01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada - Tekstilciler Ankara’nın kapısına dayandı. Çö- züm için yeni önlemler istiyorlar. - Pek çok fabrikada üretim kısıntısına gidiliyor. Kimi fabrikalar 3 vardiyadan 2’ye iniyor. 1’e inen de var. Fabrika açık göründüğü için olumsuzluk fazla hissedilmiyor. - Bankacılık sektörü ABD’deki bunalımdan ne kadar etkilenirim, ona bakıyor. Tedirginlik var. - İnşaat sektöründe tuğla kıpırdamıyor. Sektör durgun ama, bina fiyatları da formunu koruyor. Bu tablo yeni yatırım ikliminin olmadığını, bir baş- ka anlatımla yatırım kuraklığının da gündemde ol- duğunu gösteriyor. Hükümet bu haberlere ulusal programda kar- şılık vermiş: Tam gaz özelleştirmelere devam edeceğiz, el- de ne varsa satacağız! Hükümetin AB’ye sunmayı planladığı ulusal program taslağının, sadece adında “ulusal” söz- cüğü var, desek yeridir! Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Gü- ler Sabancı yukarıdaki haber yelpazesinin yanı- na bir de “Nil rengi” koydu; dedi ki: “Lastik fabrikamızı Mısır’a taşımayı planlıyo- ruz.” Forbes’in “dünyanın en güçlü kadınları“ listesi- ne 75. sırada girmeyi başaran tek Türk olan Sa- bancı, açık sözlülüğü, kararlılığı ile ayrıca dikka- ti çeken bir girişimci. Sabancı, Japonlarla ortak kur- dukları Brisa lastik fabrikasının işçi maliyetleri ne- deniyle Mısır’a taşınabileceğini söylerken, bir anımsatma da yapıyor: “Bu alanın öteki önemli isimleri Pirelli Roman- ya’yı, Goodyear da Polonya’yı yatırım üssü seçti. Keşke onları ülkemizden kaçırmasaydık...” Tümceyi tersten okursak: “Eğer kalış koşulları oluşturulmazsa Brisa da Tür- kiye’yi terk edecek, haberiniz olsun...” Küreselleşmenin emeğin değerini büyük ölçü- de erozyona uğrattığı bir gerçek. Yıllar önce Al- man Mercedes firması da işçi maliyetlerini gerekçe göstermiş ve Almanya’daki yatırımlarının önemli bölümünü Çek Cumhuriyeti’ne kaydırmayı plan- ladığını açıklamıştı. Sendika yöneticileri bunun üze- rine hemen fabrika yönetimiyle temasa geçmiş- ler ve fabrikanın kalış koşullarını güçlendirme ara- yışına girmişlerdi. İki tarafı da buluşturan bir öneri geliştirilmişti. Yukarıda sıraladığımız tablo, üretim ekonomi- sinin iyiye gitmediğini gösteriyor. Türkiye’de medya ekonomisi, faiz-döviz-borsa şeytan üç- geninden başka bir şey tanımadığı için konunun bu yanı ne yazık ki öne çıkmıyor. Bize göre, Sabancı‘nın da Türkiye’de yatırıma yabancı hale gelmesi, kimsenin yararına değil... Ne sendikaların, Sabancılar’ın, ne hükümetin, ne de şeytan üçgenine tapanların... Türkiye’ye yabancı sermaye çekelim derken, mevcut yatırımların da dışarı çıkması gündemde... Hükümetin sığındığı tek gerçek gibi görünen ih- racat rakamları da ne yazık ki, yarım sunuluyor. Evet, ihracat 130 milyar dolara dayandı. Peki ya ithalat? 200 milyar doları geçti... Burada gerçekçi rakam; ihracatın ithalatı kar- şılama oranı... Bu rakam Türkiye’de yüzde 60 ci- varında... İhracat-ithalat rakamları bugünkünün on- da biri iken de oran böyleydi! Türkiye’nin rakamları büyüyor ama, dengelerinde olumlu bir gelişme görünmüyor... GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada cüğünü yine küflenmiş dosyalardan çıkaracaklar! Oysa Orgeneral Koşaner ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ: RTE iktidarının, ne olursa olsun asker kötü- lensin, kötüleyeyim diyen yalaka kalemlerin bek- lemedikleri bir zamanda, beklemedikleri biçim- de rejime hayat veren kavramların savunucusu ve koruyucusu olduklarını açıkladılar. Orgeneral Başbuğ, -örneğin Hilmi Özkök’ten duymadığımız- gerçeklerden söz etti. Tabii kimi veya kimileri ya da hangi siyasal ku- ruluşu amaçladığına değinmedi ama: “....Sosyal devlet niteliğinin zayıflamasının top- lumları cemaatleştirmeye ittiğini...” söyledi. Bu söz, genel bir ifade gibi algılanılabilir. Oy- sa, Türkiye’de sosyal devlet niteliğinin ne zaman zayıflamaya başladığını, toplumu 2002’den be- ri cemaatleştirmeye hangi siyasal kadronun it- tiği bilinmeyen bir gerçek değil. Anayasa Mahkemesi’nin kararı ortada: Laiklik karşıtı hareketlerin odak noktası AKP! Dikkati çeken; ilk kez bir Genelkurmay Baş- kanı’nın; karşı sıralarda oturan dinci bir cum- hurbaşkanı sıfatıyla Çankaya’ya çıkan AKP’li ile... din konusundaki ödünleriyle, cemaat faali- yetlerine devlet kadrolarında göz yuman, kılık kı- yafeti bile din emrine veren... dinci bir partinin ge- nel başkanı Bay RTE’nin yüzüne ciddi ve gerçekçi saptamaları yapması! Zira “Bu kapsamda giderek güçlenen” kimi ce- maatler siyasal iktidarın gözetiminde “ekonomi- yi yönlendirmeye, sosyo-politik yaşamı biçim- lendirmeye ve... dine bağlı bir yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışıyorlar.” Ulus devletle ilgili çok açık irdelemeler yaptı Or- general Başbuğ. “TC’nin kuruluş felsefesinin te- mel direklerinden biri olan” laiklik konusunda TSK’nin “vazgeçilmez” duruşunun altını çizdi. Glo- bal dünyada Türkiye’nin güvenlik stratejisinin te- mel öğelerini sıraladı. Orgeneral Başbuğ’un ülkenin geleceğine dö- nük kaygıları irdelemesi ve TSK’nin vazgeçe- meyeceği, ödün veremeyeceği Atatürkçü dü- şünce, laiklik, üniter devlet ile bağlantılı kararlı- lığını sıralaması kuşku yok; son zamanlarda kaygı uyandıran suskunluktan sonra kafalarda be- liren kaygıyı anlamsız kılıyor. Tabii bir koşulla; son iki gündür açıkladıkları il- kelerin lafta kalmaması, sıralanan ilkeler doğrul- tusunda gerektiği ölçülerde gerekenleri söyle- meleri, davranışlar göstermeleri koşuluyla... Kimi gazeteler Orgeneral Başbuğ’un konuş- masını geniş, kimisi çok özetleyerek verdi. Laiklik konusuna, cemaatlerin sosyal ve eko- nomik alanlardaki etkinliklerine değinen sapta- malar (iktidara dokunduğu için mi acaba?) san- ki gözden kaçırılmak isteniyor. Orgeneral Başbuğ’un irdelemeleri politik ve din- ci sapmaları olmayan hemen herkesin benim- sediği ve benimseyeceği gerçekler. İktidara hoş görünmek için sayılan rejimsel sa- kıncaları bir süre gizleyebilirsiniz. Ne ki, yaşanan gerçekleri yok varsaymak veya üzerini örtmek ola- naklı mı? Orgenerallerin rejimsel uyarılarına sözde değil özde Atatürkçü olduğunu iddia edenlerin sahip çıkması gerekmiyor mu? [email protected] SAYFA 30 AĞUSTOS 2008 CUMARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 31 Edirne PB 34 Kocaeli PB 32 Çanakkale PB 32 İzmir B 32 Manisa B 35 Aydın B 35 Denizli B 36 Zonguldak PB 28 Sinop PB 29 Samsun PB 29 Trabzon Y 29 Giresun PB 29 Ankara PB 33 Eskişehir Y 32 Konya PB 33 Sıvas PB 32 Antalya B 33 Adana B 36 Mersin B 34 Diyarbakır B 40 Şanlıurfa B 39 Mardin B 38 Siirt B 39 Hakkâri B 32 Van B 30 Kars Y 32 Oslo Y 21 Helsinki PB 17 Stockholm PB 19 Londra PB 24 Amsterdam PB 24 Brüksel PB 25 Paris PB 28 Bonn B 28 Münih B 23 Berlin B 24 Budapeşte B 27 Madrid PB 32 Viyana B 22 Belgrad PB 26 Soyfa PB 27 Roma A 26 Atina PB 29 Zürih PB 28 Moskova Y 15 Aşkabat A 33 Astana A 25 Taşkent A 38 Bakû B 30 Bişkek B 30 Tiflis PB 36 Kahire PB 33 Şam B 38 Yurdun kuzey ve iç ke- simleri parçalı ve çok bulutlu, Batı Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Kara- deniz, Doğu Akdeniz’in iç kesimleri ile Eskişehir, Kütahya, Bilecik ve Ar- dahan çevreleri kısa sü- reli sağanak yağışlı diğer yerler az bulutluu veaçık geçecek. Hava sıcaklığı kuzey ve iç kesimlerde 2 ila 4 derece azalacak. Bir toplum yakın tarihini bil- meden yaşayabilir mi? Bugün 30 Ağustos 2008... Karaburun’dan Dikili’ye gel- dim... Birinci Dünya Savaşı’nda düşman cephesinin en saygın patronu İngilizler, Çanakkale’yi ele geçirmek için büyük çaba harcamışlardı.1915’te denizden Çanakkale Boğazı’nı aşmak is- teyen İngilizlerin amacı Mar- mara’ya girip İstanbul’a ulaş- maktı. Amaçları neydi İngilizlerin? Marmara Denizi’nden geçip, Karadeniz’e ulaşmak... Sonra? Karadeniz’in yukarısında Rus Çarı’yla buluşmak... İngilizler bu düşlerini gerçek- leştirselerdi, 1917 Ekim Devrimi olmayacak; Mustafa Kemal Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda Sov- yetler’le işbirliği yapamayacaktı. 30 Ağustos’u anlayabilmek için Çanakkale Savaşları’nı al- gılamamız gerekir... Tarih bilincinden yoksun toplumlar gerçekleri algıla- maktan yoksundurlar... Tarihine ve kültürüne sahip çıkmayan bir ulus, emperyaliz- min tuzağına düşer, büyük ve güçlü devletlerin tutsağı olur... Evet... Bugün 30 Ağustos... Neler yazmalıyım, hangi ko- nulara değinmeliyim?.. Laik Demokratik Cumhuriyet’i yıkmak için tuzak kuranlardan mı söz etmeliyim, yoksa ekono- miyi yönlendiren, bağımsız yargıyı, polisi, devleti kuşat- maya çalışan tarikat şeyhle- rinden mi? Bunaltıcı bir sıcak var Diki- li’de... Yazımı denizin kıyısında yazı- yorum... Bir askeri zaferin ötesinde bir anlamı olduğunu belirtmek isti- yorum 30 Ağustos’un... Eğer bir yenilgi olsaydı Ana- dolu bölüşülecekti. Halife ve padişah yerli yerinde kalacak; şeriat hukuku toplumun bilinci- ni karartacaktı... Böyle bir günde Nâzım Hik- met’i anımsamamak olanak- sız... Şöyle gözlerimi yumdum, de- nizden karaya vuran imbatın esmesini bekledim.. Ne diyordu Nâzım? Mustafa Kemal Paşa, alaca bir karanlıkta, bir çınar dibinde, askerlerini seyrediyordu... Son- ra yürüdü uçurumun başına dek... Eğildi ve durdu... Bıraksalar, ince uzun bacak- ları arasında yaylanacaktı... Ka- ranlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı... Dağlarda tek tek ateşler ya- nıyordu... Haşhaş tarlaları ko- caman çiçekler açmıştı... Ef- latun, kırmızı ve beyaz... Akarçay, Gediz Irmağı ve Ko- catepe’de ihtiyar ve yaşlı bir bayır... Yıldızlar birbirleriyle konu- şuyordu o gece... Ne ağaç sesi ne de kuş se- si vardı... Gözlerim denize çevriliydi ve dalıp gitmiştim tarihin derinlik- lerine... Bir okur “merhaba!” deyince kendime geldim... Yerimden kalkıp elini sıktım, tekrar bilgisayarımın başına dön- düm... Bugün 30 Ağustos... Genelkurmay Başkanı Orge- neral İlker Başbuğ’un devir tes- lim töreninde yaptığı konuş- ma... Laiklik, tarikatlar, ABD ve AB’yle ilişkiler... Fethullah Gülen salt ekono- miyi değil, siyaseti de yönlendi- riyor... Gün Fethullah Gülen ve mü- ritlerinin... Gün Nakşilerin, Sü- leymancıların... Dine bağlı sosyal yaşam biçi- mi giderek ağırlık kazanıyor Mustafa Kemal Atatürk ve ar- kadaşlarının kanlarıyla canlarıy- la kurdukları Türkiye’de... Bizim Soros’un Çocukları, din baronlarının müritleri, dinci tay- fanın takkeli liboşları sıkıntıda... İlker Paşa, laiklik ilkesinin demokrasiyle çatıştığı tezine karşı çıkıyor haklı olarak. Ta- rikatların ekonomiyi yönlen- dirdiğinin altını çiziyor... Ta- rihsel ve kültürel varsıllığın önemine değiniyor... Neden rahatsızlık duyuyorlar İlker Paşa’nın konuşmasından? Uygar ve çağdaş bir toplum- dan söz ediyor İlker Paşa... AKP hükümeti iki arada bir de- rede... Karadeniz’i ABD ve AB ül- kelerinin savaş gemilerine aç- tı... Rusya da Boğazlardan ge- çip Doğu Akdeniz’e inmek is- tiyor... Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuri- yet’i Güney Osetya ve Abhaz- ya’nın bağımsızlık ilanına “say- gı duyduğunu” açıkladı Şimdi Rusya KKTC’yi tanırsa Ankara ne yapacak? 30 Ağustos zaferi... Gürcistan sorunu... Doğu-Batı kutuplaş- ması... Rusya ne diyor Türkiye’ye; “Montrö Antlaşması dolayı- sıyla Boğazları açın, Doğu Ak- deniz’e ineceğim...” Üç gün önce yazmıştım “Tür- kiye iki arada bir derede” di- ye... Aylardır “Ergenekon”la,YAR- SAV’ın yurtsever başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun sağlık raporuyla oyalanıp duruyorduk ne güzel... TSK’den emekli tarikatçı emekli paşaları konuşturup, hal- kın kafasını karıştırıyorduk... Ne dersin Fethullah Gülen muhterem... Haydi ABD’den uçağa atlayıp gelde, biraz özlem giderelim... Bugün Dikili Barış, Demok- rasi ve Emek Şenlikleri’nde- yim. Dragon’un Kahvesi’nde “De- mokrasi ve Hukuk” konuşup, kitaplarımı imzalayacağım (Sa- at 18.00). Bu arada tarikat şeyhlerinin ve Soros’un Çocukları’nın ku- laklarını çınlatacağım. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 30 Ağustos 2008... [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Devlet Bakanõ Murat Başesgioğlu, gazetecilerin top- lugörüşmelerin 5. turunda me- murlara bir müjde verilip verile- meyeceğine yönelik sorusunu, “Yok, yok daha görüşeceğiz bakalım, görüşmeden sonra” di- ye yanõtladõ. Başesgioğlu, toplu görüşme toplantõsõna başkanlõk etmek üze- re geldiği Başbakanlõk Merkez Bi- na’da gazetecilerin sorularõnõ ya- nõtladõ. Bir gazetecinin “Me- murlara, bir müjde verebilecek misiniz” sorusuna Başesgioğlu, “Yok, yok daha görüşeceğiz bakalım, görüşmeden sonra” yanõtõ verdi. Başesgioğlu, Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi anõmsatõlarak “Baş- bakan’ın tavrı nasıldı” sorusu üzerine de başka konularõ ko- nuştuklarõnõ söyledi. KESK’ten protestolu eylem Kamu Emekçileri Sendikalarõ Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanõ Sami Evren ile bağlõ sendikalara üye bir grup, kamu ça- lõşanlarõna grevli, toplu sözleşmeli sendikal hakkõn tanõnmamasõnõ ve 2009 yõlõ için önerilen zam oranõnõ protesto için Ankara’da protesto eylemi yaptõ. Ziya Gökalp Caddesi üzerinde toplanan grup buradan sloganlar ve alkõşlarla Güvenpark’a yürüdü. Güvenpark’ta önde üzerinde KESK yazõlõ siyah çelenk eşli- ğinde Başbakanlõk’a doğru yürü- yüşe geçen KESK üyeleri sõk sõk, “Sadaka değil toplu sözleş- me”, “İşte sendika işte KESK”, “Devlet güdümlü sendikaya ha- yır”, “Gerici faşist kadrolara hayır” ve “Hükümet zammını al başına çal” sloganlarõnõ attõlar. Gruptakilerin, Başbakanlõk Merkez Bina’nõn arka kapõsõna yaklaştõklarõnda polis tarafõndan durdurulmalarõ üzerine KESK Başkanõ Evren burada bir basõn açõklamasõ yaptõ. Yapõlan zammõn günlük 1 YTL’ye karşõlõk geldi- ğine işaret eden Evren buna kar- şõn yakõnda okullarõn açõlacağõnõ ve bir öğrencinin 100 YTL mas- rafõnõn olacağõnõ, elektriğe yüzde 40, doğalgaza da yüzde 37 zam yapõldõğõnõ söyledi. ‘Ben sendikacının daniskasıyım’ Evren toplu görüşme masasõna oturan sendikalarõn Başbakan Er- doğan’la görüşme isteklerine de değinerek “Muhtemelen Baş- bakan bunları kabul edecek ve ‘Ben sendikacõnõn daniskasõyõm. Daha ne istiyorsunuz’ diyecek” dedi. Toplu görüşme masasõnõ “oyun ve fiskos masası” olarak değerlendirerek “Şu anda o ma- sa çökmüştür. Altında da Ka- mu-Sen ve Memur-Sen kal- mıştır. Yapmak istedikleri, çök- müş masanın üzerine Başba- kan’ı çıkarmak” diye konuştu. Evren, toplu görüşme masa- sõnda sendikalarõn pazarlõk yapma imkânlarõnõn bulunmadõğõnõ, bu nedenle hükümetin tek taraflõ ira- desinin dayatõldõğõnõ söyledi. Kar- şõlõklõ pazarlõğõn olmadõğõ yerde emekçilerin sorunlarõnõn çözüle- meyeceğini ifade eden Evren, kamu çalõşanlarõna grevli ve top- lu sözleşmeli sendikal haklarõnõn bir an önce verilmesini istedi. ‘Ricacı sendikacılığı bırakın’ Kamu çalõşanlarõnõn yõllardõr mağdur edildiğini belirten Evren, bu duruma son verilmesi için sendikalarõn birlikte hareket et- mesi gerektiğini söyledi. Evren, “grevli ve toplu sözleşmeli sen- dikal hakkımızı tanıyın”, top- lugörüşme masasõna oturan sen- dikalara da, “Figüran olmak- tan çıkın, ricacı sendikacılığı bı- rakın” diye seslendi. Talepleri karşõlanõncaya kadar “direnişi örgütleyeceklerini” söyleyen Evren, daha sonra, ba- zõ sendika yöneticileriyle Başba- kanlõk Merkez Bina’nõn arka ta- rafõndaki demir parmaklõklara si- yah çelenk bõraktõ. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan’õn 5 yõldõr yaşadõğõ Keçiören’de toplam 136 işletme- de içki satõşõ yapõlõrken, Çankaya’da ise iç- ki satõşõ yapan işletme sayõsõ 4 bini geçiyor. Restoran ve kimi büyük marketlerin de iç- ki satõşõ yapmadõğõ Keçiören’de, “ahlakı bozar” gerekçesiyle öğrenci ve bekârlara ev kiralanmadõğõ savunuluyor. Eski Ke- çiören Belediye Başkanõ Hamza Kırmızı, Keçiören’de mahalle baskõsõnõn yanõ sõra “belediye baskısı”nõn da olduğunu belir- terek, “Keçiören’de insanlar özgür değil” diye konuştu. Belediyeye bağlõ zabõtalar tarafõndan sa- at 23.00’ten sonra içki sattõğõ gerekçesiy- le Metin Şahin adlõ esnafõn çivili sopalar- la saldõrõya uğradõğõ Keçiören’de hiçbir res- toranda içki servisi bulunmuyor. Saat 23.00’ten sonra içki satõşõnõn yapõlmadõğõ ilçede, park ve dinlenme alanlarõnda da iç- ki içilmesine izin verilmiyor. Keçiören Belediyesi Zabõta Başkanlõğõ’nõn verileri- ne göre ilçede içki satõşõ yapan tekel bayi- si sayõsõ 136. Çankaya’da ise içki satõşõ ya- pan işletme sayõsõnõn 4 binin üzerinde ol- duğu belirtiliyor. Keçiören’in AKP’li Be- lediye Başkanõ Turgut Altınok, yaklaşõk 850 bin kişinin yaşadõğõ ilçede içki satõşõ ya- pan işletme sayõsõnõn az olmasõnõ “arz ta- lep meselesi”ne bağlarken, işletme sahip- leri baskõ nedeniyle içki satõşõ yapmaya çe- kiniyor. Ankara’nõn dört bir yanõnda içki sa- tõşõ yapan kimi büyük marketlerin Keçiö- ren’deki şubelerinde içki satõlmamasõ, Ke- çiören Belediyesi tarafõndan turizme katkõ amacõyla yapõlan Estergon Kalesi’ndeki res- toranõn menüsünde de içki bulunmamasõ, ilçedeki örtülü olan içki yasağõnõ doğrulu- yor. Keçiören’de “ahlaki yapıyı bozar” ge- rekçesiyle bekâr yurttaşlarõn yanõ sõra öğ- renciler de ev bulmakta zorlanõyor. Ev sa- hipleri öncelikli olarak evli yurttaşlara ev kiralõyor. Eski Keçiören Belediye Başkanõ CHP’li Hamza Kırmızı, kendi döneminde belediye yasasõnõn verdiği yetkileri kullandõklarõnõ, fakat bugünkü yönetimin bu yetkinin sõ- nõrlarõ dõşõna çõktõğõnõ söyledi. Kõrmõzõ, “Ba- zı kamu kurumlarının görevlerini, özel- likle valiliğin, emniyetin de görevlerini bugünkü belediye yerine getiriyor” de- di. Keçiören Belediyesi’nin özellikle içki satõşõ yapan işletmeler ile pazarcõlar konu- sunda çok ciddi hukuk dõşõ uygulamalar yaptõğõnõ savunan Kõrmõzõ, “Keçiören’in şiddetten yana sıkıntısı var. Bölgedeki iş- letme sahipleri de baskıdan çekindikle- ri için konuşmak istemiyorlar” diye ko- nuştu. Bir esnafõn zabõtalarõn saldõrõsõna uğ- ramasõnõn ardõndan İçişleri Bakanlõğõ’nõn üzerine düşeni yapmadõğõnõ dile getiren Kõr- mõzõ, Altõnok’un “Bizden ruhsat isteyen mi oldu ki biz vermedik” açõklamasõnõn da “pişkinlik” olduğunu söyledi. Kõrmõzõ, Ankara genelinde içki satõşõ yapan restoran ve bar sayõsõnõn her geçen gün artmasõna karşõn, Keçiören’de tam tersine bu gibi işletmelerin kapandõğõnõ söy- ledi. ‘Bekârlar potansiyel ahlaksız’ Kõrmõzõ, Keçiören Belediye Başkanlõğõ görevini yaptõğõ dönemde öğrenci evi diye anõlan bir hizmetle bekârlara ev verdiğini kaydetti. “Onlara göre bekârlar potan- siyel ahlaksız” diyen Kõrmõzõ, Altõnok’un ilk işinin 500 ile bin kişinin yaşadõğõ bekâr evlerini boşaltmak olduğunu dile getirdi. Kõrmõzõ, burada kalan öğrenci ve bekârla- rõn adeta sokağa atõldõğõnõ belirtti. karken patlama nedeniyle çevredeki işyerlerinin de camlarõ kõrõldõ. MKE ve TÜPRAŞ itfaiyeleri ile Kõrõkkale Belediyesi itfaiyesi de yangõna müdahale etti. Yangõn, patlamanõn etkisiyle çevredeki tarõm arazilerine de şõçradõ. Polis patlama riskine karşõ yurttaşlarõ uyararak çevredeki işyerlerini de boşalttõ. Kõrõkkale Belediye Başkanõ Veli Korkmaz, patlamanõn son üretim aşamasõnda “küresel barut” bölümünde meydana geldiğini, 2 kişinin öldüğünü, 16 kişinin de yaralandõğõnõ açõkladõ. Kõrõkkale Valisi Mustafa Bahrettin Demirer, yaşamõnõ yitirenlerin fabrikada boya yapmak için çalõşan müteahhit firma işçilerinden olduğunu belirtti. Kõrõkkale Devlet Hastanesi’ne kaldõrõlan yaralõlardan birinin kafa travmasõ geçirdiği ve durumunun ağõr olduğu bildirildi. Milli Savunma Bakanõ Vecdi Gönül olay yerinde incelemelerde bulundu. Petrol-İş Sendikasõ Kõrõkkale Şube Başkanõ Recep Sefer, patlamanõn meydana geldiği binanõn tamamen yõkõldõğõnõ söyledi. Fabrika işçilerinin çay içtikleri için patlama anõnda olay yerinde bulunmadõğõnõ anlatan Sefer, ancak işçiler arasõnda etrafa saçõlan parçalardan dolayõ yaralananlar olduğunu ifade etti. Sefer, “Bir bina demiriyle, çeliğiyle, betonuyla, makinesiyle tamamen ortadan kalkmış, parçalar şarapnel gibi etrafa saçılmış durumda. Binada barut karışımı yapılıyor. Yaklaşık 2-3 ton barut bulunan bir bina... Yangının çevredeki binalara sıçramaması için itfaiye çalışma yapıyor” dedi. Kõrõkkale’de MKE’ye ait çok sayõda mühimmat ve barut fabrikasõ bulunuyor. Kentte daha önce 5 büyük patlama meydana geldi. 1997’de olan en son patlamada çõkan yangõn günlerce söndürülemedi. MKE’de patlama Memura hükümetten müjde yok MEMURDAN AKP’YE PROTESTO ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP hükümetinin me- murlara yüzde 7.5’lik zam önerisi protesto edildi. Oturma ey- lemi yapan kamu çalõşanlarõ “AKP zammını al başına çal” di- yerek AKP’ye tepki gösterdi. İnönü Parkõ’nda toplanan KESK’e bağlõ sendikalara üye kamu emekçileri, AKP’yi protesto etti. Top- lu görüşmelerde AKP hükümetinin önerdiği yüzde 7.5’lik zamma tepki gösteren memurlar, “Sadaka istemiyoruz”, “AKP zammını al başına çal”, “IMF’ye değil emekçiye büt- çe”, “İnsanca yaşamak istiyoruz” diye slogan attõ. ‘Keçiören’de mahalle değil belediye baskısı var’ İlsever tahliye edildi İSTANBUL/EDİRNE (Cumhuriyet) - Ergenekon davasõ kapsamõnda Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ferit İlsever, sağlõk sorunlarõ nedeniyle tahliye edildi. İlsever’in eşi Ufuk İlsever, tahliye kararõnõn kendilerini mutlu ettiğini belirterek, “Eşimin tedavisini ve kontrollerini şimdi daha iyi şartlarda yaptırma şansına eriştik. Mutluyuz” dedi. İşçi Partisi Genel Başkan Yardõmcõsõ ve Ulusal Kanal Genel Yayõn Yönetmeni İlsever, Ergenekon terör örgütü soruşturmasõ kapsamõnda 23 Mart 2008 tarihinde tutuklanarak cezaevine gönderildi. İlsever hakkõnda, “silahlı terör örgütüne üye olma”, “TC hükümetine karşı silahlı isyana tahrik” suçlarõndan dava açõldõ. İlsever’in sağlõk durumu cezaevine girdikten sonra kötüleşti. Birkaç kez başvurusu reddedilen İlsever’in tahliye talebi dün kabul edildi. Avukatõ Osman Aydın Şahin tarafõndan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne verilen son dilekçede, İlsever’in tetkiklerinin ardõndan hastalõğõnõn tanõsõ için Onkoloji Konseyi’nin “eksploratis torakostomi” yapõlmasõnõ uygun bulduğu belirtildi. İlsever’in kaburgalarõnõn açõlarak açõk akciğer ameliyatõ yapõlmasõ gerektiği, bu şekilde akciğerdeki kitlenin alõnarak patolojik incelemesinin ameliyat sõrasõnda yapõlacağõ vurgulandõ. Buradaki incelemenin sonucuna göre ameliyat seyrinin belirlenmesinin uygun bulunduğu ifade edilerek, “Müvekkilim bu tanının konması üzerine 18 Ağustos’ta Edirne Savcılığı’na bizim aracılığımızla bir dilekçe verdi. Üniversite hastanesinin tutuklu- hükümlü koğuşundaki koşulları anlattı. Bu koşullarda ameliyat olamayacağını bildirdi. Ben de avukatı olarak gördüğüm tutuklu koğuşunda ‘yorgun domuzun dahi bağlõ olarak’ tutulamayacağını gözlemledim” dedi. İlsever’in hastanedeki tutuklu koğuşunun düzeltilmesi için de TBMM’ye başvuruda bulunduğunu da kaydetti. Baştarafı 1. Sayfada
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear