01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 22 AĞUSTOS 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 SÖZ ÇİZGİNİN Turhan Selçuk GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Satranç Tahtası Söylemler ne kadar değişse de genel kural değişmiyor. 21’inci yüzyıl hızla tüketilirken bile dünya, paylaşım kavgasının yine tam ortasında. Küreselleşme. İnsan hakları. Özgürlük. İşbirliği... Vesaire değerler kulağa hoş geliyor ama, dünya- nın kıt kaynaklarının, büyük güçler arasında paylaşımı kavgası hız kesmiyor. Ve Türkiye bu kavganın en vahşi biçimiyle yaşandığı bir coğrafyanın göbeğin- de yer alıyor. İşte Ortadoğu. İşte Kafkasya. Türkiye’nin güneydoğusu Türkiye’nin kuzeydoğusu. İkisi de petrol bölgesi. İkisi de stratejik bölge. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra tek ku- tupluluğun keyfini sürmek isteyen Batılılarla, Sov- yetler’in büyük mirasçısı Rusya arasında tırmanan gerginlik, sıradan bir çatışmaya benzemiyor. Sov- yet sistemini yetmiş yıllık bir uğraşının ve soğuk sa- vaşın ardından yıkmayı başaran Batı, anlaşılan Rusya’nın dirilişini de önlemek istiyordu. Rusya’yı Or- ta Asya, Kafkasya, Karadeniz ve Doğu Avrupa’dan kuşatma önemli aşamalara ulaşmıştı. Eski Sovyet devletlerinin apartopar NATO’ya alınması, eski Doğu Bloku ülkelerine füze kalkanı yerleştirilmesi planları, bu ülkelerde askeri üsler kurulması, Mos- kova’nın dişlerini gıcırdatıyordu. Gürcistan’ın Güney Osetya’ya saldırısı bardağı taşıran son damla oldu. Rusya’nın sert yanıtı, ani ve hızlı bir biçimde Gür- cistan’a saldırması, Rusya’nın karşı atağa geç- tiğini, Batılı güçlerin oyununun şimdilik bozulduğunu gösteriyor. Batı da bunun altında kalmayacağına gö- re, gerginlik tırmanacağa benziyor. NATO’da Rus- ya’ya karşı önlem kararları, füze kalkanının hızlan- dırılması, Polonya ile Rus sınırına 180 kilometre uzak- lıktaki bir üsse füze kalkanı yerleştirilmesi için anlaşma yapılması, Karadeniz’e gönderilen Amerikan ve NATO savaş gemileri, tırmanmanın çok da yavaş ol- madığını gösteriyor. Amerika ve müttefiklerinin hamlesine, Rusya’nın da NATO ile işbirliğini Afga- nistan dışında askıya alma, Abhazya ve Güney Oset- ya’nın bağımsızlığını tanıma, Suriye ile işbirliği, İran üzerindeki baskıyı hafifletme hamleleriyle karşılık ver- mesi, bu yargıyı güçlendiriyor. Bu fırtınanın ortasında Ankara ne yapıyor? Güneydoğu Asya’dan Irak’a, Lübnan’dan Sudan’a kadar her yere burnunu sokan Ankara? Sanki, olup bitenler kendisini sadece bir ‘komşu’ olarak ilgilendiriyormuş gibi, ‘arabulucu’luklara, ‘platformcu’luklara falan girişiyor. Hem de paldır kül- dür... Bir ucu güneydoğudan, bir ucu kuzeydoğudan kendine batan bir büyük kıskacı yok sayıp, ‘aktif abi’ rolüne soyunmayı, aktif diplomasi olarak sunuyor. Devlerin savaşına dev çalımlarıyla katılmak, bazen sağlığa zararlı olabilir oysa. Dimyat’a pirince giderken ‘Evdeki Montrö’den ol- mak gibi örneğin. Irak-Kuzey Irak-İran denkleminde köşeye sı- kışmak gibi örneğin. [email protected] İstanbul’un göbeğinde ölüm korkusu yaşayan Aslõhan Demir, töre cinayetine kurban gitmekten korkuyor Mega kentte ‘töre’ çõğlõğõ 12 YAŞINDAKİ ÇOCUK ÖLDÜ Hastanede enfeksiyon iddiası ANTALYA (AA) - Yüksek ateş şikâyetiyle Antalya’da Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde tedavi altõna alõnan 12 yaşõndaki Ö.K., hayatõnõ kaybetti. Çocuğun cenazesini almak üzere yaklaşõk 100 kişiyle hastaneye gelen aile, çocuklarõnõn hastanede kaptõğõ enfeksiyondan öldüğünü ileri sürdü. Baba Selahattin Kõrmõzõ, hastane yoğun bakõm ünitesinin hijyen koşullarõnõn yeterli olmadõğõnõ, bu nedenle Özcan Kõrmõzõ’nõn hastanede enfeksiyon kaparak öldüğünü ileri sürdü. Selahattin Kõrmõzõ, yasal işlemlere başvuracaklarõnõ söyledi. Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. İbrahim Demir de çocuğun hastaneye enfeksiyon nedeniyle getirildiğini savundu. TOPLUMA KAZANDIRILIYOR Suça itilmiş çocuk sayısında azalma var D İ Y A R B A K I R (Cumhuriyet Bürosu) – Diyarbakõr’da kamu ku- rumlarõ ve yerel yönetim- ler suça itilen çocuklarõ topluma kazandõrmak için çalõşma başlattõ. Diyarba- kõr Sosyal Hizmetler İl Müdürü Oktay Taş, kent- te suça itilmiş çocuk sa- yõsõnda önceki yõla oran- la yüzde 36 civarõnda azal- ma olduğunu ifade etti. Kurumlar devrede Göç, yoksulluk ve eği- timsizlik nedeniyle kap- kaç, gasp, hõrsõzlõk gibi suçlara yönelen çocuk sayõsõnõn en fazla oldu- ğu kentlerden biri olan Diyarbakõr’da kamu kurumlarõ ve yerel yönetimler bu soru- nu çözmek için se- ferber oldu.. Diyarbakõr Sosyal Hizmetler İl Müdür- lüğü öncülüğünde, valilik, büyükşehir belediyesi, emni- yet müdürlüğü, sağlõk müdürlü- ğü ve milli eğitim müdürlüğü desteğiyle yü- rütülen projede suça itil- miş 344 çocuğa ulaşõldõ. Ailelere psikolojik destek Sosyal Hizmetler İl Mü- dürü Oktay Taş, çocukla- rõn birçoğunun ailevi so- runlar yaşadõğõna dikkat çekerek çocuklarõn yanõ sõ- ra ailelerine de psikolojik destek verdiklerini söy- ledi. Yoksul ailelere, Va- lilik Sosyal Yardõmlaşma ve Dayanõşma Vakfõ tara- fõndan yardõm sağlandõ- ğõnõ ifade eden Taş, eğitim hayatõnõ yarõda bõrakan 35 çocuğu da meslek edin- dirme kurslarõna gönder- diklerini anlattõ. Bu çalõşmalar sayesin- de suça yönelen ve so- kakta çalõşan çocuk sayõ- sõnda ciddi oranda azalma yaşandõğõnõ vurgulayan Taş, “Bu çalışmalar so- kakta çalışan çocuk sa- yısında ciddi anlamda azalma sağladı. Önceki yıla göre suça itilen ço- cuk sayısı da yüzde 36 ci- varında azaldı. Daha önceleri Diyarba- kır’da neredeyse her gün kapkaç, gasp ve hırsızlık olayla- rı yaşanıyordu. Ancak, bu olaylar eskisi gibi günde- me gelmiyor” dedi. Diyarbakõr Baro- su Çocuk Haklarõ Komisyonu verileri- ne göre de 2006 yõ- lõnda 3 bin 324 olay yaşanõrken bu sayõ 2007 yõlõnda 1592’ye düştü. Diyarbakõr’da gelecek yõl suça yönelen çocuklar için koruma, bakõm ve re- habilitasyon merkezi açõ- lacağõnõ da aktaran Taş şunlarõ söyledi: “Merke- zin projeleri çizildi ve arazi tahsisi yapıldı. 2009’da hizmete açıl- ması bekleniyor. Bura- nın hizmete açılmasıyla birlikte, çocuk suçlulu- ğuyla mücadele konu- sunda daha ciddi adım- lar atılacak ve daha çok yol kat edilecek.” İstanbul Haber Servisi - Şiddet uygula- yan eşinden ayrõlmak için boşanma davasõ açan Aslıhan Demir (Tunç), töre cinayeti- ne kurban gitmekten korkuyor. Ailesinin de ölümle tehdit edildiğini belirterek “Eşim ‘bi- zim eve gelinlikle giren kefenle çõkar’ diyor. Devlet bize yardım eli uzatsın” dedi. Aslõhan Demir, fiziksel ve psikolojik şid- detten kurtulmak için, bir buçuk yaşõndaki kõ- zõyla ailesinin yanõna sõğõndõ. Mahkemenin tedbir kararõ ve savcõlõğa yapõlan suç duyu- rusuna karşõn boşanmak istemeyen eşi Bur- han Demir’in tehditlerinden ve saldõrõlarõn- dan kurtulamõyor. Kâğõthane Nurtepe’de 2005 yõlõnda evlendiklerini, şiddetin evlili- ğin ilk haftasõndan itibaren başladõğõnõ, bir kez intihar teşebbüsünde bulunduğunu anlatan Aslõhan Demir, hamile olduğu dönemde bi- le dayak yediğini ifade etti. Boşanmak için mahkemeye başvurdu- ğunda yaşamõnõn daha da kötüleştiğini söy- leyen Demir, Şişli 1. Aile Mahkemesi’nin 2 Nisan 2008’de eşi hakkõnda verdiği 4 aylõk yanõna ve çevresine yaklaşmama kararõna kar- şõn tehdit edildiğini ve ölüm korkusu yaşa- dõğõnõ söyledi. Eşinin Batman’daki bir aşiretin mensubu olduğunu, boşanma davalarõnõn da bir yõldõr sürdüğünü ifade eden Demir, şöy- le devam etti: “Sürekli olarak evimi gözetliyor. Pen- cereye ya da balkona çıktığımda, kafa ve el işaretleriyle beni tehdit ediyor. Yakın- ları da onu tahrik ediyor. ‘Eşinin yanõna dönmezsen tüm aileni yok ederiz. Abin Ke- nan’õ öldürürüz’ diye tehdit ediyorlar.” Koruma talebi reddedildi... 13 Ağustos’ta Manisa’da yaşayan ailesinin yanõnda bulunduğu sõrada, Burhan Demir’in, 3 kişiyle evlerini basõp kendisini zorla gö- türmeye kalktõğõnõ söyleyen Demir, “Burhan belindeki silahı kafama dayadı. Bize po- lisler bir şey yapamaz diyordu. Bağrış- malar üzerine komşularım polis çağır- mışlar. Siren seslerini duyunca beni bı- rakıp gittiler” dedi. Bu olayõn ardõndan po- lise ve Akhisar Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na müracaat ederek koruma istediğini vurgula- yan Demir konuşmasõnõ şöyle sürdürdü: “Karakolda her önüne gelene koruma veremeyiz diyerek isteğimi kabul etmedi- ler. Gündüz gelerek evimi basan birisi mutlaka beni öldürecektir. Ne bir koru- mam var ne de can güvenliğim. Ben ve ai- lem töre cinayetine kurban gitmek iste- miyoruz.” Aslõhan Demir’in ablasõ Neslihan Tunç ise “Kardeşimize sahip çıktığımız için Burhan Demir tarafından tehdit ediliyoruz. Pla- kaları farklı siyah araçlarla takip edili- yoruz. Telefonla ölüm tehdidi alıyoruz. Bü- tün hukuki yolları denedik ancak hiçbir so- nuç alamadık” diye konuştu. İKİNCİ KİTABINI YAZIYOR Görme engelli Kefeli’nin büyük başarõsõ GÜRSU KUNT ANTALYA - Üniversite yõllarõnda gazeteciliğe ilişkin hayaller kuran 30 yaşõndaki Murat Kefeli, ön- ce görme, ardõndan da işitme duyusunu kaybetti. Ama karanlõk ve sessizliğin onu bir çõkmaza sürükleme- sine izin vermedi. Sadece hayallerinin yönünü de- ğiştirdi ve yeni hedefini edebiyat dünyasõ olarak seç- ti. “Görmüyor ve duymuyor olmam, düşünme- me, araştırmama, yazmama engel değil, sadece çalışma süremi uzatır” diyen Kefeli, önce kendi ya- şamõnõ anlattõğõ “Anne Neden Ben” adlõ kitabõnõ yaz- dõ. Kefeli sonra da “Penceremden Gökyüzüne Sar- karken Aşk” kitabõ için kollarõnõ sõvadõ. Dünyada sadece 52 kişide görülen nöropati has- talõğõ nedeniyle hem sessizliğe, hem karanlõğa gö- mülü yaşayan Kefeli’nin ikinci kitabõ geçen hafta- larda piyasaya çõktõ. Ki- tabõnda genç bir kadõnõn yaşadõğõ aşkõ konu alan Kefeli, tüp bebek uygu- lamalarõna da dikkat çe- kiyor. Türkiye’de pek çok kişinin haberdar bi- le olmadõğõ tüp bebek konusundaki yasal boş- luklarõn altõnõ çizen Ke- feli, “Tüp bebek mev- zuatında, embriyo için verilen sperm örnekle- rine DNA testi zorunlu- luğu yok. Ben de bu ko- nuyu roman kurgusunun temeli olarak belirle- dim” diyor. Kitap, trafik kazasõnõn ardõndan ağõr komaya gi- ren sevgilisinden sperm örneği alan ve tüp bebek uy- gulamalarõndaki yasal boşluklardan da yararlanarak, hamile kalmayõ başaran “Eliz” adlõ genç bir kadõ- nõn duygularõ üzerinde yoğunlaşõyor. Bir erkek olmasõna, üstüne üstlük görmüyor ve duymuyor olmasõna rağmen, kadõnlarõn dünyasõnõ sa- mimi duygularla ele alan Kefeli, bu konuda hasta- lõğõnõn kendisine yardõmcõ olduğuna inanõyor. Hem kör, hem sağõr olmasõ nedeniyle detaylara daha ağõr- lõk verir hale geldiğini ifade eden Kefeli, “Hastalık deneyimlerim ve psikolojiye olan ilgim nedeniy- le kadınların dünyasını rahatlıkla çözebiliyorum” diyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear