26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Halkaları insanlar olan bu zincirin kopuşu, yalnız bir an için değil, bütün tarih için onul- maz yaralar açılmasına neden olur. Barbarların yaktıkları ki- taplar, kitaplıklar, insanlığın ilerlemesini yüzyıllarca geri bı- rakmışlardır, biliriz. Gelmiş, geçmiş insanların yarattığı de- ğerlerin tümünden, gelecek tüm insanlara karşı sorumlu olan sa- nat ve kültür insanları, işte bu yüzden barışı ve onun esas un- surları olan bağımsızlık ve de- mokrasiyi var oluşlarının asli koşulu olarak sayarlar ve var ol- duklarından beri bunların gö- zetimi için uğraş verirler. Başka üretim alanlarında ça- lışanlar şu ya da bu şekilde sa- vaşa ortak olabilirler. Ama 2500 yıllık geleneğimizde biz, sanat ve kültür insanları hiçbir zaman barış çizgisinden sapamayız. Çünkü sanatın, kültürün ham- maddesi hayattır, savaşınki ise ölüm. Sanatsal üretimin kay- nağı insan sevgisidir, yaşam se- vincidir. Bu duygularla savaşı- labilir mi? Sanat güzeli arar. Sa- vaşta ‘güzel’ bulunur mu? Sa- nat insanoğluna, onun yüceli- ğine yöneliktir; dövüş ise in- sanda ilkel bir güdüdür. İşte bu- nun için barış hayattır, insandır, sanattır, savaş ise ölüm.” Dava sonunda 8 yõl hapse mah- kûm edilen Ali Taygun, Askeri Mahkeme’nin önündeki uzun sa- vunmasõnõn (verdiği dersin) so- nunda, neden Barış Derneği’nin üyesi olduğunu da şöyle anlat- mõştõr: “Beni bu derneğe gir- meye mecbur eden biri oldu: Ceren. Sekiz buçuk yaşında, üçüncü sınıfa gidiyor. Kızım. Onun ve onun gibilerin savaşa, yıkıma tanık olmalarını iste- mediğim için… Ben bir baba olarak, bütün çocukların yalnız bedenen değil, zihnen de sağlam yetişmesini dilediğim için ba- rışçıyım…” Ve barışçı olmanõn bedelini ödemek üzere dört yõla yakõn ce- zaevinde kaldõ. Her ölüm erkendir. Ama 66 yõl, iyi yetişmiş, donanõmlõ bir oyuncu, yönetmen, yazar Ali Tay- gun gibi üretken sanatçõlar için ölüm yaşõ olamaz. Olmamalõydõ. 2008 Mayõsõ’nda Beykoz’daki bir restoranda hem Şehir Tiyat- rolarõ’ndan emekli oluşunu hem de 65. yaş gününü kutladõğõmõz sõ- rada geleceğe dair pek çok pro- jesinden söz ederken, hiçbirimiz, akciğerlerini kemiren o sinsi has- talõktan haberdar değildik. Ölüm onu zamansõz aramõz- dan aldõ. Yaşamõ paylaştõğõ sa- natçõlar Meral Taygun’a Yekta Kara’ya ve ona büyük bir özve- riyle bakan Canan’a, çocuklarõ Ceren ve Haydar’a başsağlõğõ di- liyorum. Sen hep aramõzda yaşayacaksõn sevgili arkadaşõm. Işõk üzerin- den eksilmesin. CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada beyazlıklar, kış mavisinin içinde kaybolup gidiyor. Derken ilk yıldız parlıyor. Kaç akşamdır, çıkacağı saati az çok bilmeme, o anlarda dikkatle gökyüzüne bakmama karşın her seferinde şaşırarak izliyorum ilk yıldızın çıkışını... Gözümün önünde birden parlıyor. Hava kararmaya başlayınca yıldızlar usul usul gelip birden ortaya çıkıyor. Bazen gelip geçen bulutlar örtüyor onları, ama biliyorum ki hep oradalar. O ilk yıldız çıktığında mutlaka ötekiler de izliyor onu. Hiçbiri öne geçme dalaşında değil. Sanki her biri ötekiyle birlikte olunca bir anlamı olduğunun ayırdında... Fransız matematikçi filozof Poincaré, şöyle diyor: “Yıldızlardan bize iki tür ışık gelir. Biri bize sevinç duygusu veren, gördüğümüz ışık. Diğeri ise çok daha ince, bizi düşünmeye iten, evrenin harmonisini anlamamız için yol gösteren, yardımcı olan ışık...” Bu satırları okurken İlhan Ağabey’in, İlhan Selçuk’un yıllar önce insanlığın gelişimine, bilimin-aklın serüvenine ilişkin bir sohbette söyledikleri aklıma geldi. Söze şöyle girmişti İlhan Abi: “İnsan gökyüzünde yıldızları görünce, oraya gitmek ister...” Bu tümceden yola çıkıp insanlığın yüzyıllardır devam eden mücadelesini şöyle özetlemek de olası: “Değil yıldızlara gitmek, oralarda ne olup bittiğini araştırmak bile yasaktır diyenler ve hayır insan aklı sınırlarını zorlar, zorlamalıdır, insan aklı durdu mu çürür, kirlenir, diyenler.” Yıldızların birer güneş olduğunu ilk algılayan ve düşüncelerini bunun üzerine oturtan Giordano Bruno’nun yaşamı ve ölümü her şeyi özetlemeye yeter. 1600 yılında düşüncelerinden ödün vermediği için engizisyon kararıyla diri diri yakılarak öldürülen Bruno’nun eserleri de kilisenin yasak kitaplar listesine alınmıştı. Bruno’nun eserleri o listeden 1966 yılında çıkarıldı. Neredeyse 4 asır sonra. Türkiye’de ise hâlâ evrim teorisinin tartışılır olması yerimizi ortaya koyuyor. Geçelim... Havalandırma dikdörtgeninden yıldızlara çıkalım derken nerelere geldik... Bizim tarihimizi yıldızlara bakıp özetlemek gerekirse şöyle de diyebiliriz: Bilimsel araştırmalar çağı ivme kazanırken biz; yıldızları, gökyüzünün derinliklerini araştırmayı yasakladık, geleceğimizi görmek için de yıldız falına bakmayı benimsedik! Geç kalmadan havalandırmaya dönelim! Gerçekten geç kalmamak gerek; çünkü havalandırma kapısı 18.00’e doğru kapanıyor. Gün batımı, yıldız doğumu, gökyüzünün renklenmesi... En çok bir saatlik zaman var... Az da değil hani! Zamanı geldiğinde, o an geldiğinde birkaç dakikada yüzlerce yıldız doğuyor. Bu, görülebilen kadarı! Yıldızları izlerken kendime takıldım. - Arkadaş, dışarıda olsan bundan daha uzağı görebilir miydin, bu kadar sık ve çok uzağa bakmaya çalışır mıydın? Hava iyice kararınca, yıldızlar belirginleşince havalandırma duvarının üzerindeki tel örgüler, yandan gelen ışıklardan güç alıp, gökyüzüyle inatlaşıyorlar. Yıldızlardan daha ışıklıyız, daha güçlüyüz, istesek onları da örgümüzün içine alırız, deyip dikenleşiyorlar. Yıldızlara uzanan sonsuzluğun önünde o kadar zavallı duruyorlar ki... GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada saatlik toplantıdan sonra: RTE, kamuoyuna yeni kararları İçişleri Bakanı Atalay’ın açıklayacağını ilan buyurdu. Bakan Atalay da tek bir yenilik getirmeyen, açılımla ilgili bilinenleri yineleyen açıklamalar yaptı. Açılıma devam edeceklerini, milli birliği sağlamak için her yolu deneyeceklerini ve.. terörü açılım projesiyle sonuçlandıracaklarını söyledi. İçişleri Bakanı’nın açıklamalarında hiçbir yenilik yok! Böyle düşünerek eleştirdiğimiz bakana haksızlık ettiğimizi dün Feto’nun gazetesi Zaman’daki manşeti görünce anladık! Meğer açılımda dört somut adım atılmış: Ayrımcılıkla Mücadele Kurulu oluşturulunca… Bağımsız Kolluk Kuvvetleri Şikâyet Komisyonu kurulunca… İnsan Hakları Kurulu ihdas edilip bağımsız çalışınca… Kamu Düzeni Güvenliği Müsteşarlığı faaliyete geçirilince… …ayrımcılığın tetiklediği, -MHP lideri Devlet Bahçeli’nin de açıkladığı gibi- Güneydoğu’da dokuz ildeki ayaklanma provalarının “çocuk işi olmayan kentli PKK’lilerin sokak eylemleri” diye nitelenemeyeceğini ve… …-lütfen gülmeyin şimdi-; açılım sayesinde: Bu ülke.. terör belasından kurtulacakmış! Hükümet benzeri az bulunan, hatta demokratik pek çok ülkede yaşanmayan uygulamalara imza atıyor. Ayrımcılığa, bölücülüğe açılıyor; işçiye, memura, emeklilere, yoksula, açlık sınırında olan milyonlara, işsize açılamıyor. Hak arayan Tekel işçisine, eylemlerine destek veren muhalefet parti yetkililerine ve tabii gazetecilere su, biber gazı sıkıyor. Kimileri baygın, kimileri hastanelik… Ankara Valisi Kemal Önal meğer böyle sert önlemler almasalarmış daha büyük olaylar olabileceğini öne sürerek devlet şefkatinin işçiye, parlamentere, gazeteciye gazla, sopayla, sıkılan suyla kanıtlanabileceğini gösteriyor. Sokağa mı inanacağız, İçişleri Bakanımıza mı? Bakan ne diyor: “Sokak eylemlerini denetim altına aldık. Endişeye mahal yoktur, her şey kontrol altındadır.” Yurt düzeyinde gerçek Bakan Atalay’ın anlattığı gibi ise… Trabzon’da Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ acaba neden; TV’den naklen verilince saçı sakalı karışmış malum asker düşmanlarının ekranlarda tepinmelerine yol açan bir konuşma yapıyor? “İçinde bulunduğumuz bu süreçten rahatsızız” demek zorunda kalıyor. Marjinalin marjinali bir grup, askeri kötüleyerek, demokrasiye aykırı bir kurum olduğunu yineleyerek; TSK’yi halkın gözünden düşürmeyi, güveni sarsmayı çabalamalarına karşın… …Komutan Orgeneral Başbuğ.. her gittiği yerde halkın arasına karışıyor. Öyle başbakanlar gibi meydanlara topladığı halka uzaktan seslenmiyor. Halkla birebir konuşuyor. Birileri bir yerlerini ne kadar yırtarsa yırtsın: Halk sözleriyle hareketleriyle askere olan güvenini, sevgisini gösteriyor. Geçen gün 32. Gün programında kalın siyah gözlüklü bir bayan konuşmacı, açılımla içine düştüğümüz açmaz yoldan nasıl çıkacağımızı gösteren bir formül söyledi. Bugüne dek belki yüzlerce kez söylenen, tartışılan ama siyasal pratikte sonuç alamayan, ne ki program yapımcısının hemen dikkate alınmasını salık verdiği formüle göre: Kapatma kararının gerekçesini Anayasa Mahkemesi açıklamadan önce... …zaman yitirmeden anayasada, partiler yasasında parti kapatmalarını zorlaştıracak değişiklikler derhal yapılmalı… …bu değişikliklerle birlikte beş yıl yasaklı olan Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk’a da siyasete devam etmeleri olanağı sağlanmalı!.. Anayasa değişikliği yapabilmenin temel koşulu Meclis’teki sayı dengeleri. İktidarın tek başına böyle bir gücü yok. Önerilen girişimin olanaksızlığını bilmeden TV’lerde ağzı olan kimileri siyasete yön veriyor, kimileri akıl! İçişleri Bakanı konuşmasın mı yani? ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 19 ARALIK 2009 CUMARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 19 Aralık Oslo K -4 Helsinki K -4 Stockholm K -3 Londra K 2 AmsterdamB -3 Brüksel B -6 Paris B -2 Bonn K -2 Münih B -4 Berlin B -6 Budapeşte K -2 Madrid PB 7 Viyana K-4 Belgrad K -2 Sofya K 6 Roma Y 13 Atina Y 18 Zürih K -2 Moskova B -11 Aşkabat Y 15 Taşkent PB 16 Bakû PB 6 Bişkek PB 15 Tiflis PB 11 Kahire PB 21 Şam B 17 İstanbul Y 9 Edirne K 5 Kocaeli Y 1 Çanakkale Y 11 İzmir Y 13 Manisa Y 11 Denizli Y 11 Zonguldak Y 7 Sinop Y 11 Samsun Y 11 Trabzon Y 15 Giresun Y 13 Ankara Y 7 Eskişehir Y 7 Konya B 11 Sıvas Y 6 Antalya Y 20 Adana Y 18 Mersin Y 18 Diyarbakır K 10 Şanlıurfa K 13 Mardin K 10 Siirt K 9 Hakkâri K 0 Van K 5 Kars K 2 Ülke geneli çok bulutlu, Konya ve Mersin çevreleri dı- şında tüm yurt ya- ğışlı geçecek. Yağış- lar; Doğu Anado- lu’nun güney kesim- leri, Güneydoğu Ana- dolu ile Hatay çevre- lerinde kuvvetli ol- mak üzere yağmurlu, Doğu Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Ana- dolu’nun kuzey ve doğusu, Batı Kara- deniz’in iç kesimle- rinde karla karışık yağmur ve kar şek- linde olacak. Barõş Savunucusu Bir Sanatçõ: Ali Taygun Şefik ASAN Eğitimci-Yazar Baştarafı 2. Sayfada ÖZLEM GÜVEMLİ Tekel’in özelleştirilmesinin ardõndan Kar- tal Orhantepe Mahallesi’nde Tekel tesisle- rinin bulunduğu yaklaşõk 400 dönümlük alanõn 296 dönümünü kaplayan “şehir par- kı alanı” imara açõlõyor. Söz konusu parse- lin; Maliye Bakanlõğõ tarafõndan yeni açõla- cak İstanbul Şehir Üniversitesi’ne tahsisinin ardõndan 18 Kasõm 2009’da Kartal Beledi- yesi devre dõşõ bõrakõlarak İstanbul Büyük- şehir Belediye Meclisi’nce plan tadilatõna iliş- kin karar oyçokluğu ile alõndõ. Karar Anõt- lar Kurulu’nun onayõna sunuldu. Anõtlar Ku- rulu, anõtsal ağaçlarõn ve Bizans dönemi ha- mam kalõntõlarõnõn bulunduğu araziyi inşaata açacak plan tadilatõnõ onaylarsa Kartal Be- lediyesi, plana itirazda bulunacak. Başbakanlõk Özelleştirme İdaresi Başkan- lõğõ, 28.11.2008’de Tekel arazisinin Maliye ha- zinesine devredilmesine karar verdi. Milli Em- lak Müdürlüğü, Mütevelli Heyeti Başkanõ es- ki Adalet Bakanõ Oltan Sungurlu olan İs- tanbul Şehir Üniversitesi’ne arazi üzerinde pro- je hazõrlayabilmesi için Mayõs 2009’da ön izin verdi. Kartal Belediye Başkan Yardõmcõsõ İb- rahim Doğan, bu arazinin pek çok çevrenin “iştahını kabarttığına” dikkat çekerek, ara- zi için biçilen değerin fabrikanõn değerini geç- tiğini söyledi. Söz konusu araziyle ilgili plan tadilatõnõn aniden İBB Meclisi’nin gündemi- ne getirildiğini belirten Doğan, “Kartal Be- lediyesi’nden, Anıtlar Kurulu’ndan ve di- ğer kurumlardan görüş almadılar. 1/5000 ve üzerindeki planları İBB yapar. Ancak burada yygulama projesi 5 binlik plana gö- re yapılır diyerek Kartal Belediyesi’ni dev- re dışı bıraktılar. Uygulama için bizim 1/1000’lik planları yapmamız, Anıtlar Ku- rulu’nun da onay vermesi gerekiyor” dedi. Kartal’ın akciğerleri İbrahim Doğan, İBB’nin plan ilkelerine, üst planlara aykõrõ ve kamu yararõ taşõmayan bir karar aldõğõnõ vurgulayarak meclis kararlarõ- nõn kanunlarõn üzerinde olamayacağõnõ dile ge- tirdi. Kartal’õn “akciğeri” olan yeşil alanõn yok edilmek istendiğini ifade eden Doğan, “Şehir parkı olarak yapılması gereken alana, üni- versitenin ya da başka bir kurumun inşa- at yapması doğru değil. Bölgenin doğal den- gesi de bozulacak. İlle de üniversite yapı- lacaksa Tekel’in buradaki mevcut binala- rını kullansınlar” diye konuştu. İstanbul Çevre Düzeni Planı’na iptal yolu İstanbul Haber Servisi - Türk Mü- hendis ve Mimar Odalarõ Birliği’ne (TMMOB) bağlõ 7 meslek odasõ, kentin tarihi ve doğal değerlerinde geri dönüşü olmayan tahribatlar yaratacağõ gerekçe- si ile 1/100 bin ölçekli İstanbul Çevre Dü- zeni Planõ’nõn iptali için yargõya başvur- du. İptali istenen planda Galataport, Zey- port, Haydarpaşa, Kartal gibi tartõşmalõ kentsel dönüşüm projeleri de yer alõyor. Çevre, Elektrik, Harita ve Kadastro, İn- şaat, Orman ve Ziraat Mühendisleri ile Mimarlar Odasõ İstanbul şubeleri, dava di- lekçesinde söz konusu planõn uygulanmasõ halinde kentin gelişiminin bugünkün- den de daha tehlikeli boyutlara sürükle- neceğine dikkat çektiler. Dilekçede, mer- kezi hükümet ve yerel yönetim tarafõndan bir üst plana dayanmaksõzõn gündeme ge- tirilen kentsel dönüşüm projesi ve yatõrõm kararlarõnõn 2006 tarihli 1/100 bin ölçekli planda olduğu gibi yeni planda da yer al- dõğõna dikkat çekilerek “Galataport, Zeyport, Haydar- paşa, Kartal gibi herhangi bir araş- tırmaya ve bir üst plana dayanma- yan, sadece İstan- bul’un pazarlan- masına yönelik bir yaklaşımın eseri olan bu kentsel projeler, ortaya çıkan pla- nı bir ‘paylaşõm ve pazarlama’ belge- sine dönüştür- mektedir” denil- di. Yeni planda “üstten talimatlı, plansız, sakıncalı projeler”e yeni bi- rinin daha eklen- diği belirtilerek 2006 planõnda “ko- nut alanı” olan Ataşehir’in batõ ya- kasõnõn yeni planda “1. Derece Ticaret ve Hizmet Merke- zi”ne dönüştürüldüğü kaydedildi. Di- lekçede, kentin yaşam kaynaklarõnõn, or- manlarõnõn, içme suyu havzalarõnõn ko- runmasõndan, bunun için de kentin kuzeye doğru gelişiminin engellenmesinden söz eden plan raporunun aksine kararlar bu- lunduğu ifade edilerek şu noktalara dik- kat çekildi: “Ümraniye’de, hem de 2B arazisi üzerine ‘Alt Merkez’ kararı getirildiği görülmektedir. Bu alan, 2B alanı olmasının yanı sıra Elmalı İç- mesuyu Havzası ve orman alanına da komşudur. Bu alana getirilen Alt Mer- kezi fonksiyonu, 2B alanları üzerinde iş merkezlerinin yer almasını yasal- laştırmanın yanı sıra, etrafında yara- tacağı çekim alanı ile de kuzeye doğru gelişimi teşvik ederek, içme suyu hav- zası ve orman alanlarında yeni yapı- laşmalara ve dolayısıyla ciddi tahribata neden olacaktır.” Dilekçede planla il- gili diğer çekinceler şöyle sõralandõ: Silivri’de, E-5 kuzeyinde, “Tarım- sal Niteliği Koruna- cak Alan” üzerinde, İstanbul için 3. bir havalimanõ kararõ ge- tirilmiştir. Bu kara- rõn planlama süreci sonunda oluşmuş bir karar olmadõğõ açõktõr. Küçükçekmece, içme suyu havzasõ ol- maktan çõkarõlmõş, havza alanõ yeni ya- põlaşmalara açõlmõştõr. Şile, Ağva ve Riva, Doğal Eşik Sentezi paftasõnda “Önemli Ekolojik Alanlar” lejantõ ile gösterilmiştir. Plan- da ise Şile ve Ağ- va’ya “Gelişme Ala- nı,” Riva’ya ise yat li- manõ kararlarõ geti- rilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi, “1/5000 Ölçekli Hay- darpaşa Garı, Liman ve Geri Sa- hası ile Kadıköy Meydan ve Çevresi Koruma Amaçlı Nâzım İmar Planı”nõ oyçokluğuyla ka- bul etti. Buna göre Üsküdar ve Ka- dõköy ilçe sõnõrlarõnda yer alan planlama alanõ, Haydarpaşa Garõ, liman ve geri sahasõ, Harem böl- gesi, Kadõköy Merkez bölgesi ve İSKİ Kadõköy Ön Arõtma Tesi- si’nden oluşuyor. 129 hektarlõk bir alanõ kapsadõğõnõ belirtilen arazi- nin, yüzde 30’unun yeşil alan yüz- de 26’sõnõn ticaret ve turizm alanõ olarak yapõlandõrõldõğõ açõklandõ. 1/5000 ölçekli plana onay İstanbul Haber Servisi - Sertel Gazetecilik Vakfõ ku- rucusu ve başkanõ, yazar Yıl- dız Sertel (86) bugün dü- zenlenecek törenin ardõndan Büyükada Mezarlõğõ’nda; ti- yatro sanatçõsõ Ali Taygun (66) ise 21 Aralõk Pazartesi günü Eyüp Mezarlõğõ’nda toprağa verilecek. Tan gazetesinin sahipleri Sabiha ve Zekeriya Ser- tel’in kõzlarõ olan Yõldõz Ser- tel, bir süredir karaciğer kan- seri tedavisi görüyordu. Göz- tepe’deki evinde önceki ak- şam yaşamõnõ yitiren Yõldõz Sertel için ilk tören bugün sa- at 10.00’da Kadõköy Beledi- yesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde yapõlacak. Bu- radaki törenin ardõndan Yõl- dõz Sertel, Büyükada Hami- diye Camii’nde kõlõnacak ikindi namazõndan sonra Bü- yükada Mezarlõğõ’nda top- rağa verilecek. Bir süredir akciğer kanseri tedavisi gören ve 17 Aralõk Perşembe günü geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamõnõ yitiren tiyatro, sinema ve dizi oyun- cusu, yönetmen Ali Taygun için ilk tören 21 Aralõk Pa- zartesi günü saat 10.00’da İs- tanbul Belediyesi Şehir Ti- yatrolarõ Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde yapõlacak. Tay- gun’un cenazesi Teşvikiye Camisi’nde kõlõnacak öğle na- mazõndan sonra Eyüp Mezar- lõğõ’nda toprağa verilecek. Sertel’i uğurluyoruz Sertel Vakfõ kurucusu Sertel bugün, tiyatro sanatçõsõ Taygun ise 21 Aralõk Pazartesi günü toprağa verilecek Yıldız Sertel. Ali Taygun. Kartal’õn akciğeri imara açõlõyor ‘10. Tıp Ödülleri’ sahiplerine verildi ANKARA (Cumhuryet Bürosu) - Bayõndõr Hastanesi’nce düzenlenen “10. Tõp Ödülleri”, Hacettepe Üniversitesi Kültür Merkezi Salo- nu’nda çarşamba günü törenle sahiplerini buldu. Kalp Cerrahõ Dr. Kemal Bayazõt’a, “Hizmet Ödülü” verildi. “Bilim Ödülü” Prof. Semra Pay- daş ve Prof. İbrahim Karnak’a, “Teşvik Ödülü” Doç. Dr. Ümit Yaşar’a, “Araştõrma Desteği Ödü- lü” de araştõrma görevlisi Sunde Yõlmaz’a sunul- du. Tören Kerem Görsev’in konseriyle sona erdi. Fotoğraf:NECATİSAVAŞ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear