25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
M illetvekilleri, göreve geldik- lerinde, ülke- ye ve anayasaya bağlõlõk andõ içerler. Cumhur- başkanlarõ, başbakanlar, bakanlar da bu andõ içer- ler. Anayasamõza göre, bu andõn içerisinde, Ata- türk ilkelerine, ülkenin bütünlüğüne, laik ve de- mokratik yapõsõna, çõ- karlarõna ve anayasaya bağlõlõk vardõr. TBMM’de, farklõ si- yasal partilerden millet- vekilleri bulunur. Farklõ siyasal görüşleri bulu- nan milletvekilleri, ülke sorunlarõ konusunda farklõ düşünebilirler. Ama, ülke çõkarlarõ ko- nusunda, ulus yararõ ko- nusunda ortak paydada buluşurlar. Ülke çõkarla- rõ söz konusu olduğunda birleşirler. Hele dõş ül- kelere karşõ, kendi ülke- lerinin çõkarlarõnõ savu- nurlar. Ülkelerinin so- runlarõnõ dõşarõya yan- sõtmazlar. Ülkelerini dõ- şarõya karşõ kötülemez- ler. Ulusumuzun ve par- lamentomuzun gelene- ğinde de böyle bir durum yoktur. Devlet olarak, ulus olarak bir eksiğimiz olsa bile, bu durum, ül- kemizi dõşarõya karşõ kö- tüleyerek dile getirilmez. Dõşarõya karşõ, ülke çõ- karlarõnõn korunmasõna özen gösterilir. AKP yönetiminin, bu onurlu geleneği, kendi dinsel çõkarlarõ uğruna terk ettiği görülüyor. AKP yönetimi, kendi dinsel amaçlarõna var- mak için, AB ile, ABD ile kurduğu ilişkiler içe- risinde, ülkemizi karala- mayõ, kötülemeyi, gerçek dõşõ söylemlerle küçük düşürmeye çalõşmayõ hiç de sakõncalõ görmüyor. Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahke- mesi kararlarõna göre, sõkmabaş, kamu kurum- larõna ve okullara gire- mez. Bu kararlar artõk kesin hüküm olmuştur. Bir başka deyişle, bu kararlardan artõk geriye dönüş yoktur. Geriye dönüş yolu kapanmõş- tõr. Ama, AKP yönetimi, yargõ kararlarõnõ hiçe sa- yõyor, görmezlikten ge- liyor. Seçimlerde aldõğõ oyu, hukukun üstünde görüyor, hukuk ve yar- gõyõ tanõmõyor. Sõkmabaş uğruna verdiği çağdõşõ savaştan geri adõm at- mõyor. AB, her yõl üye olan ve üye olmaya ça- lõşan ülkeler konusun- da raporlar hazõrlõyor. Geçen yõl AB’nin Tür- kiye raporuna, sõkma- başõn girmesi ve sõkma- başa, sözde özgürlük ta- nõnmasõ konusunda Tür- kiye Cumhuriyeti Dış- işleri Bakanı, istekte bulunuyor. Neden sõk- mabaş konusunda Tür- kiye’yi kõnamadõnõz di- ye, AB görevlilerine çõ- kõşõyor. Cumhurbaş- kanı’nõn, Dışişleri Ba- kanı iken, eşinin, AİHM’de, Türkiye’ye karşõ sõkmabaş için da- va açtõğõnõ, ancak dava- yõ kaybedeceğini anla- yõnca, davasõnõ geri çek- tiğini biliyoruz. TSK’nin, ülke sorun- larõ ile ilgilendiği, laik- lik konusunda taraf ol- duğu gerekçesiyle eleş- tirilmesi, kõnanmasõ yo- lunda AB görevlileri ile görüşüldüğü, her fõrsat- ta, AB görevlilerinin bu konuya değinmesinin is- tenildiği, geçen dönem- lerde çok açõk biçimde görüldü. Özetle, AKP yönetimi, TSK’yi, AB ülkelerine, AB görevli- lerine eleştirilmesi ko- nusunda hedef gösterdi. AB, her yazõlõ raporun- da, AB’nin her görevli- si Türkiye’ye geldiğin- de, TSK’nin etkinliğinin azaltõlmasõ gerektiğine değindi. Oysaki TSK, Cumhuriyeti kuran or- dudur. Cumhuriyete ve onun ilkelerine sahip çõk- masõ doğaldõr. Anayasa Mahkeme- si’nde, AKP için açõlan kapatma davasõnda, da- vayõ açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı- sı, davaya bakan Ana- yasa Mahkemesi, dõş güçler tarafõndan AKP’nin istemi ile hep eleştirildi, kõnandõ. Tür- kiye’nin bir iç sorunu olan ve tümüyle anaya- saya ve hukuka uygun biçimde yürütülen bu dava sonuçlanõncaya ka- dar, hep AB ve ABD’nin eleştiri oklarõ- na hedef oldu. Avrupa Parlamentosu Başkanõ, bu konuda AP’nin ya- pacağõ eleştiri açõkla- masõnõn, kendilerinden, TBMM’den gelen ku- rulun başkanõ olan AKP’li milletvekili ta- rafõndan istendiğini açõk- ladõ. Bundan bir süre önce, yurtdõşõna giden Dõşişleri Bakanõ Ali Babacan, orada, “Türkiye’deki Müslüman çoğunlu- ğun, dini özgürlüğünü yaşayamadığını” söy- ledi. Oysaki böyle bir durum söz konusu bile olamazdõ. Müslümanla- rõn dini özgürlüklerini en rahat ve en kolay ya- şadõklarõ ülke Türki- ye’dir. Kim, dinin ge- reklerini yerine getir- mekten alõkonulmuştur? Ama Ali Babacan, ken- di açõsõndan belki haklõ- dõr. Çünkü onun, dini özgürlükten kastõ şeri- attõr. Aydõnlanma devri- mini yaşamõş laik Tür- kiye’de ise, şeriat hü- kümlerine göre yaşamak olanağõ yoktur. Dõşişle- ri Bakanõ’nõn bu gerçek dõşõ açõklamasõ, ABD Dõşişleri Bakanlõğõ’nõn resmi yayõn organõnda yer aldõ ve bu nedenle, Türkiye, izlenmesi ge- reken ülkeler listesine alõndõ. İçeride, görülmemiş dinci bir kadrolaşmayõ gerçekleştiren, dinci bir düzen kurmak için yol alan ve her türlü hukuk- suzluğu gerçekleştir- mekten çekinmeyen, Cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzluklarõ- na imza atan AKP yö- netimi, dõşarõda ise amaçlarõna varmak için kendi ülkesini kötüle- meyi sürdürüyor. Bu yönetim Türk ulu- sunun ve Türkiye’nin hakkõ olamaz. Her ulus, hak ettiği yönetime ka- vuşur. Türkiye de hak et- tiği yönetime kavuşa- caktõr. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 30 EYLÜL 2008 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL ‘Savcı, Nedir Düşündün mü?’ Hem devlet adına görevlidir. Hem de, en önemlisi Cumhuriyet adına... Boşuna mı “cum- huriyet savcısı” diyoruz da niye vali, bakan, hat- ta başbakan için “cumhuriyet” sözcüğünü kul- lanmıyoruz. Hükümetlerin, gelip giden, seçimle yer değiş- tirenlerin savcısı olur mu? Kimi zaman oluyor! Ki- şilere göre değer, anlam kazanıyor “savcı” de- diklerimiz!.. Hele bir başbakan, açık açık kendi- sinin de “savcı” olduğunu söylemişse!.. Üstelik hukuktan da haberli olmayan biriyse!.. Böyle bir başbakan, kendini tüm savcıların, yar- gıçların amiri sayarsa uygulamalarında da bunu belirtmekten çekinmezse, “Ben Ergenekon’un savcısıyım” bile demişse... Oturup toplanıyorlar, karar alıyorlar, “Haydi bir dalga daha gelsin, bize karşı olan kim varsa sa- bah karanlığında yataklarından kaldırılıp karakol- lara taşınsın.. Bize yakın gazeteler, yazarlar da bu dalgaların nereden nasıl geleceğini önceden ha- ber versin...” Cumhuriyet savcıları Adalet Bakanlığı’na bağ- lıdır. Adalet bakanı parti liderinin buyruğunday- sa, tüm savcılar da adalet bakanının buyruğun- da olmalı mıdır? Böyle bir durum anayasalara bağlı ülkelerde ya- şanabilir mi? Ama zaman zaman yaşandığını gör- mekteyiz. “Ben savcıyım” diyen Başbakan’ın savcıları bir yıldır kapı kapı adam toplamakta... Yargı kararı olmadan, hangi suçu işlediğini de bil- meyen insanlar, bir tek savcının isteğiyle hapis- lere tıkılmakta, aylarca acılara, hastalıklara, ölümlere mahkûm edilmekte... “Cumhuriyet savcısı” denebilir mi bu tür işlemleri yapanlara? Olsa olsa iktidarın savcılarıdır onlar!.. Belirli bir süreyle korkular salan, ürküten, yıldıran... Bu arada okurlarıma Fazıl Hüznü Dağlarca’nın ‘Savcı’ya adlı şiirini sunmak istiyorum. Yıllar ön- ce Aksaray’daki kitabevinin vitrinine astığı bu şii- rin, özellikle, hukuk adamlarınca, daha da çok sav- cılarca, öncelikle “cumhuriyet savcılarınca” okun- masını dileyerek: “Savcıya Savcı, nedir düşündün mü, Dağları sorguçlu kılan?/Onlar susmaz, gece gün- düz, onlar haykırır yüceden. Gelmiş dağlardan yalnayak, durmuş kapına bir ıssız,/Seni bile içli kılan. Savcı, nedir düşündün mü,/Bıçakları uçlu kılan? Bir eski hak alınmamış, bir dere kan sorulma- mış,/Şunun bunun alın teri, Alınları taçlı kılan. Savcı, nedir düşündün mü?/Yazıları suçlu kılan? Usla, yürekle büyümüş, gündüzler geceye kar- şı,/Ama nedir çağlar üzre, Beni senden güçlü kılan.” G üney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk siyah Devlet Başkanõ Nel- son Mandela’nõn geçen gün- lerde kutlanan 90. yaş günü- nü yazmaya hazõrlanõrken, 21 Eylül günü, Güney Afrika’nõn şu andaki Devlet Başkanõ Thabo Mbeki’nin sürpriz istifasõnõ öğrendim. Bu istifa haberi, yabancõ basõn-yayõn organlarõnda, “Güney Afrika Cumhuriyeti’nde kansız bir darbe ger- çekleştirildi” diye yer alõyordu. 300 yõl boyunca beyazlar tarafõndan yö- netilen Güney Afrika Cumhuriyeti’nde, 27 Nisan 1994’te gerçekleştirilen ve ilk kez siyahlarõn da katõldõğõ özgür ve genel se- çimlerde, Devlet Başkanlõğõ’na Nelson Mandela getirilmişti. Nelson Mandela, halkõnõ özgürlüğüne kavuşturabilmek amacõyla amansõz bir sa- vaşõma girişen ve bu amaç uğruna, yaşa- mõnõn 27 yõlõnõ hapishane demirlerinin ar- kasõnda geçirmeyi göze alan barõşsever bir savaşçõydõ. “Özgürlük hareketi benim yaşamımdır ve yaşamımın sonuna değin Afrika’nın cesur oğulları ve kızlarıyla yan yana bu savaşımımı sürdüreceğim” diyen yirminci yüzyõlõn yetiştirdiği büyük devlet adamlarõndan biri olan Mandela, ‘ırkçı- lıktan özgürlüğe’ geçişi hiç kan dökül- meden gerçekleştirmişti. 300 yõl boyunca bu ülkeyi yönetmiş olan beyaz Güney Afri- kalõlar (Hollanda ve İngiliz kökenliler), ken- di dilleriyle eğitimden vazgeçmemek ko- şuluyla, iktidarõ siyahlara barõşçõ bir biçimde devretmişlerdi. 1994 seçimlerinin ertesinde halkõna hi- taben yaptõğõ ilk konuşmasõnda, “Affet, an- cak unutma” sözleriyle tarihe geçen Man- dela, kendisine bu denli acõlar çektirten be- yazlarõ affettiğini dile getirmiş ve bundan böyle, derilerinin rengine bakõlmaksõzõn, tüm Güney Afrikalõlarõn, el ele, ülkenin kal- kõnmasõna ve gelişmesine öncelik tanõyarak, ülkeyi birlikte yöneteceğini ifade etmişti. Mandela 5 yõl ülkesini devlet başkanõ ola- rak yönettikten sonra, 1999’da kendi ira- desiyle iktidardan çekilmiş ve yerini daha genç bir õrkdaşõna, yani Thabo Mbeki’ye bõ- rakmõştõ. 21 Eylül 2003’te basõn-yayõn organlarõn- da yer alan haberlerde, Güney Afrika Cum- huriyeti Devlet Başkanõ Thabo Mbeki’nin görevinden istifa etmek zorunda bõrakõldõğõ yer alõyordu. Thabo Mbeki’nin istifa etme- sini, 52 yõldan beri üyesi olduğu Afrika Ulu- sal Kongresi Ulusal Yürütme Komitesi is- temişti. Bunun nedeni, Mbeki’nin, yargõya müdahalede bulunarak, halen Afrika Ulusal Kongresi’nin başkanõ ve Thabo Mbeki’nin eski başkan yardõmcõsõ olan Jacob Zuma aleyhine, silah sağlamada rüşvet alma ge- rekçesiyle, Ulusal Savcõlõk Makamõ’nca dava açõlmasõna neden olmasõydõ. Devlet başkanlõğõ görevinden istifa etmesi üzerine, halkõna hitaben yaptõğõ resmi açõk- lamada, Thabo Mbeki, Güney Afrika Cum- huriyeti’ni, “Ubuntu” (“halkın çıkarla- rının yöneticilerin kişisel çıkarlarının önüne geçmesi”, “özveri” ve “hizmet”) il- kesi doğrultusunda yönetmeye çalõştõğõnõ; hiçbir zaman yargõya müdahalede bulun- madõğõnõ, yargõnõn bağõmsõzlõğõna her zaman saygõ gösterdiğini ve yargõ bağõmsõzlõğõnõ hep savunduğunu ileri sürmüştür. Mbeki, Savcõlõk Makamõ’nõn, kimler hakkõnda ko- vuşturma açõp açmayacağõ konusundaki hakkõnõ hiçbir zaman sorgulamadõğõnõn da altõnõ çizmiştir. Thabo Mbeki, hükümetinin, Güney Af- rika tarihindeki en uzun süreli ekonomik bü- yüme sürecini gerçekleştirdiğini; ancak, ül- kede hâlâ zenginlerle fakirler arasõnda çok derin bir uçurumun bulunduğunu; gelecekte ülkeyi yönetecek olan hükümetlerin gö- revlerinin başõnda, suç ve rüşvet, fakirlik, işsizlik, cehalet, geri kalmõşlõk ve sağlõk so- runlarõyla mücadele etmek olmasõ gerekti- ğini dile getirmiştir. Mbeki, ayrõca, ülkesi- nin Afrika kõtasõnõn yeniden doğuşu süre- cine katkõda bulunma zorunluluğunu da ifa- de etmiştir. Nisan 2009 tarihinde yapõlacak olan ge- nel seçimlere değin, Güney Afrika Cum- huriyeti’nin devlet başkanlõğõna çok büyük bir olasõlõkla Ulusal Meclis Başkanõ Bale- ka Mbete’nin getirilmesi öngörülmektedir. Bir yanda, 14 yõl önce demokrasi rejimi- ni kabul eden Güney Afrika Cumhuriye- ti’nde, yargõnõn bağõmsõzlõğõna müdahale et- tiği gerekçesiyle, bir devlet başkanõnõn, üyesi olduğu parti tarafõndan görevinden is- tifaya zorlanmasõ ve devlet başkanõnõn da, partisinin bu talebini, demokrasi rejiminin gereği olarak hemen kabul ederek görevin- den ayrõlmasõ; öte yanda ise, 85 yõllõk bir de- mokrasi geçmişi olan ülkemizde, Cumhur- başkanõ’nõn ve hükümetin yargõyõ avuçlarõnõn içlerine alõp onu istedikleri şekilde biçim- lendirme çabalarõ karşõsõnda hiçbir makamõn ve kurumun seslerini çõkartmamasõ!.. Sizlere soruyorum: Güney Afrika Cumhuriyeti mi yoksa Türkiye Cum- huriyeti mi daha demokratik acaba?.. Güney Afrika’da ‘Kansõz Darbe’ Doç. Dr. HÜNER TUNCER Ülkesini Kötüleyen Yönetim... Erol ERTUĞRUL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear