28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 28 EKİM 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Brezilya geçen hafta önemli bir karara imza attı ve iktisat dünyasında önemli bir tartışmanın yeniden alevlenmesine olanak sağladı. Brezilya hükümeti hisse senetlerine yurtdışından gelen yabancı sermaye yatırım talepleri üzerine yüzde 2 oranında vergi getirdiğini açıklamıştı. Brezilya Maliye Bakanı Antonio P. Filho söz konusu vergi uygulamasının gerekçesini “kısa vadeli sermaye hareketlerinin Brezilya ulusal parası ‘real’ üzerine olan olumsuz etkilerini kontrol etmeyi amaçlamak” olarak belirtti. Brezilya ulusal parası real küresel krizin başlangıcından bu yana inişli çıkışlı evreler geçirdikten sonra yaklaşık yüzde 30’luk bir reel değerlenmeye uğramıştı. (Yani Brezilya real’i açısından yabancı dövizler yüzde 30 düzeyinde daha ucuzlamış durumdaydı). Döviz piyasalarında yaşanan bu gelişmelerin Brezilya’nın ihracat performansını ve cari işlemler dengesini olumsuz etkileyeceğinden kaygılanan Brezilya hükümeti, kısa vadeli sermaye girişlerini vergilendirmek suretiyle “yavaşlatmayı” ve böylelikle Brezilya’nın başta döviz kuru olmak üzere dış ekonomik ilişkilerinde daha bağımsız bir politika izlemeye olanak bulacağını düşünmektedir. Brezilya, 2004’ten küresel krizin patlak verdiği 2008 başına değin toplam 130 milyar dolar tutarında finansal sermaye ve portföy yatırımı elde etmiş, ancak real’in gerçek düzeyini korumayı başararak cari işlemler dengesinde fazlalık yaratabilmişti. Brezilya 2008 yılında ise yaklaşık 29 milyar dolar düzeyinde bir cari işlemler açığı verdi. Dolayısıyla, söz konusu açığın daha da derinleşmesinin yaratabileceği işsizlik ve olası ihracat kayıplarına karşı, Brezilya hükümeti daha bağımsız bir uluslararası ekonomi politikası izleyebilmek amacıyla kısa vadeli spekülatif nitelikli sermaye girişlerini vergilendirme yoluna gitmeyi tercih ediyordu. Brezilya’nın uygulamaya koyduğu yüzde 2’lik finansal işlem vergisi Türkiye için de söz konusu olabilir mi? Türkiye de tıpkı Brezilya gibi, 2004 sonrasında yoğun bir dış kaynak girişiyle karşılaşmıştı. TCMB verilerine göre Türkiye’ye 2004-2007 arasında gelen yabancı sermaye girişi 154 milyar dolar düzeyindedir. Ancak Türkiye’nin söz konusu sermaye girişlerini iyi idare ettiğini söylemek oldukça zordur. Yüksek oranlı sermaye girişleri Türkiye’de olağanüstü bir döviz bolluğu ve ucuzluğu yaratmış ve ithalatta büyük bir patlamaya yol açmıştır. Bunun sonucunda da işsizlik hızla artmış ve işsizlik oranı yüzde 10 düzeyinde süregelmiş, sanayi kesimi ise ithalata bağımlı bir spekülatif büyüme sürecine sürüklenmiştir. Aşağıdaki şekil doların reel düzeyinin 2002 sonrasındaki seyrini vermektedir. Dolar, küresel krizin etkilerinin hissedildiği 2008’in Ekim ayı itibarıyla 2002’ye görece yüzde 60 daha ucuz durumdaydı. Kriz sürecinde doların reel fiyatı biraz hareketlenmiş de olsa, 2009’un yaz aylarında tekrardan ucuzlama sürecine sürüklenmiştir. Eylül sonu itibarıyla ABD Doları Türk Lirası’nın 2002 değerine görece reel olarak (yani enflasyondan arındırılmış olarak) yüzde 45 oranında daha ucuz konumdadır. TL/ABD Dolar Kurunun Reel Düzeyi (2002 = 100) Kaynak: TCMB veri dağõtõm sistemi Türkiye ekonomisi başı boş sermaye hareketlerinin yarattığı spekülatif saldırılar karşısında yoğun olarak ithalata bağımlı bir yapıya bürünmektedir. İthal ara malı ve sermaye mallarına olan bağımlılık ulusal sanayiinin yatay ve dikey entegre yapısını tahrip etmekte ve süregelen işsizlik sorununun da ana nedenini oluşturmaktadır. Bunun ötesinde sermaye hareketlerindeki spekülatif giriş- çıkışlar, döviz ve para piyasalarında da belirsizliği arttırmakta ve fiyat hareketlerinde istikrarsızlık yaratmaktadır. Brezilya’nın uygulamakta olduğu finansal işlemler vergisinin, ülkemizde yerli finans burjuvazisi tarafından şiddetle reddedilmesi elbette sürpriz sayılmamalıdır. Bu çevrelere göre Türkiye’nin dış kaynağa gereksinimi vardır ve Türkiye hızla kaçmış olan uluslararası sermayeyi geri çağırmalıdır. Oysa mevcut konjonktür, Türkiye’nin kısa vadeli sermaye girişlerine olan bağımlılığını azaltmak ve uluslararası sermayeyi uzun vadeye yaymak için son derece uygun bir fırsat yaratmaktadır. Türkiye döviz kurunda yaşanan bu dönüşümü dizginlemek zorundadır. Sermaye girişlerinin göreceli olarak yavaşladığı ve dolayısıyla ulusal ekonomideki etkilerinin de göreceli olarak gerilemiş olduğu böylesi bir konjonktür aslında böylesi bir adımın atılması için en uygun ortamı vermektedir. Yoksa, yeniden kısa vadeli spekülatif sermaye girişlerinin cazibesiyle afyonlaşmış olan bir yapıda cari açık tekrardan genişleyecek ve bu tür tedbirleri almanın maliyeti daha da yüksek olacaktır. Burada sorulması gereken bir diğer önemli sorun, söz konusu uluslararası sermaye vergisinin döviz kurunda daha dengeli bir yapının oluşturulması için yeterli olmayacağının önceden vurgulanmasıdır. Sermaye girişlerinin bu tür finansal işlem vergileriyle yavaşlatılmasına ek olarak, uygun faiz ve para politikalarının izlenmesi elbette ki gerekli olacaktır. Merkez Bankası, gerçekten de fiyat istikrarını sağlamak hedefini amaçlıyorsa, uygulayacağı temel yöntemin, ulusal sermaye piyasalarını kısa vadeli sermaye hareketlerinin spekülatif saldırılarına terk ederek değil, ancak daha aktif bir döviz ve para politikası ile ulaşabileceğinin bilincinde olmalıdır. Sermaye Hareketlerinin İdaresi: Brezilya Dersleri ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Bir gazeteci arkadaş HaberTürk gazetesindeki köşesinde “Adalıların şımarıklığı nereden geliyor?” diye başlık atarak şunları yazmış: “İstanbul Deniz Otobüsleri’nin (İDO) bu kış sezonu için Adalar hattında vapur seferlerinin yerine motorların hizmet vereceğini duyurmasıyla ayrıcalıklı muamele görmeye alışık, bedava sefer tutkunu kesim adeta ayağa kalktı...” “Adalılar 600 kişilik tekneleri protesto ediyorlar. Neden? Daha büyük vapurlarla yata yata fazla sallanmadan Adalar’a gitmek istiyorlar...” Belli ki İDO’nun karşı kampanyası meyvelerini vermeye başlamış. Üstelik Adalıları “şımarık” olarak tanımlayan ve bütünüyle yanlış verilere dayanan bir küstahlıkla... Oysa Adalılar bedava seyahat etmiyor, üstelik kısa mesafe olarak tanımlanan Bostancı-Adalar hattına gıklarını çıkarmadan uzun mesafe ücreti ödeyerek yolculuk yapıyor... Pazar günü muhtarlar, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, belediye ve halkın oluşturduğu Adalar Platformu tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasında Adalıların neden vapurlarını geri istediği açıkça maddeler halinde belirtilmiş, motorlara vatandaşların binerken yaşadıkları güçlüklerden, lodosta motorların içine dolan sularla seyahat edenlerin fotoğrafları da dağıtılmıştı. Tabii bu arada İDO yetkilileri de boş durmamış, bir köşede kendi gerekçelerini anlatan metinleri ve motorların tanıtımını yaptıkları CD’leri dağıtmışlardı... Tarafların bir araya gelerek ortak bir noktada buluşmaları gibi bir kültür bizim ülkemizde söz konusu bile olmadığı için herkes kendi yöntemi ile kendi kamuoyunu yaratıyor. Kendini İstanbul halkının ulaşım sorununu çözmeye adadığını söyleyen Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, iş Adalılara gelince, seferden kaldırılan vapurlar için “Ne yapacaktık ki? 2 milyar zarar ediyoruz. Tabii ki kaldıracağız” diyebiliyor. Aslında AKP bir taşla iki kuş vurmuş oluyor. Bir yandan CHP’li bir belediye başkanı seçen Adalılara bedel ödetiliyor. Hem de bir değil birden fazla bedel; çünkü anakara ile tek bağlantının deniz ulaşımıyla sağlandığı Adalar’da vapurların yerine motor uygulaması tek sorun değil. Seçimlerden hemen sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Adalar Belediyesi’nin deniz taşıtlarına verdiği akaryakıt, personel ve bakım-onarım yardımına da büyük kısıtlama getirdi. İkinci boyut ise İDO’nun özelleştirilme süreci... Hatlar aslında sessiz sessiz özelleştiriliyor. Vapurlar yavaşça çekiliyor ve yerlerini motorlar alıyor. Gerekçe ise “zarar ediyoruz”. Peki o zaman şu soruyu soralım: İDO filosundaki 33 vapurun 5’i 750 kişi kapasiteli. Sefere konan 600 kişilik motorlarla bu vapurlar arasında büyük bir fark yok. Neden bu vapurlar kış aylarında Adalar’a sefere konulmuyor? Ve bir soru daha: İDO yönetiminin motorcularla alışverişi ne? İhale mi açıldı? İDO motorlar için ne ödüyor? Kimler kazanıyor bu yeni alışverişten? Peki ne yapılmalı? Öncelikle sessiz kalınmamalı. Örgütlü bir mücadeleye girişilip her mercide hak arayışına gidilmeli. Adalılar işte bunu başlattı. Önce, seyir ve can güvenliği nedeniyle motor istemediklerini bildirdiler, ancak bu itirazlarına bir cevap gelmedi. Bunun üzerine Adalar halkı, bu kez İDO’ya ve Büyükşehir Belediyesi’ne seslerini duyurabilmek için bir imza kampanyası başlattı. Bu konuda Adalıların internet ortamında haberleşme ağı olan ‘Adalar Postası’nın son derece büyük katkıları olduğunu vurgulamak gerek. Kısa sürede 10 bini aşkın imza toplandı. Yetmedi, Adalar Platformu oluşturuldu, muhtarlıkların önderliğinde sivil toplumların ve tüm siyasi partilerin temsilcilerinin katılımı ve tabii esnafı, yazlıkçısı, kışlıkçısı Adalıların bireysel katkısı ile... Yakın bir tarihte hukuksal mücadele de bu sürece eklenecek... Halkın sesi ve gücü karşısında bakalım İDO ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ne yapacak? Bu yüzden Adalıların başlattığı bu mücadele sadece Adalıları değil, sadece İstanbulluları da değil tüm Türkiye’yi ilgilendiriyor... Sorun Yalnız Adalıların Değil, Türkiye’nin Sorunu... Akaryakõt üzerinden alõnan vergilerin arttõrõlmasõnõn öngörüldüğü bütçede kriz ve genel seçim etkili oldu Ekonomi Servisi - 2010 yõlõ Merkezi Yönetim Bütçe Tasarõsõ’na, küresel kriz ve genel seçim hazõrlõğõ damga- sõnõ vurdu. Hükümet tasarõda bir yandan tasarruf önlemlerini rafa kaldõrdõ diğer yandan ye- ni vergi zamlarõna õşõk yaktõ. 100 bin kişilik personel alõmõ, 4 bin 518 yeni taşõt alõmõ ha- zõrlõğõ ve yüzde 7.3 arttõrõlarak 57.7 milyar TL’ye çõkarõlan sosyal güvenlik kurumlarõ har- camalarõ genel seçim hazõrlõ- ğõnõn işareti niteliğinde. Diğer yandan, tasarõya göre, 2010’da akaryakõt üzerinden alõnan vergiler yüzde 26.1 ar- tacak. Petrol ve doğalgaz ürün- lerinden kesilen ÖTV, 2009 yõlõ sonunda 24.3 milyar TL olarak tahmin ediliyor. Gele- cek yõl için beklenti ise 30.7 milyar TL. Tütün ürünlerinde de benzer bir artõş öngörülü- yor. Bu yõl sigaradan alõnan ÖTV’den 11.6 milyar TL bek- lenirken 2010’da yüzde 41 artõşla 16.4 milyar TL hesap- lanõyor. Yol, köprü ve tünel ücret gelirlerinde de yüzde 23.7’lik artõş öngörülüyor. Özelleştirme İdaresi Baş- kanlõğõ 2010 yõlõnda ise 10 milyar TL’lik özelleştirme he- defliyor. Tasarõya göre, 2010’da ka- muya 100 bin memur alõna- cağõ daha önce açõklandõ. Ka- mu kuruluşlarõ da yeni yõlda 22’si özel güvenlik önlemli makam aracõ olmak üzere 4 bin 518 adet yeni taşõt satõn alacak. Satõn alõnacak taşõtla- rõn 4 bin 96’sõnõ genel bütçe- li kuruluşlar, 422’sini de özel bütçeli idarelerce kullanõla- cak. Yeni yõlda edinilecek ta- şõtlarõn 1202’sini binek oto- mobiller oluşturacak. 2010 yõlõnda en fazla taşõt alõmõnõ 1185 araçla Sağlõk Bakanlõğõ gerçekleştirecek. Bu araçlarõn 790’õ ambulans olacak. Sağlõk Bakanlõğõ’nõ 346’sõ binek otomobil olmak üzere 966 araçla Emniyet Ge- nel Müdürlüğü izleyecek. Jan- darma Genel Komutanlõğõ 544, Milli Savunma Bakanlõ- ğõ 344, Gelir İdaresi Başkan- lõğõ 265, Milli Eğitim Bakan- lõğõ 162, Adalet Bakanlõğõ 145, İçişleri Bakanlõğõ da 112 taşõtla, 2010 yõlõnda en fazla araç edinecek kuruluşlar ara- sõnda yer alacak. Milli Savunma Bakanlõğõ’na satõn alõnacak taşõtlarõn bü- yük bölümü Genelkurmay Başkanlõğõ ile kuvvet komu- tanlõklarõnõn hizmetine sunu- lacak. Yeni yõlda Cumhurbaşkan- lõğõ 18, TBMM 4, Başbakan- lõk ise 26 yeni taşõt edinecek. OMV: PO’DAN VAZGEÇMEDİK Petrol Ofisi’nin ortağõ Avusturyalõ OMV, Petrol Ofisi’ne (PO) ilişkin olarak Doğan Holding ile görüşmelerin sürdüğünü ve her iki ortak arasõnda anlaşmaya yönelik zaman baskõsõ bu- lunmadõğõnõ bildirdi. OMV’den yapõlan yazõlõ açõkla- mada, geçen günlerde bazõ basõn organlarõnda hisse al- maktan vazgeçtiği yazõldõğõ hatõrlatõlarak şöyle denil- di: “OMV, halen Petrol Ofisi’nde ortağõ durumunda- ki Doğan Grubu ile görüşmelerini sürdürmektedir. Her iki ortak için bir zaman baskõsõ bulunmamaktadõr.” ARÇELİK KÂRINI KATLADI Arçelik’in ilk dokuz aydaki net kârõ geçen yõl aynõ döneme göre iki katõn üzerinde artõş göstererek 410.3 milyon lira oldu. Şir- ket 2008’in ilk 9 ayõnda 135.2 milyon lira kâr açõklamõştõ. Arçelik’in KAP’a açõkladõğõ konsolide bilançoya göre ilk 9 aydaki satõş geliri ise 4.8 milyar lira oldu ve geçen yõl aynõ döneme göre yüzde 6 oranõnda geriledi. Arçe- lik’in 3. çeyrek net kârõ ise 152.7 milyon lira, satõş ge- lirleri ise 1.75 milyar lira oldu. Arçelik’in geçen yõl aynõ dönemdeki satõş geliri 1.76 milyar lira olmuştu. BP MALİYETİ KISTI, SONUCA ULAŞTI Enerji şirketi BP, maliyet kõsma programõnõn beklenenden daha başarõlõ olmasõyla beraber üçüncü çeyrekte tahminlerin üzerin- de kãr açõkladõ. BP CEO’su Tony Hayward “Bu sonuç- lar şirket genelinde reel bir operasyonel momentumun ka- zanõldõğõnõ ortaya koyuyor. Maliyet tabanõmõzdaki dönü- şümü devam ettireceğiz” dedi. Şirketin kârõ tek seferlik maliyetler dõşarõda bõrakõldõğõnda 4.67 milyar dolar ol- du. Reuters anketine katõlan 11 analist şirketin net kârõnõn ortalama 3.16 milyar dolar olmasõnõ bekliyorlardõ. Hükümetin ‘Varlõk Barõşõ’ fiyaskosu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükü- metin “Varlık Barışı” adõ altõnda yürüttüğü vergi affõ projesinin ilkinde 14.8 milyar liralõk varlõk beyan edilmesine karşõn, bu beyan üze- rinden sadece 419 milyon liralõk vergi ta- hakkuk ettiği ve bu tutarõn da ancak 204 mil- yon lirasõnõn tahsil edildiği ortaya çõktõ. Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek, önceki gün yaptõğõ “2010 Yılı Bütçe Sunuş Konuş- ması”nda “Varlık Barışı’nın birinci uy- gulama döneminde yurtiçi ve yurtdışından toplam 14.8 milyar TL varlık beyan edil- di; bu beyan üzerinden 419 milyon TL ver- gi tahakkuk ederken, bu tutarın 204 mil- yon TL’lik kısmı tahsil edildi. İkinci uy- gulama döneminde ise 17 Ekim 2009 ta- rihi itibarıyla 3.29 milyar TL’si yurtiçi, 1.98 milyar TL’si yurtdışı olmak üzere top- lam 5.28 milyar TL’lik varlık beyanı ger- çekleşti” diye konuştu. Varlõk Barõşõ’nõn tut- masõnõn nedenleri arasõnda geçmiş yõllara iliş- kin vergi çekincesi, 19 Haziran 2009’dan ön- ce vergi incelemesine alõnanlarõn kapsam dõ- şõ olmasõ geliyor. Ayrõca, Türkiye’de “Nereden buldun?” gibi bir müessese çoğu gelişmiş Batõ ülkelerinin ak- sine yok. Gelişmiş ülkelerde insanlarõn ver- gi kaçõrma imkânõ var ama oradan kazan- dõklarõ paralarõ sisteme sokamõyorlar. Tür- kiye’de varlõklarõnõ gizleyenlerin bir çaycõ ve- ya işçi üstünden 100 milyon dolara bir otel almalarõ durumunda, bu çaycõ veya işçiye “Bu parayı nereden buldun, yasal işten mi kazandın, vergisini ödedin mi?” diye so- rarak gizlenen varlõğõ ve gerçek sahibini bul- mak mümkün değil. Buna engel olacak bir yasa ve irade olmamasõ, varlõklarõnõ bu yol- la gizleyenlerde, bunu açõklamalarõna gerek olmadõğõ algõsõ yaratõyor. Türkiye ilk çeyrekte sağladõğõ dövizi yüzde 4.6 arttõrdõ, gideri ise yüzde 38 yükseldi Ocak-eylül döneminde toplam 16 milyar 236 milyon dolar turizm geliri elde edilirken aynõ dönemde turizm gideri ise 2 milyar 930 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dokuz ayda toplam 25 milyon 77 bin 427 kişi Türkiye’yi ziyaret etti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Turizm geliri bu yõlõn üçüncü çey- reğinde yüzde 4.6 azalarak 9 milyar 526 milyon dolara düşerken turizm gideri ise geçen yõlõn aynõ dönemi- ne göre yüzde 38.3 artarak 1 milyar 97 milyon dolara ulaştõ. Ocak-eylül döneminde 16 milyar 236 milyon dolar turizm geliri elde ederken turizm gideri ise 2 milyar 930.2 milyon dolar oldu. Kişi başı harcama 608 dolar TÜİK, üçüncü dönem turizm ista- tistiklerini açõkladõ. Buna göre, turizm gelirinin 7 milyar 40 milyon dolarõ- nõ yabancõ ziyaretçilerden, 2 milyar 485 milyon dolarõnõ ise yurtdõşõnda ikamet eden vatandaş ziyaretçile- rinden elde edildi. Ocak-eylül döneminde de toplam 16 milyar 236 milyon dolar turizm geliri elde edildi. Aynõ dönemde tu- rizm gideri ise 2 milyar 930 milyon dolar olarak gerçekleşti. Temmuz, ağustos ve eylül ayla- rõndan oluşan üçüncü dönemde en yüksek turizm geliri 3 milyar 814 milyon dolar ile ağustos ayõnda ger- çekleşti. Temmuz - eylül dönemin- de kişi başõ ortalama harcama ya- bancõlarda 608 dolar, Türk yurttaş- larda ise 1168 dolar oldu. Tasarruf yok, zamlar var2010 yõlõ Merkezi Yönetim Bütçe Tasarõsõ’na küresel krizin etkileri ile genel seçim hazõrlõğõ belirleyici oldu. Hükümetin tasarruf önlemlerini unuttuğu tasarõya göre 2010’da akaryakõt üzerinden alõnan vergiler yüzde 26.1 artacak. Tasarõya göre, yeni yõlda kamuya 4 bin 518 yeni taşõt alõnacak. M aliye Bakanõ Mehmet Şimşek, 2010 yõlõ bütçesinin, küresel ekonomik krizden çõkõş bütçesi olduğunu savundu. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, 2010 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarõsõ ile 2008 Yõlõ Kesin Hesap Kanu- nu Tasarõsõ’nõn sunumunu yapan Şimşek, “Bu bütçe Or- ta Vadeli Program’la uyumlu küresel ekonomik kriz- den çõkõş bütçesidir. Ülkemizin ekonomik ve mali is- tikrarõnõ sürdürmeyi esas alan bir bütçedir” dedi. Bakan Şimşek, yeni Gelir Vergisi Kanunu çalõş- malarõnda son aşamaya gelindiğini bildirdi. Küresel krizin bütün ülkeleri, şirketleri ve bireyleri etkilediği- ni belirten Şimşek, konuşmasõnõ şöyle sürdürdü: “Tür- kiye’deki bankacõlõk sektörü bu yaşanan şoka karşõ bü- yük dayanõklõlõk göstermişken, reel ekonomi krizden etki- lenmiştir. Nitekim kriz, finansman imkânlarõnõ, dõş talebi ve tüketici beklentilerini olumsuz bir şekilde etkileye- rek Türkiye’de ekonomik faaliyetlerde belirgin bir da- ralmaya yol açmõştõr. Bu yõl Türkiye ekonomisi yüz- de 6 civarõnda darala- cak.” BAKAN ŞİMŞEK: KRİZDEN ÇIKIŞ BÜTÇESİDİR B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK Ekonomi Servisi - Yeşil Kundura’nõn grup şirketlerinden biri olan ve 1998 yõlõnda Top- kapõ’da bulunan Yeşil Plaza’yõ inşa ederek sek- töre adõm atan Yeşil İnşaat, 1 milyar TL’lik, 9 bin konutluk Innovia Projesi’nde 2. etabõn sa- tõşõnõ kõsa sürede tamamladõ ve 3. etabõ görü- cüye çõkardõ. Yeşil İnşaat Yönetim Kurulu Baş- kanõ Engin Yeşil, 3162 daireden oluşan ikin- ci etabõn sadece 2 ay içinde yüzde 90’õnõn sa- tõldõğõnõ belirterek “Piyasa döndü. Aslında krizde sadece lükse talep kesildi. Türkiye’de ihtiyaç çok büyük ve uygun ödeme koşulları ile doğru proje bir araya geldiğinde satışta zorlanılmıyor” dedi. Yeşil, dün 3. etabõn tanõtõmõ nedeniyle dü- zenlenen basõn toplantõsõnda banka kredisiz 5 yõl vade ve sõfõr faiz kampanyasõnõn olumlu so- nuç verdiğini belirtti. Çöpü enerjiye dönüştürüyor Enerji sektöründe de yatõrõmlarõ olan Yeşil Grubu’nun bu alandaki Ortadoğu adlõ enerji şirketi İstanbul’da Kemerburgaz ve Şile’de ol- mak üzere iki tesisinde metan gazõndan ener- ji üretiyor. Engin Yeşil’in verdiği bilgiye gö- re, 10 aydõr üretimde olan tesisler, İstanbul’un çöpünü elektriğe çevirip devlete satõyor. Yõl- lõk 50 milyon TL cirosu olan tesislerin geli- rinden bir miktarõ İstanbul Belediyesi’ne ve- riliyor. Yeşil, tamamen ‘yeşil yatırım’ olan söz konusu tesislerin dünyada ilk 10 arasõnda ol- duğunu sözlerine ekledi. Sanılanın aksine sadece lükse talep yok “Ayakkabıda sağladığı- mız güven, babamın ar- mağanı. Bizi tanımayanlara ‘Yeşil Kundura’nın kardeş şirketi denildiğinde durum de- ğişiyor. O bizim onur işimiz” diyen Engin Yeşil, yeni yatırım planlarını da anlattı. Bu- na göre, Innovia’ya 1 milyar TL yatırım yapacak olan Yeşil İnşaat, Topkapı’da rezidans olarak 50 katlı Yeşil Plaza 2, Zekeriyaköy’de lüks villa projesi ve Dedeman Holding ile Bodrum’da resort & villa projesi için kolları sıvadı. Ayakkabõdaki güveni konuta taşõdõ Turizmde gelir azaldı, gider arttı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear