alın- mayacağını? CHP Genel Merkezi’nde açıklama yaptığı için, Deniz Bey Sevigen’i ko- ruyup kolladığı için! İşte bu olay Kemal Kılıçdaroğlu’nu zora sokacak İstanbul’da. CHP’nin İs- tanbul Büyükşehir’de seçimi kazanması güçtü. Kılıçdaroğlu’yla yerel seçimlerde oy- larını yükseltmek istiyordu. Bu bilinmeyen bir şey değil! Kemal Kılıçdaroğlu, bundan sonra dos- yalar açıklarsa, AKP de kimi CHP’li beledi- yelerle ilgili dosyaları açacak. 29 Mart seçimleri “dosya savaşı”na dö- nüşecek! Kim ne yapmış, vurgunlar nasıl gerçek- leşmiş kamuoyu görecek... Çürümüş bir düzende yamyamlar ege- mendir... O nedenle “rant ittifakı” kurulur... Olan da Kılıçdaroğlu gibi düzgün ve temiz siyasetçilere olur! Yamyamlar, kurulu düzenin kirli çarkların- da temiz insanları “ham” yapar! Tayyip Bey alanları dolduruyor, Deniz Bey ve Devlet Bey salonları... Hem CHP’liler hem de MHP’liler bu soru- lara yanıt vermedikleri sürece bulundukları yer- de kalırlar... Evet! İstanbul’da “dosya savaşları” başladı... Kemal Kılıçdaroğlu düzgün ve temiz bir si- yasetçi... Halk tarafından seviliyor... CHP ise Mehmet Sevigen’le birlikte yürü- dükçe insanların kafasındaki soru işaretleri ço- ğalıyor... CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada davranabilirsiniz ama işsizliğe zor. Sorunu insanlar bire bir içinde hissediyor. “One minute” diye de susturamazsınız, ağzı sussa karnı guruldar! Hükümet şu savunmayı getirebilir: Efendim, işsizlik bugünün sorunu değil ki, öte- den beri bir numaralı sorun. Doğru... Yıllar önce Doğu ve Güneydoğu Ana- dolu Bölgesi’ne giden bir araştırma ekibi, kime sor- sa ilk “işsizlik” yanıtını alıyor. İkinci sorun top- raksızlık. Oysa onlar bambaşka tepkiler bekliyorlar. Sonunda almak istedikleri yanıtı soru haline ge- tirip “bu da mutlaka olmalı değil mi” diye yönel- tiyorlar. Buna karşın istedikleri sonuca ulaşamı- yorlar. Bugün sorun bir numara olmaktan öte giderek derinleşen bir uçurum haline geliyor. Çalışma gü- cüne sahip her 5 kişiden 1’i işsiz. En işsiz kesim en eğitimli kesim! İşsizlik neden böylesine patlama düzeyinde ar- tıyor? Her şeyden önce şunu vurgulayalım; bu patla- ma geliyorum, demişti. AKP, dönemsel krizin arkasına sığınarak işin için- den sıyrılamaz. Bu noktaya gelişin başlıca ne- denlerini paylaşalım... Küresel kriz, pek çok bakımdan önemli etken. Türkiye, başta otomotiv olmak üzere kimi sek- törlerin “üretim üssü” halindeydi. Üretimin büyük bölümü ihraç ediliyor, böylece ihracattaki patla- ma, ekonomiye can simidi oluyordu. Türkiye’den bu ürünleri alan ülkeler krize girince üretim dur- ma noktasına geldi. Devamında işten çıkarmalar başladı. Ülkesel kriz, 2005 yılından beri usul usul, daha doğru anlatımla sinsi sinsi ilerliyordu. 2001 krizi sonrasındaki programın mimarı Kemal Derviş ilk yıllarda AKP’ye “İyi gidiyorsunuz” övgüleri yağ- dırırken 2006’dan itibaren şunları söylemeye başladı:“Benim programımın ömrü doldu. Yeni bir program şart. Böyle devam edemezsiniz.” Türkiye’de üretim ekonomisi ikincilleşince kü- resel daralmayla birlikte büyüme sıfırın altına in- di. Bunun beraberinde işsizliği getireceğini gör- memek için iktidarda olmak gerekir! Özelleştirme işsizliğin bir başka ateşleyicisi ol- du. Binlerle ifade edilen ölçekte çalışanı bulunan kurumlar özelleştirildikten sonra yeni sahipler ilk şunu hesapladı: “En düşük işçi sayısıyla en yüksek verimi nasıl sağlarım?” Pek çok yerde işten çıkarma oldu. İşçinin çı- karılmadığı kurumlarda da şu ilke benimsendi: Emekli olanın yerine zorunlu olmadıkça yenisini almama! Son krizle birlikte yeni bir halka daha oluştu: Bugüne kadar iş aramayan, eve bir kişi para ge- tirse bize yeter diyen, o kişi de işsiz olunca “Ba- ri ben iş bulma şansımı deneyeyim” diyen eşler. İşsizler ordusunun sayısı bilinemeyen kıtaları ise Anadolu’da. Yani tarım kesimi. Hükümetin önem- semediği, “ister tarlanı ek ister ekme, bana ne” po- litikası izlediği bu kesim şimdilik köyünde kade- riyle baş başa yaşıyor! Tarımdaki tablo öylesine acıklı ki; üretim yapan bile ithal ürünün daha ucuza piyasaya sürülme- si karşısında pişman olup bırakıyor. Yerel seçimlere böyle bir orduyla gidiyoruz! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Karşılıklı heyecanlar genellikle örneğin ABD Baş- kanı, örneğin Türkiye Başbakanı veya Cumhur- başkanı ile örneğin NATO’da ya toplantı başla- madan ya da konuklara verilen akşam yemeğin- den önce ayak üstü, bir-iki dakika süren soh- betlerde gerçekleşiyor. Ama iki-üç dakikalık ayak üstü görüşmeleri bi- zim medyamız; ABD Başkanı’nın -örnekleri sa- yılmakla bitmez- başbakan veya cumhurbaşka- nı ile önemli olayların konuşulduğu zirve diye ta- nımlar, kamuoyuna duyurur. Obama Çankaya’dakini telefonla aradığı sırada heyecan duyuyor muydu, yoksa görüşmeyi sıra- dan ama ABD politikaları açısından gerekli gör- düğü rutin bir olay olarak mı değerlendirdi, elbette bilinmiyor. Neredeyse Afrika kabileleriyle, hele başta İsra- il, Ortadoğu Arap ülkeleriyle derin görüşmeler ya- pan Obama’nın ant içip göreve başlamasının üze- rinden şunca zaman geçti. Yeni Başkan’ın dostluk adı altında teslimiyete varan, ABD’ye olağanüstü bağımlılık gösteren ör- neğin Çankaya’yı aramaması, Çankaya’dakini hayli tedirgin etmiş olabilir. Çankaya’dakinin (RTE’nin), Obama görüşme- sinin içeriğini sona ermesinden hemen sonra ge- niş bir özetle açıklamaları, kırgınlığın, tedirginliğin bayram sevincine dönüştüğünün kanıtı. Çankaya ile Başbakanlık’ın açıklamaları; ABD Başkanı’nın “Türk muhataplarını” Kafkaslar’dan Af- ganistan’a, Ortadoğu’ya kadar geniş bir coğraf- yanın lideri gördüğünü vurguladığını duyuruyor. Bu açıklamalar bölge liderinin kim olduğu tar- tışmalarına yol açıyor. Lakin övünmelerin ömrü kısa sürdü. Beyaz Saray, görüşmelerin içeriğini değişik biçimde açıkladı. Görüşmede Obama’nın bizimkileri bölge lide- ri olarak selamlamadığı… …Yeni Başkan’ın görüşmede “Ortadoğu ko- nusunu, Türkiye’nin Irak’la ilişkileri, Afganistan- Pakistan konuları ile bir arada ve bölgesel olarak değerlendirmeyi yeğlediği” ortaya çıktı. Başbakanlık ve Çankaya, NATO ile ilişkilere tek sözcükle değinmezken Beyaz Saray; Başkan’ın, görüşmelerin ana eksenini “Türkiye’nin NATO üye- liği ve ortak stratejik çıkarlar” üzerine kurduğunu açıkladı. Obama’nın irdelemelerinde Türkiye’nin veya Çankaya ile RTE’nin bölge liderliği... AKP hükü- metinin Ortadoğu’daki liderlik rolü söz konusu de- ğil. Böylece: Çankaya ile hükümet açıklamalarını Beyaz Sa- ray’ın doğrulamaması, bilinen bir gerçeği, AKP ik- tidarının gerçek yüzünü sergiledi. Bizim ikilinin dış politikayı parti ve kişisel amaç- larında kullandığı bir kez daha kanıtlandı. Ankara’nın yaptığı açıklamaları Beyaz Saray’ın 48 saat geçmeden yalanlaması… …Başbakan’ın durup durup muhalefeti ve medyayı suçlamak için kullandığı yalancının mu- mu yatsıya kadar yanar söylemini doğruluyor... Daha doğrusu yalancılık bumerang gibi dönüp dolaşıp sahibine çarpıyor. ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 19 ŞUBAT 2009 PERŞEMBECUMHURİYET 16 HABERLERİN DEVAMI İstanbul Y 11 Edirne Y 7 Kocaeli Y 15 Çanakkale Y 10 İzmir Y 12 Manisa Y 11 Aydın Y 13 Denizli Y 10 Zonguldak Y 12 Sinop B 12 Samsun B 13 Trabzon B 12 Giresun B 11 Ankara K 5 Eskişehir K 4 Konya K 4 Sıvas B 2 Antalya Y 14 Adana Y 16 Mersin Y 16 Diyarbakır B 10 Şanlıurfa B 13 Mardin B 10 Siirt B 12 Hakkâri B 2 Van B 3 Kars B 0 Oslo K - 5 Helsinki K - 2 Stockholm K - 2 Londra PB 10 Amsterdam Y 7 Brüksel PB 3 Paris PB 7 Bonn PB 2 Münih PB - 2 Berlin PB 3 Budapeşte PB 1 Madrid B 16 Viyana PB 0 Belgrad K 0 Soyfa K 3 Roma PB 10 Atina B 13 Zürih B 2 Moskova PB - 2 Aşkabat Y 12 Astana K - 3 Taşkent Y 18 Bakû Y 8 Bişkek PB 16 Tiflis PB 4 Kahire B 23 Şam PB 17 Ülke geneli parçalı çok bulutlu, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anado- lu’nun güney ve batısı, Batı Karadeniz’in iç ke- simleri, Zonguldak ve Gaziantep çevreleri ge- ce geç saatlerde yağışlı geçecek. Yağışlar kıyı kesimlerde yağmur iç kesimlerde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Temiz Siyaset... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 1. KOŞU: F: Ferdibaba (1), P: Akmert (5), PP: Ödemiş Feneri (2), S: Şahkartal (8). 2. KOŞU: F: Martinez (5), P: Bir Daha (10), PP: Cebe (12), S: Biga Beyi (2). 3. KOŞU: F: Gökçeada (6), P: Rüzgarcan (11), PP: Nes- miyana (9), S: Pekkaya (10). 4. KOŞU: F: Laurel (5), P: Lady (13), PP: King Mata- dor (4), S: Babaturhan (1). 5. KOŞU: F: Last Story (1), P: Eraiser (3), PP: Exobia (2), S: Falcon (8). 6. KOŞU: F: Nazlõ Gelin (9), P: Delal (2), PP: Sarõ- kentlim (5), S: Önsel (8). 7. KOŞU: F: Al Pacino (1), P: My Sultans (9), PP: Ataç (2), S: La- mos (6). 8. KOŞU: F: Way To Joy (4), P: Ş e h r a z a t (6), PP: Porto Fino (2), S: Lady Çuard (1). ALTILI GANYAN 6 5 1 9 1 4 11 13 3 9 6 9 4 2 2 2 1 8 1 12 3 3-5 yõl sonra açõk uçlu soruANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Öğ- renci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanõ Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 2010 yõ- lõndan itibaren uygulamaya konulacak iki aşa- malõ üniversiteye giriş sisteminin ana hatla- rõnõ anlattõ. Soru türünün değişmeyeceğinin fakat daha çok soru sorulacağõnõ belirten Ya- rõmağan, dileyen adaylarõn ikinci aşamadaki tüm sõnavlara girebileceğini kaydetti. Yarõmağan, yeni sistemin iki aşamadan oluştuğunu, ikinci aşamada yabancõ dil dahil toplam beş ayrõ sõnav uygulanacağõnõ kaydetti. Birinci aşamanõn nisan başlarõnda, ikinci aşamanõn da haziran sonlarõnda iki hafta so- nu cumartesi-pazar günleri gerçekleştirilme- sinin planlandõğõnõ bildiren Yarõmağan, yeni sistemin eskiden uygulanan iki basamaklõ sõ- nava dönüş olmadõğõnõ, ama eski sistemin tam gelişmiş hali olduğunu kaydetti. Mevcut sis- temi eleştiren Yarõmağan, bu sistemin ölçme açõsõndan çok sağlõklõ olmadõğõnõ söyledi. 2010’da uygulanacak iki aşamalõ sõnavõn ilk aşamasõnõn “mevcut sistemdeki ilk dört testin soru sayılarının biraz artmış hali” olduğunu belirten Yarõmağan, soru sayõsõnõn ne kadar artacağõna ilişkin kararõn henüz ve- rilmediğini ifade etti. “Yeni sistemde soru sayısı 160-180 dolaylarına çıkabilir. Verilen süre artmayacak, muhtemelen 3 saat ola- cak” diyen Yarõmağan, birinci aşamanõn so- nunda adaylar için sözel, sayõsal ve eşit ağõrlõklõ olmak üzere üç puan türü hesapla- nacağõnõ ancak bu puanlarõn aralõklarõnõn ne olacağõnõn henüz belirlenmediğini bildirdi. Yarõmağan, ayrõca bazõ lisans programlarõna da bu puanlarla girilebilmesine yönelik dü- şünceleri olduğunu söyledi. ‘İsteyen 5 sınava da girer’ Yarõmağan, ikinci aşamadaki dört sõnavõn nasõl yapõlacağõnõ şöyle anlattõ: “Aslında bu sınavlar, bugünkü mevcut sistemde iki numaralı testlere karşılık ge- liyor. Aday, bu dört sınavdan hangileri- ne gireceğini bize başvurarak bildirecek. Normal koşullarda adaylar bu sınavlar- dan ikisine girecekler. Ortaöğretimde bi- tirdikleri alana ve gitmek istedikleri bö- lüme bağlı olarak, bu sınavlardan ikisine girmeleri yeterli olacak. Bir aday isterse bu beş sınavın beşine de girebilir. Ama bu çok istisnai bir durum olur. Bence aday- ların yüzde 99’u iki sınava, küçük bir kıs- mı üç sınava girecek. Dört ve beş sınava giren sayısı istisna olur.” Puan türleri çeşitlenecek Birinci aşamadaki sõnavõn etkisinin ne ka- dar olacağõnõn henüz belirlenmediğini belir- ten Yarõmağan, şunlarõ kaydetti: “Yeni sistemde farklı puan türleri oluş- turarak her puan türü için o puan türünün gerektirdiği bilgilerden oluşturulmuş bir sistem geliştireceğiz. Mesela tıp fakültesi için eğer kimya ve biyoloji bilgisi daha önemliyse tıp fakülteleri için bu derslerin ağırlığını biraz arttıracağız, tıp fakültele- ri öğrenci alırken bu derslerin ağırlıklı ola- rak hesaplandığı puan türünü kullanacak. Bir tane sayısal puan yerine belki adı sa- yısal da olmayan örneğin 5-6 veya 8-10 ta- ne çeşitlendirilmiş puan türü olacak.” Yarõmağan, iki aşamalõ sõnav sisteminde 3-5 yõl içinde adaylara “açık uçlu soru” yö- neltmeyi planladõklarõnõ kaydetti. Yarõmağan, yeni sistemde de yerleştirme puanlarõ hesaplanõrken ortaöğretim başarõ puanõnõn ekleneceğini ifade etti. HAVA-İŞ: THY uçuş güvenliğini yok sayıyor Grevdeki basın emekçilerine destek İstanbul Haber Servisi - HAVA-İŞ Sendikasõ üyesi, Türk Hava Yollarõ (THY) çalõşanlarõ işveren şirketin toplusözleşme sürecinin işve- ren şirket tarafõndan tõkanmasõnõ protesto etti- ler. Çalõşanlar, kendilerinin yok sayõlmasõnõn, uçak emniyetinin yok sayõlmasõ anlamõna gel- diğini vurguladõlar. THY Teknik AŞ önünde dün toplanan yaklaşõk 300 çalõşan, “Teknik havacılıktır, sendikamızdan, meslek onu- rumuzdan, haklarımızdan, toplusözleşme- mizden havacılık tutkumuzdan, uçakçılığı- mızdan, lisansımızdan, işkolumuzdan vaz- geçiremezsiniz, itirazınızdan vazgeçin” ya- zõlõ pankart açarak “Sendika anayasal hak- tır”, “Sendikama dokunma” dövizleri taşõ- dõlar.Yapõlan basõn açõklamasõnda, işveren şirket olan THY Anonim Ortaklõğõ ve THY Teknik AŞ’nin toplu iş sözleşme sürecini tõ- kayarak uçuş emniyetinin temel fonksiyonu olan uçak bakõm hizmetlerini yok saydõğõ ve faciaya davetiye çõkardõğõ belirtildi. Prof. Yarõmağan iki aşamalõ üniversiteye giriş sisteminin ana hatlarõnõ anlattõ MEB’ten geri adımANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanlõğõ (MEB), Genelkurmay Başkanlõğõ tarafõndan Ermeni iddia- larõ konusunda hazõrla- nan “Sarı Gelin - Er- meni Sorununun İç Yü- zü” adlõ belgeselin okul- lara dağõtõmõnõ durdur- du. Ermeni yurttaşlar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a mektup ya- zarak belgeselin okullar- da gösterilmemesini iste- mişti. MEB’ten yapõlan açõk- lamada, 2003 yõlõnda Ge- nelkurmay Başkanlõğõ’nõn da arasõnda bulunduğu devlet kurumlarõ tarafõn- dan Ermeni iddialarõ ko- nusunda hazõrlanan “Sa- rı Gelin” adlõ belgeselin, öğrencilere zorunlu izle- tildiği haberleri üzerine bir açõklama yaptõ. Açõk- lamada, belgeselin tarih öğretmenlerinin hizmeti- çi eğitimde kullanmalarõ amacõyla dağõtõldõğõ kay- dedilerek, “belgeselle il- gili dokümanlar öğren- ciler için değil öğret- menler içindi” ifadesi kullanõldõ. Açõklamada, bakanlõğõn belgeselin okullarda zorunlu izletil- mesine ilişkin bir kararõ- nõn olmadõğõ belirtilerek, “Eğitim materyalinin kullanımı sırasında amacı aşan uygulama- ların ortaya çıktığı an- laşıldığından bizzat Sa- yın Bakan tarafından meseleye el konulmuş, yarısı dağıtılan DVD’le- rin diğer yarısının da- ğıtımı durdurulmuştur” denildi. Ermeniler Erdoğan’a mektup yazmıştı Ermeni yurttaşlar, Baş- bakan Erdoğan’a mek- tup yazarak belgeselin Ermeni düşmanlõğõnõ kö- rüklediğini belirterek, “Söz konusu belgeselin konuyu ele alış şekille- rine bakıldığında, tari- hi konularda bilgi sağ- lamak yerine şiddet ve ayrımcılık söylemlerini körükleyerek kin ve nefret duygularını ge- liştireceği, toplumda za- ten var olan Ermeni düşmanlığını arttıraca- ğı kesindir” görüşünü savunmuştu. ‘Sarõ Gelin-Ermeni Sorununun İç Yüzü’ adlõ belgeselin okullara dağõtõmõ durduruldu İHD’den protesto İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi dün Taksim Postanesi önünde bir araya gelerek, Genel- kurmay tarafından hazır- lanan “Sarı Gelin Ermeni Sorununun İç Yüzü” adlı belgeselin Milli Eğitim Ba- kanlığı (MEB) tarafından okullarda gösterilmesini protesto etti. Ellerinde, “MEB Çocuklarımıza Düşmanlık ve Şiddet Aşı- layan Sarı Gelin Belgeseli Genelgesini Geri Çekmeli- dir” pankartı taşıyan grup adına konuşan İHD İstan- bul Şube Başkanı Gülse- ren Yoleri, belgeselin 12 milyon çocuğa gösterilece- ğini, bu filmi izleyen ço- cukların anlatılanları zi- hinlerine yerleştireceğini ve bunun sonucunda kalı- cı düşmanlık duygularının geliştirilebileceğini söyle- di. (NİHAN İNAL) İstanbul Haber Servisi - ATV, Sabah gazetesi ve dergi çalõşanlarõnõn başlattõklarõ greve sen- dika ve sivil kuruluşlarõn desteği artarak sürü- yor. Turkuvaz grubu, grevde olan 10 üyenin önceki gün işveren tarafõndan iş akitlerinin feshedildiğini açõklamõş, sendika da grevdeki iş akdinin feshedilemeyeceğini belirtmişti. Sabah ve ATV’nin bulunduğu Balmumcu’da- ki bina önünde grev gözcülerini ziyaret eden Sağlõk-İş Genel Merkez yöneticileri, DİSK’e bağlõ Genel-İş Sendikasõ İstanbul Anadolu Yakasõ Bölge Başkanõ Veysel Demir, KESK’e bağlõ Haber-Sen, Elektrik Mühendis- leri Odasõ (EMO) İstanbul Şubesi ile Makine Mühendisleri Odasõ (MMO) İstanbul Şubesi yöneticileri ve üyeleri ile iletişim öğrencileri greve tam destek verdiklerini açõkladõlar. İŞADAMI KARAMEHMET Öz’e bilgi verdi İstanbul Haber Servisi - Çukurova Holding Yö- netim Kurulu Başkanõ Mehmet Emin Karameh- met, Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten Cumhu- riyet Savcõsõ Zekeriya Öz’e ifade verdi. Kara- mehmet’in ismi soruşturma kapsamõnda tutuklanan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün ifadelerinde geçiyordu. Öz, dün Levent Adliyesi’ndeki ofisinde bilgisi- ne başvurmak için çağõrdõğõ işadamõ Karamehmet’in ifadesini aldõ. Karamehmet’in adõ emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün ifadesinde ses ve görüntü kaydõ alõ- nan kişiler arasõnda geçiyordu. Karamehmet’in 2003 yõlõnda ziyaret ettiği zamanõn Jandarma Ge- nel Komutanõ Orgeneral Şener Eruygur’un yön- lendirmesiyle Levent Ersöz’le makamõnda görüştüğü ve bu görüşmelerin kayda alõndõğõ ortaya çõkmõştõ. Bir gazetede yayõmlanan kayõtlarda, görüşme ko- nusunun Tuncay Özkan olduğu iddia edilmişti. Er- söz’ün bu görüşmenin ardõndan bir kez daha ziya- ret ettiği Karamehmet’e “Komutanımızın selamı var” diyerek Show TV’de işten çõkarõlan Özkan’õn görevine iadesini istediği ileri sürülmüştü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear