Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
rak, 1990’lı yılların iç-dış gelişmeleriyle sarsıldı. Za-
man zaman zor günler geçirdi. Kimileri, Cumhuriyet’in
artık yaşayamayacağını, adım adım eriyip gideceği-
ni düşünüyordu.
Öyle olmadı...
Gazetenin okurları ve çalışanları, dünyanın çok az
ülkesinde görülecek bir özveriyle Cumhuriyet’i 21. yüz-
yıla taşıdılar.
Gazetenin batmasını bekleyenler boşuna bekledi.
Bu olmayınca her altı ayda bir şunu çıkardılar:
Cumhuriyet satılıyor!
Batma, satma iddiaları doğal olarak okurlarımızı da
etkiledi. Karşılaştıkça bana da sormaya başladılar:
“Cumhuriyet satılıyormuş doğru mu?”
Baktım olacak gibi değil, şöyle bir yanıt seçtim:
“Evet satılıyor... Her bayide var, bulamazsanız, ha-
ber verin!”
“Cumhuriyet batıyormuş, doğru mu” sorusuna da
yanıtım şu oldu:
“Doğru, her kesime batıyor...”
Gazetenin, yaşam sınırı olan, 40-50 bin duvarını aşıp
80 binleri geçmesiyle birlikte “batma-satma” uydur-
maları da sona erdi.
Bu kez başka saldırılarla karşı karşıya kalmaya baş-
ladık. Kurulduğu günden beri yasaların dışına çık-
mamış, Türkiye’nin laik, demokratik, sosyal bir hu-
kuk devleti olması için her türlü çabayı göstermiş, bu
uğurda şehitler vermiş Cumhuriyet’e çamur atma ya-
rışı olanca hızıyla sürüyor.
Cumhuriyet bir gazetedir...
Cumhuriyet bir işletmedir...
Gazetecilik işlevini yerine getirmesi için doğal
olarak iyi bir işletme olması gerekir. Bunu başara-
mazsak, dünyanın en iyi gazetesini yapsak bile
ayakta kalmamız olanaksız. Ankara Bürosu’nu da adı-
na yakışır, çağdaş bir yapıya kavuşturduk. Burada,
tam bir kültür merkezi işlevini yerine getirecek et-
kinlikler de planlıyoruz. Öyle anlaşılıyor ki gazeteci-
liğimizin yanı sıra bu tür işlevlerimiz de pek çok ke-
sime batıyor.
Cumhuriyet okuruna gerçekleri en açık biçimde ak-
tarma borcumuz var. Başka kimseye hiçbir borcumuz
yok.
Cumhuriyet, yasaların milim dışına çıkmadan ya-
yın yaşamını sürdürüyor.
Çankaya Belediyesi’nin gazeteye verdiği kimi ilan-
lar ve bunun karşılığı olarak ödemesi gereken para-
lar bile bambaşka anlamlar yüklenerek sunulmaya ça-
lışılıyor. Dün bunu yapan Ethem Sancak’ın gazete-
sinde AKP’li Yenimahalle Belediye Başkanı’nın bay-
ram kutlama ilanı vardı!
Belediyeye ilişkin ortaya atılan iddilara ne mi di-
yoruz?
Tabii ki araştırılmalı, gerçek neyse ortaya çıkmalı.
Cumhuriyet’e başka ne yakışır ki!
Her gün yüz binlerce gazeteyi bedava dağıtanlar
da Cumhuriyet’in zaman zaman 500 gazete dağıt-
masının altında olmadık şeyler arıyorlar.
Bu bayram gününde kendimden söz etmek zo-
runda kalacağım için özür dileyerek, bir konuyu da-
ha açmak istiyorum. Daha önce F tipi yayın organ-
larında şu haber yayımlandı:
“Balbay 1982 yılında arkadaşlarını ihbar etti. Onlar
cezaevine giderken kendisi elini kolunu sallaya sallaya
çıktı...”
F tipi yayın organlarında bu tutmayınca, A tipi ya-
yın organına, Ahmet Çalık’ın televizyonuna taşındı.
Tümüyle yalan, düzmece, beni karalamaya yöne-
lik bir haber. 12 Eylül’ün o karanlık günlerinde, de-
ğil elimi kolumu sallayarak çıkmak, uzun süren göz-
altı nedeniyle meslek yaşamım kesintiye uğradı.
Buna en hafif anlatımla, medya faşizmi denir.
Balbay’ın gazeteciliğinden suç üretmeye çalıştılar,
olmadı... Şimdi geçmişinden ve Ankara Temsilcili-
ği’nden suç üretmeye çalışıyorlar.
Bu da tutmayacak...
Gazetecilikte yapabildiğim her şey, ürettiğim her
kitap yapmak istediklerimi arttırıyor.
Ankara Temsilcisi olarak da Cumhuriyet için her tür-
lü çabayı harcıyorum...
Bunları yaparken, okura anlatamayacağım, hesa-
bını veremeyeceğim hiçbir şey yok.
90’lı yıllardan daha farklı bir kuşatma altındayız...
Onu yardık...
Bunu da yaracağız...
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Çocuk çocukluğunu, büyükler büyüklüğünü bilir-
di. Çocuklara bayram harçlıkları aile büyüğünün mad-
di olanaklarına göre kimi evde ipek, kiminde sade bir
mendil içinde el öpenlerin çok olsun temennileriyle
verilirdi.
Dini bir bayram sosyal ve toplumsal olay, kay-
naşma, kucaklaşma olarak algılanır, o anlamda
kutlanırdı.
Dün, ramazan sonrası gelen üç gün Şeker Bay-
ramı’ydı.
Bugün olduğu gibi kimi dini kurallar kullanılarak din
sömürüsünün yapılmadığı günlerdi o günler…
Hiçbir iktidarın, hiçbir siyaset adamının üç günü
Ramazan Bayramı adıyla anmayı aklının ucundan ge-
çirmediği, toplumsal barışın, toplumsal birliğin uy-
gulandığı günlerdi eski bayram günleri.
Adamın kafası dine takılı. Adamın yüreği ne yap-
sam etsem de toplumu hemen her olayda din ku-
rallarına göre biçimlendirsem diye yanıyor.
Şeker Bayramı, Ramazan Bayramı’dır diye tutturdu.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, ad önem-
li değil, bayrama verilen ad sosyokültür bir olaydır
diyor.
Hayır, iktidar kafası; dinsel anlayışı topluma sin-
dirmeye uğraşıyor.
Her adımında, konuşmasında iyi niyet arayanlar,
RTE’nin bayramın dinsel özelliğini anımsattığını
düşündüler.
Oysa çağdaşlığa aykırı gelen ne varsa RTE’nin def-
terinde yazılı.
İktidarını övme sanatını sergilediği son Ulusa
Sesleniş programında Şeker Bayramı diyemedi,
ulusun Ramazan Bayramı’nı kutladı.
Ya Çankaya’daki AKP’linin “kardeşini” yalnız bı-
rakmama çabasına, bayram konusundaki çelişkile-
rine ne demeli?
Bir vesile verdiği ilanlarda Şeker Bayramı ifadesi-
ni kullanıyor. RTE bayramın adını değiştirdiğini gö-
rünce taa ABD’den Çankaya Köşkü’nün web site-
sinde yapılan duyurularda Ramazan Bayramı ifadesini
yeğliyor.
Hiç yadırgamadım. Bu ikili laik Cumhuriyet’e an-
lam veren her şeyi kökünden kazımakta birbiriyle ya-
rışıyorlar.
Türbanı savunanları rektör yapan, Ramazan Bay-
ramı demekte geç kaldığına hayıflanan bir Cum-
hurbaşkanı’ndan ne bekleyebilirsiniz?
ABD Başkanı’nın eşi Laura Bush dünya liderle-
rinin eşlerini ağırlıyor. Çağrılılar arasında Hayrünni-
sa Hanım da var. Üç-beş gün önce lider hanımları-
nı Bayan Bush’la birlikte gösteren bir fotoğraf ya-
yımlandı.
Fotoğrafta davete katılan Müslüman, Hıristiyan, Ya-
hudi 36 devlet başkanı eşlerinin hepsinin başları açık.
Tek istisna bizimki. Türbanlı başı, yüzüne yapışık gü-
lümsemeyle Hayrünnisa Hanım göze çarpıyor.
Eşimi, eşinizi, Türk kadınını Hayrünnisa Hanım mı
temsil ediyor? Hayır! Çankaya’daki AKP’liyi ve din-
dar eşinin bağlı olduğu dinci partiyi temsil ediyor Hay-
rünnisa Hanım!
RTE nedense son iki gündür bayramlık ağzını aç-
madı. En azından “ulan” demedi. Yerine ikinci ada-
mı Dengir Bey konuştu. Siyasal karşıtına mezar soy-
guncusu veya sahtekâr diyerek…
RTE bir sözü bir sözünü tutmayan konuşmaları-
na, açıklamalarına devam etti. Anımsayacaksınız;
RTE, 1 Mayıs’ın İşçi Bayramı ilan edilmesini iste-
yenlere verdiği yanıtta “Türkiye resmi tatil ülkesi ha-
line geldi. Bir günün maliyeti yaklaşık 2 katrilyon. Faz-
lası yok azı var… Bizden önceki hükümet bizim yap-
tığımızı yapmadı. İzinleri bol keseden dağıttı…” di-
yordu.
Aradan beş ay geçti. RTE, Şeker Bayramı’nı do-
kuz gün tatil ilan etti.
RTE’nin bakkal hesabına göre 9 gün tatil demek,
devlete 18 katrilyon kazık demek!
Dün öyle, bugün böyle; “şimdi devlet kesesinden
izin dağıtıyor”.
AKP iktidarından önce hiçbir bayramı ayrılık-
gayrılık, laik-laik karşıtları, dinciler-dinsizler ayrımı ile
bölünerek kutlamadık.
Dün öyle idi, bugün böyle. Yarın nasıl olacak?
Bu gidişle AKP’nin ayrımcı, bölücü zihniyetinin gi-
derek katlanması olası.
Bugün dünü nostaljik bir hava içinde anımsayan-
ların yerini, yarın bugünleri hasretle arayanlar alacak.
Gidiş o gidiş. Bu adamlar işbaşından gitmedikçe!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
/ IŞIL ÖZGENTÜRK
İşte gene huzurlarõnõzdayõm. Dayanamadõm,
iznimi kõsa kestim, meğer yazõ yazmak da bir
çeşit bağõmlõlõğa giriyormuş, şükür kavuştu-
rana, önce size bir ahududu likörü ikram edip
söze başlayalõm.
Efendim, ben yaklaşõk altõ gündür, şarapla
yatõp şarapla kalkõyorum. Yanlõş anlaşõlmasõn,
Karaburun’da dostlarõma davetliydim ve on-
lar, bu yõl en çok da eşe dostta dağõtmak için
üç ton şarap yapmayõ akõllarõna koyduklarõn-
dan, hep birlikte, üzümün ikinci ve etkin sõ-
kõlma sõrasõnda ortaya çõkan karbonmonok-
sit gazõndan ve mayalanan üzüm suyunun şa-
raba dönüşmesi evresinde dõşarõ vuran alkol-
den bir birkaç gün hafif sersemlemiş bir hal-
de dolaşõp durduk, ancak iki gün sonra ken-
dimize gelebildik.
Bu deneyim benim için muhteşem bir şey-
di. Kendimi en ilkel yöntemlerle şarap yapan
Kapadokya’daki ilk Hõristiyanlar gibi his-
settim. Yüzyõllar öncesine gittim ve onlarõn
İsa’ya duyduklarõ aşkõn nedenlerini keşfettim.
Malumunuz şarabõn adõ onlar arasõnda ‘İsa’nın
kanı’ydõ ve kafa bulmak için kendilerine müt-
hiş bir özür yaratmõşlardõ.
Dostlarõm üzümleri sõkarken bana evde
bulduğum bir dergiden ünlü Fransõz şairi
Paul Eluard’õn ünlü aşkõ ve eşi Gala’ya yaz-
dõğõ şiirleri okumak düştü. Gala müthiş bir ka-
dõn, kõskandõm vallahi, her gören ona âşõk. Pu-
al, karõsõnõn zaman zaman başka er-
keklerle gitmesine izin veriyor.
Adam büyük şair ya, bütün büyük
şairlerin geçip gittiği yolu izliyor.
Acõ çekmek istiyor, çünkü biliyor ki
şiirin birinci derecedeki itici gücü acõ
çekmektir. Kimse mutluyken şiir fi-
lan yazmaz, yazdõğõnõ söyleyene
inanmayõn. Acõ şiiri taçlandõrõr;
çünkü şiir ruhun en çõplak sunul-
duğu bir alandõr. Mahremdir ve an-
cak acõ bu mahremin içinde yolculuk edebi-
lir.
Tabii arkadaşlarõmõn kafasõnõ bu türlü bü-
yük laflarla ağrõtmadõm, ben temkinli biriyim;
ya biri oturup “ben niye acı çekmiyorum” di-
ye ağlamaya başlarsa; üzümün zamanõnda sõ-
kõlmasõ gerek, işgücü kaybõ kesinlikle olamaz.
Likörün tadõ nasõl, ben beğeniyorum, rah-
metli annem nedense her bayram muz likörü
alõrdõ ve ben zorla içerdim, çünkü oturaklõ bir
tadõ yoktu, bu ahududu epey oturaklõ bir likör.
Lütfen badem ezmesinden de alõn. Çünkü
şimdi anlatacaklarõm oldukça şa-
şõrtõcõ, şekerinizin biraz yükselme-
sinde fayda var. Arkadaşlar, kos-
koca Amerikan Başkanõ Bush, be-
ni kurtarmak için harekete geçti. İş-
te bomba haber bu! Efendim ben
bilmeden nasõl küreselleşmişim,
bilemezsiniz. Ben de yeni öğrendim,
haberleri dinliyorum Bush bir si-
gorta şirketini kurtarmaktan söz
ediyor ve şirketin binasõ tam kar-
şõmda ve koskoca AIG logosu. “Yahu,” di-
yorum kendi kendime “ben bu logoyu bir
yerlerden anımsıyorum.” Sonra kendi ken-
dimi yatõştõrõyorum: “Ayol ben çulsuz bir ya-
zarım, böyle bir dev şirketle ne ilgim ola-
bilir?” Hayõr var, önemli belgelerimi koydu-
ğum çekmeceyi açõyorum ve olay çözülüyor,
HSBC Bankasõ’nõn bana sattõğõ kaza ve kan-
sere karşõ önlem sigortalarõnõn sözleşme me-
tinlerinin başõnda koskocaman AIG logosu du-
ruyor.
Yaşasõn bugünleri de gördüm, ansõzõn kü-
resel bir dünya vatandaşõ oldum. Hadi Bush
şu önlem paketini senatodan geçir, çünkü ucu
bize dokunuyor.
Bayram ziyaretleri nedense hep kõsa tutulur
likör içilir, şeker yenir ve “hadi bize eyval-
lah” denir.
Güle güle ama bir dakika, hani şu Berlin hay-
vanat bahçesinde annesi tarafõndan reddedi-
len, adõ halkõn oylarõyla seçilen yavru ayõ Knut
(kar tanesi) vardõ ya, anõmsadõnõz mõ? Onun
bakõcõsõ, ona annelik eden, onunla oynayan,
dans eden, onu besleyen Thomas Dörflein ge-
çen hafta kalp krizi sonucu öldü. Knut gene
annesiz kaldõ, hadi yola düşerken Thomas
Dörflein için güzel bir çift söz söyleyin, bel-
ki Knut duyar.
Not: Fotoğrafta gördüğünüz kişi Gala, res-
mi de yapan, şu anda Sabancõ Müzesi’nde ya-
põtlarõ sergilenen, Salvador Dali. Gala, Paul
Eluard’õ bõrakõp Dali’ye kaçmõş. Tam bir
pembe dizi, ama dizinin kahramanlarõ çok sõ-
ra dõşõ. Evet kõskanõn.
isilozgenturk gmail.com
SAYFA 30 EYLÜL 2008 SALICUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul B 20
Edirne PB 21
Kocaeli Y 19
Çanakkale PB 20
İzmir PB 22
Manisa PB 21
Aydın PB 24
Denizli PB 21
Zonguldak Y 17
Sinop Y 17
Samsun Y 18
Trabzon Y 19
Giresun Y 17
Ankara B 17
Eskişehir Y 15
Konya B 15
Sıvas Y 10
Antalya PB 26
Adana Y 26
Mersin Y 28
Diyarbakır Y 19
Şanlıurfa Y 22
Mardin Y 19
Siirt Y 20
Hakkâri Y 13
Van Y 18
Kars Y 15
Oslo Y 9
Helsinki Y 12
Stockholm Y 14
Londra Y 14
Amsterdam Y 14
Brüksel Y 12
Paris Y 15
Bonn Y 13
Münih Y 15
Berlin Y 14
Budapeşte Y 20
Madrid B 25
Viyana Y 18
Belgrad Y 20
Soyfa Y 20
Roma Y 22
Atina PB 22
Zürih Y 16
Moskova Y 13
Aşkabat A 23
Astana A 13
Taşkent Y 20
Bakû Y 16
Bişkek Y 21
Tiflis Y 19
Kahire B 30
Şam B 25
Bütün bölgelerimiz par-
çalı ve çok bulutlu,
Marmara’nın doğusu,
Karadeniz, İç Anado-
lu’nun kuzey ve doğu-
su, Doğu Akdeniz ile
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgeleri sa-
ğanak ve gökgürültülü
sağanak yağışlı geçe-
cek. Hava sıcaklığı; iç
ve doğu bölgelerde 2
ila 4 derece azalacak.
Ahududu Likörü ve Badem Ezmesi
Savunma sanayisinden 6 firma özgün tasarõmlarõnõ yurtdõşõna satõyor
Türk şirketlerinin başarõsõ
SERTAÇ EŞ
ANKARA - Türk Silahlõ Kuv-
vetleri’nin (TSK) ihtiyaçlarõnõ
karşõlamak amacõyla çalõşmala-
rõnõ son yõllarda yoğunlaştõran sa-
vunma sanayi firmalarõ, özgün ta-
sarõmlarõnõ yurtdõşõna da satma-
ya başladõ. İhracat yapan savun-
ma firmalarõnõn başõnda Aselsan
gelirken toplam 6 firma dõşarõya
ürünlerini satõyor.
Savunma sanayisinde her ge-
çen gün yeni aşamalar kateden
Türk firmalarõ özgün tasarõm
olan ürünlerini ihraç etmeye de
başladõ. İhracatta başõ Aselsan çe-
kiyor. Aselsan, geliştirdiği sayõ-
sal tabanlõ telsizleri hemen he-
men dünyanõn her kõtasõna satõ-
yor. ABD, Uruguay, Mõsõr, Azer-
baycan ve Pakistan gibi ülkele-
rin ordularõ ve güvenlik birimleri
Aselsan telsizlerini kullanõyor.
Aselsan ayrõca Alçak İrtifa Sa-
vunma Sistemi olan Kaideye
Monteli Stinger Sistemini de ih-
raç etmeye başladõ. Aselsan,
Hollanda Kraliyet Ordusu’nca
açõlan ihaleyi kazandõ. Fennek
aracõnõn üzerine monte edilen
Stinger sistemleri Hollanda ha-
vaalanlarõnõn güvenliğini sağla-
yacak.
Roketsan, son dönemde üret-
tiği 122 milimetrelik çok namlulu
roketatar sistemlerini TSK’nin
yanõ sõra Birleşik Arap Emirlik-
leri, Malezya ve Suudi Arabistan
gibi ülkelere ihraç ediyor. Sistem,
sõnõfõnõn en gelişmiş özellikleri-
ni barõndõrõyor ve yüksek vuruş
yeteneğine sahip bulunuyor.
Havelsan ilk ihracatõnõ geçen
yõl gerçekleştirdi. Geliştirdiği
eğitim simülatörünü Güney Ko-
re’ye sattõ. Eğitim simülatörü
pilotlarõn eğitiminde ciddi oran-
da tasarruf sağlõyor. Simülatör,
gerçek uçuş eğitimlerde telafisi
olmayan hatalarõn önceden gö-
rülmesini ve düzeltilmesini sağ-
lõyor.
Kurum ayrõca Pakistan ve yi-
ne Güney Kore’ye Elektronik
Hap Test ve Eğitim Sahasõ ürü-
nünü satõyor. Sistem ordulara
ileri teknolojik komuta kontrol
olanaklarõ sağlõyor. Ürettiği sa-
vunma araçlarõnõ ihraç eden özel
Türk firmalarõ da bulunuyor.
Bunlardan Türk tankõnõn üreti-
minde ana yüklenici görevi alan
Otokar, lastik tekerlekli zõrhlõ
araç olan Cobralarõ Birleşik Arap
Emirlikleri, Cezayir ve Bah-
reyn’e satõyor. Cobralar, Afga-
nistan’da da görev yapõyor.
Yonca-Onuk firmasõ ürettiği
ani müdahale botlarõnõ Pakis-
tan, ABD, Arnavutluk ve Ma-
lezya’ya satõyor. Botun, yüksek
sürat ve manevra kabiliyeti ve
yüksek denizcilik özellikleri bu-
lunuyor. Özel firmalardan FNSS
ise uluslararasõ standartlarda
ürettiği zõrhlõ muharebe aracõnõ
Birleşik Arap Emirlikleri, Ma-
lezya, Filipinlar ve Suudi Ara-
bistan’a satõyor.
İlköğretim öğrencilerine erotik şiir
BURDUR (Cumhuriyet) -
Burdur’un Gölhisar ilçesinde, il-
çe milli eğitim müdürlüğünce
ilköğretim ve ortaöğretim okul-
larõndaki öğrencilerine satõlan bir
şiir kitabõnda erotik ifadelerin
yer almasõ tepki çekti.
Gölhisarlõ şair Osman Akkoç,
“Bir Deste Gül” adlõ şiir kitabõ-
nõn gelirini ilçe milli eğitim mü-
dürlüğüne bõraktõ. Kitap, 2007-
2008 eğitim öğretim yõlõnõn ikin-
ci yarõsõ içerisinde ilçedeki ilk-
öğretim okullarõ ve liselerde öğ-
rencilere satõldõ. Ancak kitapta yer
alan erotik ifadeler velilerin ve
eğitimcilerin tepkisini çekti.
Kitabõn 2. sayfasõnda “Kitabın
tüm yasal hakları Gölhisar İlçe
Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ait-
tir” ifadesi bulunurken, kitabõn
önsözünde de eski Gölhisar Kay-
makamõ Selami Kapankaya, İl-
çe Milli Eğitim Müdürü Osman
Candeğer ve Gölhisar Belediye
Başkanõ Mehmet Yavuzer’in ki-
tap ve yazar hakkõnda övgü dolu
sözleri bulunuyor. Ancak Kültür
ve Turizm Bakanlõğõ’nõn ban-
drolünün de yer aldõğõ kitabõn
105. sayfada bulunan “Böyle Gü-
zel Görmedim” adlõ şiirde “Gö-
ğüslerin üslerinin üstünden, ne
hoş olur içmesi”, “Göğüslerin
uçları, bir tülle örtülenmiş” gi-
bi ifadeler yer alõyor. Olaya tep-
ki gösteren Eğitim-İş Burdur Şu-
be Başkanõ Hasan Cengiz, “Bu
kitaba övgüler yağdıran yetki-
liler acaba bu kitabı okumamış
mı?” dedi. İlçe Milli Eğitim Mü-
dürü Candeğer ise kitabõ mü-
dürlük bünyesindeki Özel De-
ğerlendirme Komisyonu’na iki
kez incelettiğini belirterek “Ko-
misyona incelettim. Komisyon
tutanağını da Burdur Milli Eği-
tim Müdürlüğü’ne gönderdim
ve bir sakınca görülmedi. Ki-
tapta ufak tefek kelimeler var.
Ama komisyon sakınca görme-
di.” dedi.
Kitabõn 125. sayfasõnda yer
alan “Dibek” adlõ şiirde yer alan
bazõ ifadeler ise şöyle: “İki göğ-
sün arası, sanki kahve dibeği /
Kıpır kıpır ediyor, mis kokuyor
göbeği / İlk önce sakin idi, sev-
dikçe bir hal oldu / Sarıldık alt
üst olduk, seviştik ve sevindik.”
BURHANİYE (Cumhuriyet) - Balıkesir’e
bağlı Burhaniye’deki C Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu’nda dün sabaha karşı çıkan
isyan son bulurken, olaylara karışan tutuk-
lu ve hükümlülerin başka kentlerdeki ceza-
evlerine nakledileceği bildirildi. İsyan so-
nucu ölen ya da yaralanan olmazken, yetki-
liler cezaevindeki durumun normale dön-
düğünü bildirdiler. Burhaniye C Tipi Ka-
palı Cezaevi koşullarının olumsuz olduğu-
nu öne süren, bunun yanı sıra da af isteyen
tutuklu ve hükümlülerin çıkardığı isyanda
5 gardiyan rehin alındı. Dün sabaha karşı
02.30 sıralarında meydana gelen isyan 3
koğuşta yaşandı. İsyan çıkardığı belirlenen
30 tutuklu ve hükümlü, yetkililerin ikna ça-
lışmaları sonucu eylemlerine son verdi. 5
gardiyanın rehin alındığı isyan sırasında
tutuklu ve hükümlüler, koğuşlardaki tel-
evizyon, bozdolabı, dolap gibi eşyaları kıra-
rak avluya attılar, yatakları tutuşturdular.
AHMET KURT
KOCAELİ - Emekli Orgeneral Şener Eruy-
gur’un uyandõrõldõğõ, oksijen tedavisi uy-
gulandõğõ belirtildi. Ergenekon operasyonu
kapsamõnda tutuklu bulunduğu Kandõra F
Tipi Cezaevi’nde düşerek beyin kanamasõ
geçiren, sağlõk durumunun bu şekilde sey-
retmesi halinde birkaç gün içerisinde yoğun
bakõmdan çõkarõlacağõ bildirildi. Eruy-
gur’un sağlõk durumuna ilişkin açõklama
yapan Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tõp Fa-
kültesi Hastanesi Araştõrma ve Uygulama
Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nazım
Mutlu, “Hastamızı dünden bu yana
uyutmuyoruz, oksijen veriyoruz. Gözleri
yarı açık, eşinin elini sıkmasına tepki
gösterebiliyor” dedi. Mutlu, Eruygur’un
tansiyonu dõşõnda her şeyin normal olduğu-
nu, birkaç gün daha aynõ tedaviyi sürdüre-
ceklerini, hastanõn daha sonra yoğun ba-
kõmdan çõkarõlarak tedavisine beyin cerrahi
servisinde devam edilebileceğini söyledi.
Burdur’un Gölhisar ilçesinde milli eğitim müdürlüğünce ilköğretim ve lise
öğrencilerine satõlan bir şiir kitabõnda erotik ifadelerin yer almasõ tepki çekti
İsyan kısa sürdü
WASHINGTON (AA) - ABD
Savunma Bakanlõğõ (Pentagon),
Türkiye’ye havadan havaya atõlan
107 gelişmiş AMRAAM füzesi sa-
tõlmasõ için Kongreye bildirimde
bulundu. Savunma Güvenlik ve İş-
birliği Dairesinden (DSCA) yapõ-
lan açõklamada satõşõn, 107 adet
AIM-120C-7 AMRAAM (İleri
Orta Menzilli Havadan Havaya Fü-
ze) ve ilgili füze konteynerleri, ye-
dek parça, destek ve test teçhiza-
tõnõn yanõ sõra eğitim verilmesini
kapsadõğõ belirtildi. Füzelerin top-
lam bedeli 157 milyon dolar.
DSCA’in Kongreye bildirimde
bulunmasõnõn ardõndan iki hafta
içinde Kongreden resmi itiraz gel-
memesi durumunda satõşa onay
otomatikman verilmiş olacak. Ha-
va hedeflerine karşõ etkili şekilde
fõrlatõlan AMRAAM füzelerinin,
F-16 savaş uçaklarõ tarafõndan
kullanõlmasõ bekleniyor.
Uyandõrõldõ ve
tepki verdi
ERUYGUR’UN SAĞLIK DURUMU
107 ADET
ABD Türkiye’ye
Amraam
füzeleri satacak(Fotoğraf:AA)