24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Artık Anladın mı Ey Halkım!.. Hadi gözümüz aydın, Deniz Feneri Almanya dos- yası geldi… Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı’nın istediği dosyadan söz etmiyorum; o dosya 157 gündür yol- da, hâlâ gelemedi!.. Gelen, CHP Merkez Yürütme Kurulu üyesi Ali Kılıç’ın uzun uğraşlar sonunda al- mayı başardığı dosya... Üstelik Kılıç’ın elde ettiği dosya davanın tamamını içeriyor; Adalet Bakan- lığı’nın resmi yollardan isteyip de bir türlü Türkiye sınırlarına ulaşamayan dosya gibi özetini değil!.. Peki, Ali Kılıç bu dosyayı elde etmeseydi, bizler hâlâ yolda olan ve de ne zaman geleceği belirsiz özet dosyadaki bilgilerle yetinmek zorunda olsaydık neleri öğrenemeyecektik?. Hangi dehşet verici bil- gileri ruhumuz bile duymayacaktı?.. - Deniz Feneri vurgununun aslında 100 trilyon ol- duğunu öğrenemeyecektik.. - Bu paraların birilerinin hesabına aktarıldığını, bu kişilerin tamamının AKP’yle bir şekilde ilişkisi ol- duğuna dair belgeleri, yine bu kişilerden bazıları- nın uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama iş- lerine bulaştığını bilemeyecektik… - Dosyada yer alan bir belgeye göre, kara para aklama ve uyuşturucu işine bulaştığı öne sürülen şirketin genel müdürünün RTÜK Başkanı Zahid Ak- man olduğunu ruhumuz bile duymayacaktı… - Deniz Feneri Almanya yöneticilerinin değeri 1 milyon 300 bin Avro olan bir gemi için Vakıfbank Frankfurt Şubesi’ne kredi istemiyle başvurdukla- rını, bankanın 1 milyon 700 bin Avro kredi verdi- ğini, yani fazladan 400 bin Avro verildiğini, bu iş- lemi yapan banka müdürünün Deniz Feneri ke- pazeliği ortaya döküldükten sonra Türkiye’ye ça- ğırılıp terfi ettirildiğini hiç öğrenemeyecektik. - Vakıfbank’tan fazlasıyla kredi alınmasının he- men ardından İstanbul’daki Haliç şirketine 400 bin Avro aktarıldığını, bu şirketin Kanal 7’nin sahibi Ze- keriya Karaman’ın oğluna ait olduğunu, Karaman’ın oğluyla Başbakan Erdoğan’ın oğlunun bacanak ol- duğunu, Haliç şirketine bu paranın yatmasından kı- sa bir süre sonra Tayyip Bey’in oğlunun gemi sa- hibi olduğunu da asla bilemeyecektik… Ali Kılıç’ın elde ettiği dosya sayesinde bu iddia- ları ve de belgeleri öğrenmiş olduk... Daha öğre- neceğimiz çok şeyin olduğunu Kılıç’ın sorduğu ve yanıtını beklediği sorulardan anlayabiliyoruz. Kılıç, eğer isterlerse dosyayı Adalet Bakanlığı’na takdim edebileceğini de söyledi. Ama bakan Mehmet Ali Şahin bu dosyayı beğenmedi. - O hâlâ yoldaki özet dosyayı bekliyor!.. Pekiii, siz, ey halkım özet dosyanın bile hâlâ ni- çin gelemediğini (artık) anlayabildiniz mi?.. Pardon, duyamadım, beyaz eşya, kömür, çekyat kuyruk- larında koşturmaktan ilgilenemediniz mi?.. Hadi o zaman, hep bir ağızdan, “Beraber yürüdük biz bu yollardaaaa...” - Yakışır!.. Gereğini yapmak!.. Vatan gazetesi, CHP Genel Sekreter Yardımcı- sı Mehmet Sevigen’in bir yeşil alanın imar oyu- nuyla 23 katlı rezidans projesine çevrilmesinde ara- cılık ettiğini, belediye meclis üyelerini ayarladığı- nı ve bunun karşılığında 1 milyon 200 bin dolar “kâr payı” için anlaştığını ortaya çıkardı. Önceki gün basının karşısına çıkan Sevigen, ken- disini savunmaya çalışırken aslında yaptıklarını açık- ça itiraf etti. Arsayı ucuza kapatıp imar değişikli- ğiyle milyonlarca dolar kazananların kendisine “Emek verdin, ortak ol” dediklerini itiraf etti. Ola- yın AKP’li Şaban Dişli kepazeliğinden en ufak far- kı yoktur. Kemal Kılıçdaroğlu dün kısa ve öz ko- nuştu, “Sevigen gereğini yapmalıdır” dedi. Doğ- rusu da budur; üzerinde şaibe bulutları gezinen, ah- laka uymayan aracılıklara imza attığı kesinleşen Se- vigen derhal istifa etmelidir. Ama benim hiç umu- dum yok, basın toplantısında gördüğüm pişkinlik, Sevigen’in hiç de öyle düşünmediğini gösteriyor. Ben de buradan Deniz Baykal’a sesleniyorum, üs- telik Kılıçdaroğlu’nun sözleriyle: - Gereğini siz yapın!.. TURHAN ILGAZ İlk karşılaşmamız yirmi yıl ön- cedir. BİLSAK’taki bir panelde. Onu, sigaranın çatallaştırdığı ve kendisine çok yakışan son de- rece etkileyici sesiyle, sahnedeki mürteci konuşmacıyı (ismi lazım değil) azarlayıp sustururken al- gıladım. “Algıladım” diyorum, çünkü bulunduğum yerden yü- zünü, unutulması mümkün ol- mayan mavi gözlerini ve ben- zersiz gülüşünü o akşam göre- memiştim. Derken, UNICEF’in bir top- lantısı için biz davetlileri Abant’a götürecek otobüste kendisini duydum. “Duydum”; çünkü o gözler ve o gülüş duyulmadan görülemezdi. İki ya da üç gün sürecek toplantıya ben “Doğan Kardeş” çocuk dergisini çıkaran YKY adına katılıyordum; o da akademisyen olarak. Yollarımız o toplantıda birleşti. Abant’taki ilk akşam, uzun uzun, geç saatlere kadar ko- nuştuk. Nelerden söz ettik, şim- di hatırlamıyorum; besbelli, da- ha sonra da bizi birbirimize bağlayan, ortak ilgimizi oluştu- ran konulardan: çocuklar, ka- dınlar, erkekler, toplum, siyaset, ülke, cumhuriyet, demokrasi, dünya… Hayatımın en verimli dostluğu böyle başladı ve biz Türkel’le çok güzel işler yaptık. Bunların en önemlisi, Türkiye’de herhal- de bir daha yinelenemeyecek bir ilk olan “Çocuk Kurultayı”dır. Ku- rultay projesi bir süredir kafam- daydı ve çocuklar o sırada Tür- kel’in de başat ilgi konusuydu. Ne büyük bir coşku ve heye- canla üstlenip yürütmüştü pro- jeyi! Şüphesiz arkamızda Türki- ye’nin en büyük bankalarından birinin gücü vardı. Ama “kurul- tayın” amacına ulaşması, bu gücün bizim koyduğumuz sınır- ların dışına çıkmamasını, proje- yi bir tecimsel getiriye dönüş- türmemesini gerektiriyordu. Ve Türkel, haklı olarak, bu konuda tavizsizdi. Ülkenin (o yıllardaki sayıyla) 73 vilayetindeki ilk ve ortaokullarını temsilen se- çilecek 146 çocuk, medyatik merak ya da gösterilerin hede- fi yapılmaksızın dingin bir or- tamda çalışacak, kafalarındaki Türkiye ve dünya resmini hiçbir etki altında kalmaksızın, kendi somut önerileriyle ortaya koya- caklardı. 146 çocukla geçirdiğimiz 10 gün, Türkel ve benim için müt- hiş ve son derece umut verici bir deney olmuştur. O olağanüstü günleri başından sonuna kadar filme çekmiş olan yapımcı Enis Rıza Sakızlı, on beş yıl sonra bir anı gecesi düzenledi. Türkel, bitmez tükenmez görünen ener- jisiyle bir başka koşturmacada olduğu için geceye katılama- mıştı. Ama iki katılımcı vardı ki, “Doğan Kardeş 1. Çocuk Kurul- tayı”nın suya çizgi çizmek tü- ründen bir iş olmadığını kanıtlı- yordu: Türkiye’nin en önemli üniversitelerinden birinde asistan olan İzmir delegemizle bir ya- bancı bankanın İstanbul şube- sindeki sorumluluğunu zarif gü- zelliği içinde dirayetle taşıyan Samsun delegemiz, 15 yıl ön- cesinin küçücük bir kız çocuğu… Nitekim hastalığımı öğrenir öğrenmez telefona sarılıp beni aradı. Onun da aynı kulübün üyesi olduğunu ben de bu ve- sileyle öğrenmiş oldum! Ciğeri- min yarısını aldıkları ameliyattan sonra, hastanedeki odamda karşıma geçmiş, o hiç azalma- yan coşkusuyla, iyimserliğiyle “daha yapacağımız işler olduğu için” bir an önce ayağa kalk- maya çağırıyordu beni. Ağırlaşan durumu, dilediğimiz sıklıkla gö- rüşmemize ne yazık ki imkân vermedi. Yılbaşında bir telefon iletisiy- le yoklayabildim onu. Ülkenin şu yürekler acısı durumunda, onu sevmiş ve onun sevgisine layık görülmüş olmanın benim için güç kaynağı olduğunu söylü- yordum. Cevabı hep telefo- numda kalacak: “Bu yıl aldığım en güzel mesajdı. Salıyı atlata- yım, Çarşamba filan buluşalım mı?” Buluştuk; zayıf ve yorgun- du. Ve son olarak da, sönüşün- den dört gün önce hastanede gördüm onu. Hemen ayağa kalkmasını, ona danışacağım şeyler olduğunu söyledim; ha- fifçe öptüğüm elleri iyice incel- mişti, ama gözleri ve tüm yor- gunluğuna rağmen gülüşü, hiç değişmemişti. Sonra gittiğini söylediler. O yüzdendir ki ölmedi. Çünkü “Burada olduğumuz sürece ölüm yoktur. Ölüm ge- lince de biz burada olmayız”! Türkel Ölmedi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@mynet.com HARBİ SEMİH POROY 19 Şubat HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com 19 ŞUBAT 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 Boru Faruk Yıldız: “AKP’nin hortumları kestiği doğrudur; yandaşlarına rant akıtan borular döşedi.” Fatura Ertan Somunkıran: “Kasımpaşa usulü kabadayılığın uluslararası diplomasideki maliyetini kim ödeyecek!” Karşılıklı Işık İşgüden: “Arabistan’daki Türk elçiliği nezaket gereği içki servisi yapmadığı için Türkiye’deki Suudi elçiliği de nezaket gereği içki servisi yapacak mı?” İstanbul Tabip Odası ve faşizm İSLAMCI faşizmin Türkiye’deki yükseliş tarihine not düşmek için yazılması gerekiyor: İstanbul Tabip Odası, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Haydarpaşa Hastanesi’nde görevli bir albay doktor hakkında inceleme başlattı. Demokrasiye ve insan haklarına inanan hukukçular, yasadışı telefon dinlemelerinin mahkemede kanıt olarak kabul edilemeyeceğini ve yasadışı telefon dinlemelerinin insan hakları ihlali olduğunu söyleyedursun, İstanbul Tabip Odası; kimin tarafından servise konduğu belli olmayan ama iktidar yalakası medya tarafından kullanılan bir telefon dinleme kaydını ciddiye aldı. Ergenekon dalgasında ne ile suçlandığı belli olmayan ve aylarca cezaevinde tutulup geçirdiği beyin kanaması sonucu sağlığını yitiren eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur’un eşi Mukaddes Eruygur’un bir albay doktorla yaptığı öne sürülen (yapmış olsa bile yasadışı yollardan kaydedilen) telefon görüşmesini “kanıt” olarak değerlendirdi ve albay doktor hakkında inceleme başlattı; albay doktordan ifade vermesini istedi. İstanbul Tabip Odası’nın İslamcı faşizmin değirmenine su taşımaya çalışan başta başkanları Özdemir Aktan olmak üzere tüm yöneticilerini kutluyor ve bir gün kendilerine de gerekecek hukuk için iyi çiğnemeler diliyoruz! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” FUTBOL Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’e sormuştuk: Başbakanın has adamı Kadir Topbaş’ın dünürü Mustafa Şevki Kavurmacı, Başbakanın kuyumcusu Cihan Kamer ve Başbakanın merhum yakını Hasan Doğan’ın vârisleri tarafından federasyonunuza bağışlandığı açıklanan Eyüp’teki “ballı arazi”nin tapusunu kamuoyuna açıklayabilir misiniz? Mahmut Özgener’den ses çıkmadı. Yani, sükût durumu! Ballı araziye uydurulan bağış kılıfı, dünya lideri Fatih Sultan Recep’in yaşı kadar hukukçuluğu olan Prof. Dr. Aydın Aybay’ın da dikkatini çekmiş. Aybay, sultanın yakın dostu merhum Hasan Doğan’ın federasyondan vekili ve profesyonel topçuların başkanı Mahmut Özgener’e yardımcı olmak istiyor: “Bir taşınmaz, tapuya gitmeden öyle tek yanlı açıklamayla bağışlanamaz. Hatta bağışlanması ‘taahhüt’ bile edilemez. Bağışlama, tarafların huzurunda oluşacak resmi senedin yapılması ile geçerli olur. Bağışlama, iki taraflı bir akittir. Borçlar Yasası’nın ‘akitler’ başlığı ile düzenlenen bölümünde yer alır. Taşınmazlarda akdi, tapu müdürü resen düzenler. Tarafların veya vekillerinin hazır bulunduğu toplantıda tapu memuru önce bağışlayana söz verir ‘bağışlıyorum’ cevabını alırsa bağışlanana ‘kabul ediyor musun’ diye sorar. Bağışlanan, bağışı kabul ederse tapu memuru bu merasim sonunda bağış senedini hazırlar ve tapuda ‘tescil’ denilen işlemle mülkiyeti, bağışlanana intikal ettirir. Kısacası bağışlama resmi şekle tabi iki taraflı bir işlemdir. Bu aşama sırasında tapu memuru, tarafların ehliyet ve kimliklerini de araştırır. Bağışlanan bir kamu tüzel kişiliği ise, kuruluş belgesinde ‘bağış kabul edebilir’ kaydı olmalıdır. Bu nedenle tapu memuru bağış kabulü ile ilgili ehliyet ya da yetki koşulunun da kanıtlanmasını isteyecektir. Tapu memurunun işi buraya kadardır. Ne var ki bağışı kabul durumunda olanlar yani Futbol Federasyonu yetkilileri bu konuda karar verirken çok ihtiyatlı olmalıdır. Çünkü bağışlanan taşınmazda bir yolsuzluk şaibesi varsa, bunun günün birinde kendilerine bulaşabileceğini de hesaba katmalıdırlar.” Haydi Mahmut haydi! Açıkla ballı arazinin federasyona bağış işini! Mahmut Özgener SESSİZ SEDASIZ (!) İşsizlik rekor kırmış. İşi gücü bıraktık, rekor kırıyoruz! YağmurDeniz BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Osmanlõ garnizonlarõn- da hizmet eden Hõristi- yan askerlere verilen ad. 2/ İngiltere’de çok sevilen bir cins bira... Bir barajõn fazla suyunu akõtmak için yapõlan düzen. 3/ Bir balõk... Yünden dövülerek yapõlan kalõn ve kaba ku- maş. 4/ Avukatlarõn bağlõ olduklarõ mes- lek kuruluşu... Ar- navutluk’un plaka imi. 5/ Aşõrõ şiş- manlõk. 6/ Kesinti- lerden sonra kalan miktar... Pembemsi turuncu renk. 7/ Izgara... Tayland’õn para birimi. 8/ Halk dilinde mart ayõ- na verilen ad. 9/ Bir tür ipekli kumaş... Tümör. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Dört kişi arasõnda domino benzeri taşlarla oy- nanan bir Çin oyunu. 2/ Karõşõk renkli... Bir bu- luştan, bir haktan yararlanmak için devletçe ve- rilen belge. 3/ Türkiye’den Yunanistan’a göç eden Rumlarõn oluşturduğu müzik türü. 4/ İnce kamõş, hasõrotu... Mikroskop camõ. 5/ Eski Mõ- sõr inanõşõnda ölülerin koruyucusu olan tanrõ... Radyum elementinin simgesi. 6/ Bir nota... Hõz- lõ bir trafik akõmõ sağlamak amacõyla yapõlan, çift yönlü geniş yol. 7/ Düz ve geniş arazi... Me- tal eşya üzerine vurulan bir cins cila. 8/ Türk müziğinde bir makam... Sevinç belirten bir ün- lem. 9/ Gösterişi seven varlõklõ kimse. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 S E M B Ü S E K İ N İ Z İ H A F R A M S E S R U E M A R A S A S K A L A M A R İ L E T İ Ş İ M L A L K I R B A Ç İ R K A Ğ T O K A T A Ç I 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 e-posta: umitzileli@gmail.com Prof. Dr. Minibaş’ın ardından O, başta derneğimizin olmak üzere aydınların, bilimin, cum- huriyetin, halkın, kadının, ço- cuğun beyni, yüreği, sesi ve ko- ruyucu meleğiydi. Leylekler Grubu toplantıları- mızın sihirli değneği olup tar- tışmalara yön, kırgınlıklara son, karanlıklara ışık ve ayrılıklara çö- züm olurdu. Kısa ömrüne sığdırdığ onur- lu yaşamı, köşe yazıları, kitap- ları ve öğrencileri yine bizimle var olacak. Ölüme bile gülüm- semesini unutmayacağız. Şim- diden onu çok özledik. Dünya- nın bütün çiçekleri (çok sevdi- ği Bodrum begonvilleri de) onun üstünden eksik olmayacak. Ona verdiğimiz sözü tutacağız. Onun yaşam çabasını müca- delemize ekleyeceğiz. Ağları hep beraber çekip özledikleri maviliklere süreceğiz. ÇYDD Bodrum Şubesi ve Onursal Başkanı Hatice Yücel
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear