Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Halkaları insanlar olan bu
zincirin kopuşu, yalnız bir an
için değil, bütün tarih için onul-
maz yaralar açılmasına neden
olur. Barbarların yaktıkları ki-
taplar, kitaplıklar, insanlığın
ilerlemesini yüzyıllarca geri bı-
rakmışlardır, biliriz. Gelmiş,
geçmiş insanların yarattığı de-
ğerlerin tümünden, gelecek tüm
insanlara karşı sorumlu olan sa-
nat ve kültür insanları, işte bu
yüzden barışı ve onun esas un-
surları olan bağımsızlık ve de-
mokrasiyi var oluşlarının asli
koşulu olarak sayarlar ve var ol-
duklarından beri bunların gö-
zetimi için uğraş verirler.
Başka üretim alanlarında ça-
lışanlar şu ya da bu şekilde sa-
vaşa ortak olabilirler. Ama 2500
yıllık geleneğimizde biz, sanat ve
kültür insanları hiçbir zaman
barış çizgisinden sapamayız.
Çünkü sanatın, kültürün ham-
maddesi hayattır, savaşınki ise
ölüm. Sanatsal üretimin kay-
nağı insan sevgisidir, yaşam se-
vincidir. Bu duygularla savaşı-
labilir mi? Sanat güzeli arar. Sa-
vaşta ‘güzel’ bulunur mu? Sa-
nat insanoğluna, onun yüceli-
ğine yöneliktir; dövüş ise in-
sanda ilkel bir güdüdür. İşte bu-
nun için barış hayattır, insandır,
sanattır, savaş ise ölüm.”
Dava sonunda 8 yõl hapse mah-
kûm edilen Ali Taygun, Askeri
Mahkeme’nin önündeki uzun sa-
vunmasõnõn (verdiği dersin) so-
nunda, neden Barış Derneği’nin
üyesi olduğunu da şöyle anlat-
mõştõr: “Beni bu derneğe gir-
meye mecbur eden biri oldu:
Ceren. Sekiz buçuk yaşında,
üçüncü sınıfa gidiyor. Kızım.
Onun ve onun gibilerin savaşa,
yıkıma tanık olmalarını iste-
mediğim için… Ben bir baba
olarak, bütün çocukların yalnız
bedenen değil, zihnen de sağlam
yetişmesini dilediğim için ba-
rışçıyım…”
Ve barışçı olmanõn bedelini
ödemek üzere dört yõla yakõn ce-
zaevinde kaldõ.
Her ölüm erkendir. Ama 66
yõl, iyi yetişmiş, donanõmlõ bir
oyuncu, yönetmen, yazar Ali Tay-
gun gibi üretken sanatçõlar için
ölüm yaşõ olamaz. Olmamalõydõ.
2008 Mayõsõ’nda Beykoz’daki
bir restoranda hem Şehir Tiyat-
rolarõ’ndan emekli oluşunu hem
de 65. yaş gününü kutladõğõmõz sõ-
rada geleceğe dair pek çok pro-
jesinden söz ederken, hiçbirimiz,
akciğerlerini kemiren o sinsi has-
talõktan haberdar değildik.
Ölüm onu zamansõz aramõz-
dan aldõ. Yaşamõ paylaştõğõ sa-
natçõlar Meral Taygun’a Yekta
Kara’ya ve ona büyük bir özve-
riyle bakan Canan’a, çocuklarõ
Ceren ve Haydar’a başsağlõğõ di-
liyorum.
Sen hep aramõzda yaşayacaksõn
sevgili arkadaşõm. Işõk üzerin-
den eksilmesin.
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
beyazlıklar, kış mavisinin içinde kaybolup
gidiyor.
Derken ilk yıldız parlıyor. Kaç akşamdır,
çıkacağı saati az çok bilmeme, o anlarda
dikkatle gökyüzüne bakmama karşın her
seferinde şaşırarak izliyorum ilk yıldızın
çıkışını... Gözümün önünde birden parlıyor.
Hava kararmaya başlayınca yıldızlar usul usul
gelip birden ortaya çıkıyor. Bazen gelip geçen
bulutlar örtüyor onları, ama biliyorum ki hep
oradalar.
O ilk yıldız çıktığında mutlaka ötekiler de
izliyor onu. Hiçbiri öne geçme dalaşında değil.
Sanki her biri ötekiyle birlikte olunca bir anlamı
olduğunun ayırdında...
Fransız matematikçi filozof Poincaré, şöyle
diyor:
“Yıldızlardan bize iki tür ışık gelir. Biri bize
sevinç duygusu veren, gördüğümüz ışık. Diğeri
ise çok daha ince, bizi düşünmeye iten, evrenin
harmonisini anlamamız için yol gösteren,
yardımcı olan ışık...”
Bu satırları okurken İlhan Ağabey’in, İlhan
Selçuk’un yıllar önce insanlığın gelişimine,
bilimin-aklın serüvenine ilişkin bir sohbette
söyledikleri aklıma geldi. Söze şöyle girmişti
İlhan Abi:
“İnsan gökyüzünde yıldızları görünce, oraya
gitmek ister...”
Bu tümceden yola çıkıp insanlığın yüzyıllardır
devam eden mücadelesini şöyle özetlemek de
olası:
“Değil yıldızlara gitmek, oralarda ne olup
bittiğini araştırmak bile yasaktır diyenler ve hayır
insan aklı sınırlarını zorlar, zorlamalıdır, insan aklı
durdu mu çürür, kirlenir, diyenler.”
Yıldızların birer güneş olduğunu ilk algılayan
ve düşüncelerini bunun üzerine oturtan
Giordano Bruno’nun yaşamı ve ölümü her şeyi
özetlemeye yeter. 1600 yılında
düşüncelerinden ödün vermediği için
engizisyon kararıyla diri diri yakılarak öldürülen
Bruno’nun eserleri de kilisenin yasak kitaplar
listesine alınmıştı. Bruno’nun eserleri o listeden
1966 yılında çıkarıldı. Neredeyse 4 asır sonra.
Türkiye’de ise hâlâ evrim teorisinin tartışılır
olması yerimizi ortaya koyuyor.
Geçelim...
Havalandırma dikdörtgeninden yıldızlara
çıkalım derken nerelere geldik...
Bizim tarihimizi yıldızlara bakıp özetlemek
gerekirse şöyle de diyebiliriz:
Bilimsel araştırmalar çağı ivme kazanırken
biz; yıldızları, gökyüzünün derinliklerini
araştırmayı yasakladık, geleceğimizi görmek
için de yıldız falına bakmayı benimsedik!
Geç kalmadan havalandırmaya dönelim!
Gerçekten geç kalmamak gerek; çünkü
havalandırma kapısı 18.00’e doğru kapanıyor.
Gün batımı, yıldız doğumu, gökyüzünün
renklenmesi... En çok bir saatlik zaman var...
Az da değil hani!
Zamanı geldiğinde, o an geldiğinde birkaç
dakikada yüzlerce yıldız doğuyor. Bu,
görülebilen kadarı!
Yıldızları izlerken kendime takıldım.
- Arkadaş, dışarıda olsan bundan daha uzağı
görebilir miydin, bu kadar sık ve çok uzağa
bakmaya çalışır mıydın?
Hava iyice kararınca, yıldızlar belirginleşince
havalandırma duvarının üzerindeki tel örgüler,
yandan gelen ışıklardan güç alıp, gökyüzüyle
inatlaşıyorlar. Yıldızlardan daha ışıklıyız, daha
güçlüyüz, istesek onları da örgümüzün içine
alırız, deyip dikenleşiyorlar.
Yıldızlara uzanan sonsuzluğun önünde o
kadar zavallı duruyorlar ki...
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
saatlik toplantıdan sonra:
RTE, kamuoyuna yeni kararları İçişleri Bakanı
Atalay’ın açıklayacağını ilan buyurdu.
Bakan Atalay da tek bir yenilik getirmeyen,
açılımla ilgili bilinenleri yineleyen açıklamalar yaptı.
Açılıma devam edeceklerini, milli birliği sağlamak
için her yolu deneyeceklerini ve.. terörü açılım
projesiyle sonuçlandıracaklarını söyledi.
İçişleri Bakanı’nın açıklamalarında hiçbir yenilik
yok!
Böyle düşünerek eleştirdiğimiz bakana haksızlık
ettiğimizi dün Feto’nun gazetesi Zaman’daki
manşeti görünce anladık!
Meğer açılımda dört somut adım atılmış:
Ayrımcılıkla Mücadele Kurulu oluşturulunca…
Bağımsız Kolluk Kuvvetleri Şikâyet Komisyonu
kurulunca… İnsan Hakları Kurulu ihdas edilip
bağımsız çalışınca… Kamu Düzeni Güvenliği
Müsteşarlığı faaliyete geçirilince…
…ayrımcılığın tetiklediği, -MHP lideri Devlet
Bahçeli’nin de açıkladığı gibi- Güneydoğu’da
dokuz ildeki ayaklanma provalarının “çocuk işi
olmayan kentli PKK’lilerin sokak eylemleri” diye
nitelenemeyeceğini ve…
…-lütfen gülmeyin şimdi-; açılım sayesinde: Bu
ülke.. terör belasından kurtulacakmış!
Hükümet benzeri az bulunan, hatta demokratik
pek çok ülkede yaşanmayan uygulamalara imza
atıyor.
Ayrımcılığa, bölücülüğe açılıyor; işçiye, memura,
emeklilere, yoksula, açlık sınırında olan milyonlara,
işsize açılamıyor.
Hak arayan Tekel işçisine, eylemlerine destek
veren muhalefet parti yetkililerine ve tabii
gazetecilere su, biber gazı sıkıyor. Kimileri baygın,
kimileri hastanelik… Ankara Valisi Kemal Önal
meğer böyle sert önlemler almasalarmış daha
büyük olaylar olabileceğini öne sürerek devlet
şefkatinin işçiye, parlamentere, gazeteciye gazla,
sopayla, sıkılan suyla kanıtlanabileceğini gösteriyor.
Sokağa mı inanacağız, İçişleri Bakanımıza mı?
Bakan ne diyor: “Sokak eylemlerini denetim altına
aldık. Endişeye mahal yoktur, her şey kontrol
altındadır.”
Yurt düzeyinde gerçek Bakan Atalay’ın anlattığı
gibi ise…
Trabzon’da Genelkurmay Başkanı Orgeneral
İlker Başbuğ acaba neden; TV’den naklen verilince
saçı sakalı karışmış malum asker düşmanlarının
ekranlarda tepinmelerine yol açan bir konuşma
yapıyor?
“İçinde bulunduğumuz bu süreçten rahatsızız”
demek zorunda kalıyor.
Marjinalin marjinali bir grup, askeri kötüleyerek,
demokrasiye aykırı bir kurum olduğunu yineleyerek;
TSK’yi halkın gözünden düşürmeyi, güveni
sarsmayı çabalamalarına karşın…
…Komutan Orgeneral Başbuğ.. her gittiği yerde
halkın arasına karışıyor.
Öyle başbakanlar gibi meydanlara topladığı halka
uzaktan seslenmiyor. Halkla birebir konuşuyor.
Birileri bir yerlerini ne kadar yırtarsa yırtsın: Halk
sözleriyle hareketleriyle askere olan güvenini,
sevgisini gösteriyor.
Geçen gün 32. Gün programında kalın siyah
gözlüklü bir bayan konuşmacı, açılımla içine
düştüğümüz açmaz yoldan nasıl çıkacağımızı
gösteren bir formül söyledi.
Bugüne dek belki yüzlerce kez söylenen,
tartışılan ama siyasal pratikte sonuç alamayan, ne
ki program yapımcısının hemen dikkate alınmasını
salık verdiği formüle göre:
Kapatma kararının gerekçesini Anayasa
Mahkemesi açıklamadan önce...
…zaman yitirmeden anayasada, partiler
yasasında parti kapatmalarını zorlaştıracak
değişiklikler derhal yapılmalı…
…bu değişikliklerle birlikte beş yıl yasaklı olan
Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk’a da siyasete devam
etmeleri olanağı sağlanmalı!..
Anayasa değişikliği yapabilmenin temel koşulu
Meclis’teki sayı dengeleri. İktidarın tek başına böyle
bir gücü yok. Önerilen girişimin olanaksızlığını
bilmeden TV’lerde ağzı olan kimileri siyasete yön
veriyor, kimileri akıl!
İçişleri Bakanı konuşmasın mı yani?
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 19 ARALIK 2009 CUMARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 19 Aralık
Oslo K -4
Helsinki K -4
Stockholm K -3
Londra K 2
AmsterdamB -3
Brüksel B -6
Paris B -2
Bonn K -2
Münih B -4
Berlin B -6
Budapeşte K -2
Madrid PB 7
Viyana K-4
Belgrad K -2
Sofya K 6
Roma Y 13
Atina Y 18
Zürih K -2
Moskova B -11
Aşkabat Y 15
Taşkent PB 16
Bakû PB 6
Bişkek PB 15
Tiflis PB 11
Kahire PB 21
Şam B 17
İstanbul Y 9
Edirne K 5
Kocaeli Y 1
Çanakkale Y 11
İzmir Y 13
Manisa Y 11
Denizli Y 11
Zonguldak Y 7
Sinop Y 11
Samsun Y 11
Trabzon Y 15
Giresun Y 13
Ankara Y 7
Eskişehir Y 7
Konya B 11
Sıvas Y 6
Antalya Y 20
Adana Y 18
Mersin Y 18
Diyarbakır K 10
Şanlıurfa K 13
Mardin K 10
Siirt K 9
Hakkâri K 0
Van K 5
Kars K 2
Ülke geneli çok
bulutlu, Konya ve
Mersin çevreleri dı-
şında tüm yurt ya-
ğışlı geçecek. Yağış-
lar; Doğu Anado-
lu’nun güney kesim-
leri, Güneydoğu Ana-
dolu ile Hatay çevre-
lerinde kuvvetli ol-
mak üzere yağmurlu,
Doğu Karadeniz’in iç
kesimleri, Doğu Ana-
dolu’nun kuzey ve
doğusu, Batı Kara-
deniz’in iç kesimle-
rinde karla karışık
yağmur ve kar şek-
linde olacak.
Barõş Savunucusu Bir Sanatçõ: Ali Taygun
Şefik ASAN Eğitimci-Yazar
Baştarafı 2. Sayfada
ÖZLEM GÜVEMLİ
Tekel’in özelleştirilmesinin ardõndan Kar-
tal Orhantepe Mahallesi’nde Tekel tesisle-
rinin bulunduğu yaklaşõk 400 dönümlük
alanõn 296 dönümünü kaplayan “şehir par-
kı alanı” imara açõlõyor. Söz konusu parse-
lin; Maliye Bakanlõğõ tarafõndan yeni açõla-
cak İstanbul Şehir Üniversitesi’ne tahsisinin
ardõndan 18 Kasõm 2009’da Kartal Beledi-
yesi devre dõşõ bõrakõlarak İstanbul Büyük-
şehir Belediye Meclisi’nce plan tadilatõna iliş-
kin karar oyçokluğu ile alõndõ. Karar Anõt-
lar Kurulu’nun onayõna sunuldu. Anõtlar Ku-
rulu, anõtsal ağaçlarõn ve Bizans dönemi ha-
mam kalõntõlarõnõn bulunduğu araziyi inşaata
açacak plan tadilatõnõ onaylarsa Kartal Be-
lediyesi, plana itirazda bulunacak.
Başbakanlõk Özelleştirme İdaresi Başkan-
lõğõ, 28.11.2008’de Tekel arazisinin Maliye ha-
zinesine devredilmesine karar verdi. Milli Em-
lak Müdürlüğü, Mütevelli Heyeti Başkanõ es-
ki Adalet Bakanõ Oltan Sungurlu olan İs-
tanbul Şehir Üniversitesi’ne arazi üzerinde pro-
je hazõrlayabilmesi için Mayõs 2009’da ön izin
verdi. Kartal Belediye Başkan Yardõmcõsõ İb-
rahim Doğan, bu arazinin pek çok çevrenin
“iştahını kabarttığına” dikkat çekerek, ara-
zi için biçilen değerin fabrikanõn değerini geç-
tiğini söyledi. Söz konusu araziyle ilgili plan
tadilatõnõn aniden İBB Meclisi’nin gündemi-
ne getirildiğini belirten Doğan, “Kartal Be-
lediyesi’nden, Anıtlar Kurulu’ndan ve di-
ğer kurumlardan görüş almadılar. 1/5000
ve üzerindeki planları İBB yapar. Ancak
burada yygulama projesi 5 binlik plana gö-
re yapılır diyerek Kartal Belediyesi’ni dev-
re dışı bıraktılar. Uygulama için bizim
1/1000’lik planları yapmamız, Anıtlar Ku-
rulu’nun da onay vermesi gerekiyor” dedi.
Kartal’ın akciğerleri
İbrahim Doğan, İBB’nin plan ilkelerine, üst
planlara aykõrõ ve kamu yararõ taşõmayan bir
karar aldõğõnõ vurgulayarak meclis kararlarõ-
nõn kanunlarõn üzerinde olamayacağõnõ dile ge-
tirdi. Kartal’õn “akciğeri” olan yeşil alanõn yok
edilmek istendiğini ifade eden Doğan, “Şehir
parkı olarak yapılması gereken alana, üni-
versitenin ya da başka bir kurumun inşa-
at yapması doğru değil. Bölgenin doğal den-
gesi de bozulacak. İlle de üniversite yapı-
lacaksa Tekel’in buradaki mevcut binala-
rını kullansınlar” diye konuştu.
İstanbul Çevre Düzeni Planı’na iptal yolu
İstanbul Haber Servisi - Türk Mü-
hendis ve Mimar Odalarõ Birliği’ne
(TMMOB) bağlõ 7 meslek odasõ, kentin
tarihi ve doğal değerlerinde geri dönüşü
olmayan tahribatlar yaratacağõ gerekçe-
si ile 1/100 bin ölçekli İstanbul Çevre Dü-
zeni Planõ’nõn iptali için yargõya başvur-
du. İptali istenen planda Galataport, Zey-
port, Haydarpaşa, Kartal gibi tartõşmalõ
kentsel dönüşüm projeleri de yer alõyor.
Çevre, Elektrik, Harita ve Kadastro, İn-
şaat, Orman ve Ziraat Mühendisleri ile
Mimarlar Odasõ İstanbul şubeleri, dava di-
lekçesinde söz konusu planõn uygulanmasõ
halinde kentin gelişiminin bugünkün-
den de daha tehlikeli boyutlara sürükle-
neceğine dikkat çektiler. Dilekçede, mer-
kezi hükümet ve yerel yönetim tarafõndan
bir üst plana dayanmaksõzõn gündeme ge-
tirilen kentsel dönüşüm projesi ve yatõrõm
kararlarõnõn 2006 tarihli 1/100 bin ölçekli
planda olduğu gibi yeni planda da yer al-
dõğõna dikkat çekilerek “Galataport,
Zeyport, Haydar-
paşa, Kartal gibi
herhangi bir araş-
tırmaya ve bir üst
plana dayanma-
yan, sadece İstan-
bul’un pazarlan-
masına yönelik
bir yaklaşımın
eseri olan bu
kentsel projeler,
ortaya çıkan pla-
nı bir ‘paylaşõm ve
pazarlama’ belge-
sine dönüştür-
mektedir” denil-
di. Yeni planda
“üstten talimatlı,
plansız, sakıncalı
projeler”e yeni bi-
rinin daha eklen-
diği belirtilerek
2006 planõnda “ko-
nut alanı” olan
Ataşehir’in batõ ya-
kasõnõn yeni planda
“1. Derece Ticaret ve Hizmet Merke-
zi”ne dönüştürüldüğü kaydedildi. Di-
lekçede, kentin yaşam kaynaklarõnõn, or-
manlarõnõn, içme suyu havzalarõnõn ko-
runmasõndan, bunun için de kentin kuzeye
doğru gelişiminin engellenmesinden söz
eden plan raporunun aksine kararlar bu-
lunduğu ifade edilerek şu noktalara dik-
kat çekildi: “Ümraniye’de, hem de 2B
arazisi üzerine ‘Alt Merkez’ kararı
getirildiği görülmektedir. Bu alan, 2B
alanı olmasının yanı sıra Elmalı İç-
mesuyu Havzası ve orman alanına da
komşudur. Bu alana getirilen Alt Mer-
kezi fonksiyonu, 2B alanları üzerinde
iş merkezlerinin yer almasını yasal-
laştırmanın yanı sıra, etrafında yara-
tacağı çekim alanı ile de kuzeye doğru
gelişimi teşvik ederek, içme suyu hav-
zası ve orman alanlarında yeni yapı-
laşmalara ve dolayısıyla ciddi tahribata
neden olacaktır.” Dilekçede planla il-
gili diğer çekinceler şöyle sõralandõ:
Silivri’de, E-5
kuzeyinde, “Tarım-
sal Niteliği Koruna-
cak Alan” üzerinde,
İstanbul için 3. bir
havalimanõ kararõ ge-
tirilmiştir. Bu kara-
rõn planlama süreci
sonunda oluşmuş bir
karar olmadõğõ açõktõr.
Küçükçekmece,
içme suyu havzasõ ol-
maktan çõkarõlmõş,
havza alanõ yeni ya-
põlaşmalara açõlmõştõr.
Şile, Ağva ve
Riva, Doğal Eşik
Sentezi paftasõnda
“Önemli Ekolojik
Alanlar” lejantõ ile
gösterilmiştir. Plan-
da ise Şile ve Ağ-
va’ya “Gelişme Ala-
nı,” Riva’ya ise yat li-
manõ kararlarõ geti-
rilmiştir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Meclisi, “1/5000 Ölçekli Hay-
darpaşa Garı, Liman ve Geri Sa-
hası ile Kadıköy Meydan ve
Çevresi Koruma Amaçlı Nâzım
İmar Planı”nõ oyçokluğuyla ka-
bul etti. Buna göre Üsküdar ve Ka-
dõköy ilçe sõnõrlarõnda yer alan
planlama alanõ, Haydarpaşa Garõ,
liman ve geri sahasõ, Harem böl-
gesi, Kadõköy Merkez bölgesi ve
İSKİ Kadõköy Ön Arõtma Tesi-
si’nden oluşuyor. 129 hektarlõk bir
alanõ kapsadõğõnõ belirtilen arazi-
nin, yüzde 30’unun yeşil alan yüz-
de 26’sõnõn ticaret ve turizm alanõ
olarak yapõlandõrõldõğõ açõklandõ.
1/5000 ölçekli
plana onay
İstanbul Haber Servisi -
Sertel Gazetecilik Vakfõ ku-
rucusu ve başkanõ, yazar Yıl-
dız Sertel (86) bugün dü-
zenlenecek törenin ardõndan
Büyükada Mezarlõğõ’nda; ti-
yatro sanatçõsõ Ali Taygun
(66) ise 21 Aralõk Pazartesi
günü Eyüp Mezarlõğõ’nda
toprağa verilecek.
Tan gazetesinin sahipleri
Sabiha ve Zekeriya Ser-
tel’in kõzlarõ olan Yõldõz Ser-
tel, bir süredir karaciğer kan-
seri tedavisi görüyordu. Göz-
tepe’deki evinde önceki ak-
şam yaşamõnõ yitiren Yõldõz
Sertel için ilk tören bugün sa-
at 10.00’da Kadõköy Beledi-
yesi Caddebostan Kültür
Merkezi’nde yapõlacak. Bu-
radaki törenin ardõndan Yõl-
dõz Sertel, Büyükada Hami-
diye Camii’nde kõlõnacak
ikindi namazõndan sonra Bü-
yükada Mezarlõğõ’nda top-
rağa verilecek.
Bir süredir akciğer kanseri
tedavisi gören ve 17 Aralõk
Perşembe günü geçirdiği kalp
krizi sonucu yaşamõnõ yitiren
tiyatro, sinema ve dizi oyun-
cusu, yönetmen Ali Taygun
için ilk tören 21 Aralõk Pa-
zartesi günü saat 10.00’da İs-
tanbul Belediyesi Şehir Ti-
yatrolarõ Fatih Reşat Nuri
Sahnesi’nde yapõlacak. Tay-
gun’un cenazesi Teşvikiye
Camisi’nde kõlõnacak öğle na-
mazõndan sonra Eyüp Mezar-
lõğõ’nda toprağa verilecek.
Sertel’i uğurluyoruz
Sertel Vakfõ kurucusu Sertel bugün, tiyatro sanatçõsõ
Taygun ise 21 Aralõk Pazartesi günü toprağa verilecek
Yıldız Sertel.
Ali Taygun.
Kartal’õn
akciğeri imara açõlõyor
‘10. Tıp Ödülleri’ sahiplerine verildi
ANKARA (Cumhuryet Bürosu) - Bayõndõr
Hastanesi’nce düzenlenen “10. Tõp Ödülleri”,
Hacettepe Üniversitesi Kültür Merkezi Salo-
nu’nda çarşamba günü törenle sahiplerini buldu.
Kalp Cerrahõ Dr. Kemal Bayazõt’a, “Hizmet
Ödülü” verildi. “Bilim Ödülü” Prof. Semra Pay-
daş ve Prof. İbrahim Karnak’a, “Teşvik Ödülü”
Doç. Dr. Ümit Yaşar’a, “Araştõrma Desteği Ödü-
lü” de araştõrma görevlisi Sunde Yõlmaz’a sunul-
du. Tören Kerem Görsev’in konseriyle sona erdi.
Fotoğraf:NECATİSAVAŞ