26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 OCAK 2009 PAZAR 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Ezel’in Yüzüncü Yılı asirmen@cumhuriyet.com.tr Sevgili, Ben “ezeli” sözcüğüyle ilk kez bir Galatasaray - Fenerbahçe maçı ari- fesinde gazetede karşılaştım; kırklı yıl- ların sonları olmalıydı. Herhalde evde kimsenin olmadığı bir sıraya rast gelmiş olmalı ki, biri- ne soramadım ve ülkemizde pek de âdet olmadığı üzere, sözlüğe baş- vurmak zorunda kaldım. Anımsadı- ğım kadarıyla, hâlâ kitaplığımda du- ran, İbrahim Alaaddin Gövsa’nın başkanlığında hazırlanan “Resimli Yeni Lügat ve Ansiklopedi (Ansiklo- pedik sözlük)” idi başvurduğum. “Ezeli” sözcüğünün karşısında, “öncesiz, ezele mensup, başlangıcı olmayacak kadar eski; ‘ebedi karşı- lığı’ ” yazılıyor ve sonra örnek olarak da “Tanrı’nın ezeli kudreti” örneği ve- riliyor, ardından da Fransızca karşı- lığı ekleniyordu: “Eternel”. O gün, bu açıklama ile yetindim, daha fazlasını da aramadım. Aradan zaman geçip, evrenin bile ezeli ve de ebedi olmadığının belir- lendiği bu dönemde, artık söz konusu kavramlar karşısında biraz daha kuş- kucuyum, daha ince eleyip sık do- kuyorum. Örneğin şu “eternel” ile “ebedi” ve “ezeli” kavramları... Evet öyle ya Fransızcada “eternel” sözcüğü, bu sonsuz öncesi ve son- rası olmayan kavramının tümünü karşılıyor. Yani “eternel” in bir geçmiş zamanı yok. Eh, sözlükte (Petit Robert) eternel için verilen tanımlamalardan biri, “zaman dışılık” olduğuna göre, ol- mayan zamanın geçmişi ve gelece- ği de olmaması doğal. Oysa bizim dilimizde (kökeni tabii ki Arapça) öncesi ve sonrası olma- yanın geçmiş zamanı var, o “ezeli”, gelecek zamanı da var: “ebedi”. Hiç değilse “halkın” burada “halkın” de- mek ne kadar doğru bilemiyorum. Çünkü geniş kesimlere zaman ile ebedi ve ezeli kavramlarını, bunların tanımlarını sorduğun zaman, alaca- ğın cevap ya “tövbe estağfurullah”, ya “karıştırma o kadarını!” ya da “üzümünü ye bağını sorma!” ola- caktır. Demek ki, sözünü ettiğim kesim, tam anlamıyla halk da, felsefenin de- rin ama aydınlatıcı labirentlerinde gezen bilge de değil, ikisinin arasın- da yer alan “Jean Jacques Ali” tü- ründen tipler. Neyse gelelim Fransızca ve Türk- çeye: Bizde sonsuzun geçmiş ve ge- lecek zamanları olması dilimizin zen- ginliğinden mi, yapısındaki bozuk- luktan mı geliyor? Eternelin karşılığını ister “ebedi” is- ter “sonsuz” kabul et, zaman dışılı- ğını yadsıyamazsın. Peki “eternel” za- man dışı olduğuna göre, zamansal kavramlar olan geçmiş ile geleceğin onun içinde ne yeri olabilir ki?.. Sevgili, aslında ben bugün sana, “ezeli” diye tabir edilen, Galatasaray - Fenerbahçe rekabetini ve onunla il- gili anılarımı anlatacaktım. Ama ne ol- duğunu hiçbir zaman anlayıp kavra- madığım, kendisiyle dokuz on yaş- larında tanıştığım ezeli kavramına takılınca orada tıkanıp kaldım. Neyse buralara dalmamın nedeni, dünkü gazetelerden “ezel”in, hiç de- ğilse Galatasaray - Fenerbahçe re- kabeti bağlamında, 17 Ocak 1909 günü başlamış olduğunu öğrenmem oldu. Bizim gibi, ömrünün ne kadar kısa olduğunu ancak sonuna geldiğinde fark eden faniler için bu kadar uzun zaman ezel ve ebet ile karıştırılabili- yor. Doğal. Ama, dün biraz da hüzünlendim. Çünkü GS - FB bağlamında “ezel”in başlangıç tarihini öğrendim. Baş- langıcı olan her şeyin sonu olduğu- na göre, bu da ebedi olamayacak de- mek ki... Bu konuda Atatürk bile yanılmış ve “benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ama Türkiye Cum- huriyeti ilelebet payidar kalacaktır” de- miş. TC’nin başlangıç tarihi belli, başı olan her şeyin sonu olacağı da bel- li... O zaman?.. Görüyor musun Sevgili bir ezeli kavramını düşünmeye başladık, ba- şımıza ne işler açıldı? Galiba, şimdiki yöneticilerimiz bu yüzden düşünen yurttaşları istemi- yorlar... Koman, Diyarbakõr’da tutuklanan çocuklarõn gösterilere bilerek katõlmadõklarõnõ söyledi ‘Cezaevindepolitikleştiler’DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bü- rosu) - Çocuklar İçin Adalet Girişimi üyesi Ezgi Koman, Diyarbakõr’da ya- põlan protesto eylemlerine katõldõklarõ ge- rekçesiyle tutuklanan çocuklarõn göste- rilere bilerek ve sonuçlarõnõ idrak ederek katõlmadõklarõnõ, ancak cezaevinde daha da politikleştiklerini söyledi. Çocuklar İçin Adalet Girişimi üyele- ri, Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan’õn 20 Ekim 2008’deki Diyarbakõr ziyaretinde, PKK lideri Abdullah Öca- lan’a cezaevinde fiziki şiddet uygu- landõğõ iddialarõnõ protesto etmek için yapõlan eylemlere katõldõklarõ iddia- sõyla gözaltõna alõnan ve tutuklanan çocuklarla görüştü. Yaptõklarõ görüş- meleri değerlendiren girişim üyesi Ez- gi Koman, çocuklarõn, yaşanan olayla- rõn kapsamõna, amacõna ve sonuçlarõna ilişkin bilgilerinin ve söz konusu sosyal olguyu değerlendirmeye yetecek biliş- sel kapasitelerinin olduğunun söyle- nemeyeceğini belirtti. Koman, çocuklarõn, yargõlandõklarõ ve suçlandõklarõ eylemin cezai sonuçlarõ hakkõnda da fikirlerinin olmadõğõnõ vur- guladõ. Koman, “Kimi öğretmen, kimi dok- tor ve savcı olmayı hedeflediğini söy- ledi. Bu örnek, çocukların sadece olay anında değil, şu anda da yaşanan durumun idrakinde olmadıklarını açıkça gösteriyor. Ağır ceza taleple- riyle yargılandıklarını ve yargılama- nın sonuçlarına bağlı olarak eğitim hayatlarının sona ereceğinin de far- kında değiller” dedi. Tutuklu çocuklarõn, bu tür toplumsal olaylarõ erken çocukluk dönemlerinden bu yana yaşadõklarõnõ anlatan Koman, “Hatta benzer olayların içinde bü- yüdükleri düşünüldüğünde onlar için bu tür protesto eylemlerinin sosyali- zasyon süreçlerinin bir parçası olduğu düşünülebilir. Çocukların cezaevin- de kaldıkları sürenin bir politik sos- yalizasyon işlevi gördüğü açıkça an- laşılmaktadır. Eğitim olanakları ile sosyal ve maddi imkânlardan bü- yük ölçüde yoksun olan çocukların ve gençlerin bu tür olaylarda bir tür kendini özel hissetme, davranışlarına anlam yükleme, hatta bir kahra- manlık psikolojisi içine girdikleri ve bu duyguların cezaevi sürecinde de pekişebileceği düşünüldüğünde ço- cuklara ağır ceza verilmesinin hiç kimse ve hiçbir kuruma yarar getir- meyeceği açıktır” diye konuştu. Çocuklar İçin Adalet Girişimi üyesi Ezgi Koman, çocuklarõn, yargõlandõklarõ ve suçlandõklarõ eylemin cezai sonuçlarõ hakkõnda da fikirlerinin olmadõğõnõ vurguladõ. LÜLEBURGAZ Trakya mitinge hazõrlanõyor ERDAL ÖZCAN ÇORLU - DİSK, KESK ve Türk-İş’e bağlõ sendikalar, ekonomik krizin fa- turasõnõn emekçilere ödetilmesini protes- to etmek için 25 Ocak’ta Lülebur- gaz’da bölge mitin- gi yapacak. Lüleburgaz Sen- dikalar Birliği, Kris- tal-İş Sendikasõ’nda yaptõklarõ ikinci top- lantõda mitingle ilgili hazõrlõklarõ değer- lendirdiler. Kristal- İş Şube Başkanõ Habib Çalışkan, krizin faturasõnõ öde- meyeceklerini, işçi- ler olarak her türlü mücadeleye hazõr ol- duklarõnõ vurguladõ. Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nun kararõ Resmi Gazete’de yayõmlandõ Zekeriya Öz 1. sınıf olamadı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Tartõşmalõ gözaltõ ve tutuklamalarõn odağõ Ergenekon soruş- turmasõnõn savcõsõ Zeke- riya Öz, hakkõndaki pek çok iddia nedeniyle 1. sõ- nõf savcõlõğa ayrõlanlar ara- sõnda yer almadõ. Hâkim- ler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) Öz’ün terfisinin askõya alõnmasõna ilişkin iradesi- ni yansõtan kararõ dün Res- mi Gazete’de yayõmlandõ. Ergenekon soruşturma- sõnõ yürüten savcõ Zekeri- ya Öz’ün 1995 yõlõnda Çi- ne Adliyesi’nde görev ya- parken, faks ve adli sicil kaydõ yaptõran yurttaşlarõn ödediği paralar, tüm adli- yelerde olduğu gibi, Ada- leti Güçlendirme Vakfõ’na aktarõlõyordu. İddiaya gö- re Zekeriya Öz, beraber çalõştõğõ savcõ Ayhan Uğurdan’a vakfa aktarõlan paranõn bir bölümünü “paylaşma” teklifinde bu- lundu. Uğurdan’õn teklife tepki göstererek Öz’ü HSYK’ye şikâyet ettiği savlanmõştõ. Bu şikâyet nedeniyle hem Öz hem de Uğurdan soruşturma geçirmişti. Ergenekon so- ruşturmasõ nedeniyle de Öz hakkõnda HSYK’ye onlarca şikâyet ulaşmõştõ. Şikâyetler ve iddialarõn gündeme geldiği Ekim 2008’de HSYK, hâkim ve savcõlarõn 1. sõnõfa terfile- rini incelemeye aldõ. Öz’ün incelemesi de ekim ayõnda yapõldõ. Zekeriya Öz’ün 1. sõnõfa ayrõlmaya hak kazandõğõ, 3 yõllõk sü- resini de tamamladõğõ an- laşõldõ. Ancak Öz’ün Çi- ne’de görev yaptõğõ dö- nemden başlayarak hak- kõnda pek çok iddia bu- lunduğunu gözeten HSYK, savcõnõn terfisini askõya aldõ. HSYK, Öz’ün Çine’de görev yaptõğõ dönemden başlayarak hakkõnda pek çok iddia bulunduğunu gözeterek terfiyi askõya aldõ. Gözler, ‘Encümen-i Dâniş’te Haber Merkezi - Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda göz- altõna alõnan eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tun- cer Kılınç’a yöneltilen “Encü- men-i Dâniş nedir” sorusu göz- leri bu oluşuma çevirdi. Kurumun üyeleri tarafõndan yapõlan açõklamalara göre, En- cümen-i Dâniş 1851’de Tanzimat döneminde kuruldu. Toplantõ- larõnõ bugüne kadar sürdüren oluşumun üyelerinin çoğu emek- li generaller ve büyükelçilerden oluşuyor. 40 kadar üyesi olan En- cümen-i Dâniş üyeleri davet üze- rine belirleniyor. Oluşumun bir başkanõ ve genel sekreteri bulu- nuyor. Şu anki başkanlõğõnõ ise eski TBMM Başkanõ Necmettin Karaduman üstleniyor. Zekeriya Öz
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear