Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
28 EKİM 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Brezilya geçen hafta önemli bir karara imza attı
ve iktisat dünyasında önemli bir tartışmanın
yeniden alevlenmesine olanak sağladı. Brezilya
hükümeti hisse senetlerine yurtdışından gelen
yabancı sermaye yatırım talepleri üzerine yüzde 2
oranında vergi getirdiğini açıklamıştı. Brezilya
Maliye Bakanı Antonio P. Filho söz konusu vergi
uygulamasının gerekçesini “kısa vadeli sermaye
hareketlerinin Brezilya ulusal parası ‘real’ üzerine
olan olumsuz etkilerini kontrol etmeyi amaçlamak”
olarak belirtti.
Brezilya ulusal parası real küresel krizin
başlangıcından bu yana inişli çıkışlı evreler
geçirdikten sonra yaklaşık yüzde 30’luk bir reel
değerlenmeye uğramıştı. (Yani Brezilya real’i
açısından yabancı dövizler yüzde 30 düzeyinde
daha ucuzlamış durumdaydı). Döviz piyasalarında
yaşanan bu gelişmelerin Brezilya’nın ihracat
performansını ve cari işlemler dengesini olumsuz
etkileyeceğinden kaygılanan Brezilya hükümeti,
kısa vadeli sermaye girişlerini vergilendirmek
suretiyle “yavaşlatmayı” ve böylelikle Brezilya’nın
başta döviz kuru olmak üzere dış ekonomik
ilişkilerinde daha bağımsız bir politika izlemeye
olanak bulacağını düşünmektedir.
Brezilya, 2004’ten küresel krizin patlak verdiği
2008 başına değin toplam 130 milyar dolar
tutarında finansal sermaye ve portföy yatırımı elde
etmiş, ancak real’in gerçek düzeyini korumayı
başararak cari işlemler dengesinde fazlalık
yaratabilmişti. Brezilya 2008 yılında ise yaklaşık 29
milyar dolar düzeyinde bir cari işlemler açığı verdi.
Dolayısıyla, söz konusu açığın daha da
derinleşmesinin yaratabileceği işsizlik ve olası
ihracat kayıplarına karşı, Brezilya hükümeti daha
bağımsız bir uluslararası ekonomi politikası
izleyebilmek amacıyla kısa vadeli spekülatif nitelikli
sermaye girişlerini vergilendirme yoluna gitmeyi
tercih ediyordu.
Brezilya’nın uygulamaya koyduğu yüzde 2’lik
finansal işlem vergisi Türkiye için de söz konusu
olabilir mi?
Türkiye de tıpkı Brezilya gibi, 2004 sonrasında
yoğun bir dış kaynak girişiyle karşılaşmıştı. TCMB
verilerine göre Türkiye’ye 2004-2007 arasında
gelen yabancı sermaye girişi 154 milyar dolar
düzeyindedir. Ancak Türkiye’nin söz konusu
sermaye girişlerini iyi idare ettiğini söylemek
oldukça zordur. Yüksek oranlı sermaye girişleri
Türkiye’de olağanüstü bir döviz bolluğu ve
ucuzluğu yaratmış ve ithalatta büyük bir patlamaya
yol açmıştır. Bunun sonucunda da işsizlik hızla
artmış ve işsizlik oranı yüzde 10 düzeyinde
süregelmiş, sanayi kesimi ise ithalata bağımlı bir
spekülatif büyüme sürecine sürüklenmiştir.
Aşağıdaki şekil doların reel düzeyinin 2002
sonrasındaki seyrini vermektedir. Dolar, küresel
krizin etkilerinin hissedildiği 2008’in Ekim ayı
itibarıyla 2002’ye görece yüzde 60 daha ucuz
durumdaydı. Kriz sürecinde doların reel fiyatı biraz
hareketlenmiş de olsa, 2009’un yaz aylarında
tekrardan ucuzlama sürecine sürüklenmiştir. Eylül
sonu itibarıyla ABD Doları Türk Lirası’nın 2002
değerine görece reel olarak (yani enflasyondan
arındırılmış olarak) yüzde 45 oranında daha ucuz
konumdadır.
TL/ABD Dolar Kurunun Reel Düzeyi (2002 = 100)
Kaynak: TCMB veri dağõtõm sistemi
Türkiye ekonomisi başı boş sermaye
hareketlerinin yarattığı spekülatif saldırılar
karşısında yoğun olarak ithalata bağımlı bir yapıya
bürünmektedir. İthal ara malı ve sermaye mallarına
olan bağımlılık ulusal sanayiinin yatay ve dikey
entegre yapısını tahrip etmekte ve süregelen işsizlik
sorununun da ana nedenini oluşturmaktadır. Bunun
ötesinde sermaye hareketlerindeki spekülatif giriş-
çıkışlar, döviz ve para piyasalarında da belirsizliği
arttırmakta ve fiyat hareketlerinde istikrarsızlık
yaratmaktadır.
Brezilya’nın uygulamakta olduğu finansal işlemler
vergisinin, ülkemizde yerli finans burjuvazisi
tarafından şiddetle reddedilmesi elbette sürpriz
sayılmamalıdır. Bu çevrelere göre Türkiye’nin dış
kaynağa gereksinimi vardır ve Türkiye hızla kaçmış
olan uluslararası sermayeyi geri çağırmalıdır. Oysa
mevcut konjonktür, Türkiye’nin kısa vadeli sermaye
girişlerine olan bağımlılığını azaltmak ve uluslararası
sermayeyi uzun vadeye yaymak için son derece
uygun bir fırsat yaratmaktadır.
Türkiye döviz kurunda yaşanan bu dönüşümü
dizginlemek zorundadır. Sermaye girişlerinin
göreceli olarak yavaşladığı ve dolayısıyla ulusal
ekonomideki etkilerinin de göreceli olarak gerilemiş
olduğu böylesi bir konjonktür aslında böylesi bir
adımın atılması için en uygun ortamı vermektedir.
Yoksa, yeniden kısa vadeli spekülatif sermaye
girişlerinin cazibesiyle afyonlaşmış olan bir yapıda
cari açık tekrardan genişleyecek ve bu tür tedbirleri
almanın maliyeti daha da yüksek olacaktır.
Burada sorulması gereken bir diğer önemli
sorun, söz konusu uluslararası sermaye vergisinin
döviz kurunda daha dengeli bir yapının
oluşturulması için yeterli olmayacağının önceden
vurgulanmasıdır. Sermaye girişlerinin bu tür
finansal işlem vergileriyle yavaşlatılmasına ek
olarak, uygun faiz ve para politikalarının izlenmesi
elbette ki gerekli olacaktır. Merkez Bankası,
gerçekten de fiyat istikrarını sağlamak hedefini
amaçlıyorsa, uygulayacağı temel yöntemin, ulusal
sermaye piyasalarını kısa vadeli sermaye
hareketlerinin spekülatif saldırılarına terk ederek
değil, ancak daha aktif bir döviz ve para politikası
ile ulaşabileceğinin bilincinde olmalıdır.
Sermaye
Hareketlerinin İdaresi:
Brezilya Dersleri
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
Bir gazeteci arkadaş HaberTürk
gazetesindeki köşesinde “Adalıların
şımarıklığı nereden geliyor?” diye
başlık atarak şunları yazmış: “İstanbul
Deniz Otobüsleri’nin (İDO) bu kış
sezonu için Adalar hattında vapur
seferlerinin yerine motorların hizmet
vereceğini duyurmasıyla ayrıcalıklı
muamele görmeye alışık, bedava sefer
tutkunu kesim adeta ayağa kalktı...”
“Adalılar 600 kişilik tekneleri protesto
ediyorlar. Neden? Daha büyük
vapurlarla yata yata fazla sallanmadan
Adalar’a gitmek istiyorlar...”
Belli ki İDO’nun karşı kampanyası
meyvelerini vermeye başlamış. Üstelik
Adalıları “şımarık” olarak tanımlayan
ve bütünüyle yanlış verilere dayanan
bir küstahlıkla...
Oysa Adalılar bedava seyahat
etmiyor, üstelik kısa mesafe olarak
tanımlanan Bostancı-Adalar hattına
gıklarını çıkarmadan uzun mesafe
ücreti ödeyerek yolculuk yapıyor...
Pazar günü muhtarlar, sivil toplum
kuruluşları, siyasi partiler, belediye ve
halkın oluşturduğu Adalar Platformu
tarafından gerçekleştirilen basın
açıklamasında Adalıların neden
vapurlarını geri istediği açıkça
maddeler halinde belirtilmiş,
motorlara vatandaşların binerken
yaşadıkları güçlüklerden, lodosta
motorların içine dolan sularla seyahat
edenlerin fotoğrafları da dağıtılmıştı.
Tabii bu arada İDO yetkilileri de boş
durmamış, bir köşede kendi
gerekçelerini anlatan metinleri ve
motorların tanıtımını yaptıkları CD’leri
dağıtmışlardı...
Tarafların bir araya gelerek ortak
bir noktada buluşmaları gibi bir kültür
bizim ülkemizde söz konusu bile
olmadığı için herkes kendi yöntemi ile
kendi kamuoyunu yaratıyor.
Kendini İstanbul halkının ulaşım
sorununu çözmeye adadığını söyleyen
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir
Topbaş, iş Adalılara gelince, seferden
kaldırılan vapurlar için “Ne yapacaktık
ki? 2 milyar zarar ediyoruz. Tabii ki
kaldıracağız” diyebiliyor.
Aslında AKP bir taşla iki kuş vurmuş
oluyor. Bir yandan CHP’li bir belediye
başkanı seçen Adalılara bedel
ödetiliyor. Hem de bir değil birden
fazla bedel; çünkü anakara ile tek
bağlantının deniz ulaşımıyla sağlandığı
Adalar’da vapurların yerine motor
uygulaması tek sorun değil.
Seçimlerden hemen sonra İstanbul
Büyükşehir Belediyesi, Adalar
Belediyesi’nin deniz taşıtlarına verdiği
akaryakıt, personel ve bakım-onarım
yardımına da büyük kısıtlama getirdi.
İkinci boyut ise İDO’nun özelleştirilme
süreci... Hatlar aslında sessiz sessiz
özelleştiriliyor. Vapurlar yavaşça
çekiliyor ve yerlerini motorlar alıyor.
Gerekçe ise “zarar ediyoruz”.
Peki o zaman şu soruyu soralım:
İDO filosundaki 33 vapurun 5’i 750
kişi kapasiteli. Sefere konan 600
kişilik motorlarla bu vapurlar arasında
büyük bir fark yok. Neden bu vapurlar
kış aylarında Adalar’a sefere
konulmuyor?
Ve bir soru daha: İDO yönetiminin
motorcularla alışverişi ne? İhale mi
açıldı? İDO motorlar için ne ödüyor?
Kimler kazanıyor bu yeni alışverişten?
Peki ne yapılmalı?
Öncelikle sessiz kalınmamalı.
Örgütlü bir mücadeleye girişilip her
mercide hak arayışına gidilmeli.
Adalılar işte bunu başlattı.
Önce, seyir ve can güvenliği
nedeniyle motor istemediklerini
bildirdiler, ancak bu itirazlarına bir
cevap gelmedi. Bunun üzerine Adalar
halkı, bu kez İDO’ya ve Büyükşehir
Belediyesi’ne seslerini duyurabilmek
için bir imza kampanyası başlattı. Bu
konuda Adalıların internet ortamında
haberleşme ağı olan ‘Adalar
Postası’nın son derece büyük katkıları
olduğunu vurgulamak gerek. Kısa
sürede 10 bini aşkın imza toplandı.
Yetmedi, Adalar Platformu
oluşturuldu, muhtarlıkların
önderliğinde sivil toplumların ve tüm
siyasi partilerin temsilcilerinin katılımı
ve tabii esnafı, yazlıkçısı, kışlıkçısı
Adalıların bireysel katkısı ile...
Yakın bir tarihte hukuksal mücadele
de bu sürece eklenecek...
Halkın sesi ve gücü karşısında
bakalım İDO ve İstanbul Büyükşehir
Belediyesi ne yapacak?
Bu yüzden Adalıların başlattığı bu
mücadele sadece Adalıları değil,
sadece İstanbulluları da değil tüm
Türkiye’yi ilgilendiriyor...
Sorun Yalnız Adalıların Değil, Türkiye’nin Sorunu...
Akaryakõt üzerinden alõnan vergilerin arttõrõlmasõnõn öngörüldüğü bütçede kriz ve genel seçim etkili oldu
Ekonomi Servisi - 2010
yõlõ Merkezi Yönetim Bütçe
Tasarõsõ’na, küresel kriz ve
genel seçim hazõrlõğõ damga-
sõnõ vurdu. Hükümet tasarõda
bir yandan tasarruf önlemlerini
rafa kaldõrdõ diğer yandan ye-
ni vergi zamlarõna õşõk yaktõ.
100 bin kişilik personel alõmõ,
4 bin 518 yeni taşõt alõmõ ha-
zõrlõğõ ve yüzde 7.3 arttõrõlarak
57.7 milyar TL’ye çõkarõlan
sosyal güvenlik kurumlarõ har-
camalarõ genel seçim hazõrlõ-
ğõnõn işareti niteliğinde.
Diğer yandan, tasarõya göre,
2010’da akaryakõt üzerinden
alõnan vergiler yüzde 26.1 ar-
tacak. Petrol ve doğalgaz ürün-
lerinden kesilen ÖTV, 2009
yõlõ sonunda 24.3 milyar TL
olarak tahmin ediliyor. Gele-
cek yõl için beklenti ise 30.7
milyar TL. Tütün ürünlerinde
de benzer bir artõş öngörülü-
yor. Bu yõl sigaradan alõnan
ÖTV’den 11.6 milyar TL bek-
lenirken 2010’da yüzde 41
artõşla 16.4 milyar TL hesap-
lanõyor. Yol, köprü ve tünel
ücret gelirlerinde de yüzde
23.7’lik artõş öngörülüyor.
Özelleştirme İdaresi Baş-
kanlõğõ 2010 yõlõnda ise 10
milyar TL’lik özelleştirme he-
defliyor.
Tasarõya göre, 2010’da ka-
muya 100 bin memur alõna-
cağõ daha önce açõklandõ. Ka-
mu kuruluşlarõ da yeni yõlda
22’si özel güvenlik önlemli
makam aracõ olmak üzere 4
bin 518 adet yeni taşõt satõn
alacak. Satõn alõnacak taşõtla-
rõn 4 bin 96’sõnõ genel bütçe-
li kuruluşlar, 422’sini de özel
bütçeli idarelerce kullanõla-
cak. Yeni yõlda edinilecek ta-
şõtlarõn 1202’sini binek oto-
mobiller oluşturacak.
2010 yõlõnda en fazla taşõt
alõmõnõ 1185 araçla Sağlõk
Bakanlõğõ gerçekleştirecek.
Bu araçlarõn 790’õ ambulans
olacak. Sağlõk Bakanlõğõ’nõ
346’sõ binek otomobil olmak
üzere 966 araçla Emniyet Ge-
nel Müdürlüğü izleyecek. Jan-
darma Genel Komutanlõğõ
544, Milli Savunma Bakanlõ-
ğõ 344, Gelir İdaresi Başkan-
lõğõ 265, Milli Eğitim Bakan-
lõğõ 162, Adalet Bakanlõğõ
145, İçişleri Bakanlõğõ da 112
taşõtla, 2010 yõlõnda en fazla
araç edinecek kuruluşlar ara-
sõnda yer alacak.
Milli Savunma Bakanlõğõ’na
satõn alõnacak taşõtlarõn bü-
yük bölümü Genelkurmay
Başkanlõğõ ile kuvvet komu-
tanlõklarõnõn hizmetine sunu-
lacak.
Yeni yõlda Cumhurbaşkan-
lõğõ 18, TBMM 4, Başbakan-
lõk ise 26 yeni taşõt edinecek.
OMV: PO’DAN VAZGEÇMEDİK
Petrol Ofisi’nin ortağõ Avusturyalõ OMV, Petrol Ofisi’ne (PO)
ilişkin olarak Doğan Holding ile görüşmelerin sürdüğünü ve her
iki ortak arasõnda anlaşmaya yönelik zaman baskõsõ bu-
lunmadõğõnõ bildirdi. OMV’den yapõlan yazõlõ açõkla-
mada, geçen günlerde bazõ basõn organlarõnda hisse al-
maktan vazgeçtiği yazõldõğõ hatõrlatõlarak şöyle denil-
di: “OMV, halen Petrol Ofisi’nde ortağõ durumunda-
ki Doğan Grubu ile görüşmelerini sürdürmektedir. Her iki ortak
için bir zaman baskõsõ bulunmamaktadõr.”
ARÇELİK KÂRINI KATLADI
Arçelik’in ilk dokuz aydaki net kârõ geçen yõl aynõ döneme göre iki
katõn üzerinde artõş göstererek 410.3 milyon lira oldu. Şir-
ket 2008’in ilk 9 ayõnda 135.2 milyon lira kâr açõklamõştõ.
Arçelik’in KAP’a açõkladõğõ konsolide bilançoya göre
ilk 9 aydaki satõş geliri ise 4.8 milyar lira oldu ve geçen
yõl aynõ döneme göre yüzde 6 oranõnda geriledi. Arçe-
lik’in 3. çeyrek net kârõ ise 152.7 milyon lira, satõş ge-
lirleri ise 1.75 milyar lira oldu. Arçelik’in geçen yõl aynõ
dönemdeki satõş geliri 1.76 milyar lira olmuştu.
BP MALİYETİ KISTI, SONUCA ULAŞTI
Enerji şirketi BP, maliyet kõsma programõnõn beklenenden daha
başarõlõ olmasõyla beraber üçüncü çeyrekte tahminlerin üzerin-
de kãr açõkladõ. BP CEO’su Tony Hayward “Bu sonuç-
lar şirket genelinde reel bir operasyonel momentumun ka-
zanõldõğõnõ ortaya koyuyor. Maliyet tabanõmõzdaki dönü-
şümü devam ettireceğiz” dedi. Şirketin kârõ tek seferlik
maliyetler dõşarõda bõrakõldõğõnda 4.67 milyar dolar ol-
du. Reuters anketine katõlan 11 analist şirketin net kârõnõn
ortalama 3.16 milyar dolar olmasõnõ bekliyorlardõ.
Hükümetin ‘Varlõk
Barõşõ’ fiyaskosu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükü-
metin “Varlık Barışı” adõ altõnda yürüttüğü
vergi affõ projesinin ilkinde 14.8 milyar liralõk
varlõk beyan edilmesine karşõn, bu beyan üze-
rinden sadece 419 milyon liralõk vergi ta-
hakkuk ettiği ve bu tutarõn da ancak 204 mil-
yon lirasõnõn tahsil edildiği ortaya çõktõ.
Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek, önceki gün
yaptõğõ “2010 Yılı Bütçe Sunuş Konuş-
ması”nda “Varlık Barışı’nın birinci uy-
gulama döneminde yurtiçi ve yurtdışından
toplam 14.8 milyar TL varlık beyan edil-
di; bu beyan üzerinden 419 milyon TL ver-
gi tahakkuk ederken, bu tutarın 204 mil-
yon TL’lik kısmı tahsil edildi. İkinci uy-
gulama döneminde ise 17 Ekim 2009 ta-
rihi itibarıyla 3.29 milyar TL’si yurtiçi,
1.98 milyar TL’si yurtdışı olmak üzere top-
lam 5.28 milyar TL’lik varlık beyanı ger-
çekleşti” diye konuştu. Varlõk Barõşõ’nõn tut-
masõnõn nedenleri arasõnda geçmiş yõllara iliş-
kin vergi çekincesi, 19 Haziran 2009’dan ön-
ce vergi incelemesine alõnanlarõn kapsam dõ-
şõ olmasõ geliyor.
Ayrõca, Türkiye’de “Nereden buldun?” gibi bir
müessese çoğu gelişmiş Batõ ülkelerinin ak-
sine yok. Gelişmiş ülkelerde insanlarõn ver-
gi kaçõrma imkânõ var ama oradan kazan-
dõklarõ paralarõ sisteme sokamõyorlar. Tür-
kiye’de varlõklarõnõ gizleyenlerin bir çaycõ ve-
ya işçi üstünden 100 milyon dolara bir otel
almalarõ durumunda, bu çaycõ veya işçiye
“Bu parayı nereden buldun, yasal işten mi
kazandın, vergisini ödedin mi?” diye so-
rarak gizlenen varlõğõ ve gerçek sahibini bul-
mak mümkün değil. Buna engel olacak bir
yasa ve irade olmamasõ, varlõklarõnõ bu yol-
la gizleyenlerde, bunu açõklamalarõna gerek
olmadõğõ algõsõ yaratõyor.
Türkiye ilk çeyrekte sağladõğõ dövizi yüzde 4.6 arttõrdõ, gideri ise yüzde 38 yükseldi
Ocak-eylül döneminde
toplam 16 milyar 236 milyon
dolar turizm geliri elde
edilirken aynõ dönemde turizm
gideri ise 2 milyar 930 milyon
dolar olarak gerçekleşti.
Dokuz ayda toplam 25 milyon
77 bin 427 kişi Türkiye’yi
ziyaret etti.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Turizm geliri bu yõlõn üçüncü çey-
reğinde yüzde 4.6 azalarak 9 milyar
526 milyon dolara düşerken turizm
gideri ise geçen yõlõn aynõ dönemi-
ne göre yüzde 38.3 artarak 1 milyar
97 milyon dolara ulaştõ.
Ocak-eylül döneminde 16 milyar
236 milyon dolar turizm geliri elde
ederken turizm gideri ise 2 milyar
930.2 milyon dolar oldu.
Kişi başı harcama 608 dolar
TÜİK, üçüncü dönem turizm ista-
tistiklerini açõkladõ. Buna göre, turizm
gelirinin 7 milyar 40 milyon dolarõ-
nõ yabancõ ziyaretçilerden, 2 milyar
485 milyon dolarõnõ ise yurtdõşõnda
ikamet eden vatandaş ziyaretçile-
rinden elde edildi.
Ocak-eylül döneminde de toplam
16 milyar 236 milyon dolar turizm
geliri elde edildi. Aynõ dönemde tu-
rizm gideri ise 2 milyar 930 milyon
dolar olarak gerçekleşti.
Temmuz, ağustos ve eylül ayla-
rõndan oluşan üçüncü dönemde en
yüksek turizm geliri 3 milyar 814
milyon dolar ile ağustos ayõnda ger-
çekleşti. Temmuz - eylül dönemin-
de kişi başõ ortalama harcama ya-
bancõlarda 608 dolar, Türk yurttaş-
larda ise 1168 dolar oldu.
Tasarruf yok, zamlar var2010 yõlõ Merkezi Yönetim Bütçe Tasarõsõ’na
küresel krizin etkileri ile genel seçim hazõrlõğõ
belirleyici oldu. Hükümetin tasarruf önlemlerini
unuttuğu tasarõya göre 2010’da akaryakõt üzerinden
alõnan vergiler yüzde 26.1 artacak. Tasarõya göre,
yeni yõlda kamuya 4 bin 518 yeni taşõt alõnacak.
M
aliye Bakanõ Mehmet Şimşek, 2010 yõlõ bütçesinin, küresel
ekonomik krizden çõkõş bütçesi olduğunu savundu. TBMM
Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, 2010 Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarõsõ ile 2008 Yõlõ Kesin Hesap Kanu-
nu Tasarõsõ’nõn sunumunu yapan Şimşek, “Bu bütçe Or-
ta Vadeli Program’la uyumlu küresel ekonomik kriz-
den çõkõş bütçesidir. Ülkemizin ekonomik ve mali is-
tikrarõnõ sürdürmeyi esas alan bir bütçedir” dedi.
Bakan Şimşek, yeni Gelir Vergisi Kanunu çalõş-
malarõnda son aşamaya gelindiğini bildirdi. Küresel
krizin bütün ülkeleri, şirketleri ve bireyleri etkilediği-
ni belirten Şimşek, konuşmasõnõ şöyle sürdürdü: “Tür-
kiye’deki bankacõlõk sektörü bu yaşanan şoka karşõ bü-
yük dayanõklõlõk göstermişken, reel ekonomi krizden etki-
lenmiştir. Nitekim kriz, finansman imkânlarõnõ, dõş talebi
ve tüketici beklentilerini olumsuz bir şekilde etkileye-
rek Türkiye’de ekonomik faaliyetlerde belirgin bir da-
ralmaya yol açmõştõr. Bu yõl Türkiye ekonomisi yüz-
de 6 civarõnda darala-
cak.”
BAKAN ŞİMŞEK: KRİZDEN ÇIKIŞ BÜTÇESİDİR
B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK
Ekonomi Servisi - Yeşil Kundura’nõn grup
şirketlerinden biri olan ve 1998 yõlõnda Top-
kapõ’da bulunan Yeşil Plaza’yõ inşa ederek sek-
töre adõm atan Yeşil İnşaat, 1 milyar TL’lik, 9
bin konutluk Innovia Projesi’nde 2. etabõn sa-
tõşõnõ kõsa sürede tamamladõ ve 3. etabõ görü-
cüye çõkardõ. Yeşil İnşaat Yönetim Kurulu Baş-
kanõ Engin Yeşil, 3162 daireden oluşan ikin-
ci etabõn sadece 2 ay içinde yüzde 90’õnõn sa-
tõldõğõnõ belirterek “Piyasa döndü. Aslında
krizde sadece lükse talep kesildi. Türkiye’de
ihtiyaç çok büyük ve uygun ödeme koşulları
ile doğru proje bir araya geldiğinde satışta
zorlanılmıyor” dedi.
Yeşil, dün 3. etabõn tanõtõmõ nedeniyle dü-
zenlenen basõn toplantõsõnda banka kredisiz 5
yõl vade ve sõfõr faiz kampanyasõnõn olumlu so-
nuç verdiğini belirtti.
Çöpü enerjiye dönüştürüyor
Enerji sektöründe de yatõrõmlarõ olan Yeşil
Grubu’nun bu alandaki Ortadoğu adlõ enerji
şirketi İstanbul’da Kemerburgaz ve Şile’de ol-
mak üzere iki tesisinde metan gazõndan ener-
ji üretiyor. Engin Yeşil’in verdiği bilgiye gö-
re, 10 aydõr üretimde olan tesisler, İstanbul’un
çöpünü elektriğe çevirip devlete satõyor. Yõl-
lõk 50 milyon TL cirosu olan tesislerin geli-
rinden bir miktarõ İstanbul Belediyesi’ne ve-
riliyor. Yeşil, tamamen ‘yeşil yatırım’ olan söz
konusu tesislerin dünyada ilk 10 arasõnda ol-
duğunu sözlerine ekledi.
Sanılanın aksine sadece lükse talep yok
“Ayakkabıda sağladığı-
mız güven, babamın ar-
mağanı. Bizi tanımayanlara ‘Yeşil Kundura’nın kardeş şirketi denildiğinde durum de-
ğişiyor. O bizim onur işimiz” diyen Engin Yeşil, yeni yatırım planlarını da anlattı. Bu-
na göre, Innovia’ya 1 milyar TL yatırım yapacak olan Yeşil İnşaat, Topkapı’da rezidans
olarak 50 katlı Yeşil Plaza 2, Zekeriyaköy’de lüks villa projesi ve Dedeman Holding ile
Bodrum’da resort & villa projesi için kolları sıvadı.
Ayakkabõdaki güveni konuta taşõdõ
Turizmde gelir azaldı, gider arttı