24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 30 ARALIK 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr “Krizden çõkõşta en hõzlõ Türkiye” diye sunulan haberin aslõ meğer “şirket kapatmada şampiyon Türkiye” imiş Ekonomi Servisi - Dünya Banka- sõ’nõn Türkiye’yi “krizden en hızlı çıkacak ülke” olarak gösterdiğine iliş- kin Anadolu Ajansõ haberinin gerçeğin tam tersini yansõttõğõ ortaya çõktõ. CHP Edirne Milletvekili Faik Öztrak, büt- çe görüşmeleri sõrasõnda (24.12.2009) haberin “özel bir yetenekle” aslõndan çok daha farklõ olarak sunulduğunu ortaya koydu. Öztrak’a göre, AA’nõn 21.12.2009’da Mustafa Seven imza- sõyla duyurduğu Dünya Bankasõ’nõn Do- ğu Avrupa ülkelerinin bulunduğu bir sõ- ralamada firmalar için kullandõğõ “çıkış oranı” ifadesinin önüne metinde hiçbir şekilde yer almayan “kriz” ifadesi ek- lenmiş, böylece firmalarõn piyasa dõ- şõnda kalma halini (kapanma) belirle- mek için kullanõlan asõl metindeki “çı- kış-exit” ifadesi, “krizden çıkış” şek- line büründürülmüştü. Böylece Dünya Bankasõ’nõn orijinal metininde kriz- den en hõzlõ çõkan ülkeyi tanõmlamak için değil, tam tersine Doğu Avrupa böl- gesinde kriz döneminde en fazla şirke- tin kapandõğõ ya da kapanma sürecinde olan ülkeyi tanõmlamak için kullanõldõğõ “exit” ifadesine bambaşka bir anlam yüklenmişti. Bu yolla türetilen, “en yük- sek krizden çıkış oranına sahip ülke” tanõmlamasõnõn ise iktisat literatüründe yeri olmadõğõ belirtiliyor. Rapor, Dünya Bankasõ uzmanlarõnõn Türkiye, Bulgaristan, Macaristan, Le- tonya, Litvanya ve Romanya’daki 1686 şirketin yöneticileriyle yaptõğõ gö- rüşmelerin sonucunu veriyordu. Bu yö- neticilere krizden nasõl etkilendikleri, istihdam kayõplarõ gibi sorular yönel- tilmişti. Cevaplar bu ülkelerden Bul- garistan’da kriz sürecinde şirketlerin yalnõzca yüzde 0.9’nun kapandõğõ ya da kapanma sürecine girdiğini ortaya koydu. Bulgaristan raporda bu konu- da en iyi performansa sahip ülke ola- rak yer aldõ. Ardõndan oransal olarak en az şirketi kapanan ülkenin Maca- ristan olduğu ortaya çõktõ. Türkiye ise AA’nõn haberinin tam ter- si olarak Aralõk 2007- Haziran 2009 ara- sõndaki süreçte şirketlerinin yüzde 7’si- ni krize kurban veren ülke oldu. Aynõ dönemde Türkiye sürekli istihdamdaki yüzde 8’lik kayõpla bu alanda en kötü performans gösteren ülkeydi. Şirket yöneticilerinden alõnan bilgiye göre yazõlan Türkiye değerlendirmesinde kapasite kullanõmõnõn yüzde 65’ten yüzde 51’e gerilediği, satõşlarda da yüzde 22 oranõnda düşüş olduğu belir- tildi. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağ- men Türkiye’de iyimser bir hava ol- duğunun da altõ çizildi. Öztrak gerçekleri dile getirdi Eski Hazine Müsteşarõ CHP millet- vekili Faik Öztrak konuşmasõnda şun- larõ dile getirdi: “Dünya Bankası, çalışmanın kap- sadığı dönemde (Aralık 2007/Haziran 2009) Türkiye’deki şirketlerin yüzde 7’sinin piyasadan çıktığını yani ka- pandığını ya da kapanma sürecinde olduğunu ve bu oranın altı ülke için- de en yüksek oran olduğunu ifade edi- yor. Bu cümleden, ‘Türkiye Doğu Avrupa’da, küresel mali krizden en hõzlõ çõkabilecek ülke olacak’ ifadesi- ni çıkarmak özel bir yetenek ve çaba ister. Rapordaki rakamlar ile gerek yazılı gerekse görsel medyada yara- tılan manzara arasında çok derin farklılıklar hemen göze çarpıyor. Ayrıca raporun hiçbir yerinde ‘Tür- kiye Doğu Avrupa’da, küresel mali krizden en hõzlõ çõkabilecek ülke olacak’ ifadesi de yok.” Tam aksi bir tablo sunuluyor Anadolu Ajansõ’nõn türettiği kriz- den çõkõş oranõna göre altõ ülkenin sõ- ralamasõ da yanlõş. Anadolu Ajansõ’nõn ifadesine göre “Birinci sırada bulunan Türkiye’yi Macaristan ve Romanya takip ediyor”. Dünya Bankasõ’nõn ça- lõşma özetine göre ise faaliyetten çeki- len, kapanan şirket sayõsõ sõralamasõna göre Türkiye birinci, Letonya ikinci, Ro- manya üçüncü, Litvanya dördüncü, Macaristan beşinci, Bulgaristan altõncõ. Firmalarõn kapanma ya da tasfiye sü- recinde olma oranõ dikkate alõnarak tabloya bakõlõrsa altõ ülke içinde krizden en az etkilenen ülke Bulgaristan, en çok etkilenen ülke Türkiye. Tablo bu kadar açõkken, yaratõlan yaygara tam aksi bir tablo sunuyor. IMF ile söz kesildi İpragaz Genel Müdürü Şiper: Türkiye dünya birinciliğini Güney Kore’den alõr ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Devlet Bakanõ ve Başba- kan Yardõmcõsõ Ali Babacan, Uluslararasõ Para Fonu (IMF) ile olasõ bir stand-by anlaşmasõnõn sü- resi konusunda mutabakat içinde olduklarõnõ belirterek, “IMF ile olası bir anlaşmanın iki yıl sü- reli bir stand-by olması konu- sunda mutabakat sağlamış du- rumdayız” dedi. Babacan “‘IMF ile anlaşma olursa’ demek, an- laşma olmama ihtimalini de içeriyor” dedi. Başbakan Yardõmcõsõ Baba- can, bir televizyon kanalõnda, 2009 gerçekleşmeleri ve 2010 yõlõna ilişkin beklentiler konu- sunda bilgi verdi. Stand-by ile il- gili detay müzakerelerin elektro- nik ortamda devam ettiğini kay- deden Babacan, IMF ile bugün iti- barõyla iyi bir noktada olduklarõ- nõ, sonuca varmadan hiçbir bek- lenti yaratmak istemediklerini, bazõ küçük detaylarda iki tarafõn da takõlabildiğini söyledi. Babacan, IMF ile ana sorunla- rõn çoktan aşõldõğõnõ, detaylar ko- nusundaki görüşmelerde de on- larõn, istedikleri bazõ şeylerden vazgeçtiklerini belirterek, IMF yapõlacak olasõ bir anlaşmanõn, Türkiye’nin Orta Vadeli Progra- mõ (OVP) ile uyumlu ve ekono- mik büyümeyi destekleyecek bir program olacağõnõ ve gelecek kaynağõn, Merkez Bankasõ’na re- zerv olarak gideceğini söyledi. BABACAN AÇIKLADI: İÇDAŞ’ta yılda 18 milyon 530 bin Avro kazanç elde edecek üretim sistemi gelişti- ren işçi Mustafa Yüksel, MPM tarafından yılın işçisi seçildi. Sanayi ve Ticaret Ba- kanı Nihat Ergün’ün elinden ödülünü alan Yılmaz örnek işçi olarak gösterildi. 18.5 milyon Avro kazandırdı, yılın işçisi seçildi Ekonomi Servisi - Otogaz (LPG) kullanõmõnda 2007-2008 yõllarõnda dünya ikincisi olan Türkiye’nin bu yõl birinciliği Gü- ney Kore’den almasõ bekleniyor. İpragaz Genel Müdürü Selim Şi- per, “Türkiye’de toplam yakıt tüketiminde otogazın payı yüz- de 13’e ulaştı. Otogaz tüketi- minde Güney Kore başı çekiyor. Güney Kore’de 2.5 milyon adet LPG’li araç var. Türkiye de o rakama yaklaştı” dedi. Şiper, Türkiye’nin 2.4 milyon LPG’li araç olduğunu belirterek “Krizde otogaza geçen araç sayısı hep artar dolayısıyla 2009’da Güney Ko- re’yi geçeceğiz. Tür- kiye ayrıca otogaz sa- tan istasyon sayısında birinci sırada. İstas- yon sayısının artması araç sayısının da artmasına neden olu- yor” edi. Ekono- mi basõ- n õ y l a bir soh- bet toplantõsõ düzenleyen Şiper, Türkiye’de otogaz ve dökme da- hil yõlda 3.5 milyon ton LPG’nin satõldõğõnõ bunun da 10 milyar do- larlõk büyüklükte bir pazar oluş- turduğunu söyledi. İpragaz olarak pazardan 1.35 milyar liralõk pay aldõklarõnõ ve ikinci sõrada ol- duklarõnõ belirtti. İpragaz’õn bağ- lõ olduğu Primagaz Grubu’nun Hollandalõ SHV Holding tara- fõndan satõn alõnmasõyla çok ulus- lu bir şirket haline geldi diyen Şi- per, “Hollandalı grup Türki- ye’de yenilenebilir enerji yatı- rımlarına önem veriyor. Bu ko- nuda görüşmeler başladı. San- yo Grubu ile güneş panelleri üretimi için görüşmelere baş- ladı. ” dedi. Rakamlarla İpragaz  1.250.000.000 TL ciro 2000 bayi ile 200 bin ton üzeri tüplü LPG satõşõ.  410 istasyonla 127 bin ton üzeri otogaz satõşõ.  430 doğrudan müşteriyle 73 bin ton üzeri LNG satõşõ. 6000 doğrudan müşteriyle 43 bin ton üzeri dökme LPG satõşõ. Ekonomi Servisi - Milli Prodüktivite Merkezi (MPM), İÇDAŞ Çelik Enerji Ter- sane ve Ulaşõm Sanayi’de yõlda 18 milyon 530 bin Avro kazanç elde edecek bir üre- tim sistemi geliştiren işçi Mustafa Yük- sel ile Çelikhane Müdürü Fuat Erken Te- kin’i yõlõn işçisi ve işvereni seçti. Ödülünü Sanayi ve Ticaret Bakanõ Ni- hat Ergün’ün elinden alan İÇDAŞ’õn ba- şarõlõ işçisi Yüksel, bir yõllõk çalõşma so- nucu projesini geliştirdiğini hatõrlatarak, bundan sonra inovasyona yönelik yeni ça- lõşmalar içerisine gireceğini söyledi. MPM işyerlerinde gerçekleştirdikleri bu- luş, yöntem ya da tekniklerle verimli ça- lõşmalar yapan işçiler arasõndan her yõl al- tõ işçiyi “yılın işçisi” olarak seçiyor. 2009 yõlõnda İÇDAŞ seçildi. Bu arada İzmir Ticaret Borsasõ (İTB) ve Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasõ (VOB) Başkanõ Işınsu Kestelli, MPM Yõlõn İş Kadõnõ Ödülü’nü aldõ. Şiper’e göre Güney Kore’de 2.5 milyon adet LPG’li araç var. Türkiye de o rakama yaklaştõ. Şu anda Türkiye’de 2.4 milyon LPG’li araç var. Krizde otogaza geçen araç sayõsõ arttõ. Otogazda liderliğe oynuyoruz EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN 2010 Başında Emeğin Dünyası Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 2009 Emeğin Dünyası Raporu’nu yayımladı.(*) Küresel krizin artık sona ermekte olduğunun müjdelendiği 2010 başında ILO’nun bu çalışması krizin emek dünyasına olan etkilerinin boyutunu ve krizden çıkış sürecindeki konumunu sağduyulu bir yaklaşımla özetliyor. Rapordan ilginç bulduğum bazı bölümleri siz okuyucularımla paylaşmayı düşündüm. ILO’nun 2009 Emeğin Dünyası Raporu’nun ana vurgusu, 2010’la birlikte dünya ekonomisinde canlanmanın hızlanacağı, ancak söz konusu canlılığın son derece kırılgan ve risklerle dolu olduğu uyarılarına dayanmaktadır. (IMF tahminlerine göre dünya ekonomisi 2010’da yüzde 3.1 büyüyecektir.) ILO, krizden çıkış sürecinde kamu harcama politikalarının sürdürülmesi gereğinin özenle altını çizmekte ve istihdam yaratmaya yönelik tedbirlerle bir arada kurgulanmasının önemini vurgulamaktadır. Rapor, 2009’un son günlerinde küresel hisse senedi piyasalarında ve borsalarda gözlenen hızlı yükselişin tılsımına kapılınmaması gerektiğini ve söz konusu canlanmanın henüz reel sektörlerde ve işgücü piyasalarında güçlü bir görünüm sunmadığı uyarısını yapmaktadır. ILO, küresel krizin başlangıcından bu yana dünya çapında 20 milyondan fazla istihdam kaybı yaşandığını ve canlandırma paketlerinin sürdürülmemesi durumunda en az 5 milyon işçinin daha işini kaybedeceğini vurgulamaktadır. Tahminlere göre, istihdamdaki durgunluk devam edecek; ve istihdamın kriz öncesi düzeyine dönmesi için orta dereceli gelire sahip ekonomilerde 2.8 yıl (2010 sonu); yüksek gelirli ekonomilerde ise 5.5 yıl (2013’ün 3. çeyreği) beklemek gerekecektir. Ancak, ILO’ya göre krizin emek dünyasındaki gerçek etkileri bu rakamlardan daha da şiddetli boyutlardadır. ILO’ya göre; • Eğer “toparlanma süreci” boyunca istihdamın arttırılmasına yönelik özel tedbirler uygulanmaz ise şu anda işsiz olan 43 milyon kişi giderek uzun dönemli işsiz konumuna sürüklenecek ve kalıcı olarak işgücü piyasalarından uzaklaşacaktır. ILO “uzun dönemli işsizliği” bir seneden daha uzun süreli iş arayan ancak bulamayan kesim olarak tanımlamaktadır. (Söz konusu tanıma göre, TÜİK Türkiye’de açık işsizlerin yüzde 27.3’ünün, yani 930 bin kişinin, bu statüde olduğunu hesaplamaktadır). • İşgücü piyasalarındaki durgunluk iş bulmaktan umudunu kesen, dışlanmış işçilerin sayısını arttırmaktadır. Umudunu yitirdiği için iş aramaktan vazgeçen kişilerin sayısı örneğin, esnek istihdam cenneti ABD’de 800 bini aşmıştır. (Tanım farklılıklarına karşın, karşılaştırma yapmak amacıyla, Türkiye’de 1 milyon 850 bin kişi.) Böylece tüm dünyada işgücüne katılım oranı düşmekte ve emekçiler yarı-zamanlı istihdam biçimlerine ya da sosyal güvenlikten yoksun enformalleşmeye itilmektedir. • Enformalleşmeyle birlikte işgücü giderek sosyal güvenlik şemsiyesinden dışlanmaktadır. Sosyal güvenlik hizmetlerinden yararlanan işgücünün toplam içindeki payı tüm dünyada hızla erimektedir. Söz konusu oran Latin Amerika ülkelerinde yüzde 57.8 düzeyine gerilemiştir. (Karşılaştırma için: Brezilya’da yüzde 71.5; Meksika ve Arjantin’de yüzde 62.5; Türkiye’de yüzde 49.) • İstihdamdaki enformalleşmenin bir diğer boyutu da işsizlik sigortası güvencesinden yoksunluktur. ILO’nun istatistiklerine göre gelişmiş ekonomilerde dahi işsizlerin işsizlik sigortasından yararlanma oranı sadece yüzde 49’dur. Söz konusu oran, Orta ve Doğu Avrupa’da yüzde 23; Asya ekonomilerinde yüzde 24; Latin Amerika’da yüzde 8 düzeyindedir. Bunun da ötesinde, işsizlik sigortası fonları birçok ülkede hükümetler tarafından istihdam dışı harcamaları karşılamak maksadıyla amacının dışında kullanılmaktadır. Ülkemiz bu hususta çok canlı bir örnektir. ILO çalışmasının son derece önemli bir vurgusu da küresel finans sisteminin kriz sonrasında yeniden yapılandırılmasına yaptığı atıflardır. ILO, kriz boyunca küresel finans şirketlerinin kurtarılması ve finans piyasalarının canlı tutulması amacıyla önemli boyutta çaba sarf edilmiş olduğunun altını çizmekte, ancak finans sisteminin işleyişindeki mevcut çarpıklıkların ve kırılganlıkların giderilmesi konusunda herhangi bir girişimde bulunulmamış olduğunu vurgulamaktadır. ILO raporu, daha geniş bir bakış açısıyla, küresel krizin ardında yatan ana etkenin sermayenin kuralsızlaştırılmış finansallaşması olduğunu ayrıntılı gerekçelerle ortaya koymaktadır. Bu konuya önümüzdeki haftaki Ekonomi Politik köşesinde devam etmek arzusundayım. Bütün Cumhuriyet dostlarının yeni yılını, barış ve esenlik dolu günler özlemiyle kutluyorum. ___________________ (*) ILO, World of Work Report, 2009, Cenevre. www.ilo.org ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr 24 bin eczane ve Sosyal Güvenlik Ku- rumu’nu (SGK) karşı karşıya getiren sü- reç Türkiye’de artık işlerin nasıl yürü- düğünün tipik bir göstergesi. Bakkalın süpermarketlere karşı savaşı tamamen kaybetmesinden, pıtrak gibi neredeyse her köşe başında bir alışveriş merkezi (AVM) açılmasından çok da farklı değil... Ancak burada söz konu- su olan insan sağlığı ve ne yazık ki hü- kümet eczaneler üzerinde bu bildik oyunu oynarken bir taşla birkaç kuş vur- manın da planlarını yapıyor. Gelin öyküyü baştan alalım: Süreç basit değil. Eczacılar, uzun sü- redir kamudan alacaklarını tahsil ede- miyordu. Hükümetin sağlık harcama- larında kantarın topuzunu kaçırması, seçim vaadi olarak önüne gelene yeşil kart dağıtması yüzünden SGK’ye büt- çeden aktarılan transferler şişmeye başlayınca önce eczanelere yapılması gereken ödemeler geciktirilmeye baş- landı. Hükümet eczacıları depolara karşı borçlandırdı, devletin eczanelere yapacağı ödemeleri aylarca geciktire- rek eczacıları finansal darlığa soktu. Şu anda bile birçok eczane depolara ipo- tekli durumda. Bu arada bütçe açığı 10 ayda 43 mil- yar TL’yi geçince ikinci planı devre sok- tu. “İlaçta kâr büyük” diyerek ilaç fi- yatlarını tırpanlamaya başladı. Ancak tartışma büyüdü. Bu arada SGK, Eczacılar Birliği ile yapılan söz- leşmeyi de feshetti. Bunun yerine ec- zaneler ile teker teker sözleşme yapa- cağını açıkladı. Eczanelerin buna uysal uysal uyması beklenemezdi. Öyle de ol- du. Direniş ile karşılaştı. Eczacıların ke- penk kapattıkları 4 Aralık eylemiyle birlikte de ipler koptu. Tabii bu arada hükümet oyunun ikinci devresinin hazırlıklarına da baş- lamıştı. Bizzat Başbakan Erdoğan’ın açık- laması ile ilaçların marketlerde satılması projesi yeniden gündeme getirildi. Hatırlarsınız Türkiye’de ilaçların ec- zane dışında satılması konusunu gün- deme taşıyan ilk isim Başbakan Erdo- ğan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu ve ağabeyi Aziz Zapsu olmuştu. ‘For You’ adlı zincir mağazalarında kişisel bakım ve kozmetik ürünleri satıyor an- cak bir yandan da ilacın eczane dışında satılmasına izin verecek yasal uygula- mayı bekliyordu. Geçen yıl, For You ma- ğazalarının girişinde ‘Drugstore For You yakında hizmetinizde’ yazıları asılınca eczacılar duruma itiraz etmiş- ti. Bunun üzerine Zapsu kardeşler ‘Ma- ğazalarımızı yeniden yapılandırıyoruz, vit- rinlerimiz çirkin görünmesin diye bu af- işleri astık. İlaç satmayı hiçbir zaman dü- şünmedik’ açıklamasını yapmıştı. Ancak mali açıdan zor günler geçiren şirket, Haziran 2009 tarihinde iflas erteleme başvurusunda bulunmuştu. İlaçta reform konusuna geri dönersek, artık düğmeye basılmış olduğu için ilaçların eczaneler dışında da satılma- sını öngören reformun ayrıntıları da der- hal kamuoyuna açıklandı. Buna göre ilaçlar, eczanelerin dışın- da da, iki ayrı işyerinde daha satılabi- lecek. Bu işletmelerin ilkini, ithalatçı, üre- tici ve depolar tarafından açılabilecek ilaç satış zincirleri oluşturuyor. İkincisi de, hipermarketlerde oluştu- rulacak reyonlarda gerçekleştirilecek. Bu, ne anlama geliyor? Birincisi bireysel eczacılığın giderek tarihe karışacağını ve sermaye çevre- lerine ait büyük zincir eczaneler kuru- lacağını... Zira kanun çıkar çıkmaz ipo- tek altındaki borçlu eczaneler el de- ğiştirecek. Bunların ne kadarının yan- daşlara yarayacağını zaman gösterecek. İkincisi halkın sağlığı ile oynandığı... İlaç, dünyada sadece ABD’de market- lerde satılıyor ve ABD, hatalı ilaç kulla- nımından hayatını kaybedenler sayısı bakımından listenin ilk sırasında. ABD’deki modelde marketlerde vita- minler, öksürük şurubu, pastil gibi re- çetesiz ilaçlar satılıyor. Çünkü orada ilaç reklamı serbest, ilacı ticari mal olarak algılıyorlar. Kişi başına en fazla ilaç har- caması da 680 dolar ile ABD’ye ait. Tür- kiye’de ise bu rakam 68 dolar. Reklamla pompalanan bu endüstride market sa- hipleri kazanır, ilaç firmaları kazanır. Bu sistemin devlete de vatandaşa da fay- dası yoktur. Gelelim sonuca: 1- İlaç fiyatlarının indirilmesi tüketici- lerin yararına olduğu kuşkusuz. İndirim eğer eczanelerin stoklarındaki ürünlere değil de, yenilere yapılıyor olsaydı, ec- zacıların da sesi çıkmayacaktı. Bu bilinçli olarak yapılmadı ve eczacıların tepkisi kamuoyunda haksız olarak tanımlandı. 2- Türkiye’de eczane sayısının çok yüksek oluşu da bir gerçek. Türkiye, Av- rupa’da en fazla eczaneye sahip olan ülke. Bunun nedeni eczacılık fakültesi mezunu her 1000 kişiden yaklaşık 800’ünün eczane açması. Bunun so- nucunda Türkiye’deki eczane sayısı 23 bin 500’lere gelmiş durumda. Ge- rekiyorsa buna sınırlama getirilebilir. 3- Ancak bu iki veri üzerinden büyük sermaye sahiplerinin çıkarına oyun oy- nanarak bir mesleği yok etmeye çalış- mak kabul edilebilir bir durum olamaz. Eczaneler Üzerinde Oynanan Oyuna Dikkat B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K Vergi miktar ve hadleri yüzde 2.2 oranõnda arttõ Ekonomi Servisi - Yeni yõla girerken Resmi Ga- zete’de yayõmlanan bir dizi düzenleme ile vergile- mede esas alõnan oran ve hadlerde değişiklikler ya- põldõ. Buna göre,  Gelir Vergisi Genel Tebliği ile Gelir Vergisi Kanunu’nda (GVK) yer alan bazõ maktu had ve tu- tarlar yeniden değerleme oranõ nispetinde yüzde 2.2 arttõrõldõ. GVK’ye tabi gelirlerin vergilendirilmesinde esas alõnan tarife, 2010 takvim yõlõ gelirlerinin ver- gilendirilmesinde esas alõnmak üzere 8.800 TL’ye kadar yüzde 15, 22.000 TL’nin 8.800 TL’si için 1.320 TL, fazlasõ yüzde 20, 50.000 TL’nin 22.000 TL’si için 3.960 TL, fazlasõ yüzde 27, 50.000 TL’den fazlasõnõn 50.000 TL’si için 11.520 TL, fazlasõ yüz- de 35 olarak belirlendi.  Maliye Bakanlõğõ tebliği ile Vergi Usul Ka- nunu’nda (VUK) yer alan miktar ve hadler yüzde 2.2 oranõnda arttõrõldõ.  Operatör değişiklikleri hariç olmak üzere mo- bil telefon aboneliğinin ilk tesisinde alõnan maktu özel iletişim vergisi (ÖİV) tutarõ yüzde 2.2 arttõrõ- larak 31.78 TL olarak yeniden belirlendi. Bu kadarõna da pes doğrusu Takdirini sizlere bõrakõyorum “Rapora göre borçların sa- tışlara oranı rasyosu dikka- te alındığında Türkiye, Ro- manya’nın ardından, yüzde 21.7’lik oranla ikinci sıra- da. Vadesi bir yıldan az borçların toplam borç için- deki oranına bakıldığında Türkiye yüzde 66.4 ile Lit- vanya ve Macaristan’ın ar- dından üçüncü sırada. Ya- bancı para cinsinden borç- ların toplam borçlar içinde- ki oranına bakıldığında Türkiye yüzde 21.8 ile dör- düncü sırada. Vergi otori- tesine veya şirket tedarikçi- lerine ödemelerini ertele- yen şirketler sıralamasında Türkiye yüzde 33.7’lik oran ile Letonya ve Litvanya’nın ardından üçüncü sırada. Borç yapılandırma oranla- rına bakıldığında da Türki- ye yüzde 45.9 ile Macaris- tan, Letonya ve Litvan- ya’nın ardından dördüncü sırada. Değerli arkadaşlar, reel sektörü bu rakamlarla ifade edilen Türkiye’nin 2010’da krizden en hızlı çı- kacak ülke olması nasıl mümkün olacak, takdirini sizlere bırakıyorum.” Bir süre önce Anadolu Ajansõ, Dünya Bankasõ’nõn bir anketine dayandõrarak Türkiye’nin “krizden en hõzlõ çõkacak ülke” olarak belirlendiğini tüm Türkiye’ye duyurdu. Habere göre Türkiye, Doğu Avrupa ülkelerinin yer aldõğõ klasmanda, “çõkõş-exit” açõsõndan ilk sõrada gözüküyordu. CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, bütçe görüşmeleri sıra- sında bu haberdeki temel yanlı- şı ortaya koydu. Öztrak raporun aslında, Türkiye’deki şirketlerin yüzde 7’sinin “piyasadan çıktı- ğını” yani kapandığını belirte- rek, bu ifadeden başka sonuç çıkarmanın “Özel bir yetenek istediğini” söyledi. FAİK ÖZTRAK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear