24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Sanırım ülkemizin bugün her zamankinden daha çok say- damlaşmış sağduyuya ve öfke- den arınmış duru mantığa “ihti- yacı” var... Elbirliğiyle düşünmeye çalı- şalım... Ergenekon davası bir yan- dan, soruşturması öte yandan sürüyor... Şok dalga mı, 9’uncu dalga mı, 10’uncu dalga mı, her ney- se bir yeni gözaltılar dalgası polis baskınlarıyla yürürlüğe kondu... Ülkenin en önemli kamu gö- revlerinde bulunmuş, yaşını ba- şını almış, en güvenilir ve tanın- mış kişileri gözaltına alındı... Böyle bir ‘dalga’ya ‘mantı- ken’ ve ‘hukuken’ gerek var mıydı?.. Eski YÖK Başkanı Kemal Gü- rüz... Eski MGK Genel Sekreteri E. Orgeneral Tuncer Kılınç... Eski Genelkurmay Adli Mü- şaviri E. Tümgeneral Erdal Şe- nel... Ve ötekiler... Ergenekon savcılığı, bu ‘zevatı’ ifadelerini almak için savcılığa çağırsaydı ne olurdu?.. ? Saklanırlar mıydı?.. ? Gizlenirler miydi?.. ? Yurtdışına mı kaçarlardı?.. ? Eve polis baskını.. ? Arama-tarama.. ? Gözaltı.. ? Tutuklama.. Hiçbir hukuksal, anayasal, ya- sal, mantıksal gerekçe yokken nedir bu olanlar?.. “Ergenekon soruşturması” yaklaşık 1.5 yıldan beri sürüyor... İlk iddianamesi -eğer iddia- name sayılırsa- yazıldı... Peki, sonra ne olacak?.. Daha kaç iddianamenin yazıl- ması beklenecek?.. Dün Savcı Zekeriya Öz’ü destekleyen iktidar gazetelerin- den birinin manşeti: “Suikasta suçüstü...” “Türkiye Ergenekon’un 10’un- cu dalga operasyonuyla sarsıldı. 6 ilde 42 kişi gözaltına alındı. Çok sayıda bomba ve silah ele geçi- rildi. Sıvas’taki üyelerin suikasta hazırlandığı belirlendi.” ? Ergenekon.. ? Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz.. ? Prof. Yalçın Küçük.. ? E. Orgeneral Kemal Yavuz.. ? Çok sayıda bomba ve silah.. ? Ve merkezi Sıvas’ta bulunan suikast girişimine suçüstü... Allah aşkına daha gazete manşetlerinde iflas eden bu hi- kâyenin arkasındaki gerçek ne- dir?.. Türkiye’de askeri darbe nasıl yapılır?.. Genelkurmay’da en üst dü- zeyde görevli generaller toplanıp karar verirler... Silahlı Kuvvetler en küçük bi- rimine dek verilen emri yerine getirir... Askeri darbe gerçekleşir... Ama, Ergenekon savcısı ne di- yor: - Çete kurulmuş, şeması da var, askeri darbe için gerekli hazırlığı yapıyor... Delil?.. Kanıt?.. Yok... Bu işte bir başka iş var... Ergenekon soruşturması ba- şından beri bir hukuk soruştur- ması olmaktan çıkmış, yargıyı kullanarak laik Cumhuriyete dü- zenlenen sivil darbenin tezgâ- hına dönüşmüştür... Peki, ne olacak?.. Ne yazık ki Atatürk Cumhuri- yeti artık topun ağzında... Ergenekon tertibi bu devletin ve ülkenin en güvenilir insanla- rını hiçbir yasal gerek ve olanak yokken evlerinden toparlayıp gözaltına alabiliyorsa, askeri dar- beye ne hacet, darbe zaten yü- rürlükte... CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK 2009 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Yargının Yüceliği HER zaman, özellikle de şu günlerde, dillerden hiç düşmeyen bir söz var: “Hukuk herkese lazım”. Hukuk fakültelerinin birinci sınıflarındaki öğren- ciler, hele sona yakın sınıflarda “hukuk felsefesi” oku- yanlar bilir ki, hukuk, yasa, adalet, yargı bağımsızlığı gibi kavramlar aynı anlamı taşımaz, aralarında an- cak iyi okuyanların bildiği nüanslar, yani ince an- lam farkları vardır. Hatta, daha çok uluslararası alan- da Latincesiyle “jus cogens” denen bir hukuk var ki, hayli tartışılmakla birlikte, nefsi koruma, köleliğin, ırkçı ayrımcılığın reddi gibi artık tüm insanlıkça be- nimsenen, hiç karşı çıkılmayan kavramlara da- yanmakta. Bu açıdan bakınca, “yargı” denen sürecin, insanlar için düşünüldüğüne göre, her şeyden önce insa- na saygı çerçevesinde sürmesi, yalnız usul yasa- larında belirtilen kurallara uygun olmanın ötesinde hukukun bu çeşit yüce ilkelerini de zedelemekten uzak tutulması gerekiyor. Böyle olduğu içindir ki, yargı sürecinin so- ruşturmadan başlayarak bütün aşamalarında olup bitenler genel olarak vatandaşların hukuka, hu- kuk devletine, dolayısıyla devlete olan güvenleriy- le çok yakından ilgilidir. Yargıtay Onursal Cumhu- riyet Başsavcısı’nın “Yargı kendi başına bırakıldığı sürece bu sorunu çözecektir” sözleri yabana atıl- mamalı. Onun “bu sorun” dediği, kendisine yö- neltilen suçlamalara ilişkin bir “sorun” olsa da, söz- lerinin aslında yargı önüne gelen bütün sorunlar için geçerli olduğunu düşünmek, onları suçlanan sıra- dan bir kişinin sözleriymiş gibi hafife almanın yan- lış olacağını bilmek gerekir. Bu bakımdan, Milliyet Ankara temsilcisi Fikret Bi- lâ’nın olayı bir “sınav” sayan dünkü şu satırları son derece doğru: “Türk yargısının vereceği sınav, ay- nı zamanda Türk demokrasisinin ve hukukun üs- tünlüğü ilkesinin de sınavı olacaktır. Türk yargısı, si- yasallaştığı iddiasıyla karşı karşıyadır. Bu da Türk yar- gısı açısından Ergenekon davasının ve soruştur- masının önemini ve hassasiyetini arttırmaktadır.” Sınav, hiç kuşkusuz, yalnız yargının değil, “Ada- let mülkün temelidir” diyen bütün bir devletin sı- navıdır. Bu sınavdan yüzünün akıyla çıkamamış bir devlet uluslararası düzeyde şimdi oynamak istediği arabuluculuk, barıştırıcılık gibi yüz aklığı isteyen gi- rişimlerde de başarılı olamaz. mumtazsoysal@gmail.com PENCERE Darbe Zaten Yürürlükte... T ürk Dil Kurumu’nun sözlü- ğünde, kriz “bir ülkenin, bir kuruluşun veya bir kimse- nin yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran” olarak tanõmlanmaktadõr. Tarihsel süreç içersinde Türkiye’de ve dünyada çeşitli bunalõmlar olmuş, insanlar çok sõkõntõ çek- miş sonunda bir düzene kavuşmuştur. Cumhuriyet devrinde tanõk olunan 6 adet çok ciddi 4 adet kõsa süreli 10 kriz ol- muştur. Bunlardan en çok bilineni ve üze- rinde bilimsel çalõşmalar yapõlanõ 1929 ve 2001 krizleridir. Ekonomi ve işletme ki- taplarõna baktõğõmõzda, 1929 krizi en bü- yük krizdi. Nedeni üretim artõşõ ve bunu karşõlayacak talebin olmayõşõ idi. Bu kriz diğer ülkeleri de etkilemesine rağmen esas ABD’yi etkileyen bir krizdi. Etkilenme- yen ülke Rusya idi çünkü kapalõ bir eko- nomisi vardõ. Hatta o güne kadar serbest piyasa ekonomisini benimsemiş olan Türkiye bu nedenle karma ekonomiye geç- miştir. 2001 ve 2008 krizleri ise, herkesin bildiği gibi tam bir küresel krizdir. ABD’de gayrimenkul krizi ve ona bağlõ olarak bankacõlõk sektöründe ortaya çõk- mõş bir krizdir. Türev piyasalarda defalarca çevrilen para aslõnda bankacõlarõn ka- zanma hõrsõnõn, kontrol edilememesi ne- deniyle patlak vermiştir. 2008 krizi yapõsal bir krizdir. Türkiye 2001 krizinden son- ra bankacõlõk sektöründe önemli adõmlar atmõş olmasõ dolayõsõyla belki bu krizi da- ha hafif atlatabilirdi. Ancak sanayisini Ba- tõ’ya entegre etmiş olduğu için bu krizden Avrupa ve Amerika’dan daha çok etki- lenecektir. Ayrõca bu bir yapõsal krizdir. Bu yapõsal krize yapõsal bir politikayla kar- şõlõk verilmelidir. (Fransa Cumhurbaşka- nõ Nicholas Sarkozy’nin 25 Eylül 2008’de Toulon’daki konuşmasõ.) Türkiye ne yapmalı? Genel olarak söylenen şudur. Madem ki bu kriz küresel bir krizdir, o halde çö- zümü de küresel olmalõdõr. Ancak her ül- kenin sosyal, siyasal ve ekonomik yapõsõ farklõ olduğu gibi işletmeleri ve işlet- melerin yapõlarõ da farklõdõr. Örneğin, bu krizden en çok sanayileşmiş ülkeler kazandõ, 3. Dünya ülkeleri ise zarar gör- dü. Göreceli olarak etkilenmeyen ülke- lerin başõnda İran, sonra da Çin ve Hindistan gelmektedir. O zaman her ülkeye uygun bir çözüm olabilir mi? Ayrõca ABD Keynes’i tartõ- şõrken, Avrupa’da Marx’õn kapitali satõş rekorlarõ kõrõyor. Kriz ortamõnda hõzlõ ka- rar vermek gerekir. ABD, Avrupa’ya na- zaran daha hõzlõ karar verebilmekte. Av- rupa 27 farklõ ülkeden oluşan yapõsõyla hõz- lõ karar verememektedir. Örneğin, Avru- pa bir karar alõncaya kadar İzlanda iflasõnõ açõkladõ. O halde Türkiye ne yapmalõ? Kü- resel çözümleri mi beklemeli, yoksa ken- di çözümünü mü bulmalõ. Türkiye geçmiş krizlerden ders alan bir ülke olarak hõzlõ davranmalõydõ. Olmadõ. Bazõ iş sahipleri kendi öngörülerine gö- re tedbirler almaya çalõştõlar. Olmadõ. Doğal olarak önce ekonomik tedbirlerin alõnmasõ gerekir. Bunlar alõnmakta ve iz- lenmekte. Biz burada ekonomik tedbirleri değil, Türk işletmelerinin bu şartlar altõnda ne yapmasõ gerektiğini tartõşmaya açmak istiyoruz. Bizim temel hipotezimiz şudur: İşletmeler maddi ve maddi olmayan kay- naklarõ ile bir değer üretirler. Bu kriz iş- letmeleri parasal açõdan sõkõntõya soka- caktõr. O zaman işletmeler bu sõkõntõdan kurtulmak ve rekabet edebilmek için en- telektüel sermayelerine ağõrlõk vermek zo- rundadõrlar. Bunun için aşağõdaki öneri- lerimizi okurlarõn dikkatine sunmak isti- yoruz: ?İşletme sahipleri dünyanõn gidişini iyi takip etmeli. Her krizden sonra yeni bir dü- zen kurulmakta, ekonominin ve rekabe- tin paradigmalarõ değişmektedir. Bu ye- ni düzeni bir an evvel okumak gerekir. ? Her işletmede kriz yönetimi uygu- lanmalõ. Bunun için danõşmanlardan ve üst kademe yöneticilerinden oluşan bir kurul kurulmalõdõr. Bu kurulun işletmede bir ofi- si olmalõ ve gidişat günbegün izlenmeli- dir. ? İşletmeler piramitsel yapõlardan çõk- malõ. Buna bağlõ olarak Türkiye’de her iş- letmenin yönetim kurulunda olan aynõ ki- şiler tasfiye edilmeli. Bu da piramitsel ya- põyõ destekliyor ve ABD’de yasak olan içerden bilgi alma Türkiye’de müessese- leşmiş oluyor. ? Entelektüel sermayeye önem ver- melidir. Entelektüel sermaye dediğimiz za- man insan sermayesi, yapõsal sermaye ve müşteri sermayesi anlaşõlmalõdõr. Kriz za- manõnda en önemli unsur insan serma- yesidir. ? Girişimci önemlidir ama girişimciyi yaşatan çalõşanlardõr. Türkiye’de çalõ- şanlar ikinci plana atõlmõştõr. Krizde ilk ya- põlan yüzlerce kişiyi işten çõkarmak ol- maktadõr. Oysa işten çõkarõlmasõ gereken kişiler yöneticilerdir. Kararlara katõla- mayan kişiler nasõl suçlanabilir ki? İşlet- meler kesinlikle işletmenin önemli varlõ- ğõ sayõlan kişileri işten çõkarmamalõdõr. ? İşletmeler krizi bahane ederek çalõ- şanlarõn ücretlerini kesmemelidirler. Bir fedakârlõk yapõlacaksa bu işçi ve işvere- nin ortak sorunu olmalõdõr. İşçi, işveren ve devlet arasõnda yeni bir denge kurulma- lõdõr. ?Yöneticilere güven kaybolmuştur. Yö- neticilerin iş akdi yeniden gözden geçi- rilmelidir. Ücretleri ekonomik perfor- manslarõna endekslenmeli ve bir çerçeveye oturtulmalõdõr. Bir işletmeyi batõran bir yö- netici bir başka işletmeye genel müdür olu- yor. Hizmet sözleşmelerinde gerekli dü- zenlemeler yapõlarak, sorumlu yönetici- ler en azõndan para cezasõna çarptõrõlma- lõ ve/veya TTK’nda mevcut düzenleme- ler gereği yöneticilerin mali sorumlulu- ğuna gidilmelidir. ? Değişen paradigmalara göre yeni iş modelleri uygulanmalõ. Bunun için yeni ve yaratõcõ kişilere gereksinim duyula- caktõr. Düşünme ve davranõş şekillerimi- zi değiştirmeliyiz. Bunun için eğitime ağr- lõk vermek gerekir. ? Entelektüel sermayenin temel unsu- ru olan organizasyon yeniden ele alõnmalõ. Bu organizasyon bu konuda uzman bir da- nõşmanla yapõlmalõ. ? İşletmeler ellerinde bulunan ente- lektüel mülkiyetlerini (patent, know-how gibi) iyi korumalõlar. Stratejik işbirlikle- ri ile işletmenin içini boşalttõrmamalõlar. Aksine bu öz yetenekleriyle değer şebe- keleri oluşturmalõlar. Teşvikler de şimdi olduğu gibi illere veya sektöre değil, de- ğer şebekelerine verilmelidir. ? Muhasebe sistemlerini yeniden göz- den geçirmeli, maliyetlerini doğru he- saplayabilmeli. Bütün dünyada işletmelere ve hatta denetim şirketlerine de güven kal- madõ. Müşterisine, çalõşanõna hatta işlet- meyle doğrudan ilişkisi olmayan kişilere dahi dürüst, açõk ve şeffaf olmalõ. Dürüst olursa zaten açõk olmamasõ için bir neden kalmaz. Sonuç olarak, ekonominin temeli üretim ve finansmandõr. Finansal kriz is- ter istemez reel sektörü etkileyecektir. O zaman işletmelerin elindeki en önemli kay- nak entelektüel sermayedir. İşletmeler bu sermayelerini kullanarak krizden büyük bir başarõyla çõkabilirler. Entelektüel ser- mayesi olan işletmeler için kriz bir fõrsat olacaktõr. Küresel Kriz ve Türk İşletmeleri Prof. Dr. Minâ ÖZEVREN Marmara Üni., İkt. ve İdari Bil. Fak., İşl. Böl. Ekonominin temeli üretim ve finansmandõr. Finansal kriz ister istemez reel sektörü etkileyecektir. O zaman işletmelerin elindeki en önemli kaynak entelektüel sermayedir. İşletmeler bu sermayelerini kullanarak krizden büyük bir başarõyla çõkabilirler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear