26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 3 KASIM 2009 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN İmza Islak Olabilir, Adalet Sulu Olamaz Tam “Kürt Açılımı”nın çarşafladığı anda ortaya çıkan ve Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu söylenen “ıslak imzalı belge” dikkatlerin tekrar bu kişiye, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a, hatta tümüyle TSK’ye yönelmesine yol açtı. AKP, TSK’yi yıpratma girişimlerini sürekli gündemde tutuyor, zaman zaman biraz geri plana alıp, sonra ne zaman başı sıkışsa, yine vitrine yerleştiriyor. Albay Çiçek’e ait olduğu söylenen “ıslak imza” olayı da böyle. Başbakan ile Genelkurmay Başkanı, yargı sonucunu bekleyelim, diyorlar. Bu doğru bir karar. Ama hemen aynı anda yargının sonucunu etkileyebilecek konularda şu sorular takılıyor akla: - Bu imza madem vardı, neden 4.5 aydır bekletildi de tam Tayyip Bey’in başı sıkışınca servis edildi? - Nasıl oldu da yetkili mercilerden önce, kimilerinin yalaka dedikleri (biz kendilerini yalakalıktan tenzih ederiz) medyada yayımlandı ve Adli Tıp’tan önce Başbakan tarafından bu imzanın Albay Çiçek’e ait olduğu açıklandı? - Adli Tıp gibi, şimdiye kadarki uygulamalarıyla ve bizzat içinde yer almış bulunan ve sonra istifa eden üyelerinin beyanlarıyla şaibeli duruma düşmüş bir kuruma ne kadar güvenebiliriz? Sorular soruları izliyor, devam edelim: - Ayrıca şimdiye kadar Adli Tıp’ın benzer durumlarda uyguladığı normal prosedür neden uygulanmamıştır? - Belgeyi, yalnızca adı gizli tutulan iki kişi mi incelemiştir? - Bunlar aynı zamanda grafolog mudurlar? - Herhangi bir yetkili uzman, imzanın Dursun Çiçek’e ait olduğunu sarahaten belirtmiş midir? - Yoksa Yalçın Doğan’ın belirttiği gibi, uzmanlar yalnız bu belgenin incelemek üzere “kabulü gerekir” diye mi görüş beyan etmişlerdir? - Bu takdirde, yine Yalçın Doğan’ın yazısında belirttiği gibi, bu beyan imzanın aidiyetinin saptanmasını mahkemenin yapması gerektiği anlamını mı taşımaktadır? - Ayrıca, imzanın parafı andırır yatay, dikey veya yuvarlak şekillerden ibaret olması, ad ve soyadın harfle yazılışını içermemesi halinde, grafolojik inceleme yapmadan bunun kime ait olduğunun tespiti mümkün müdür? Örneğin İstanbul Barosu’nun 2006 yılında yayımladığı, Yard. Doç. Dr. Jaei Bafra tarafından yazılmış, “İmza Yazı ve Adli Belge İncelemeleri” adlı kitapta belirtildiğine göre, imzanın adı ve soyadı ve harf özelliği yoksa, kime ait olduğu konusunda hüküm vermek imkânsızdır. - Bu durumda, yukarıdaki tarife uyan imzanın Albay Çiçek’e ait olduğunu, kim, hangi uzmanlığına dayanarak; hangi gerekçelerle ileri sürebilmektedir? Ya da böyle bir şey yoksa, Albay Çiçek sorumsuz kişilerce nasıl suçlanabilmektedir? Yıpratma olayının kimlere yönelik olduğunu çok iyi bildiğinizden, benim burada bir kez daha belirtmeye gerek duymadığım, tarafları, imza ve belge konusunda yargının karar vermesinde, o ana kadar da tartışmanın askıya alınmasında anlaşmaya varmışlardır. İlke olarak bu tutum doğrudur. Ancak şimdiye kadar bazı olaylarda ve Ergenekon soruşturmasının bütün aşamalarında görüldüğü gibi yargı bağımsızlığı, adil yargı konusunda çok ama çok ciddi kaygılar uyandıran çok vahim gelişmelere tanık olmuş kişiler olarak, endişelenmemek olanaksızdır. Acaba Türkiye’de kaç kişi bu konuda yapılacak soruşturmanın hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde olayı aydınlatabileceğine inanmaktadır? Bütün bu tereddütler ortadayken, bu konuda yetkili makamın Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı olduğunu söyleyen birçok saygın hukukçunun görüşlerine karşın, dosyanın İstanbul’a gönderilmesini yeni bir kuşku unsuru olarak görenlerin haksız olduklarını söylemek kolay mıdır? Olayımızda, ıslak imzanın kime ait olduğunu hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit etmek mümkün müdür? Eğer değilse kuşku üzerine karar bina etmek adil yargıyı sağlar mı? Bu durumda böyle bir ıslak imzadan yola çıkarak verilecek yalapşap bir karar yargının ciddiyetini sulandırmaz mı? Bir hukuk devletinde her şey olur da sulandırılmış yargı olmaz. asirmen@cumhuriyet.com.tr Mahkeme, AKP’nin iptal ettiği 100 liralõk iyileştirme düzenlemesine ilişkin tazminat başvurusunu kabul etti Emeklinin kulağõ AİHM’deMURAT KIŞLALI ANKARA - Avrupa İnsan Hak- larõ Mahkemesi (AİHM); Bülent Ecevit başbakanlõğõndaki koalis- yonun gerçekleştirdiği 100 liralõk memur zammõnõ yürürlüğe sokan AKP iktidarõnõn, aynõ dönemde SSK ve Bağ-Kur emeklilerine ve- rilmesi kararlaştõrõlan 100 liralõk iyileştirmeyi iptal etmesi nedeniy- le yapõlan dava başvurusunu kabul etti. Uygulama nedeniyle SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarõnõ Temmuz 2009 itibarõyla 150-200 li- ra az aldõğõnõ belirten Avukat Sedat Vural, AİHM’ye gönderdiği di- lekçede, 7 yõllõk kaybõn emekli ba- şõna 5 ile 13 bin lira arasõnda oldu- ğunu bildirmişti. Fransa Strasbourg’daki AİHM İkinci Dairesi tarafõndan 16 Ekim 2009 tarihinde Avukat Sedat Vural’a hitaben kaleme alõnan 38818/09 sayõlõ başvuruya ilişkin yanõt yazõ- sõnda, “6 Temmuz 2009 tarihli başvurunuz alınmıştır. Başvuru- nuzla ilgili eksik olan ve aşağıda belirtilen belgeleri en geç 15 Ocak 2010 tarihine kadar göndererek başvurunuzu tamamlamanız ge- rekmektedir” denilerek Vural’dan, emeklilere aradaki farkõn ödenme- sine ilişkin Danõştay 11. Daire’de açtõğõ davanõn ve Danõştay İdari Da- va Daireleri Kurulu’ndaki temyizin kararlarõ istendi. Ankara Barosu avukatlarõndan Vural, AİHM’ye yaptõğõ başvuruda, dava süreci ve gerekçelerine şöyle yer vermişti: Memura 100 lira iyileştir- me: Bülent Ecevit başbakanlõğõn- daki koalisyon hükümeti ile memur sendikalarõ arasõnda varõlan anlaş- maya göre memur ve emekli memur aylõklarõna 1 Ocak 2003 tarihinde başlamak üzere toplam 100 liralõk (o dönemki parayla 100 milyon li- ra) iyileştirme yapõldõ. Koalisyon SSK ve Bağ-Kur emeklisine de yansıtıyor: Koalisyon hükümeti, bu iyileştir- menin SSK ve Bağ-Kur emeklisine de yansõtõlmasõnõn 4447 sayõlõ Sos- yal Güvenlik ve İşsizlik Sigortasõ Yasasõ’na göre bir zorunluluk ol- duğu gerekçesiyle 30 Ekim 2002 ta- rih ve 2002/4847 sayõlõ Bakanlar Kurulu kararõnõ aldõ. AKP kararı kaldırdı: 3 Kasõm 2002 tarihindeki erken seçimde ik- tidara gelen AKP hükümeti ise me- murlara yapõlan 100 liralõk artõşõ SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yan- sõtan 30 Ekim 2002 tarihli Bakan- lar Kurulu kararõnõ 16 Ocak 2003 gün ve 2003/5116 sayõlõ kararla ortadan kaldõrdõ. 10 milyon emekliye 13 bin lira: AKP hükümetinin bu kararõ, yaklaşõk 10 milyon SSK ve Bağ-Kur emeklisinin aylõklarõnõn Temmuz 2009 itibarõyla 150-200 lira eksik ödenmesine ve Ocak 2003-Temmuz 2009 arasõnda emekli başõna yak- laşõk 5 bin ile 13 bin liralõk kayõp oluşmasõna neden oldu. Danıştay reddetti: Kendisi de aynõ zamanda SSK emeklisi olan Avukat Vural, bu Bakanlar Kurulu kararõnõ yargõya taşõdõ. Danõştay 11. Dairesi ve ardõndan Danõştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Vu- ral’õn talebini reddetti. AİHM’de dava açıldı: İç hukuk yollarõnõn tükenmesi üzerine Vural, Ocak 2003 - Temmuz 2009 arasõn- daki aylõklarõnõn eksik ödenmesi so- nucu uğradõğõ toplam 11 bin 130 li- ra 73 kuruşluk zararõn tazmin edil- mesi talebiyle AİHM’ye başvurdu. AİHM 16 Ekim 2009 tarihli yazõ- sõyla başvuruyu aldõğõnõ bildirdi. Bülent Ecevit’in başbakanlõğõ döneminde memur ve emekli memur aylõklarõna 1 Ocak 2003 tarihinde başlamak üzere toplam 100 liralõk iyileştirme yapõlmõş ve bu iyileştirmenin SSK ve Bağ-Kur emeklisine de yansõtõlmasõna karar verilmişti. 3 Kasõm 2002 tarihindeki erken seçimde iktidara gelen AKP hükümeti bu kararõ uygulamadõ. AKP hükümetinin bu kararõ, yaklaşõk 10 milyon SSK ve Bağ-Kur emeklisinin aylõklarõnõn Temmuz 2009 itibarõyla 150-200 lira eksik ödenmesine yol açtõ. AİHM, Avukat Sedat Vural’õn bu hak kaybõnõn giderilmesi amacõyla açtõğõ tazminat davasõ başvurusunu kabul etti. Bitmiş yola iptal kararı ÖMER ŞAN RİZE - Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan tarafõndan Nisan 2007’de resmi olarak ulaşõma açõ- lan Karadeniz Sahil Yolu’nun, Ri- ze’nin Fõndõklõ ilçesine bağlõ Ak- su Mahallesi geçişi, Danõştay tara- fõndan “şehircilik ilkeleri ve ka- mu yararına” aykõrõ bulunarak iptal edildi. Karadeniz Sahil Yolu’nun Aksu Mahallesi şehir geçişiyle ilgili olarak muhtar Musa Kazım Öz- çiçek ve mahalle sakinleri Zeliha Eren ve Orhan Sarı 2001 yõlõnda Bayõndõrlõk ve İskân Bakanlõğõ aleyhine dava açtõ. Dava sonucun- da Danõştay, imar planlarõnõn “şe- hircilik ilkelerine, planlama esaslarına, kamu yararına ve mevzuata uyarlı bulunmadığı” gerekçesiyle iptaline karar verildi. Karar üzerine muhtar Özçiçek ile avukatõ Yakup Okumuşoğlu, Fõndõklõ Muhtarlar Derneği’nde bir basõn toplantõsõ düzenledi. Öz- çiçek, davanõn yol ulaşõma açõl- dõktan sonra tamamlandõğõna dik- kat çekti. Davayla ilgili bilirkişi incelemesi sõrasõnda bölgede ol- mak isteyen avukat Cihan Eren’in vurularak öldürüldüğünü anõmsatan Özçiçek, “Cihan Eren’in eşi ve çocukları ile bir- likte davayı takip ettik. En so- nunda hukuk ve adalet yerini buldu. Fakat bizi yönetenler, hukuk ve adaleti hiçe sayarak bazılarına rant kazandırmanın ardına düştüler” dedi. Rant sağ- layanlarõn hukuk karşõsõnda hesap vermesini isteyen Özçiçek, “2001 yılından beri bizi hüngür hün- gür ağlatanların şimdi kendile- rinin ağlama zamanı geldi. Ar- tık bizim konuşma zamanımız geldi. Türlü baskı ve oyunlarla bizi susturdular. Hukukçumuz Cihan Eren’i de bu yolda kay- bettik. Karadeniz, Karadeniz- likten çıkmış, ‘kaya deniz’ ol- muştur” diye konuştu. Karadeniz Sahil Yolu’nun bir an önce trafiğe kapatõlmasõ gerek- tiğini vurgulayan Özçiçek, şöyle devam etti: “Yol trafiğe kapatıl- madığı takdirde, kapatmayan kişileri hukuk önüne çıkaraca- ğız. Başta Fındıklı Belediye Baş- kanı’na görev düşüyor. Ruhsat- sız inşaat yapılınca nasıl gidip mühürlüyorsa, artık bu mahke- me kararından sonra da Kara- deniz Sahil Yolu için gereken yapılmadır. Belediye Başkanı yolu kesmediği takdirde Cum- huriyet Savcılığı’na başvuraca- ğız. Derelerde alabalık tutan bir kişiye yetkililer tarafından 600 TL ceza kesilmesine karşın, de- re ve denizden malzeme çeke- rek, çakılı gasp edenlere hiçbir şey yapılmıyor.” Avukat Okumuşoğlu ise Danõş- tay’õn kararõyla artõk Karadeniz Sahil Yolu’nun “hukuka aykırı olduğunun” bir kez daha kanõt- lanmõş olduğuna işaret etti. Usulsüz sigortaya uyarı cezası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kamu Görevlileri Etik Kurulu; Sosyal Güvenlik Ku- rumu (SGK) Başkan Yardõmcõsõ Veysel Uyar’õn, “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun yürür- lüğe girmesinden önce 5 ve 13 yaşlarındaki iki çocuğunu erken emeklilik ve diğer avan- tajlardan yararlanabilmeleri için bir mat- baada sigortalı çalışıyor göstererek, kamu görevlilerinin etik davranış ilkelerine aykırı davrandığına” karar verdi. Uyar kendini, “basında görene kadar durumdan haberdar olmadığı” gerekçesiyle savunurken, konuya ilişkin Teftiş Raporu’nda bu gerekçenin “Ha- yatın akışına aykırı” olduğu belirtilerek Uyar’a uyarma cezasõ verildiği belirtildi. Kurul’un, Resmi Gazete’nin dünkü sayõsõn- da yayõmlanan kararõnda ihbar üzerine başlatõ- lan inceleme kapsamõnda, Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakanlõğõ Teftiş Kurulu Başkanlõ- ğõ’nca hazõrlanan müfettiş raporunda, bir mat- baada, Nisan 2008’de işe giriş yapõlarak sigor- talõ gösterilen ve prim yatõrõlan toplam 59 kişi arasõnda Uyar’õn çocuklarõnõn da yer aldõğõ, ancak Sosyal Güvenlik Kontrol Memurlarõnca yapõlan denetlemede işyerinde sadece 2 kişinin çalõştõğõnõn belirlendiği anlatõldõ. Kararda, iş- yerince 2008 yõlõ 4. ve 5. aylarõnda bildirimi yapõlan bir kişi dõşõn- daki diğer kişilerin si- gortalõ işe giriş bildir- gelerinin gerçeğe da- yanmamasõna istina- den Uyar’õn çocukla- rõnõn sigortalõlõğõnõn iptal edildiğine yer verilerek, müfettiş ra- porunda, hayatõn ola- ğan akõşõ içinde her- hangi bir kanun deği- şikliği söz konusu ol- masaydõ, Uyar’õn, ço- cuklarõnõn sigortalõ ol- malarõnõ sağlama yo- luna gitmeyeceği, yü- rürlüğe girecek kanu- nun hükümlerine tabi olmamalarõnõ ve ileride daha uygun koşullarda emekli olmalarõ niyeti ve amacõyla sigortalõlõk- larõnõn sağlanõldõğõ ifade edildi. Kararda, Uyar’a, Bakan “Olur”u ile 657 sayõlõ kanun gereğince uyarma cezasõ verildiği bildirildi. Özgüvene katkı savunması Karara göre Kurul’a gönderdiği savunmasõn- da, Uyar, ortak velayete sahip olan anneye bir katalog çekiminde model olarak çocuklarõn ça- lõşmasõnõn teklif edildiğini öne sürerek, “ço- cukların bireysel gelişimlerine ve özgüvenle- rine katkı yapması düşüncesiyle” annelerin- ce teklifin kabul edildiğini; konuyu, basõna yansõmasõndan sonra öğrendiğini iddia etti. Önceden bilgisi olsaydõ bu duruma kesinlikle engel olacağõnõ savunan Uyar, zamanlamanõn kendisi için şanssõz ve üzüntü verici olmakla birlikte bilgisi dõşõnda, annenin tercihi olduğu- nu, örtülü veya açõk rõza göstermesinin veya yönlendirmesinin söz konusu olmadõğõnõ ifade etti. Buna karşõn kararda, Uyar’õn, görevi gere- ği, yeni kanunun imkân ve yükümlülüklerini bilebilecek en uygun konumdaki kişilerden biri olduğuna işaret edilerek, aile birliğinin devam etmesi, aynõ konutta ikamet edilmesi, doğru- dan kendi kurumu ile ilgili bir işlem olmasõ ne- deniyle, çocuklarõnõn sigorta işlemlerinin eşi tarafõndan yapõldõğõ ve kendisinin bundan ha- berdar olmadõğõ yolundaki iddiasõnõn hayatõn normal akõşõna aykõrõ olduğu ifade edildi. ‘Reel politika mõ İslam mõ’ ÇİMEN TURUNÇ BATURALP BRÜKSEL - ABD’nin en saygõn dõş ilişkiler dergisi olarak kabul edilen “Foreign Affairs”in ka- sõm-aralõk sayõsõnda, AKP’nin sertçe eleştirildiği 11 sayfalõk bir makale yayõmlandõ. ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Ab- ramowitz ve Ortadoğu uzmanõ Henri J. Barkey imzalõ makalede, “Erdoğan ve Davutoğlu’nun çe- lişkili göründükleri” belirtilerek, “Küresel politi- kaya reel politikanın uygulayıcıları olarak mı, yoksa İslam kültürünün temsilcileri olarak mı katılacaklar” sorusu soruluyor. Türkiye’nin son yõllarda izlediği dõş politika sayesinde övgü topladõ- ğõ belirtilen makalede, “Türkiye henüz, hüküme- tinin ilan ettiği gibi küresel, hatta bölgesel bir aktör bile değildir” yorumuna yer verildi. ‘Beceriksizce ve can sıkıcı’ AKP’nin geleneksel takipçilerinin bile partinin, AB üyeliğinin de içinde olduğu hedeflerine doğru yol alõp almadõğõnõ sorgular hale geldiği ifade edi- liyor. “Türkiye daha önce sıkletinin altında yumruk atıyordu, şimdi de sıkletinin üstüne çıkmış gibi görünüyor” denilen makalede, “AKP’nin, Türkiye’nin dış politika girişimleri- nin her birini dillere destan başarılar gibi gös- termekte çok aceleci davrandığı” ifade edildi. AKP’nin dõş politikasõnda bazõ gelişmelerin “be- ceriksizce ve can sıkıcı” olarak nitelendirildiği yazõda, Başbakan Erdoğan’õn Davos çõkõşõ, Sudan Cumhurbaşkanõ’nõ Türkiye’de ağõrlamasõ ve İran Cumhurbaşkanõ Mahmud Ahmedinejad’õn seçil- mesinden sonra ilk kutlayanlardan biri olmasõ, buna örnek olarak gösterildi. Açılım hâlâ somutlaştırılmadı Yedi yõllõk AKP hükümetinin içerde ve dõşarda- ki uygulamalarõnõn genel bir değerlendirmesinin de yapõldõğõ makalede, AKP’nin izlediği Kürt po- litikasõna göre “ya yok olacağı veya yaşamaya devam edeceği” belirtilerek, Başbakan Erdo- ğan’õn bu konuda kapsamlõ bir politik açõlõm sözü verdiği halde bu açõlõmõn hâlâ somutlaşmadõğõ kaydedildi. Yazõda, ABD’nin bölgeden çekilme kararõyla Türkiye’nin Irak’taki Kürt yönetimi poli- tikasõnda 180 derecelik bir dönüş yaptõğõ, ABD Başkanõ Barack Obama’ya verdiği söze rağmen Ermenistan sõnõrõnõ açmayõ geciktirdiği belirtiliyor ve sözde Ermeni soykõrõmõ yüzünden ABD ile iliş- kilerin önümüzdeki yõl zorlaşacağõnõn işaretleri veriliyor yorumuna yer verildi. Zere’nin serbest bırakılması için TAYAD üyeleri ve bazı demokratik kitle örgütü tem- silcilerinin başlattığı 3 günlük açlık grevi dün sona erdi. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ) CHP’den Zere’ye destek ADANA (Cumhuriyet) - Çukurova Üni- versitesi Tõp Fakültesi Balcalõ Hastanesi mah- kûm koğuşunda kalan tutuklu kanser hastasõ Gü- ler Zere’yi ziyaret eden CHP İzmir Milletve- kili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarõ İnceleme Komisyonu üyesi Ah- met Ersin, Adli Tõp Kuru- mu ve Adalet Bakanlõğõ’na tepki gösterdi. CHP Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve CHP Adana İl Başkanõ Serdar Seyhan’la birlikte hastane bahçesinde bekle- yen Zere’nin babasõ Hay- dar Zere’yle görüşen Ersin, sonra mahkûm koğuşuna geçerek Güler Zere’yi zi- yaret ederek doktorlarõn- dan bilgi aldõ. Adli Tõp Ku- rumu’nun çok ciddi bir gü- ven kaybõ yaşadõğõna dikkat çeken Ersin, ayrõca kuru- mun skandallarõn odağõ ha- line geldiğini söyledi. Ad- li Tõp Kurumu’nun irtica ile mücadele eylem planõnda õslak imzayla ilgili çok acil karar verdiğini anõmsatan Ersin şöyle konuştu: “Bu ıslak imzayla ilgili olarak kendi işle- yişini bile altüst edecek şipşak bir inceleme yaptı. Paldır küldür bir rapor verdi. Ama ay- lardır ölüm döşeğinde yatan Güler Zere’nin en azından infazının ertelenmesi kararını ya da Cumhurbaşkanı tara- fından affedilmesi yolunu açacak olan raporu ver- miyor. Suç işleyen herkes bunun karşılığı olan ceza- yı çekmelidir. Ama acı- masız infaz, vahşi infaz, çağın çok çok gerilerinde kaldı. Mutlaka infazını er- telenmesi hatta Cumhur- başkanı’nın da af yetkisi- ni kullanması lazım. En- dişem odur ki, Zere’nin ta- butu tahliye edilecek so- nunda. Adli Tıp Kurumu insanlık suçu işliyor.” Ya- põlan açõklamanõn ardõndan hastane yetkilerinden de bil- gi alan Ersin, Zere’nin du- rumunu görüşmek için sav- cõnõn yanõna gitti. Muhabirimize saldõrõ AMASYA (Cum- huriyet) - Amasya Üni- versitesi Rektörlük bi- nasõ önündeki çam ağaçlarõ Rektör Zafer Eren’in isteği ile Amasya Belediyesi Park ve Bahçe İşleri elemanlarõ tarafõndan kesildi. Birçok vatandaş çam ağaçlarõnõn kesil- mesine tepki gösterir- ken kesim olayõnõ gö- rüntüleyen gazetemiz muhabiri Mehmet Me- nekşe’yi üniversitede temizlik işçisi olarak çalõştõğõ belirtilen Ser- kan Kuru, tartaklaya- rak darp girişiminde bulundu. Menekşe’nin şikâye- tine karşõn üniversite yönetimi personeli hak- kõnda hiçbir işlem yap- madõ. Temizlik görevlisi olduğu belirlenen Serkan Kuru, muhabirimize darp girişiminde bulundu. ÇHD’DEN SUÇ DUYURUSU İstanbul Haber Servisi - Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi, Zere için gerekli raporlarõ aylardõr veremeyen Adli Tõp Genel Kurulu üyesi 42 kişi hakkõnda suç duyurusunda bulundu. Sultanahmet’teki İstanbul Ad- liyesi önünde toplanan ÇHD’li avukatlar adõna açõklamayõ avukat Taylan Tanay yaptı. Tanay, “Sadece hukuki değil, ahlaki ve vicdani hatırlatma yapıyoruz” diye konuştu. ABD’nin saygın dergilerinden Foreign Affairs’te, AKP iktidarı sertçe eleştirilerek‘ErdoğanveDavutoğlu’nunçelişkiligöründükleri’belirtildi SGK BAŞKAN YARDIMCISI UYARFINDIKLI Uyar, 5 ve 13 yaşındaki iki çocuğunu erken emekli yapmak için bir matbaada si- gortalı çalışan olarak gösterdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear