26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 18 OCAK 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MÜZİK 7haticetuncer@hotmail.com Ruhumuz Doğu’yu özler HATİCE TUNCER M emleketi Tunce- li’nin kültürünü maya yaptõğõ mü- ziğiyle tanõnan ve Alman- ya’da yaşayan Mikail Aslan, geçen hafta İstanbul’da ver- diği konserlerde dinleyicile- riyle hasret giderdi. Otantiğin kaynağõna indikçe evrenselli- ği yakalayacağõnõ düşünen Mikail Aslan’dan Tunce- li’den başlayan hikâyesini dinledik, müziğini ve arka- sõndaki düşünceyi konuştuk. Mikail Aslan, Hozat ilçesi- nin “ücra” bir köyünde doğ- muş. 12 Eylül 1980 askeri darbesi döneminde yaşadõk- larõ “kötü bir olayın” ardõn- dan ailece köylerini terk et- mek zorunda kalõp, Kayse- ri’ye yerleşmişler: “Babam rahmetlinin der- vişane bir saz çalışı vardı. Özellikle Pir Sultan şiirleri- nin olduğu bir kitabı vardı. Oradaki şiirlere sazıyla müzik yapıyordu. 7-8 kar- deş hepimiz saz öğrenmiş- tik. Kayseri’de de evimiz bir gün kuşatıldı. ‘Baba, o yasak değil’ dedik ama çok sevdiği biricik kitabını so- baya atıp yaktı.” Malatya İnönü Üniversitesi matematik bölümünde Aslan, siyasi nedenlerle okuldan uzaklaştõrõlõnca İstanbul’a ge- lir. Grup Munzur’un ilk dönemlerine besteleriyle kat- kõda bulunan Aslan, 1995’te Almanya’ya gider. BATI GURBETLİKTİR Müzisyen arkadaşlarõyla oluşturduğu Grup Tohum ile Oğul adlõ albüm çalõşma- sõna katõlan Aslan, daha son- ra bu gruptan da kopar ve bir süre içine kapanõr. 1999’da “Agerayis-Dönüş” adlõ ilk solo albümünü tamamlar: “Bizim göçümüz hep Ba- tı’ya doğru gidiyor ama ru- humuz hep Doğu’ya doğru döner. Agerayis’te Batı’ya doğru giden bu göçün sebe- bini anlamaya çalıştım. Za- zacada sürgüne karşılık ge- len kelime ‘garp’tır. ‘Garip- lik’, ‘gurbetlik’ Batı’dır ya- ni. Bizim kimliğimizde Ale- vilik, Kızılbaşlık, Zazalık, Dersimlilik, devrimcilik gi- bi hor görülen 5-6 kimlik bir arada. Düşünce ve mü- zik boyutuyla geldiğim top- raklarda bıraktığım şeyleri anlamam, yüzleşmem gere- kiyordu. Tamamen anadi- limde solo albüm çıkarmak istedim. Agerayis, bu sancı- lı sürecin yansımasıdır.” SENFONİK ÇALIŞMA Aslan’õn konservatuvarõ bi- tirdiği 2005’te çõkardõğõ “Maya-Miraz”da bu arayõş- larõn izleri tõnlõyor. Alman kompozitör Gerhard Fisc- her-Münster, Aslan’õn kendi yaptõğõ parçalardan birini senfoni orkestrasõna uyarla- ma isteğini kabul eder. As- lan’õn senfoni orkestrasõna uyarlanan ve Miraz’da yer alan 25 dakikalõk “Connecti- ons Remayise Munzuri” eseri, Alman müzik çevrele- rinde de ilgiyle karşõlanõr: “Bach’ın, Beethoven’in eserlerini çalan senfoninin önüne zurnalarımız, meyle- rimiz, bağlamamızla oturu- yoruz. Ayakta alkışlanmış- tık. Otantik dinleyemeyen çoğu insan orkestra içinde dinlediğinde bağ kuruyor.” ‘Dağlarõn kayõp anahtarõnõ buldum’ diyen Mikail Aslan, gelenekte bulduğu mayayõ sonraki kuşaklara aktarmak istiyor Mikail Aslan “Ben sadece otantik halk geleneğini yorumlayan bir insan mõyõm, yoksa âşõklar gibi yazabilir miyim” sorusunu yöneltmiş ve albümlerinde okuduğu eserler ortaya çõkmõş. Zernkut’ta anonim ezgilerin yanõ sõra Aslan’õn yazdõğõ ya da sözlerini ozanlardan alõp müziğini yaptõğõ eserler de yer alõyor: “Davut Sulari gibi, Âşõk Daimi gibi eserler yaratamayabilirim ama neden yeni bir eser yaratamayacağõmõza inanalõm ki?” Aslan, caz geleneğinden gelen basçı Dieter Schmalzied ve perküsyoncu Michael Weil adlı iki Alman müzis- yenle çalışmalarını anlatırken “Arkadaşlarla mayamız tut- tu, destur verdik birbirimize” diyor. Aslan, konserlerine Ce- mil Koçgün’ün bağlamasıyla katıldığı, değişik enstrümanların zaman zaman eklendiği Mikail Enseble ile birlikte çıkıyor. Müzik çalışmalarının yanı sıra yoğun bir şekilde Almanca ve klasik gitar öğrenmeye çalışan Aslan, 2001’de Almanya’nın Mainz kentindeki Peter Cornelius Konser- vatuarı’na kabul edildi, gitar öğret- menliği ve saksofon eğitimi gördü. Bu dönemde ikinci albümü “Dağla- rın Anahtarı-Kilite Kou” albümü gel- di. “Batı enstrümanlarını kullanırken otantik örgüyü anlamaya çalışan” bir albümdür Dağların Anahtarı: “Dinlediğim bir hikâyede Deme- nan aşiretinden bir adam ‘Dağların anahtarını kaybettim’ diyordu. Dağ- ların Anahtarı’nda kaybedilen her MikailAslan Enseble Önce kurda kuşa şeyi, yönümü çevirdiğim bölgenin tarihini, mitolojisini, insanını, kendi iç dinamiğiyle yarattığı hazineyi sorguladım. Dua ederken ‘önce dağlara, taşlara, ovaya, dağdaki aç kurta, en son benim gibi bir naçara ver’ diyor. Dualarda insandan önce yüceltilen nehirdir, taşlardır, dağda- ki ağaçtır. Öyle bir düşünce yapısı kurulmuş ki, tabiatın dengesi içeri- sinde insanın manası çıkıyor orta- ya. Bunu işlemeye çalıştım.” Hamurdan hamura A slan, Miraz-Maya albü- münün üzerine oturduğu felsefeyi “Dağların kay- bedilen anahtarını arıyordum, onu buldum” diyerek anlatõyor: “Dağların anahtarı elime geliyor, açıp giriyorum, içe- ride bir sandık karşıma çı- kıyor. Sandığın içerisine bakıyorum, karşıma bir ha- mur çıkıyor. Böyle bir rüya gördüm. Ben onun içindeki mayayı keşfettim. Maya önceki hamurdan alınır ve sonraki ha- mura eklenir. Önceki hamur- dan koparıp da sonraki hamura eklemezsen maya tutmaz. Maya, hamuru nesilden nesile aktaran bir şeydir. Bir yerde koptuğu zaman sonraki hamur kamilleş- miyor. Ben de ‘mayayõ almõşõm, sonraki kuşaklara aktarmõşõm’ öy- le düşündüm. Ama bu düşünce- yi müzikal olarak tutturamaya- bilirim. Düşüncenin pratiği yan- sımasında aynı verimi almaya- bilir insan.” TOPLAM 24 YIL Yurtdõşõna çõktõktan 12 yõl sonra 2007 yõlõnda Türkiye’ye dönen Mikail Aslan, hemen memleketine gidip köy köy dolaşmõş: “Ayrıldı- ğım yer 12 yılda değişmiş, ben de 12 yılda değiştim. Toplam 24 yıl ayrıydım sanki... Hayat aslın- da paradokstur, birbirine karşıt görünen şeyler birbirini besli- yor. Dedim ya, bir taraftan biz Batı’ya doğru gideriz, ama ru- humuz Doğu’yu özler. Kendi do- ğumuzu özledikçe, doğamızı öz- lüyoruz, doğamızı özledikçe ken- di doğrumuzu anlamaya çalışı- yoruz. Ne ilk ne de son yaşayan- larız ama sadece yaşamayan an- latabilenler de oluyor. Halk, şai- rin ozanını bunun için sever. Şa- ir yaşar, görür dillendirir. Pir Sultan Abdal’ı, Âşõk Mahzuni’yi sevmenin manası budur.” Mikail Aslan’õn geçen yõlõn son aylarõnda yine Ka- lan Müzik tarafõndan yayõmlanan, Zazaca eserlerin yer aldõğõ Zernkut albümünde giderek otantik tarza daha çok yaklaştõğõ söylenebilir. Altõn anlamõndaki zern ve dövmek anla- mõndaki kut sözcükle- rinden altõn döven an- lamõnda türetilen söz- cükten adõnõ alan Zernkut’ta Aslan, yap- tõğõ müziğin kaynağõna inmek istemiş: “Amacım otantik mirasın kaynağına ne kadar olabilirse yak- laşabilmekti. Kaynak- tan çıktığı zaman bu nasıldı, onu tasavvur etmeye çalışıyorum. O yüzden kendi gelene- ğine güvenerek kom- plekse girmeden, ken- disi nasılsa öyle açık- lamaya çalıştım.” Aydınlığın kıymeti Aslan, genç yaşõn- da Almanya’da yüksek bir binadan atõ- larak öldürülen iki gö- zü görmeyen Rençber Aziz’in “Vay Vay Nin- na” adlõ hareketli tür- küsüne de yer vermiş: “Bingöl’deki mezarını ziyaret ettim. Vasiyeti üzerine ‘Ey yolcu, dur. 32 sene aydõnlõğõn yü- zünü görmedim. Ay- dõnlõğõn değerini bil’ yazmışlar. Albüm ya- şadığım şeyin yansı- ması gibidir. Bir insa- nın gönlü açıksa, bü- tün kâinat ona hizmet edecektir ki, o amacı- na ulaşsın.” Zernkut Simya
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear