26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 30 ARALIK 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Avrupa’da Kimlik Savaşları 2009 yılında, Avrupa’da modern tarihin en karanlık yanlarını anımsatan kimlik siyaseti tartışmalarının yoğunlaştığına şahit oluyoruz. Krizin etkisiyle toplumda emek-sermaye çelişkisi üzerinden kutuplaşmaların ilk işaretleri belirginleşirken bu kutuplaşmayı sabote edecek kimlik siyaseti tartışmalarının yoğunlaşması gerçekten çok ilginç. Minare yasağından ‘Beyaz Noel’e Avrupa ülkelerinin çevre ülkelerden ithal ettikleri göçmen nüfusun sayısı 20 milyona yaklaştı. Avrupa ülkelerinin yoksulları arasında “işlerimizi alıyorlar”, “sosyal hizmetleri kapıyorlar”, gibi söylemlerle başlayan bir yabancı düşmanlığı, 11 Eylül New York, 2004 Madrid, 2005 Londra bombalı saldırıları, film yapımcısı Theo van Gogh’un öldürülmesi, Hollanda karikatür krizi üzerinden “ulusal, tarihsel kimliğimizi tehdit eden Müslüman istilası” söylemiyle açık bir Müslüman düşmanlığına dönüştü. Avrupa’da muhafazakâr partiler, şimdi bu yoksulların oylarını almak için, en düşük ücretlerle en pis işlerde çalıştırılan, gettolarda yaşamaya zorlanan yabancı işçiler nüfusundan kurtulmak istiyormuş gibi davranıyorlar. Yabancı düşmanlığı, 2009’da, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, ırkçı partilere grup kurabilecek sayıda temsilci çıkarma olanağı sağladı. İsviçre’de genel bir halkoylaması camilerin minarelerini yasakladı. Dahası, kamuoyu yoklamaları “yasağa hayır” oyu çıkacağını söylerken sandıktan kesin bir evet oyu çıkması, bu düşmanlıkların yüzeyde görünenden daha derin olduğunu düşündürüyordu. Belçika’da laikliği güçlendirmeyi amaçlayan bir yasa tasarısı, İsviçre oylamasının sonuçlarının da etkisiyle, Hıristiyan grupların direnişine takıldı. Fransa’da Başkan Sarkozy, Fransız ulusal kimliği üzerine doğrudan yabancıları hedef alan bir tartışma başlatırken, peçeyi ve çarşafı yasaklamayı amaçlayan bir yasa taslağı meclise gelmeyi bekliyor. İtalya’da ırkçılık, bu yıl bazı kasabalarda “Beyaz Noel” kampanyasına, yabancıların evlerine yapılan polis baskınlarına yol açtı. İtalya’da da cami yapılmasını önleyecek bir yasa tasarısı meclise geliyor. Musevi grupları da Avrupa çapında Yahudi düşmanlığının belirgin bir biçimde artmaya başlamasından yakınıyorlar. ‘Tek bir dünya’ ve ‘başkası’ Diğer taraftan, geride bıraktığımız 20 yılın küreselleşme tartışmalarını, teknolojik gelişmeleri, finansallaşma süreçlerini, toplumsal, kültürel anlamları bağlamında düşündüğümüzde karşımıza iki gerçek çıkıyor. Birincisi, sermaye birikimi sürecinin metalaştırma dinamiklerinin giderek daha etkin biçimlerde dayattığı bir evrenselliktir. Metalaştırma ve sermaye evrenselliği, (“kâr makinesi”) toplumsal yaşamın üretildiği ve yeniden üretildiği “dünyaların”, coğrafi, ekonomik yapılarını, kültürel kodlarını çözüyor, homojenleştiriyor, özgünlüklerini yok ediyor. İkincisi, bu evrenselleştirme süreci içinde, güçlenen askeri /sinai-finans-medya-bilişim tekelleri üzerinde, her şeye egemen, kimi araştırmacılara göre sayıları 10 bini geçmeyen, bir oligarşi şekilleniyor (Örneğin: David Rothkopf, Superclass: The Global Power Elite and the World They Are Making, 2008) İkincisi: Bu çözülmeye ve homojenleştirmeye karşı, dini, etnik reflekslerle direnme eğilimi körükleniyor. Ne yazık ki, bir giysiyi giyme, bir dili konuşma, bir kimliği yaşama hakkı, tek tek bireyler açısından ne kadar önemli olursa olsun, sermayenin, metalaştırma süreci yaşam dünyalarını altüst ederken “yaşamı” koruyacak etkili bir direniş seçeneği oluşturamıyor. Sermayenin homojenleştirme süreci, bu kez direniş araçlarını metalaştırarak, yeni “direniş piyasaları” oluşturarak, “özgürleşen dillerin”, seçkinlerinin, mülk sahibi sınıflarının etkilerini kullanarak yoluna devam ediyor. Diğer taraftan, kimlik siyaseti, “başkasını” tanıma talebi üzerinde yükselen direniş stratejileri, çok büyük, ama gerçekle alakası olmayan bir varsayım üzerine inşa ediliyor. Le Novel Observateur’de gerçekleştirilen Badiou- Finkielkraut tartışmasında, Badiou’nun vurguladığı gibi, bu “başkası” söylemi, yaşadığımız dünyada gerçek düşmanların var olmadığı, “başkasını” tanır ve sayarsak demokratik bir barışın bizi beklediğini varsayıyor. Ne yazık ki, tüm “yaşam dünyalarına” sonuna kadar nüfuz etmiş bir metalaştırma sürecinin, kapitalizmin, hatta emperyalizmin egemen olduğu bir dünyada (“tek bir dünyada”) yaşıyoruz. Ve bu, son derecede kırılgan, sürekli krizler, savaşlar ve bu altüst oluşlar içinde de sürekli “günah keçileri” üreten bir dünya. Dün Yahudiler, bugün Müslümanlar, Türkler için Kürtler, Kürtler için Türkler… Dünyayı dolaştıkça bu listeyi uzatmaya devam edebiliriz. Adeta, kuzuların, mezbahaya gitmekte olan bir kamyonun içindeki sıkışıklıktan birbirlerini suçlaması gibi: “Biraz öteye gidip bana biraz yer açsan, bak her şey nasıl düzelecek…” Evet, iyi fikir, ama sonunda kamyonun menziline varmasını engellemeyecek! erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Ankara 11. Ağõr Ceza Mah- kemesi, eski DTP milletvekilleri Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Emi- ne Ayna, Selahattin Demirtaş’õn haklarõnda devam eden davalar kap- samõnda ifadelerinin alõnmasõ için “günsüz zorla mahkemeye geti- rilmelerine” karar verildi. Haklarõnda “zorla ifade vermeye götürülme” kararõ bulunan kapatõlan DTP’nin eski milletvekili için 9 po- lis dün sabah BDP Genel Merkezi’ne gitti. Polisler, milletvekillerinin par- ti genel merkezinde bulunmadõğõnõ tu- tanakla tespit ederek BDP’den ayrõl- dõ. Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkeme- si’ndeki dünkü duruşmalara Türk, Ayna ve Demirtaş katõlmadõ. Mah- keme Başkanõ Hasan Şatır, Türk’ün duruşmaya gelmediği gibi mazeret de bildirmediğini ifade etti. Mahkeme he- yeti, iddianame içeriği, Yargõtay 9. Ce- za Dairesi’nin konuyla ilgili içtihatlarõ, usulen yapõlan tebligata rağmen du- ruşmaya gelmemeleri karşõsõnda sa- nõklarõn savunmalarõnõn alõnmasõ için “günsüz” olarak zorla hazõr edilme- leri konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na müzekkere yazõlma- sõna karar verdi. Mahkeme, duruş- malarõ 13 Nisan 2010’a erteledi. “Su- çu ve suçluyu övdüğü” iddiasõyla yargõlanan Tuğluk da duruşmaya ka- tõlmadõ. Mahkeme, Aysel Tuğluk’un da “günsüz olarak zorla getirilme- sine” karar verdi Polis ekiplerinin genel merkezden ayrõlmasõndan sonra Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Ahmet Türk’ü, Şõrnak Milletvekili Sevahir Bayındır, Muş Milletvekili Nuri Yaman ve Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis de Emi- ne Ayna’yõ evinden alarak genel mer- keze geldiler. Ankara’da bulunan ba- zõ milletvekilleri ve parti avukatlarõ- nõn katõlõmõyla bir değerlendirme toplantõsõ yaptõlar. Parti avukatlarõ, mahkeme kararõnõn “zorla götür- meyi” kapsamadõğõnõ belirterek ve- killerin bir sonraki duruşma tarihi olan 13 Nisan’a kadar herhangi bir tarih- te gidip ifade verebilecekleri değer- lendirmesini yaptõlar. Toplantõda, kararõn Resmi Gaze- te’de yayõmlanmasõnõn ardõndan Türk ve Tuğluk’un, aynõ gün veya hemen ertesinde mahkemeye ifade vermeye gitmeleri kararlaştõrõldõ. Ayna ve De- mirtaş’õn ise “dokunulmazlığı” ol- duğu gerekçesiyle ifade vermemele- ri kararlaştõrõldõ. ‘Karar hukuka aykırı’ Toplantõdan sonra açõklama yapan Türk, kendilerinin yargõdan, yargõ- lanmaktan çekinmediklerini belirtti. Türk, milletvekilli 3 arkadaşõyla ilgi- li kararõn hukuka aykõrõ olduğunu, bu hukuksuzluğu dile getirmek için de bugüne kadar ifade vermeye gitme- diklerini bildirdi. Türk, zorla götür- meye geldiklerinde ne yapacaklarõna ilişkin bir soru üzerine de “Gelip al- sınlar, buradayız” yanõtõnõ verdi. Ayna ise kendilerine çifte standart uy- gulandõğõnõ, ifade vermeye gitme- yerek bu çifte standardõ “teşhir et- tiklerini” ileri sürdü. Ayna, millet- vekilleri hakkõnda dava görülmesi- nin yanlõş olduğunu savundu. Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi, Türk, Tuğluk, Ayna ve Demirtaş hakkõnda ‘günsüz’ olarak zorla ifadeye götürme kararõ aldõ. Türk ve Tuğluk, Anayasa Mahkemesi’nin DTP kapatma davasõna ilişkin gerekçeli kararõnõn yayõmlanmasõndan hemen sonra mahkemeye ifade verme kararõ alõrken, Ayna ve Demirtaş ise milletvekilliklerinin sürdüğü gerekçesiyle ifade vermeyeceklerini belirtti. BDP Genel Merkezi’nde yapılan toplantının ardından açıklama yapan Ahmet Türk, kendilerinin yargıdan, yargılanmaktan çekinmediklerini belirterek “Gerektiği zaman gider ifademizi veririz. Onun için buraya geldik” dedi. (AA) Ayrımcılığa karşı duruyoruz DİYARBAKIR (Cumhuri- yet Bürosu) - BDP Diyarbakõr Milletvekili Selahattin Demirtaş, ile siyasi yasaklõ Aysel Tuğluk, BDP Diyarbakõr İl Binasõ önün- de zorla mahkemeye götürülme kararõna ilişkin açõklama yaptõ. Mahkemelerin yargõ yetkisine karşõ olmadõklarõnõ belirten De- mirtaş, yaşanacaklardan AKP hükümetinin sorumlu olacağõnõ söyledi. Demirtaş, şöyle konuştu: “Mahkemeye veya kanunla- ra kafa tuttuğumuz şeklindeki tespitler de son derece yanlış tespitlerdir. Biz eşitsizlik ve ayrımcılığa karşı duruyoruz. Yolsuzluktan, hırsızlıktan yar- gılanan vekillere dokunulma- yacak, ama siyasi görüşleri ve yaptıkları konuşmalar nede- niyle milletvekilleri zorla mah- kemeye götürülecekse, bunu kabul etmek mümkün olmaz. Meclis bu işe çözüm olmadıkça biz kendi kararımızla mahke- meye gitmeyeceğiz.” Demirtaş, Roj TV’ye telefon- la katõldõğõ konuşmasõnda “suçu ve suçluyu övmek” gerekçesiy- le Diyarbakõr 5. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nce 1 yõl 6 ay hapse çarp- tõrõlmõştõ. Yargõtay 9. Ceza Dai- resi, mahkemenin verdiği kararõ esastan bozarak, Demirtaş’õn “te- rör örgütünün propagandasını yapmak” suçundan yargõlanma- sõ gerektiğine hükmetmişti. CHP DİYARBAKIR İL BAŞKANI: Kürt siyasi kadroları tasfiyeediliyor KCK operasyonuna yönelik tepkiler sürerken bir açõklamada CHP Diyarbakõr İl Başkanõ Muzaffer Değer’den geldi: ‘Gözaltõlar yasal Kürt hareketini bitirmeye dönük bir hareketin devamõdõr.’ D İ Y A R B A K I R (Cumhuriyet Bürosu) - Terör örgütü PKK’nin kent yapõlanmasõ olan “Koma Ciwaken Kur- distan Türkiye Meclisi- Kürdistan Topluluklar Birliği”ne (KCK/TM) yönelik operasyonu pro- testo gösterilerinde çõkan olaylar nedeniyle dün çok sayõda kişi gözaltõna alõn- dõ. Operasyon çeşitli ey- lem ve açõklamalarla pro- testo edilirken CHP Di- yarbakõr İl Başkanõ Mu- zaffer Değer, yaşanan- larõ “Kürt siyasi kadro- larının tasfiyesi” olarak nitelendirdi. BDP Hakkâri İl Baş- kanlõğõ’nõn açõlõşõ sõrasõn- da çõkan olaylarla ilgili 8 kişi, Yüksekova ilçesinde de 6 kişi gözaltõna alõndõ. Batman Emniyet Müdür- lüğü Terörle Mücadele Şubesi’nin yaptõğõ ope- rasyonda da 12’si çocuk 14 kişi sorgulanmak üze- re emniyete götürüldü. Diyarbakõr’da Özgür Halk dergisi çalõşanlarõ Ozan Tatlıdil, Haydar Erdo- ğan, Aysel Kardaş ve adõ öğrenilemeyen bir ki- şi önceki gün Bağlar ilçe garajõna giderken araçla- rõ durdurularak gözaltõna alõndõ. 4 kişi ifadelerinin alõnmasõnõn ardõndan ser- best bõrakõldõ. CHP Diyarbakõr İl Baş- kanõ Muzaffer Değer, KCK’ye yönelik operas- yonla ilgili yaptõğõ açõk- lamada “Kürt sorunu- nun çözümüne yönelik sözde açılım sürecinin, gerçekte Kürt halkının demokratik haklarının önündeki engelleri kal- dırmak olmadığı, tama- men Kürt siyasi kadro- larının tasfiyesine yöne- lik bir girişim olduğu aşikârdır. Gerçekleşti- rilen gözaltılar yasal Kürt hareketini bitir- meye dönük bir hare- ketin devamıdır” ifade- lerini kullandõ. İHD Diyarbakõr Şubesi yöneticileri ve üyeleri de, polis baskõnõnda Şube Başkanõ Muharrem Er- bey’in tutuklanmasõnõ protesto etmek amacõyla dernek binasõnda önceki gece yarõsõna kadar nöbet tuttu. İHD Diyarbakõr Şu- besi, derneklerine yönelik polis baskõnõ ve yapõlan arama sonrasõ bazõ evrak ve hard disklere el konul- masõna ilişkin Ağõr Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Batman Beledi- yesi’nde Genel-İş Sendi- kasõ ve Tüm-Bel Sen’e bağlõ işçiler de 1 saatlik iş bõrakma ve 10 dakikalõk oturma eylemi yaptõ. Bat- man’da bulunan 70 sivil toplum kuruluşu, Diyar- bakõr Adliyesi önünde or- tak açõklama yaparak KCK operasyonu kapsa- mõnda tutuklananlarõn ser- best bõrakõlmasõnõ istedi. Eski DTP’li vekiller hakkõndaki dava ifadelerin alõnamamasõ nedeniyle yeni bir siyasi krize neden oldu Zorla götürme kararõ çõktõ DEMİRTAŞ: JETLERİN ALÇAK UÇUŞUNA ISLIKLI TEPKİ HAKKÂRİ (Cumhuriyet Bürosu) - Hakkâri’nin Yüksekova il- çesinde Barõş ve Demokrasi Partisi’nin ilçe merkezi açõlõşõ sõrasõn- da savaş jetleri alçak uçuş yaptõ. Yaklaşõk 3 bin kişinin katõldõğõ açõ- lõşta jetlerin geçişi, kalabalõk tarafõndan õslõk çalõnarak protesto edil- di. Açõlõşta BDP Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani yaptõğõ Türk- çe ve Kürtçe konuşmasõnda, hükümetin açõlõm politikasõnõ eleştirdi ve “Halkın iradesi olan DTP’yi kapatma, genel başkanlarına si- yasi yasak ve bugün de televizyonlarda izlediğimiz polis zoruy- la götürme haberleri... DTP’yi kapattılar, genel başkanlarını da siyasi yasağa soktular. Grubu düşürdüler, şimdi de tüm bunla- rı dokunulmazlıkları henüz kalkmadığı halde yapıyorlar” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear